Arama

Guatr

Güncelleme: 8 Temmuz 2015 Gösterim: 79.625 Cevap: 10
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Eylül 2006       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı

Bu maddedeki yazılar yalnızca bilgi verme amaçlıdır. Yazılanlar, doktor uyarısı ya da uzman önerisi değildir.



Sponsorlu Bağlantılar
Guatr

Tiroidin genel anlamda büyümesine GUATR adı verilmektedir. Büyüyen bir tiroit dışardan görülebilir veya boynun bir veya iki tarafında şişlik şeklinde hissedilebilir. Bazen de hastalar boyunlarının sıkıldığını ifade ederler. Büyüme; düzgün ( difüz guatr ) ya da yumrulaşmalar şeklinde (nodüler guatr) olabilir. Her iki halde de ya guatr normal çalışıyor (ötiroit guatr) ya fazla çalışıyor (hipertiroidik guatr veya toksik guatr) ya da az çalışıyor olabilir (hipotiroidik guatr). Çalışma bozukluğu olan guatrların yarattığı yakınmalara daha sonra değinilecektir. çalışma bozukluğu olmayan düzgün büyümelerde genellikle sorun olmaz., ancak hasta kötü kozmetik görünümden ya da nefes darlığından yakınıyor olabilir.

Nodüllü guatrın önemi nedir?
Tiroitte gelişen nodül veya nodüller gözle görülebilir veya elle hissedilebilir. Bazen de tesadüfen tetkikler sonucunda ortaya çıkar. Özellikle son yıllarda ultrason, tomografi, manyetik rezonans (MR) gibi tetkik araçlarının yaygın kullanıma girmesiyle elle hissedilemeyen nodüller erken devrelerde saptanabilmektedir. Dolayısıyla tiroidin çalışmasında bozukluk yoksa küçük nodüller bulgu vermeyebilir ve hastanın yakınması olmayabilir. Ancak düzgün büyümede olduğu gibi kötü kozmetik görünüme ve nefes darlığına yol açabilirler. ( Resim ) Bazen nodül veya nodüllerin tiroitten bağımsız olarak kendi başlarına fazla çalışmaları ( otonomi kazanma ) sonucu toksik nodüler guatr denen durum ortaya çıkar.

Dişi guatr nedir ? Bu adlandırma doğru mudur?
Guatr için ameliyat edilmiş hastaların bir kısmında çok çeşitli nedenlere bağlı olarak guatrın yeniden oluşma şansı vardır. Guatrı yeniden oluşan hastaların guatrına dişi guatr adı verilmiştir. Bu adlandırmanın nereden kaynaklandığını söylemek güçtür. Muhtemelen halk arasında ortaya çıkan bir adlandırmadır. Ancak ameliyattan bir müddet sonra guatrı tekrarlayan bazı hastalar, hekimleri tarafından ”senin guatrın dişi imiş onun için büyümüş” dediğini belirtmektedirler. Her ne şekilde ortaya çıkarsa çıksın bu deyimin bilimsel açıdan doğru olmadığı bir gerçektir.

İç guatr nedir ? Bu adlandırma da doğrumudur?
Bu adlandırma ya fazla çalışan guatrlar için ya da dışardan çok belirgin olmayan guatrlar için ortaya atılmış bir deyim olarak kabul edilebilir. Bazen cerrahın ne kadar zor bir ameliyat yaptığını hastaya anlatması için kullandığı bir terim haline gelmiştir. Ancak tıbbi açıdan bakıldığında bu terimin de doğru olmadığı söylenebilir.

Nodüller kötü huylu olabilir mi?
Nodüllerin üzerinde fazlaca durulmasının asıl nedeni budur. Ancak nodüllerin büyük kısmı iyi huyludur.

Nodüllerin kötü huylu olabileceğini gösteren bulgular nelerdir?
Bunun muayene ile anlaşılması hemen hemen imkansızdır. Ancak bazı göstergeler kötü huylu olabileceğini ima edebilir. Eğer nodül çok sertse, yutkunmakla hareket etmiyorsa nodül ortaya çıktıktan sonra ses kısıklığı ve yutkunma güçlüğü başlamışsa şüphelenilmelidir. Bu bireylerde daha sonra değinilecek olan tetkiklerle doğru tanı konabilir. Ayrıca herhangi bir hastalık için boyuna şua ( radyoterapi ) alan hastalarla, nükleer kaza olan bölgede yaşayan bireylerde nodülün kanser olma şansı artmaktadır. Çernobil nükleer kazasından sonra o bölgede yaşayan çocuklarda tiroit nodülü ve kanserinde artma saptanmıştır.

Son düzenleyen Daisy-BT; 11 Ekim 2009 21:42
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
11 Eylül 2006       Mesaj #2
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Guatrın çeşitleri
Bunlar diffüz hiperplazi ve nodüler guatr olarak tanımlanıyor.
Sponsorlu Bağlantılar
1- Diffüz hiperplazi; bu durumda sadece büyüme vardır ve tiroidbezi içinde başka oluşum ve patoloji yoktur.genellikle denizden uzak yerlerde (iyot eksikIiğine bağlı) görülür.
2- Nodüler guatr; bu durumda ise tiroid bezinin içinde mercimek veya nohut büyüklüğünde, bazen daha da büyük kitleler mevcuttur.

Belirtileri
Tiroid bezindeki büyüme salgının azalmasına veya çoğalmasına neden olmuyorsa, yani hastada hipertiroidi veya hipotiroidi durumu yoksa, pek fazla bir belirti vermiyorsa. Boyun ön bölümünde şişkinlik fark edilir. Bu şişkinlik yutkunmakla hareket eder .Büyük guatrlarda baskıya bağlı nefes almakta zorluk ve ses kıslklığı olabilir. Bazen tiroid dokusu fazla büyür ve göğüs kafesinin içine girebilir.

Teşhis ve Tedavi
Doktor, elle muayenede tiroid bezinde büyüme olup olmadığını ve hatta çoğu zaman nodülleri fark edebilir.Bu durumda hastadan tiroid ultrasonografisi, tiroid hormonları (kan tetkiki) ve gerekirse tiroid sintigrafisi istenir. Bazen iğne biyopsisi (parça alınması) gerekebilir. Bu muayene ve tetkikler sonucu guatrın tedavisi için nasıl bir yöntem izleneceği belirleniyor. ilaç tedavisinin yanında hekimin uygun gördüğü durumlarda ameliyat gerekebiliyor.
Diffüz hiperplazide (basit guatrda) eğer tiroid bezi çok büyümüş ve nefes almayı zorlaştırıyorsa veya estetik olarak hastayı rahatsız ediyorsa ameliyat öneriliyor.
Nodüler guatrda ise
1- Kanser şüphesi.
2- Bası belirtileri.
3- Hipertiroidi,
4- Göğüs kafesinin içine büyüme.
5- Kozmetik bir gerekçe (boyunda şekil bozukluğu varsa ameliyat edilir.)

Ultrasonografi ve tiroid sintigrafisi teşhiste çok önemli rol oynuyor. Bu tetkikler sırasında eğer tiroidde tek nodül buIunduğu saptanırsa ve bu sintigrafik olarak soğuk nodül ise kanser olma riski bulunuyor.
Eldeki veriler, erkeklerde kadınIara göre ve gençlerde yaşlılara göre tek olan nodüllerin kanser olma riskinin daha yüksek olduğunu gösteriyor.
Çocukluk çağında boyunlarında radyoterapi yapılmış kişilerde tiroid kanseri riskinin çok yüksek olduğu biliniyor.


Son düzenleyen GusinapsE; 12 Eylül 2006 22:50
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
12 Eylül 2006       Mesaj #3
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
GUATR

Boyunda hemen gırtlağın altına yerleşmiş bir salgı bezi olan tiroit bezi, besinlerden alınan iyotu toplayarak T3 ve T4 denen tiroit hormonlarını yapıyor. Vücuttaki hücre ve dokuların fonksiyonlarını düzenleyen tiroit hormonlarının az miktarda salgılanması vücut fonksiyonlarının yavaşlamasına, fazla miktarda salgılanması ise vücut fonksiyonlarının hızlanmasına neden oluyor. Tiroit bezinin büyümesi ise guatr hastalığına yol açıyor.
Guatr hastalığının sebeplerini Memorial Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü’nden Doç. Dr. Gürsel Soybir anlattı:

“Tiroit bezinin büyümesine guatr denir. Guatr değişik şekillerde bulunabilir. Nodülsüz guatrda her iki tirod bezi simetrik olarak büyümüştür. Nodüler guatrda ise tiroit bezi büyümekle beraber içinde bir veya daha fazla nodülü oluşturmuştur. Nodülsüz guatr, tiroit hormonlarının vücut için yeterli miktarda tiroit hormonu üretmemesi sonucu oluşur. Vücutta yapılan tiroit hormonları düşünce, tiroid bezi hücreleri, beyin tarafından daha fazla hormon yapmak üzere uyarılır.Uyarılan tiroit hücreleri daha fazla hormon yapımını sağlamak için çoğalır ve büyür. Nodüler guatrın oluşumunu ise şöyle özetleyebiliriz, beyinden gelen uyarılar bazen tiroit icindeki bir kisim hücreler tarafından daha fazla algılanır ve bunun sonucu olarak diğer hücrelere nazaran daha fazla çoğalır. Çoğalan bu hücreler nodül dediğimiz tiroit içindeki yumruları oluşturur.”


TİROİT NODÜLÜ KANSER RİSKİ TAŞIR MI?
Tiroit nodüllerinin % 4 ile 20’sinin tiroit kanseri riski taşıdığını belirten Doç. Dr. Gürsel Soybir, özellikle küçük tek bir nodülün giderek büyümesi, sert ve çevresine yapışık olmasının kanser kuşkusunu artırdığını söyledi. Tiroid nodüllerinin değerlendirilme sürecini Doç. Dr. Soybir şöyle anlattı:

“Tiroit nodülleri ultrasonografi ile incelenmeli böylece kanser riski taşıyıp taşımadığı tespit edilmelidir, bir yandan da nükleer tıp ünitesi tarafından sintigrafik inceleme yapılmalıdır. Kanda bakılan hormon değerleri ile nodüllerin fonksiyon görüp görmedikleri saptanmalı. Riski olmayan ufak nodüllerde gereksiz cerrahi uygulama yerine ilaçla tedavi ve takip seçeneği uygulanmalıdır.”


