Arama

Monitör

Güncelleme: 31 Ocak 2009 Gösterim: 15.632 Cevap: 6
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Şubat 2007       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Monitör, teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin uzun bir süre daha kullanımda olacak bir bileşendir. RAM miktarı ya da işlemci hızı ne olursa olsun monitörsüz bir bilgisayar düşünülemez. Monitörler her şeyin küçülmesine alıştığımız dönemlerde büyüyen tek bileşendir diyebiliriz.

Sponsorlu Bağlantılar
Ekranın diagonal (çapraz) ölçümüyle elde edilen, monitör büyüklüğü için kullanılan birim inçtir. (1 inç=2,54 cm’dir). Bir kaç yıl önce 14” monitörler piyasada cirit atmaktaydılar. Fakat günümüz piyasasında bırakın 14”’i, 15” monitörler bile nadir bulunmaktadır. Çoğu bilgisayar sisteminde 17” monitör bir standart halini almıştır. Teknolojinin gelişmesi ile birlikte 19” ve 21” monitörler yaygınlaşmıştır. Fakat bu monitörler hala oldukça ağırlar ve fazla yer kaplamaktadırlar. Bu konuda önemli bir atılım olan LCD (Liquid Crystal Display) monitörler, standart CRT (Cathode Ray Tube) monitörlere göre önemli birtakım avantajlar sağlıyorlar.

Nedir Bu Ekran Boyutları?
Her şeyden önce büyük ve küçük monitörler arasındaki en önemli fark, desteklenen maksimum çözünürlük ve ekran boyutudur. Monitörler tüp yapılarına ve tazeleme hızlarına göre değişik alternatifler sunarlar. Yüksek çözünürlük görüntünün daha gerçekçi ve daha büyük görülebilir alan anlamına gelirken, tazeleme hızı ise, göz sağlığı açısından önemli bir unsurdur. Tazeleme hızı ve yüksek çözünürlük ofis ortamı için gerekli bir ihtiyaç değilse de özellikle CAD/CAM, 3D animasyon ya da 2D konularında çalışan kullanıcılar için bu unsurlar önemli birer kriterdir. Profesyoneller diyebileceğimiz bu kullanıcı sınıfı için 19” bir monitör şarttır. Ortalama bir ev kullanıcısı içinse bir 15” veya 17” monitör gereklidir. 15” ve 17” monitörler arasındaki fiyat farkı gittikçe düşmektedir. Bu fark günümüzde 100$’dan fazla değildir. Göz sağlığınız ve kullanımlarda yüksek performans alabilmeniz için 17” monitör bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu 37 ve 55 ekran televizyon arasındaki farka benzer.

Geçmişten Günümüze Monitör Tarihi
70’li yılların başında yeşil monitörlerle başlayan monitör kavramı, IBM’in 1981 yılında çıkardığı CGA (Color Graphics Adapter) adıyla yeni bir boyut kazandı. CGA monitörler 320*200 çözünürlüğünü 4 renk derinliğiyle destekliyordu. Bunu 1984 yılında ortaya çıkan EGA (Enhanced Graphics Adapter) standardı izledi. EGA ise 640*480 piksellik çözünürlüğü ve 16 renk derinliğini desteklemekteydi. 1987 yılında ise VGA standardının gündeme gelmesiyle birlikte grafik kavramında oldukça büyük gelişmeler meydana geldi. Sonucunda günümüzde adını oldukça sık duyduğumuz 16,7 milyon rengi, 800*600 piksel altında destekleyen SVGA ortaya çıkmıştır. Daha sonra ortaya çıkan XGA (1204*768), SXGA (1280*1204) ve UXGA (1600*1200) standartları ile günümüze kadar gelindi.


Ekran Kartından Monitöre Bilgi Akışı
Genel olarak ekran kartları monitörde gösterilecek sinyali önce dijital formattan analog formata çevirirler. Bunun için DAC (Digital Analog Converter) denilen üniteyi kullanırlar. Bu sinyaller VGA (Monitör ile bilgisayar arasındaki kablo yani D-SUB) kablosu ile monitöre aktarılır. VGA kablosundan yeşil, mavi ve kırmızı sinyaller ayrı olarak iletilir. Bir başka arabirim olan BNC ise daha farklı bir kablo kullanır. BNC uyumlu monitörlere genellikle üst uç modellerde rastlıyoruz. Bu nedenle BNC, D-SUB arabirimine göre daha yüksek bir görüntü kalitesi sunar.

Ekran kartlarında dijital sinyalin analog sinyallere çevrilmesi sırasında çok büyük bir zaman kaybı oluşur. Bu durumun önüne geçebilmek için DVI (Digital Visual Interface) denen bir standart geliştirilmiştir. Başta “Flat Panel” monitörler için tasarlanmış olan bu arabirimin spesifikasyonları TMDS (Transistion Minimized Differential Signaling) protokolü üzerine kuruludur. TMDS sayesinde DVI destekli monitörlerde ekran kartından dijital olarak alınan sinyaller, monitörlerde yine dijital olarak değerlendirilir ve herhangi bir çevrim gerçekleşmediği için bir zaman kaybı olmaz. Bazı ekran kartı üreticileri DVI çıkışı sağlarken, çoğu firma bu arabirimi gereksiz bularak es geçmektedir. Çünkü bu tür monitörler çok pahalıdırlar ve yaygın değildirler.


CRT Monitörlerin Çalışma Şekli
Genel olarak bir monitör; elektron tabancası, saptırıcı ve tüp olmak üzere 3 temel bölümden oluşur. Tüpün uç kısmında bulunan elektron tabancasından yollanan elektron demetleri, sahip oldukları negatif yükle tüpün ön kısmındaki yüksek gerilime sahip elektriksel alana doğru çekilirler. Tüpün ön kısmında bulunan fosfor tabakası bu elektronlarla parlamaya başlar ve görüntü oluşur. Kırmızı, mavi ve yeşil renkler için üç ayrı elektron tabancası vardır. Böylece fosfor tabancasındaki üç ana renkli kısımlar birbirlerinden bağımsız olarak farklı yoğunluklarda uyarılabilirler. Bunun sonucunda renk tonları oluşur.

Elektronlar, fosfor tabakasının hangi bölümüne hangi oranla çekileceği sapıtırcı tarafından belirlenir. Yani elektronların izlediği yolu belirlemek ve elektron demetlerini fosfor tabakanın farklı bölümlerine yönlendirmek saptırıcının görevidir. Saptırıcı bunun için tüpün uç kısmında bir manyetik alan oluşturur. Saptırıcının yaptığı manyetik alan sabit değildir. Zira monitörün köşelerine giden elektronlar merkeze gidenlerden daha uzun bir yol kat eder. Bunun sonucunda önlem alınmazsa fosfor tabakasının merkezine ve köşelerine giden elektronların hedefe varma zamanları farklı olacaktır. Köşeler tüpün merkezi doğrultusundaki elektron tabancasından daha uzaktadır. Elektronların fosfor tabakasının farklı kısımlarına değişik zamanlarda ulaşması, görüntüde kolayca görülebilen bozulmalara sebep olabileceği için monitörlerde bu durumu dengeleyecek özel bir devre bulunur. Saptırıcıya uygulanan akımı dinamik olarak değiştiren bu devre yardımıyla elektronların fosfor tabakasının tüm bölümlerine eş zamanlı olarak varması sağlanır.


Görüntü Nasıl Oluşur?
CRT monitörler temel olarak 2’ye ayrılırlar. Bazı monitörler, fosfor tabakasıyla katot arsında Shadow Mask kullanırken, bazıları da Aperture Grill denilen ve ilk kez Sony tarafından ortaya atılan, çok ince tellerden oluşan ekran maskesini kullanırlar.

