Arama

Astroloji ve Tarihçesi - Sayfa 2

Güncelleme: 3 Ağustos 2013 Gösterim: 35.513 Cevap: 16
damla1995 - avatarı
damla1995
Ziyaretçi
3 Nisan 2007       Mesaj #11
damla1995 - avatarı
Ziyaretçi
Osmanlı Döneminde Astroloji

Sponsorlu Bağlantılar
Yaklaşık 300 yıl öncesine kadar hemen her hükümdarın bir saray müneccimi vardı. Osmanlı sarayında, padişaha neyin ne zaman yapılmasının daha uygun olduğunu söyleyen bir münecccimbaşı bulunurdu. Bu müneccimbaşılar, Tanzimat dönemine kadar padişah ve devlet adamları üzerinde etkili oldular. Eski çağlardaki ünlü astronomi bilginlerinden bazıları astrolojiyle de uğraşıyordu. İÖ 2. yüzyılda Eski Yunanlı astronomi bilgini Ptolemaios (Batlamyus), 16. ve 17. yüzyıllarda ise Danimarkalı astronomi bilgini Tycho Brahe ile Johannes Kepler astrolojiyle de ilgillenmişlerdir.

Astrolojide Günler
Astrolojide Yedi Gezegen aynı zamanda günler le özdeştirilmiştir.
Mesela Pazar Günü
20px Sun symbolsvg Güneş Günüdür Hıristiyanların Kutsal Günü kabul edilir.
Cumartesi
20px Saturn symbolsvgSatürn Günü (Satan ya da Şeytan la ilişkili görülür birisi yeni latince ismidir, diğeri ise eski latin) günüdür, bu da Yahudilerin Kutsal Günü kabul edilir.
Müslümanların Kutsal Günü ise 20px Venus symbolsvgCuma günüdür ki oda Venüs (Sevgi, Toplanma, bir araya gelme (Cem- cami)), kaynaşma bir olma günüdür.
Geriye Kalan diğer günler ise;
Pazartesi
20px Moon symbol crescentsvgAy Günü (Duyguları,Bilinçaltını, Anne, Hafıza),
Salı
20px Mars symbolsvgMars Günü (Savaş, Ele geçirme isteği, Libido, Arzu, Şehvet),
Çarşamba
20px Mercury symbolsvgMerkür Günü Zeka, İletişim, Haberleşme),
Perşembe
20px Jupiter symbolsvgJüpiter Günü'dür (İnancı, merhameti, genişleme isteğini gösterir).
KENCISii - avatarı
KENCISii
Ziyaretçi
18 Aralık 2007       Mesaj #12
KENCISii - avatarı
Ziyaretçi
yukselen Doğum anında doğu ufkunda yükselmekte olan burç "Yükselen Burç" adını alır. Buna "Ascendant" denir ve kişisel haritanızda "AS" veya "YB" rumuzu ile gösterilir. Yaşamdaki rollerimiz ve davranışlarımız hakkında Yükselen burç bilgi verir. Doğum yeri ve zamanı Yükselen'in hangi burç olacağını belirler. Ekliptiğin Dünya çevresin deki turu 24 saat olduğundan ortalama 2 saatte bir doğu ufkumuzda başka bir Zodyak burcu yükselir. Bunun anlamı, her 2 saatte bir Yükselen burç matematik sel olarak değişir. Ancak ekliptik düzelminin eğimi nedeniyle burçlar dünyadan bakıldığında farklı hızlarda yükselirler.

Sponsorlu Bağlantılar
Yükselen burç çevremizdeki dünyaya nasıl göründüğümüzü, nasıl yaklaştığımızı ve yeni bir girişim için taşıdığımız ruh halini ve takındığımız tutumu gösterrir. Aynı zamanda doğum sırasında yaşadığımız deneyimi açıklamaya yardımcı olur. Bu deneyim savaşçı bir yapıda (Koç-Mars) veya içine kapanık ve çekingen bir yapıda (Oğlak-Satürn) olabilir.Yükselen burcun simgelediği bu yaşama dair ilk zlenim,ömür boyu izlenen bir yol, her yeni başlangıçta tekrar yaşanan bir deneyim olacaktır. Bu izlenimler İmaj, Hayata Yaklaşım ve Özdeyiş olarak açıklanabilir.

Yaşamla ilgili temel tutumumuzun ve özbenlik duygumuzun temeli ve göstergesi olan Yükselen Burç, aynı zamanda karşıt uçta Alçalan Burç ile ifade edilen bireysel temaları;Evlilik ve Ortaklığa yaklaşımımızı da gösterir.

Yükselen burç bizim kişilik imajımızı, dünyaya ilk bakışta onu nasıl gördüğümüzü tanımlar. Yükselen burç, tüm horoskop faktörleri arasında, bireyin dış görünümü ile en anlamlı ve önemli bilgileri veren yerleşimdir. Yine de kişiliğin başkalarına görünüşü tek bir etkene bağlı değildir.

Aynı zamanda Yükselen Burç ayrıca Aşk ve Seks karakterinizi ve meyillerinizi gösterir.
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
14 Eylül 2008       Mesaj #13
nünü - avatarı
Ziyaretçi
ASTROLOJİ, yıldızların ve gezegenlerin in­san yaşamı üzerindeki etkilerinin incelenme­sidir. Astrologlar, gökcisimlerinin hareketle­rini gözlemleyip gökyüzü haritaları çıkararak gelecekteki olayları önceden haber verebile­ceklerini öne sürerler. Ama bu savlarını destekleyecek hiçbir bilimsel kanıt olmadığı için, astroloji çoğu kez "sahte bir bilim" olarak nitelenir. Yüzyıllar önce astroloji ile astronomi birbirine sıkı sıkıya bağlıydı ve eski toplumlar için aynı anlamı taşırdı. Oysa bu­gün ikisinin alanları tümüyle farklıdır ve aralarında hiçbir bağlantı kalmamıştır (bak. astronomi).

Astrologlar, yıldızların konumuna ve hare­ketine bakarak bir insanın yaşamındaki olay­ları önceden haber verebilmek için "horos­kop" denen bir gök haritası çizerler. O kişinin doğduğu anda gökcisimlerinin nerede bulun­duğu bu haritanın üzerinde işaretlenir. Sonra harita, yılın 12 ayını simgeleyen ve "ev" denen 12 eşit bölüme ayrılır. Yıldızlar da 12 takımyıldız halinde gruplanır ve her eve bir takımyıldız yerleştirilir. Bu takımyıldızların adı burçlar kuşağındaki 12 burcun adıyla aynıdır (bak. Burçlar Kuşaği). Astrolog, Gü-neş'in, Ay'ın ve gezegenlerin bu gökyüzü evlerine ve burçlara (takımyıldızlara) göre konumunu inceleyerek geleceğe ilişkin yo­rumlar yapar.

