Arama

Mezhepler arasındaki farklar nelerdir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 3 Mayıs 2015 Gösterim: 6.549 Cevap: 1
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
31 Mart 2010       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Mezhepler arasındaki farklar nelerdir? Mezhepler arasındaki farklar hakkında bilgi verir misiniz?
EN İYİ CEVABI mhmmdcngz verdi
1. Mezhepler nasil ve ne zaman dogmustur?

Sponsorlu Bağlantılar

MEZHEPLER Peygamberimiz (S.A.V.) hayatta iken herhangi bir mezhebe ve müctehide ihtiyaç duyulmuyordu. Çünkü peygamberimiz dogrudan meseleleri ve ilgili hükümleri asil kaynagindan, yani VAHY'den aliyordu. Dünya islerinde Peygamberimizin (S.A.V.) bazen kendi görüsünü ortaya koydugu vakidir. Yani bazi hususlarda kendileri içtihad ederlerdi. Ancak dini konularda buna gerek duyulmaz Cebrail'in vahiy indirmesi beklenirdi.
Ashab devrinde de içtihada gerek görülmedigi gibi, mezheblere lüzum hissedilmemistir. Ashab'dan biri karsisina çikan bir mesele hakkinda kendinde bir çözüm bulamadiginda, onu arkadaslarina sorar, dogruyu ögrenip öylece cevap verir veya meseleyi çözerdi. Ancak Ashab-i Kiram fethedilen Islam ülkelerine dagilip her biri gittigi ülkede Islami yayarken ancak kendi bildiklerini ögretebildi. Zamanla Islam Devletinin sinirlari genislemis, ashab azalmis ve yeni yeni meseleler ortaya çikmis böylece farkli görüsler ortaya çikmaya baslamistir.
Tabii'nin devrine gelindiginde ise meselenin önemi kavranmis ve ümmeti dinin kaynaginda birlestirip Vahdet'i saglamak için Peygamberimiz (S.A.V.)'in hadislerini toplama, tasnif, tahlil, birbirleriyle ve Kur'an ile karsilastirmak süretiyle hüküm çikarma çalismalarina girisilmistir.
Iste atilan bu ilk adimla birlikte ilim adamlari kollarini sivayarak ise koyulmustur. Ancak kendine güvenen ilim adamlari bu ise koyulurken "biz bir mezhep kuruyoruz, siz de bize uyacaksiniz" diye bir fikir, bir öneri ortaya atmak söyle dursun böyle birsey hatirlarindan bile geçmemistir. Su da unutulmamalidir ki, mezhepler arasindaki görüs ayriliklari teferruat meselelerde olup, dinin zaruri hükümlerinde ve te'vili mümkün olmayan "muhkemat"ta bütün hak mezheb alimleri ittifak içindedirler.


Mezhepler arasindaki farkliligin sebepleri nelerdir?


Sadece fer-i meselelerde olan farkliligin bazi sebeplerini su sekilde siralamak mümkündür:

A. Ayetlerden kaynaklanan farkliliklar:


Bazi ayetlerde kelimelerin mecazi veya hakiki manada kullanilip kullanilmadiginin farkli anlasilmasi
Bir kelimenin birden fazla manaya gelmesi
Ayette bir tahsisin olmamasi. Yani yapilacak ise bir sinirlamanin getirilmemesi
Emir ve nehiy ifadelerinin gerçek manada kullanilip kullanilmadigi hususu
Ayetlerdeki meselelerin net bir sekilde ortaya konmamasinin hikmeti kullarin akillarini kullanmaya tesvik için olabilecegi gibi Rabbimizin kullarina karsi kesin ve zorlayici bir çizgi çizmek yerine biraz esneklik birakmak suretiyle rahmet ve merhametli olusu da olabilir.