Elektronlar fosfor tabakasına ulaştıktan sonra buradaki fosfor noktalarını uyarırlar fakat fosfor tabakasının ön kısmında bulunan özel bir maske olmazsa görüntüde bulanıklık ve renk karışmaları gibi problemler ortaya çıkar. Shadow Mask denilen deliklerle dolu bu özel maske sayesinde uyarılan fosfor elementlerinin görsel olarak birbirini etkilemesi ve görüntünün bozulması engellenir. Bunun sonucunda kırmız, yeşil ve mavi fosfor noktacıkları ideal bir şekilde uyarılarak tek bir nokta oluştururlar. Shadow Mask bir anlamda fosfor noktacıklarına ince ayar yaparak görüntü keskinliğini sağlarlar.


Yeni maske teknikleri
Sony şirketinin “Trinitron” adıyla lanse ettiği bir diğer teknoloji ise Shadow Mask yerine kullanılan ve yukarıda da bahsettiğim Aperture Grill adı verilen ızgaradır. Shadow Mask kullanan monitörlerde nokta aralığı (Dot Pitch, yani aynı renkteki iki fosfor noktacığının merkezlerinin birbirine olan uzaklığına verilen ad) kullanılırken Aperture Grill kullanan monitörlerde, çizgi aralığı (Stripe Pitch) terimi kullanılır. Sony’den sonra Mitsubishi’de “Diamondtron” denilen benzer bir teknoloji kullanmaya başlamıştır. Öte yandan Shadow Mask kullanan monitörlerin fiyatları diğer tür monitörlere karşı daha düşüktür. Bu iki ekran yapısına NEC şirketi de “Slotted Mask” adında yeni bir ızgara tipi ekledi. Bu yeni teknoloji bir anlamda diğer iki ızgaranın karışımı gibidir. Hitachi ise EDP (Enhanced Dot Pitch) teknolojisiyle fosfor noktacıkları arasındaki boşluğu küçülterek daha yüksek resim kalitesi ve hız elde etmeye çalışıyor.

Şu ana kadar hep CRT monitörlerden bahsettim. Birazda LCD monitörlerden bahsedeyim. LCD monitörlerde sıvı-katı arası bir özel materyal kullanılır. Bu özel madde sayesinde LCD ekran; elastikiyet, düşük yansıtma oranı gibi özelliklere sahip olur. Bu sıvı sayesinde daha yüksek ekran çözünürlükleri ve tazeleme hızlarına sahip olunur.

LCD monitörler her şeyden önce CRT monitörlerden çok daha az yer kaplarlar. Kapladıkları alan nerdeyse sadece ekran içindir. Tüp içermedikleri için hafiftirler ve ısınma sorunları da yoktur. Çok az güç tüketirler ve radyasyon yaymazlar. Ayrıca CRT monitörlerin aksine manyetik alandan etkilenmezler. Fakat pahalı oluşları ve CRT monitör ekranı kadar geniş bir alana sahip olmadıkları için günümüzde çok az kullanılmaktadırlar. LCD monitörler aktif ve pasif Matrix olmak üzere ikiye ayrılırlar. Aktif matrix ekranlarda her bir pikselin kontrolü tek bir ince film transistörle (TFT) gerçekleştirilir. Pasif matrix ekranlarda ise bu tür bir transistör yoktur.

CRT monitörler de televizyonlar gibi oldukça yüksek bir gerilim barındırırlar ve bir miktar radyasyon yayarlar. Güç tüketimi ve radyasyon konusunda belli başlı standartlar vardır. 80’li yılların başında ortaya çıkan MPR standardı bu konuda ilk gelişmedir. Ardından çıkan MPR2 standardı ise monitörlerin yaydıkları elektrostatik gerilime sınırlandırma getirmenin yanı sıra monitör ekranından yansıyan ışığın azaltılması gerekliliğini hatırlatıyordu. Bu sıralarda ise DPMS standardı ise daha çok uyku ve bekleme modunda monitörün harcadığı güce sınırlama getiren bir standart oldu.

İyi Bir Monitör Nasıl Olmalı?
Her şeyden önce monitörün boyutu çok önemlidir. Örneğin yazının başında da belirttiğim gibi bir ev ve ofis kullanıcısı için 15 veya 17” monitör yeterli olacaktır. Fakat profesyoneller için 19” monitör bir zorunluluktur. Bir diğer husus olan çözünürlük ise, minimum 800*600 olmalıdır. Hangi çözünürlükte çalışırsanız çalışın 75HZ’in altında bir tazeleme oranı gözleriniz için zararlıdır. 75HZ’nin altında çalışırken göz kolayca ekrandaki titreşimi (Flicking) algılar. Belki siz farkına olmazsınız ama zamanla gözlerde kaşıntı ile başlayan baş ağrılarının ardı arkası kesilmez. Mümkünse 85HZ’lik bir tazeleme oranı tercih edin.

Monitörler günümüzde sisteme ekran kartının SVGA çıkışından kolayca bağlanabilir. Ayrıca USB arabirimini kullanan monitörler vardır. Bu tür monitörler diğerlerine göre biraz pahalıdır fakat bu tür bir monitör alırsanız daha fazla performans elde etmiş olursunuz.


Şimdi gelelim esas konuya. Dünyamızın manyetik alanı yada başka dış manyetik etkiler monitörde istenmeyen bozukluklara neden olabilir. Degauss işlemini destekleyen bir monitör, bu manyetik alanın etkilerini en aza, belki de hiçe indirecektir. Monitörler bu işlemi genellikle açılış sırasında kendileri yaparlar fakat bazı monitörlerde bu işlem manuel yapılmalıdır. Monitör alırken Degauss işlemini destekleyip desteklemediğini öğrenin ve bunu destekleyen bir monitör tercih edin.
vain - avatarı
vain
Ziyaretçi
2 Nisan 2007       Mesaj #2
vain - avatarı
Ziyaretçi
TFT MONİTÖRLER

Sponsorlu Bağlantılar
Modern ekran teknolojileri katot ışın tüplü (CRT) veya düz panel ekranlar olmak üzere sınıflandırılır. Tüplü cihazlar büyüktür ve oldukça fazla yer kaplarlar. Düz paneller yani tüpsüz olanlar ise adından da anlaşıldığı gibi düzdürler ve çok yer kaplamazlar. Düz panel ekran kategorisi kendi içinde LCD (likit kristal), plazma ve LED (ışık yayar diod) gibi teknolojilere sahiptir. Işık yayanlar ve arka plan ışığını üzerinden geçirenler olarak da ayırt edilmeleri mümkündür.
TFT-LCD olarak adlandırılan bu cihazlar arkadan aydınlatmalı ekranlar sınıfındadır. STN ve DSTN (pasif matris LCD) teknolojileri de kullanılır, ancak günümüzde sadece çok düşük fiyatlı taşınabilirlerde rastlanmaktadır.

TFT'ler Nasıl Çalışır?
TFT, 'Thin Film Transistor'ün kısaltılmışı olup pikselleri aktif olarak denetleyen elementleri tanımlar. Bu sebepten "aktif matris TFT" olarak da adlandırılırlar. Görüntü nasıl oluşur? Temel prensip basittir: Her biri renk verebilen çok sayıda pikselden oluşan bir panel sayesinde. Bu amaçla bir kaç adet florasan tüpten gelen siyah ışık kullanılır. Örneğin tek bir pikselin aydınlanması için yapılması gereken şey ışığın geçmesine izin verecek ya da vermeyecek bir kapı veya diyafram koymaktır. Bu basit açıklamayla anlatılabilmesine karşın bunu gerçekleştiren teknoloji elbette çok karmaşık ve kapsamlı. LCD (Liquid Crystal Display), sıvı kristal esasına dayalı düz panel monitörler için kullanılır. Sıvı kristaller moleküler yapılarını değiştirebilirler ve bu yüzden farklı seviyelerde ışığın içlerinden geçmesini sağlayabilirler (ya da ışığı bloke edebilirler). Yönlendirici filtreler, renk filtreleri ve iki sıralama katmanı, ne kadar ışığın geçeceğini ve hangi renklerin yaratılacağını belirler. Katmanlar iki cam panel arasında konumlandırılır. Sıralama katına özel bir voltaj verilerek elektrik alanı oluşturulur ve böylece sıvı kristaller hizalanır. Ekrandaki her nokta (piksel) katot ışın tüplü ekranlarda olduğu gibi 3 farklı bileşene ihtiyaç duyar, biri kırmızı, biri yeşil ve biri de mavi için.
En yaygın TFT teknolojisi Twisted Nematic olarak adlandırılır. Aşağıda bu tür TFT'lerin nasıl çalıştığı açıklanıyor. Elbette başka teknolojiler de bulunmaktadır. Bunlar Bakış Açısı Teknolojileri başlıklı bölümde açıklanıyor

