Arama

Gothic (Gotik - Gothic Nedir? - Gothic - Gotik Sanatı Resimleri) (1. Katalog)

Güncelleme: 4 Mart 2016 Gösterim: 1.741.647 Cevap: 314
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Temmuz 2006       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Gothik Sanat
MsXlabs.org
Sponsorlu Bağlantılar

Gothic, bir stilden çok içinde bulunduğun atmosferin durumudur. İçine kapalı karamsar bir hava taşıyıp her şeyi grinin tonları ve siyah görmek olarak nitelendirilebilir.
Gotik sanatı, Roman sanatının sunduğu hayalgücü ve birikim üzerinde yükselmiştir. Bu sanattaki yapı ve düzen, dekorasyon, esin ve plastik anlayış tam anlamıyla yeni, "el değmemiş"tir. Roma Yunan'dan yararlanmış; Bizans Roma'dan ve Doğu'dan kaynaklanmış, Roman sanatı Doğu'nun, Bizans'ın, Barbarların ve Antikçağ'ın melez ürünü olarak ortaya çıkmıştı. Rönesans ve modern sanatlar da mimarlık ve süsleme öğelerini Antikçağ'dan almıştı. Gotik sanatı ise Roman sanatının gelişimini köstekleyen köhneleşmiş formların kısıtlamalarını bir yana atarak doğadan yola çıktı. Gotik sanatı Roman sanatının sunduğu birikimden ve bakış açısından yararlanmasına karşın, Roman sanatının reddiyesi üzerinden kendini yaratmıştır. Gotik sanatçı da bu yaratıcı itkiyle her şeyi yeni baştan ele alma cesaretini gösterebilmiştir. Aydınlanmanın tohumları yavaş yavaş toprağa düşmektedir.
Rönesans döneminde İtalyanlar, Ortaçağ sanatını aşağılamak üzere "tedesco" diyorlar. Bunun Fransızcası "gotik". Gotik sanatı 12. yüzyılın ilk çeyreğinde Fransa'da ortaya çıktı, 13. yüzyılda olgunluk aşamasına ulaştı. Bundan sonra İngiltere'de hızlı bir gelişim gösterdi ve 13.-14. yüzyıllarda tüm Avrupa'da yayıldı. Rönesans'ın doğuşuyla beraber gerilemeye başladı ve giderek ortadan kayboldu.
Bu dönemde eski Galya bir krallık iktidarı altında merkezi ve güçlü bir devlet olmaya başlamıştı. Paris Üniversitesi'nde ders veren Aziz Thomas, dinsel dogma ve politik düşünce ile beraber inancın dünyevîleşmesini temsil ediyordu. Tüm bir toplumun ortak çabasının ürünü olan katedraller, somut olaylar dünyasının ve düşünce alanını egemenlik altına alan düzenin anıtsal ifadesiydi. Düşünce manastırdan üniversiteye, sanatsal girişimler başrahiplerden piskoposlara geçiyordu.
