Cümle Nedir?Cümle, bir düşünceyi, duyguyu, dileği, haberi ya da yargıyı tam olarak dile getirmek amacıyla belli bir kurala uygun olarak sıralanan sözcüklerden oluşur. Örneğin "Akşam karanlığında köy yolunda" sözü, belirtilen yer ve zamanda ne olduğunu bize tam olarak bildirmediğinden cümle değildir. Oysa "Akşam karanlığında köy yolunda Ahmet'e rastladım" sözü açık anlatımıyla bir cümledir. Cümlenin ilk sözcüğü büyük harfle başlar ve sonunda cümlenin yapısına göre nokta, ünlem, iki nokta, üç nokta ya da soru işareti konur. Cümlenin ÖğeleriTürkçe'de cümleyi oluşturan öğeler genel olarak şu sıralamaya uyar: Özne, tümleç(ler), yüklem. Bu sıralanışa uymayan ve yüklemi sonda değil başta ya da ortada bulunan cümlelere "devrik cümle" denir. Cümle en az iki öğeden oluşur: Özne ve yüklem.
Çocuk evde ağlıyor. Çocuk bugün evde ağlıyor. Çocuk bugün evde hüngür hüngür ağlıyor. Yüklem
Özne
Yardımcı Öğeler: Tümleç ÇeşitleriNesneler yapılarına göre ikiye ayrılır:
Belirtili nesne ise -i hal eki alan ve anlam bakımından belirli bir varlığı gösteren nesnedir: Kalemlerimi sana veriyorum. Nesneler anlam bakımından da bazı özellikler gösterir. Bu özellikler;
Dolaylı TümleçFiil cümleleriyle bazı isim cümlelerinde yüklemin anlamını tamamlayan -e, -de ve -den hal ekleri almış isimlere, isim soylu sözcüklere ya da sözcük öbeklerine dolaylı tümleç denir. Dolaylı tümleçlerin cümlede bulunmaları zorunlu olmasa da yükleme "yönelme" (-e hali), "kalma" (-de hali) ve "çıkma" (-den hali) bakımından katkıda bulundukları için anlamın daha da belirginleşmesini sağlarlar.
Zarf TümleciYüklemin anlamını zaman, durum (hal), ölçü, nicelik, yer, yön, soru ve gösterme gibi özellikler bakımından tamamlayan öğelere zarf tümleci denir. Sözcük çeşidi olan zarf ile cümle öğesi olan zarf tümlecini birbirine karıştırmamak gerekir. Zarflar cümlede başka görevler de alarak yüklem, özne, nesne ve dolaylı tümleç olabilir. Bir cümlede zarf bulunması onun zarf tümleci olduğu anlamına gelmez. Cümlede -e, -de ve -den hal eklerini alan bazı isimler ya da isim soylu sözcükler de yüklemi zaman ve durum bakımından tümlediklerinde zarf tümleci olur.