TİROİT BEZİNİN FAZLA ÇALIŞMASI (HİPERTİROİDİ) NEDİR?

Tiroit bezinin kendi başına, devamlı ve vücut gereksinimden fazla olacak şekilde tiroit hormonu üretmesine hipertirodi denir. Hipertiroidinin sık rastalanan bir durum olduğunu belirten Doç. Dr. Soybir hastalığın belirtilerini şöyle sıraladı:

“Hipertiroidi; ellerde titreme, çarpıntı, sıcağa tahammülsüzlük, sinirlilik, aşırı heyecan, duygusallık, kilo kaybı, aşırı terleme, saç dökülmesi, ishal, gözlerin ileri doğru çıkması gibi göz bulguları, kuvvet azalması, kadınlarda adet düzensizlikleri yapabilir. Menopoz döneminde nispeten sık görülen hipertiroidi, bu dönemde zaten artan kemik erimesi riskini daha da artırır. Hipertiroit tedavisinde ilk etapta vücutta fazla üretilen hormonun dengelenmesi gerekir. Bunun için tiroit hormonlarının dokulara etkisini gideren ilaçlardan faydalanabilinir. Ama ideal tedavi yöntemi hormon üretimini azaltan ilaçlarla yapılır. Nodülsuz hipertiroidilerde aşırı hormon üretimi dengelendikten sonra kesin tedavi nükleer tıp ünitesinde, atom tedavisi olarak bilinen radyoaktif iyot ile ya da cerrahi yöntemlerle yapılır. Nodülü olan olgularda ise kesin tedavi cerrahi yöntemdir.

Doç.Dr. Gürsel Soybir, guatr hastalığı riskinin saptanması için test hazırladı.
Son düzenleyen GusinapsE; 12 Eylül 2006 22:49
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
12 Eylül 2006       Mesaj #4
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Ameliyat ile tedavi
Ameliyattan önce mutlaka tiroid hormon düzeyine bakılması lazım. Eğer hipertiroidi (yani tiroid hormon fazlalığı) varsa, hasta ameliyat edilemez. Çünkü. hasta ameliyat esnasında kriz geçirebilir. Bu nedenle önce ilaç yardımı ile hormonlar normal seviyeye getirilmeli ki. herhangi bir komplikasyonla karşılaşılmasın. Hormonların normal seviyeye indirilmesi işlemi bazen aylar sürebilir. Ameliyat genel anestezi altında yapılmaktadır. Ameliyat süresi yaklaşık 1 saattir. Boyunda, guatrın hemen önünde, yaklaşık 4 cm'lik bir kesi yapılarak tiroid dokusuna ulaşılır. Bilateral subtotal tiroidek tomi dediğimiz teknikle tiroid dokusunun çoğu alınır.

Ameliyat sonrası
İyi yapılan ameliyatlardan sonra tekrarlama ihtimali çok azdır. Kötü yapılan ameliyatlarda içerde fazla tiroid dokusu bırakıldığı için tekrar büyüme veya nodül gelişme ihtimali vardır. Ama bilateral subtotal tiroidektomi usulune uygun yapılırsa, çok az doku bırakıldığı için tekrarlama riski yok denecek kadar azdır .Kanserli vakalarda bilateral total tiroidektomi yani tüm tiroid dokusu çıkartılır. Ameliyatın en büyük riski ses kıslklığı veya tamamen ses kaybıdır. Genelde kanserli vakalarda bu durumla karşılaşılır. Ses tellerine giden sinir hemen tiroid dokusunun arkasında yer almaktadır .Dünyanın en iyi merkezlerinde 100 tiroid kanseri ameliyatında 1ses teli sinir kesilmesi oluyor. Şunu iftiharla söyleyebilirim ki, bugüne kadar birçok guatr ameliyatı yapmış olmamıza rağmen, kliniğimizde şimdiye kadar böyle bir komplikasyona rastlanmadı. Bazen ameliyat sonrası geçici ses kıslklığı oluşur, ama, bu ses kıslklığı birkaç gün ile birkaç ay içinde kendiliğinden kaybolur. Bu geçici ses kısıklığı ameliyat sonrası dokularda gelişen ödeme (şişkinliğe) bağlıdır.
LaDymm - avatarı
LaDymm
Ziyaretçi
17 Şubat 2008       Mesaj #5
LaDymm - avatarı
Ziyaretçi
Guatr nedir?

Tiroidin genel anlamda büyümesine GUATR adı verilmektedir.
Büyüyen bir tiroit dışardan görülebilir veya boynun bir veya iki tarafında şişlik şeklinde hissedilebilir. Bazen de hastalar boyunlarının sıkıldığını ifade ederler.
Büyüme; düzgün (difüz guatr) ya da yumrulaşmalar şeklinde (nodüller guatr) olabilir.
Her iki halde de ya guatr normal çalışıyor ( tiroit guatr ) ya fazla çalışıyor (hipertiroidik guatr veya toksin guatr) ya da az çalışıyor olabilir (hipotiroidik guatr).
Çalışma bozukluğu olan guatrların yarattığı yakınmalara daha sonra değinilecektir. Çalışma bozukluğu olmayan düzgün büyümelerde genellikle sorun olmaz. Ancak hasta kötü kozmetik görünümden ya da nefes darlığından yakınıyor olabilir.
Tiroitte gelişen nodül veya nodüller gözle görülebilir veya elle hissedilebilir. Bazen de tesadüfen tetkikler sonucunda ortaya çıkar. Özellikle son yıllarda ultrason. tomografi. manyetik rezonans (MR) gibi tetkik araçlarının yaygın kullanıma girmesiyle elle hissedilemeyen nodüller erken devrelerde saptanabilmektedir. Dolayısıyla tiroidin çalışmasında bozukluk yoksa küçük nodüller bulgu vermeyebilir ve hastanın yakınması olmayabilir. Ancak düzgün büyümede olduğu gibi kötü kozmetik görünüme ve nefes darlığına yol açabilirler. Bazen nodül veya nodüllerin tiroitten bağımsız olarak kendi başlarına fazla çalışmaları sonucu toksin nodüller guatr denen durum ortaya çıkar.

Nodüller kötü huylu olabilir mi?
Nodüllerin üzerinde fazlaca durulmasının asıl nedeni budur. Ancak nodüllerin büyük kısmı iyi huyludur.


GUATR ÇEŞİTLERİ
Tiroit bezi büyümeleri yani guatr 3 şekilde olabilir:
1- Basit Guatr: Tiroit hormonları normaldir. Bez içinde nodül yoktur. Tiroit bezinde büyüme vardır. Bu nedenle buna basit guat adı verilir.
2- Nodüler guatr: Tiroit bezi büyür ancak bez içinde nodül dediğimiz nohut veyya leblebi büyüklüğünde yumrular vardır. Nodüler guatrda tiroit hormonları normal veya artmış olabilir.
3- Torasik veya Plonjan Guatr: Tiroit bezinin gögüs kafesi içine doğru büyümesi ve gögüs kafesi içine girmesidir.


I. BASİT GUATR
Salgıladığı tiroit hormonları normal olduğu halde büyümüş tiroit bezine guatr denir. Tiroit bezinin olduğu gibi büyümesine düz veya basit guatr denir . Tiroit bezi içinde nodül dediğimiz yumru şeklinde dokular yoktur. Guatrın içinde nodüller varsa bunlara bu defa nodüler guatr denir.
Bir toplumda 6-12 yaş arası çocukların % 5’den fazlasında basit guatr varsa buna endemik yaygın guatr denir. Endemik guatr iyot yetmezliği olan bölgelerde sık görülür. Bu oran % 5 den az olursa sporadik seyrek görülen guatr ismi verilir. Sporadik guatr ise iyot yeterli bölgelerde görülür. Guatr kadınlarda erkeklerden 4-5 kat daha fazla görülür. Gençlik çağında da kızlarda fazla görülür. Türkiye’de guatr sıklığı bölgelere göre değişmek üzere % 5-56 arasında değişmektedir. Görüldüğü gibi bu çok yüksek bir orandır.
İyot yetmezliği olan bölgelerde guatr daha fazladır. Özellikle dağlık bölgelerde toprakta iyot az olduğundan guatr daha fazla görülür. Bilinenin aksine kara lahana yenmesiyle guatr oluşumu arasında bir ilişki yoktur.
Selenyum yetmezliği de ülkemizde önemli bir problemdir. Yaptığımız bir çalışmada guatrlı kişilerde selenyum düzeyinin düşük olduğunu saptadık.
Suda bulunan perklorat ve kadmiyum fazlalığı guatra neden olur. Pillerle bulaşmış sularda kadmiyum yüksektir ve guatr ortaya çıkar.
Demir eksikliği olan kişilerde de guatr sıklığında artış vardır.
Ergenlik çağındaki çocuklarda bazen guatr oluşur ve buna adölesan veya ergenlik guatrı denir. Ergenlik döneminde artan hormon ihtiyacını karşılamak için tiroid bezi biraz büyür ve guatr oluşur. Daha sonra bu guatr çoğu çocukta veya gençte kaybolur.
Gebelikte ve menopoz döneminde de tiroid büyüklüğü artar ve guatr oluşabilir.
İyot yetmezliği dünyada en sık guatr nedenidir. İyot yetmezliğine bağlı olarak oluşan guatrda yıllar sonra sıklıkla nodül denilen yumru şeklinde kitleler oluşabilir.
İyot yetmezliği fazla olan kadınlarda gebe kalma ve çocuk doğurma sıklığı azalır. İyot yetmezliği üremeyi engelleyebilmektedir. Bu nedenle çocuğu olmayan kadınlarda iyot yetmezliği olup olmadığı araştırılmalıdır.
Guatrın ailesel özellik gösterdiği bilinen bir gerçektir. Bazı ailelerde guatr fazla görülür. Yapılan çalışmalar guatr gelişiminde kalıtımsal geçişin iyot yetersizliği olan bölgelerde yaşayan kadınlarda %39 oranında, iyotun yeterli alındığı bölgelerde yaşayanlarda ise % 82 oranında olduğunu ortaya koymuştur.