Monitör
Şekil 1a: Standart bir TFT'nin (Twisted Nematic) çalışma şekli (voltaj verilmediğinde)

Voltaj verilmediğinde , moleküler yapı normal durumunda ve 90 derece kıvrıktır. Arkadan aydınlatma lambasından gelen ışık böylece yapı içinden geçebilir
Monitör
Şekil1b: Standart bir TFT'nin (Twisted Nematic) çalışma şekli (voltaj verildiğinde)

Voltaj verilip bir elektrik alanı yaratıldığında sıvı kristaller dikey olarak hizalanacak şekilde kıvrılırlar. Yönlendirilmiş ışık ikinci kutup tarafından emilir. Bu durumda ışık TFT ekranın dışına çıkamaz.
Bir TFT Pikselinin Anatomisi
Kırmızı, yeşil ve mavi filtreler birbirini takip edecek şekilde alt yüzeye entegre edilmişlerdir. Her piksel (nokta) bu 3 renk hücresinden ya da alt-piksel bileşenlerinden oluşur. Bu da 1280x1024 piksel çözünürlükte, 3480x1024 transistör ve piksel elementi olduğu anlamına gelir. 15.1 inç bir TFT'de nokta aralığı (dot pitch-pixel pitch) 0.0188 inç (0.30 mm) civarındadır, 18.1 inç bir TFT'de ise (1280x1024 piksel) 0.011 inç'tir (0.28mm).
Monitör
Şekil 2: Bir TFT'nin pikselleri.
Hücrenin sol üst köşesi bir Thin Film Transistör içerir. Renk filtreleri hücrelerin temel RGB renklerini değiştirebilmelerini sağlar. Piksellerin aralığı küçüldükçe, mümkün olan maksimum çözünürlük de artar. Ancak TFT'ler maksimum ekran alanı yönünden fiziksel bir kısıtlamayla karşı karşıyadır. 38 cm (15 inç) bir köşegen ve 0.297 mm (0.0117 inç) nokta aralığına sahip bir ekranda 1280x1024 çözünürlük almak pek anlamlı değil. Bu incelemenin 4'üncü bölümünde nokta aralığı ve köşegen boyutları arasındaki ilişki hakkında bilgi bulabilirsiniz.
Hangi Özellikler Daha Önemli? - Önemli Bazı Kavramlar
Diyagonal Ekran Boyutunun Tanımı
Bildiğiniz gibi monitörler boy olarak ekranın diyagonal uzunluğu ile sınıflandırılırlar. Örneğin 17 inç denildiğinde çapraz iki köşe arasındaki çizgi uzunluğu alınır. Tüplü bir monitörde "izlenebilir alan" her zaman tüpün diyagonal boyutundan küçüktür. TFT panellerde ise kasanın içinde görüntü verilmeyen bir kenar kısmı bulunmaz. Bu sebepten belirtilen diyagonal boyut her zaman izlenebilir alana eşittir, yani kayıp söz konusu olmaz. Yine bu sebepten dolayı da 15.1 inç bir düz panel ekran, izlenebilir boyutu itibarıyla 17 inç bir tüplü monitöre eşittir.

Bakış Açısı
Bu önemli bir kavram. Zira TFT'lerde tüplülerde olduğu gibi her bakış açısından aynı görüntüyü alamazsınız. Yani monitörün tam karşısından ve sağından ya da solundan bakıldığında ekran farklı görülür. Arkadan aydınlatma ışığı çeşitli filtrelerden, sıvı kristallerden ve hizalama katmanlarından geçtiği için tek bir yönde hareket eder. Mesela çoğunluk ekranı dikey olarak terk eder. Eğer kullanıcı monitöre çok açılı bakarsa, karanlık ya da bozulmuş renkler görebilir. Bu etki örneğin banka veznelerinde kullanışlı olabilir ama genelde istenmeyen bir durumdur. Üreticiler de daha iyi bakış açıları geliştirebilmek için üzerinde uğraştığı birçok teknoloji var: IPS (in-plane switching), MVA (multi-domain vertical alignment) ve TN+film (twisted nematic ve film). Maksimum bakış açısı, ideal kontrast oranının onda birine düştüğü nokta olarak tespit edilir. Örneğin ekrana tam dik açı gibi.

Kontrast Oranı
Kontrast oranı maksimum ve minimum parlaklık değerlerinden türetilir. Verilerin arası ne kadar büyükse o kadar iyi olduğu kabul edilir. Bu 500:1 gibi yüksek kontrast oranına sahip tüplü monitörler için bir sorun teşkil etmez. Böylelikle foto gerçekçi kalite sunarlar. Siyah bir resim göstermek tüplü bir monitör için problem olmazken TFT'lerde arka ışığın parlaklığını değiştirmek zordur ve cihaz çalıştığı sürece de açık kalırlar. Siyah bir resim gösterebilmek için sıvı kristaller gelen ışığı tamamen tutarlar. Ancak bunu mükemmel yapmak fiziksel olarak mümkün olmadığından bir miktar ışık sızması yaşanır. Üreticiler de halen bu sorun üzerinde çalışmaktalar. İnsan gözü için kabul edilebilir değerler 250:1 üzeridir.

Parlaklık
TFT'nin başarılı olduğu bir özellik. Temel olarak maksimum parlaklık arka ışığı sağlayan florasan tüpler tarafından belirleniyor. Metrekareye 200 ve 250 candela (cd/m2) parlaklık birimi sorun değil. Daha yüksek parlaklık değerlerine de ulaşmak teknik olarak mümkün ancak gereksiz, çünkü kullanıcıyı kör etmenin bir alemi yok.
Tüplü monitörlerde maksimum parlaklık 100 ila 120 sd/m2'dir. Daha yüksek değerlere çıkmak katot tabancaları için devasa voltaj hızlanması gerektirdiğinden zordur. Ayrıca daha fazla parlaklık yüksek emisyon değerlerine yol açabilir ve fosfor ömrünü kısaltma gibi yan etkiler de yaratabilir.

Piksel Hataları
Bunlar genelde hatalı transistörlerden kaynaklanırlar. Ekranda nokta olarak saptanabilirler. Bozuk transistörden dolayı ışık piksele ulaşamaz bu nokta karanlık kalır veya sürekli parlak kalmasına yol açar. Bu olay grup halinde görülürse daha da rahatsız edici olur. Ne yazık ki, ekrandaki maksimum ölü piksel sayısını belirleyecek bir standart henüz oluşturulmamış, her üretici kendine göre bir sayı belirlemiştir. 3 ila 5 adet ölü piksel normal denilebilir. Bu tür mal satın alırken kontrol etmekte fayda var, çünkü bu onarılması imkansız hatalar genelde üretim safhasında oluşur. Son bir detay: Bu hatalı piksel sayısı sonradan artmaz, tabii eğer parmağınızla ya da başka nesnelerle ekrana bastırmazsanız.

Tepki Süresi
Birçok TFT'nin halen hareket eden resimlerde (mesela video) sorunları var. Bunun nedeni de sıvı kristallerin tepki süresi. Yeni TFT'lerde 20-30 milisaniye arası değerler normaldir. Bir örnekle açıklayacak olursak standart bir film saniyede 25 kareden oluşur, bu da tek karenin 40 milisaniye'de gösterilmesi anlamında gelir. Sıvı kristaller tepki olarak çok yavaş olduklarından bu sahnede bir miktar bulanıklaşma ya da hareketlerde kesiklik görülebilir. Ancak genelde tepki süresi yeterli olduğundan TFT'ler için "bunlarda film seyredilmez" demek yanlış olacaktır.