Edat TümleciYüklemle ilgisi olsun olmasın cümleye araç, benzerlik, eşitlik, nedenlik, yöneliş, yer, cevap, seslenme, güçlendirme, gösterme, yineleme, soru, amaç, onaylama, yadsıma gibi anlamlar ve anlatım özellikleri katan tümleçlere edat tümleci adı verilir. Edat tümleçleri yalnız edatlarla kurulmaz. Öteki sözcük çeşitleri ya da değişik sözcüklerden kurulan öbekler de bu görevi yerine getirebilir:
Yapı ve Anlam Bakımından Cümle ÇeşitleriBildirdikleri anlama göre olumlu ya da olumsuz cümleler, soru, şart ya da ünlem cümleleri vardır. Sözdizimi yönünden cümleler;
Örneğin: "Ben dün onu okulda gördüm" cümlesinde yüklemin yanında yer alan "okulda" tümleci vurguludur ve bunun yerine öbür sözcüklerden hangisi vurgulanmak isteniyorsa, yüklemin yanına o sözcük gelebilir. Öte yandan, konuşmalarda ve şiirlerde anlatıma canlılık kazandırmak için kullanılan devrik cümle (yüklemi sonda yer almayan cümle) giderek bugünkü düzyazıda da yaygınlaşmaktadır. "Onu gördüm" yerine kullanılan "Gördüm onu" cümlesi devrik cümledir. Cümleler yapılarına göre de,
Basit cümle bir tek düşünce, duygu ya da yargı bildirir: "Okuldan eve döndüm." Bu tür cümlenin bir tek yüklemi vardır; başka bir cümleciği tamamlamadığı gibi, başka bir cümlecik de onu tamamlamaz. Oysa birden çok duygu, düşünce ya da yargı bildiren bileşik cümle ayrı ayrı birer yargısı bulunan cümleciklerden oluşur: "Okula giderken, bakkala uğradım." Böylece kendi başına tam bir yargı bildirmeyen, cümlede başka yargılarla tamamlanan ya da başka yargıları tamamlayan cümle bölümlerine cümlecik denir. Asıl yargıyı bildiren, yüklemi olan ve başka cümleciklerle tamamlanan cümleciğe temel cümlecik, temel cümleciği tamamlayan bir yargıyı bildiren cümleciğe de yan cümlecik denir. Örneğin, yukarıdaki cümlede "okula giderken" yan cümleciği, "bakkala uğradım" temel cümleciğini tamamlamaktadır. Cümlede olduğu gibi, cümlecikte de özne, tümleç ve yüklem bulunursa da, yan cümlecik yüklemleri çoğu zaman isim fiil (gelmek, geliş, gelme), bağ-fiil (gelip, eskidikçe) ve sıfat-fiil (gelen, eskimiş) gibi fiilimsilerdir. Bağlantılarına göre ise,
Bağlı cümle, tek başına cümle olmakla birlikte aralarında anlam ilgisi bulunduğundan, birlikte kullanılması gereken ve bu nedenle bağlaçlarla (ve, ya da, ama, çünkü, gerek... gerek, vb) birbirine bağlanan cümlelerden oluşur: "Onu aldım ama getiremedim." Sıralı cümle ise anlamları ve zamanları birbirine uyan bağımsız cümlelerin, anlatıma hareket kazandırmak amacıyla birbirinden virgülle ayrılıp peş peşe sıralanmasından oluşur. Her biri birer bağımsız cümledir, ama aralarında bağlaç değil, virgül kullanılır: "Ahmet bakkala uğradı, ekmek aldı, okula gitti." BAKINIZ Yüklemin Türüne Göre Cümleler (İsim-Fiil) Yüklemin Yerine Göre Cümleler (Kurallı-Devrik) Anlamına Göre Cümleler (Olumlu-Olumsuz-Soru...) Yapısına Göre Cümleler (Basit- Birleşik) Olay, Olgu ve Görüş Cümleleri Kavram ve Genelleme Cümleleri |
Cümlenin Ögeleri 1. YüklemCümle Bir duyguyu, düşünceyi, isteği, haberi, durumu, olayı vb. ifade etmek için kurulan ve kendi içinde anlam ve yargı bütünlüğü olan sözcüğe veya söz dizisine cümle denir. Bugün hava ne kadar güzel! Senin de benim gibi, otobüste, çalan cep telefonun uzun süre açmayanlara, “Şehir magandaları!” diye bağırasın geldi mi hiç? Özellikleri
Ben geldim. Ben buraya geldim. Ben evden buraya geldim. Ben evden buraya koşarak geldim. Ben evden buraya kadar koşarak geldim. Ben seni görmek için evden buraya kadar koşarak geldim.
Öğretiyorum. Biz sizinde gelmeyeceğiz. Sokaklarda, caddelerde, kaldırımlara park eden otolar yüzünden, yayaların rahatça yürüme imkânı kalmadı artık.
