Arama

Geleneksel el sanatları ile fabrikasyon ürünleri arasındaki fark nedir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 17 Aralık 2018 Gösterim: 24.821 Cevap: 5
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Ziyaretçi
22 Aralık 2008       Mesaj #1
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Geleneksel el sanatları ile fabrikasyon ürünleri arasındaki fark nedir?
EN İYİ CEVABI Misafir verdi
El sanatları
  • El sanatları el emeğiyle yapılır . Masrafı azdır,pahası çoktur.
  • Fazla uzun ömürlüdür .
  • Dayanıklıdır kolay kolay bozulmaz.
  • El emeği olduğu için daha değerli bulunur .
Fabrikasyon
Sponsorlu Bağlantılar
  • Fabrikasyon üründe üretim kolaydır,
  • Kısa sürede çok iş yapılır.
  • Manevi anlamda değerli 0 dır .
  • Maddi anlamda ise çok fazla .
  • Dayanıklı değildir
  • Kolayca kırılır

Son düzenleyen Safi; 17 Aralık 2018 14:16
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
22 Aralık 2008       Mesaj #2
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
GELENEKSEL EL SANATLARI
Abacılık, Ağaç Oymacılığı, Bakırcılık, Cülhacılık, (bez dokumacılığı), Çulculuk (Semercilik), Dabbaklık, Kazazlık (İpek işlemeciliği), Keçecilik, Kürkçülük, Saraçlık, Tarakçılık, Taş Süslemeciliği Şanlıurfa'da sürdürülmekte olan geleneksel el sanatlarıdır. Bu sanatlar günümüzde Gümrük Hanı ve çevresindeki tarihi han ve çarşılarda icra edilmektedir. Bu sanatlardan önemli bir kısmı halen yaşatılmaktadır.
Sponsorlu Bağlantılar
Bir kısım sanatlar ise fabrikasyon üretimine geçilmesi ya da talep olmayışı nedeniyle günümüzde terkedilmiş bir durumdadır.
AĞAÇ OYMACILIĞI
Evlerdeki ve Şanl ı urfa Müzesi'ndeki kapı, pen­cere, dolap kanatlarına, sandık ve ayna gibi diğer ahşap eserlere bakıldığında ağaç oymacılığın Şanlıurfa'da çok eski ve parlak bir geçmişe sahip olduğu anlaşılmaktadır.
EL SANATLARI
  • Camiler
  • Medreseler
  • Manastır ve Kiliseler
  • Anıtlar Köprüler ve Su Bentleri
  • Çeşmeler
  • Hamamlar
  • Şehir Surları ve Kale
  • Hanlar
  • Çarşılar
  • Tarihi Hastaneler
  • Köşk-Konak ve Evler
  • Meydanlar
  • Sokaklar
  • Urfa Kapıları ve Kapı Tokmakları
  • Hz. Eyyüp Makamı ve Kuyusu
  • Geleneksel El Sanatları
  • Süslenme ve Takı
  • Halk Oyunları
  • Halk Mutfağı
  • At-Keklik-Kuşçuluk
  • Edessa Mozaikleri
  • Şanlıurfa Müzesi
Marangozluk sanatı Urfa'da "İnce Neccârlar" ve "Kaba Neccârlar" olmak üzere iki ayrı gruptaki us­talar tarafından sürdürülmektedir. Kaba Neccârlar bugünkü Neccâr Pazarı denilen çarşıda halen sanat­larını sürdürmekte, adından da anlaşılacağı üzere kaba ürünler imal etmektedirler. İnce Neccârlar ise, Karameydan mevkiinde bugünkü Postanenin ye­rinde bulunan Halkevi ile Yusuf Paşa Camii arasın­daki dükkânlarda çalışırlardı. İşlemeli kapı, pencere kanatları, çeyiz sandıkları ve aynalar bu esnaf tara­fından üretilmekteydi

KAZZAZLIK

İpek ipliğin el ile bükülerek işlenmesine "Kazzazlık" denilmektedir. "Kazzaz Pazarı" denilen kapalı çarşıda (Bedesten) eskiden 30-40 dükkânda sürdürülen bu tarihi sanat günümüzde aynı çarşı­daki bir iki usta tarafından yaşatılmaya çalışılmaktadır.
100-150 yıl kadar önce ipekçilik Urfa'da önemli bir sektör durumundaydı. Bugün Urfa bahçelerinde görülen çok sayıdaki dut ağacının zamanında ipek böcekçiliğinde kullanıldığı, yaşlılar tarafından söylenilmek­tedir. Bu sektör günümüzde tamamen terkedilmiş bir durumda olup, kazzaz esnafı tarafından kullanı­lan ipek iplikleri Diyarbakır ve Bursa'dan getirtilmektedir.