Gutar nedenleri aşağıda verilmiştir:
  • İyot yetmezliği
  • Selenyum yetmezliği
  • Genetik eğilim veya ailede guatr olması
  • Tiroit bezinin iltihabi hastalıkları Hashimoto veya tiroiditler
  • Psikiyatrik hastaların kullandığı lityum ilacı
  • Soya yağı veya fasülyesi fazla yemek
  • Tiroit hormon oluşumundaki genetik bozukluklar
  • Sigara içmek
  • Demir yetmezliğine bağlı kansızlığı olanlar
  • Gebelik iyot yetmezliği olan bölgelerde
  • Beyinde bulunan hipofiz bezinden aşırı TSH hormonu salgılanması
Bazen gutar gögüse doğru uzanır ve göğüs kafesinin içine girer. Bu guatrlara plonjan guatr veya toraks guatrı denir. Hasta kollarını yukarı kaldırdığında yüzünde kızarma veya morarma olursa plonjan guatr var demektir.

İyot yetmezliğine Göre Guatr Oluşum Sıklığı:
İdrarda atılan iyot miktarı o kişinin iyot durumunu gösterir. İdrar iyodu ölçülerek iyot yetmezliğinin şiddeti anlaşılabilir. İyot yetmezliği artıkça guatr sıklığı da artmaktadır. İyot miktarına göre guatr oluşma riski şu şekilde saptanmıştır: İdrar iyotu hafif derecede yetmezlik gösteriyorsa yani 50-99 ?g/dl arasında ise bunların %5-20’sinde, orta dereceli iyot yetmezliği varsa idrar iyotu 20-49 ?g/dl arasında ise bunların % 20-30’unda ve şiddetli iyot yetmezliği varsa idrar iyotu < 20?g/dl olması bu kişilerin % 30’undan fazlasında guatr gelişir.

Guatrlı Kişide Ne Gibi Şikayetler Olur?
Guatrlı hastaların çoğunda herhangi bir şikayet yoktur. Guatr çok büyük olursa nefes borusu ve yemek borusuna baskı yaparak öksürük ve nefes darlığı gibi şikayetler yapabilir. İyot yetmezliği aşırı ise tiroit bezi yetmezliği yani tiroit hormon salgılanmasında azlık hipotiroidi ve ona bağlı şikayetler olabilir. Hipotiroidi daha sonraki bölümlerde ayrı bir başlık halinde anlatılmıştır. Erken devrede ve çocuklukta yumuşak ve düz bir guatr vardır. Erişkinlerde ise her zaman guatr içinde nodüller ve kist oluşur. Tiroit hormon tetkikleri genellkle normal sınırlar içindedir. Başlangıçta guatr içinde nodül yokken yaşın artmasıyla nodüller ve kist gelişebilir. Volüm arttıkça yani guatr büyüdükçe TSH hormonunda azalma oluşur. Bu hastalarda anti-TPO antikoru kanda yüksekse o zaman guatrın Hashimoto hastalığı nedeniyle geliştiğini düşünürüz.

Guatrlı Bir Kişide Hangi Tetkikler Yapılır?
İdrar iyotuna bakılarak iyot yetmezliği olup olmadığı anlaşılır. Ayrıca kanda selenyum düzeyi ölçülerek eksiklik olup olmadığı anlaşılır. İyot yetmezliği olan bölgedeki guatrlı kişilerde radyoaktif iyot uptake testinde yükseklik, total ve serbest T4 hormonlarının normal sınırlarda veya bazen düşük, olduğu görülürken, T3 hormon düzeyleri normal veya yüksek olabilir. TSH hormon düzeyleri ise normal veya yüksek olabilir. Anti-TPO ve anti-TG antikorları iyot yetmezliğine bağlı guatrda negatif iken, Hashimoto tiroiditine bağlı guatr varsa antikorlar yüksek olarak bulunur. Şiddetli iyot yetmezliğinde ise hipotiroidizm denilen tiroit yetmezliği gelişir ki, bu durumda TSH hormonu yüksek, T3 ve T4 hormonları normal düzeyin altına düşmüştür.guatr tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır.

Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
17 Şubat 2008       Mesaj #6
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
GUATR NEDİR?
Genel anlamda, tiroid bezesinin büyümesine guatr denilir. Tiroid bezesinin kanserleri de kendini “guatr” şeklinde belli edebilir; yapılacak tetkiklerde kanser, guatr’dan ayırt edilir.

GUATR'IN TÜRLERİ

Tiroid bezesinin gereğinden daha fazla hormon salgıladığı guatr türüne “zehirli guatr” denir. Halk arasında bu tür guatra "iç guatr" da denilmektedir.
Hormon düzeyi normal olan guatr türüne de “basit guatr” denir. İçinde nodül bulunan guatr’a “nodüllü guatr” diyoruz. Nodüllü guatr, tek nodüllü veya çok nodüllü guatr olarak ikiye ayrılabilir. Nodüller; soğuk, ılık ve sıcak olarak 3 gruba ayrılır. Soğuk nodüllerde kanser riski daha yüksektir.

İÇ GUATR-DIŞ GUATR
Halk arasında yaygın olarak kullanılmasına rağmen tıbbi tanımlamada iç guatr veya dış guatr deyimlerini kullanmıyoruz.

T3, T4 NEDİR?
T3 ve T4, tiroidin tiroksin isimli hormonunun kanda bulunan şeklidir. Bu hormonların “serbest” ve “bağlı” (“total”) şekilleri vardır.Tanı amaçlı olarak genellikle Serbest T3 ve Serbest T4 hormonunu ölçüyoruz. Daha seyrek olarak Total T3 ve Total T4 hormonuna da ihtiyaç duyabiliyoruz. Zehirli guatr’da bu hormonlar yükselir.

TSH NEDİR?
bulunan hipofiz isimli hormon organından salgılanan ve tek görevi tiroid bezesini “çalışmaya, üretmeye ve büyümeye” teşvik etmek olan bir hormondur.Tiroid bezesi yetersiz hormon salgıladığı hipotirodizm (tiroid hormon yetmezliği) hastalığındaTSH yükselir; tiroid bezesinin aşırı çalışıp gereğinden fazla hormon ürettiği zehirli guatr hastalığında bu hormonumuz normalin çok altına düşer (baskılanır).

TİROİD ANTİKORU NEDİR?

Vücut bağışıklık sisteminin normalde mikroplara karşı ürettiği proteinlere antikor adı verilir. Bağışıklık sisteminin “yanlışlıkla” veya "şaşırarak" ürettiği bazı antikorlar, tiroid bezemizdeki hücrelerde bulunan peroksidaz enzimi ile tiroglobulin isimli moleküle karşı etkili olurlar. Bunlara oto-antikor denilir. Bu antikorların teşhiste en yaygın olarak kullanılanları anti-TPO ve anti-TG antikorları olarak isimlendirilir. Bu antikorların ölçümü guatrtürünün anlaşılmasında ve tiroidit hastalığının (tiroid bezesinin iltihabı) tanısında çok önemli olabildiği gibi bu hastalığın daha sonraki takibinde de kullanılmaktadır. Zehirli guatr ve Hashimato hastalığında (Hashimato tiroiditi'nde) bu antikorlar yükselir.

NODÜL NEDİR?

Tiroid bezesindeki sınırları belli oluşumlara (şişliklere) nodül denir. Tiroid nodülleri sanıldığından çok yaygındır; Batı ülkelerinde erişkin toplumun yaklaşık %40-50’sinde nodül olduğu bilinmektedir. Tiroid'de nodül olup olmadığı, ölçüleri ve içeriği en iyi ultrasonografi ile yapılmaktadır. Tiroid ultrasonografisi deneyimli hekimlerce yapıldığında çok değerli bilgiler verir.
Nodüller de katı, yarı katı ve sıvı içerikli olmasına göre üçe yarılır. Nodüllerin sınırları çoğunlukla net olarak sağlam tiroid dokusundan ayrılabilir; ancak bazı nodüllerin sınırlarını ayırt etmek güç olabilir. Nodül her zaman elle muayene ile ve dışarıdan farkedilemeyebilir. Ancak, zayıf hastalarda, tecrübeli bir hekim, 1 cm’den daha küçük nodülleri bile tespit edebilir. Zehirli guatr ve Hashimato hastalığında (Hashimato tiroiditi'nde) ultrasonografik incelemede yalancı nodüller (psöydonodülller) görülebilir. Bu yalancı nodüller tedavi ile kısmen düzelebilir.Nodülün boyutu önemlidir. Bazı hastalarda nodül büyükçe olur ve dışarıdan bir fındık, ceviz veya mandalina boyutunda gözle dahi görülebilir.Tedavi edilmeyen nodüller büyüyebilir. Nodüllerin takibi için ultrasonografi kullanılmaktadır; bu amaçla Dopler tetkiki ve sintigrafi kullanılmamalıdır.
Nodülün fonksiyonu da çok önemlidir; hatta tedavinin ne zaman ve nasıl yapılması gerektiğine dair hayati ipuçları bile verir. Fonksiyon açısından nodüller: 1) soğuk nodüller, 2) sıcak nodüller, 3) ılık nodüller, 4) sıcak otonom nodüller olarak dörde ayrılır.Nodülün fonksiyonu en kesin olarak sintigrafi ile değerlendirilir. Nodül fonksiyon değerlendirilmesinde ultrasonografi veya doplerin yeri yoktur.
Sintigrafi çekimi sırasında enjekte edilen ilacı tutmayan nodüle soğuk nodül denir. Soğuk nodüller, bazen basit kist şeklinde sıvı içerikli olabileceği gibi tamamen katı içerikli olanları da vardır. Katı içerikli soğuk nodüller en ciddi ameliyat ihtiyacı olan guatr çeşididir. Zira bu nodüllerin küçük bir kısmı kanser olabiliyor. Tamamen sıvı içerikli soğuk nodüllerde kanser çıkma olasılığı sıfıra yakındır. Soğuk nodül hastada hiç bir şikayet oluşturmayabilir.

