Arama

Beylikler - Mengücükler

Güncelleme: 16 Haziran 2010 Gösterim: 14.667 Cevap: 3
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Ocak 2007       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Mengücükler (Mengücükoğulları, Mengücekler, Mengücekoğulları)

Sponsorlu Bağlantılar
Erzincan, Kemah ve Divriği’de, on birinci yüzyılın sonundan, on üçüncü yüzyılın sonuna kadar hâkim olan Türk beyliği.
Kurucusu olan Mengücük Gâzi, Büyük Selçuklu Devleti sultanlarından Alparslan’ın kumandanlarındandır. Onun; Oğuzlar'ın, Kayı, Bayat, Karaevli veya Alkaevli boylarından birine mensup olduğu hakkında görüşler mevcuttur.
1071 Malazgirt Zaferi'nden sonra, Anadolu’nun zaptı için vazifelendirilen beylerden biri de Mengücük Gâzi idi. Süratle harekete geçen Mengücük Gâzi, Erzincan, Kemah, Divriği ve Şarkî Karahisar’ı hâkimiyeti altına alarak, kendi adıyla anılan beyliğini kurdu (Bkz. Anadolu Beylikleri). Ömrü Gürcüler, Rumlar ve Abhazlara karşı cihadla geçen Mengücük Gâzinin, 1118’de şehit düştüğü rivayet olunmaktadır. Kemah yakınlarında, Karasu kıyısında bulunan bir kümbetin Farsça kitabesinde Mengücük Gâzi hakkında; “Âlim, âdil, ülkeler fetheden, halkın sığınağı; Erzurum, Erzincan, Kemah, Diyarbakır ve bunların kalelerini alan; dinsizlerin ciğerlerini dağlayan, boyunlarını kılıçla vuran Mengücük Gâzi. Allah ruhunu şâd eylesin, kabrini nurlandırsın, günahlarını bağışlasın” yazılıdır.
Mengücük Gâzinin yerine, oğlu İshak geçti. Babasının genişleme siyasetini takip eden İshak Bey, 1120’de Artukoğlu Emir Belek’e esir düştü. Daha sonra esaretten kurtuldu ise de, beyliği, Danişmendliler'in hâkimiyeti altına girdi.
Danişmendli Melik Gâzinin hükümranlığı altında yirmi beş yıl hüküm sürdükten sonra, 1142’de vefat etmesiyle, Mengücükler ikiye ayrıldı. İshak Beyin oğullarından Davud Şah, Erzincan, Kemah; Süleyman Şah da Divriği kolunun ilk beyleri oldular. Anadolu Selçuklu Devleti'ne tâbi olan Mengücük Devletinin Erzincan - Kemah koluna, 1228 yılında son verildi. Siyasî tarihi, bütünüyle bilinmeyen Divriği kolu da, Moğol hükümdarı Abaka’nın, 1277’de şehri tahrip etmesiyle sona erdi.
Doğu Anadolu’da Erzincan, Kemah, Divriği ve Şarkî Karahisar’a sahip olan Mengücükler, siyasî faaliyetlerinden ziyade, inşa ettirdikleri sanat eserleriyle tanınırlar. Her biri birer sanat şâheseri olan hayır müesseseleri yaptırdılar. Erzincan’daki eserleri, şehrin zelzelelerde gördüğü zararlardan dolayı zamanımıza kadar gelememiştir. Erzincan civarındaki kitabesiz kümbetin, Mengücüklere ait olduğu kabul edilir. Kemah ve Divriği’de, pek çok Mengücük eseri mevcuttur. Kemah’takiler, harabe hâlindedir. Divriği’de Ahmed Şahın yaptırdığı Ulu Cami, sanat tarihi bakımından kıymetlidir. Ulu Cami'nin yanında, 1231’de yapılan bir de Darüşşifa (hastane) vardır. Dârüşşifâ, Mengücük ailesinden Turan Melek Hatun tarafından yaptırılmıştır.
Erzincan’ı ilim ve kültür merkezi hâline getiren Mengücük beyleri, ilim ve sanat adamlarının hâmisiydiler. Mengücük hânedan mensupları, öksüz, fakir ve zavallıların sahibi olup, onları himaye ederlerdi.