CÜLHACILIK (BEZ DOKUMACILIĞ I)

Yün ipliğ i, pamuk ipliği ve floş'un kamçılı tez­gâhın tek ayakla çalışan çeşidi olan "cakarlı" ve 2-4 ayakla çalışan çeşidi olan "çekmeli" tezgâhlarda do­kunarak "Yamşah" ("Neçek"-"Çefiye") ve "Puşu" gibi baş örtüsü, "Ehram" gibi kadın boy örtüsü ha­line getirilmesi sanatına Urfa'da "Cülhacılık" denilmektedir.
Cülha tezgâhları nın kamçılı olmayan, yani me­kiği el ile atılan çeşitlerinde "Aba" (kadın ve erkek boy örtüsü) ve "Çaput Çul" (Kilim) dokunmaktadır. KEÇECİLİK
Keçe, koyun yünlerinin hallaç tarafından kabartılarak bir beze serilip rulo yapılması, ayakla tepilmesi ve keçeci hamamında göğüsle dövülerek pişirilmesi işlemleri sonucunda meydana gelen bir yaygı türüdür. Yüzyıllardan beri Urfa'da sürdürülmekte olan bu geleneksel sanat halen Keçeci Pazarı'ndaki dükkanlarda ve Barutçu Hanın-da icra edilmektedir.

BAKIRCILIK

Kazancı Pazarı ve Hüseyniye çarşılarında icra edilen bu sanatın başlıca ürünlere mutfak kaplarıdır. Ancak son yıllarda Balıklıgöl, Urfa Kalesi ve Harran kompozisyonlarının kabartma olarak işlendiği tepsiler turistler tarafından yoğun ilgi görmektedir.

TAŞÇILIK
Şanlıurfa ve çevresinde ağaç malzemenin bulunmayışı, taşın mimaride hakim malzeme olarak kullanılmasına neden olmuştur. Kolay işlenen, ocaktan çıktıktan bir süre sonra sertleşen ve halk arasında "havaradaşı" olarak adlandırılan kireç oluşumlu bu taş, tarih boyunca Şanlıurfa yapılarında rahatlıkla kullanılmıştır.
Urfa taşının işlemeye son derece elverişli olması, mimaride zengin bir taş süsleme geleneğinin doğmasına neden olmuş-tur. Şanlıurfa mimarisindeki taş süslemenin kaynağı Neolitik Çağ'a kadar inmektedir. Nevala Çori ve Göbekli Tepe'de yapılan arkeolojik kazılarda bulunan M.Ö. 9000'7000 yıllarına ait insan ve hayvan heykelleri aynı zamanda Anadolu'nun en eski figürlü plastik örneklerini oluşturmaktadır.

DEBBAĞLIK

Büyükba ş hayvanc ı lığın yaygın olduğu Şanlıurfa'da, Debbağlık sanatının geçmişi çok eski­lere dayanmaktadır. Bu sanat günümüzde fabrika türü derilere yenik düşerek tamamen terkedilmiş bir durumdadır.
Gön debbağ lığı ve deri debbağlığı olmak üzere iki bölüme ayrılan bu zenaatın her bölümü ayrı debbağhânelerde ve ayrı ustalar tarafından icra edi­lirdi. Gön debbağları aşağı debbağhânede, deri debbağları da yukarı debbağhânede çalışırlardı. 1883 tarihli Halep Vilâyet Salnamesi'nde her iki debbağhâneden söz edilmektedir.

ÇULCULUK (SEMERCİLİK-PALANCILIK)
At ve merkep gibi binek hayvanları üzerine atı­lan semerlere Urfa'da "Palan", bu sanatla uğraşan­lara da "Çulcu" (Palancı) denilmektedir. Eskiden deve üzerine atılan ve "Havut" denilen deve palan­ları da bu sanat koluna girmekte, bu işle uğraşan­lara "Havutçu" denilmekteydi. Deve neslinin git­tikçe tükenmekte olması, Havutçuluk sanatının gü­nümüzde tamamen kaybolmasına neden olmuştur.

