Arama

Doğal radyasyon nedir, bilgi verir misiniz?

Güncelleme: 28 Ekim 2012 Gösterim: 1.295 Cevap: 1
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Ekim 2012       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Doğal Radyasyon nedir?
Sponsorlu Bağlantılar
_AERYU_ - avatarı
_AERYU_
Ziyaretçi
28 Ekim 2012       Mesaj #2
_AERYU_ - avatarı
Ziyaretçi
Hayat (yaşam) için 3 temel kavram: Hava - Su - Işık (Radyasyon-Radiation)

Sponsorlu Bağlantılar
Kısaca olmazsa olmazlar. Bunlardan birinin eksikliği hatta azlığı yaşamı bitiriyor, tersi halinde; yani fazlalıklarında da yaşam yine bitiyor. Tek ideal konum ise DENGE hâli.

Hava: Azot %78, Oksijen % 21 ve Karbondioksit % 0.03 ve diğer gazlar. Ortamda vücudumuzun kullanmadığı ve %78 gibi bir oranda Azot gazı var. Oksijeni biraz arttırsak veya azaltsak yaşam yine duruyor ve insan ölüyor. İlahi bir denge var. Dengenin artı veya eksi yöne bozulmasına izin yok sanki. Oksijen çadırında bile O2 oranı % 23. Bu oranın fazlası yine tehlikeli.
Su: İnsan bedeninin % 78'i su. Dünyanın ¾'ü su. Günde 2 Litre civarında bir tüketimimiz var. Ancak o su ciğerlerinize girince hayat yine duruyor. Barajın arkasında hayat veriyor. Taşınca hayatları alıyor. Yine bir denge var.
Işık (ışınım): Anlatması belki en kolay kavram. Kısaca güneşten gelen "şey" diyebiliriz. Ancak teknoloji ilerleyince en zor ve karışık kavram ortaya çıkmış. İngilizce yazınca radiation, Türkçe'leşmişi "Radyasyon" oluyor. Bunsuz da hayat, yaşam olmuyor. Yine bir denge geliyor karşımıza. Azı olmuyor, ideali tamam ama fazlası yine sıkıntı getiriyor. İşte burada karşımızaa büyük bir alan çıkıyor. 1900'lü yıllara kadar güneşin gönderdiği ışık konuşulmuş. "x" ışınlarının keşfi ve sonrası ile insanoğlunun inanılmaz bir ışık-ışınım çeşitliği (spektrum) içinde yaşadığı ortaya çıkmıştır. Dalga boyundan (veya frekansından) tutun da orijini bile ışın kaynağı için farklılık olmuş, özellikleri ve etkileşimi ile ortalık iyice karışmıştır. Tarifi ise;
Atomlardan, doğal veya uyarılma sonucu yayılabilen;

a. Madde içine nüfus edebilen elektromenyetik dalgalar (gama, x ışınları)
b. Elektron, proton, nötron a-alfa ve b-beta gibi tanecikler,
radyasyon (ışık-ışınım) adı altında toplanır.

Bir başka tarif ise: Dalga veya parçaçık olarak hareket eden enerji paketlerine ışınım veya radyasyon denilmektedir.

Işık, elektromanyetik (EM) radyasyonun en çok bilinen örneği olup çeşitli renk nüansları ile gözümüz tarafından algılanır. Işık veya EM dalga, dalga boyları veya frekansları ile tanımlanırlar. Görünen ışığın dalga boyu çok kısadır. Kulanılan birim ise Angström'dür. 1 Angström = 0,00000001 cm'dir. Görünen ışık dalga boyu 4.000-8.000 Angström (0.8-0.4 mm) arasındadır. Frekansı ise 4-8 1014 Hz civarıdır. Yeşil ışık 6.000 A. yani görünür bölgenin tam ortasında olup, gözü dinlendirme iddalarının nedeni de buna bağlanır. Gözün görme sınırlarının ötesinde olanlara;

a. 4.000 A. küçük dalgaboylarına, Morötesi (ültraviyole) ışık,
b. 8.000 A. büyük dalgaboylarına, Kızılötesi (infrared) ışık adı verilir
Bir EM dalga radyasyonunun dalgaboyu ne kadar küçükse, onun bir maddenin içine girme (nüfûz etme) yeteneği de o kadar büyük olur. Örneğin güneşin ışığı bir insanın vücuduna ancak derisi düzeyinde nüfuz ederken, röntgen aygıtında kullanılan ve dalgaboyu görünen ışığınkinden yaklaşık 1.000 defa daha küçük olan x-ışınları insan vücudunu boydan boya geçip içindeki kemiklerin bile görünmesini sağlamaktadır. Elektromanyetik spektrum (bilinen frekans listesi) oldukça geniştir. (Bak: Sayfa sonundaki EM dalga listesi)