- Yakmaz. - Sen çok güzel Türkçe biliyorsun. - Biliyorum. Cümlenin Ögeleri Öğe: Cümleyi oluşturan bölümlerin her birine öğe denir. Anlamlı ve doğru cümleler kurmaya yarayan bölümleridir. Bugün / alış veriş yapmak için / çarşıya / çıkacağım.
çarşıya / çıkacağım. alış veriş yapmak için / çarşıya / çıkacağım. Bugün / alış veriş yapmak için / çarşıya / çıkacağım.
çarşıya / çıkacağım. alış veriş yapmak için / çıkacağım. bugün / çıkacağım. Bugün alış veriş yapmak için çarşıya çıkacağım. zaman amaç yer yapılacak bakımından bakımından bakımından iş İkinci derecede önemli öğe öznedir. Sadece yüklemden oluşan cümlelerde bile öznenin varlığı, yüklemin taşıdığı şahıs ekinden anlaşılır. Beğendi-k “-k” eki “biz”i karşılıyor. Sonra tümleçler gelir ki bunlar zarf tümleci, dolaylı tümleç, edat tümleci ve nesnedir. Hiçbir zaman kader bizi senden ayırmasın. Zarf tüml. Özne nesne d.lı tüml. yüklem
İsim cümlelerinde tümleçler pek sık görülmez.Ben / de / bir varisin olmakla / bugün / mağrurum. Edat tüml. Zarf tüml.
Bir dakika / araba / yerinde / durakları. Giden geminin arkasından / bakakaldı.
Hasretini ben duyarım.”
Ben Ankara’ya yerleştim. Ankara’ya en geç ben yerleştim.
Sorular yükleme sorulup alınan cevaplar yüklemle birlikte tekrar edilmelidir. Öğeler bulunurken tamlamalar ve diğer kelime grupları bölünmez. Bağlaçlar öğe sayılmamalıdır. Bugün alış veriş yapmak için çarşıya çıkacağım. Kelime kelime grubu kelime kelime Semt belediyesine bağlı bir sağlık ocağında dolaylı tüml. fazla iş özne olmaz. yüklem Basit muayenelerin ve müdahalelerin dışında, zarf tüml. ya bağlaç hastahaneye dolaylı tüml. hasta belirtisiz nesne sevk ederler, yüklem ya bağlaç ölüler için edat tüml. defin ruhsatnamesi belirtisiz nesne verirler. yüklem Masasında dolaylı tüml. bir de bağlaç bunların koçanları özne olurdu. yüklem O koçanlardan kopardığım sayfaların arka yüzüne dolaylı t. resimler belirtisiz n. yapar, yüklem otomobil modelleri belirtisiz n. çizer yük ya da bağ ilerde keşfetmeyi umduğum makineler b.siz n. uydurur, yük bir de bağ tanıdığım artistlerin, ünlülerin listesini b.li n. çıkarırdım. yük Az sonra zarf t. annem özne gelir, yük koçandan , dol. t. temiz bir sayfa b.li n. koparır, yük ön yüzünü b.li n. doldurur, yük gelenin işini b.li n. görür, yük defin ruhsatnamesinde yukarıya dol. t. ölenin adını b.li n. yazar, yük en altta dol. T. da bağl. hep zarf t. kendi kaşesi ve imzası özne olurdu. yüklem Benim gözümde anneme ölüm karşısında üstünlük sağlayan bir şeydi yüklem bu. özne Ölümü belirtili nesne başka adreslere dolaylı tümleç gönderirdi. Yüklem. (Murathan Mungan, Pamukçuklar) Şimdi bu cümle öğelerini tek tek inceleyelim: 1. Yüklem İş, kılış, oluş, hareket, durum bildiren; haber veren; cümleyi bir yargıya bağlayan çekimli öğedir. Araba kalabalığı şehri yaşanmaz hâle getirdi. Şehri bu hâle getiren bir olumsuzluk da insanların birbirlerini sevip saymamalarıdır. Özellikleri
Şehri bu hâle getiren bir olumsuzluk da ..........?............ cümle değil
İnsanlar birbirlerinin hakkına riayet etmeliler.
