Arama

Kedinin Gözüyle - Sayfa 2

Anket kedinin gözüyle... Sizce faydalı bir yazı dizisimi?

Faydalanıyor ve anlam verebiliyorum
 
49 Oy
49.49%
Gereksiz olmasada olur
 
13 Oy
13.13%
Yeni fark ettim
 
37 Oy
37.37%
Güncelleme: 12 Eylül 2014 Gösterim: 47.655 Cevap: 34
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
6 Kasım 2005       Mesaj #11
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı
BÖLÜM 6
06112005


Sponsorlu Bağlantılar
O bir tohum taneciğiydi. Kozalağından düşene kadar...

Kuru siyah bir şey şekilsiz bir taş parçası gibiydi.. Beton zeminde yuvarlandı ve bir köşede durdu. Tanımadığı ama aslında bütünlüğünü oluşturan bir dünyada sağından solundan gecen uzun devlere(insanlar) bakıyordu o soğuk zeminden..

Aradabir gecen bu devlerin ayaklarına carpıp sağa sola gidip geldi takii o soğuk betondan yumuşak toprağa düşene kadar. O hoyratça dolaşan devlerin hiçbirisinin ilgisini çekmemişti, yumuşak toprak sanki buz gibi betondan daha sıcaktı bir an içini ısıttı derken; bir devin ayakları altında ezildi ve biraz daha derine gömüldü o yumuşak toprağa.

Aslında üzülmesi gerekirken toprağın daha da içini ısıtan sıcaklığıyla ezilmeyi düşünmedi daha da ısınmıştı çünki.. O duyarsız devlerin gürültüleri daha da uzaklaşmıştı sanki ve ona huzur verdiğini hissetti, iç güdüsel o sıcaklığa dahada yakınlaşmak için çabaladı durdu sonra inanılmaz bir şey oldu o çelimsiz bitik şeklinde değişmeler başladı, çatladı kabuğu ve beyaz kollarını doladı o sıcaklığa, o toprağa... Toprak sıcak kanlıydı red etmedi o kolların kendisini sarmalamasına; oda kucak açtı bu tohumun kollarına...

Günler geçti artık o çelimsiz gibi gözüken hatta taş parçacığı gibi olan tohum artık toprakla bütünleşmişti ama bu seferde sıcaklıktan içi yanar olmuştu. Serinlemek için topraktan, o sıcaklıktan uzaklaşmaya çabalamaya başladı ve derken o karanlık topraktan bir serinlikle aydınlandı; gökyüzünü hissedebiliyordu ve kendine yetebiliyordu artık o çelimsiz halinden uzak hızla o gökyüzünde serinliğe kavuşma çabasıyla yanıp tutuşmaya başlamıştı her gün uzuyordu ona kavusmak için kollarını açtı(yapraklar) ve daha da arzuyla yanarken birden o hissetiği pırıltıyı daha iyi görmek istedi ve goncası açtı artık ışıl ışıldı herşeyi görebiliyordu aldığı her nefeste geriye mis kokular bırakmaya başladı. Sonra bir zamanlar ayaklarının dibinde süründüğü o dev(insan)leri daha iyi görüyordu; birden ürperdi genemi beni ezecekler diye bu ürpertiyle dallarından mızraklarını(diken) cıkardı kendini savunmak için...

Olağan üstü bir şey daha oldu o devler ona doğru yaklaşıp koklamaya başladı ama o korkmuştu; ezilmekten .

Tek tek geldiler kokladılar onu artık değer veriyorlardı ona neydiki bu sebep? Bu devler önce ayaklarının altında ezmişlerdi önceleri şimdi ise onu koklayıp seviyorlardı...

Hayat bir şekilde anlamsız geldi ama yaşam savaşında o galip çıkmıştı bir çok mağlup olanın arasından.. Artık MUTLUYDU SEVİLİYOR ve DEĞER VERİLİYORDU.....

İşte arkadaşlar;
Dün ne idik bugün ne olduk. Değer yargılarımız her an değişir yanlış kararlar alınabilir, sonuç her zaman bir tohumun başından geçen bu hikaye gibi bitmeyedebilir ama yaşam bu evrendeki dünyada hep böyle gelmiştir. Kimimiz gülerken kimimiz ağlarız müşgül durumda iken kendi kendimize ağlamaktansa bir tohumun gösterdiği beceriyi kendimize örnek almamız gerekir.

Hiç bir zaman değer yargılarımız insanların görünüşüne göre olmamalı onların içlerini kalplerini bilmeden hareket etmemeliyiz, görüntüyle kartvizitle hayatta sağlam bir yer edinemeyiz taki kalplerin derinliklerine işleyene dek...Sevgiyi paylaştığımızda ısınıp yeşerdiğimizde gülüp güldürdüğümüzde anlam kazanır bu yoldaki tüm mücadele.