B. Hadislerden kaynaklanan farkliliklar:


Lügatten kaynaklanan farkli anlayislar. Arapça'nin çok ince bir lisan olmasi hasebiyle bir kelimenin bir harekesi manayi degistirir. Bir hadis birkaç okuyus sekliyle rivayet edildiginde imamlarin bunlardan birini tercih etmesi farka yol açar.
Mana ile rivayet caiz oldugu için bazi hadisler tami tamina Peygamberimizin agzindan çiktigi sekliyle degil de mana ile rivayet edilmistir. Ancak ravilerin ayni manaya geldigi düsüncesiyle önem vermedigi bir kelime bazan ayni hadisten farkli hükümlerin çikmasina sebep olmustur.
Imamlarin hadisleri anlamada birbirinden farkli olmasi. Bu, ya hadisin çok manaya gelmesinden ya da imamlarin anlayis seviyesinin farkliligindan kaynaklanir.
Ayni meselede farkli iki hadisin bulunmasi ve imamlarin bunlari degerlendirerek bir hüküm çikarmasi
Imamlarin hadis bilgisinin farkli farkli olusu
Peygamberimizin davranislarinin farkli anlasilmasi
Hadiste kastedilen mananin anlasilmamasi
Hadisin sahihligini tesbitteki metotlarin farkli olusu ve zayif hadisle amel edilip edilemeyecegi konusundaki görüs ayriliklari
Bunlarin yaninda örf ve adetin fetvalarin verilisindeki tesiri, sahabe sözlerine itibar edip etmeme ve degi$ik fetva metodlari farkli görüslerin olusmasina neden olmustur.
Kadının tenine dokunmanın abdesti bozmasıyla ilgili meşhur 4 mezhebin farklı fetvaları vardır..

--Hanefilere göre fahiş mübaşeret halinde kadının tenine dokunulması abdesti bozar.Maliki ve Hanbelilere göre,lezzet veya şehvet duyulması halinde,erkek ve kadının tenlerinin birbirine teması halinde,Şafiilere göre ise,erkek ve kadın tenlerinin mücerret birbirine temas etmesi ile—şehvetsiz dahi olsa-dokunanın da,kendisine dokunulanın da abdesti bozulur..

Bu fetvaları tafsilatlı olarak inceleyip mezheplerin bu konuda öne sürdüğü delillere bakalım.

Hanefilere Göre;

Fahiş mübaşeret ile abdest bozulur..yani aralarında elbise bulunmaksızın erkeğin kadının tenine şehvetle temas etmesi ve bundan etkilenmesidir…ancak bu dokunma ile abdest bozulur Hanefilere göre..

Malikilere Göre;

Dokunmak suretiyle abdestin bozulmasının 3 şartı vardır.

1)Dokunanın baliğ olması
2)kendisine dokunulan kimsenin adeten kendisine karşı cinsi arzu duyulan kimse olmasıdır.
3)dokunan kimsenin lezzet kastıyla bunu yapması veya hissetmesidir.

Ayrıca bakmaktan ve düşünmekten dolayı zevk almakla da abdest bozulmaz.

Hanbelilere Göre;

Kadınların tenine arada bir engel olmaksızın dokunmak ve dokunulan kişi adeten kendisine karşı cinsi arzu duyulan biri ise abdest bozulur.

Ayrıca kadının kadına erkeğin erkeğe şehvetle dahi olsa dokunuşu abdest bozucu değildir.

Kısaca;

Üç mezhebe göre de erkek ile kadının şehvetsiz normal şekilde birbirine dokunması ile abdest bozulmaz.


Dokunma İle Abdestin Bozulmaması Hakkında
Mezheplerin Delilleri;


1)Maide-6

‘Ey iman edenler!Namaz kılmaya kalktığınız zaman yüzlerinizi,dirseklere kadar ellerinizi,başınızı meshedip,topuklara kadar ayaklarınızı yıkayınız.Eğer cünüp oldunuz ise boy abdesti alınız.Hasta yahut yolculuk halinde bulunuyorsanız,yahut biriniz tuvaletten gelirse,yahutta kadınlara dokunmuşsanız(ev lamestüm-ün- nisae) ve bu hallerde su bulamamışsanız temiz toprakla teyemmüm edin de yüzünüzü ve dirseklere kadar ellerinizi onunla mesh edin.Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez.,fakat sizi tertemiz kılmak ve size ihsan ettiği nimetini tamamlamak ister.umulur ki şükredersiniz..’

Bu ayette geçen lems(dokunma) İbn Abbas’ın rivayetiyle cinsi birleşmedir.Hanefiler bunu delil olarak almışlardır.

Yine İbn Sikkit’ten şu rivayet vardır..

-Lems kadınlar ile birlikte kullanıldığı zaman cinsi ilişki kastedilir.Çünki Araplar’Lemestü’l mer’ete’ derken onunla cinsi ilişkide bulundum demek isterler.

O halde bu ayeti kerimede hakiki değil mecaz anlam kastediliyor.çünki mecaza gitmeyi gerektirecek deliller sıralanmıştır.