Geliyorum.
Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı.
Bir uçtan bir uza Türkistan toprakları.” Birden kapandı birbiri ardınca perdeler. Sakla samanı, gelir zamanı. Türü
Yarın buraya gelecekler. Onlar
Yeniden doğmuş gibiyim. Tabiattaki en iç açıcı renk yeşildir. Çık hızlısın. İçimde en güzel duygular saklı. Gökyüzünün başka rengi de varmış. Sayısı
Bir dakika araba yerinde durakladı.” “Yol onun, varlık onun, Gerisi hep angarya.” Yüklemdeki Kelime Sayısı
Bin yıl sürecek zannedilen kar sesidir / bu. Dönülmez akşamın ufkundayız. Güzel yüzü, geniş bir gülümseyişle / ışıl ışıldı. Yüklemsiz Cümleler (Eksiltili Cümle)
Az veren candan, çok verev maldan. Dalgalandığın yerde ne korku ne keder. “Seni istikbal için önce gelmek cihana, Ve başkasından almak sonra geliş müjdeni, Bir nefes dinlenmeden yıllarca koşmak sana, Aramak her tarafta, bulmamak asla seni. (Han Duvarları) Bilmiyorum aradan ne kadar zaman geçti. Belki altı ay... Belki bir yıl. Buralarda hiç yol yoktur. Hatta keçi yolu bile... - Nerede çalışıyordun? - Türk Dil Kurumunda. (çalışıyorum) - Kardeşin kaçıncı sınıfta okuyor? - İkinci sınıfta. 2. Özne Tanımı Yüklemde bildirilen işi, oluşu, hareketi, durumu, kılışı yerine getiren; hakkında bilgi ve haber verilen öğedir. Yani yapanı veya olanı karşılayan unsurdur. Çocuklar bahçede oyun oynuyorlar. Elimdeki defter yere düştü.
- Kim? / Kim başladı? / Başlayan kim? - Göçmen kuşlar Kitaplar raflara rastgele dizilmişti. - Ne? / Ne dizilmişti? / Dizilen ne? - Kitaplar Özellikleri
Depremzedeler hâlâ vaat edilenlerin gerçekleştirilmesini bekliyorlar. Durumu Özne; yüklemi isim olan cümlelerde pasif (edilgen); fiil olan cümlelerde aktif (olan veya yapan)tir. Hava durgundu. Özne, olan Muayene odasının kapısı açılır. Özne, olan, yapılan Cevdet Bey, bahçeyi suluyordu. Özne, yapan Genç kız, her geçen gün biraz daha iyileşiyordu. Özne, olan Türü
Bir dakika araba yerinde durakladı. Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar, Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar... Dakikalar ilerledikçe yangın daha da şiddetleniyordu. İhtiyar, çocukların kendisine neden yer vermediğini bir türlü anlayamıyordu. Kapı tokmağı hızlı hızlı vuruluyordu. Okumak bir erdemdir; doğru şeyler okunduğu müddetçe. O, benim can dostumdur. Kim bu işleri bir saatte bitirebilir? Köprü altında balık tutanlar, bezgin değildi. Türklerin bu yalçın kayalar üzerine ne zaman konduğu bilinmez. Çeşitleri Sözde ve gerçek özne Sayısı
