Arama

Fas ve Fas Tarihi

Güncelleme: 14 Haziran 2012 Gösterim: 26.247 Cevap: 6
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
11 Ekim 2006       Mesaj #1
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı
mormapfl varol
FasGiris

Sponsorlu Bağlantılar
Fas, Islam cografyasinin en batidaki ülkesidir. Bu yüzden geçmiste el-Magribu'l-Aksa (Uzak Bati) diye adlandirilirdi. Günümüzde de Magrib olarak adlandirilir. Fas ise bu ülkedeki bir sehrin adidir. Ama Türkiye'de Fas adi bu ülke için kullanilmaktadir.
Bu ülke Islam cografyasinin en batisinda olmasina ragmen önemli etkileri olan bir ülkedir. Krallikla yönetilen bu ülkede ayrica yakin geçmiste bir kral degisikligi oldu. II. Hasan'in ölmesi üzerine onun yerine oglu VI. Muhammed geçti. Fas'ta yakin geçmiste yasanan önemli bir gelisme de bu ülkedeki Islami hareketin ileri gelenlerinden olan ve uzun süreden beridir göz hapsinde bulunan Abdüsselam Yasin üzerindeki göz hapsinin kaldirilmasi oldu. Biz de bu ay "Islam Cografyasi" bölümümüzde bu ülkeyi tanitmayi uygun gördük.
Fas Hakkinda Genel Bilgiler

Resmi adi: Magrib Kralligi
Baskenti: Rabat (Nüfusu: 1.000.000)
Diger önemli sehirleri: ed-Dâru'l-Beyza (Kazablanka), Fas, Merakes, Meknes, Ucda, Tanca, Tatvan, Agâdir, el-Cedide, Kenitra, Safi. ed-Dâru'l-Beyza (Kazablanka) ülkenin nüfusça en kalabalik sehridir.
Yüzölçümü: 724.730 km2. (Batili kaynaklarda Bati Sahra ayri bir ülke kabul edildiginden Fas'in yüzölçümü 458.730 km2 olarak gösterilmektedir. Bati Sahra hakkinda "Iç problemler" kismina bkz.)
Nüfusu: 32.000.000 (2000 tahmini). (Bunun yaklasik 300.000'i Bati Sahra'da kalani ülkenin diger bölgelerinde yasamaktadir.) Halkin % 45'i sehirlerde yasamaktadir.
Nüfus artis hizi: % 2.2
mormapad