Renk Kalitesi-Analog Giriş Sinyallerini Hazırlamak
Dijital düz panel ekranlara kıyasla, standart bir VGA bağlantı noktası ile donatılmış modeller analog resim sinyallerini önce tekrar dijitale çevirmek zorunda olduğundan renk kalitesinde kayıplar oluşabilir. Kimi üreticiler düşük performanslı, sadece 18 bit veriler ile başa çıkabilen (3x6 bit ; kırmızı, yeşil ve mavi renklerin her biri için 6 bit) analog-dijital çeviricilerde ısrar ediyor. Sonuç olarak sadece 262 bin 144 renk (RGB taklidi) gösterilebiliyor. Oysa ki Gerçek Renk modu en azından 16.7 milyon renge ihtiyaç duymakta.


Bakış Açısı Teknolojileri


TN+Film
Monitör

Şekil 1: TN+Film ekranlar, sıvı kristallerini tıpkı standart TFT'ler gibi alt tabakaya dikey olarak sıralar. Üst yüzeydeki bir film de bakış açısını genişletir.
Teknik açıdan bakıldığında TN+Film çözümü uygulanması en basit çözüm olarak gözüküyor. Düz panel üreticileri kıyasla daha eski olan standart TFT (Twisted Nematic) teknolojisini kullanmaktalar. TN+Film'de yatay izleme açısını 90 dereceden yaklaşık 140 dereceye kadar çıkartabilen özel bir film (geciktirici ya da 'discotic' film) panelin en üst yüzeyine uygulanır. Diğer yandan zayıf kontrast oranı ve düşük tepki süresi aynen kalıyor. TN+Film şüphesiz ki en iyi çözüm değil, ancak ucuz.

Monitör
Şekil 2: Voltaj uygulandığında moleküller alt tabakaya paralel şekilde sıralanır.

IPS ya da 'In-Plane Switching', Hitachi tarafından geliştirilmiş bir teknoloji. Ancak NEC ve Nokia da bu yeniliği kullanıyorlar.
Twisted Nematic ekranlar (TN veya TN+Film) ile aralarındaki fark moleküllerin alt tabakaya paralel olarak sıralanması.
Katot ışın tüplü monitörlerde gördüğümüz 170 dereceye varan mükemmel bakış açısı IPS (ya da diğer adıyla Super TFT) teknolojisi ile elde edilebiliyor. Ancak bu teknolojinin bir de dezavantajı var. Sıvı kristallerin paralel olarak sıralanmasından dolayı 'twisted nematic' ekranlardaki gibi elektrotların her iki cam yüzeye de konulması mümkün değil. Bunun yerine alt cam yüzeye petek şeklinde yerleşmeleri söz konusu. Bu da kontrastın zayıflamasına yol açtığından parlaklığın tekrar normal düzeye yükseltilebilmesi için çok güçlü arka ışık gereksinimi doğuruyor. Klasik TFT'ler ile kıyaslandığında tepki süresi ve kontrastta hemen hemen hiç ilerleme yok.


MVA (Multi-Domain Vertical Alignment
Monitör
Şekil 3: Fujitsu tarafından geliştirilen MVA. Teknik olarak geniş bakış açıları ve hızlı tepki süreleri için en başarılı çözüm.
Fujitsu ideal çözümü bulmuş gibi. MVA 160 dereceye varan bakış açısı ve yüksek kontrast oranları ile hızlı tepki süresini optimumda uzlaştırmış.
Peki MVA nasıl çalışır?
MVA'daki M, Multi-Domain (çok bölgeli) anlamına geliyor. Bunlar renk hücreleri içindeki alanlar. Şekil 3, tümsekler aracılığı ile oluşturulmuş bir çok bölgeli örneği gösteriyor. Fujitsu şu anda bağımsız hücreleri 4 adete kadar olan paneller üretmekte.
MVA'daki VA ise "vertical alignment" yani dikey hizalamayı işaret ediyor. Aslında bu terim biraz yanıltıcı çünkü sıvı kristal molekülleri (devinimsiz haldeyken) tümseklerden dolayı tam olarak dik hizalanmış değillerdir (bkz. şekil 3; kapalı pozisyon). Voltaj uygulanarak bir elektrik alanı oluşturulduğunda, kristaller yatay olarak hizalanır ve böylece arka ışık katmanlar arasından geçebilir. MVA, IPS ve TN+Film teknolojilerine kıyasla, oyun ve video performansında çok etkili olan hızlı tepki sürelerinde daha iyidir. Kontrast genel olarak daha başarılıdır, ancak bu da bakış açısına göre değişkenlik gösterebilir.

Değişik Bakış Açısı Teknolojilerinin Değerlendirilmesi

Monitör

Şekil 4:


MVA hızlı tepki süresi ve çok geniş bakış açısı sunuyor ancak Fujitsu'nun bu teknolojisi pazarda hala çok az pay sahibi.
TN+film çözümü tepki süresinde dikkate deðer bir geliŞme sunmuyor. Bunu kullanan ürünler düŞük fiyatlý, yüksek miktarlarda üretiliyor ve bakýŞ açýsýný kabul edilebilir deðerlere çýkartabiliyor. Uzun vadede bu tip ürünlerin Pazar payýnýn azalmasý bekleniyor.
IPS Hitachi ve NEC gibi büyük üreticiler sayesinde pazarın önemli kısmını elinde tutuyor. Bu ekranların başarılı olmasındaki en önemli etken 170 dereceye varan geniş bakış açısı ve makul tepki süresi.
Teknik olarak MVA en iyi çözüm. 160 derecelik bakış açısı en az katot ışın tüplü klasik monitörler kadar iyi. 20 milisaniyelik tepki süresi video oynatımı için uygun. Pazar payları çok düşük ancak giderek artıyor.

vain - avatarı
vain
Ziyaretçi
2 Nisan 2007       Mesaj #3
vain - avatarı
Ziyaretçi
DOKUNMATİK EKRANLAR
Dokunmatik ekranlar nasıl çalışıyorlar?
Dokunmatik ekranların çalışma prensipleri, kullanım amaçlarına ve bulunacakları yere göre birkaç farklı çeşitte olabiliyor. Bu tür ekranlarda günümüzde kullanılan üç temel teknoloji mevcut: Dirençli (Rezistif) Teknoloji, Yüzey Dalgası (Surface Wave) Teknolojisi ve Kızılötesi (Infrared) teknolojisi.

Dirençli Teknoloji
Rezistif ve kapasitif teknolojiler, dokunmayı algılamak için bir nevi devre anahtarlama sistemiyle çalışırlar. İçi açılmış bir uzaktan kumanda veya hesap makinesi gördüyseniz, tuşların temasını sağlamak üzere basınç noktalarında birbirine çok yakın iki yüzey yerleştirildiğini ve bunların
üzerine baskı uygulandığında temas ederek devreyi tamamladıklarını görmüşsünüzdür. İşte rezistif ve kapasitif dokunmatik ekran teknolojilerinin de dokunulan yeri algılamak için kullandıkları prensip
aynıdır.
Rezistif teknolojide önemli olan, öncelikle tüm ekranı basınçla çalışan bir anahtarlama sistemi haline dönüştürebilmek. Bunun için özel bir yapıya sahip kaplama ekran üzerine sıkı bir şekilde yerleştirilir. Bu kaplama iki katmandan oluşur: Üstte dış etkilere dayanıklı polyester panel, altta ise direnç özelliği gösteren panel. Üstteki panelin de ön ve arka yüzeyleri de farklı özelliklere sahiptir. Ön yüzey dış etkilere dayanıklı bir yapı sunarken, arka yüzey ise yarı iletkendir. Dokunma
işleminin algılanması için, öncelikle üst kaplamadaki iletken yüzey ve alttaki dirençli kaplamanın bir şekilde birbiriyle temas etmesi gerekir. Ancak bunun bir dokunma etkisiyle olması gerektiğinden dolayı, her iki kaplama arasına yerleştirilen yüzlerce şeffaf ayıraç sayesinde paneller
arasından bir hava boşluğu oluşturarak iki kaplamanın durup dururken birbiriyle temas etmesini engellenir.
Monitör