Bu bakımdan Hanefiler bu delili yeterli görerek dokunma ile abdest bozulmadan kastın cinsel ilişki olduğunu söylerler.

Abdest bozan dokunmayı,şehvet maksadı olmakla kayıtlayan Malikiler ve Hanbeliler ise,ayet ile beraber Hz.Aişe’den gelen rivayetleri de delil olarak sunarlar.

Hz.Aişe’den gelen rivayete göre,

Peygamber (as),hanımlarından birisini öper,sonra da abdest almaksızın namaz kılardı..

Dokunma ile Abdestin Bozulacağını öne süren Şafiilere Göre,

Erkeğin mahrem olmayan yabancı bir kadına-ölmüş dahi olsa-aralarında herhangi bir engel bulunmaksızın dokunması,dokunanın da dokunulanın da abdestini bozar.İsterse yüzüne bakılmayacak kadar yaşlı bir kadın yahut erkek olsun.

Şafiilerin Delilleri;

Maide-6’daki ‘veya kadınlara dokunduğunuzda’ ayetinde sözü geçen mülamese kelimesinin sözlükteki hakiki manası ile amel etmeleridir.

Bu kelimenin sözlük manası,el ile yoklamak,tenlerin birbirine değmesi veya elle dokunmaktır.

Sonuç;

Çoğunluk şehvetsiz dokunmanın abdesti bozmayacağını söylerken sadece Şafii mezhebi bu konuda aşırı tevile gitmiştir.

Önceki yazıda ele alınan Buhari’de geçen cariyelerin Hz.Muhammed (as)ın elinden tutup çarşıya götürmeleri ve Resulullahın elini çekmemesi rivayetleriyle beraber ele aldığımızda şehvetsiz,ihtiyaç gereği zaruret halinde dokunmanın haram olmadığını ve dahi abdesti bozmadığını söyleyebiliriz..

Şafii mezhebinin diğer mezheplere göre daha yerel olması fetvalarının da dar ve katı bir çerçevede kalmasına sebep olmuştur.

Ayrıca İslam dininde mezhepler kendi başlarına ayrı bir din değildir Hıristiyanlıktaki gibi..ve mezhep imamları da birer beşerdir,kutsal kişiler değildirler..

Bizim dinde ölçü aldığımız tek beşer Hz.Muhammed(as)’dır..O’nun örnek hayatının değişik yorumlarıdır mezhepler..bu yorumlara iman etmemiz gerekmez..

Biz Hanefi,Maliki,Hanbeli,Şafii ..vs.. olmaktan önce Muhammedi’yiz..

Kur’an ve Kur’anın pratizesi anlamında sünnet tek rehberimizdir..bir mezhebin görüşüyle kendimizi kayıt altına alıp dini kısır bir döngü içine hapsedemeyiz..

Bu İslam’ın evrensellik iddiasına da ters düşer..her zaman ve zeminin kendine göre ihtiyaçları vardır..bu da özü kaybetmeden farklı yorumlar getirebilmeyi gerektirir..

Bir mezhep içerisinde bile aynı mezhebin imamları arasında görüş ihtilafları mevcuttur..Bir konuda İmam-ı Azam’a göre farklı,Ebu Yusufa göre farklı, İmam Muhammed’e göre farklı fetvalar karşımıza çıkabilmektedir.

Aynı konuda değişik mezhepler arasındaki görüş farklılıkları ise imam sayısı arttıkça daha da çeşitlilik kazanmaktadır..

Bu kadar fetva arasında din nerededir?.İmamı Azam’ın dini mi,Hanbeli’nin dini mi ,Maliki’nin dini mi,Şafii’nin dini mi yoksa Hz. Muhammed’in dini mi??

Her devirde fetvalar arasında kaybolmuş dinin özünü anlayıp çıkaracak alimler gelmiştir..dini sadece Şafii anlamıştır,İmam-ı Azam’dan büyük alim daha gelmez deme hakkımız yoktur..onlar kendi devirlerinin insanıydılar..biz 21.yy devrinin Müslümanlarıyız..

Bu devrin alimlerine de güvenelim ve dini anlayışımızı geçmişle sınırlamayalım..

Saygılar..


Kaynak;İslam fıkhı Ansiklopedisi.(Prof.Dr.Vehbe Zuhayli)

Son düzenleyen ahmetseydi; 3 Mayıs 2015 17:59
mhmmdcngz - avatarı
mhmmdcngz
Ziyaretçi
3 Mayıs 2015       Mesaj #2
mhmmdcngz - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
1. Mezhepler nasil ve ne zaman dogmustur?