Etnik yapi: Fas nüfusunun % 55'ini Araplar olusturmaktadir. Ancak bazi kaynaklarda Fas Araplarinin çogunun Berberi kökenli olduklari ve bunlarin ana dillerini unutarak Araplastiklari ifade edilmektedir. Araplarin % 98.2'si Müslümandir. Ikinci etnik grup olan Berberilerin orani % 34'tür. Berberiler, Kuzeybati ve Bati Afrika ülkelerine yayilmis bir etnik topluluktur. Berberiler bu bölgenin yerlileri olarak bilinir. Bütün Berberilerin anladigi ortak bir dil yoktur. Ancak Berberi halklarinin konustugu birbirinden oldukça farkli lehçelerin tümüne birden Berberice denmektedir. Berberi lehçeleri içinde sadece Tuareg lehçesinin yazisi vardir. Diger lehçelerin yazisi yoktur. Berberiler kendilerine Imazighen derler. Berberi isminin Avrupalilar tarafindan bu halka verilmis ve barbar kelimesinden gelmis olmasi kuvvetli ihtimaldir. Berberiler arasinda kabile hiyerarsisi hâlâ devam etmektedir. Batili sömürgeci ülkeler Berberileri Islâm'dan uzaklastirarak Islâm öncesi hayatlarina döndürebilmek için çesitli hareketler baslattilar. Ancak bu hareketler pek fazla etkili olmadi. Fas'taki Berberilerin tamami Müslüman ve çogunlugu Malikidir. Üçüncü sirada gelen etnik unsur % 10'luk orana sahip olan Moorlardir. Moorlar Moritanya kökenlidirler. Kalan nüfusu da Ispanyollar basta olmak üzere Avrupali hiristiyan azinliklarla yahudi azinlik olusturmaktadir.
fas1
Dil: Resmi dil Arapça'dir. Halkin geneli Arapça konusur. Bunun yani sira Berberice de konusulmaktadir.
Din: Resmi din Islâm'dir. Halkin % 98.7'si Müslümandir. Müslümanlarin büyük çogunlugu Maliki, az bir kismi Hanefidir. Çogu Avrupa asilli olan hiristiyanlarin orani % 1, yahudilerin orani da % 0.5'tir.
Cografi durumu: Kuzeybati Afrika ülkelerinden olan Fas, kuzeyden Akdeniz, dogudan Cezayir, güneyden Moritanya, batidan Atlas Okyanusu'yla çevrilidir. Fas'in en önemli siradag kütlesi olan Atlas daglari ülke topraklarini ikiye bölmektedir. En önemli akarsulari Ummu'r-Rebi'a, Muluya ve Sebu irmaklaridir. Topraklarinin % 19'u tarim alani, % 47'si otlak, % 12'si ormanlik ve çaliliktir.
fas2
Yönetim: Fas krallikla yönetilen bir ülkedir. Kral resmiyette "emiru'l-mu'minin" olarak adlandirilir. Ancak mevcut yönetim Bati yanlisi ve Islâmi ölçülerden uzak bir çizgi takip etmektedir. Kral genis yetkilere sahiptir. Hükümet kral tarafindan tayin edilir. Parlamentonun kabul ettigi kanunlari veto etme ve gerek gördügünde referanduma gitme yetkisi vardir. Ülkede birden fazla siyasi parti kurulabilmekte ve bu konuda Ingiliz modeli esas alinmaktadir. Ancak bir siyasi partinin kurulabilmesi için kralin izin vermesi gerekir. Üyeleri seçimle belirlenen 333 üyeli bir parlamentosu bulunmaktadir. Ancak parlamentonun yasama yetkisi sinirlidir ve kralin veto ettigi bir kanun tasarisini yeniden görüsüp kabul etme hakki yoktur.
Tarihi: Bugünkü Fas topraklari Islâmi tarih kaynaklarinda "el-Magribu'l-Aksa (:Uzak Bati)" olarak adlandirilir. Kuzeybati Afrika ülkelerini içine alan topraklarin tümüne birden de Magrib denir. Bu topraklara ilk olarak 686 yilinda Ukbe ibnu Nafi (r.a.) komutasindaki Islâm ordulari gelmislerdir. Ukbe ibnu Nafi (r.a.) Magrib'in bir kismini fethetti ve burada hilafete bagli Ifrikiyye eyaleti olusturuldu. Magrib'in kalan kismi 688'de bölgeye gelen Hassan ibnu Nu'man ve 712'de bölgeye gelen Musa ibnu Nusayr zamaninda fethedilmistir. Musa ibnu Nusayr'in kumandanlarindan olan Tarik ibnu Ziyad, Cebelitarik bogazini geçerek bugünkü Ispanya topraklarina girmis ve Endülüs Islâm devletinin temelleri bu sekilde atilmistir. Cebelitarik (Tarik Dagi) Bogazi'na bu adin verilmesi de Tarik ibnu Ziyad'a nispetledir. Magrib topraklari Islâm ordularinca fethedildikten sonra 770'lere kadar hilafete bagli kaldi. 770'lerden sonra yine önemli bir kismi hilafete bagli kalmakla birlikte bagimsiz bazi küçük Müslüman devletleri de kurulmaya baslandi. Bunlarin basta gelenleri ve hüküm sürdükleri yillar söyledir: Rüstemiler (776 - 908), Midrariler (772 - 977), Idrisiler (789 - 974), Ziriler (972 - 1148). Bunlardan bazilarinin hâkimiyet alanlari bugünkü Fas sinirlarinin disinda kalan bazi topraklari da kapsiyordu. Tarihte Magrib üzerinde kurulmus olan en önemli Islâm devleti Murabitlar devletidir. 1056'da kurulan Murabitlar, zamanla bütün Kuzey Afrika'yi ve Endülüs'ü içine alan 6 milyon km2'lik genis bir bölge üzerinde hâkimiyet kurmus ve buralardaki daginikliga son vererek bir birlik ve merkezi otorite olusturmuslardir. Murabitlar'in merkezi bugün Fas sinirlari içinde kalan Merakes'ti. Islâm'in Kuzeybati ve Bati Afrika ülkelerine yayilmasinda Murabitlar'in önemli etkinligi olmustur. Murabitlar'in ilk sultanlari Ebu Bekr ibnu Ömer el-Lamtuni'dir. Ondan sonra ünlü cihangir Yusuf ibnu Tasfin bu devletin basina geçmistir. Devletin sinirlarinin genislemesinde, Kuzey Afrika Müslümanlari arasinda birligin saglanmasinda Yusuf ibnu Tasfin'in önemli rolü olmustur. Murabitlar 1147 yilina kadar ayakta kalabildiler. Bu tarihten sonra Muvahhidlerin hâkimiyeti altina girdiler. Muvahhidlerin hâkimiyeti de 1269'a kadar sürdü. Muvahhidlerin dagilmasindan sonra bölgeye yine küçük devletler, emirlikler hâkim oldu. Meriniler (1197 - 1550), Vattasiler 1470 - 1550), Sa'di Serifleri (1509 - 1660), Filali Serifleri (1640'tan itibaren) Muvahhidlerin dagilmasindan sonra bölgede hâkimiyet sürmüs olan yönetimlerdir. Bunlardan Meriniler, Muvahhidler dagilmadan önce kurulmustu ve Fas'in az bir bölümü üzerinde hüküm sürüyorlardi. Merinilerle Muvahhidler arasinda bir çekisme de olmustur. Ancak Muvvahhidlerin son zamanlarina dogru ortaya çikan iç kavgalar Merinilerin isine yaradi ve onlarin dagilmalarindan sonra da topraklarinin bir kismini ele geçirdiler. Vattasilerin hüküm sürdükleri dönemde Portekizli ve Ispanyali sömürgeciler Fas topraklarina saldirilar düzenlediler. Bu saldirilar sonunda Portekizliler Fas'in Atlas Okyanusu kiyilarini ele geçirdiler. Sa'di Serifleri Portekizli isgalcilere karsi mücadele ettiler ve 1578'de gerçeklestirilen Vadiyyu'l-Mehazin savasi sonrasinda isgal altindaki topraklari geri aldilar. Filali Serifleri yönetimi daha Sa'di Serifleri'nin Fas'in bir bölümü üzerindeki hâkimiyetleri devam ederken kurulmustur. Filaliler'le Sa'diler arasindaki mücadeleyi sonuçta Filaliler kazandilar ve 1660'ta Sa'dilerin hâkimiyetine tamamen son vererek bütün Fas topraklarini ele geçirdiler. Bugün Fas'ta yönetimi elinde tutan kraliyet ailesi bu Filali sülalesinden gelmektedir. 1830'da Cezayir'i isgal eden Fransiz sömürgeciler Fas topraklarini da isgal edebilmek için çesitli girisimlerde bulundular. Ancak bazi çikarlari dolayisiyla Alman sömürgeciler buna engel oldular. Buna ragmen Fransizlar 30 Mart 1912'de imzalanan Fas anlasmasina dayanarak Fas topraklarini isgal ettiler. Öte yandan Ispanya da Fas üzerinde hak iddia etti ve 27 Kasim 1912'de ülkenin kuzeyde Akdeniz kiyisindaki kesimini isgal etti. Fransiz isgali sirasinda Fas'in krali Filali sülalesinden Sultan Abdülhafiz'di. Isgalci Fransizlar 7 Ekim 1912 tarihinde onu kralliktan uzaklastirarak yerine yine Filali sülalesinden Ebu'l-Mehasin Yusuf'u geçirdiler. Ancak asil yönetim Fransizlarin tayin ettigi genel valinin elindeydi. Kral da ona bagli olarak çalismak zorundaydi. Fransizlar Fas Müslümanlarinin birlik ve bütünlügünü bozmak amaciyla bazi Berberi kabilelerini diger Müslümanlardan ayirarak onlara kismi özerklik verdiler. Bir yandan da Berberiler arasinda propaganda yaparak onlari Islâm öncesi geleneklerine döndürmeye ve bu yolla Islâm'dan uzaklastirmaya çalisiyorlardi. 27 Ocak 1927'de Ebu'l-Mehasin Yusuf'un vefati üzerine yerine oglu IV. Muhammed geçti. 1940'lardan sonra Fas'ta bagimsizlik hareketi güç kazanmaya basladi. Bagimsizlik mücadelesine öncülük etmek amaciyla kurulan Istiklal Partisi 1944'te isgalcilerden ülkelerini terk etmelerini ve Fas'a bagimsizlik vermelerini istediler. Fransiz isgalcilerin bu istege cevabi Istiklal Partisi'nin ileri gelenlerini tutuklamak oldu. Ancak bu olaydan sonra halkin bagimsizlik mücadelesine destegi artti. Sultan IV. Muhammed de Fransizlara karsi tavir alarak bagimsizlik mücadelesinin yaninda yer alma geregi duydu. Bunun üzerine Fransizlar, 20 Agustos 1953'te IV. Muhammed'i sürgüne göndererek yerine amcasi Muhammed'i tahta geçirdiler. Ancak halk Fransizlarin tayin ettigi krali benimsemedi ve Fransizlar 17 Kasim 1955'te IV. Muhammed'i Fas'a geri getirerek yeniden tahta geçirdiler. Sonuçta 2 Mart 1956'da Fransiz isgalciler Fas'tan çekilerek bu ülkenin bagimsizligini tanimak zorunda kaldilar. 29 Ekim 1956'da Ispanyollar kuzeyde isgal altinda tuttuklari bölgelerin bir bölümünden çekildiler. Ispanyollar Fas'in bazi sehirlerini hâlâ isgal altinda tutmaktadirlar. (Bu konuda "Dis problemler" kismina bkz.) Fransizlarin çekilmesinden sonra Sultan IV. Muhammed ülke yönetimiyle ilgili yetkileri ele aldi. Onun yönetimi 26 Subat 1961'e kadar sürmüstür. Bu tarihte onun vefat etmesi üzerine yerine oglu II. Hasan geçti.