Bugünün astrologları, Güneş'in, Ay'ın ve gezegenlerin bir insanın yaşamı üzerindeki etkilerini inceleyerek o kişinin karakterini ve geleceğini söyleyebileceklerini öne sürerler. Bir insan doğduğu anda bir gezegen kendi "evinde" ise etkisinin güçlü ve olumlu olaca­ğına, eğer kendi "evinden" uzakta ise etkisi­nin zayıf, belki de olumsuz olacağına inanılır. Bazı dergi ve gazetelerde yayımlanan yıldız falları da, aynı burçta doğan herkese uygun düşecek çok genel ve belirsiz "kehanetlerde" bulunur.
İlk insanlar gökyüzünü, gündüz Güneş'in, gece Ay ve yıldızların aydınlattığı büyük bir kubbe gibi görürlerdi. Bu ışık kaynakları konusunda bilgileri yoktu ama, ekinlerinin büyümesini sağlayan güneş ışığı ile yağmurun gökyüzünden geldiğini biliyorlardı. Bu yüz­den gökcisimlerine birer tanrı gibi tapmaya başladılar. Bu tanrıları nasıl memnun edecek­lerini önceden kestirebilmek için de bütün dikkatleriyle gökyüzünü incelemeye koyul­dular.

Eskiçağlarda din adamlarının görevlerin­den biri de Güneş'i, Ay'ı, yıldızları ve geze­genleri izlemekti. Bu gözlemlerin astronomi­ye gerçekten büyük katkısı oldu. İÖ 6. yüzyılda Babilliler gezegenlerin gökyüzünde­ki hareketini gösteren haritalar yaptılar. Böy­lece Güneş ve Ay tutulmasının ne zaman olacağını önceden kestirebiliyorlardı. Bu tah­minlerinde yanılmadıklarını gören din adam­ları yalnız gökyüzü olaylarını değil salgın hastalıkları, savaşları ya da ordularının kaza­nacağı zaferleri de önceden görebileceklerine inandılar. Bu tahminlerin gerçek bir dayanağı yoktu, ama gene de gelecekten haber verdiği­ni öne süren astronomlar ya da din adamları artık "müneccim" ya da "astrolog" olarak önemsenmeye başlamıştı.

Astroloji Babil'den Eski Yunanistan'a, Mı­sır'a ve Hindistan'a geçerek bütün Asya ve Avrupa'ya yayıldı. İS 1066'da gökyüzünde parlak bir kuyrukluyıldız görünmüş ve bu alışılmadık olay insanları çok korkutmuştu. Müneccimler çok önemli olayların yaşanaca­ğını, bu arada bir kralın öleceğini haber ver­diler. Gerçekten birkaç ay sonra İngiltere Kralı Harold, Hastings Savaşı'nda öldürül­dü. Birçok kişi bu olayı kuyrukluyıldızın gö­rünmesine bağladı. Ama sonradan, bugün Halley adıyla bildiğimiz bu kuyrukluyıldızın her 76 yılda bir Dünya çevresindeki yörünge­sinden kimseye zarar vermeksizin geçtiği anlaşıldı.

Astrologlar önceleri yalnız kendi ülkeleri ya da hükümdarları için önemli olan olayları haber veriyorlardı. Yaklaşık 300 yıl öncesine kadar hemen her hükümdarın bir "saray müneccimi" vardı. Eskiçağlardaki ünlü astro­nomi bilginlerinden bazıları da astrolojiyle uğraşıyordu. Örneğin İÖ 2. yüzyılda Mısır'da yaşamış olan Eski Yunanlı astronomi bilgini Batlamyus (Ptolemaios) aynı zamanda bir astrologdu. 16. ve 17. yüzyıllarda, Danimar­kalı astronomi bilgini Tycho Brahe astroloji dersleri verdi, Johannes Kepler ise Avusturya imparatorunun sarayında müneccimlik yaptı (bak. batlamyus; brahe, tycho; kepler, jo-hannes).

"Kaynak: MsXLabs.org & Temel Britannica"
Hi-LaL - avatarı
Hi-LaL
Ziyaretçi
17 Haziran 2009       Mesaj #14
Hi-LaL - avatarı
Ziyaretçi
ASTROLOJİYE GİRİŞ

Tarihin bilinen en eski çağlarından buyana bilinen hiç bir kehanet meto­du insanları astroloji ölçüsünde ilgi-lendirmemiştir. Çeşitli ülkelerde ve za­manlarda birçok kehanet metodu tü-reyip yayılmıştır. Mesela Çin'de'yi Kingn cı Ching, Ortadoğu'da Remil ve Batı'da da Tarot yaygın kehanet me-todlan olmuşlardır. Bu gibi sistemler­den başka hemen hemen her yerde su­ya temasta bulunarak kehanette bu­lunmak gibi metodlar da mevcuttur fakat bunlar geniş sistemler değil de kısmi falcılık metodlarıdır. Yukarda sayılan kehahet metodlarından Yi Kıng basit bir falcılık metodundan zi­yade insanlara bazı tavsiyelerde bulu­nan ve tutulacak en uygun yolu işaret eden bir sistemdir. YiKing mutlak ka­deri söylemez. Zamanın, neşekilde ha-raket etmeye daha uygun olduğunu bildirir. Diğer sistemler ise ne derece esoterik ve ve tradisyonel olurlarsa ol­sunlar gene de kolay müracaat edilen • birer fal türü olmaktan ileriye gide, memişlerdir. Astroloji'ye gelince o, di­ğer sistemlerin topundan daha fazla kabul görmüş ve yayılmıştır. Dünya­nın her yerinde, o bölgeye has bir fal­cılık varken onun yanı sıra Astreloji de mevcut olmuştur.

Astroloji 'nin diğer kehanet metod­larından büyük farklılıkları vardır. Mesela Müslümanlık bütün falcılık fa­aliyetlerini yasaklarken astrolojiye ka­bul göstermiştir. Eski Araplar'da ve Osmanlı İmparatorluğu 'nda astrolo­ji ilmi nücum ismiyle uygulanmıştır il­mi nucum, astronomi ile karıştırılma­sın. Astronomi ayrı bir bilim dalı ola­rak mevcuttu ve ilmi heyet denilirdi. Arap ve Osmanlı saraylarında daima bir müreccimler gurubu banndınlmış-tır. Müneccim ismi de şimdiki astro­log isminin eski karşılığıdır. Münec­cimler hiç bir zaman basit falcılar sta­tüsünde olmamışlar ve daima saygı görmüşlerdir.