Sponsorlu Bağlantılar

MEZHEPLER Peygamberimiz (S.A.V.) hayatta iken herhangi bir mezhebe ve müctehide ihtiyaç duyulmuyordu. Çünkü peygamberimiz dogrudan meseleleri ve ilgili hükümleri asil kaynagindan, yani VAHY'den aliyordu. Dünya islerinde Peygamberimizin (S.A.V.) bazen kendi görüsünü ortaya koydugu vakidir. Yani bazi hususlarda kendileri içtihad ederlerdi. Ancak dini konularda buna gerek duyulmaz Cebrail'in vahiy indirmesi beklenirdi.
Ashab devrinde de içtihada gerek görülmedigi gibi, mezheblere lüzum hissedilmemistir. Ashab'dan biri karsisina çikan bir mesele hakkinda kendinde bir çözüm bulamadiginda, onu arkadaslarina sorar, dogruyu ögrenip öylece cevap verir veya meseleyi çözerdi. Ancak Ashab-i Kiram fethedilen Islam ülkelerine dagilip her biri gittigi ülkede Islami yayarken ancak kendi bildiklerini ögretebildi. Zamanla Islam Devletinin sinirlari genislemis, ashab azalmis ve yeni yeni meseleler ortaya çikmis böylece farkli görüsler ortaya çikmaya baslamistir.
Tabii'nin devrine gelindiginde ise meselenin önemi kavranmis ve ümmeti dinin kaynaginda birlestirip Vahdet'i saglamak için Peygamberimiz (S.A.V.)'in hadislerini toplama, tasnif, tahlil, birbirleriyle ve Kur'an ile karsilastirmak süretiyle hüküm çikarma çalismalarina girisilmistir.
Iste atilan bu ilk adimla birlikte ilim adamlari kollarini sivayarak ise koyulmustur. Ancak kendine güvenen ilim adamlari bu ise koyulurken "biz bir mezhep kuruyoruz, siz de bize uyacaksiniz" diye bir fikir, bir öneri ortaya atmak söyle dursun böyle birsey hatirlarindan bile geçmemistir. Su da unutulmamalidir ki, mezhepler arasindaki görüs ayriliklari teferruat meselelerde olup, dinin zaruri hükümlerinde ve te'vili mümkün olmayan "muhkemat"ta bütün hak mezheb alimleri ittifak içindedirler.


Mezhepler arasindaki farkliligin sebepleri nelerdir?


Sadece fer-i meselelerde olan farkliligin bazi sebeplerini su sekilde siralamak mümkündür:

A. Ayetlerden kaynaklanan farkliliklar:


Bazi ayetlerde kelimelerin mecazi veya hakiki manada kullanilip kullanilmadiginin farkli anlasilmasi
Bir kelimenin birden fazla manaya gelmesi
Ayette bir tahsisin olmamasi. Yani yapilacak ise bir sinirlamanin getirilmemesi
Emir ve nehiy ifadelerinin gerçek manada kullanilip kullanilmadigi hususu
Ayetlerdeki meselelerin net bir sekilde ortaya konmamasinin hikmeti kullarin akillarini kullanmaya tesvik için olabilecegi gibi Rabbimizin kullarina karsi kesin ve zorlayici bir çizgi çizmek yerine biraz esneklik birakmak suretiyle rahmet ve merhametli olusu da olabilir.