fas3
II. Hasan hem Bati'yla hem de Israil isgal devletiyle yakin iliski içinde olan biriydi. Kendisine yakistirdigi "emiru'l-mü'minin" sifatini degisik sekillerde istismar ediyordu. Örnegin birileri Fas'ta Allah'in kanunlarinin uygulanmasi için siyasi ve kültürel çalisma baslattiginda: "Ben mü'minlerin emiriyim. Dolayisiyla Allah'in kanunlarini uygulama yetki ve yükümlülügü bendedir. Siz kim oluyorsunuz?" diyerek onlari tasfiye etmeye çalisiyordu. Bunu diyordu ama: "Madem Allah'in kanunlarini uygulama yetki ve yükümlülügü sendedir, öyleyse bu yükümlülügünü her türlü hileden ve nifaktan uzak bir sekilde yerine getir" diyenleri de hapislerde süründürüyordu. Örnegin Fas'ta hayli etkili olan Adalet ve Ihsan Cemaati'nin lideri Abdüsselam Yasin'i "Ya Islâm ya da Tufan" baslikli bir açik mektup yazdigindan dolayi "delirmekle" itham ederek hapse attirmisti. Oysa mektup krala sadece görevini yani kendisinin "bu benim görevimdir" derken kastettigi seyi hatirlatiyordu.
II. Hasan yönetimi altindaki yahudi azinliga ve Israil'e özel bir muhabbet duyarken Islam Konferansi Örgütü'nün Kudüs Komitesi'ne baskanlik ediyordu. Bu ikisi birbirine ters görünüyor, ama bu, II. Hasan'in sinsi bir ayarinin yansimasiydi. Büyük bir ihtimalle IKÖ Kudüs Komitesi baskanligini, kendisinin ülkesinde yahudi azinlikla olan özel iliskilerini ve siyonist isgal devleti lehine yürüttügü birtakim faaliyetlerini kamufle etmek için üstlenmisti.
Israil'i insan gücü yönünden en çok besleyen ülke Fas'tir. Çünkü Israil kurulduktan ve Filistinli Müslümanlarin topraklari siyonistler tarafindan isgal edildikten sonra bu topraklara en fazla yahudi göçü Fas'tan oldu. Çesitli kaynaklarda Fas'tan Filistin topraklarina 600 binden fazla yahudinin göç ettigi ifade edilmektedir. Bu konunun basite alinmamasi gerekir. Çünkü Israil'in kurulus amaci zaten dünyanin degisik yörelerine dagilmis olan yani onlarin deyimleriyle diaspora hayati yasayan yahudileri belli bir bölge üzerinde toplamakti. Hem bu amacin gerçeklesmesi hem de Israil'in insan potansiyeli yönünden desteklenmesi için yahudi göçü büyük önem tasiyor. Yahudi göçü Filistinlilere ise tam tersi bir sekilde etki yapmaktadir. Çünkü göç eden her yeni yahudi için yerlesim birimi insasi, toprak temini, is imkani saglanmasi ve müreffeh hayat imkanlarinin bahsedilmesi gerekiyor. Bu ise Filistinli Müslümanlarin topraklarinin gasp edilmesiyle, is imkanlarinin ve diger dünyevi imkanlarinin ellerinden alinmasiyla oluyor. Bu açidan Kral II. Hasan siyonist isgal devletini sadece insan potansiyeli yönünden desteklemekle kalmamis ayni zamanda dolayli bir sekilde Filistinlilere zulmetmistir.
fas4
Israil isgalinin mesrulastirilmasina giden ihanetler zincirinde hâlâ en büyük halka olarak göze çarpan Camp David anlasmasinin asil mimari Fas krali II. Hasan'dir.
Fikir babaligini Israil'in eski Disisleri bakani ve basbakani Simon Perez'in yaptigi "Ekonomik Yönden Büyük Israil" tezinin pratige geçirilmesi çabalarina da Arap dünyasindan en önce kral II. Hasan yardimci olmustur. Onun öncülügünde Fas'in Kazablanka (ed-Daru'l-Beyza) sehrinde gerçeklestirilen Ortadogu ve Kuzey Afrika Ülkeleri I. Ekonomik Isbirligi Zirvesi söz konusu tezin hayata geçirilmesi yönünde atilmis bir ilk adim niteligi tasiyordu.
Kral II. Hasan'in 22 Temmuz 1999'da vefat etmesi üzerine yerine oglu Sidi Muhammed (VI. Muhammed) geçti.
Dis problemleri: Fas'in en önemli dis problemi Sebte ve Melilla meselesidir. Fas'in kuzeyinde Akdeniz kiyisinda bulunan ve halkinin büyük çogunlugu Müslüman olan bu iki güzel sehir bugün hâlâ Ispanya isgali altindadir. Ispanya yönetimi bu iki sehri zorla ve siddet kullanarak hâkimiyeti altinda tutmaktadir. Çok turist çekmesi ve turizm gelirleri yönünden ülke ekonomisine önemli katkida bulunmasi dolayisiyla bu iki sehri isgal altinda tutmakta israr eden Ispanya, Sebte ve Melilla Müslümanlarina vatandaslik hakki da vermiyor. Dolayisiyla bu iki sehirde yasayan Müslümanlar oy kullanma hakkina da sahip degiller. Ispanya yönetimi bu sehirlerdeki Müslümanlari azinlik durumuna düsürebilmek için buralara sürekli Ispanyollari yerlestirmeye çalisiyor. Melilla'da Ispanyollar için ayri bir site insa edildi ve Müslümanlarin bu siteye yerlesmeleri yasak edildi. Fas yönetimi Ispanya'nin bu sehirlerdeki isgaline son vererek buralari kendine birakmasini istiyor. Ancak bazi siyasi hesaplar dolayisiyla bu konuda pek etkili bir politika da izlemiyor. ABD yönetimi Sebte ve Melilla meselesinde Ispanya'nin politikasini destekledigini ve bu sehirlerin Ispanya'nin elinden alinmasina çalisilmasi halinde bu ülkenin yaninda yer alacagini açikladi.
Iç problemleri: Fas'in en önemli iç problemi Bati Sahra meselesidir. Bati Sahra meselesi sömürgeci güçlerin bir mirasidir. Ispanyollarin ve Fransizlarin Bati Sahra'yi isgal altinda tuttuklari dönemde bu isgal güçlerine karsi bagimsizlik savasi vermek üzere kurulan Polisaryo Cephesi, Fas'in ve Moritanya'nin bagimsiz olmasindan sonra yön degistirerek Bati Sahra'da bagimsiz bir devlet kurmak amaciyla bu iki ülkeye karsi gerilla savasi baslatti. Bugün Fransa ve Ispanya basta olmak üzere bazi Batili ülkeler tarafindan desteklenen Polisaryo Cephesi, Bati Sahra'nin bazi bölgelerini hâkimiyetine almistir. Ancak 1993 yilinda cephe gerillalarindan ve komutanlarindan bazilarinin hükümet tarafina geçmesi üzerine ele geçirmis oldugu topraklarin önemli bir kismini kaybetti. Bati Sahra meselesi ekonomik yönden Fas'a büyük yük yüklemektedir. Sömürgeci güçler Bati Sahra'nin zengin fosfat rezervlerine sahip olmasi dolayisiyla bu bölgeye özel önem vermektedirler. Bati Sahra halkini, sahravi diye adlandirilan Sahra Berberileri olusturmaktadir.
fas5
Fas'in ikinci bir iç meselesi Berberi meselesidir. Berberi meselesi de Fransiz sömürgecilerin bir mirasidir. Fransiz sömürgeciler Fas'i isgal ettikten sonra bu ülkenin halkini Araplar ve Berberiler diye ikiye ayirdilar ve bunlari birbirine düsman etmek için çesitli yollara basvurdular. Fransizlar Berberilerin tarih boyunca Araplar tarafindan magdur edildikleri, kendi gerçek kimliklerinden uzaklastirildiklari iddiasini ortaya atarak onlari yeniden Islâm öncesi hayatlarina döndürme çabasi içine girdiler. Bu amaçla Berberilerin yasadiklari bölgeleri diger bölgelerden ayirarak buralara kismi özerklik verdiler. Buna ek olarak kendi yetistirdikleri adamlari vasitasiyla bir Berberi kavmiyetçiligi akimi ortaya çikardilar. Bugünkü Berberi meselesi de Fransiz isgalcilerin gözetiminde ortaya çikan Berberi kavmiyetçiligi akiminin sebep oldugu bir meseledir. Aslinda Berberi halkin büyük çogunlugu Islâmi kimligine sahip çikmakta ve Berberi kavmiyetçiligi akimini desteklememektedir. Ancak okumus ve özellikle Fransiz kültürü almis kesimden olan bazi Berberiler hâlâ bu akimi ayakta tutma çabasi içindedirler.
Ekonomi: Fas ekonomisi daha çok tarima, madencilige ve turizm gelirlerine dayanir. Tarim ürünlerinden elde edilen gelirin gayri safi yurtiçi hasiladaki payi % 16'dir. Çalisan nüfusun % 40'i tarim alaninda is görmektedir. Ürettigi tarim ürünlerinin basinda tahil, pamuk, ayçiçegi, seker kamisi, turunçgiller ve çesitli meyve ve sebzeler gelir.
Fas'in en önemli gelir kaynaklarindan biri fosfattir. Fosfat rezervi bakimindan dünyada birinci sirada gelmektedir. Ihracat gelirlerinin % 15'i fosfattan saglanmaktadir. Fosfat ve diger madenlerden elde edilen gelirin gayri safi yurtiçi hasiladaki payi % 3'tür. Fas petrol ve dogal gaz rezervine de sahiptir. Ancak simdilik üretilen petrol iç ihtiyaci karsilamamaktadir.
Para birimi: Fas dirhemi
Kisi basina düsen milli gelir: 1030 dolar.
Sanayisi: Fas'ta sanayi nispeten iyi durumdadir. Bazi agir sanayi tesisleri kurulmustur. Bunlarin basinda motorlu araçlar ve araba lastigi üreten fabrikalar gelir. Ayrica petrol aritma tesisleri de bulunmaktadir. Diger sanayi kuruluslari kimyasal maddeler üretimi, dericilik, tekstil, konfeksiyon, mobilya, kâgit, kauçuk, plastik, insaat malzemeleri üretimi, metal isleri, elektrikli araç üretimi ve gida maddeleri üretimi üzerinedir. Sanayi kuruluslarinin % 80'i ülkenin nüfusça en kalabalik sehri olan ed-Dâru'l-Beyza'dadir. Sanayi gelirlerinin gayri safi yurtiçi hasiladaki payi % 19'dur.