Siz siz olun kişileri görsellikten uzak duygusal yaklaşımlarına dostluk ve arkadaşlıklarına dahada önemlisi paylaşımlarıyla tartın insanları. Sevginizi hissetirin, değer verdiğinizi bellirtin ve kendinizi saf duygularla ifade edin.........

Sevgiyle dolu tomurcuklarınız bol olsun.

Saygılarımla.

kedi

Turkiye kompetankediTurkiye
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen kompetankedi; 30 Mart 2006 20:08
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
12 Kasım 2005       Mesaj #12
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı
12102005
Bölüm 7

Sponsorlu Bağlantılar


Her gün geçtiğim yoldan, başım önde yoluma gidiyordum gene. Tek fark; acı bir fren sesisiydi irkilmeme neden olan!.. Kafamı kaldırdım sese yöneldi gözlerim elimde olmadan. İki araç sahibi atışıyorlardı; sen ve ben kavgasında kimin haklılığının tescili için yırtınıyorlardı.. İlgim dahada çoğaldı ve izlemeye başladım sonucun nereye ulaşacağı o an aşikar bir şekilde belli idi. Hararetli tartışma dozunu artırdığı anda düşürdü sonuçta biri yol verdi diğerine ve herkes yoluna gitti. Kendimce nerden nereye geldik dedim. Bu kadar kalp kırmadan şu basit işi yapamıyoruz nedense illa kalp kırılıcak sonra sonuca ulaşacağız nedense..

Aslında içimizde saklı kalan hisselerin bir anda kendilerine bir yol bulduğunda dışarı kaçması gibi bir şey bu. Anlam ifade etmesi yada haklılık derecesi hiç önemli değil sonuç sadece deşarj yöntemi belli ki bu. Acımasız dünyada acımassızca yaşam güdüyoruz. Haklılığımız yada doğrumuz anca karşımızdakinin duymak istediğiyle örtüştüğünde anlam ifade ediyor neyazık ki...

Yaşama heyecan gelmesi yada yaratmak için pozitifliği ele almamız gerek; her tur negatiflikten kurallar yada kaideler tersini yazsada tek bilinmiyenli denklem değildir aslında..Pozitif olmak... Siz Pozitifmisiniz? Bu yazıyı yada yazılarımı okurken birşeyler ekleyebiliyormusunuz cümlelerime, yada alabiliyormusunuz karanlıktaki ışığın ip uçlarını...

Gerçekler ve yalanlarla dolu dünyamızda kefenin neresindeyiz sizce?

İşin doğasında var bu iyi yada kötü belkide çirkin ama var. Olmalıda birbirlerine değer katmak için. Aşırı dozda olmamak yada uyumlu olmak adına verilen savaşta her zaman galip çıkmak için her yenilgiden bir ders almak gerek yada yenilmeyi beklememek....


Saygılarımla


kedi

Turkiye kompetankediTurkiye
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen kompetankedi; 18 Kasım 2005 13:02
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
21 Aralık 2005       Mesaj #13
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı
bölüm 8
21122005

Hayatın bir köşesinde yuvarlananlar bizler ne zaman carpışsak selam veririz birbirimize. Anılar tazelenir geçmişteki güzel günler su üstüne cıkar. Sonra bu zamanın sürati karşısında bir an irkilir ve devam ederiz.

Yaşam boyu güzelliklere gebe olması istenen insan hayatı nedense kötü olaylarla anılır. Sanki kötü ve karamsar olaylar temel olusturur gibi. İnsanlar ve hayvanlar arasındaki buyuk farkın muhakeme yetenekleri düşünmeleri öne sürülür. Ama hiçbir zaman hisler düşünülmez. Bir hayvanında hisleri olabileceği. Belki Yorumlama yapamasada hisleri doğustan aktarılmıştır yaradan tarafından. Kafeste beslediğiniz kuşu bir tutmayı deneyin, Kaçacaktır yada kaçamaya calısacaktır; doğası gereği kendini korumak zorundadır taki yakalanadek surer bu çaba. Oysaki o eller tarafından beslenip yemi suyu verilmektedir. Düşünen bir varlık olan insan beyniyle hareket ettiğimizde o kuşun o ellere hurmet etmesi gerektiğini düşünsekte, o kuşun bir kafes içinde yasadığını unuturuz. Amac o ellerden kaçmaktan öte o eller tarafından kapatılmış kafesten kurtulmaktır.