B. Hadislerden kaynaklanan farkliliklar:


Lügatten kaynaklanan farkli anlayislar. Arapça'nin çok ince bir lisan olmasi hasebiyle bir kelimenin bir harekesi manayi degistirir. Bir hadis birkaç okuyus sekliyle rivayet edildiginde imamlarin bunlardan birini tercih etmesi farka yol açar.
Mana ile rivayet caiz oldugu için bazi hadisler tami tamina Peygamberimizin agzindan çiktigi sekliyle degil de mana ile rivayet edilmistir. Ancak ravilerin ayni manaya geldigi düsüncesiyle önem vermedigi bir kelime bazan ayni hadisten farkli hükümlerin çikmasina sebep olmustur.
Imamlarin hadisleri anlamada birbirinden farkli olmasi. Bu, ya hadisin çok manaya gelmesinden ya da imamlarin anlayis seviyesinin farkliligindan kaynaklanir.
Ayni meselede farkli iki hadisin bulunmasi ve imamlarin bunlari degerlendirerek bir hüküm çikarmasi
Imamlarin hadis bilgisinin farkli farkli olusu
Peygamberimizin davranislarinin farkli anlasilmasi
Hadiste kastedilen mananin anlasilmamasi
Hadisin sahihligini tesbitteki metotlarin farkli olusu ve zayif hadisle amel edilip edilemeyecegi konusundaki görüs ayriliklari
Bunlarin yaninda örf ve adetin fetvalarin verilisindeki tesiri, sahabe sözlerine itibar edip etmeme ve degi$ik fetva metodlari farkli görüslerin olusmasina neden olmustur.
Kadının tenine dokunmanın abdesti bozmasıyla ilgili meşhur 4 mezhebin farklı fetvaları vardır..

--Hanefilere göre fahiş mübaşeret halinde kadının tenine dokunulması abdesti bozar.Maliki ve Hanbelilere göre,lezzet veya şehvet duyulması halinde,erkek ve kadının tenlerinin birbirine teması halinde,Şafiilere göre ise,erkek ve kadın tenlerinin mücerret birbirine temas etmesi ile—şehvetsiz dahi olsa-dokunanın da,kendisine dokunulanın da abdesti bozulur..

Bu fetvaları tafsilatlı olarak inceleyip mezheplerin bu konuda öne sürdüğü delillere bakalım.

Hanefilere Göre;

Fahiş mübaşeret ile abdest bozulur..yani aralarında elbise bulunmaksızın erkeğin kadının tenine şehvetle temas etmesi ve bundan etkilenmesidir…ancak bu dokunma ile abdest bozulur Hanefilere göre..

Malikilere Göre;

Dokunmak suretiyle abdestin bozulmasının 3 şartı vardır.

1)Dokunanın baliğ olması
2)kendisine dokunulan kimsenin adeten kendisine karşı cinsi arzu duyulan kimse olmasıdır.
3)dokunan kimsenin lezzet kastıyla bunu yapması veya hissetmesidir.

Ayrıca bakmaktan ve düşünmekten dolayı zevk almakla da abdest bozulmaz.

Hanbelilere Göre;

Kadınların tenine arada bir engel olmaksızın dokunmak ve dokunulan kişi adeten kendisine karşı cinsi arzu duyulan biri ise abdest bozulur.

Ayrıca kadının kadına erkeğin erkeğe şehvetle dahi olsa dokunuşu abdest bozucu değildir.

Kısaca;

Üç mezhebe göre de erkek ile kadının şehvetsiz normal şekilde birbirine dokunması ile abdest bozulmaz.


Dokunma İle Abdestin Bozulmaması Hakkında
Mezheplerin Delilleri;


1)Maide-6

‘Ey iman edenler!Namaz kılmaya kalktığınız zaman yüzlerinizi,dirseklere kadar ellerinizi,başınızı meshedip,topuklara kadar ayaklarınızı yıkayınız.Eğer cünüp oldunuz ise boy abdesti alınız.Hasta yahut yolculuk halinde bulunuyorsanız,yahut biriniz tuvaletten gelirse,yahutta kadınlara dokunmuşsanız(ev lamestüm-ün- nisae) ve bu hallerde su bulamamışsanız temiz toprakla teyemmüm edin de yüzünüzü ve dirseklere kadar ellerinizi onunla mesh edin.Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez.,fakat sizi tertemiz kılmak ve size ihsan ettiği nimetini tamamlamak ister.umulur ki şükredersiniz..’

Bu ayette geçen lems(dokunma) İbn Abbas’ın rivayetiyle cinsi birleşmedir.Hanefiler bunu delil olarak almışlardır.

Yine İbn Sikkit’ten şu rivayet vardır..

-Lems kadınlar ile birlikte kullanıldığı zaman cinsi ilişki kastedilir.Çünki Araplar’Lemestü’l mer’ete’ derken onunla cinsi ilişkide bulundum demek isterler.

O halde bu ayeti kerimede hakiki değil mecaz anlam kastediliyor.çünki mecaza gitmeyi gerektirecek deliller sıralanmıştır.

Bu bakımdan Hanefiler bu delili yeterli görerek dokunma ile abdest bozulmadan kastın cinsel ilişki olduğunu söylerler.