Fas'ta Islami Hareket
Bugün Fas'ta mevcut olan Islami cemaatlerin sayisi otuza yaklasmaktadir. Bunlarin bazilari devletin Islamilestirilmesini amaçlayan siyasi faaliyetlerde bulunurken bazilari sadece teblig ve egitim çalismalari yapmaktadirlar. Bu cemaatlerin çalisma metotlari arasinda da çesitli farkliliklar bulunmaktadir.
Fas'taki Islâmi cemaatler içinde en genis kitle tabanina sahip olan ve faaliyetlerini en genis alana yayan cemaatin Islah ve Tecdid Cemaati oldugunu söyleyebiliriz. Bu cemaat Müslüman Kardesler'in çizgisini benimsemis bir cemaattir ve lideri Abdulilah Benkiran'dir. Bu cemaat önceleri "Islâmi Cemaat" adiyla faaliyet yürütüyordu. Adalet ve Kalkinma Partisi bu cemaate yakin bir siyasi partidir. Bu partinin genel baskani Abdülkerim el-Hatib'dir. Islah ve Tecdid Cemaati yönetimle herhangi bir çekismeye girmeden ve daha çok teblig ve davet metodunu kullanarak tabana yayilma yolunu tercih etmektedir. Buna ragmen yönetim bu cemaatin çalismalarina da zaman zaman engel olmakta, halka ulasmasini zorlastirmak için çesitli yollara basvurmaktadir. Islah ve Tecdid Cemaati'nin "Genel Bildiri" basligini tasiyan bir brosüründe yer alan asagidaki ifade bu cemaatin amaci hakkinda fikir vermektedir: "Islah ve Tecdid Cemaati halkimizin bütün yasama, yürütme ve yargi kurumlarini Islâm'a dönüs konusunda üzerlerine düsen sorumlulugu yerine getirmeye ve üstlenmis olduklari role uygun hareket etmeye çagirmaktadir."
Fas'taki Islâmi cemaatlerin önde gelenlerinden biri de Adalet ve Ihsan Cemaati'dir. Bu cemaatin lideri Abdusselam Yasin'dir. Adalet ve Ihsan Cemaati, Islah ve Tecdid cemaatine nispetle daha sert ve tavizsiz bir tutum izlemektedir. Cemaatin lideri Abdusselâm Yasin, 1975 yilinda kral II. Hasan'a "Ya Islâm Ya da Tufan" basligini tasiyan ve 100 sahifeden fazla bir açik mektup yazmasi üzerine delirmekle itham edilerek hapse atildi. Aslinda Abdusselâm Yasin hakkindaki iddia ile karar tam bir tenakuz içindeydi. Çünkü delirdigi iddiasinin dogru olmasi onun cezaevine degil de akil hastanesine gönderilmesini gerektirirdi. Üstelik Seyh Abdusselâm Yasin alti ay hiç mahkeme önüne çikarilmaksizin toplam üç yil hapiste tutuldu. 1978'de hapisten çikan Abdusselâm Yasin, 1983 yilinda "es-Subh (Sabah)" dergisinin ilk sayisinda çikan bir yazisindan dolayi tekrar hapse atildi ve iki yil hapiste kaldi. Hapisten çiktigi tarih olan 1985 yilindan buyana da, baskent Rabat yakinlarindaki Sella sehrinde mecburi ikamete tabi tutulmakta ve gazetecilerin kendisiyle görüsmelerine izin verilmemekte idi. Bu yasak 16 Mayis 2000 tarihinde kaldirildi. Adalet ve Ihsan Cemaati'nin siyasi parti kurma talebi hükümet tarafindan reddedildi.
Fas'taki Islâmi cemaatlerin önde gelenlerinden biri de Islâmi Gençlik Hareketi'dir. Bu hareketin kurucusu Fas'in Seyyid Kutub'u diye adlandirilan Abdulkerim Muti'dir. Fas'taki mevcut Islâmi cemaatlerin ileri gelenlerinin çogunun bu hareketin içinde yetistiklerini söyleyebiliriz. Yukarida sözünü ettigimiz üzere sonradan Islah ve Tecdid Cemaati adini alan Islâmi Cemaat de Islâmi Gençlik Hareketi'nden çikmistir. Islâmi Gençlik Hareketi'nin kurucusu Abdulkerim Muti' hakkinda iki kez idam karari verildi ancak bu kararlar infaz edilmedi.
Fas'taki diger Islâmi cemaatlerin bazilari bu ülkeye özgü olmakla birlikte diger bazilari Fas disinda kurulmus olan muhtelif Islâmi cemaatlerin birer uzantisi durumundadir. Fas'a özgü cemaatlerden bazilari sunlardir: Tebyin Cemaati, Fas Mücahitleri Örgütü, Allah'in Askerleri Örgütü, Mukaddes Cihad Örgütü, Devrimci Islâmci Gençlik Örgütü. Bunlarin yani sira hilafet konusuna agirlik vermesiyle bilinen Hizbu't-Tahrir, merkezi Pakistan'da olan ve siyasi alanda herhangi bir faaliyeti bulunmayan Teblig Cemaati gibi birtakim akimlarin da Fas'ta uzantilari bulunmaktadir. Hayra Davet Cemiyeti, Hakka Davet Cemiyeti, Allah'a Davet Cemiyeti, Muhammedi Çagri Cemaati, Vaaz ve Irsad Cemiyeti gibi birtakim kuruluslar ise egitim ve teblig çalismalarina agirlik vermektedirler.
Fas'ta Islâmi uyanis hareketi her geçen gün güçlenmektedir. Özellikle üniversite camiasinda Islâmi hareketin artik en güçlü hareket oldugu gözlerden kaçmamaktadir. Cezayir'deki Islâmi Kurtulus Cephesi'nin iktidara gelmesinin önlenmesi amaciyla gerçeklestirilen askeri darbe üzerine Fas'ta gösterilen tepkiler ve gerçeklestirilen yürüyüsler de bu ülkede Islâmi hareketin güçlülügünü ortaya koyuyordu.
Bazi Islam ülkelerinde oldugu gibi Fas'ta da özel hallerle ilgili hükümlerde Islam seriati esas alinmakla birlikte genel hukukta ve ceza yasalarinda Bati'nin hukuk sistemi esas alinmaktadir.