Basit iskambil falı, kahve falı vs. gibi şeyler hariç tutulursa Remil, Yi King ve Tarot gibi büyük sistemlerin daima bazı esâterik ve tradisyonel yan­ları olmuştur. Bu gibi sistemlerin na­sıl ve niye çalıştığına dair bir çok teori ileriye sürülmüştür. Mesela modern psikoloji ilminin kurucularından biri olan Kari Gustav Jung bu metodları incelemiş ve onların işleyişlerini ken­di geliştirdiği senkronizasyon teorisi ile izah etmeye çalışmıştır. Bu teoriye öre Evren 'deki heryeşle diğer heryeş ara­sında bir uyumluluk, eşzamanlılık var­dır. Bir yer ve zamanda, bir olay ola­caksa, bununla senkronize olarak baş­ka bir zaman veya yerde de başka bir olay olmaktadır. Bir Tarot destesin­den çekilen kartların sıralanışı, Yı King için havaya atılan bozuk parala­rın düşüşü ve Remil için atılan nokta­ların sıralanışı hep bu senkronizasyon­la ilgilidir. Aslında bu görüş astrolo­ji'ye de tam olarak uygundur. Astro­loji'nin anlatmaya çalıştığı bir çok olay ve durum da yıldız ve gezegenle­rin sıralanışıyla senkronizedir.
Kehanet metodlarının işleme­leri hakkında başka izahlar da var­dır. Çeşitli metodların bazı uygu­layıcıları, kehanet sisteminin çalı­şabilmesi için muhakkak olarak o sistemle ilgili bazı bedensiz varlık­larla (Ruh veya cin. mesela Remil için toprak cinleri.) irtibat içinde ol­mak gerektiğini ileriye sürerler. Bundan başka sistemi kullanan ki­şilerin de bir dereceye kadar med­yum olmaları gerektiği söylenir.

Astroloji'de durum çok farklı­dır. Astroloji, gök cisimlerinin in­celenmesine dayanan bir gözlem ve istatistik ilmidir. Herhangi bir insanın astroloji ile uğraşması için ne bazı esrarengiz inişlyasyoalâr, ne esoterik bilgiler, ne bazı bedensiz varlıklarla ilişki ve ne de med­yumluk kabiliyeti gereklidir. Gere­ken tek şey bilgi ve zekâdır. Kişi­nin biraz kabiliyeti varsa, gerekli ki­tap ve dokümanları sağlıyabilirse, uzun sayılabilecek bir çalışma sü­resi için gereken sabrı varsa ve ast­roloji konusunda yazılmış binler­ce kitap ve yüzbinlerce yazının içinden gerçekten kıymetli olan­larla, sadece ticari amaçlarla yazıl­mış olan uydumda şeyleri ayırabi­lecek kadar uyanıksa rahatlıkla astrolog olabilir.

ASTROLOJİ'Nİ GELİŞİMİ

İnsanların gököyüzüyle ve uzay cisimleriyle ilgilenip, bunlar­daki bazı işaretlerden manalar çı­kartmaya çalışmaları çok çok es­kiye dayanır, ilk insanlar takvim ve­ya saat gibi şeylere sahip değildi­ler. Günlerini gölgelerin uzayıp kı­salmasına, mevsimleri havanın ısı­sına göre bölerlerdi. Zamanla ba­zı şeylerin periyodik olarak tekrar­landığım ve bazı şeylerin de, bazı özel fonksiyonlar gösterdiğini kav­radılar. Farkettilerki, güneş her gün aynı noktadan doğmuyordu. Güneş'in gökteki yüksekliği ve ufuk üzerine kalma süresi de mev­simlere göre değişiyordu. Gökte bir çok yıldız vardı fakat bazı mev­simlerde, bazı yıldızlar hiç görün­müyordu. Böylece uzun süre gö­rünmeyen bazı yıldızların görün-mesiyle mevsimlerin değiştiğini keşfettiler.

Güneş'in gökte çizdi­ği ve her gün daha farklı olan yo­lun her yıl periyodik olarak tekrar­landığını ve bazı takvim yıldızların içinden geçtiğini gördüler. Gü­neş'le birlikte o zamanlar bilinen diğer gezegenlerin de aynı daire içinde bulunduğunu ve aynı takım yıldızlarda veya burçlarda gezindi­ğini gördüler. Güneş ve gezegen­lerin içinden geçtiği burçların oni-ki tane olduğunu buldular. Bu do­laşım dairesine sonraları 'ekliptik' ismi verilmiştir.

Güneş gündüzü, ay geceyi ida­re eder olarak kabul ediliyordu ve bunların bazı tesirleri olduğu kesin olarak anlaşılmıştı. Mesela güneş ışınlarının insan cildini yakması, ısı vermesi, Ay'ın denizlerdeki ka­barma ve çekilmelere sebep olma­sı gibi fiziki tesirlerin yanı sıra, Do­lunay gecelerinin uyandırdığı ro­mantik hisler gibi, hissi tesirlere de dikkat ettiler. Güneş ve Ay'ın te­sirleri kabul edildikten sonra, za­manla ekliptik içinde gezinen di­ğer kürelerin de, Güneş ve Ay ka­dar açıkça görülmese bile bazı te­sirleri olduğu fikri gelişti. Bundan sonra yapılan gözlemlerde her ge­zegenin, bulunduğu burca, gökte­ki yükseklik derecesine ve ufuk üzerinde görünüp, görünmemesi­ne göre farklı tesirlere sahip oldu­ğunu anladılar.

Tabiatla içice yaşayan ve za­manının çoğunu açık havada geçi­ren kimseler zamanla tabiatın en küçük belirtilerini yorumlamakta ustalaşırlar. Eski insanın, gökyü­zünde gördüğü hareketleri yorum­lamak için "altıncı hissini" geliş­tirdiği kabul edilir. Onun Tanrı ola­rak taptığı Güneş'in bir tutulma sı­rasında Ay tarafından yutulmasını ilk gördüğü an duyduğu korku­yu ve Güneş'in tekrar ortaya çık­masıyla benliğini kaplayan inanılmaz huzuru gözlerimizin önünde canlandırabiliriz.

Eski insan, yiyecek elde etmek için tarlasıyla uğraşırken Güneş'­in, mevsimler ve Ay'ın da gelgit üs­tündeki etkisini farrk etmiş olabi­lir. Bazen, geceleri parlak, "dola­şan" yıldızları görmüş ve bunların da özellikleri olduğunu anlamış­tır. Böylece de astroloji ilim ve sa­natı doğmuş oldu.

BÜYÜK RAĞBET

Tarihteki çeşitli kavimler, burç­lar, yıldızlar ve gezegenlere farklı görüş açılarıyla baktılar. Bazıları yıldızları ilahlar ve bunlar arasında devamlı hareket eden gezegenle­ri de ilahların habercileri ve emir­lerini yerine getiren memurları ola­rak kabul ederken, bazıları da ge­zegenleri ilahlar ve burçları da bu ilahların ev veya malikaneleri ola­rak kabul ettiler. Mesela Venüs Sümerler'de Tanrıca ıstar olarak ka­bul edilirken Romalılar için 'Lusifer'di. Lusifer, ışık taşıyıcısı veya ışığı getiren manasına gelir. Hıris­tiyan kilisesi daha sonraları Lusifer'i şeytan olarak kabul etti.