Kaynak: Genel Turk Tarihi / dallog.com

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Şubat 2007       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
SULTAN MELİK
MENGÜCEK AHMED GAZİ TÜRBESİ

Sponsorlu Bağlantılar

A-Sultan Melik Mengücek Ahmed Gazi’nin Hayatı ve Şahsiyeti:
Sultan Melik Alparslan’ın,Anadolu’nun fethine memur ettiği önemli komutanlarından birisidir. Kendisine verilen sumelik1bu kutsal vazife çerçevesinde Erzincan, Kemah,Divriği,Şarki Karahisar şehir ve bölgelerini 1070-1080 seneleri arasında fethetmiş ve Mengücik Beyliğini kurmuştur. Kendi adına beğliğin kurulmasında O’nun önceki geçmişi ve savaşlardaki rolü,liderlik yeteneği ve idarecilik vasıfları önem kazanmış olmalıdır.Fethine memur edildiği yerleri 1080’e kadar almış ve yerleşme merkezlerine kendi toplumunu getirip yerleştirmiştir. Bunlar daha ziyade Oğuz boylarından Kayı, Salur, Dodurga, Karaevlekli ve Öregiri gibi öztürk boylarıdır.
Mengücek Ahmed Gazi’nin (ve ona bağlı aile efradının) mümtaz bir yerlerinin oluşu ve kişiliklerinin ehemmiyeti Divriği-Sitte Melik (Şahin-Şah) Türbesi’nin 590 tarihli kitabesindeki “...zalimlerden hesap soran, Anadolu, Suriye ve Ermenistan’ı dize getiren,Alp Kutluğ,Uluğ Hümayun, Ceboğa,Tuğrul-Tekin,Mengücik soyunun ...” terimlerinden anlamak mümkündür.Bu tür arı-Türkçe ünvanlar Mengücek Oğullarının, Oğuz Beğleri’nden önemli bir aile mensubu olduklarını teyid etmesi bir yana; bizzat Mengücek Gazi’nin şahsına kullanılan kutsi sözler ve sıfatlarda, toplumun o asırlarda kendisine verdiği değeri ve O’nun Türk-İslam davası yolundaki çabaları ortaya koymaktadır.
Yine, söz konusu Türbenin aynı kitabesinde “...Elmerhum,es said, eş-şehid, el gazi “ (Rahmetli,kutlu,şehit ve gazi) denilmektedir. Mengücik Gazi adına ve onun bazı sıfatlarını (Adaletli,feth edici vs.) ve yazılı olarak almış bulunduğu yerleri gösteren en mühim belgelerden biri de, Kemah sumelik2Sultan Melik Gazi Türbesi’nin,Mengücik Gazi’nin yerleşmiş olduğu merkez, beğliğin ilk zaman payitahtı Kemah’dır.Gerek O’nun ve efradının türbelerinin burada oluşu,gerekse kayıp vakfiye suretindeki “...ben emr-i Hak ile sultan-ı amil oldum, layik bil adil tuttum ve Erzurum, Erzincan,Kemah ve Diyarbekir vilayetleriyle kalelerini fetheyledim ve kafirlerin ciğerlerini yaktım ve kılıç vuran padişahtır ki (Mengücik ) Gazidir: Cenab-ı Hak ruhunu şad ve kabrini pürnur eylesin. Bundan sonra ben Kemah Kalesi civarına yerleştim ki o civar Fırat nehri kenarındadır ve hududu şu vecih iledir ki nehri mezkur kale ile mesken arasında geçer ...” İbareler ve gerekse çağdaş müelliklerin ifadeleri bunu teyid ederler.
Mengücek Gazi’nin ölüm tarihini kaydeden hiçbir vesika olmamakla birlikte,ondan sonra Beyliğin başına geçen oğlu Emir İshak’ın hükümdarlığının başlangıç yılı 1118 dir.Bu tarih,aynı zamanda muhtemelen Melik Mengücek Ahmed Gazi’nin vefat yılı olmalıdır.Bu durumda da Mengücek Ahmed Gazi’nin Malazgirt öncesi komutanlığında hayli genç olduğu ortaya çıkar.