Abdest bozan dokunmayı,şehvet maksadı olmakla kayıtlayan Malikiler ve Hanbeliler ise,ayet ile beraber Hz.Aişe’den gelen rivayetleri de delil olarak sunarlar.

Hz.Aişe’den gelen rivayete göre,

Peygamber (as),hanımlarından birisini öper,sonra da abdest almaksızın namaz kılardı..

Dokunma ile Abdestin Bozulacağını öne süren Şafiilere Göre,

Erkeğin mahrem olmayan yabancı bir kadına-ölmüş dahi olsa-aralarında herhangi bir engel bulunmaksızın dokunması,dokunanın da dokunulanın da abdestini bozar.İsterse yüzüne bakılmayacak kadar yaşlı bir kadın yahut erkek olsun.

Şafiilerin Delilleri;

Maide-6’daki ‘veya kadınlara dokunduğunuzda’ ayetinde sözü geçen mülamese kelimesinin sözlükteki hakiki manası ile amel etmeleridir.

Bu kelimenin sözlük manası,el ile yoklamak,tenlerin birbirine değmesi veya elle dokunmaktır.

Sonuç;

Çoğunluk şehvetsiz dokunmanın abdesti bozmayacağını söylerken sadece Şafii mezhebi bu konuda aşırı tevile gitmiştir.

Önceki yazıda ele alınan Buhari’de geçen cariyelerin Hz.Muhammed (as)ın elinden tutup çarşıya götürmeleri ve Resulullahın elini çekmemesi rivayetleriyle beraber ele aldığımızda şehvetsiz,ihtiyaç gereği zaruret halinde dokunmanın haram olmadığını ve dahi abdesti bozmadığını söyleyebiliriz..

Şafii mezhebinin diğer mezheplere göre daha yerel olması fetvalarının da dar ve katı bir çerçevede kalmasına sebep olmuştur.

Ayrıca İslam dininde mezhepler kendi başlarına ayrı bir din değildir Hıristiyanlıktaki gibi..ve mezhep imamları da birer beşerdir,kutsal kişiler değildirler..

Bizim dinde ölçü aldığımız tek beşer Hz.Muhammed(as)’dır..O’nun örnek hayatının değişik yorumlarıdır mezhepler..bu yorumlara iman etmemiz gerekmez..

Biz Hanefi,Maliki,Hanbeli,Şafii ..vs.. olmaktan önce Muhammedi’yiz..

Kur’an ve Kur’anın pratizesi anlamında sünnet tek rehberimizdir..bir mezhebin görüşüyle kendimizi kayıt altına alıp dini kısır bir döngü içine hapsedemeyiz..

Bu İslam’ın evrensellik iddiasına da ters düşer..her zaman ve zeminin kendine göre ihtiyaçları vardır..bu da özü kaybetmeden farklı yorumlar getirebilmeyi gerektirir..

Bir mezhep içerisinde bile aynı mezhebin imamları arasında görüş ihtilafları mevcuttur..Bir konuda İmam-ı Azam’a göre farklı,Ebu Yusufa göre farklı, İmam Muhammed’e göre farklı fetvalar karşımıza çıkabilmektedir.

Aynı konuda değişik mezhepler arasındaki görüş farklılıkları ise imam sayısı arttıkça daha da çeşitlilik kazanmaktadır..

Bu kadar fetva arasında din nerededir?.İmamı Azam’ın dini mi,Hanbeli’nin dini mi ,Maliki’nin dini mi,Şafii’nin dini mi yoksa Hz. Muhammed’in dini mi??

Her devirde fetvalar arasında kaybolmuş dinin özünü anlayıp çıkaracak alimler gelmiştir..dini sadece Şafii anlamıştır,İmam-ı Azam’dan büyük alim daha gelmez deme hakkımız yoktur..onlar kendi devirlerinin insanıydılar..biz 21.yy devrinin Müslümanlarıyız..

Bu devrin alimlerine de güvenelim ve dini anlayışımızı geçmişle sınırlamayalım..

Saygılar..


Kaynak;İslam fıkhı Ansiklopedisi.(Prof.Dr.Vehbe Zuhayli)


Benzer Konular

21 Ocak 2012 / Misafir Cevaplanmış
5 Kasım 2010 / Misafir Soru-Cevap
6 Mayıs 2010 / Misafir Soru-Cevap
28 Ekim 2013 / Misafir Soru-Cevap
21 Mayıs 2015 / Misafir Taslak Konular