Dirençli dokunmatik ekranlarda kullanılan kaplamanın yapısı
Ekranı kocaman bir anahtar haline getirdikten sonra sıra dokunulan pozisyonun nasıl algılanacağını ayarlamaya gelir. Alttaki dirençli kaplama, dört adet tel tarafından sürekli olarak sırayla düşey ve yatay eksenler üzerinde hareket eden +5 volt gerilimle beslenmektedir ve kaplamanın direnç özelliği sayesinde bu voltaj bir taraftan diğer tarafa doğru azalan bir değerle ilerler. Yani dirençli kaplamaya voltajı verdiğinizde bir tarafta +5 volt ile yola çıkan voltaj, diğer tarafa doğru yol alırken giderek azalır ve diğer uçta topraklamayla sonlanor. Ancak X ve Y eksenlerinde dönüşümlü olarak verilen bu elektrik akımının voltajındaki azalma, dirençli kaplamanın özelliği sayesinde ekran üzerinde öyle düzenli bir dağılım oluşturur ki, örneğin X ekseni üzerinden akım verilirken +2.5 volt ölçüm yaptığınız bir noktanın ekranın X ekseni üzerinde tam olarak nereye denk geldiği konusunda tutarlı bir tahmin yapabilir hale gelirsiniz.

Gelelim iletken kaplamaya. Herhangi bir dokunma olmadığı zaman iletken kaplama üzerindeki voltaj değeri doğal olarak sıfırdır ve bu değer bir kontrolcü tarafından sürekli olarak takip edilir. Ancak ekranın herhangi bir yerine dokunarak iletken ve dirençli kaplamalar arasındaki teması
sağladığınızda, bir anda iletken yüzey üzerindeki voltaj değişir ve kontrolcü bunun farkına varır. Daha sonra kontrolcü, koordinatları belirlemek için sırayla şu işlemleri gerçekleştirir:

1- Öncelikle X ekseni üzerinde hareket eden bir elektrik akımı oluşturarak iletken yüzeye bağlı kontrolcüde beliren voltaj değerini okunur ve kontrol kartındaki işlemci tarafından X konumu belirlenir.
2- İkinci olarak aynı işlem bu kez Y ekseni üzerinde hareket eden bir elektrik akımı üzerinde gerçekleştirilir ve Y konumu belirlenir.
Özetle elde edilen X ve Y konumlarına dair elde edilen voltaj ölçümleri kontrolcü tarafından ölçülüp yorumlandığında, iletken kaplamanın dirençli kaplamaya hangi noktada değdiği anlaşılır ve bu bilgi sayısal hale çevrilerek ilgili yazılıma gönderilip, ilgili işlemin yapılması
sağlanır.

Bu teknolojinin kullandığı kaplama görüntü kalitesini bir miktar etkilemekle birlikte, yine kaplamanın özelliklerinden ileri gelen ciddi avantajları mevcuttur. Örneğin kaplama olarak ullanılan polyester malzeme, dış ortam koşullarına ve ağır kirlilik şartlarına camdan daha fazla dayanıklılık gösterebilir. Ayrıca üzerine yapışan toz, kir gibi etkenler dokunma etkisi yaratmadığından dolayı ve eldiven, kalem gibi ekrana baskı uygulayabileceğiniz her türlü dokunma etkisiyle çalışabilirler. Bu özelliği nedeniyle açık alan uygulamalarında ve ağır kirlilik koşullarında çalışılması gereken durumlarda; örneğin endüstride, hastanelerde, sürekli yanınızda dere tepe gezdireceğiniz el bilgisayarlarının ekranlarında ve kamuya açık alanlarda kullanılan
cihazlarda bu teknolojiden faydalanılır.

Yüzey dalgası Teknolojisi
Yüzey dalgası teknolojisi, dokunmayı algılamak için nispeten daha ilginç bir prensip kullanır: Ekran yüzeyini ultrasonik ses dalgalarından oluşan bir ızgarayla kaplamak ve olası bir dokunmanın ızgarada oluşturacağı kesintinin yerini tespit ederek konum belirlemek.
Bu ilginç prensip, yine taşıdığı fikirle paralel olarak ilginç bir şekilde işler. Öncelikle ekran üzerine yüzey dalga sistemini oluşturmak üzere, özel bir şekilde üretilmiş cam bir plaka yerleştirilir. Bu cam plakanın her iki tarafında, X ve Y eksenleri üzerinde iki adet yaklaşık
5,53KHz’lik ultrasonik ses dalgaları oluşturan vericiler yerleştirilir. Cam kaplamanın dört bir yanına ise, gelen ultrasonik ses dalgasını direkt ekran üzerine yönlendirecek şekilde 45 derece açıyla yerleştirilmiş gümüş kabartma yansıtıcılar bulunur. Bu kabartma yansıtıcılar, aynı zamanda üzerlerine gelen ses dalgasının yaklaşık %99’unu geçirirken, geri kalan %1’lik bir kısmı ekranın üzerine yansıtma özelliğine sahiptirler. Böylece sıra sıra dizilmiş yansıtıcılardan, ilk sırada olanının sesin bütününü yansıtması engellenmiş olur.
Vericiden çıkan ses dalgası, yansıtıcıya çarpıp ekranın üzerinde bir uçtan diğer uca geçerek karşı tarafa ulaştığında bu kez ters açıyla yerleştirilmiş diğer bir yansıtıcı grubuyla karşılaşır ve ekranın bir diğer ucundaki alıcıya yönlendirilir. Bu verici ve alıcı sisteminden hem X ekseni için, hem de Y ekseni için birer tane mevcuttur. Böylece ekran üzerinde ultrasonik seslerden bir ızgara oluşur.

Yüzey dalgalarının X ekseninde nasıl dolaştığını gösteren şema. Aynısı Y ekseninde de tekrarlanır
Gelelim algılamanın nasıl yapıldığına... Vericiden yansıtıcılara gönderilen tek bir ultrasonik ses dalgası, tek tek tüm yansıtıcılardan geçerek alıcıya ulaşır. Ancak her yansıtıcı, ultrasonik ses kaynağına olan uzaklığına bağlı olarak değişen sürelerde bu cevabı alıcıya ulaştırır. Örneğin ekran üzerinde toplam 10 adet yansıtıcı olduğunu düşünürseniz; vericiye en yakın yansıtıcıdan ekrana yönlendirilen ultrasonik ses dalgasının alıcıya ulaşması diğerlerine oranla en kısa zamanı alır ve en uzaktaki yansıtıcıdan gelen ses dalgası vericiye en uzun sürede ulaşır. Dolayısıyla alıcı, tek bir ultrasonik ses dalgasına karşılık birbirinden farklı zamanlarda kendisine ulaşan 10 farklı
cevapla karşılaşır. Yani ses dalgasının vericiden çıktığı yerdeki ilk yansıtıcıdan ekranı dolaşıp alıcıya ulaşması 1 saniye sürse, 2. yansıtıcıdan gelen ses dalgası için 2 saniye ve 3. yansıtıcıdan gelen için 3 saniye sürer.