Doğru yolda yol almaya calısırken ne zaman bir arac tarafından ıslatılmadıkki. Hata yapmamaya gayret gösterirken yaptığımız hatalar az mı.Yaşam felsefesinde öncelik; yaşamı olabildiğince uzun tutmak. Doğrularla eyriler arasında yol almak, karar vermek ve uygulamak.

Eski aşkından tutkularından, bir zamanlar o olmazsa olmazlarımızdan bir bakarız ki çok uzaklardayız. Geceleri karabasan uykularında yatakta döndüğümüz gerekçelerimiz bir bakarızki tozlu raflarda kalmış kitaplar gibidir.

Öncelikler artık değer kaybetmiştir. Uğruna atıldığımız savaşlar, çabalar artık değer yitirmiştir bir kere. Yeni hedeflere yol alırken basamak yaptığımız merdivenlere dönüp bakmayız bile. Ancak hep yaparız yorumları kendimizce temel amacı kacmak olan bir kuştan ne farkımız varki oysaki...

Hayattan her zaman kaçışlarımız vardır, yada yeni bakışlarımız. Taze başlangıçlar yaparız her zaman. Duygu yüklü kelimeler kafamızda yaratığımız sanal alemimizde bir yerlere oturturuz. Geleceği yönlendirirken ne kadarda duygusal oluruz, taki gerçeklerle yuzleşinceye kadar... Sevecen bir toplum ararız duygularımızda ama bir okadar sevecenlikten hoş görüden uzağızdır. Değer yargılarımız kaybettiklerimizle eşdegerdir, yitirdikten sonra anlamını buluruz her seyin.

İnsanoğlu elindeki degerlerin fırsattını bilmeli değere değer katmalı, sevgisini bir oya gibi işlemeli hayat boyunca ki bir ara durup arkasına baktığında bir arpayı değil güzel desenleri görmeli. Hayat boyu keskin dönemeçlerle karşılaşmısızdır işte karar aşamasına vardığımız bu noktalarda arkamızda bıraktığımız eserler yol vericektir geleceğe.

Dünyamız acımasız bir yaşam kaynağı gibi gözüksede tatlı yapmak ellerimizde. Karamsar olmaktan öte kendi öz güvenimizle biçimlendirmeliyiz su gibi akan zamanı. İnsan hayatı sonsuz değildir; doğarken ağlasada bu demek değildir ömür boyu ağlıyacak. Herşeyin bir başlangıcı her yokuşun bir çıkışı olduğu gibi bir sonu bir inişi vardır. Temel amac bu yokuşu hep tırmanmak olmalı her güne bir hedef her günün sonunda yeni bir hedefe yol almalıyız. Ama hiç bir zaman karşımızdakilerini basamak yapmadan, yani geride güzel bir şeyler bırakma adına oyalarımızı işlerken karşımızdakileri dişlemeden....


Saygılarımla



kompetankedi twiti
Turkiye kompetankediTurkiye
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen kompetankedi; 21 Aralık 2005 18:03
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
18 Ocak 2006       Mesaj #14
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı
Bölüm 9

Hayatın cefasını çekmek gerek, Sefa nın anlamını bilmek için.


İnsanoğlu çok bilinmeyenli bir denklem. Bir bakarsınız aşıktan daha aşık bir bakarsınız yola atılmış gazete parçası gibi değersizdir duyguları. Bir makas gibi yada bir bıçak gibi keskin sözleri sarf eder bir yandan pamuktan daha yumuşak cümlelerin mimarı olur. Anlamak başarmak için gereken materyal. Anlamak için gereken nedir ??? İyi bir dinleyici olmak olabilirmi.?

Kaderimizde olanı, yazılanı uygularız kadercilik işte. Her yol ayrımda buluştuğumuz hayatın tozlu yollarında seyrederken mutlaka bir çamur a basmışızdır uzerimize bulaşan. Zaman hızla akışını sürdüğü halde nedense bazen yerimizde sayıp geçmişe maniler düzeriz. Geçmiş adından belli ama gelecek kapalı bir kutudur, anahtar genede bizlerizdir her koyun gibi bizleriz ayaklarımızdan asılacak. Öyleyse yaptıklarımızın bir amacı olmalı biz bu hayata renk katmak için varız. Hayat yada yaşadığımız yer bir bahçe unutmayalım; bu bahçede çiçekler, güller, papatyalar olduğu gibi solucanlar, böcekler, akrepler de var. Bunlar inkar edilemez. Bahçenin bütünlüğü için tüm siyaha ve beyaza ihtiyacımız var. Hiç birini soyutlayamayız.