Roman sanatının kasvetli şatoları, Gotik dönemde saraylara dönüştürüldü. 15. yüzyılda ekonomik alanda öne çıkarak yeni bir sınıf oluşturan burjuvazinin gereksinimleri doğrultusunda, kent konutları olan konaklar ve villalar yapıldı. Gotik dönem, köprü, hastane, manastır, belediye binaları, adalet binaları, çarşılar gibi çeşitli yapılar ortaya koyarak gelişmiş bir toplumun büyük mimarlık gereksinimlerine cevap verdi. Politik iktidarın niteliğine uygun olarak Gotik sanat da merkezlerde yoğunlaştı, taşraya ancak örnek olabildi.
Gotik dönem insana yönelme konusunda bir adım daha attı. İnsana doğru atılan her adım, dinden biraz daha uzaklaşmak anlamına geliyordu ve insana ulaşmanın o dönemde dinden uzaklaşmaktan başka da yolu yoktu. Gerçekten de din, dogmalarını, ancak aklı reddederek kabul ettirebiliyordu. Aklı reddetmek ise insanı reddetmekti.
12. yüzyılda teolojik bir kavram olan Meryem, 13. yüzyılda çocuğunu seven şefkatli bir ana haline gelmiştir. Roman yapılarının yüksek kapı alındıklarındaki çatık kaşlı İsa, Gotik yapılarda kemer payandalarına inmiş bir figür olarak inananları dinsel bir gülüşle selamlamaktadır. Bu dönemde tanrı da en yüce yargılayıcı olmaktan çıkarak insanlaşmıştır. Gotik dönemdeki süslemecilik Bizans'taki simgeciliğe karşılık ansiklopedik bir nitelik kazanmıştı. Örneğin Chartres Katedralindeki 8000 kabartma ve resim skolastik felsefeyi anlatıyordu.
Gotik sanatı, mantığı ve matematiği mimariye uygulayarak yapıları yükseltmenin yöntemini buldu. Yüzünü doğaya çevirerek akla yöneldi. Akla yönelmesinin bir sonucu olarak gotik sanatta bir sistem değil bir dünya yaratma vurgusu vardır. Nitekim katedral, birçok imgenin ve varlığın yaşama zemini bulduğu başlıbaşına bir dünyadır.
Bu dünya yaratma kurgusu, tamamlayıcı unsurlar olarak felsefe ve bilimin de önünü açmıştır. Bu akıl yürütmeyi ileride Descartes'ta göreceğiz.
Birbirlerini besleyerek ayrı kanallardan beslenen sanat, felsefe ve bilim gelişen ve karmaşıklaşan koşullara yanıt üreterek, yaşanabilir bir dünya kurgusunun esas bileşenleri olma niteliğini bugün de sürdürmektedir.