Alıcıya bağlı olan kontrol kartında, kullanılan cam kaplamanın boyutu gibi özelliklere bağlı olarak kaç yansıtıcı olduğu ve her yansıtıcıdan ekrana yönlendiren ses dalgasının alıcıya ne kadar sürece ulaşacağı baştan tanımlanmıştır. Dolayısıyla ultrasonik ses dalgası vericiden bir kez gönderildikten sonra alıcı bunun yansımalarını kontrol etmeye başlar: A süresinde ulaşması gereken birinci yansıma yerine ulaştı mı?
Ulaştı... B süresinde ulaşması gereken ikinci yansıma ulaştı mı?
Ulaştı... C süresinde gelmesi gereken 3. yansıma yerine ulaştı mı?
Ulaşmadı... Bu durumda alıcı, 3. yansıtıcının ekrana gönderdiği ses dalgasının bir engelle karşılaştığını düşünüp bu noktada bir dokunma gerçekleştiğini anlar. Aynı işlem Y eksenine de uygulanarak hangi yansıtıcıdan cevap gelmediği belirlendiğinde dokunmanın koordinatı belirlenmiş olur ve bu bilgi kontrol yongalarında işlenerek yazılıma gönderilir. Bu süreç, yani vericinin ses dalgaları göndermesi ve alıcı tarafından yansıtıcılardan gelen bütün cevapların kontrol edilmesi
işlemi her saniye 25-50 kez tekrarlanır.
Monitör
Yüzey dalgası teknolojisinde kullanılan cam kaplama.
Ekranda ultrasonik seslerden oluşan bir ızgara oluşturmak üzere yerleştirilen gümüş yansıtıcıları resimde görebilirsiniz.
Bu teknoloji, dirençli teknolojiye oranla daha modern bir tekniğe sahiptir ve ekranın üzerinde polyester bir kaplama olmadığından dolayı bu teknolojiye sahip dokunmatik ekranlar kullanıcılarına daha canlı bir görüntü sunarlar. Bu nedenle sunumun ön plana çıktığı durumlarda,örneğin pazarlama, bilgi sağlama, oyun, elektronik katalog gibi uygulamalarda bu teknoloji tercih edilir. Ancak ses dalgalarının uzun mesafede giderek etkisini yitirmesi yüzünden, belli bir boyutun üzerindeki ekranlar için bu teknolojinin kullanılması uygun değildir.
Kızılötesi Teknolojisi
Bu teknoloji, diğerlerine oranla anlaşılması en basit olanıdır. Kızılötesi teknolojisini kullanan dokunmatik ekranlarda X ve Y eksenlerine belli sayılarda kızılötesi diyot, bunların tam karşılarına
da birer kızılötesi algılayıcı yerleştirilir. Sonrası tahmin ettiğiniz gibi; elinizi bu ekranın bir yerine dokundurduğunuzda, algılayıcının karşısındaki kızılötesi ışığı görmesini engellemiş olursunuz ve X-Y eksenlerindeki algılayıcılardan hangilerinin bağlantısının kesildiği bulunarak kesişme noktalarındaki koordinat hesaplanır. Bu teknolojiye sahip cihazlar, geniş mesafede dokunma algılama yeteneğine sahipler ve direkt güneş ışığından veya sudan etkilenmezler. Bu nedenle özellikle dev plazma ekranların dokunmatik hale getirilmesinde tercih edilirler.Infrared teknolojisi, kolay monte edilen bir çerçeve sayesinde hemen her ortama kolayca adapte edilebilme özelliğine sahiptir. Hatta bu işe özgü yazılımı geliştirmek şartıyla bu tarz bir çerçeveyi vitrine yerleştirilerek dokunmatik bir vitrin bile oluşturabilirsiniz. Örneğin vitrindeki bir ürün hakkında bilgi almak isteyen müşteri, vitrinde o ürünün karşısına dokunarak yine vitrine yerleştirilmiş özel bir yazılıma sahip bilgisayar ekranından fiyat ve garanti bilgilerine bile ulaşabilir.
Monitör
Bazı durumlarda malzemenin dışarıdan montajıyla, dokunmatik özelliği olmayan ekranları dokunmatik ekran haline çevirmek mümkün.
Son olarak, anlattığımız bu dokunma algılayıcı teknolojilerin aslında basit fizik temellerine dayanan mekanizmalardan ibaret olduğunu bilmek lazım. Ancak bunların arkasında bunlar kadar önemli iki unsur daha var: Birincisi aldığı fiziksel verileri yorumlayarak sayısal koordinat bilgilerine dönüştüren ve bunun yanında ortalama hesabı ve tolerans kontrolü gibi tüm işlem yükünü üzerinde barındıran kontrolcü, ikincisi de teknolojinin işletim sistemiyle entegrasyonunu kurarak yazılımlarla uyumlu hale gelmesini sağlayan sürücü.





CRT’NİN (CHATOD RAY TUBE) ÇALIŞMA PRENSİBİ
Çalışma prensibi televizyonla aynı olan katod ışınlı ekranlar, günümüzde en çok kullanılan ekran çeşididir. İlk zamanlarda sadece siyah üzerine yeşil yazı yazabilen ekranlar yerini artık milyonlarca renkle gösterebilen ekranlara bırakmış durumdadır.
CRT monitörlerin çalışma prensibi hemen hemen tüm monitörlerde (monochrom, renkli) aynıdır.
CRT, elektron parçacıklarının hareketini kolaylaştırmak için havası alınmış bir tüpten ibarettir. Katod tarafından seri halde yollanan elektron parçacıkları, tüpün değişik kesimlerine doğru hızla çarpar. Renkli monitörlerin çalışma ilkeleri de temelde aynıdır. Ama renkli monitörlerde 3 adet katod (elektron tabancası) bulunur. Yeşil, mavi ve kırmızı ile bütün renkler elde edilebildiğinden, renkli monitördeki her bir elektron tabancası, ekranın berisindeki tabakada bulunan bir fosfor noktacığına ateş eder. Elektron fosfora çarptığında onu parlatır, ama bu parlaklık çok uzun sürmez. Onun içindir ki, görüntü değişmese bile aynı işlemin tekrar tekrar yapılması gerekir; katodlar ekranı sürekli olarak tazeler. Tarama ve tazeleme işlemi, ekranda satır satır yapılır. Yüksek çözünürlükte (1024*768) ve daha fazla renk kullanımında, "interlaced" adı verilen monitörlerde rahatsız edici bir görüntü oluşmaktadır. Interlaced monitörlerdeki bu durum, hareketli görüntülerde fark edilmediğinden bu tür uygulamalarda kullanılabilir. Interlaced monitörlerde, "interlacing" adı verilen görüntü oluşturma işlemi sırasında önce tek numaralı satırlar, sonra da çift numaralı satırlar taranarak çizilir. Bu işlem çok hızlı olduğu için fark edilmez ancak belirli bir hız kaybı ortaya çıktığı için görüntü titrer. Bu nedenle, daha iyi olan "Non-interlaced" monitörler üretilmiştir. Bu monitörler, sabit ve hareketli görüntü ortamlarında, titremeyen, daha kaliteli görüntüler sunarlar. Monitörlerdeki görüntü kalitesini doğrudan belirleyen ölçütler arasında, "dot pitch" yer almaktadır. Dot pitch, ekran üzerinde bulunan aynı renkte iki nokta arasındaki mesafeyi tanımlar. Bir ekranda "dot pitch" ne kadar küçükse görüntü o kadar iyidir. Bu değerler 0.39, 0.28, 0.26mm arasında değişmektedir. Monitör büyüklüğü "inç" olarak ifade edilir. Yaygın olarak 14" lik monitörler kullanılmaktadır. Monitörlerde görüntü kalitesi, çözünürlüğe bağlı olarak da değişmektedir. Bu çözünürlük standart monitör için 640*480 pixel'dir. Ekran çözünürlüğünde sınır, grafik kartına da bağlı olarak, 800*600, 1024*768 ve 1280*1024 pixel arasında değişmektedir. Görüntü kalitesini belirleyen son bir unsur da, ekran tazeleme hızıdır. Bu hız 50-90 Hz arasındadır. Monitörler TV'de olduğu gibi bir radyasyon yaymaktadır. Radyasyon oranı en aza indirilmiş, "LR/Low-Radiation" monitörler de üretilmektedir.