*
Son düzenleyen kompetankedi; 28 Mart 2008 15:26
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Kasım 2006       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Fas

Sponsorlu Bağlantılar
Fas {Arapça:المغربية (Magrip)} Kuzey Afrika'da bir Arap ülkesidir. Başkenti Rabat'tır. Fas'ın komşuları Batı Sahra ve Cezayir'dir, İspanya ile arasında Cebelitarık Boğazı yer alır. Hem Akdeniz'e hem Atlas Okyanusu'na kıyısı olup, Afrika'nın Avrupa'ya yaklaştığı uçta yer alır. Afrika'nın ucundaki Tanca şehri Fas'a ait ise de Fas topraklarındaki Ceuta ve Melilla İspanya'ya aittir.

Başkent dışında büyük şehirler Casablanca, Fes, Marakeş'tir. Kuzey Afrika'da yer alan Atlas Dağları Fas topraklarından başlamakta olup, bu dağ sırasının Fas'taki yüksekliği 4000 m'yi geçmektedir. Fas ayrıca güneyindeki Batı Sahra üzerinde hak iddia etmekte ve burayı 1975'ten bu yana yönetmektedir.

125px Flag of Moroccosvg

Fas Hakk
ında

Gölgelerin güneşle,denizin gökyüzü ile birleştiği yer.
Coğrafi olarak Avrupa ya yakınlığı ile kültürel açıdan diğer Kuzey Afrika ülkelerinden farklılık gösteren Fas Kuzeyinde Akdeniz batısında Atlantik Okyanusu ile çevrili eşsiz bir ülker.Muhteşem havası,bozulmamış Akdeniz ve Okyanus sahilleri,verimli ovaları,yılboyunca üzerinden kar eksilmeyen Atlas dağları ve yanı başındaki Çölü ile Fas Afrika nın en şanslı ülkesidi.
Fasın en ünlü şehri ünlü filimi ile hafızalarımıza kazınan Kazablanka.Filmin kendisi kadar ünlü barını ve piyanosunu merkezdeki Hyatt otelinin içerisinde görmeniz mümkün.Atlas Okyansunun hemen kıyısında bulunan şehirin en önemli özelliğide dünyanın 2 .büyük camisini barındırıyor olması.Aynı anda 120 bin kişinin namaz kılabildiği bu muhteşem büyüklükteki camii deniz üzerine dolgu yapılarak inşa edilmiş.Kazablankanın her yerinden görülebilen camiinin yapımı için 900 milyon euro harcandığı söyleniyor.

LocationMorocco striped

Atlas okyonusu kıyısnda bulunan Kazablanka dışında Fas ın hazineleri en iyi korunmuş ortaçağ şehirleri olan Marakesh,Fes ve Meknes de gizli.Kokuların dışarıya taştığı baharatçılar,tahta oymacıları,binbir renk kumaşların satıldığı dükkanlar ,halıcılar,bakırcılar Medina denilen eski ortaçağ şehirlerinde bizleri bekliyor.Tüm bu dükkanların yer aldığı labirent benzeri dar sokaklı çarşılarında yolunuzu kaybetmeden gezimek nerede ise imkansız.Öyleki buraya turist getiren tüm seyahat acentaları müşterilerinin kaybolmasını önlemek için grubu uzaktan takip eden gözlemciler çalıştırıyorlar.Çarşıda gördüğünüz her dükkanda sanki yüzyıllar öncesinden kalmış bir hazineyi keşfedeceksiniz hissi ile saatlerinizi geçirebiliyorsunuz.Bu dükkanların başında ise özel ve formülü gizli iksirleri ile her derde deva ilaçları üreten baharatçılar geliyor.Tamamen bitkisel özel karışımlar ile hazırlanan solüsyonları, bitkisel terapi losyonları,masaj yağlarını bu dükkanlarda bulmanız mümkün.Ayrıca özel istek üzerine hazırlanan bitkisel ilaçlarda buralarda bulanabiliyor.Fas da sadece alış veriş ve çarşıları dolaşmak için tüm bir haftanızı ayırabilirsiniz.Fiyatlar oldukça makul ve başka hiç bir ülkede bulamayacağınız etkin eşyalar mevcut.El işi süs ve dekorasyon eşyaları bunların başında geliyor.Yinede bir hatırlatma yapmadan geçmeyelim.Fas da pazarlık etmeden alış veriş yapmayın.Söylenen fiyatın yarısını teklif edin.

110px Coat of arms of Morocco
Arma

Fas da dikkat çeken diğer bir unsur insanların tercih ettikleri kıyafetler.Cilbab yada cillabe denilen geleneksel elbise hem erkekler hemde kadınlar arasında çok yaygın.Elbiselerinin üzerine bir üzt elbise yada iç giysileri ile birlikte tek olarak giyilebilen bu geleneksel kıyaferin her rengini bulmak mümkün.Pamuklu kumaşlar tercih edilerek yapılan cillabeyi özellikle erkeklerin kukuletalarını tkarak dolaşması ilginç görüntüler oluşturuyor.
Fas da yemekler bizim damak tadımıza çok yakın.Geleneksel yemekleri kuskus dedikleri ince irmikden hazırlanan pilavları.Bunun içine bazen safran katıyorlar.Her yemeğin yanında mutlaka kuskus tüketiliyor.Diğer ve çok ünlü yemekleri ise ‘tanjine’ dedikleri et yemeği.Bu yemekte ekzotik tatlar sunan değişik aromalar kullanıyorlar.Fas da yemek konusunda en ufak bir zorluk çekmezsiniz.Yemekleri çok lezzetli ve çok çeşitli.fiyatları ise inanılmaz ucuz.Fas a gittiğinde mutlaka et yemeklerini deneyin.Etin tadı diğer başka ülkelerde bulamayacağınız kadar lezzetli.