Her selam bir merhaba yada nasılsınız? vb. cümlecikler bu bahçede yasayan her çiçeğin özlemidir tıpkı su gibi.... Esirgemeyin bunları birbirimizden. Sevgiyle yeşerirken çiçeklerin bir okadar suya güneşede ihtiyaçları vardır.

Arkadaşlarımız dost bildiklerimiz yada düşman hepimiz için. Eyriyi görmek için düz 'ü bilmek gerek. Sevgili MsX Ailesi 70 binin üzerindeki topluluğumuzda hiçmi yoktur eyri.. var tabi.. Benim kendime adadığım yol bunca eyriyi olabildiğince düz hale getirmek. Çıkarıp atmak adına değil. Çünki bir bahçede olması gerekenler bunlar. Bahçeyi olabildiğince temiz gül yüzlü mis kokan çiçeklerle doldurmak bizim görevimiz olmalı tıpkı sizinde olduğu gibi...

Bu bahçeye her ektiğiniz tohum yeşerecek buyuyecek başka tohumlara gebe olucaktır. Unutmayın.. Sevgi, arkadaşlık karşılıksız paylaşımla yücelir. Kendinizi yüceltin tüm olumsuzluklara karşı en iyi silahtır sevgi. Sevgi dolu bir dünyada yaşamak için elimize alalım dostluk süpürgesini başlıyalım önce kapımızın önünden, kim hazır?



Turkiye kompetankediTurkiye
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen kompetankedi; 18 Ocak 2006 14:12
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
27 Ocak 2006       Mesaj #15
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı
Ne kadar hakkaniyetliyiz? yada hak nedir bilirmiyiz?

Değerli arkadaşlarım. Haklılık kişinin yapısına göre farklılık gösterir; benim için doğru olan sizin için yanlış olabilir. Tek sorun bu değildir. Bunların ortak noktasını bulmak hakkaniyeti getirir.

Doğrusuyla eyrisiyle yaşadığımız şu dünyanın güzelliklerini görme adına sizlerle paylaşımda bulunuyorum. Fikirlerim doğru dur asla demem yanlışta demem. Amacım temelde sizlerin bu yazdıklarımdan ufakta olsa doğru gördüğünüzle örtüşmek.

Teknolojiyi kullanıyoruz kimimizin pahalı cihazları kimimizin orta şeker bilgisayarları olduğu gibi hepimizin mantık cercevemizin kabul ettiği çizgiler vardır. Kim itiraz edebilir 2+2= 4 e yada kim kırmızıya siyah diyebilirkiş hepimizin kabul ettiği kavramlar bunlar. İşte bende sizlere sizlerin bakış açınızdan ortak bir yola cıkma adına yazılarımı ısrarla sürdürüyorum.

Doğadan örneklerle bezediğim seride cok örneklerim olmasına ragmen size daha güncel MsX Ailesi içersinde yaşadığımız olası her gün karşılaştığımız örneği vericem bu yazımda...MsXChat vaz gecilmezimiz oldu üstelik birde radyo ekledik sırf rahat bir ortamda dostluk sohbet paylaşım adına.. Farkında olmuşsunuzdur buradada kurallarımız vardır.

1. kural Seviye
2. kural yetkililerin uyarılarına uymak
3. kural genel ahlak kültürünün dışında olmamak diğer chat kanallarıyla bir tutmamak
4. Arkdaşlık dostluğun olduğu ancak ard niyetli davranışlarında olabileceği göz önünde bulundurarak msn adresi vermemek... en basit kurallarımızdır. Bunun haricinde her şey serbesttir.

Kurallara uymayan yada MsX Ailesine yeni katılmış tüm üyelerimize ikazımızdır Lütfen Kurallarımızı Okuyun ancak nedense göz ardı edilir ve kural dışına cıkıldığında ben yada diğer arkadaşlarım gereğini yaparlar. Şimdi haklılık yada neden atıldı soruları peşinden gelir. Haklıydın yada haksızdın diye "hak" nedir bilirmisiniz? Buna en iyi örnek aşağıda sunacağım olay tam açıklık getirecektir.

...

Kocadere köyünde büyük bi sargı yeri kuruluyor. Kimi Urfalı , Kimi Bosnalı, Kimi Azerbaycanli, Kimi Adıyamanlı , Kimi Gürünlü, Kimi Halepli çok sayıda yaralı getiriliyor...