SICAK NODÜL

Sintigrafi çekiminde kullanılan ilacı en çok tutan, bölgesel görünümlü, sınırları net olarak ayrılan alan , sıcak nodül olarak tarif edilir. Sıcak nodül, hastada genellikle şikayet oluşturarak kendini belli eder. Sıcak nodül genellikle zehirli guatrla birliktedir. Ultrasonografi veya Dopler ile nodülün sıcak mı yoksa soğuk mu olduğuna karar verilemez.

OTONOM SICAK NODÜL

Sintigrafi sırasında kullanılan ilacı tümüyle tutan, tiroid bezesinin geriye kalan kısmında ilacın hiç tutulmadığı durumdaki sıcak nodüle otonom sıcak nodül deriz. Bu durumda, tiroid bezesinin nodül dışında geriye kalan bölümleri sintigrafi ile değerlendirelemez. Bu tür nodüller hastalarda çok sıkıntı veren şikayetlere neden olurlar ve genellikle zehirli guatrla birliktedir.. Örneğin çarpıntı, aşırı terleme, aşırı sinirlilik bunlardan bazılarıdır. Her zaman zehirli gautra neden olmaz.

ILIK NODÜL

Sintigrafi sırasında kullanılan ilacı, tiroid bezesinin geriye kalan bölümleri ile aynı derecede tutan nodüllere ılık nodül denilir. Sintigrafide en çok “atlanan” nodül çeşidi olup bu nodülü ancak tecrübeli hekimler ayırt edebilir. Bu nodül, hastalarda daha az şikayet oluşturur.
Kanser Açısından Tehlikeli Nodüller

1) Soğuk Nodüller (özellikle tekli soğuk nodüller)
2) Kireç Oturmuş (kalsifiye) Nodüller
3) Erkeklerdeki Soğuk Nodüller
4) Gençler ve Çocuklardaki Nodüller

ZEHİRLİ GUATR (Hipertiroidizm)

Tiroid bezesinin gereğinden daha fazla hormon salgıladığı guatr türüne “zehirli guatr denir. Zehirli guatr, nodüllü veya nodülsüz olabilir. Nodülsüz zehirli guatr’a Basedow Graves Hastalığı da denilebilir. Nodüllü zehirli guatr, sıcak nodüllü zehirli guatr, sıcak otonom nodüllü zehirli guatr veya diğer nodül çeşitleri ile birlikte olabilir.Zehirli guatr’da çarpıntı, ellerde titreme, vücutta titreme, ani kilo kaybı, saçlarda dökülme, kaşıntı, boğazda dolgunluk hissi, aşırı iştah dolayısıyla çok yemek yeme ve çok su içme,aşırı terleme, çabuk yorulma, aşırı sinirlilik sık görülen şikayetlerdir.
Bazı hastalar, bulantı, ishal, kusma ve çok sık dışkılamadan yakınır.Bunların hepsi birlikte olmak zorunda değildir. Bu şikayetlerin bazıları ön plandadır, diğer şikayetler ancak doktorun sorgulaması ile ifade edilebilir. Bazı hastalarda göğüs ve boyunda devamlı bir kızarıklık söz konusu olabilir. Nodülsüz guatrlı hastaların bazılarında gözlerde büyüme ve gözlerin ileriye doğru çıkması mümkündür.Hastaların muayenesinde; kalp atımının çok arttığı, solunumun hızlandığı, ellerin titrediği, avuçiçlerinin nemli olduğu görülür.

TİROİD KRİZİ

Zehirli guatrda, yüksek hormonların kontrolden çıkması ile seyreden çok ağır bir durumdur. Yaşlı hastalarda ölüm oranı %25’e kadar yükselebilir. Acil tedavi gerektiren bir hastalıktır. Böyle bir durumda hasta, hastaneye yatırılıp tedavi edilir. 40 derece ve üstünde ateş,kalp çarpıntısının çok şiddetli olması, ishal ve kusma, ateş basması hissi, algılama bozuklukları bu krizin haberci ve belirtileri arasındadır.

ZEHİRLİ GUATR’DA GÖZ BULGULARI

Gözlerin ileriye doğru çıkması zehirli guatr’da hastaları ilk ele veren görüntüdür. Bu ileriye çıkış genellikle çift taraflı iken bazen tek taraflı olabilir.Ancak her zehirli guatr hastasında göz bulgusu olmaz. Özellikle nodüllü zehirli guatr hastalarında göz bulgusu sık değildir. Göz bulgusunun şiddetine göre hastada şikayetler olur: uyurken gözlerin kapanmaması, gözlerde kızarıklık, yanma, gözyaşı akıntısı, hatta cerhatli göz iltihapları görülebilir. Göz bulguları, zehirli guatrın kalıcı olarak tedavisinden (örneğin kapsül tedavisi ile) sonra önemli ölçüde düzelir. Ancak, hangi yöntemle olursa olsun,zehirli guatrın tedavisinden sonra (örneğin ameliyattan sonra dahi) sıklıkla ortaya çıkan tiroid hormon yetmezliği yeterli düzeyde tedavi edilmezse göz bulgular düzelmez ve hatta ilerleyebilir. Göz bulguları olan zehirli guatrlı hastalarda oto-antikorlar genellikle yüksektir.

TİROİD HORMONU YETERSİZLİĞİ (Hipotiroidizm)

Tiroid bezesinin yetersiz çalışması sonucunda veya diğer bazı nedenlerle tiroid bezesinin salgıladığı hormon vücudumuzun ihtiyacını karşılamayabilir. Bu duruma “hipotiroidizm” diyoruz. Doğuştan veya genellikle bir tiroidit sonrasında ortaya çıkabilir. En sık karşılaşılan tiroid hormon hastalığıdır. Hashimato hastalığı, tiroidit (tiroidin cerahatli olamayan iltihabı), lityum isimli psikiyatrik ilacın kullanımı, her türlü tiroid ameliyatları sonrasında, zehirli guatrın uzun süreli hapla tedavisi sonrasında, atom tedavisi sonrasında, doğuştan tiroid bezesi hastalıklarında tiroid hormon yetmezliği (hipotiroidizm) görülebilir.
Hastalarda başlıca şikayetler; saçlarda kabalaşma ve matlaşma, ciltte kuruma, pullanma ve dökülme, istemediği halde kilo alma, rejime rağmen kilo verememe, kabızlık, çarpıntı, isteksizlik, cinsel isteksizlik, sık sık bunalıma girme, bel-omuz-sırt ağrısı, çabuk yorulma. Dil büyümesi gibi ilginç şikayetler dahi görülebilir.
Bu hastalarda, kandaki prolaktin (kadınlardaki meme ve emzirme hormonu) düzeyi yükselebilmektedir. Hatta aynı hastalarda bu prolaktin yüksekliğine ilaveten MR ve tomografide aynı "prolaktin salgılayan hipofiz tümörleri"ndeki gibi hipofiz büyümesi de görülebilmektedir. Bu hastalarda tiroid yetmezliğinin gözden kaçırılması sonucunda "agresif prolaktin fazlalığı tedavisi" ve hatta "hipofiz ameliyatı" uygulanabilmektedir. Halbuki asıl hastalık olan tiroid hormon yetmezliği tedavi edilmeden bu agresif tedavilerle sorunu çözmek mümkün değildir.
Yapılacak tetkiklerden sonra teşhisin doğrulanmasını takiben eksik olan tiroid hormonunu vererek çok hızlı iyileşme sağlamak mümkündür. Burada en önemli nokta yeterli hormonun verilmesi ve “ince ayarın” yapılmasıdır. Bu hastalar ömür boyunca ilaç kullanmak zorundadır. tedavide kullanılan Tiroid hormonunun standart dozu yoktur. Bu nedenle her hastada yapılacak ölçüm ve takiplerle gerçek ve doğru idame dozu bulunmalıdır.

TİROİDİT

Tiroid bezesinin "cerahatli olmayan" iltihabıdır.
En sık karşılaşılan şekli Hashimato (Haşimato) tiroiditidir. Bu tiroiditin başlangıcı genellikle hasta tarafından hissedilmez. Hastaların bir kısmında erken dönemde kısa süren bir “yüksek tiroid hormon” dönemi vardır. Hastaların çoğu, bu yüksek hormon döneminden sonra düşük hormon dönemine (hipotiroidzm) girerler. Yüksek hormon döneminde “agresif” zehirli guatr tedavisi yapmak hastaların hızla hipotiroidizme girmesine neden olur.Tüm tiroidit hastalarında temel tedavi prensibi, hastalığın hekime başvurduğu döneme göre tedavi edilmesidir.

GEBELİKTE GUATR VE DİĞER TİROİD HASTALIKLARI

Hamilelerde hormonal sistemlerin tümünde ciddi değişim olması kaçınılmazdır. Tiroid de bu değişimlerden nasibini almaktadır. Bu çerçevede vücudun iyot ihtiyacı ve tiroid hormonu ihtiyacı artmaktadır. Hamilelerde TSH’ın baskılandığı (normalden düşük olduğu) ve hormonların düşük veya yüksek olduğu durumlar çok nadir değildir. Bu nedenle hamilelerde tiroid hormonlarının her 3 ayda bir ölçülmesi gerekir; zira her üç aylık dönemlerde tiroid hormon ihtiyacı değişiklik göstermektedir.
Hamilelerde tiroid hormonlarının düşük, TSH’ın yüksek olduğu durumlar ciddi alarm belirtisi olup yakından izlemek gereken bir tablodur. Aksi halde anne rahmindeki bebeğin fiziksel ve zeka gelişimi etkilenebilir.
GUATR VE PSİKOLOJİK RAHATSIZLIKLAR
Zehirli guatr’da en belirgin ve yaygın olmak üzere guatr’lı hastaların bir kısmında agresif davranışlar veya depresyon görülebilir. Zehirli guatr’da agresif davranışlar, öfke patlamaları ve panik atak çoğunlukla hastayı tiroid uzmanından önce psikiyatriste götürür. Tiroid hormon yetersizliklerinde ise depresyon daha yaygındır. Tiroid hastalığının tedavisi, daha sonra yapılacak psikolojik rahatsızlığın tedavisini de kolaylaştırır.
2004 yılı sonunda yayınlanan son araştırmalar, gerek zehirli guatrda gerekse diğer bir çok guatr türünde beyin kan akımında bozukluklar görülebildiği, bu nedenle de bu hastalarda sık görülen algılama ve duygulanım bozukluğu yaratıp depresyon, yanlış algılama, agresif davranışlar, panik atak gibi psikolojik şikayetlere neden olduğunu göstermiştir.