Radyoaktif atomların yaydıkları ve gama ışınları olarak bilinen ışık-ışınım ise çok daha girgin (nüfus edici) ışınlardır. Işınımların (radyasyonun) yolu üzerine, arkasına geçemeyeceği bir madde konularak her radyasyonun yolu kesilebilir ve verebileceği tüm zararlara engel olunabilir. İşte bunun içindir ki röntgen operatörleri kurşun içeren önlük giyerek ve kalın kristal cam arkalarından bakarak x-ışınlarının vereceği zararlardan korunmaktadırlar. Nükleer santral kalbi de benzer koruyucular vasıtası ile çevreye ve insana zarar veremez duruma getirilmişlerdir. "Radyasyondan korunma" bugün pek çok üniversitede rutin olarak okutulan bir pozitif bilimdir. Bu kuralları belirleyen bir de "Uluslararası Radyasyondan korunma komitesi" ICRP vardır. Bu komite bir insanın bir yıl boyunca almasına izin verilen maksimum radyasyon dozunun düzeyini de tespit eder.

Türkiye Atom Enerjisi Kurumu – TAEK'de görev yapan radyasyon güvenliği, emniyeti ve radyasyondan korunma konularında yetişmiş uzmanlar ülkemiz ihtiyaçlarını başarı ile karşılamaktadırlar. Ancak, şurası iyi bilinmeli ki radyasyondan korunma; doz hesapları, risk değerlendirmeleri vb konuları içeren ve özel uzmanlık gerektiren bilimsel bir disiplindir. Bu uzmanlık alanında daha çok fizik mühendisleri ve fizikçiler yer almaktadır. Fen bilimlerinin diğer alanlarında eğitim almış nükleer mühendis, kimya mühendisi, kimyacı vb. disiplinlerde yetişmiş kişilerin de uzmanlaşabileceği bir alandır.

Doğal Radyasyon:

Şu anda hepimiz dünyada "doğal bir radyasyon banyosu" içinde yaşamaktayız. Bu banyoyu oluşturan etkenler;

a. Yer kabuğundaki radyoaktif elementlerin yayınladıkları ışınım-radyasyonlar,
b. Uzayın boşluklarından gelen kozmik ışınım-radyasyonlar.
Toprakta yetişen ve potasyum, fosfor gibi elementler içeren her gıda maddesi doğal olarak radyoaktiftir. Bunun sonucu olarak 70 kiloluk bir insan vücudunda sürekli olarak 17 miligram radyasyon yayınlayan radyoaktif element deposu bulunur.

Doğal radyasyon banyosunun insana yüklediği yıllık radyasyon dozu "yere" bağlıdır. İstanbul 0.66 mSv/yıl, Ankara 0.9 mSv/yıl, Erzurum 1.75 mSv/yıl, altında toryum yatakları bulunan Sivrihisar'da 3.74 mSv/yıl dır. Yurt dışında Rio de Janeiro'nun plajları 6 mSv/yıl, Hindistan-Kerala bölgesi 15 mSv/yıl, İran-Ramsar 148.9 mSv/yıl;, Brezilya Guarapari kumsalları 788.40 mSv/yıl dır. ABD kendi vatandaşları için doğal ve çevre radyasyonunun müsade edilen toplam ortalam dozunu 1.8mSv/yıl olarak tesbit etmiştir. Uluslararası Radyasyondan Korunma Komitesi ICRP'ye göre bu düzeydeki radyasyonların hiç biri insan sağlığı için asla bir tehlike oluşturmamaktadır. Aksine düşük düzeydeki radyasyonların hücre sağlığına yararlı olduğu hakkında yaygın kanaati destekleyen de bini aşkın bilimsel çalışma yapılmıştır. Dünyada yüksek yerlerde ve doğal radyasyon düzeyi yüksek olan ovalarda yaşayanların ömürlerinin, ortalama olarak daha düşük radyasyon düzeyine maruz yerlerde yaşayanlarınkinden daha yüksek olduğu bilinen bir gerçektir. Bununla bereber, bilimsellik ve bilim ahlâkı açısından, bu gözlem de; söz konusu radyasyon düzeyi ile uzun ömürlü olmanın arasında bir "sebep-sonuç ilişkisi" bulunduğunun kesin kanıtı değildir.

X-Işınlarını 8 Kasım 1895 yılında Alman bilim adamı Wilhelm C. Röntgen keşfetmiştir. İlk görüntüleme ise aynı yılı 22 Aralık günü eşinin el röntgenini çeken Röntgen tarafından gerçekleştirilmiştir.. X-Işınları insanlık hizmetine öyle hızlı girmiştir ki: 1896 yılı Ocak ayında Şikago'da 2 kanser vakası, Şubat ayında Hamburg'ta bir gırtlak (nazofarenks) kanseri vakası, Şubatta Lyon'da bir mide kanseri ve Kasım ayında da Viyana'da 4 yaşındaki bir çocuk tedavi edilmiştir.