Dünya'nın değişik yerlerinden gezegenler farklı isimlerle, farklı ilahlara ithaf edilerek tanındıkları halde ana vasıflar hiç değişmiyor­du. Mesela Mars (Merih) her yerde savaş tanrısına ithaf edilirken Ve­nüs her yerde dişilik, aşk ve sexle ilgili tanrıçalarda ithaf edilmiştir. Bundan başka, gezegenlerin ast­rolojik tesirleri, yani insanlar üze­rinde yaptıkları tesirlerde, dünya­nın birbirinden çok uzak noktala­rında bile şaşırtıcı benzerlikler gösterdiği tesbit edilmiştir. Aynı şekilde burçlara atfedilen vasıflar da Çin'den, Güney Amerika'ya ka­dar birbirlerine benzerler.

Batı'da Aztekler'de, Ortadoğu'­da Mısır ve Babil uygarlıklarında ve Uzakdoğu'da, Çin, Hindistan ve Ti­bet'te astroloji çok gelişti ve say­gınlık kazandı. Astrologlar da dev­letin bütün işlerinde söz ve kudret sahibi oldular. En ilkel gözlem ci­hazlarıyla ve çoğu zaman dahiç bir alet kullanmadan gök haritaları çizdiler. Gezegenlerin devir periyo­dunu buldular. Bazan sahtekârlık­la suçlandılar, bazan saraylarda baş tacı edildiler.

Daha Herki devirlerde astrolo­ji ilmi Araplar arasında yayıldı ve Avrupa'ya sıçrayıp, Avrupa'daki mevcut astroloji bilgilerini zengin­leştirdi. Bu sıralarda yani Müslü­manlığın yayılma dönemlerinde astroloji'den doğan astronomi il­mi de gelişmeye başladı. Modern astronominin gelişmesiyle birlik­te Astroloji konusunda bazı şüp­heler doğdu. Mesela astronomi Güneş'in yerinde durduğunu, dün­ya ve diğergezegenlerin Güneş et­rafında döndüğünü ispatlamıştı. Ayrıca dünyanın evrenin merkezi olmayıp, diğerleri gibi bir gezegen olduğu da ortaya çıkmıştı. Halbu­ki o günlere kadar astroloji merkez olarak Dünya'yı kabul edip, Güneş ve gezegenlerin Dünya üzerinde yol aldıkları fikrini benimsemişti. Bu gün dahi çizilen astrolojik ha­ritalarda merkez olarak Dünya ve haritanın çizildiği bölge alınır. Bu yüzden bazı kişiler Astroloji'nin yıldızının söndüğünü düşündüler. Fakat bu çok sürmedi. Çünkü ast­rolojik tesirler açısından farkeden birşey yoktu. Güneş, dünyanın çevresinde dönsün veya Dünya Güneş'in çevresinde dönsün. Gü­neş'in bulunduğu burca göre yap­tığı tesir hep aynı idi. Dolayısıyla Astronomi'nin ortaya koyduğu gerçekler astroloji ile asla çatışmı­yordu.

Zaman daha da ilerledikten ve Uranüs, Neptün, Pluto gibi mo­dern planetler ismiyle bilinen pla­netlerde keşfedildikten sonra ast­rologlar gözlem ve istatistiklerine bu gezegenleri de dahil ettiler, in­sanlar arasındaki iletişim vasıtala­rı geliştikçe Astroloji daha güç­lü bir şekilde yayıldı ve daha kıy­metli istatistik imkanları kazandı.

Yukardaki, Astroloji'nin doğuş ve gelişmesini anlatan kısım aslın­da Astroloji'nin kökenleri hakkın­da ileriye sürülen tezlerden sade­ce biridir. Bazıları dünya dışı bir uzay uygarlığının Astroloji'nin te­melini attığını ileriye sürerken ba­zı kimseler de Astroloji'nin çok çok eski çağlardaki Atlantis ve Mu uygarlıklarından kalma bir ilim ve sanat olduğunu fakat günümüzde oldukça deforme olup, değiştiğini ileriye sürerler. Bu gibi tezlerin hepsi için de mümkündür demek­ten başka çaremiz yoktur. Çünkü hiçbirisinin geçerliliğini veya ge­çersizliğini ispatlayabilecek du­rumda değiliz.

Aşağı yukarı bütün büyük uy­garlıklar Astrolojiyle ilgilendikle­rini açıklayan belirtiler bırakmışlar­dır. Babil, Eski Mısır, Hint, Eski Çin, Maya, Eski Yunan, Roma ve Arap uygarlıkları bunlar arasında­dır.

Böylece gökyüzünü inceleyen ilk astronomlar, ilk astrologlar ya­ni gökyüzünü ilk yorumlayanlar ol­muşlardır. Biz, ilk Astrolog'ların kimler olduğunu bilmiyoruz. Fakat bulduklarını ilk kaydedenler Kai­delilerdir.

YENİ BİR BİLİM

Son yıllarda adı çok az duyulan yeni bir bilim veya araştırma konu­su daha türemiştir. Astrobiyoloji adıyla bilinen bu ilim gök cisimle­rini Astrolojik açıdan inceler fakat klasik Astroloji'deki gibi insanlar üzerindeki tesirleri değil, Dünya üzerindeki genel tesirleri araştırır.
Mesela bazı planeter konumlarda ekilen bitkilerden diğer zamanlar­da ekilenlerden daha iyi sonuç ver­mesi gibi konuları araştırır. Astro­biyoloji alanında yeterli kadar araştırma yapılabildiğini sanmıyo­ruz. Çünkü adı çok seyrek olarak duyulmaktadır, olumlu veya olum­suz olarak herhangibir sonuca ulaştrğına dair bir bilgi yoktur.

ASTROLOJİ'NİN ETKİSİ

Miladi ikinci yüzyıla gelindiğin­de pek çok ülkede Astroloji, birbi­rine benzer şekilde gelişmiş du­rumdaydı. Bilinen bütün gezenge-ier, aşağı yukarı aynı şekilde yo­rumlanmış ve bunlara Tanrı rütbe­si verilmişti. Böylece Eski Roma­lıların verdiği adı kullanarak "Venüs" dediğimiz gezegeni Eski Yunanlılar tanrıça Af rodit, Asurlu-lar, iştarve Fenikeliler Astarte ola­rak kabul etmişlerdi. Ama hepsi de onun güçlü, şehvetli bir kadın gi­bi etki yaptığını ve güzellik, lüks, cazibe tanrıçası olduğunu kabul­lenmişlerdi.