ADET DÜZENSİZLİĞİ VE GUATR
Guatr’lı hastalarda adet düzensizliği oldukça yaygındır. Bu hastalarda tedavi ile tiroid hormonları normale dönene kadar kadınlık hormonları ile yapılan tedaviler genelde adet düzensizliğini çözmez. Adet düzensizliklerinin tetkikinde tiroid hormonları ölçülmelidir. Bu hastalardaki adet düzensizliği ve kısırlıkta Hipofiz-Tiroid-Yumurtalık ilişkisindeki bozulmanın rolü olduğu düşünülmektedir.

VÜCUT AĞIRLIĞI (KİLO) VE GUATR
Vücut ağırlığı ile guatr arasında ciddi bir ilişki vardır. Zehirli guatr’da hastaların ilk farkettiği şey ani ve hızlı kilo kaybıdır.Tiroid hormon yetersizliğinde ise kilo alma söz konusudur. Yeterli tiroid hormonu ile tedavi yapılmadığı sürece ne kadar rejim yapılırsa yapılsın bu kilo almanın önüne geçilemez. Rejim ve zayıflatma tedavisine başlanan her hastada tiroid hormonları ölçülmelidir.

SAÇ DÖKÜLMESİ VE GUATR
Kandaki tiroid hormonu yüksek olduğu durumlarda, örneğin zehirli guatrda kadınlarda saç dökülmesi ciddi bir şikayet olarak kendini gösterir. Hasta saçlarının "tutam tutam" döküldüğünden bahseder. Günde ortalama her kadında 150-200 saç kaybı doğaldır ancak bu sayı zehirli guatrda çok daha fazladır. Tiroid hormon yetersizliğinde (hipotiroidizm), doktor tarafından verilen tiroid hormonu dozu yüksek olduğu zaman da saç dökülmesi görülür.

KALP RİTMİ VE GUATR
Başta zehirli guatr olmak üzere, guatrın birçok türünde kalp atımı artar (taşikardi) ve ritmi bozulur (aritmi). Zehirli guatr tedavisinden sonra hastanın ilk farkettiği şey kalp çarpıntısının hızla normale dönmesidir. Bu hastalara genellikle uzun süre ritm düzeltici tedaviler uygulanır ancak sonuç almak pek mümkün olmaz zira asıl neden olan tiroid hastalığı tedavi edilmeden bu ritm bozukluğu normale dönmez.

İSHAL-KABIZLIK VE GUATR
Zehirli guatr’da ishal nöbetleri, tiroid hormon yetersizliğinde ise kabızlık oldukça yaygındır. Zehirli guatrda aynı zamanda hafif ama ısrarcı bir bulantı da vardır.

HAMİLE KALMA YETENEĞİ VE GUATR
Guatr, Kısırlık Yapar Mı?
Her zaman yapmaz, ancak erkeklerde son yılarda üzerinde çok durulan hipofiz-tiroid-testis, kadınlarda hipofiz-tiroid-yumurtalık ekseni olarak adlandırılan bir ilişki vardır. Bu eksendeki bozulmalar kısırlık nedeni olabilmektedir. Bunu somut olarak tiroid hormon yetersizliği veya aşırı yüksekliği olan erkeklerde sperm sayı, kalite ve hareketliliğinde, kadınlarda ise yumurtalık fonsiyonlarında (örneğin adet bozuklukları şeklinde) bozulma olarak görebiliyoruz.
Tedavi ile tiroid hormon düzeyleri normale getirilen hastalarda üreme fonksiyonları normale dönmektedir. Ancak, guatrlı bir hastada tiroid dışı bir nedenle kısırlık söz konusu ise, guatrın tedavisi yapılsa bile diğer nedenler ortadan kalkmadıkça kısırlık düzelmez.
BEBEKLERDE TİROİD HORMON YETERSİZLİĞİ (Neonatal Hipotiroidizm)
Bebeklerde, en sık karşılaşılan ve en çok korkulan tiroid hastalığı tiroid hormonunun yetersiz salgılanmasıdır. Hipotiroidizm olarak adlandırılan bu klinik tabloda, bebeklerin tiroid bezesinden yeterli tiroid hormonu salgılanmaz ve bebeğin fiziksel ve zeka gelişimi geri kalır. Bu bebeklerde başarılı tedvai genellikle tam sonuç verirken tedavi edilmeyen bebeklerde dramatik gelişme geriliği kaçınılmazdır. İşte bu nedenle erken teşhis çok önemlidir.
1981 yılından beri gelişmiş ülkelerde yeni doğan bebeklerde “neonatal tarama testi” yapılarak bebek kılcal kan damarı kanında bulunan TSH ve T4 hormonu ölçümü yapılmaktadır. Bu tarama testi gelişmiş ülkelerde doğum sonrası yapılan zorunlu testlerdendir. Bu sayede bu ülkelerde tiroid kökenli gelişme geriliği ortadan kalkmıştır.

Ne tür Sonuçları Olur?
Tiroid hormonu yetersiz olan bebeklerde tedavi yapılmazsa zeka geriliği ve boy kısalığı dikkat çekmektedir. Zeka düzeyi düşüklüğünün nedeni, tiroid hormon eksikliği sonucunda beyinde oluşan hasara bağlıdır. Zeka düzeyi belirteci olan IQ çoğunlukla 85’in altında olmakta, ancak bazen 55’in bile altına inebilmektedir. Aynı şekilde boy kısalığı aile tarafından farkedildiğinde artık geçen süreyi geriye döndürmek mümkün olamamakta, sadece ondan sonraki dönemde beklenen gelişme tedavi ile önemli ölçüde sağlanabilmektedir.
Zeka geriliği ve boy kısalığı, kandaki hormonun düşüklüğü ile paralel gitmektedir; hormon düzeyine kadar düşükse zeka geriliği ve boy kısalığı da o kadar düşük olmaktadır.
Tarama testi çok önemlidir, çünkü tarama testi ile ortaya çıkan tiroid hormon yetersizliği vakalarının bir kısmında muayene ile hiç bir anormallik gözlenmemektedir.

Hangi sıklıkta Görülür?
Bu hastalığın görülme sıklığı ülkeden ülkeye ve kullanılan tarama testinin hassasiyetine göre değişmektedir. Avrupa’da her 3300 bebeğin birinde tiroid hormon yetmezliği olduğu kabul edilmektedir. Düşük doğum ağrılıklı bebeklerde bu hastalık daha sık görülmektedir.

Nedenleri Nelerdir?

Bu hastalığın nedeni çoğunlukla doğuştan tiroid bezesinin gelişmesinde ve normal fonksiyon göstermesinde ortaya çıkan aksamalardır. Bu durum bazen tiroid bezesinin normalde olması gereken yerde olmayıp başka yerlere yerleşmesi ve orada yeterli düzeyde gelişememesine bağlıdır. Bu duruma ektopik tiroid denir. Bunun yanında bazen tiroid bezesi normal yerinde ve büyüklüğünde olmasına rağmen beyinden salgılanan TSH hormonunun eksikliği normal bir tiroid fonksiyonu oluşumunu engelleyebilir. Bebekte bazen doğumdan sonra ortaya çıkan nedelerle de hormon yetersizliği olabilir. Bunların en yaygını “tiroidit1 denilen tiroid bezesinin iltihabıdır.

Belirtileri Nelerdir?

Doğum sonrasında uzayan sarılık, vücutta şişlik (ödem), doğumun gecikmesi, doğum ağırlığında düşüklük, vücut ısısında düşüklük, kafa arkasının büyük olması, emme güçlüğü, beslenme zorluğu, kilo almada yavaşlık, yavaş hareket, uykuya eğilim çok fazla olması, kabızlık, karın bölgesinin gergin ve şiş görünümü, solunum zorluğu, cilt kuruluğu, dil büyüklüğü, ağlarken sesinin kalın ve bozukçıkması gibi belirtilerin bir kısmı görülebilir. Bu belirtilerin tümünün bir bebekte olması şart değildir.

Tanı Nasıl Konulur?

Yeni doğan bebklerdeki hipotiroidizm tanısının en kolay yolu doğum sonrası tarama testi yapılmasıdır. Daha sonraki dönemlerde ise kanda tiroid hormon düzeyi ile TSH ölçümü yapılır. Bu ölçümlerden elde edilen sonuca göre sintigrafi ve ultrasonografi gerekebilir. Sintigrafi, özellikle ultrasonda tiroid bezesi görülmemiş ise (ektopik tiroid) yapılmalıdır. Aksi halde 15 yaş altındaki hastalarda sintigrafik inceleme tavsiye edilmez.

Yeni Doğan Bebeklerde Tiroid Yetmezliği (Hipotiroidizm) Taraması şart!

Ortalama her 3500 yeni doğan bebeğin birinde tiroid hormon yetmezliği görülmektedir. Batı ülkelerinde bu nedenle yeni doğan bebeklere tiroid hormon yetmezliği taraması yapılmaktadır. Ortalama her 3500 yeni doğan bebeğin birinde görülen fenilketanürü hastalığı için Batı ülkelerinde ve ülkemizde tarama testi yaklaşık son 15 yıldır zorunlu hale gelmiş durumda. Fenilketanüri hastalığında bu tarama testini yerleştirmeyi başaran Türkiye, en az onun kadar yaygın tiroid hormon yetmezliğinde de yeni doğan bebeklerde, aynı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, bu tarama testini uygulamaya koymalıdır.
Türkiye’ye döndüğümden beri bu konuda kamuoyu oluşturulması için öncülük yapmaya çalışıyorum. Bu konuda daha önce verdiğim bir röportaj bir bebek dergisinde ve bazı gazetelerde yayınlanmıştır.