Diğer keşifler sırasıyla şöyle gelişmiştir: 1896 yılında Henry Bequerel Radyoaktiviteyi, 1898 de Marie ve Pierre Curie Radyum elementini, 1911'de Ernest Rutherford atom çekirdeklerini, 1913'de Neils Bor Atom modeli tasarımını, 1932 Chadwick nötronu, Juilet Curie yapay radyoaktiviteyi.

Radyasyonun canlılar üzerindeki etkileri:
Radyasyonu oluşturan parçacıkları mikroskopik mermilere benzetebiliriz. Önlerine çıkan malzeme içerisinde durdurulup soğurulana kadar, o malzemeye enerji aktarırlar. Doğal olarak malzeme zamanla ısınır. Parçacık gücüne bağlı olarak; molekül bağlarını kırabilir. Bu olay bazı plastik türlerini sertleştirme (radyasyonla polimerizasyon) amacı için kullanılabilir.

Ancak olay bir canlı hücresinde yer alıyor ise bu organizmanın aleyhinedir. Canlı hücrelerde radyasyon ile kırılan molekül bağları, bazen gelişi güzel başka bağlanmalara sebep olabilir. Bu arada arızalı hücreler ortaya çıkabilir. Vücudumuzun bu arızalı hücreleri belli oranda tamir kapasitesi vardır. Şayet radyasyon hücre çekirdeğine ulaşır ve DNA yapısında değişikliklere yol açarsa, yani şifreler değişirse, hücre ya ölür ya da başka formda hızlı üreme çabası içine girerek kanserleşir.

Radyasyon ölçüsü olarak kullanılan Gray (Gy) 1 kg'lık yumuşak doku başına 1 Joule soğurulmuş enerjiye eşdeğer olarak alınmıştır. Ancak radyasyon dozunun hedef dokuda açabildiği biyolojik hasar yanlızca soğurulan enerji miktarına değil, radyasyon türüne, organizmanın cinsine, dokunun niteliğine ve organ hacmine bağlıdır. İşte biyolojik etki olarak, soğurulan enerji miktarının boyutsuz bir biyolojik etkinlik faktörü ile çarpılması ile elde edilen "eşdeğer doz" kullanılır. İşte bu eşdeğer dozun birimide Sivert (Sv)'dir. Bazı doz değer ve anlamları şöyledir:

Sürekli alınan Radyasyon dozları için etkileri:

0,004 mSv/yıl Etkisiz 1.000 MW'lık kömür santralinin bacasından çıkanradyoaktif partiküllerin kişiye yüklediği doz
0,01 mSv/yıl Etkisiz ABD'de nükleer patlamaların bir kişiye yüklediği doz
0,5-4 mSv/yıl Etkisiz Doğal radyasyon dozu
0,6 mSv/yıl Etkisiz Türkiye'de çernobil kazası nedeni ile kişi başına ilk yıl alınan doz
2.5 mSv/yıl Etkisiz Çevre radyasyon dozu
5 mSv/yıl Etkisiz WHO ve ILO'nun sivil halka müsaade ettiği yıllık doz
20 mSv/yıl Etkisiz Radyasyon alanında çalışanlara ICRP'nin müsaade ettiği doz (Eskisi 50 mSv)
Bir kerede alınan radyasyon dozları için etkileri:

0.12 mSv Zararsız Çernobil kazasında yakın çevrede alınan tahliye dozu
0.8-1.2 mSv Zararsız Akciğer röntgeni çekiminde alınan doz
50-150 mSv Zararsız Troid up-take'i için alınan doz
250 mSv Zararsız Nükleer kaza şartlarında alınmasına izin verilen doz
1.000 mSv Hâlsizlik Merkez Çernobil olmak üzere 1 Km'lik bir yarıçap içinde alınmış olan doz
2.000 mSv Radyasyon Hastalığı Başağrısı, kusma, cildde kızarma ve yara, kanser başlangıcı
5.000 mSv %50 ölüm İstatiksel olarak ölüm riski
10.000 mSv Ölümcül doz Ani ölüm
Çernobil Kaza Sonuçları:
Kaza anında ölüm : 28 kişi
Sonraki 20 yıl içinde ölüm : 22 kişi
600.000 kişide kanserden ölüm : 9 kişi
Toplam Ölüm : 59 kişi
Dünyadaki Radyasyon kazaları"1944-2001 arası":
KAZA sayısı :420
ÖLÜ sayısı : 133
* Türkiye'deki Radyasyon kazaları "1955-2001 arası":
KAZA sayısı : 17
ÖLÜ sayısı : YOK

Kaynak:

Benzer Konular

26 Kasım 2016 / Ziyaretçi galbiAAA Cevaplanmış
2 Ekim 2011 / Misafir Soru-Cevap
18 Mart 2018 / Misafir Cevaplanmış
21 Eylül 2018 / Misafir Cevaplanmış