Mengücek Gazi de, diğer ilk Anadolu fatihleri gibi evliya mertebesine çıkarılan Türk büyüklerindendir.Asırlardır türbe ve mumyalı cenazesi bilhassa çevre halkın mühim ziyaretgahlarından olmuştur. Lafzı geçtiğinde “mübarek” eklenmeksizin yadedilmez.Evliya Çelebi’nin kaydettiği,yakınındaki köyün “Mübarek” adı alması, Mengücik Gazi ile ilişkili olmalıdır.
B-Sultan Melik Türbesi: (Sultan Melik Ahmed Mengücek Gazi’nin türbesi)
Erzincan ve kazaları içerisinde Mengücekler’e ait en önemli eserler,mevcudiyetini nisbeten günümüze kadar Kemah’da koruyabilmişlerdir. Bunlardan en önemlisi şüphesiz Sultan Melik (Mengücek Gazi) Türbesidir.
Kemah’ın 500m.kadar kuzeyinde,Fırat’ın sağ kıyısındaki kayalık zemin üzerinde;eski bir mezarlığın içindedir.Burası daha evvelden Kemah’ın kenar mahallelerinden biri iken,şimdi terkedilmiştir.Gerçi 1960’lara kadar burada oturan 3 hane varmış.Bunlar da “Türbedarlık”görevini icra ve ifa ederlermiş.Ama şimdi o üç hanenin sadece yıkıntıları kalmış.
Türbe sekizgen bir plan üzerinde altlı üstlü iki kat olarak inşa edilmiş olup,üst kesimin iç kısmında köşeler belirsizleşerek yuvarlak halde horasan sıva ile kaplanmış ve bir kubbe tarzını almıştır.Üst kat küçük bir mescidi andırır türde,ibadet yapılması için bölünmüş gibidir.Türbenin alt bölümü 5 eşit parçadan inşa edilmiştir.Ortada kiremit harcı ile yapılan bir sütun,bu altı eşit parçayı üzerinde tutmaktadır.Sultan Melik bir sanduka içindedir.Her ne kadar bu bölüm iki demir kapıdaki 8 adet asma kilitle muhafaza altına alınmıssa da,rica-minnet dileyen anahtarları temin edip içeri girebilmektedir.Ondan sonra da bilmem kaçıncı yüzyıldan kalma zatın naçiz vücudunu görme ve ondan ibret alma adına medfun Melik hazretlerini guşe-i kabrinde bile rahatsız etmek gibi,bir şenaat işlenmektedir.Rastgele sanduka açılıp,bazen meraklı gözlere,bazen de kameraların ışıklarına emanet edilip pervasızca cümle aleme gösterilmektedir.Tabi bu tür yerli yersiz tabut açıla kapana cesed hayli deforme olmuş ve zedelenmiş durumdadır.
Bundan başka tabutlar da vardır ki bunların içinde de insan kemikleri vardır.Zaman zaman satıhlarında tahribat olan türbe birkaç kez onarılmış ve en son 1991 yılında yapılan restorasyonla bugünkü durumuna gelmiştir.
Köşeleri,yapıda kullanılan aynı ebattaki tuğlalarla örülüp, prizmatik sütunceler halindedir.Sadece giriş diğer yedi köşegenden farklı ve çok daha prizmatik girinti-çıkıntılara sahiptir.Doğu cephesi üzerinde ve çerçevesi birbirini takip eden girinti-çıkıntılardan teşekkül olunan,üzeri tuğladan silme ile süslenen kapıdan içeri girilmektedir.Kapı üzerinde tuğladan yapılmış kufi bir kitabe vardır.Kırık kemer içine alınan
Rolyefli olarak geometrik motiflerle süslü olan alınlık ise,kitabenin üzerindedir.
Kubbede,sonraki zamanlarda yapılan bir süs;duvarlarda ise siyah boya ile yazılmış biri farsça iki bölüm kitabe kalıntısı vardır.Girişin solunda uzun bir ahşap sanduka bulunmaktadır.
Alt cenazeliğe üst kapının altına gelen ikinci ve daha küçük,kubbeli (80x105) kapıdan girilir.Bu kapı,yeni ve soldan merdivenli yapı içine alınmıştır.Cenazelik kısmı basık ve ortasında yine sekizgen köşeli bir ayak bulunur.Bu merkezi ayakla duvarlar ortasındaki koridoru çepeçevre dolaşan bir beşik tonozla örtülüdür.Cenazelikte bir mumya beş kadar mezar vardır.Kuzeyden küçük ebatlı kare bir oyuk içeriye nisbi bir ışık sızdırmaktadır.Duvarlar 80 cm. kadar yükseklikte muhteşem taş örmedendir.
Genel olarak türbe,inşa malzemesi ve cenazeliğin orijinal şekli ile dikkate şayan bir eserdir.Hatta Anadolu türbeleri içerisinde nadir bir yeri ve apayrı bir tipe haizdir.Kapı üzerinde bulunan kitabede,Kur’an’dan alınan “Küllü nefsin zaikat’ül-mevt= Her nefis ölümü tadıcıdır.” (III/185) Ayeti vardır.
Yan cephe duvarının üst bölümüne yakın diğer kufi kitabe hayli haraptır.İhtimal ki,yapının mimarı zikredilmektedir.”Ömer bin İbrahim et Taberi’nin eseri “ Rikka karakterli kitabede ise;”Şeh el meşayih sehm eldin” olduğu sanılır.
Türbenin yapılışından sonra yazılan ve farsça kitabenin metni ve tercümesine değinmiştir.İki bölüm olan bu metinde Megücek Gazi’nin vasıfları bulunuyordu.İkinci ve alt kesimde bulunan kısımda ise:
“Melik Alim,adil,teyid olunmuş,mansur,muzaffer;din ve dünyanın yardımcısı,islam ve müslümanların koruyucusu,selçuk oğulları ve Mengüciklerin iftiharı eb-ul Feth Seçuk Şah bin Behram-Şah bin Davut bin İshak.O mengücik idi.Allah onu nimetleri ve gufranıyla gark etsin”
Cenazeliğin girişi üzerinde uzayan mermer bir blok içine hakkolunmuş iki satırlık farsça bir başka kitabe bir kapıya lento vazifesi görüyordu.Şu yazılıdır.