Nasıl tedavi Edilir?

Yeni doğan bebeklerdeki hipotiroidizm tedavisinde, eksik olan tiroid hormonunu bebeğe ağız yoluyla vermek esastır. Tedavinin takibi önemli olup verilen dozun yeterli olup olmadığının devamlı takibini gerektirir. Yeterli verilmezse gelişim geriliği devam ederken fazla verilmesi durumunda yan tesirler ortaya çıkabilir.

GUATR CİNSEL HAYATIMIZI ETKİLİYOR!

Gerek yüksek hormonla seyreden zehirli guatr türlerinde gerekse düşük hormonla seyreden diğer guatr türlerinde cinsel isteksizlik (erkekte ve kadında) ve erektil disfonksiyon (sertleşme sorunu) ve erken boşalma yaygındır. Bu durum, kısmen guatrın direk etkisi ile (örneğin zehirli guatrda), kısmen de guatrın vücutta oluşturduğu dolaylı etkilerle ortaya çıkmaktadır. Zehirli guatrda kanda testestoron düzeyinde düşme görülebilmektedir; bu da hem cinsel isteği azaltmakta hem de sertleşme sorunu yapabilmektedir. Bunun yanında zehirli guatrın neden olduğu vücudun aşırı yorulması ve yıpranması da cinsel sorunların yaşanmasına katkıda bulunmaktadır. Güzel olan ise, bu hastalar tedavi edildikten sonra eski cinsel performanslarını geri kazanabilmektedir.

YÜKSEK KOLESTROL HASTALARI DİKKAT!

Kandaki tiorid hormonu düşük olduğu zaman, diğer şikayetlerin yanında hastaların kolestrol düzeyleri de yükselir. Bu hastalarda kolestrol düşürücü ilaçlar genellikle tam olarak cevap vermez. Bu nedenle, kolestrolü yüksek hastalarda tiroid fonskisyon testlerinin en değerlisi olan TSH ölçümleri yapılmalıdır. Bu hastalarda, yetersiz tiroid hormonunu yerine koymak yüksek kolestrolün düşmesi için yeterli olabilmektedir.

ÇABUK YORULMA VE GUATR

Tiroid hormonu yüksek olarak seyreden zehirli guatrda ve hormon eksikliği olan guatr türlerinde çabuk yorulma, fisksel performans düşmesi, merdiven çıkmakta zorluk, takatsizlik, dayanıksızlık gibi şikayetler sık görülmektedir. Zehirli guatrın RAI kapsül ile tedavisinden sonra hastaların merdivenle çıktığı kat sayısı dramatik bir şekilde artmaktadır. Bu tür şikayetleri olanlarda guatrı dikkate almak gerekir.

GUATR TESTİ YAPTIRMADAN ZAYIFLAMA REJİMİNE GİRMEYİN!

Tiroid hormon yetersizliği olan guatr hastalarının zayıflama rejimine girmeden önce muhakkak tiroid hastalığını tedavi ettirmeleri gerekir ve ancak bu tedaviden sonra zayıflama rejimin mümkün olabilir. Aksi halde boşuna uğraştıkları gibi sağlıklarını ciddi düzeyde tehlikeye atarlar.
Tiroid bezesinin yetersiz hormon salgıladığı durumlarda şişmanlık ortaya çıkar. Bu şişmanlık, göz çevresinde, göbek etrafında ve daha ziyade vücut alt bölümünde kendini gösterir.Aslında bu durum şişmanlık değil, bir çeşit ödem (şişme)'dir, ancak ödem olmasına rağmen su söktürücü ilaçlarla tedavi edilmez!
Bu bilimsel gerçeği dikkate almadan yapılan zayıflama rejimleri hem sonuç vermez hem de hastalar için ciddi tehlikeler yaratabilir. Bu kişilere uygulanacak rejimin başarı şansı da yoktur. Kaldı ki “katı kilo verdirici” rejimlerde bazı merkezlerde uygulanan “vücuttan su atıcı” yöntemlerle bu hastaların hızlı sıvı kaybı nedeniyle zarar göreceğini de hatırlamak gerekir.
Ayrıca, tiroid hormon yetersizliği sonucunda, şişmanlığa ilaveten, vücutta başka sorunlar da vardır. Örneğin bu hastalarda kolestrol düzeyi de çok yüksektir. Bu da, bu kişilerde şişmanlığa ilaveten beraberinde kalp-damar sistemi hastalıklarının da olabileceğine işaret eder. Dolayısıyla, kilo verdirici rejimlerin bir parçası olan fiziksel egzersiz bu kişilerde dikkatle planlanmalıdır.
Bu nedenle; zayıflama rejimine girecek hastalarda öncelikle tiroid hormonu ölçümleri yapılmalıdır. Bu kişilerin öncelikle tiroid hastalığı yönünden tedavi edilmesi, tiroid hormon düzeyi normale geldikten sonra muhakkak uzman hekim kontrolünde kilo verdirici rejime alınmasını öneriyoruz.
Tiroid hastalığı tedavi edilmeden çok katı rejimlerle kilo verdirilse bile, bu hastaların tekrar ve hızla eski kilolarına gelmesi kaçınılmaz olduğu gibi bu tür rejimler sırasında hastaların kalp ve böbrek gibi bazı önemli iç organlarının zarar görmesi de mümkündür.

Guatr’lı Hastlarda Hangi Durumlarda Şişmanlık Olur?

1) Guatr ameliyatı sonrasında yetersiz dozda tiroksin desteği verilmesi sonucunda.
2) Tiroidit denilen cerahatli olamayan tiroid iltihabı sonrasında.
3) Tiroid bezesinin yetersiz çalışması durumunda.
4) Lityum ile psikiyatrik tedavi görmüş hastalarda.
5) Zehirli guatrda uzun süreli ilaçla tedavi sonrasında yetersiz dozda tiroksin desteği verilmesi sonucunda.
6) Zehirli guatrda radyoaktif iyotla tedavi sonrasında yetersiz dozda tiroksin desteği verilmesi sonucunda.
7) Doğuştan tiroid bezesi yetersiz gelişmişse.

GUATR NEDEN OLUŞUR?

Guatr’ın nedeni guatrın türüne bağlı olmakla beraber tiroidolojinin (tiroid bilimi) üzerinde en çok anlaşmazlık olan konusudur. Aşağıdaki faktörlerin guatr oluşumu ile ilişkisi vardır:

Guatrda Yaş Faktörü

Guatr gençlerde daha az görülür. Yaş ilerledikçe guatr görülme şansı artar. Gençlerde guatr, gelişmeyi etkilemesi açısından daha hızlı hareket etmeyi gerektirir. Ayrıca, gençlerde tiroid nodülünün kanser çıkma şansı daha yüksektir.

Guatra sebep olan faktörler:

Stres (özellikle ani ve şiddetli stres), iyot yetersizliği, tiroid bezesinin iltihapları, ailesel geçiş (genetik, kalıtım) sayılabilir.

Kalıtım Faktörü-Ailesel Geçiş:
Guatr’da kalıtım (ailesel geçiş) etkilidir, ancak gerek guatrda gerekse diğer hastalıklarda çevresel faktörlerle desteklenmediği sürece ailesel geçiş her zaman hastalık ortaya çıkarmayabilir.

Kimler Risk Altındadır?

Yüksek yoğunluklu stres altında çalışanlar, kötü ve yetersiz koşullarda yaşayanlar (yoksulluk), deprem ve savaş gibi ağır felaketlerin yaşandığı toplumlar, ani iş ve eş kayıpları risk grubu olabilir ama unutmamak gerekir ki guatr herkeste görülebilir. Amerikan menşeli bir tiroid internet sitesine göre bazı çok ünlü manken ve sinema oyuncuları ve hatta bazı Amerikan Başkan ve eşleri de guatr hastası olup tedavi görmüş veya hala tedavi görmektedir.

Stresten Uzak Durun!

Guatrlı hastaların geçmişi incelendiğinde yüksek dozlu ani stres sık rastlanılan bir durumdur. Zehirli guatrda ve Hashimato hastalığında strese maruz kalmak sık olarak karşımıza çıkar. İş kaybı, ailede ve çevredeki ani ölümler, evlilik sorunları bu stresler arasında sayılabilir. Savaş bölgelerinde, savaş sonrasında guatr çok sık görülen hastalıklardandır.

Guatrın Önüne Geçilebilir Mi?

Bu konuda yapılacak şeyler sınırlıdır. Stresten uzak kalmak, dengeli beslenmek, iyotlu tuz kullanmak dışında yapılacak çok fazla bir şey yok.

İyotlu Tuz Kullanımı

Zehirli guatr hastaları iyotlu tuz kullanmamalıdır. Diğer guatr hastalarının iyotlu tuz kullanması uygun olur.

Guatr Sadece Karadeniz Bölgesinde mi Vardır?

Hayır. Her şehir ve ülkemizde guatr görülebilir. Karadeniz bölgesinde bazı küçük kasabalarda yerel olarak sudaki ve topraktaki iyot eksikliği dolayısıyla basit guatr sık görülürken ülkemizin her bölgesinde bu hastalığa rastlamak mümkündür. Türkiye genelinde hangi şehirde iyot eksikliği veya fazlalığı olduğuna dair bir bilimsel çalışma henüz yoktur. Zamanında Karadeniz bölgesinde görülen basit guatrın incelenmesi ve dolayısıyla gündeme gelmiş olması, adeta “Guatr sadece Karadeniz Bölgesinde görülür” kanısı uyandırmıştır; bu yanlıştır.