Fasın herşehri size ayrı güzellikler sunuyor.Zamanın durduğu şehirler ortaçağ yıllarında kalmış gibi.Özellikle medina denilen eski şehrin olduğu yerler gerçekten muhteşem.

Kültür başkenti: FEZ;

Fasın kültürel başkenti olarak tanınan Fez Arap dünyası içerisinde en iyi korunmuş şehirlerden biri.Eski ve yeni Fez olarak ikiye ayrılan şehir 500.000 nüfuslu.Eski Fez duvarlar ile çevrili ve dar sokaklı çarşıları,camileri,medreseleri,tabaklama atölyeleri ile ünlü.Çarşısında yaklaşık 2000 adet dükkan bulunuyor.Çarşı Eski fes in tam ortasında yer alıyor.Sokakları dar ve kalabalık her bir sokak birbirine çok benziyor herbir sokağa yaklaşık 10 ayrı yerden çıkış var buda sokakları birbirinize karıştırmanıza sebep oluyor.Fez de mutlaka kumaş yapım atölyelerini ve tabakhaneleri ziyaret edin.
Fez de 1357 yılından kalma Bou İnania Medresesi ülke sınırları dahilde müslüman olmayanların girebildiği nasir islami eserlerden biri.Yeni Fez deki tarihi yapılar ise renkli mimarisi ile ünlü Büyük Camii ve bitişiğindeki Kraliyet sarayı.

Fasin kalbi:MARAKESH

1062 yılında Almoravide hanedanlığının başkenti olarak kurulmuş olan bu şehirde zaman gerçekten durmuş gibi.Muhteşem güzellikler sunan bu kızıl ortaçağ şehri Almoravide hanedanlığının başkenti olma özelliğini 12.yy kadar devam ettirmiş.Bu Markeşh e bir çok özellikler kazandırmış.Şehri büyük bir ticaret merkezi yaparken beraberinde bir çok binalar,muhteşem bahçeler ve anıtlar yapılmış.
Bu güne kadar ulaşan anıtların başında Marakeşh in sembolü olan 67 metrelik görkemli minaresi ile Kutubiye camiisi gelmektedir.Camii 800 yıldır dimdik ayaktadır.Şehirde mutlaka görülmesi gereken yerleri Menara Bahçeleri,Palmiye koruluğu,Ahmat El Mansur tarfından 1602 de yaptırılan El Badi Sarayı ve tabiki Jamaa El Fnaa Meydanıdır.

Jemaa El Fnaa Meydanı;

Fasın kalbi Marakesh, Marakesh in kalbi ise Jemaa El Fnaa meydanıdır.Meydan fal bakıcılarının,yılan oynatıcılarının,geleneksel danscıların,zehirli akrepler ile gösteri yapanların,hikaye anlatıcılarının bulunduğu büyük bir panayır alanıdır.Meydanda saatlerin nasıl geçtiğinin farkına varamıyorsunuz.Her biri ayrı sahne göztericiler adeta sizi büyülüyor.Çevresi restoranlar ile çevrili meydanda akşam saatleri çökmeye başlayınca dekor değişiyor.Küçük kamyonetler,at arabaları, demir ayaklı masalar meydanın büyük bir bölümünü doldurmaya başlıyor.Akşam saatlerinde açık hava restoranlarında birbirinden lezzetli Fas yemeklerini tadabiliyorsunuz.Yemeklerin hepsi birbirinden lezzetli en zoru ise aralarında seçim yapmak.

Okyanusun İncisi: AGADİR

Atlatik okyanusu kıyısında Marakese 3 saat uzaklıkta Fasın Antalyası Agadir.Ülkenin turizm başkenti olan şehirde Turistik tesislerin kalitesi Avrupa lı turistleri kendine çekiyor.Özellikle Fransızların ve Almanların yeni gözdesi olan Agadir de Casinodan gece klüplerine kadar hertürlü eğlenceyi bulmak mümkün.Atlas dağlarının eteklerinin okyanus ile buluştuğu yerde bulunan Agadir konaklama fiyatları ilede cazibe merkezi olmaya devam ediyor.Şehirdeki tüm otellerin kaltesi ve halkının inanılmaz sıcaklığı buraya tatil için gelen turistlerin neden bu bölgeyi defalarca seçtiklerinin kanıtı gibi.Ülkemizde henüz fazla tanınmayan Agadir tatilcilere sunduğu sucuba diving,paraşüt, dalga sörfü,rüzgar sörfü,çölde safari gibi yüzlerce alternatif tur programları ile önümüzdeki dönemlerde türk turistlerinde çok talep ettikleri tatil beldelerinden biri olacak gibi.
P.u.S.u - avatarı
P.u.S.u
Ziyaretçi
3 Haziran 2007       Mesaj #3
P.u.S.u - avatarı
Ziyaretçi
FAS


Yapılan araştırmalar, çok eski çağlardan beri Fasta insanların yaşadığını göstermiştir. Mağaralarda ve arkeolojik kazılarda bulunan çeşitli eşya ve taşlar üzerine çizilmiş olan resimler, bu iddianın delilleridir. M.Ö. 2000 yıllarından itibaren Berberiler ülkeye gelerek yerleşmişlerdir.

Daha sonraları M.Ö. 2. yüzyıldan itibaren de Akdenizin denizci ve deniz ticaretinin önde gelenlerinden Fenikeliler, Fasa gelerek burada ticari koloniler kurmuşlardır. İlerleyen tarih çağlarında gelişen devletlerden Kartacalılar Fenikelileri, Romalılar ise Kartacalıları yapılan savaşlar sonucunda yenerek, ülkeye hakim olmuşlardır.

Miladın ilk yüzyılında İspanyadan gelen Vandallar zayıflayan Romalıları yenerek ülke üzerinde yeni bir hakimiyet tesis etmişlerdi. Yedinci yüzyıldan itibaren İslamiyeti bütün dünyaya yaymaya çalışan Müslüman Araplar, o zamanın şartlarında sadece cihad, yani Allahü tealanın dinini yaymak için geldikleri bu ülkede İslamiyeti yaymışlar ve bu ülkeye yerleşmişlerdir. Müslümanlar burada da kalmayıp İspanyaya geçmişlerdir.

Sekizinci yüzyılda Fasta ilk Müslüman hükümdar hanedanlığı Sultan Birinci İdris tarafından kuruldu. Daha sonra başa geçen Sultan İkinci İdris Fes şehrini kurdurarak, burasının önemli bir İslam kültür merkezi haline gelmesini temin etti. Burada ilk İslam üniversitesi olan Keyruvan Üniversitesi kuruldu. On birinci yüzyılda Büyük Fas devleti olan ülkenin toprakları, doğuda Tunus dahil olmak üzere, kuzeyde İspanyayı da hükümdarlığı altında bulunduracak şekilde genişlemişti.