Bunlardan biri Lapsekinin Beybaş Köyündendir ve yarası oldukça ağırdır.Zor nefes alıp vermektedir.Alçalıp yükselen göğsünü biraz daha tutabilmek için komutanının elbisesine yapışır.Nefes alıp vermesi oldukça zorlaşır ama tane tane kelimeler dökülür dudaklarından.
"Ölme ihtimalim çok fazla... Ben bir pusula yazdım...Arkadaşıma ulaştırın..."
Tekrar derin nefes alıp, defalarca yutkunur:
"Ben...Ben köylüm Lapseki'li İbrahim Onbaşından 1 Mecit borç aldıydım...Kendisini göremedim.Belki ölürüm.Ölürsem söyleyin hakkını helal etsin"
"Sen merak etme evladım" der Komutanı, kanıyla kırmızıya boyanmış alnını eliyle okşar.Ve az sonra komutanının kollarında şehit olur ve son sözüde :
"söyleyin hakkını helal etsin" olur...

Aradan fazla zaman geçmez. Oraya sürekli yaralılar getiriliyor.Bunlardan çoğu daha sargı yerine ulaştırılmadan şehit düşüyor.
Şehitlerin üzerinden çıkan eşyalar, künyeler komutana ulaştırılıyor.
İşte yine bir künye ve yine bir pusula.Komutan göz yaşlarını silmeye daha fırsat bulamamıştır.Pusulayı açar, hıçkırarak okur ve olduğu yere yığılır kalır.Ellerini yüzüne kapatır, ne titremesine nede göz yaşlarına engel olamaz...

PUSULADAKİ NOT:
"Ben Beybaş Köyünden arkadaşım Halil'e 1 mecit borç verdiydim. Kendisi beni göremedi.Biraz sonra taarruza kalkacağız.Belki ben dönemem.Arkadaşıma söyleyin ben hakkımı helal ettim."


Siz bu olayın neresindesiniz? Evet Arkadaşlar doğru olmak haklı olmak güzel ama kalbimizinde doğru olması gerek .Yargılarken kendi duygularımızı eger eklersek gelişen olaylara bakış açımızı saptırabiliriz.

Lütfen sizlerde bizlerin vermiş olduğu kararlarda unutmayın ki temelde sizlerin rahat bir ortamda bulunmanızı sağlamak temelimizi teşkil ediyor. Düşüncelerinizi bu ölçüde bir kefeye koymanızı dilerken doğruluk ve saflık adına iyi günler dilerim.

Saygılarımla


Turkiye kompetankediTurkiye
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
21 Mart 2006       Mesaj #16
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı
Evet arkadaşlar uzun bir aradan sonra tekrar burdayım...

Bu süre zarfında neler mi oldu? Çok şey tabii.. Öncelikle vermeden almak Allah'a mahsus bir şeyde olsa biz kullarında bu yolu takip edemiyeceğimiz anlamı çıkmaz. Karşılıksız sevgi var ise buna taraf olan en az biri sevgisini veriyordur demektir.

İşte bizlerde sizlere layık olmak için çapınca bir şeyler yapmaya çabalıyoruz. Görünen odurki sizlerin sevgisine layık olmuşsuz. Buda bizim sevincimiz mutluluğumuz. Bizler kiminize göre cok bilgili kiminize göre orta kalem yada az bilgili bir topluluğuz. Ama temelde amacımız sanal ortamda olsakta dostluğu arkadaşlığı ve bilgiyi paylaşmanın getirilerini sizlerin gözü önünde ıspatlamak. MsX Ailesi olarak bir gurubu oluşturmak ve elden geldiğince sizlere faydalı olmak.

Bugüne değin geçirdiğimiz tüm evrelerde temel prensiplerimizden ödün vermeden çalıştık ve aldığımız olumlu tepkilerle dahada hızlı dahada azimli olmaya çalışmayada devam ediceğiz. Hizmette sınır yoktur derler ya işte bu hizmette kusur olmadan hız yapmak için Artık 2.nci bir sunucumuzuda devreye sokma aşamasındayız...

Hala bazı kesimlerin algılamada sorun yasadıkları bu kadar masraf karşılıksız niçin yapılıyor? sorularıyla karşılassakta verdiğimiz cevaplar sizlerin teşekurleridir.

Sitemizde emeği geçen tüm takım arkadaşlarıma ve siz değerli MsX Ailesine sonsuz teşekur ederken; NeutralizeR ' a duble tebriklerimi iletmek isterim. Hiçbir zaman ödün vermiyeceğimizin ve her zaman sizlerin yanınızda olucağımızın en temel taşı bizlere verdiğiniz destektir...

MsX Ailesi Yüzbin üyeyi aşmış bir çığ gibi yükselmektedir. Hepinize katkılarınızdan dolayı teşekkür ederim.

Saygılarımla,


msxlabs46banner



BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen kompetankedi; 24 Ocak 2008 01:54
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
27 Nisan 2006       Mesaj #17
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı
İnancımız ve düşüncelerimiz yol gösterir bizlere.. Geçmişle yaşamak geçmişi yaşatmak
geleceğe namkörlük olur. Bizler ve sizler doğru için çalışmaya ve bunun için var olma
çabası gütmeliyiz.