YANLIŞ BİLİNENLER

Guatr, sadece Karadeniz Bölgesinde görülür (YANLIŞ).
Guatr, sadece kara lahana yiyenlerde görülür (YANLIŞ).
Her guatr için iyotlu tuz iyi gelir(YANLIŞ).
Guatr, kaderdir. Tedavi edilmez (YANLIŞ).
Guatr, sadece ameliyatla “temizlenir”(YANLIŞ).

TİROİD HASTALIKLARINDA TAKİBİN ÖNEMİ VE DEVAMLILIĞI

Guatr, türü ne olursa olsun, hangi tedavi uygulanırsa uygulansın, tedavi ne kadar başarılı sonuç verirse versin “kronik” yani uzun süren bir hastalıktır. Yüksek tansiyon ve şeker hastalığı gibidir. Seyrek aralıklarla da olsa devamlı kontrol ve takip gerekir. Eğer takip bırakılırsa bir süre sonra guatr kendini “hissettirir”.

TİROİDOLOJİ NEDİR?
Tiroid hastalıkları ile uğraşan tıp disiplinine “tiroidoloji” denir. Bu tanımlama henüz dünyada resmi bir tıp branşı değildir. Gerek Batı tıbbında gerekse ülkemizdeki tıp uygulamalarında, hekimin tiroid hastalıkları konusunda yaptığı bilimsel araştırmalar, yayınlar ve akademik çalışmalar ile bir yıl içinde kabul ettiği tiroid hasta sayısı o hekimin tiroidolojiye yakınlığını belirler. Örneğin, bazı Amerkian kaynaklarının “tiroid cerrahı” tanımlamasında, bir cerrahın yılda ortalama en az 50 tiroid ameliyatı yapıyor olması beklenir.
Son düzenleyen asla_asla_deme; 23 Haziran 2010 14:35
biruni - avatarı
biruni
VIP Önce Sağlık
25 Aralık 2009       Mesaj #7
biruni - avatarı
VIP Önce Sağlık
Alıntı
Sedef 21 adlı kullanıcıdan alıntı

Guatr Sadece Karadeniz Bölgesinde mi Vardır?
Hayır. Her şehir ve ülkemizde guatr görülebilir. Karadeniz bölgesinde bazı küçük kasabalarda yerel olarak sudaki ve topraktaki iyot eksikliği dolayısıyla basit guatr sık görülürken ülkemizin her bölgesinde bu hastalığa rastlamak mümkündür.

Zamanında Karadeniz bölgesinde görülen basit guatrın incelenmesi ve dolayısıyla gündeme gelmiş olması, adeta “Guatr sadece Karadeniz Bölgesinde görülür” kanısı uyandırmıştır; bu yanlıştır.


Dünyada sahili olup ta guatr hastalığı bu kadar yaygın olan tek sahil yeri karadenizdir.
ilginç olan bu.

bunun sebebi de; karadenizde çokca tüketilen lahanın iyot'u boğmasıdır diye biliyorum.

guatr hastası, hem de bayan ise; aşağıdaki linki okumasında fayda olur diye düşünüyorum;
Kadın hastalıkları
Düşüncene katılmam şart değil, düşünceni anlatman için savaşırım...
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
18 Eylül 2011       Mesaj #8
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Guatr

Tiroit bezinin büyümesinden doğan bir hastalık.

Boynun ön tarafında oluşan şişlik, bazı durumlarda yutak ve gırtlağa basınç yapacak ölçüde büyüyebilir. Nedeni kesin olarak bilinmemekle birlikte iyot eksikliğinden meydana gelebildiği, kimi zaman da kalıtsal olduğu gözlenmiştir. Tedavide iyot ya da tiroit bezinin çalışmasını yavaşlatıcı maddeler verilir. İlerlemiş olaylarda tümörün ameliyatla alınması ve radyoterapi gerekir. Daha çok Alpler, Himalayalar, Pireneler ve ABD'nin Göller Yöresi'nde görülür. Türkiye'de Bolu, Isparta, Kütahya çevresinde yaygındır.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi

GüNeSss - avatarı
GüNeSss
Ziyaretçi
1 Kasım 2011       Mesaj #9
GüNeSss - avatarı
Ziyaretçi
Guatr
Boyun ön kısımda bulunan tiroid (kalkan) bezinin iltihap ve kanser dışındaki bir sebeble büyümesine guatr denir.

Tiroid bezinin görevi nedir?
Tiroid bezi boynumuzun ön kısmında yerleşik, iki parçalı, küçük bir içsalgı bezidir. Salgıladığı hormon ile vücudumuzun çalışma hızını belirler. Ürettiği hormon azalırsa vücudumuzun çalışma hızı düşer, fazla hormon salgılarsa vücudumuzun çalışma hızı artar.

Hastalığın belirtileri nelerdir?
Yukarıda saydığımız hastalık çeşitlerine göre guatr hastasının şikayetleri de değişir. Hormonların fazla üretildiği (zehirli guatr) tiplerde, ellerde titreme-terleme, kalp çarpıntısı, sinirlilik, gözlerin yuvalarından taşması, ishal, iştah artması ama kilo alamama, adet düzensizlikleri görülür. Hormonların az üretildiği durumlarda ise hareketlerde ve duygularda yavaşlama, ellerde kuruma, saçlarda kuruma-dökülme, adet düzensizlikleri görülür. Hormonal dengesizliğin olmadığı tiplerde sadece tiroid bezinde büyüme veya nodül oluşumu . Bu hastalıkların hepsinde tiroid bezi büyüyebilir, nodül oluşabilir.


İç/dış guatr, dişi/erkek guatr, zehirli guatr nedir?
Tıbbi olarak böyle bir sınıflama olmamasına rağmen hastalara durumunu açıklarken kullanılan terimlerdir. Tiroid bezinin büyümediği, muayenesinin normal olduğu, sadece hormon dengesizliği olduğu durumda guatr hastalığı iç guatr olarak açıklanmış olabilir. Fazla hormon salgılayan guatr hastalığını “zehirli” guatr olarak adlandırıyoruz. Ameliyat sonrası nüks eden guatr hastalığını açıklamak için de “dişi guatr” terimi kullanılmış. Yine de bu terimler tıbbi bir ayırımı ifade etmezler.


Guatr hastalıklarının iyot ile ilgisi nedir? İyot alsak hastalığı engeller miyiz?
Tiroid bezi İyot elementini kullanarak hormon üretir. Bu elementin eksik olduğu yerlerde guatr çok görülür. İyot eksikliğinin giderilmesiyle guatr hastalığı engellenir.


Guatr Tedavisi
Guatrı yani tiroitte büyümesi olan hastaların tedavisini yönlendiren birkaç durum vardır. Guatrla beraber tiroit az veya çok çalışıyor olabilir. Bu durumların tedavisine daha sonra değinilecektir. Bu bölümde normal çalışan guatrların tedavisi anlatılacaktır. Bu tip guatrlar düzgün (diffüz guatr) ya da nodüllü büyümüş olabilir ve ülkemizde daha çok nodüllü guatra rastlamaktayız. Düzgün büyümüş guatr esas olarak tiroit hormonu içeren ilaçlarla tedavi edilir. Bu konuda zaman zaman iyot tedavisinin yararları konusunda sorularla karşılaşmaktayız. Genel kanı olarak guatr geliştikten sonra iyot verilmesinin tedavi edici etkisinin olmadığına inanılır. Ancak iyot eksikliği olan bölgelerde guatr gelişmeden iyot verilerek iyot eksikliği giderildiğinde, guatr olması önlenebilir ve az olasılıkla var olan guatrın büyümesi engellenebilir.
Guatr geliştikten sonra fazla iyot kullanılması özellikle iyot eksikliği olan bölgelerde guatrın fazla çalışması yani hipertiroidizmle sonuçlanabilmektedir. Dolayısıyla düzgün büyümesi olan guatrlı hastalarda zaman zaman TSH testi de tekrarlanarak tiroit hormonu verilmesi ile guatrda gerileme sağlanabilir. Çok sık görülmemekle beraber büyük guatrı olan ve boyunda baskıya neden olarak solunum sıkıntısı yaratan düzgün büyümüş guatrlı hastalarda ilaçla istenen sonuç elde edilemiyorsa cerrahi tedaviye başvurulabilir. Bu hastalarda ilacın ne miktarda ve ne kadar kullanılması gerektiği tam açıklığa kavuşmamıştır. Ancak hastayı izleyen hekimin izleme süresinde hastada elde ettiği sonuçlara göre karar vermesi en uygun yoldur. Diğer bir deyişle hastanın kendi başına karar vermesi doğru değildir.
Nodülü olan hastalarda yapılması gereken tedavi hakkında tam bir görüş birliği olduğu söylenemez. Ailede kanser öyküsünün olup olmaması, Nodülün çapı, nodülün yapısı (muayene ve görüntüleme yöntemlerine göre) ve bunların sonucuna göre yapılacak olan ince iğne biyopsisinin sonucu tedavinin nasıl olması gerektiğini belirleyebilir.
Özellikle ince iğne biyopsisi ile kanser olmadığı sonucuna varılmış ve çapı 2.5 cm’den küçük nodülü olan hastalarda tiroidin çalışma durumuna göre tiroit hormonu ile baskılayıcı tedavi uygulanabilir. Bu yöntemle nodüllerde küçülme oranının yüksek olduğunu söylemek mümkün değildir. Nodül çapının 2,5-3 cm’den büyük olması, baskılayıcı tedavi altında büyüyen veya kanser olmadığı tam olarak belirlenememiş nodüllerin cerrahi yolla tedavi edilmelerinde yarar vardır. Ayrıca iyi huylu olmasına karşın, nefes darlığı gibi bası yakınmalarına yol açan veya kötü kozmetik görünüm veren nodüllü guatrlarda ameliyatla tedavi edilir. Bir diğer ameliyat nedeni hiçbir şikayete yol açmasa da hastanın mevcut guatrdan kurtulma isteğidir.