Bu zamanda ülke başşehri Merakeş oldu. Birkaç asır varlığını muhafaza eden devlet, daha sonraları zayıflayarak gücünü kaybetti. Bu zayıflamanın neticesinde sınırları her geçen gün daralmaya başladı ve nihayet Portekiz veİspanyol istilasına uğradı. Daha sonra yapılan savaşlarla on altıncı yüzyılda ülke Portekiz ve İspanyol işgalinden kurtulmuş, on dokuzuncu asra kadar varlığını devam ettirebilmiştir.

Fransa, sömürgeleri arasına katmak için 1830da Cezayiri işgal etti. Buradan Fası da sömürge yapmak gayreti içerisine girdi. Bunun yanında İngiltere, İspanya ve Almanya da Fası sömürge yapmak isteyen Avrupa ülkelerinin başında geliyordu. Bu gayret ve çabaları sonunda 1912 senesinde ülkenin kuzeyini İspanyollar, kalan büyük kısmını ise Fransızlar işgal etti.

Sömürge haline gelen Fas, İkinci Dünya Savaşında müttefik ordularının önemli bir askeri üssü olarak kullanıldı. Bu savaş yıllarında Amerika Atlas Okyanusu kıyılarında ülkeye çıkartma yaptı. İkinci Dünya Savaşı sonunda diğer sömürge ülkelerinde olduğu gibi Fasta da bağımsızlık için sömürgecilere karşı mücadele cephesi meydana getirildi. Bu mücadele, kurulan İstiklal Partisi ile hız kazandı. İstiklal partisinin ve dolayısiyle bağımsızlık mücadelesinin en ileri geleni olan Sultan Beşinci Muhammed 1953 senesinde Fransızlar tarafından sürgüne gönderildi.

Fransızların Fastaki bağımsızlık mücadelesini kırmak için yaptıkları bu davranış, ülke halkı ile Fransızlar arasında iki sene devam eden kanlı bir iç savaşa sebep oldu. Savaş, Sultan Beşinci Muhammedin serbest bırakılıp, tahta çıkması ile son buldu.

1956 senesinde Fas bağımsızlığını bütün dünyaya ilan etti. Bir sene sonra ise Fasın emirlik olduğu ve Sultan Beşinci Muhammedin emir ünvanını aldığı duyuruldu. Yapılan çeşitli çalışmalar neticesinde İspanya ülkenin işgal altında tuttuğu kuzey bölgelerini terketmek zorunda kaldı. 1969 senesinde Atlas Okyanusu sahillerindeki İfni Üssünü de Fasa bırakmasıyla ülke bugünkü sınırlarına sahip oldu.
Son düzenleyen asla_asla_deme; 8 Eylül 2010 12:54
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
8 Temmuz 2011       Mesaj #4
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Fas


Arapça: Mağrib-ül-Aksan,
Fransızca: Maroc,
İngilizce: Morocco,
İspanyolca: Marruecos

Afrika'nın kuzeybatı köşesinde, Akdeniz ile Atlas Okyanusu arasında devlet.

Kuzeyde Cebelitarık Boğazı ve Akdeniz, batıda Atlas Okyanusu, doğu ve güneyde Cezayir ve güneydoğuda Batı Sahrası ile sınırlanır. Başlıca kentleri arasında başkent Rabat (nüfusu 556.000, çevresiyle birlikte 705.000) Casablanca, (Kazablanka, Ar.: Darülbeyde), Marakeş (Marrakeş), Fas, Meknes, Vuşda, Safi, Tanca ve Tetuan sayılabilir. Resmî dil Arapçadır. Halkın %98'i Müslümandır. Nüfusun çoğunluğunu Berberiler ve Araplar oluşturur. Yabancıların sayısı bağımsızlıktan sonra azalmıştır.

Atlas Okyanusu kıyılarında yer alan alçak ovalar dışında, Fas bir yüksek platolar ve dağlar ülkesidir. Kuzeyde, Akdeniz'e paralel Rif Dağları, bunların güneyinde Taza Çukurluğu, daha güneyde, aralarında yüksek platolar bulunan Atlaslar'ın birkaç sırası (Orta Atlaslar, Yüksek Atlaslar ve Anti Atlaslar) yer alır. Fas'ın en yüksek doruğu olan Cebel Tubkal, Yüksek Atlaslar üzerindedir (4.165 m.). Atlas Okyanusu'ndan gelen nemli rüzgârlara açık Batı Fas iç kesimlere ve doğuya oranla sıcaklık ve yağış açısından daha elverişlidir.

Toprak verimliliğinin diğer bölgelere oranla daha yüksek olduğu bu bölgede, nüfus daha kalabalık ve ekonomi daha gelişmiştir. Irmaklar üzerinde son yıllarda kurulan barajlar, bu sulardan yararlanma olanaklarını artırmıştır. Ekonomi ve halkın sosyal koşulları bakımından geri kalmış bir ülkedir.

Son yıllarda yeraltı kaynakları üretiminin ve dışsatımın artmasına ve sanayileşme çabalarının yoğunlaşmasına karşın, ekonominin en önemli kesimi yine tarımdır. Başlıca tarım ürünleri, tahıl (yıllık buğday üretimi 2, arpa 2-3 milyon ton), turunçgiller ve öteki meyveler (incir, üzüm, hurma), sebzeler (özellikle domates), pamuk ve şekerpancarıdır. Balıkçılık, hayvancılığa oranla daha ileridir. Manganez, kobalt, kurşun, çinko, demir cevheri, kömür ve fosfat gibi yeraltı kaynakları işletilir. En önemli yeraltı kaynağı fosfattır. 1975'te 18 milyon ton olan fosfat üretimiyle fosfat dışsatımında dünyada birinci sırayı aldı. Endüstrinin başlıca kollarını besin, dokuma ve çimento oluşturur. Geleneksel el sanatları içinde halıcılık ve dericilik dikkati çeker. Başlıca dışsatım ürünlerini önem sırasıyla fosfat, turunçgiller, balık ve balık konservesi, sebze (özellikle domates), şarap ve maden cevherleri oluşturur.

Son yıllarda ülkeye yılda ortalama 2 milyon turist gelmektedir. İ.Ö. 3. yüzyılda Fas'ın kuzey bölümünde Mağripliler ve güneyinde de şimdiki Berberilerin atası olan Gaetuliler yaşıyorlardı. Mağriplilerin Moritanya Krallığı İ.S. 40 yılında Romalılar tarafından ilhak edildi. Ancak dağlıların baskısı sonucunda Romalılar Lukkos'a kadar geri çekildiler (285). Vandallar Roma egemenliğine son verdi. 683'te Müslüman Araplar Fas'ı istilâya başladılar ve Musa bin Nusayr (702-711) zamanında Atlas Okyanusu'na kadar tüm ülkeyi fethettiler. 8. yüzyılda İdrisiler, ilk Fas Devleti ile aynı adı taşıyan ünlü tarihî kenti kurdular. Endülüs Emevîleri, Fatımîler, Ziriler, Murabıtlar, Muvahhitler, Merimiler, Sadi Şerifleri, Hasemi Şerifleri, zamanımıza kadar Fas Devleti'ne egemen oldular. Osmanlı Devleti 16. yüzyılın son yarısında Fas'ı egemenliği altına aldı. Ancak uzun zaman elinde tutamadı. 17. yüzyılda Fas'ın yüzölçümü 3.000.000 km2 ve nüfusu 9 milyondu. Avrupa'da yalnız beş devlet, Fas devletinin nüfusundan fazla bir nüfusa sahipti. Ancak 19. yüzyılın ikinci yarısında Fas, Batı Afrika'daki tüm sömürgelerini kaybetti.