Kişilik kavramından sıyrılmadan ve ödün vermeden

Bireyselliklerimizin ötesinde ki paylaşımı artırma adına çalışırız.
Emek verilen her şeye değer veririz gıpta ederiz. Ama emek verilmeden hiç bir şeye
sahip olamayız. Oysaki bugün varız yarın yokuz. Ne için bunca ter.Çok basit değer için
değere sahip olmak paha biçilemez demektir.
Bazılarımız bu değere emeksiz kavuşmak için bir çok yol deneriz. İşin kolayı gibi gözüksede
taş yerinde daha ağırdır. Bir çift laf salatasından öteye kişi kendin olmayı bilmeli ve öyle yaşamalı
kopya yaşamlar adı gibi kopya olur hiç bir zaman gerçekler karşısında degeri yoktur.
Gerçek sizsiniz ve gerçek olmayanlar kopyadır. Siz kopyamısınız? Hayır mı...Bu güzel
Doğruluk kavramından sıyrılıp hiç bir zaman yan yatmayın. Bunun için gerekiyorsa terinizi eksik
etmeyin ve zaman her zaman dakika her dakika geçtikce emeğinize değer katacak ve yükselticektir.

Acı tatlı iyi kötü kavramındaki her rolde oynayan aktör olabilirsiniz ama asla figuran olmayın.
Gerçek yalanlarla büyütmeyin evreninizi ve doğruyu bulma adına eyri her zaman yol gösterir.Fitneye nifak tohumları ekenlerden uzak durun. Sahip olduğunuz değerleri bilin ve bunun için savaş verin ölümüne bile olsa bu savaşın sonuçlarına katlanmayı bilin.

Yaşam bir bahçe gibidir. O bahçeye ne ekerseniz onu biçeceksiniz ve ne ektiyseniz onu alıcaksınız
başka bir şey değil.


Saygılarımla.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
1 Ağustos 2006       Mesaj #18
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı
Bir lise öğretmeni bir gün derste öğrencilerine bir teklifte bulunur: "Bir hayat deneyimine katılmak ister misiniz?" Öğrenciler çok sevdikleri hocalarının bu teklifini tereddütsüz kabul ederler. "O zaman" der öğretmen.
"Bundan sonra ne dersem yapacağınıza da söz verin" Öğrenciler bunu da yaparlar.

"Şimdi yarınki ödevinize hazır olun. Yarın hepiniz birer plastik torba ve beşer kilo patates getireceksiniz!" Öğrenciler , bu işten pek birşey anlamamışlardır. Ama ertesi sabah hepsinin sıralarını üzerinde patatesler ve torbalar hazırdır.

Kendisine meraklı gözlerle bakan öğrencilerine şöyle der öğretmen: "Şimdi, bugüne dek affetmeyi reddettiğiniz her kişi için bir patates alın, o kişinin adını o patatesin üzerine yazıp torbanın içine koyun." Bazı öğrenciler torbalarına üçer-beşer tane patates koyarken, bazılarının torbası neredeyse ağzına kadar dolmuştur. Öğretmen, kendisine "Peki şimdi ne olacak?" der gibi bakan öğrencilerine ikinci açıklamasını yapar:

"Bir hafta boyunca nereye giderseniz gidin, bu torbaları yanınızda
taşıyacaksınız. Yattığınız yatakta, bindiğiniz otobüste, okuldayken
sıranızın üstünde? hep yanınızda olacaklar." Aradan bir hafta geçmiştir.
Hocaları sınıfa girer girmez, denileni yapmış olan öğrenciler şikayete
başlarlar:

"Hocam, bu kadar ağır torbayı her yere taşımak çok zor." "Hocam, patatesler kokmaya başladı. Vallahi, insanlar tuhaf bakıyorlar bana artık." "Hem sıkıldık, hem yorulduk?" Öğretmen gülümseyerek öğrencilerine şu dersi verir:

"Görüyorsunuz ki, affetmeyerek asıl kendimizi cezalandırıyoruz. Kendimizi ruhumuzda ağır yükler taşımaya mahkum ediyoruz. Affetmeyi karşımızdaki kişiye bir ihsan olarak düşünüyoruz, halbuki affetmek en başta kendimize yaptığımız bir iyiliktir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
22 Aralık 2006       Mesaj #19
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı
Kızıma:


Ne düşler kurardım ne alışık olmadığım duygulara hazırlardım oysaki kendimi.Bundan 3 hafta öncesine kadar.