KÜRKÇÜLÜK

Hayvan kürklerinin i şlenerek giysi haline geti­rilmesi insanl ı k tarihinin en eski sanatlarından bi­ridir. Ana rahminde ölen, ya da en fazla 5 aylık iken ölen kuzuların tüylü derilerinden yapılan düz ya­kalı (yakasız), dış kısmı "Şakaf" denilen siyah ku­maşla kaplı aba gibi bolca giysiye Urfa'da Kürk denilmektedir. Urfa'ya has olan bu giysi, Anadolu'da Urfa dışında başka bir yerde yapılma­maktadır. Bilhassa kış aylarında yaşlı ve orta yaşlı kimseler tarafından giyilir. Dükkânlarında camekân bulunmayan esnafın büyük bir kısmı kürklerine sarılarak soğuktan korunmaktadırlar.

SARAÇLIK

"Kösele" denilen kalı n deri ve normal ince deri ile hayvan koşum takımları, kemer, silah kılıfı, mermi kılıfı, çanta gibi avcı gereçlerinin yapıldığı sanata Saraçlık, bu işle uğraşanlara da Saraç denil­mektedir.
Atçı lık ve At'a verilen önem dolayısıyla Saraçlığın eski Türk sanatları arasında önemli bir yeri vardır. Şanlıurfa'da ünlü Arap atlarının yetiş­tirilmiş olması, saraçlık sanatının önemini arttırmış ve bu sanata büyük ilgi duyulmasına sebep olmuş­tur.
At'ın toplum hayatındaki yerini kaybetmesi Saraçlık sanatının gerile­mesine neden olmuştur.
Bu sanatı n bilinen en eski ustaları Hacı Mahmut Sedef, Sadık Basmacı, Ahmet Zılfo, Toşo Usta, Abdülkadir Nahya, Ahmet Sedef, Hacı Mehmet Nimetoğlu'dur. İmam Bakır Nahya ve Ali Kaşıkçıoğlu günümüzün en tanınmış saraç ustala­rıdır.

TARAKÇILIK

Şanlıurfa'nın geleneksel el sanatlarından olan ta­rakçılık, günümüzden 50-60 yıl öncesine kadar Eski Arasa Hamamı ile Hoca Abdülvahit Camii arasında kalan çarşıdaki 20 kadar dükkânda icra edilirdi. Fabrika türü plastik tarakların imal edilmesiyle önemini yitiren bu sanatı n son ustası Şıh Müslüm Özbal'dır. Tarakçılıkta kemik tarakların yapılması büyük ustalık istemektedir
Son düzenleyen Safi; 17 Aralık 2018 14:17
Quo vadis?
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
22 Aralık 2008       Mesaj #3
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
fabrikasyonda üretilen ürün el emeği gibi özel olmayacak, hepsi hemen hemen standart üretilecektir. bu da zamandan tasarruf sağlasada üretilen ürürnün kalitesini ve özgün olma niteliğini düşürür
Quo vadis?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Aralık 2009       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
el sanatları gözle elle yapılmış emek verilmiş çabalanmıştır.fabrikasyon ürünleri ise hiçbir emek harcanmadan çok fazla çabalanmadan yapılan ürünlerdir.tabii fabrikasyon ürünlerinde tassarrufda oluyor ama ürünün kalitesini düşürüyor..
Son düzenleyen Safi; 17 Aralık 2018 14:20
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Ocak 2010       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
el sanatı ürünlerinin fabrika ürünlreinden farkı şudur;
el saantı ürünleri bir emekle yapılan emek isteyen ve içerisine duygu ve düşüncelerimizinde katılıp yapılan ürünlerdir fakat fabrika ürünleri makineler tarafından yapılmıştır ve hiçbir emek harcanmamıştır...
Son düzenleyen Safi; 17 Aralık 2018 14:20
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Aralık 2010       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
El sanatları
  • El sanatları el emeğiyle yapılır . Masrafı azdır,pahası çoktur.
  • Fazla uzun ömürlüdür .
  • Dayanıklıdır kolay kolay bozulmaz.
  • El emeği olduğu için daha değerli bulunur .
Fabrikasyon
  • Fabrikasyon üründe üretim kolaydır,
  • Kısa sürede çok iş yapılır.
  • Manevi anlamda değerli 0 dır .
  • Maddi anlamda ise çok fazla .
  • Dayanıklı değildir
  • Kolayca kırılır
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 17 Aralık 2018 14:20

Benzer Konular

30 Mart 2012 / Ziyaretçi Soru-Cevap
22 Şubat 2013 / theschk Cevaplanmış
29 Mart 2016 / Misafir Cevaplanmış
1 Ocak 2009 / Ziyaretçi Soru-Cevap
1 Ocak 2009 / Ziyaretçi Cevaplanmış