“Dünya durdukça o Mengücik Gazi tarfından aydınlanacaktır.”
Bu metnin de sonraki asırlarda yazıldığı anlaşılmaktadır.Şii temayülüne bakılırsa,Safavilerin kısa süren hakimiyetleri esnasında bir girişim olması mümkün.Ayrıca Ali Kemali’nin tesadüf ettiği ve o zamanlar cenazeliğe geçilen yerde;
“(Bu kadın )Rahmeti Rahmana 753 cemaziyel ahır ayında kavuştu.” yazılı bir kadın mezar taşı kitabesi bulunuyormuş

HipHopRocK - avatarı
HipHopRocK
Ziyaretçi
20 Mart 2009       Mesaj #3
HipHopRocK - avatarı
Ziyaretçi
Mengüçlü Beyliği

Mengüçlü beyliği ya da Mengücekliler (1080-1228), Malazgirt Savaşı'ndan sonra Anadolu'da Erzincan, Kemah, Divriği, Şebinkarahisar yöresinde kurulmuş bir beylik. Kurucusu Malazgirt Savaşı'na komutan olarak katılmış Mengücek Gazi'dir. 1080 yılında kurulduğu kabul edilmektedir.
1142 yılında Mengücek Gazi'nin oğlunun iktidara gelmesiyle Erzincan kolu ve Divriği kolu olmak üzere ikiye bölündüler. Erzincan kolunu 1228 yılında Erzincan'ı alan I. Alaeddin Keykubat bitirmiştir. Divriği kolu da 1252 yılında Selçukluların yönetimi altına girdi.
Mengücekliler, Malazgirt Savaşı'ndan sonra Anadolu'da Erzincan, Kemah, Divriği yörelerinde kurulmuş Türk devletlerinden birisidir. Gürcülere ve Rumlara karşı başarıları vardır.[Kaynak belirtilmeli] Kurucusu Malazgirt Savaşı'na komutan olarak katılmış Mengücek Gazi 'dir. Mengücekliler Devleti'nin 1080 yılında kurulduğu kabul edilmektedir. Mengücek Gazi, Anadolu'nun fethi sırasında Erzincan, Kemah, Divriği ve Karahisar'ı zaptetmişti. Kendisi bu çarpışmalarda şehit düştü. 1142 yılında Mengücek Gazi'nin oğlunun iktidara gelmesiyle Erzincan kolu ve Divriği kolu olmak üzere ikiye bölündüler. Erzincan kolunu 1228 yılında Erzincan'ı alan I. Alaeddin Keykubat bitirmiştir. Divriği kolu 1252 yılında hakimiyetini kaybetmiştir.
Mengücekliler sanatta da ilerlemiştirler. Divriği'de bulunan bazı eserleri zamanımıza kadar gelmiştir. Divriği'deki Kale Câmii bunlardandır ve 1180'de Şâhin-şâh Süleymân tarafından yaptırılmıştır. Yine Divriğideki Ulu Câmii de Mengücüklerden Ahmed Şâh tarafından 1228-89 yılında inşâ ettirilmiştir. Bu câmiin kapıları sanat tarihi bakımından oldukça değerli kabul edilir. Ulu Câmii'n minberini ve hisarın kapılarından birini de Ahmed-şâh yaptırmıştır. Behrâm Şâh'ın kızı Turan Melek tarafından Ulu Camii'ye bitişik olarak yaptırılan Dârüşşifâ da önemli Mengücekli eserlerindendir.


Kaynak
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
16 Haziran 2010       Mesaj #4
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Mengücekler:
(1071-1251)

  • Mengüceklere Erzincan Beyliği de denir.
  • Mengücekler, Gürcü ve Rumlarla savaşmışlardır.
  • Erzincan ve Divriği diye ikiye ayrılmışlardır.
  • Her ikiside Anadolu Selçuklu Devleti'ne bağlanmıştır.


Benzer Konular

19 Aralık 2016 / Misafir Türk ve İslam Dünyası
27 Ağustos 2011 / Misafir Türk ve İslam Dünyası
30 Haziran 2011 / Misafir Türk ve İslam Dünyası
1 Temmuz 2012 / Misafir Türk ve İslam Dünyası
10 Ağustos 2010 / ThinkerBeLL Taslak Konular