Resim ve fotoğraf konularında uygulanan kurallar şöyledir:
  • +18 içerikte resim ve fotoğraf eklenmemelidir.
  • Deviantart.com sitesinden alınan her resim ve fotoğraf için kaynak bilgisi verilmesi zorunludur.
  • Bir mesajda en fazla 3 adet resim/fotoğraf olmalıdır.
  • Eklenecek olan her resim/fotoğraf mesajına konu başlığı girilmelidir.
  • Yukarıda belirtilen kurallara uygunluk göstermeyen bütün resim/fotoğraf ekleri silinecektir.

Son düzenleyen Safi; 4 Mart 2016 01:50 Sebep: Kırık resim linkleri kaldırıldı.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Temmuz 2006       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Gotik üzerine çeşitlemeler (ek$i sözlük'ten)
Sponsorlu Bağlantılar
  • Kelimenin etimolojik olarak Miladdan sonra 5. yüzyıl civarlarında İskandinavya dolaylarından çıkıp gelen ve Roma imparatorluğu'na bir süre kök söktüren (ve böylece kendi sonlarını da hazırlayan) Germenik ırk Goth'lardan geldiği aşikardır, fakat bu kelime sonraları farklı anlamlar da kazanmıştır. İngiliz medeniyeti politik anlamda rakipleri olan Fransa ve İspanya'ya olan köksel ve ruhsal üstünlüğünü kanıtlamak için "gothic"i kendine sıfat bile yapmıştır. (Tabi İngiliz ırkının ataları kahraman jutelar ya da gete'lerden de ilham alınmış olabilir burda) ama yine de gotik kelimesi tarihte uzun bir süre "barbar", "yaban", "sivilize olamamış" anlamlarında olumsuz bir sıfat olarak kullanılmıştır. İlkel ve dar kafalı insanlarla/ülkelerle özdeşleştirilmiştir. Özellikle sonraları 18. yüzyılda rasyonalizm ve sanayileşmeyle beraber gotik artık olumsuzdan da çıkıp küçük düşürücü bir sıfat olarak kullanılmıştır. o dönemde kendilerini medeniyetin doruklarında, "biz olduk artık" havalarında gören avrupa toplumları, kendilerini fazla kaptırdıkları bu mantık ve bilim gerçekleriyle gotik edebiyatı (ya da daha genel anlamıyla "romans"ları) yerin yedi kat dibine gömmüştür. Okumanın bir insan ihtiyacından ziyade toplumsal sınıflara göre yazıldığı çizildiği bu dönemde burjuvazi, tıpkı kendi akıllarının erdiği tek şey gibi "yararcılık" kokan romanlara yönelmiş, romanlar neredeyse "standart edebi eser"ler konumuna gelmiştir. (Hatta ilk dönem romanlarında protagonist bir hana girerken yazar "şu han bilmemne şehrinin bilmem ne sokağında, konaklamak için ideal gidin görün." gibisinden direk okuyucunun gerçek hayatında işine yarayacak notlar yazarmış.) Ama bu aşırı gerçekçilik ve "ne görüyorsam o var"cılık bir süre sonra insanoğlunu tatmin edemeyecek düzeye gelmiştir. Çünkü insanlar maneviyatlarını, hayalgüçlerini ve yaratıcılıklarını daha fazla aç bırakamamıştır. (Bir nevi sentimentalizm ya da agnostizme yönelme isteği) edebiyat ve genel olarak sanat kendini bu açmazdan kurtaracak yollar ararken romantizm gümbür gümbür gelmiştir. Endüstriyel şehir hayatının, bununla beraber doğan toplumsal sınıf ayrılıklarının ve haddinden fazla yararcılığın insan ruhunu bozduğuna, toplumları giderek çürüttüğüne inanan bu edebi akım giderek yayılmış, çoğunluğun genel tavrı haline gelmiştir. Hayalgücü ve duyguların tekrar yükseğe çıkmaya başlamasıyla gotik edebiyat da uyarılıp yattığı mezardan çıkmıştır nihayet. En fazla Amerika olmak üzere Avrupa'da bu yazına gereken önem verilmeye başlanmıştır artık. Bu periyoddan Viktorya dönemine kadar özellikle İngiltere'de çok güzel tadından yenmez eserler çıkmıştır. Sonraları yine ait olduğu gölgeye çekilecekken yirminci yüzyılda yeni bir ivme kazanmıştır gotik. Çernobiller, kirlilik problemleri, dünya savaşları derken tüm dünya toplumlarının kapıldığı karamsarlık havasından