Tarih boyunca Roma imparatorlarından, Büyük İskender'e, İngiltere'deki Tudor hanedanından Bohemyalı Fred-rick'e kadar kral ve kraliçelerin sa­ray astrologları bulunmaktaydı. Hatta bazı papalar ve kardinaller bile astrologlara danışmışlardır. Astroloji, üniversitelerde ders ola­rak okutulmuş ve astorolg saygı değer bilim adamı sayılmıştır. Ya­zarlar, eserlerinde Latince ve Grek­çe kadar astrolojik bilgiye de yer vermişlerdir.

İslam dünyasında Doğu'da ise ilm-i nücum olarak gelişen Astro­loji, başlangıçta olmasa bile, yıl­dızları ve Astroloji konusunda de­rin bilgi ve tecrübeye sahip Keldelilerin eski yurdu Mezopotamya havalisinin Müslümanların eline geçmesiyle yaygınlık kazandı.

Ileriki yıllarda yüzlerce eser ya­zıldı. Kısa sürede Astronomi Ülmil-Heyet'den ayrılan Astroloji siste­matik bir hüviyet kazanarak saray­larda kendine yer buldu. Özellikle Abbasilerden itibaren bütün islam saraylarında "Müneccim" (Astrolog)ler bulundu.

ASTROLOJİYE DAİR İLK ŞÜPHELER

Astroloji'nin gözden düşeceği­nin ilk belirtisi 16'ıncı yüzyılda ev­renin merkezinin dünya değil Gü­neş olduğu tartışmasıyla ortaya çıkmıştır. Galileo'nun teleskopu icadetmesiyle, gökyüzünü incele­me yani Astronomi moda olmuş­tur. Astronomi kısa süre içinde saygı değer bir hal almış ve dola­yısıyla Astroloji tamamiyle redde­dilmiştir.


Bu kıvılcımın sönmemesini sağlayan düşünürler, çoğunlukla yaşamın bir bütün ve yery üzünde-kilerin sadece gökyüzündekilerin bir yansıması olduğu varsayımını kabul eden kimselerdi. Yani "ev­rende ne varsa dünyada da o var­dır" varsayımıyda bu. Bu Astrolo­jinin niçin geçerli olduğunu belir­ten eskiden kalma açıklamaydı ta­bii ve bazı düşünürler, sadece es­ki astronomik inançların yanlış ol­duğunun kanıtlanması yüzünden, bu varsayımdan vazgeçmek için bir neden görmediler.

Kaynak: MsXLabs.org & Astroloji Ansiklopedisi

Hi-LaL - avatarı
Hi-LaL
Ziyaretçi
17 Haziran 2009       Mesaj #15
Hi-LaL - avatarı
Ziyaretçi
BUGÜN ASTROLOJİ

Astroloji günümüzde de büyük ilgi görüyor. Astroloji'ye karşı en çok ilgi sürülen tezlerden biri, burç diye bilinen takım yıldızların artık yerlerinde olmadıkları ve dolayı­sıyla bir etkiden bahsetmenin mümkün olamayacağıdır. Bundan hareketle Astroloji fikrinin ta te­melden beri sahte ve kandırmaca olduğunu savunmuyorlar.

Astroloji fikri gerçekten temel­de sahte ve yanlışsa, olsaydı Peru takalarının, Ibranilerin, Pers'lerin, Çinlilerin, Hintlilerin, Mısırlıların, Romalıların, Avrupalıların ve Polinezya halkının bunu birbirinden habersiz olarak nasıl keşfettikleri­ni anlamak çok güçleşirdi. Ya bü­tün dünya aynı tür bir çılgınlığa uğ­ramıştır, ya da Astroloji'nin ger­çekle ilgili bir yanı olmalıdır.

Ünlü Amerikalı yazar Mark Twain Astrolojiye tutkundu. Twain, Halley kuyruklu yıldızı altında doğmuştu ve aynı yıldız ge­ri döndüğünde öleceğini de doğ­ru olarak tahmin etmişti. Asıl önemlisi ise Yeni Kozmoloji'yi ya­ratmaktan sorumlu olan beş bü­yük adamın da Astrolog olmasıdır: Corpenicus, Kepler, Galileo, Tyc-ho Brahe ve Sir Isaac Newton.

Bugün bu bilim resmi bir say­gınlığa sahip değilken bile, ciddi astrolojik çalışmaların bazı pek il­ginç yerlerde devam ediyor olma­sı da şaşırtıcıdır, bunlara örnek olarak, China Gölü California'daki ABD Deniz Kuvvetleri İkmal De­posu bile gösterilebilir. Boulder-Colorado'daki Atmosferik Araştır­ma ve Yüksek İrtifa Gözlem Ulusal Merkezi'ndeki meteorologlar da bu konuyu incelemektedirler. Bu merkezin eski müdürü bir keresin­de horoskop düzenlenmesini ve yorumlamasını bildiğini de itiraf etmişti.

BURÇLARIN KISACA TANITIMI

Dünyamızdan görülebilen bir çok burç vardır fakat burç denilin­ce aklımıza derhal Astroloji'nin il­gilenmediği oniki burç gelir. Diğer burçları astronomi ile şu veya bu şekilde ilgilenmiş olan bazı kişiler­den başkası pek duymamıştır. Za­ten diğer burçlar için çoğu zaman burç kelimesi değilde, 'takım yıldız' deyimi' kullanılır. Burada ko­numuz, çevremizdeki birçok takım yıldızdan sadece onikisidir.

Yukarda da kısaca anlatıldığı gibi bir yıl içinde Güneş, ekliptik içinde çizdiği daire ile oniki burç­tan geçer. Aslında Güneş herhan­gi bir burcun içinden geçmez. Ger­çi Güneş sistemimiz uzay içinde büyük bir hızla arslan burcu yö­nünde ilerlemektedir fakat bu iler­leyişin, Güneş dünyamız ve bütün diğer gezegenlerle birlikte olduğu düşünülürse Güneş'in bize göre haraketsiz sayılacağı kolayca an­laşılır. Güneş'in gözle görülür bir haraket içinde imiş gibi olmasının sebebi dünyamızın Güneş çervesindeki dönüşüdür. Dünya devam­lı olarak hareket ettiği için Güneş'­in arkasında olan yıldızlar da sü­rekli olarak değişir ve bir yıl için­de daire tamamlanır.

Güneş orta­lama olarak günde bir derece ilerliyormuş gibi görülür. Güneş'in geçtiği burçlar sırası ile, Koç, Bo­ğa, İkizler, Yengeç, Arslan, Başak, Terazi, Akrep, Yay, Oğlak, Kova ve Balık burçlarıdır. Güneş, Balık bur­cunun otuzuncu derecesini geçti­ği anda tekrar Koç Burcu sıfır de­receye girmiş olur. Koç Burcu hem 'zodyak' ismiyle bilinen burçlar ku­şağının başlangıcıdır, hem ilkba­har noktasıdır. Güneş, Koç Burcu'nun sıfır derecesine geldiği anda ilkbahar da gelmiş olur.