Fas, 20. yüzyılın başlarında, batılı devletlerin bir rekabet alanı oldu. Almanya, İspanya, ABD, Fransa, İngiltere, İtalya ve Rusya'nın katıldığı 1906 Algesiras Konferansı'nda, Fas üzerinde uluslararası bir koruma statüsü kurulması düşünüldü. Ancak bu konuda özellikle Fransa ile Almanya anlaşamadı. Bu konferanstan kısa bir süre sonra Fas, 1912'de resmen Fransa koruması altına girdi. Kuzeyde Rif bölgesiyle güneyde İfni ve Tarfaya bölgeleri İspanya'nın etki alanında kaldı. Bağımsızlık hareketleri iki dünya savaşı arasında başladı ve II. Dünya Savaşı sırasında güçlendi.

Fransızların zaman zaman aldıkları sert önlemlere rağmen Fas 1956'da bağımsızlığını kazandı. Bağımsızlığı izleyen yıllarda bugünkü siyasal sınırlar saptandı. Tanca, uluslararası liman statüsünden çıkarılarak bir Fas kenti oldu. İspanyollar Septe ile daha doğuda, Cezayir sınırı yakınında Melilla limanları dışında Rif bölgesinden ve güneydeki İfni ve Tarfaya bölgelerinden çekildiler. 1970'li yılların ortalarından başlayarak bir sorun olmaya başlayan Batı Sahra Bölgesi'nin kuzey kesimi, 1975 yılında Fas tarafından işgal edildi. Bölgenin bağımsızlığı için savaşan Polisario gerillaları ile Fas hükümeti arasındaki çatışmalar yer yer sürdü ve 1979 yılında Fas, bölgenin tamamını işgal etti. 1980 Kasım ayında ise Batı Sahra'nın fosfat bakımından zengin kesimini kapsayan bölgesi, 500 km. uzunluğundaki bir savunma hattıyla Fas denetimine alındı. 1981 yılında, Batı Sahra sorunu nedeniyle yükselen askerî harcamaların yaşam düzeyini büyük ölçüde düşürdüğü ve temel gıda maddelerinin fiyatlarının hızla arttığı gerekçesiyle, sosyalist sendika CDT tarafından bir genel grev ilân edildi. Polis ve askerî birlikler ile işçilerin çatışmasına dönüşen genel grev sonucunda, resmî olmayan rakamlara göre 637 kişi öldü, 4.000'den fazla kişi yaralandı. 1981 Haziranı'nda, Kral Hasan, Sahra sorununu Afrika Birliği Örgütü ve Birleşmiş Milletler'in denetiminde yapılacak "kontrollü bir referandumla" çözümlemeye hazır olduklarını bildirdi. Aynı yılın Şubat ayında ise Fas, Afrika Birliği Örgütü'nün toplantısında 26 üyenin Sahra Demokratik Cumhuriyeti'ni tanımasını protesto ederek, örgüt toplantılarını boykot edeceğini açıkladı. 1982'de de Sahra Demokratik Cumhuriyeti'nin Birleşmiş Milletler'e kabul edilmesi Fas için diplomatik alanda bir yenilgi oldu.

Kral Hasan 1986'da Arap Birliği başkanlığından ayrıldı. Eylül 1991'de BM gözetiminde bir ateşkeş başlayacak ve Fas bölgenin kendi geleceğini belirlemesi için bir referandum yapılmasını kabul edecekti. 1987'de GATT'a giren ilk Maÿgrib ülkesi olan Fas, fosfat fiyatlarının düşmesinin ve ticaret yaptığı ülkelerin korumacı önlemlerinin yarattığı güçlüklerin ortasında, ekonomisine yeniden dinamizm kazandırmanın yollarını aramaktadır (kamu harcamalarının azaltılması, dış borçların yeni bir takvime bağlanmasının sağlanması, özelleştirmeler, sanayi yapısının modernleştirilmesi). Öte yandan Fas Ortadoğu'da barış sürecini hızlandırmak için çaba harcayarak uluslararası sahnede önemli bir rol oynamaktadır.Bunlara koşut olarak 1991'de, 1973'ten beri hapiste olan siyasî tutukluların salıverilmesine ve 1992'de gerçekleştirilen bir anayasa değişikliğiyle rejimin demokratikleştirilmesi yolunda adımlar atıldı. 1997'de ilk kez olarak Temsilciler Meclisi'nin tüm üyeleri genel oyla belirlendi. 1998'de Kral II. Hasan sosyalist muhalefetin liderini başbakanlığa getirdi. 6 eylül 1999'da II. Hasan öldü ve yerine oğlu Muhammed, VI. Muhammed adıyla tahta geçti.Birleşmiş Milletler'in araştırmalarına göre, Fas'ta toplam nüfusun 2/3'ünü oluşturan 7.000.000 kişi, mutlak yoksulluk sınırından altında yaşamaktadır.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Mayıs 2012       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Fas krali merhum 2.Hasan 1962'de kabul ettirdigi anayasa ile bizim 1924'de kaldirdigimiz halifelik ünvanini kendi ülkelerinde yürürlüge koymus ve ayrica kendi soylarinin Kizildeniz tarafindan geldigini ve Peygamberimiz(S.A.V)'in kizi Fatima'dan geldigini resmi olarak Fas Devleti tarafindan iddia edilmektedir. Ayrica 1972'de havaci pilotlar darbe tessebüsü atlatilmistir Mohamed Oufkir pasanin önderliginde ve ayni gece haniminin söylediklerine göre Mohamed Oufkir pasa(1920-16/08/1972) infaz edilmistir.Mustafa
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Mayıs 2012       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Blue Blood tarafindan 05/11/2006 tarihinde yazilan makalede bir ara mavi kirmizi yazi ile Fasin kalbi:Marakesh yaziyor onu Fas'In kalbi olarak düzeltseniz daha dogru olur.Mustafa
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Haziran 2012       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Fas'in tarihi ile ilgili 01/02/1923 ile 27/05/1926 arasi var olan Fas'in kuzeyinde yasamis Rif cumhuriyetini de eklemek gerekir baskenti Ajdir olan ve emiri Abdülkerim Hattabi'nin (1882-1963) fransiz ve ispanyol isgaline karsi mücadele etmis oldugu daha sonra Fas'in ve Fransa'nin cenazesinin getirilmesine karsi çiktigi ve bu sebebten Misir'da ölen ve de bu ülkede defnedilen arap dünyasinin bir kahramanidir.Mustafa

Benzer Konular

29 Eylül 2014 / Misafir Soru-Cevap
14 Temmuz 2011 / Misafir Soru-Cevap
1 Ağustos 2009 / Ziyaretçi Soru-Cevap
16 Nisan 2018 / Pregars Cevaplanmış
19 Şubat 2011 / Daisy-BT Turizm