kaynaklanıyor olsa gerektir bu. Çünkü gotik bu yaşamı sorguladığı gibi ölümü ve diğer dünyaları da merak eder. Meraktan da öte bundan haz duyar. İnsanın görünen kısmından ziyade sinik ve kaotik yüzlerini irdeler. Bu yüzden yirminci yüzyılda karamsarlığın ve içselliğin sembolu haline gelmiştir gotik. Sadece edebiyatla kalmamış, sinemaya (malum, tonlarca gotik film), müziğe (gotik rock, gotik metal, endüstriyel gotik vesaire) ve modaya da (taş gibi gotik hatunlar, kendilerini crow sanan satanist zibidiler) sıçramıştır. Günümüzde "Gotik nedir?" sorusuna insanların önce bir afallaması, "nasıl anlatsam?" demesi de bu yüzden zaten.
  • Got Sanatı ya da Barbar Sanatı olarak da anlamı vardır. İtalyanlar Roma İmparatorluğu döneminde dünyanın bir numaralı gücüyken, Alman kabileleri got ve vandalların topraklarını işgali nedeniyle büyük bir öfke duymaktaydılar. Bu yüzden aydınlanma devri yani Rönesans ile yıkılış dönemi arasındaki döneme, buna sebep olanların isimlerini, got ve vandalları koydular. Got Sanatının dışında, güzel şeylerin yıkılıp yakılmasına da vandallık demişlerdir.
  • Gothic mimari 12-16. yüzyıllar arasında avrupada kullanılan, sivri kemerler, kaburgalı kubbeler ve ayrıntılı süslemeleri ile hemen tanınan mimaki akıma ve bu tarz mimariye benzeyen diğer mimari akımlara verilen isimdir. Gotik edebiyat özellikle 18. yy sonunda popüler olan, karanlık, grotesk ve doğaüstü olayları işleyen edebi türe zaman zaman verilen isimdir. En belli başlı örnekler için (bkz: frankenstein) (bkz: dracula) (bkz: dr jeykll mr hyde)
  • Gotik müzik heavy metal ve punk arasında bir tarzdır: "Gotik muzik heavy metal olmakla beraber punk ile ilişkisi oldukça zayıftır. Daha çok orta çağ ve barok döneme ait klasik müziğin heavy metal'le iç içe geçtiği estetik yönden kuvvetli bir tarza sahip olup bu yönden punkın tam tersi bir duruş sergiler."
  • Gotik moda ise genelde her nedense özellikle teenage kızların, özellikle de The Crow filmlerinden sonra daha da benimsediği bir moda. tercihen deri, siyah giysiler giyilir ve ceset gibi, vampir gibi bembeyaz makyaj yapılır, saçlar uzun, çeşitli renklerde, tırnaklar da bir o kadar uzun ve renk renktir. Kollarda boyunda boş yer kalmayana kadar takılar istenirse takılabilir, vaciptir. Her gothic genç kızın gönlünde pumpkin king jack gibi bir sevgili sahibi olma hayalleri vardır. Gothic komünity üyelerinin milli bayramı helloween, milli içecekleri red wine, başkentleri gotham city'dir.
  • "Gotik italyanların rönesansda kuzey ortaçağ sanatını tanımlamak için kullandıkları kelimedir. Bu, onlar için barbarlık anlamına gelen bir kelimeydi. Gotiğe korkunç, şatafatlı ve grotesk gözüyle bakılırdı. Aslında bir çok durumda öyleydir, ancak bazılarına göre hayatın kendisinin korkunç, şatafatlı ve groteks olduğu bir dünyada o mükemmeldir. Dualizm ön plandadır, her şeyin iki yüzü olduğu insanlar beden ve ruh, iyi ve şeytan oldukları, tozdan yaratıldıkları halde cenneti isteyebildikleri savunulur. Esas olarak onca yıl boyunca çok sayıda insanın üstünde çalışması ve farklı fikirlerin kaynaşması sonucu ortaya çıkan korkunç görünümlü ve şatafatlı mimari akımın hayranlıkla karşılanıp yaşam tarzı olarak belirlenmesidir. Çok fazla fikirin kaynaşmasıyla oluşan bir tarzı insanlar sadece peşinden gitmek için standartlara sokmuştur; gotik siyahdır (kötülük ve çirkinliğin temsilcisi şeytani olan), gotik kandır (siyah üstüne kırmızı yazılı web siteleri, siyah deri giysili kırmızı saçlı kırmızı rujlu genç kızlar), gotik şatafattır (boş yer bırakmayan takılar) demişlerdir.