Kader ağlarını örerken ben habersiz o haberi aldım içimi eriten. Bebeğime ait doktorların sözlerini... İnsanın yaşı yada başı hiç önemli değil bilirmisiniz. Her an tecrübe heran bir öğreti bizim için, ben bunun en acısını tattım şimdilik. Allah kimseye göstermesin. Bir baba adayı eline alamadan kaybetti bebeğini.. Her şey allah'tandı. 7.nci ayında tattırdı bu acı şarabı bize... Koşturduk nafile kaderimize 2 hafta boyunca doktor doktor dolaştık nafile.. Yazgıyı değiştiremesemde çaresizlikle kalmanın acısıyla isyanlar büyütüm içimde. Sonra düşündüm neden ben..onu gectim neden 7.nci haftasında farkedildi bu durum ya doğsaydı ya farkedilmeseydi ve ondan sonra cekilseydi bir dolu ızdırap ve acılar diyerek avundum. Takdiri ilahi biz kullarını sınar su fani dünyada benide sınadı acı saraptan banada tattırdı.

Önce tüm kapıları kapattı, tüm olumsuz cevapları katar katar etti doktorların ağzından. Çözüme giden yolda cırpındım ama nafile. Tüm umutlarımız eridi ve olası doğumdan sonra oluşacak acılara dayanamıyacak olan yüreğimi hazırlamaya calışırkenken, birden kulu zorda olan bize hızır yetişti ve doktorlar bebeği almaya karar verdiler. Şimdi kaybettik bebeğimizi.. üzüldük buruk sevinçle acı dolu gececek dünyaya acmadı bebeğim izgözlerini. Allah bu kullarına reva görmedi ve test etti bizi bu acıylave sevinçle karışık günleri....

Güzel Allah' ım kimseye dermanı olmayan dert vermesin. Kimse düşmesin çaresiz. Kimse inancını yitirmesin isyanına yenik düşmesin. Her şey allah tan. Şimdi düşünüyorumda ya bunları bize göstermeseydide bebeğimiz acı kaderiyle doğsaydı. Tedavisi olmayacak acı dolu yaşama gözlerini açsaydı... Dayanamazdım..

Biz kulları her zaman herhalimize şükretmeli. Allah ne doktora muhtaç etsin nede doktorsuz bıraksın. Hastane köşelerinde gördüğüm öyle zor durumlar vardı ki..Heleki avuç içi kadar bir bebeğin küvezdeki yaşam mücadelesi hayata asılmasını doktorların mücadelesini sizlere anlatabilecek o duyguyu yaşatabilecek kelimeleri kuramam. Sadece avuciçi kadar bir yaşamanın hayata asılmasının büyüklüğünü o ufacık bedenin çırpınışlarını görmek kendi acımı unutturdu..

Allah kimseyi acıyla terbiye etmessin.

Saygılarımla
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen kompetankedi; 23 Aralık 2006 19:50
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
31 Mayıs 2008       Mesaj #20
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı
Birden uykudan sıçrıyarak uyandınızmı hiç? Sonrada "ohh Allahım rüyaymış" derken hissettiğiniz o hafifliği hatırlayın.. Boşluk ve ağırlık kavramının olmadığı bir andır o.. Her şey anlamsızlaşır o saniyelerde... Öyle bir andırki; o sayfalar dolusu yazılarla benzenmiş bir kitabın bir anda bom boş sayfalarla dolu olması gibidir. Aslında siz bilirsiniz o bir kitaptı ama o an bembeyaz karla bezenmiş günahsız ve lekesiz çayırlar gibi gelir size..

İnsanoğlu işte bazen rüyalarında gerçek olmayanları görür inanır, bazende gerçek olanları rüya sanır..

Bir Aşk Hikayesi.. Ne siyah ne beyaz...

Günler, haftalar aylar, yıllar kovalar birbirlerini inatla hiç durmadan , yılmadan.. bazen bizler bu kovalamadan kaçar kovalanmayı bekleriz ne yazıkki. Yaşamın güzelliğini paylaşmanın hazzını yaşamak ve tatmak en azından benim istediğim bir olgu. Ama bazen yaşam akıl almaz güzelliğini rastlantılarda bulur...

Bu bir aşk hikayesi demiştim. Öncesi tıpkı yukardaki gibi kovalanmak isteyen ve kovalıyan zaman a karşı..

Biz insanlar yaradılışımızdan buyana bize empoze edilen kurallar içersinde; öğretilenlerle, beynimizin hükmettiği kararlar bazen çelişir. Bunun adına hikaye, masal roman ne koyarsanız koyun gerçeklerle karşılaştığınızda öğrendikleriniz ile beyninizin vereceği kararlar kimi zaman isabetli kimi zaman yanlış olucaktır. Doğru zamanda doğru kararı verenler, zamanla olan savaşlarında galip olucaklarsada, bir gün o zaman onları genede yenecektir. Kimse ölümsüz değildir.