Guatr ameliyatı nasıl yapılır?
Guatr ameliyatlarında en çok boyunda iz kalıp kalmayacağı ve sesin kısılıp kısılmayacağı endişesi duyulur. Boyunda cilt pililerine paralel olan 3-4 santimetrelik bir kesi yapılarak ameliyat gerçekleştirilir. Bu kesi estetik dikildiğinde kalan iz hiç belli olmaz. Anestezin sırasında boğazın tahriş olmasına bağlı olarak, 1-2 gün süren ses kısıklığı olabilir. Yutkunmadaki 1-2 günlük ağrı ile birlikte ameliyat çok rahat geçer. Genellikle hastalar 1 gün hastanede yatıp ertesi gün taburcu olur.

Erken teşhis önemlidir!

Guatrda erken teşhis çok önemlidir. Geç kalınması durumunda hastalık ilerler, tedavi zorlaşır ve sistemlerde yaptığı hasarlar da artar.

Ameliyat Sonrası Durum
Opr. Dr. Hamzaoğlu, ameliyat sonası durumla ilgili olarak da şunları söylüyor: "iyi yapılan ameliyatlardan sonra tekrarlama ihtimali çok azdır. Kötü yapılan ameliyatlarda içerde fazla tiroid dokusu bırakıldığı için tekrar büyüme veya nodül gelişme ihtimali vardır. Ama bilateral subtotal tiroidektomi usulune uygun yapılırsa, çok az doku bırakıldığı için tekrarlama riski yok denecek kadar azdır .Kanserli vakalarda bilateral total tiroidektomi yani tüm tiroid dokusu çıkartılır. Ameliyatın en büyük riski ses kıslklığı veya tamamen ses kaybıdır. Genelde kanserli vakalarda bu durumla karşılaşılır. Ses tellerine giden sinir hemen tiroid dokusunun arkasında yer almaktadır .Dünyanın en iyi merkezlerinde 100 tiroid kanseri ameliyatında 1ses teli sinir kesilmesi oluyor. Şunu iftiharla söyleyebilirim ki, bugüne kadar birçok guatr ameliyatı yapmış olmamıza rağmen, kliniğimizde şimdiye kadar böyle bir komplikasyona rastlanmadı. Bazen ameliyat sonrası geçici ses kıslklığı oluşur, ama, bu ses kıslklığı birkaç gün ile birkaç ay içinde kendiliğinden kaybolur. Bu geçici ses kısıklığı ameliyat sonrası dokularda gelişen ödeme (şişkinliğe) bağlıdır."

kaynak:
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SaglikON2 - avatarı
SaglikON2
Ziyaretçi
6 Ağustos 2012       Mesaj #10
SaglikON2 - avatarı
Ziyaretçi
guatr
Guatr her zaman bilinen bir hastalıktı. Ancak günümüzde yaygınlaştı ve çeşitliliği arttı. Artık 10 kişiden 5’inde görülen hastalığın yanlış tanı ve tedavisi ise kişinin tüm yaşamını olumsuz etkiliyor. Depresif şikâyetlerle psikiyatriste başvuran çok sayıda kişi aslında tiroit hastası olduğunu bilmiyor.

Doç.Dr. Neslihan Kurulmuş
Endokrinolog

Temelde guatr hastalığını yaratan organ ‘Tiroit’ denilen boynun önünde yer alan 20 gramlık küçük bir doku. Doku küçük ama fonksiyonu çok fazla. Hormonları üretme mekanizması karışık. Orada rol alan birçok madde, enzim ve kullanılan elementler var. Bu nedenle mekanizmanın her basamağında hastalık çıkabilir. Hastalığın en temel nedeni -bizim ülkemizde de en sık görüleni- iyot eksikliğidir. Buna bağlı olaraktan tiriotte büyümeler oluşur buna bağlı olarak çalışması değişir. 2000 yılından sonra tuzlar iyotlanmaya başladıktan sonra iyot eksikliğine bağlı olan tiriot hastalığı azalmıştır. Bu kez de genetik tiriot hastalığı ve tiriot kanserleri ortaya çıkmıştır.

Doğal yollardan en çok suyla iyot eksikliğini tamamlayabilmek mümkündür. Dolayısıyla toprak ve toprakta yetişen ürünlerle… Bu yollarla iyotu alırız. Ama bizim toprağımız da suyumuz da Doğu Anadolu, Karadeniz özellikle de Batı Karadeniz Bölgesi iyottan son derece fakirdir. Bu nedenle insanların ortak kullandığı ortak madde tuza iyot eklendi. Geleneksel tuz kullanımını bırakmış olan her yerde iyotlu tuz kullanıldığı sürece bir sorun yok.
Nörologlar, kardiyologlar ‘böbreği ve kalbi korumak adına aşırı tuzlu yemeyin’ diyor. Biz toplum olarak yemeğin tadına bakmadan tuz koyarız. Günde ortalama bir tatlı kaşığı tuz kalp yetersizliği, böbrek yetersizliği olmayan, normal sağlıklı birinin yiyebileceği miktardır.

Guartr hastalığının belirtileri

Tiroit organı iki şekilde değerlendirilir. Bir nasıl çalışıyor, hormon üretimi iyi m? Çünkü tiroit hormonları diğer organlarının sistemlerin çalışmasını doğrudan etkiler. Dengesi bozulduğunda etkilenmeyen hiçbir sistem yoktur. En sık görüleni yani yavaşladığındaki belirtileri; halsizlik ve yorgunluk şikâyetleridir. Saç dökülmeleri, cilt kuruluğu, kaşıntı, tırnak kırılması, kabızlık gibi bulgularla kendini hissettirir. Tedavi edilmezse şikayetler giderek çoğalır. Bir süre sonra efor kapasitesi düşer. Kalp ve solunumla ilgili problemler başlar. Tansiyon dengesizlikleri görülebilir. Bir süre sonra da kişide yaptığı değişikliklerle doktora gitme zorunluluğu ortaya çıkar. Doğru tanı konulmadığında bir süre sonra şikâyetler geçmediği için tekrar doktora gidilir.
Bu rahatsızlıkta yaş sınırı yoktur, doğumdan ölene kadar her yaş grubunda rastlanabilir. Ergenlik dönemi, 25-40 yaş arası, kadınlarda doğurganlık ve menopoz döneminde daha sık görülebilir. Dış faktörlere ve genetiğe bağlı olarak gelişebilir.
Hastalılara ait bulgular kişisel farklılıklar gösterebilir. Her kişinin algı düzeyi farklıdır. Ciddi depresyona giren, halsizlik nedeniyle iş gücü kaybı yaşayan, aşırı sinir- kaygı nedeniyle etraflarıyla kavga eden hasta tablolarına rastlamak mümkündür.
Tiroit hastalığının en iyi yönü ne kadar ilerlemiş olursa olsun tedavide yüz güldürücü sonuçlar almanın mümkün olmasıdır. Hastalığın tipine göre ilaç, cerrahi ya da radyoaktif tedavi uygulanır. Hipotiroitte ortalama 6-8 hafta içinde sonuç alınıp, tamamen normale dönülebilir.

Haşimoto nedir ?

Genel tiroit hastalığının içindeki bir gruptur. Tiroit hormon dengesini bozduğunda genel değişiklikler yapabilir. Haşimato grubu hastalarda hormonlar normal olduğu halde kişide açıklanamayan deri, tırnak, saç problemi olabilir. Yine bu kişilerde özellikle kadınlarda adetlerle ilgili sorunlar yaşanır. Genetik olabilir. Bir insan farkına varmadan ömrü boyunca yaşayabilir. Ailesinde tiroit hastası olanlar özellikle bu grupta yer alır.Basit bir kan testiyle tespiti mümkündür. Gerektiğinde ultrasonla bakılır.
Tiroit hormon düzeyi artığı zaman ‘Hipertiroiti’ adı verilir ve metabolizma hızlı çalışır. Ciddi kilo kaybı yaşanır.

Gözler dışarıya doğru neden çıkar?

Tiroit çok çalıştığı durumda hem tiroit hem de gözler etkilenir. Çünkü aynı mekanizma gözlerin arkasındaki dokuda da geçerlidir. Orada iş biraz daha karmaşık ve tedavisi de biraz daha yorucudur. Çünkü tiroiti ve gözü birlikte kontrol altına almak gerekir. Bazen tiroiti kontrol altına alsanız bile göz bağımsız olarak ilerleyebilir. Bu da zor olan tiroit hastalıklarından biridir.

Kansere dönüşür mü?

Her tiroit hastalığı kansere dönüşmez. Tiroit modülü varsa bazı modüller 3-5 yıl içinde kansere dönüşebilir.

Tiroit hastalığı depresyonla karıştırılıyor!

Psikiyatri bölümünden çok fazla tiroit hastası endokronologlara yönlendirilir. Bu tip hastalar depresif şikâyetlerle psikiyatriste başvurur. Onlara uygulanan ilk test tiroit hormonudur. Özellikle doktorların bu konuda bilinçlendirmeli gerekir.
Karalahananın içindeki bir madde tiroit hormonunu yaparken bir enzimi bloke ettiği için tehlikelidir. Suşi içerisinde fazla iyot olduğu için tiroiti olumsuz etkiler. Uzak doğudan zayıflamak için gelen yosun tabletleri tiroit hastalıklarını tetikleyebilir. Bunlara dikkat etmeliyiz.
*Ailesinde tiroit hastalığı olanlar,
*Doğurganlık çağından olanlar kadınlar,
*Ergenlik çağındaki çocukların
Bir kez tiroit fonksiyonunu değerlendirmekte fayda vardır. Özellikle ailesinde olanlar için bu yaş dönemi çok önemlidir. Çünkü gebelikte bebeğin sağlığını, ergenlik döneminde beyin- beden fonksiyonu, menopoz kadın sağlığını etkiler.
Özellikle genetik tipteki tiroit hastalarında bir dönem aktiflenmediği için bazen testlerde çıkmayabilir ama daha sonra herhangi bir neden gebelik- lohusalık-stres zemindeki hastalığı tetikleyebilir. İnsanların senede bir kere tiroit hormonuna baktırması yeterlidir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.

Benzer Konular

12 Aralık 2017 / Misafir Tıp Bilimleri
7 Aralık 2016 / canan_muslu Tıp Bilimleri