Son düzenleyen Mira; 7 Haziran 2014 16:32 Sebep: Kırık resim linki kaldırıldı.
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
15 Temmuz 2006       Mesaj #3
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı
Dijital manipulasyon: Bilgisayar ortamında farklı fotoğrafları birleştirerek veya yoğun grafiksel öğeler kullanarak var olmayan sahneler yarattığınız fotoğraflar
Bildiğiniz üzere dijital fotoğraf olayı oldukça gelişti. Bugün neredeyse analog makine satışı durmuş desek yanlış olmaz sanırım.

Fotoğraf üzerinde hata ve kusurları düzenleme.
Son yıllarda bilgisayar teknolojisinin yeni açılımları her şeyi olduğu gibi fotoğrafçılığı da etkiledi doğal olarak. Artık, ister filme kaydedilmiş olsun ister dijital olarak kaydedilmiş olsun, çekilmiş bir fotoğrafla “oynama”, üzerinde değişiklikler yapma şansımız mevcut. Peki, bu bir şans mıdır?

Koşulların değişmesiyle birlikte hayatımızdaki tüm kavramlar ve olgular bir tür dönüşüme uğrarlar. bu tartışmasız kabul ettiğim bir gerçektir ve sanat da bu dönüşümden nasibini alır.. Materyallerin ve araçların değişmesi beraberinde üretim süreçlerinin de değişimini getirir. Bununla birlikte ürünlerin olası açılımları da orantılı olarak artış gösterir. bu bağlamdan bakarsak fotoğrafçılıktaki “manipülasyon” işlemlerini de üretim sürecinin sonuna eklenmiş yeni bir halka olarak tanımlayabiliriz. Sonuçta burada da eser sahibinin öznel yorumu ve yaratıcılığıdır aslolan. Şimdilik.

Söz konusu manipülasyon işlemini bir kaç açıdan değerlendirmek istiyorum, bakalım hangi sonuçlara varacağım. Her şeyden önce manipülasyonun sınırı nedir, ne, ne kadar manipüle edilmelidir ya da bir sınırı var mıdır?
Yine photoshop ya da benzeri bir programla fotoğrafın rengiyle, ışığıyla, parlaklığıyla oynayabiliriz. Burada da çektiğimiz objeye ya da mizansenin süreç içersindeki “hal”ine müdahale ediyoruz demektir.
Bir takım efektler kullanarak yeni bir anlam yaratabiliriz. İşte bu noktada iş biraz çetrefilleşir. Bu benim için oynama ya da düzeltmeden farklıdır zira burada yeni bir şey eklemektir söz konusu olan.

Biraz daha açayım. Bir futbol maçı üzerine yapılmış bir filmle, filme alınmış bir futbol maçı arasındaki farklar yakın bir örnek teşkil edebilir. Birincisinde futbolcuların yetenekleri, futbol maçı olgusunun açılımları destekleyici unsurlardır ana malzeme kameradır; ikincisinde ise kamera destekleyici bir unsurdur ana malzeme futbol maçı olgusudur, filme alma işlemi değil. Belki şöyle bir örnek daha verebiliriz: bir tiyatro oyunu düşünelim. Bu oyunu kameraya alıyoruz ve insanlara bu şekilde ulaştırıyoruz. Şimdi sadece kamera kullandığımız için ya da kurgu tekniklerinden faydalandığımız için bu filme sinema eseri diyebilir miyiz? Evet, oyuncuların ortaya salınıp hadi oynayın bakalım dendiği ve bu oyunların kameraya alınıp sonra da sinema diye insanlara sunulduğu pek çok ürün mevcut. fakat biz bunlara en kibar haliyle teatral filmler ya da Hitch amca gibi “konuşan insan görüntüleri” diyoruz..
Tekrar başa dönersek son örnekte anlatmaya çalıştığım gibi, nasıl ki film kamerası kullanmış olmak bir kaydı tiyatro eserinden sinema eserine dönüştürmüyorsa, fotoğraf
gelelim son maddeye. Diyelim zaman değişti, tıp ilerledi! Kavramlar içerikler başkalaştı. bir sanat eseri ucu açık anlamlar taşısa da, düalist bir yaklaşıma sahip olsa da, kısaca öyle de olsa böyle de olsa yapılmış ve bitirilmiş bir şeydir! Anlam olarak çoğaltılabilir, yeniden yorumlanabilir, her çağa göre farklı bir anlama geliyor olabilir. bu muhatabı ile, muhatabının onunla kurduğu ilişki ile ilgili bir durum. fakat, yaratıcısı için ‘ol’muştur, ‘bit’miştir, ‘tamam’lanmıştır. (it has been made!)! Picasso yaşasaydı eğer eh herkese yarandım asıl kendimi beğendirmem kişiye de yaranayım değil mi derdi. hadi bakalım değiştirdim biraz daha. Tabii sanat eserleri de insanlar gibidir, neydim dememeliler ne olacağım demeliler, yanlış mıyım eser kardeşim allasen! Buradaki yanlış birilerine yamanma gayreti değil değerli okuyucu, yukarıdaki eleştirileri kendi kendime de yapmış olabilirim. Sonuçta sen bensin, ben de sen değil miyim? “hepimiz hem aynayız, hem de aynadaki yüzleriz” dememiş mi Mevlana.
Ben de bir karenin/hikâyenin objesiyimdir nasıl olsa; daha fazla manipüle etmeyin beni!