Herkesin bir burcu vardır. Çoğumuz,'ben Koç Burcu'yum, ben Başak Burcu'yum' deriz. Fakat bu­nun neden böyle olduğunu bilme­yiz. Belli bir burca mensub olma­nın sadece doğum tarihimizle ilgili bir şey olduğunu zannederiz. Şa­yet siz, mesela Boğa Burcu İnsa­nı iseniz bu, doğduğunuz anda Gü­neş'in Boğa Burcu'nda olduğu mâ­nâsına gelir. Büyük bir çoğunluk burcunu, günlük gazetelerin yıldız falı sütünlanndaki, burçların kar­şısında yazılı olan tarihlere baka­rak belirler. Bu tarihler çoğu za­man doğrudur. Hangi burçtan ol­duğunuzu kabaca öğrenebilirsiniz fakat burçların başlangıç ve bitiş tarihleri her zaman doğru olarak yazılmaz, çünkü bir burcun başla­ması, yani Güneş'in o burca girme­si her yıl bir gün önce veya bir gün sonra olabilir. Bu da bazı yanlışlık­lara sebep olabilir. Mesela siz 23 Mart tarihinde doğduysanız kendi­nizi Koç Burcu insanı zannedersi­niz. Halbuki doğum saatinizde Gü­neş daha Koç Burcu'na girmemiş olabilir. Veya doğduğunuz yıl Gü­neş'in, Koç Burcu'na girişi 23 Mart'ta değilde, 24 Martta olmuş olabilir. Bu durumda siz aslında Balık Burcu insanı olursunuz. Ta­bii bunun tersi de olabilir. 22 Mart'­ta doğduğunuz için kendinizi Ba­lık Burcu İnsanı olarak kabul eder­siniz fakat aslında Koç Burcu ola­bilirsiniz. Tabii doğum günü, gaze­telerde verilen burç başlangıcı ta­rihlerinden uzak olarlar için böyle bir durum söz konusu değildir. Me­sela, 26 Mart'ta doğmuşsanız ke­sin olarak Koç Burcu'sunuz de­mektir. Standart yıldız falı sütun­larında burçların doğru başlangıç tarihlerimverebilmeye imkân yoktur çünkü bu heryıl değişebilir. Do­ğum anınızda Güneş'in ve diğer gezegenlerin kesin konumlarını anlamanın tek yolu horoskopunu­zun çıkarılmasıdır (Horoskop ko­nusu aşağıda anlatılacaktır).

Astroloji'nin İlgilendiği oniki burç vardır ve Güneş bu oniki burç­tan herhangi birinde bulunmakla, o burcun karakterine göre farklı bir tesir verir. Bunlar o burcun karak­ter, zihin yapısı vs. gibi faktörleri­dir. Anladığınız gibi Astroloji kitap­larında burçlarla İlgili olarak yazı­lan her şey, Güneş'in burçlarda bu­lunuşu ile ilgilidir.

ELEMENTLER

Eski simyagerler evrende mev­cut olan herşeyin Dört ana ele­mentin farklı oranlardaki karışı­mından meydana geldiğini inanır­lardı. Bu dört anaelement sırasıy­la ateş toprak, hava ve su'dur. Ast­roloji'nin ilk dönemlerinden beri burçlar da bu dört elemente göre sınıflandırılmıştır.

Ateş gurubu burçları
Koç - Arslan - Yay.
Toprak Grubu burçları
Boğa - Başak - Oğlak.
Hava Gurubu burçları
İkizler - Terazi - Kova.
Su Gurubu burçları
Yengeç - Akrep - Balık.


Kaynak: MsXLabs.org & Astroloji Ansiklopedisi
Hi-LaL - avatarı
Hi-LaL
Ziyaretçi
17 Haziran 2009       Mesaj #16
Hi-LaL - avatarı
Ziyaretçi
POZİTİF VE NEFATİF BURÇLAR

Burçlar elementlere göre dör­de ayrıldığı gibi pozitif ve negatif olarak da ikiye ayrılırlar. Pozitif ne­gatif aslında erkek dişi, aydınlık karanlık, aktif pasif gibi zıtlıkları ifade eder. Bunlar burcun temel yapısı ile ilgilidir ve hiç bir zaman olumlu ve olumsuz veya iyi ve kö­tü manalarına gelmezler.

Pozitif ( + ) burçlar:

Koç - İkizler - Arslan - Terazi -Yay - Kova.

Negatif (—) burçlar:

Boğa - Yengeç - Başak - Akrep - Oğlak - Balık.

Burçlar ateş, toprak, hava, su olarak dörde, artı ve eksi olarak iki­ye ayrıldıkları gibi kardinal, fix ve mobile olarak da üçe ayrılırlar, bu isimler Türkçe'ye öncü, sabit, de­ğişken olarak tercüme edilmişler­dir fakat tercümeler isimlerin kar­şılığını tam olarak vermezler bu se­beple orijinal isimleri kullanmayı tercih ettik.

Kardinal burçlar
Koç - Yengeç - Terazi - Oğlak.
Fix burçlar
Boğa - Arslan - Akrep - Kova.
Mobile burçlar
İkizler - Başak - Yay - Balık.

Şimdi 12 zodyak burcunun ver­diği olumlu ve olumsuz özellikleri kısaca inceleyelim. Tabii ki, bura­da burçların bütün özellik ve yapı­larının anlatılmasına imkân yoktur.
Her burç için, her yıl yüzden fazla kitap yazıldığı, basit bir Astroloji kitabında bile bir burcun 15, 20 sayfa yazı ile tarif edildiği düşünü­lürse burada neden bu derece kı­saca temas etmek zorunda kaldı­ğımız kolayca anlaşılır.

KOÇ BURCU
Pozitif - Ateş gurubu - Kardinal,
Anahtar kelimeler - Israr, acele. Yönecisi - Mars.
( + ) özellikleri
Öncülük ve macera ruhu. Giriş­kenlik, Yüksek enerji. Sınırlamalar­dan nefret etmek.
(—) özellikleri
Egoizm. Daima kendini öne sürmek, ileriye çıkartmak. Anılık. Alaycılık. Çabuk isyan etmek. Her-şeyi hemen anında istemek.

BOĞA BURCU
Negatif - Toprak gurubu - Fix.
Anahtar kelimeler - Sahiplik, süreklilik.
Yönetici - Venüs
( + ) özellikleri
Pratiklik. Güvenilirlik. Mesleğe uyum göstermek. Fâhcunmûl gü­cü. Güçlü değer yargıları. Sanat il­gileri. Kararlılık. Kuvvetli arzular. Sıcak kalplilik. Sadakat.
(—) özellikleri
Tembellik, Kendine düşkün­lük. Sıkıcılık. Statik fikirler. Esnek­lik eksikliği. Orijinalite eksikliği. Oburluk. İnatçılık. Alınganlık. Ma­razı ve Mussallat olucu huy ve alış­kanlıklar.