Monitör
Resim 1 - Bir CRT monitör
Bilgisayarların ilk çıktıkları zamandan bu yana ekranların temel yapılarında pek bir değişiklik olmamıştır. Bu ekranların içinde TV’deki gibi bir trafo, gerekli ayarların yapılmasını sağlayan ve bir katod ışını tüpü vardır. Katod tüpü şeklen bir huniye benzeyen ve içindeki hava boşaltılmış, ön yüzeyi fosfor ile kaplanmış bir çam fanustan ibarettir. Bu tüp üç kısımdan oluşmaktadır. Bunlar;
· Elektron tabancası : Ekranda her bir noktayı oluşturacak olan elektronları hızlandırıp yönlendiren mekanizma
· Maske (Saptırıcı) : Sadece renkli ekranlarda olan ve üç temel rengi içeren bölüm. Bu renkler yeşil, kırmızı ve mavidir.
· Fosfor Tabakası : Üzerine çarpan elektronların parlamasını sağlayarak görüntüyü oluşturur.
Monitör
Resim 2- CRT Monitör kesiti
Yukarıdaki belirttiğimiz gibi renkli ekranlarda fosfor tabakasından önce bir maske tabakası ve üç tane elektron kaynağı vardır. Bu kaynaklardan her biri bir renge denk gelir. Bu üç renk maskede birleşerek milyonlarca rengi oluşturur.
Görüntünün oluşması sırasında elektronların fosfor tabakasının hangi bölümün hangi oranda, hangi bölümüne çekileceği saptırıcı tarafından belirlenir. Yeni elektronların izlediği yolu belirlemek ve elektron demetlerinin fosfor tabakasının farklı bölümlerine yönlendirmek saptırıcının görevidir.
Saptırıcı bunun için tüpün uç kısmında bir manyetik alan oluşturur. bu kısma mıknatıs benzeri manyetik cisimler yaklaştırılmamalıdır. Aksi takdirde görüntüde bozulmalar oluşabilir. saptırıcının yarattığı manyetik alan kararlı değildir. çünkü monitörün köşelerine giden elektronların hedefe varma zamanları farklı olacaktır. Elektronlar fosfor tabakasının farklı kısımlarına değişik zamanlarda ulaşması, görüntüde kolayca görülebilen bozulmalara sebep olmaktadır. Bunu önlemek için özel bir devre kullanılır. Bu devre yardımı ile elektronlar fosfor tabakasının tüm bölümlerine eş zamanda varmasını sağlar.
İnsan gözü saniyede 25'den fazla görüntüyü işleyebilir. Eğer bu görüntü sayısı saniyede 60'ın altına düşerse gözde yorulmalar meydana gelir.
EKRANLARIN TEMEL ÖZELLİKLERİ
a) Ekranın Tazelenmesi
Burada açıklayacağımız cam ekran milyonlarca fosfor noktacığından oluşur. bu noktacıklara "DOT" adı verilir. Monitörlerde arkaya doğru uzayan ve bazen de kısa olan tüp içindeki elektron tabancası bulunmaktadır. Ekrandaki bir görüntüyü oluşturmak için bu tabanca elektronları ekranın üstünden başlayarak soldan sağa doğru teker teker gönderir. bu sırada elektron fırlatarak fosfor parlatma işlemi ekran kartından gelen sinyallere bağlıdır.
Fosfor parladıktan sonra hemen geri söner. Bu sebeple Bu işlemin sürekli yapılması gerekir. bu olaya ekranın tazelenmesi denir.
Kısacası Ekranın tazelenmesi ekranın saniyede kaç kez yenilendiğini gösterir. Bu durum ekran ve ekran kartını çözünürlüğü ile değişir. Örneğin 800*600 ve 1024*768 çözünürlükte bu tazeleme oranları 60 hertz ile 70 Hertz arasında değişir.
b) Ekranda piksel , dot ve çözünürlülük kavramları
Ekranda görünen şekil, geometrik bir örümcek ağı olarak da adlandırabileceğimiz dikey(sütun) ve yatay (satır) üzerindeki noktalardan oluşur. bunların her birine piksel denir.
Bir seferde ekranda görüntülenebilen piksel sayısına çözünürlü denir. Örneğin 800*600 çözünürlük denilince 800 sütun ve 600 satır üzerindeki noktacıkların kullanıldığını belirtir. Toplam noktacık adedi 480 000'dir. Dot ise ekrandaki milyonlarca fosfor noktacıklarına denir.
c)Görüntü Alanı (İzlenebilir alan)
Bir ekranın boyutları genellikle inç olarak verilir. Günümüzde 15" monitörler kullanılmaktadır. Ama 17",19" ve 21" monitörlerde sıkça kullanılır. Buradaki değerler monitörün bir köşesinden çaprazdaki diğer köşesine olan uzaklığı belirtir.
Fakat esasen monitörlerin çoğunluğunun görüntü boyutu bu değerlere tam olarak uymaz. Hatta üç farklı modeldeki 17" monitör arasında izlenebilir alanlara çok ufak olsa da farklılıklar vardır. buradan görüleceği gibi "izlenebilir alan" monitörün dahil olduğu kategorideki boyuttan farklı olarak bizim kullanabileceğimiz veya daha doğru bir ifade ile görüntünün gösterebildiği alanı ifade eder. Örneğin; 17" monitörde, izlenebilir alan olarak 15,8" veya 16" olarak sunulur. benzer olarak 15"monitörlerde izlenebilir alan 13,9" veya 14" olarak belirlenir, 14" monitörler kategorisinde ise 13,3 civarındadır.
d) Boyut ve çözünürlük bağlantısı
Genellikle yanlış olarak belirlenen bir olay da, ekranın boyutunun arttıkça çözünürlüğünün de yükseleceği şeklindedir. Oysa çözünürlük monitörün özelliklerine, kalitesine ve kullanım süresine bağlı olarak değişebilir. Günümüz piyasasında bazı 17" monitörlerle aynı çözünürlüğü sunan 15" monitörlerin oldukça çok olduğunu söyleyebiliriz.
Bir diğer noktada yüksek küçük bir alan daha çok piksel anlamına geldiği için, küçük bir monitör üzerine yüksek çözünürlüğe ulaşmaya çalışmak ekranı ve kullanıcının gözünü yoracaktır. çünkü tazeleme hızı düşecek ve ekranda titremeler oluşacaktır. ö yüzden üst sınırları fazla zorlamamak gerekir. ayrıca farklı bir ekranı düşük çözünürlülükte kullanmaya çalışmakta iyi değildir. Örneğin 21" monitörde 800*600 çözünürlüğü kullanmak gibi. Burada piksellerin büyüdüğünü görürüz. şeklin kırılan noktalarında görünen tırtıllar belirgenleşir ve görüntü kötüleşir.
e) Nokta aralığı (Dot Pitch)
Ekranlarla ilgili kısa bilgilerle boyuttan sonraki madde olarak dot pitch, yani nokta aralığı görürüz. Burada nokta aralığını, pikseli oluşturan kırmızı, yeşil ve mavi noktaların birbirine olan mesafesi olarak tanımlayabiliriz. Bu mesafe azaldıkça noktaların arası daralıp, elde edilecek resmin kalitesinin daha kesin ve detaylı olabilmesini monitörlerde ise 0.27, 0.26 ve 0.24 aralığında değişir. tabii aralık azaldığında fiyat artar.
f) Shadow Mask ve Aperture Grill
Daha önce belirttiğimiz gibi ekranda renklerin doğru gözükmesi. için kırmızı, yeşil ve mavi renkli dot'lardan doğru renkte olanların parlaması gerekmektedir. Elektronlar fosfor tabasına ulaştıktan sonra buradaki fosfor noktalarını uyarırlar fakat fosfor tabakasının ön kısmında bulunan özel bir maske olmazsa görüntüde bulanık ve renk karışması gibi problemler ortaya çıkar. Bu kadar çok noktacık arasında bu işlemin yapılabilmesi amacıyla "shadow mask" adı verilen metal bir nesne kullanılır. Shadow mask denilen deliklerle dolu bu özel maske sayesinde uyarılan fosfor elementlerinin görsel olarak birbirlerini etkilemesi ve görüntünün bozulması engellenir. Bunun sonucunda kırmızı, yeşil ve mavi fosfor noktacıkları ideal bir şekilde uyarılarak tekbir nokta oluşturur. Burada "shadow mask" CRT"nin yüzeyine birebir oturacak şekilde tasarlanmıştır. Shadow Mask bir anlamda fosfor noktacıklara ince ayar yaparak görüntü keskinliğini sağlar.
Monitör
Resim 3- Shadow Mask Olayı
Buna karşılık bazı monitörlerde ise bu teknik yerine "aperture grill" tekniği kullanılır. bu tekniğin Shadow mask'a göre üstünlüğü ise fosfor noktalarına daha fazla elektron taneciği yollanmasına izin verir. Böylece resim daha parlak çıkar. Monitör üreticilerinde SONY bu iki teknik yerine dikey metaller kullanarak düz kare ekranlar geçerek trinitron tüpleri kullanmaktadır.
Monitör
Resim 4- Trinitron Aperture Grilli
g) Resim kalitesini oluşturan etkenler
  • Keskinlik / Netlik : En önemli görüntü kalitesi unsuru resimlerin ne kadar keskin veya net gösterebildiğidir. Örneğin Shadow Mask kullanan monitör genelde sadece ekranın ortalarına yakın kesimlerde ve düşük çözünürlüklerde kesin resim sunabilirler. Trinitron monitörler ise ekranın her köşesine her noktada net görüntü verirler. Aşağıdaki resimde bu örnek açıkça görülmektedir.
Monitör Monitör
Resim 5- Trinitron ve Geleneksel Monitörün görüntü farkı
  • Parlaklık : Parlaklık trinitron monitörlerde parlaklık daha net olarak görülmektedir. Ayrıca ucuz monitörlerde dikkat edilecek olursa parlaklık ayarının çok geniş bir dairede çalışmadığı görülür. Bu durum özellikle aydınlık ortamlarda çalışırken uygun resmi yakalamaya sebep olabilir. grafik ile uğraşanın bu noktaya dikkat etmesi gerekir.
  • Bombe Olayı : Ekrandaki dot'lar satırlarda ve sütunlarda tam dikey ve yatay yerleştirilmeli. özellikle ekranın köşesinden fazla eğrilik olması bombe olayına sebep olur. buna karşılık bazı monitörler bu hatayı düzeltmek için "pincushion" ayarı sunuluyor. fakat bu noktada eğer maddi açıdan elverişli ise "flat" yani düz kare ekranlar tercih edilmelidir. yalnız bu da kullanıcılara ilk bakışta ters gelebilir. Çünkü bu tip monitörler görüntüyü iç bükey olarak sunarlar. kullanıcının buna alışması zaman alabilir.
MonitörMonitör
Düz Kare Tüp Geleneksel Bombeli Tüp
Resim 6- Tüpler Arasındaki Fark
  • Parlama : Monitörlerde ekran camındaki ışık yansımalarından kaynaklanan parlamaları önlemek için değişik teknikler kullanılır. tepedeki fluoresan ışıktan dolayı ekranda meydana gelen parlama rahatlıkla gözünüzü kısa sürede etkiler ve bozulmasına neden olur. Oysa trinitron tüp kullanılan düz ekranlarda bu yansımanın en aza indirildiği görülmektedir. Böylece göz kamaşarak yorulmayacaktır. Parlamalardan korunmanın bir başka yolu da filtrelerdir. Filtreler yansıma önleyici özelliklerinden dolayı göz bozulmalarını aza indirmektedir.
Monitör
Resim 7- Parlamanın Önlenmesi İçin Teknikler
  • Renk Doğruluğu : Bir ekranda renklerin doğru yansıtılıyor olması gerekir. Yani mavi, tam anlamı ile mavi rengi göstermeli. aksi halde düzenine veya ayarına bakılmadır.
h) Manyetik alan ve Degauss : Bilindiği gibi CRT içerisindeki düzen manyetik alan dışında, çekim yaratan nesnelerden kolaylıkla etkilenir. Mesela mıknatıs gibi nesneler monitörün ön yüzüne yaklaştırıldığında renklerde bozulmalar görülür. Monitörün arka yüzüne yaklaştırıldığında görüntünün de bozulduğu görülecektir. günümüzde kullanılan monitörlerde ise ilk açılışlarında bu manyetik ortamı kullanabilir hale getirmek için degauss işlemi uyguluyorlar. Bu işlem istenildiği ekranın ayarlar kısmını kullanarak ta yapılabiliyor. Fakat dikkat edilmelidir ki bu işlem esnasında monitör çevresindeki elektronik medyalar veri kaybına uğrayabilirler.
i) Kontroller : Monitör kasanın içerisinde görüntü işlemlerini kontrol eden bar baskı devre bulunur. Buradaki kart yada kartlar, ekran kartından gelen sinyalleri gerektiği şekilde işlemekler ve monitörün üzerindeki kontrol düğmelerinin çalışmasına da yardımcı olurlar. Buradaki ayar düğmeleri dijital veya analog olabilir. Analog veya dijital olmasının kendine özgü zorlukları vardır.
Monitör
Resim 8- Dijital Ekranın kontrol düğmeleri
j) Güç Kaynağı : Monitörün besleme kablosu direkt olarak prizden alınırsa daha iyi olacaktır. Böylece bilgisayarın güç kaynağına fazla yüklenilmemiş olur. Ayrıca UPS'e bağlanması daha iyi olacaktır. Herhangi bir elektrik dalgalanmasında monitör zarar görmemiş olur. yada zarar gömesi en aza indirilir.
k) Data Kablosu : Günümüzde iki tür data kablosu bağlantısı kullanılır.
  • 15 pinlik bağlantı : En yaygın olarak kullanılan bağlantı şeklidir. Burada veri aktarımı kablonun ucundaki 15 pinlik konnektörün aracılığı ile gerçekleştirilir.
Monitör
GozDemNur - avatarı
GozDemNur
Ziyaretçi
10 Nisan 2007       Mesaj #4
GozDemNur - avatarı
Ziyaretçi
sutgirl bu yazı çok güzel ve faydalı
bu seneki projelerimde bana çok yardımcı olacak...
paylaşımın için teşekkürler...
murat7734 - avatarı
murat7734
Ziyaretçi
8 Haziran 2008       Mesaj #5
murat7734 - avatarı
Ziyaretçi
ARKADAŞLAR MERHABA. BİR LCD MONİTÖR ALMAYI DÜŞÜNÜYORUM. MARKA VE ÖZELLİKLERİ İLE BİRLİKTE TAVSİYE EDEBİLECEĞİNİZ BİR MONİTÖR SÖYLER MİSİNİZ?
CrasHofCinneT - avatarı
CrasHofCinneT
VIP Pragmatist Çılgın Zat...
8 Haziran 2008       Mesaj #6
CrasHofCinneT - avatarı
VIP Pragmatist Çılgın Zat...
Alıntı
murat7734 adlı kullanıcıdan alıntı