FOTOMONTAJDIR. DARK diye anılır gothic resimler çiçekli böceklileri güzel olduğu gibi yani cıvıl cıvıl her rengin birleşmesi (böyle kedili köpekle cıks resimleri sevenler olduğu gibi gothic sevenler de mevcut zevkler tartışılmazmış)siyah ve gri tonları da güzeldir son dönemin revaçta sanat dallarından biri.

Ad:  g1.jpg
Gösterim: 5981
Boyut:  25.3 KB

Ad:  gothich.jpg
Gösterim: 5840
Boyut:  20.1 KB
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Mira; 7 Haziran 2014 16:32 Sebep: Kırık resim linkleri kaldırıldı.
king nothing - avatarı
king nothing
Ziyaretçi
15 Temmuz 2006       Mesaj #4
king nothing - avatarı
Ziyaretçi
Gotik Sanat
XII. yy.dan Rönesans'a kadar Batı Avrupa'da gelişen sanat biçimidir. Gotik sanat Fransa'da doğmuş olmasına rağmen adını Hıristiyanlığın ilk yıllarında Avrupa'yı istilâ eden Gotlardan almıştır. Bu terimi ilk defa İtalyan hümanistleri kullanmışlardı. Onlara göre, özellikle Alpler'in kuzeyinde gelişen ve roman sanatının ardından gelen bu sanat, İlkçağ'ın klasik kurallarından iyice ayrılıyordu. Ve, bu üslûbu küçümsediklerini belirtmek için italyan hümanistleri ona, gotik sanat adını veriyordu.

Roman Sanatından Alevli Gotik Üslûbuna
Gotik sanat, XII. yy.dan XVI. yy.a kadar, dört büyük dönemde gelişti. Birinci dönem, XII. yy.ın büyük bir bölümünü kapsar ve mimari çizgilerin genel görünüşünü hâlâ etkileyen roman sanatıyla gotik sanat arasında bir geçiş dönemi teşkil eder. Bu çağın en özgün anıtları Fransa'dadır: Saint-Denis Manastır Kilisesi, Sens, Noyon ve Laon katedralleri.
Aşağı yukarı XII. yy. sonlarından XIII. yy. ortalarına kadar uzanan ikinci dönemde gotik sanat iyice yerleşir ve doruğuna ulaşır. Bu dönem, gotik sanatın «klasik» çağıdır ve hepsi birbirinden ünlü pek çok anıt bu dönemde yapılmıştır: Chartres, Bourges, Merveille du Mont-Saint-Michel katedralleri. Bu çağda gotik mimari İtalya, Almanya ve İspanya'ya da sıçramış, sonra İngiltere'ye geçerek orada daha değişik bir nitelik kazanmıştır (Canterbury, Chichester katedralleri).
Daha sonraki döneme ışınlı gotik adı verilir. Bir önceki dönemin eser bolluğu yanında bu dönem biraz fakir kalır. Bu dönemde daha çok eski yapıların bitirilmesine çalışıldığı için (Paris'teki Notre-Dame Kilisesi'nin yan kiliseleri, Saint-Denis Kilisesi'nin şahını) büyük anıtların sayısı azdır (Troyes, Tours katedralleri, Westminster Manastır Kilisesi).
Nihayet, XIV. yy.ın ikinci yarısından başlayarak, gotik sanat büyük bir diriliş ve canlanma dönemine girer. Bu dönemde gotik sanattan pek çok üslûp doğmuştur. Bunların en önemlileri, İngiltere'deki düşey üslûp (Oxford ve Cambridge Üniversitesi yapılan), Fransa ve Almanya'daki alevli gotik'tir.