İKİZLER BURCU
Pozitif - Hava gurubu - Mobile.
Anahtar kelimeler - Konuşkan­lık, uyumluluk, çok iş bilirlik.
Yönetici - Merkür.
( + ) özellikleri
Adapte olabilmek. Çok iş bilir­lik. Entellektüelite. Nüktecilik ve mantık. Canlılık. Konuşkanlık ve sohbetlerde güldürücülük. Yazı ve konuşma zekâsı. Genç kala­bilmek.
(-) Özellikleri
Değişkenlik. Yerinde duramaz-lık. Açıkgözlük. Meraklılık. Karar­sızlık ve iki yüzlülük. Asabı enerji­yi kontrol edememek. Sathilik ve dedikoduculuk.

BAŞAK BURCU
Negatif - Toprak gurubu - Mobile.
Anahtar kelimeler - Tenkidci-lik. Analizcilik. Yönetici - Merkür.
( + ) özellikleri
Analizcilik, Titizcilik. Alçak gö­nüllülük. Temiz kıyafet.
(—) özellikleri
Lüzumsuz faaliyet. Acelecilik. Aşırı tenkidcilik. Aşırı titizlik. Ko­lay beğenmemek. Geleneklere anormal bağlılık. Aşırı meraklılık.

TERAZİ BURCU
Pozitif - Hava gurubu - Kardi­nal.
Anahtar kelimeler-Uyumluluk. Beraberlik.
Yönetici - Venüs.
( + ) özellikleri
Sevimlilik. Uyumluluk. Letafet. Kolay Mizaç. Romantik. Diploma­tik, idealist, incelik.
(-) özellikleri
Kararsızlık. Alınganlık. Hafif-mesrep'ik. Değişebilirlik. Flört Ru­hu. Kolay elde edilir gibi görünmek. Aldatabilirlik. iki uç arasında sallanmak.

AKREP BURCU
Negatif - Su gurubu - Fix.
Anahtar kelimeler-Sezgi. Kıs­kançlık.
Yönetici - Pluto (ananevi olark Mars).
( + ) Özellikleri
Kuvvetli sezgi ve hisler. Niyet-lilik. Yüksek imajınasyon. Anlayış­lılık. Kurnazlık. Israrlılık. Kararlılık.
(-) Özellikleri
Kıskançlık. Alınganlık. İnatçı­lık. Müzmin dikkafalılık. Serkeşlik. Suskunluk ve Şüphe uyandırıcılık.

YENGEÇ BURCU
Negatif - Su gurubu - Kardinal. Anahtar kelimeler-Muhafaza. Hassasiyet. Yönetici - Ay.
( + ) Özellikleri
Nezaket. Hassasiyet. Sempa­tiktik. Kuvvetli tahayyül. Analık ve­ya babalık insiyakı. İstek ve muha­faza, İhtiyat. Vatanserverlik. Israr. Beceriklilik. Yüksek seviyede evillik.
(-) özellikleri
Aşırı hissi oluş. Uyuşturucu derecede hassasiyet. Züppe mi­zaç. Dağınıklık. Değişkenlik. Zayıf karakter. Kendine acıma meyli. Sa­bit olmamak. Karşısındakinin gu­rurunu okşayıcı tarzda konuşmak. Düzensizlik.

ARSLAN BURCU
Pozitif - Ateş gurubu - Fix.
Anahtar kelimeler - Sevklilik. Yüce gönüllülük.
Yönetici - Güneş.
( + ) özellikleri
Yüce gönüllülük. Eli açıklık. Yaratıcılık. Sevklilik. İyi organizas­yon. Geniş zihinlilik. Şovmenlik ve oyunculuk hissi.
(—) özellikleri
Akidelere aşırı bağlılık. Zorba­lık. Tantana. Züppelik. Tolerans­sızlık. Sabit fikirler. Kuvvet delili­ği. Kendini beğenmişlik.

YAY BURCU
Pozitif-Ateş Grubu-Mobile, anahtar kelimeler - Genişlik. Ser­bestlik. Araştırıcılık. Yöneticisi-Jüpiter.
( + ) Özellikleri
Keyiflilik. Neşelilik. Çok iş bi­lirlik. Açık zihinlilik. Adapte olabil­mek. İyi yargılayabilmek. İyi felse­fe. Hürriyet aşkı. Dışa dönüklük.
(—) özellikleri
Körce iyimserlik. Gürültücülük. Sorumsuzluk. Kapris.

OĞLAK BURCU
Negatif - Toprak grubu - Kar­dinal. Anahtar kelimeler - ihtiyat-lılık. Hesapiılık. İhtiras. Yönetici­si - Satürn. ( + ) Özellikleri
Güvenilirlik. Kararlılık, istekli­lik. Sabır. Sebaat. Ihtiyatlılık. Mi­zah ve disiplin hisleri.
(—) özellikleri
Eğilmez dışa bakış, ihtiras. Kötümserlik. Basmakalıptık. Cim­rilik.

KOVA BURCU
Pozitif - Hava grubu - Fix. Anahtar kelimeler - orijinalite. Ba­ğımsızlık. Yöneticisi • Uranüs (Ananevi olarak Satürn).
( + ) Özellikleri
Hümanizm. Bağımsızlık. Dost­luk. İlerletici durumlara hazır ol­mak. Orijinalite. Mucit ve reform­cu ruh. Vefalılık. Sadakat. İdealist. EntellektOelite meyli.
(-) ÖZELLİKLERİ
Umulmadık gariplikler, isyan. Muhalefet. Sabit fikirler. Gelenek­leri zorlamak.

BALIK BURCU
Negatif - Su grubu - Mobile. Anahtar kelimeler - Tesirlilik. Bu­lanıklık. Yöniticisi - Neptün (Ana­nevi olarak Jüpiter).
( + ) ÖZELLİKLERİ
Alçak gönüllülük. Şefkat. Sempatiklik. Hassasiyet. Adapte olabilmek. Tesirlilik. Anlayışlılık. Nezaket. Sezgi.
(—) ÖZELLİKLERİ
Belirsizlik, ihmalcilik. Gizlilik. Kolay dağılmak. Zayıf arzular. Ka­rarsızlık. Hayatın sert yanları ile kolay mücadele edememek.

Burçların yukarıda sayılan po­zitif ve negatif özellikleri bir insan­da aynı anda ortaya çıkabilir veya bazıları görülür. Bazıları hiç belli olmayabilir. Bazı kimselerde burç­larının sadece pozitif özellikleri ön planda görünürken, bazılarında da sadece negatif özellikler gözükür. Kısaca siz hangi burca mensup olursanız olun yukarıda sayılan olumlu ve olumsuz özelliklerin hepsi sizde görülmeyebilir. Kişide hangi özelliklerin ne derecede bu­lunduğu ancak doğum anına gö­re çizilen gök haritası yardımıyla belli olabilir. Bu özellikler doğum anında Güneş'in, diğer gezegen­lerden aldığı sert veya yumuşak tesirlere göre ortaya çıkarlar.