ARKADAŞLAR MERHABA. BİR LCD MONİTÖR ALMAYI DÜŞÜNÜYORUM. MARKA VE ÖZELLİKLERİ İLE BİRLİKTE TAVSİYE EDEBİLECEĞİNİZ BİR MONİTÖR SÖYLER MİSİNİZ?

Sana tavsiye edeceğim en uygun fiyatlı kaliteli monitör AG Neovo K-A19'dur. Aşağıda özelliklerini ve ürünün incelemesini veriyorum kendin bakarsın fakat başka monitör araştırmaya gerek bile yok bence...

neovoka19ono8jv6

Özellikler :

1440 x 900 max. çözünürlük
850:1 gerçek kontrast
Parlaklık 300 cd/m2
16.2 milyon renk
3 ms tepki süresi
0,285 mm nokta aralığı
15 Pin D-Sub Bağlantı
TCO’99 standartları
170o-160o (Yatay-dikey) görüş açısı
31 kHZ – 81 kHz Yatay tarama
55 Hz – 75 Hz Dikey tarama
Benzersiz İnce Tasarım


Geniş ekran ve uygun fiyatı bir arada sunan AG Neovo K-A19 LCD monitör inceleme...

> > Ürün İncele Detayı Daha Fazla Bilgi < <
Ölmediğine sevindim, hala acı çekebiliyorsun...
xxacunxx - avatarı
xxacunxx
Ziyaretçi
31 Ocak 2009       Mesaj #7
xxacunxx - avatarı
Ziyaretçi
teşekkürler

Benzer Konular

30 Ekim 2014 / bluetooth212 Bilgisayar
19 Şubat 2014 / Misafir Taslak Konular