Arama
Günlük Kontrol Paneli
Bu Mesaja Puan Verin

Sevgili....

bekirr 23 Mayıs 2012 12:30

Canı için sevgili isteyenin hikâyesi

Vaktiyle bir padişahın çok güzel bir kızı vardı. Garibanın biri onu görmüş ve âşık olmuştu. Her nereye gitse sevdiğinden bahsediyor, aşkını anlatıyor, sabredemiyor, çırpınıyor, âh çekiyor, halkı kendine acındırıyordu. Öte yandan şehirde haber çabuk yayıldı ve sultan bunu duyunca aşıkı huzura getirtip,
Ya ülkemi terk eder gidersin, dedi, ya da kelleni vurdurtacağım, kararını hemen ver.
Zavallı adam, düşündü, taşındı ve gitmeye karar verdi. Sultan ise adamın cevabını duyunca cellâtları çağırttı. Vezir dedi ki:
Hünkârım, neden suçsuz birinin kellesini vurdurttunuz?
Çünkü gerçek bir âşık değildi o, sahtekârdı. Eğer gerçekten âşık olsaydı başının kesilmesini seçerdi. Eğer başının kesilmesini seçseydi, tahtımdan kalkıp onu yerime oturtacaktım

İhtar: Hayatını sevgilisinden daha çok seven kişi aşk davasına kalkışmamalı.

Sevgili için can isteyenin hikâyesi;

Vaktiyle bir padişahın çok güzel bir kızı vardı. Uzun saçlı bir delikanlı ona âşık oldu. Geceleri hasretiyle âh ediyor, gündüzleri sarayın kapısını gözlüyor, o nereye giderse atının ardından sürüklenip gidiyor, koşuyor, gözlerinden yağmur gibi yaşlar akıtıyordu. Bu yüzden sultanın çavuşlarından durmadan eziyet görüyor, dayak yiyor, ama bir kerecik olsun feryad etmiyor, âh demiyordu. Halk bu olup biteni gördükçe kâh delikanlıyı ayıplıyorlar, kâh sultanın insafsızlığına söyleniyorlardı. İçlerinden bir tanesi bile delikanlıyı kıza lâyık görmüş değildi. Nihayet kız, babasına, bu belâ niceye dek sürecek, dedi; beni bu hâlden kurtar, artık utanıyorum. Sultan bunun üzerine o delikanlının tutulup derhal şehir meydanına getirilmesini, orada saçlarından bir atın ayağına bağlanıp bedeni paramparça olana dek sürükletilmesini ferman etti. Halk, yürekleri parçalanarak meydana toplandılar, göz yaşları toprağı kızıl güllere benzetmekteydi. Ve nihayet sultan da kızı uğrunda can feda edecek olanın hâlini görmek istiyordu. Herkes hazır olunca bir asker, delikanlının saçlarından tutup hazırlanan atın ayağına bağlamak üzere sürüklerken aniden kurtuldu ve padişahın huzuruna koşup eteğine yapıştı:
Ey âleme adalet veren sultan, dedi; senden bir dileğim var, bir parçacık beni dinle...
Sultan hışımla karşılık gösterdi:
Canını bağışlamamı istiyorsan, nafile; şu anda seni öldürtmekten daha önemli bir arzum yok. Saçımdan sürükletme, bir anda öldürecek bir yol tut diyeceksen, ahdettim, senin kanını at nallarına çiğneteceğim. Bir zaman için bana aman ver diyeceksen, bu da mümkün değil, çünkü toplanan halka karşı küçük düşmüş olurum. Yok kızımla birkaç dakika olsun yalnız kalayım diyeceksen, onun bir tek tel saçını bile sana reva görmem, artık onun yüzünü göremeyeceksin.
Hayır, ey her yaptığını güzel yapan sultan, dedi deli¬kanlı, canımı bağışlamanızı istemiyorum sizden. Hiçbir an mühlet de dilenmiyorum hatta. Kızınızı bana göstermeye¬ceklerini de artık biliyorum. Atların ayağı altında sürüklen¬me konusuna gelince, buna da itirazım yok. Benim sizden isteğim tamamen başka.
Söyle o vakit nedir dileğin?
Elbette bugün beni öldürecek, at nalları altında hor ve hakir bir halde kanımı toprağa karıştıracaksın. Dileğim o ki beni onun atının ayağına bağlayıp sürüklet. Çünkü ben o ay yüzlünün yolunda ölünce ancak diri olabilirim.

Sultan, onu bağışladı ve kızıyla evlendirip ölü gönlüne can verdi
...

Kırkambar: İskender PALA
Bu Kategoride: Varsayılan
Gösterim 2360  Yorum 0  
Önceki     Ana Sayfa     Sonraki
Toplam Yorum 0

Yorumlar