Yükseklik ve Işık
Gotik, her şeyden önce kaynağını dinden alan bir mimarlık üslûbudur. Bütün çağ boyunca anıtların yapımındaki en büyük özellik sivri kemerin kullanılması, göğe yetişmek istermişçesine uzayan düşey çizgilerle ince sütunlara olan düşkünlük ve içeriye bol ışık girmesini sağlamak için büyük pencerelerin açıldığı duvarların inceltilip hafifletilmesidir.
Gotik yapı tarzı, pencerelere gittikçe daha çok önem vererek vitrayların geliştirilmesine elverişli bir ortam da yarattı. Başlangıçta vitraylarda, yalın renklere (mavi, kırmızı, turuncu) yer veriyordu. Sonra, XIV. yy .da hem zamandan ve paradan tasarruf etmek, hem daha duru bir ışık sağlamak amacıyla tekrenkli vitraylar büyük ölçüde kullanılır oldu ve yeni bir renk olarak altın sarısı geçerlik kazandı. Nihayet XV. yy. ortalarında, gene daha sıcak renk tonlarına dönüldü ve perspektif ortaya çıktı: böylece vitray, camdan yapılmış gerçek bir tablo halini aldı.
Gotik resim ve gotik heykel çoğu zaman mimarinin tamamlayıcısı sayılır. Bu alanda roman sanatının de koratif ve stilize görünüşünden vazgeçilmiş ve daha güçlü bir gerçekçiliğin arayışına başlanmıştır. Nihayet halıcılık da gotik sanatın bir bütünleyicisi olarak XIV. ve XV. yy.larda altın çağını yaşar.

gotik1
Fransa'da Chartres Katedrali: cümle kapısı alın tablasında Isa baş yeri alıyor. 1145-1150 arasında gerçekleştirilen bu kapı, gotik heykelciliğin başlangıcını haber verir.

gotik2
«Saint Jean ve yedi Doğu Kilisesi» (bölüm) [1375-1380], Nicolas Bataille eseri: gotik halıcılığın en başarılı örneklerinden biri. Halıcılık Müzesi, Angers.

gotik3gotik4gotik5
(Solda) Saint-Denis Kilisesi'nde kemerli sütunlar. Sivri kemerler oluşturacak biçimde birleşen silmeler gotik mimarinin bir özelliğidir; bu sayede, yapının sağlamlığı açısından bir sakınca yaratmaksızın yüksek pencereler açılması olanağı kazanılmış olur.
(Ortada) İsa ve havarileri: Alman heykelcisi Tuman Riemenscheneider'ın (1460-1531) eserinden bir bölüm. XIV. yy.ın sonunda, kiliselerin iç süslemesinde tahta heykeller de yer almağa başladı. Palatinat Müzesi, Heidelberg.
(Sağda) Amiens Katedrali'nin şahını (yapımı 1220-1270). 42 metre yükseldiği ve bol ışığıyla bu şahın, gotik mimarinin en ferah yapılarından birini oluşturur.

Romantik Bir Moda
XIX. yy.da romantikler, hem şairlere (özellikle Victor Hugo), hem de mimarlara («neogotik» yapılar) esin kaynağı olan gotik sanata heveslendiler. Resmi makamlar da bu modanın dışında kalamadı ve gotik anıtları (Carcassonne Sitesi, Paris'te Notre-Dame Kilisesi Pierrefonds Şatosu) onartmak üzere mimarlara (en ünlüleri Violletle-Duc) başvurdular; bu restorasyon çalışmaları bazen başarılı oldu, bazen olamadı.

Kuyumculuk
Bu çağın bütün sanatları gibi gotik kuyumculuk da aslında dinsel nitelik taşıyordu. Bu sanat özellikle çok zengin ayin eşyası ile temsil edilir: kupalar, kutsanmış kâseler, piskopos haçları, kutsal kalıntı mahfazaları (Evreux'de Aziz Taurin'in kemiklerinin saklandığı sandık, Correze'de Azize Fortunade büstü).

Taştan Kitaplar
Birer kutsal kitaba benzeyen gotik katedraller, inanmışları eğitmek üzere, sayısız sahnelerle süslenmiştir. Sözgelimi Chartres'daki Notre-Dame Katedrali'nde 1,800'ü aşkın yontulmuş figür, vitraylarında ise 5,000'e yakın kişi yer almaktadır.