Çok yıllar önceydi:

Zaman kovalamada bıkmadan devam ettiği anlardı. Ben kovalamak bir yana yürüyemediğim nefes alamadığım dakkikalar yaşardım onu görünce.. Bu bambaşka bişeydi.. Adına kimileri Aşk, kimileri sevgi koyar ama hiç bir kelime bunun ağırlığını taşıcak kudreti bulamazdı..

Adem ve Havva dan buyana süre gelen tatlı destanlara hükmeden SEVGİ idi bu.. Yaşam süre gelirken zamana karşı harcanan onca boş vakte örnektir bu hikaye. Hoşlandığı ve sevdiği insana yaklaşamanın acısını yaşıyanları artık anlıyabiliyordu. Bir türlü açılamıyordu. Zaman geçerken günleri günler geçerken yılları devirdi. O sevgisinden bişi kaybetmedi sadece zamanı yitirdi.

Yıl 1999 Ağustos ayının 18 i.

Onu uzaktan görüp okadar sevgiyle bağlanmasına rağmen işyerinden çıkmasını bekliyip takip ederek oturduğu yeri bulmayı bile kendine yediremeyen biriydi o. Kalbinde yanı başında tuttuğu sevgili su an nerdeydi diyerek geçirdiği geceleri sabahlara ettiği ve tabiki zamana magluptu.

Gene Balkona çıkmış Ağustos sıcağının gece yarısının verdiği serinlikle gökyüzündeki yıldızlara bakıyordu. Sanki o gök yüzündeki yıldızlarda onunla konuşmak ister gibiydiler, nereye baksa yıldız kayıyordu. Kafasını başka yere çevirip baksa gene kayan bir yıldız onu karşılıyordu. Sonra aklına geldi. Bir dilek tuttu içinden. Ama o gece o kadar çok yıldız kayıyorduki her biri için dilek tutsa hangisini hatırlıyacaktı ki.. O sadece kafasındaki tek bişiyi diledi . O kalbine adını yazdığı ve altın harflerle döşediği sevgiliye adadı dileğini.

Saatler ilerledi ve 03:00 civarında balkondaki son izmaritini aşağı atarak artık yatmalıyım dedi. İçeri girdi ve yatağına yüzü koyun uzandı sonra yastığa gömülen kafasını diğer yöne çevirdi..

İşte her şey ozaman başladı. öyle bir sarsıntıydıki bir an kayan yıldızları hayal etti belki bir göktası düştü dedi içinden.. Sallanmaya başladı herşey bir anda ayakları yerdeyken kafasını tavana vurduğunu hissetti. İçinden bu nasıl olur imkansız dedi.. Sallantının içinden kendilerini sokağa attılar. Birden bire sokağa dökülen mahalle sakinlerinin içinden "teyze" diyip her gün selam verdiği ve ailesinin en samimi komşusunu farketti dışarda.. panik içindeydi herkes, tabii oda. Ancak birden bire içindeki o kalbine gömdüğü uzaktan sevdiği ve bir türlü açılamadığı aşkını onların yanında, teyze diye hitap ettiği o kadının yanında gördü.. Bu nasıl olur dedi içinden bunca zamandır sevdiği kişi tam karşılarında oturmuş bunca komşuluk ilişkisi içinden hiç denk gelmemişlerdi. Bu nasıl olurdu.. Kıvılcım yaşanan felaketle yeşeren bir aşk tohumunun habercisiydi. Acımasız geçen "zaman" birden yenildi...


İşte kıssadan hisse size;
Alın yazınızda ne varsa o gerçekleşir. Hayatınıza yön verirken hep kararları siz veremezsiniz. Unutmayın; bir gün bir yerde, mutlaka bir şey size vesile olucaktır. Yalnızlık sadece Allaha mahsustur.

Herkes bir gün hak ettiği degeri verecek birini kendine eş sececektir. Karamasar olmayın ve zamana yenilmeyin. Herkes bu hikayedeki gibi şanslı olamıyabilir, unutmayın kazanan her zaman "zaman" dır. Zamanı yenenlerden olmanız da en büyük dileğimdir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen kompetankedi; 31 Mayıs 2008 12:21

Benzer Konular

15 Nisan 2015 / Ziyaretçi Soru-Cevap
27 Kasım 2008 / HerHangiBiri Taslak Konular
26 Şubat 2016 / Teamoore Soru-Cevap