Kaynak: MsXLabs.org & Astroloji Ansiklopedisi
_AERYU_ - avatarı
_AERYU_
Ziyaretçi
3 Ağustos 2013       Mesaj #17
_AERYU_ - avatarı
Ziyaretçi
Astrolojinin Tarihçesi
MsXLabs.org

Astroloji bilimi insanlık tarihi kadar eskidir. Tarihçilerin araştırmalarına göre farklı uygarlıklar birbirlerinden bağımsız olarak astroloji ile ilgilenmişlerdir. Aşağı yukarı bütün uygarlıklar astroloji ile ilgilendiklerini açıklayan kanıtlar bırakmışlardır. Babil,Mısır,Hint,Çin,Maya,Yunan,Arap uygarlıkları bunlar arasındadır. İlk astrologların kimler olduklarını bilmiyoruz fakat bulduklarını ilk kaydeden KANDİLLİLER dir. M.Ö. 3000 yılında kandilliler (Şimdiki IRAK) astrolojinin bilinen en özgün şekillerinden birini ortaya çıkarmışlardır. Bazı uzmanlar astrolojiye ait ilk kayıtların M.Ö. 5800 yılına kadar gittiğini belirtiyorlar.
Maya uygarlığı, Hindistan ve Çin M.Ö. 2000 yılında astroloji bilimini kullanıyorlardı. Pitagoras Ve Plato'nun yazılarında M.Ö. 500 yıllarında eski Yunanlılarda astrolojinin varlığından bahsedilmektedir. Kuzey Afrika'daki ve Doğu Akdeniz'deki Araplar da M.S. 8 yy. da astrolojiyi kullanıyorlardı. M.S. 805-850 yılları arasında yaşamış olan Albumasur yada diğer adı ile Abu Maaschar'ın yazmış olduğu "Introductorium in Astronomiam" adlı eserle astroloji ortaçağda yeniden önem kazanmıştır.
Zodyak yani burçlar kuşağı ilk astrolojik kayıtlarda şimdikinden biraz daha farklı idi. M.S. 180 yılında büyük yunan matematikçi ve astronom Ptolemy tarafından bugünkü şekline getirilmiştir. Bu yüzyılda ise Carl Jung astroloji hakkında yazılar yazmış insan kişiliği ve motivasyonu hakkındaki çalışmalarında astrolojiden faydalanmıştır.

Astrolojinin Doğuşu

İlk Peygamber olan Hz. Adem'den, son peygamber Hz. Muhammed (S.A.V.)'e kadar 124.000 ( bu rakam kesin olarak bilinmemektedir.). peygamber gelmiştir. Allah, insanlara doğru yolu göstermeleri onların kendi tekliğini bilmeleri için gönderdiği Peygamberlerin her birine değişik konularda ilim hazineleri vermiştir. Çok okuyan kalemi bulan ve kalem ile yazı yazabilen ilk peygamber Hz. İdris Peygambere burçlar ilmi verilmiş kendiside bunu genişletmiştir. Hz. İdris almış olduğu vahye dayalı bir şekilde burçları ve yıldızların gerek insanlar gerek yeryüzünde mevcut tüm birimler üzerindeki tesir ve önemini anlatmaya çalışmıştır.
Kısacası yıldız ilmi veya burçlar ilmi Hz. İdris Peygamberin mucizesi olup daha sonra aynı çayda ilk defa Babiller tarafından mevcut veriler ışığında düzenlenmiş ve genişletilmiştir. Pek çok İslam düşünürleri de yıldızlar konusu inceleyerek varlığın varoluşunda burçların ve yıldızların rolünü çeşitli kitaplarında anlatmışlardır. İslam alimi, İmam Aziz bin Muhammed Nesefi ZUBTEDİL HAKAİK isimli eserinde "cisimler alemin mertebeleri bölümünde açıklıyor"

Malum olsun ki Cenab-ı Hak Hazretleri Cisimler alemini halk etmek diledi. Önce dört zulmaniye nazar etti hemen bunlar eriyip cuşa geldi. Öz ve Hülasasından Arş-ı Alayı yarattı, kalandan kürsiyi yarattı. Kalandan yedinci göğü yarattı, kalandan altıncı göğü, kalandan üçüncü göğü, kalandan kinci göğü, kalandan hava unsurlarını (ay,yıldız,gezegenler v.s.) daha sonra su unsurlarını ve toprak unsurlarını yaratmıştır. Sonra maden, nebat, hayvan ve son olarak da insan meydana gelmiştir."

Ayrıca Kuran-ı Kerim'de yıldızlarla ilgili 60 küsür ayet vardır.Bunlardan bazıları şöyledir.

• Andolsun, biz gökte burçlar yaptık ve onu, bakanlar için süsledik.(Hicr 16)

• Gökte burçları var eden, onların içinde bir kandil (güneş) ve nurlu bir ay barındıran Allah, yüceler yücesidir.(Furkân 61)

• Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzerler.(Yâsin 40)

• Allah O gökleri ve yeri (o yüksekleri ve aşağıyı) Hak ile yaratmıştır. Elbette bunda müminler için ibret vardır. (Ankebut 44)

• Hem göklerde ve yerde kim varsa onundur. Hepsi ona divan durmaktadır.(Rum 26)

• O, göklerde ve yerde bulunan herşeyi kendinden bir lütuf olarak sizin hizmetinize vermiştir. Şüphesiz bunda düşünen topluluklar için ibret ve deliller vardır.(Casiye 13)

• Hem o göğü, yeri ve aralarındakileri biz boşuna yaratmadık. O, küfredenlerin zannı. Onun için ateşe gidecek o inkar edenlerin vay halini. (Sad 27)

• Görmediniz mi ki, Allah göklerde ve yerde ne varsa hepsini sizin hizmetinize vermiş, gizli ve açık olarak nimetlerini üzerinize yaymıştır. Bununla beraber insanlar içinde kimi de var ki, ne bir ilme, ne bir mürşide ve ne aydınlatıcı bir kitaba dayanmaksızın Allah hakkında mücadele ediyor.(Lokman 20)

• Hem sizin için geceyi ve gündüzü güneşi ve ayı emrinize verdi. Bütün yıldızlarda onun emrine boyun eğmişlerdi, elbette bunda aklı olan bir kavim için ibretler vardır.(Nahl 12)


Benzer Konular

17 Şubat 2014 / seul_soliste Astroloji/Fallar
24 Ocak 2007 / virtuecat Astroloji/Fallar
22 Aralık 2007 / KENCISii Taslak Konular
17 Haziran 2009 / Hi-LaL Astroloji/Fallar
24 Ekim 2008 / Pasakli_Prenses Taslak Konular