Son düzenleyen Safi; 28 Aralık 2015 02:04 Sebep: Kırık resim linki kaldırıldı.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Temmuz 2006       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Gothic (Gotik - Gothic Nedir? - Gothic - Gotik Sanatı Resimleri) (1. Katalog)
Son düzenleyen Blue Blood; 9 Ekim 2006 22:37
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Ağustos 2006       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
luismimireia01
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Ağustos 2006       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  Till_Death_Do_Us_Part_by_SmxDeadlyDesignz.jpg
Gösterim: 1947
Boyut:  47.0 KB
**LP** - avatarı
**LP**
Ziyaretçi
8 Ağustos 2006       Mesaj #8
**LP** - avatarı
Ziyaretçi

gothic angel03



Son düzenleyen Safi; 4 Mart 2016 01:50 Sebep: Kırık linkler silindi
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Ağustos 2006       Mesaj #9
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Özgür Ansiklopedi'de Gotik

Gotik, kendine has özelliği olan bir sanat anlayışı ve yazı şekli. Gotik yazılar ilk baskı denemelerinde denenmiş çoğunlukla Almanlar tarafından kullanılan bir yazı stilidir. Gotik sanatı 12. yüzyılın ikinci yarısında Romanik sanatının değişmesiyle, Latin sanatına bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Mimaride ilk çıkış yeri Fransa diyenler varsa da Avrupa'nın çok yerinde aynı zamanda rastlanmış ve bütün Hıristiyan batı dünyasına yayılmıştır. Her ülke Gotik sanatında zevkine uygun değişiklikler yapmıştır. Avrupa'nın sanat merkezi kabul edilen İtalya'da ise pek tesiri görülmemiştir. İngiltere'de sütunları çoğaltan ve kubbenin altında onları yelpaze gibi açan bir dikey üslüba bağlıdır. İspanya'da Gotik sanatının Arap motifleriyle birleşmesinden meydana gelen müdeccer (mudejar) üslubu doğmuştur. Gotik sanatı Avrupa'nın kuzeyinde 16. yüzyılın başlangıcına kadar sürmüştür.
Gotik sanatının mimarları, ağırlığın itme kuvvetini ve yönünü tesbit ederek, baskıyı kemerlere ve fil ayaklarına aktardılar. Böylece yapının tamamı dengeye faydalı olan elemanlara bağlandı. Ağırlığa tamamiyle hakim olan Gotik mimarisinde yapılar, sanki yükselerek uçuyormuş gibi bir his verir.

Ad:  Into_The_Mystic.jpg
Gösterim: 1346
Boyut:  78.0 KB

Gotik tarzının önemli özelliği sivriliktir. Roma mimarisindeki yaygın kubbeler yerine, dilimli kubbeler, yuvarlak kemerler yerine, sivri ve birbirini kesen kemerler kullanılmıştır. Dini yapılarda aranan diğer bir husus ise büyüklük ve yücelik hissinin uyandırılmasıdır. Pencerelerin bol olması, pencere camlarının renkli olması, çatılardaki okumsu kuleler dikkati çeken diğer özelliklerdir.
Gotik tarzı, yalnız mimarlıkta tesirli olmayıp; süs ve gündelik eşya resim ve yazıda heykelcilikte de etkili olmuştur. Gotik mimarlık ise daha ziyade katedral, kilise, manastır gibi dini yapılarda tesirini göstermiştir.
Gotik mimarisinin başlıca eseri katedraldir. 13. yüzyılda toplum adeta bütün heyecanını ve zenginliğini katedral yapmaya ve süslemeye harcamıştır. Paris'te Notre Dame ve Amiens bunlardandır.
Son düzenleyen fadedliver; 25 Ekim 2009 22:54
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Ağustos 2006       Mesaj #10
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
img70854 gothic roger

img22096 vampiria

Benzer Konular

12 Haziran 2012 / ThinkerBeLL Fantezi Dünyası
1 Ağustos 2009 / kompetankedi Sanat
30 Temmuz 2009 / king nothing Sanat
28 Mayıs 2008 / yüksel2 Edebiyat