Güneş, yer, gök, deniz iç içe kaynaşır. *Bazı cümlelerde özneden hemen sonra öznenin açıklayıcısı gelir.Etrafa hoş ve olgun bir koku, yeni kesilmiş geçkince bir karpuz kokusu yayıldı. *Bazı cümlelerde birkaç özne sıralandıktan sonra, tümü yeniden “hepsi” zamiriyle ifade edilir.Tarih, sanat eserleri, gelenekler, hepsi, cemiyetin süreklilik şuurudur. Öznesiz Cümleler Özne, anlamdan çıkarılabileceği ve tekrardan dolayı anlatımda bozukluk yaratabileceği için söylenmeyebilir. Özne söylenmediği zaman gizli özne dadını alır. Gizli özne yüklemin taşıdığı şahıs ekinden anlaşılır. Yüklemin taşıdığı şahıs ekinin gösterdiği zamir öznedir. *Gizli özne bir özne çeşidi değildir.Dün beni aramışsın. Sen: gizli özne Karanlığın, yağmurun, rüzgârın içinde dört nala uzaklaştı. Geniş merdivenlerden yukarı kata çıktı. *Sözde ya da gerçek öznesi olmayan cümlelerin yüklemleri, edilgen ve geçişsiz fiillerdendir.Bu sıcakta uyunmaz. Bu söze gülünür. Yarın pikniğe gidilecek. Burada kalınacak. Dışarı çıkıp bir şişe süt almalı. Özne- Yüklem Uyumu
Özne olumlu ise yüklem de olumlu; öznede olumsuzluk anlamı varsa yüklem olumsuzdur. Yarın herkes dersten önce kütüphanede toplansın. Hepsi burada toplanacak. Akşam yemeğine herkes katılmadı. Yağmur yağdığı için öğrencilerin tamamı gelmedi. Üç günden beri kimse uğramadı buraya. Hiç kimse bu paraya bu işi yapmaz. Hiçbiri anlatılanlara inanmadı. Ne baş ağrısı yapar, ne de bünyeye zarar verir. Ne ölenlere ne de kalanlara yer bulunabildi. b. Tekillik-çoğulluk Uyumu Özne tekilse yüklem de tekil; özne çoğulsa yüklem de çoğul olur. Köylüler birer birer pazar yerine geliyorlar. Çocuk annesini çağırdı. Ali’yle Yusuf yarın Ankara’ya gelecekler. Bu erikler çok tatlıdır. Otlar kurudu. Aradan uzun yıllar geçti. Gözlerim yaşardı. Fikirler baskıyla benimsetilmez. Dışarıdan bağrışmalar duyuluyordu. Sıfatlar çekim eki almaz. Ordu yola çıktı. Martılar bağrışıyorlar. Çocuklar erken uyur. Öğrenciler teneffüse çıkmış. Memurlar hak aradı. Askerler eğitim alanında toplandı. Öğrenciler birer ikişer gelmeye başladılar. Ahmet’le ben yarın gideceğiz. Ben ve o, beraberce içeri girdik. Bu işi sen ve ben yapmalıyız. Ben, o çocuk ve sen burada hazır bulunacağız. Biz, siz ve onlar, birbirimize daima destek olmalıyız. Sen ve o, bu işi yapmalısınız. Siz ve onlar, bu eşyaları taşıyacaksınız. Sayın Vali, madalyaları elleriyle taktılar. Cumhurbaşkanı, okulumuzu ziyaret edecekler. Küçük bey henüz uğramamışlar. İki çocuk içeri girdi. Birçok insan böyle davranışlara tepki gösterir. 3. Nesne Tanımı Yüklemde bildirilen ve öznenin yaptığı işten doğrudan etkilenen öğe nesnedir. Burada son fırtına son dalı kırıyordu. Bütün bu yalılar, eski Boğaziçi hatıralarını sayıklar. Türk halkı bağımsızlığını, Ulu Önder’e ve onunla birlikte savaşanlara borçludur. Türü
İyilik eden iyilik bulur. Ayıkla pirincin taşını. Bugün bana ne getirdin? Siz bunlardan hangisini istersiniz? Çocuk sevinçle, “Bitirdim!” dedi. Atalarımız, “Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur.” demişler. Sabahları odadan odaya gezinerek düşünmeyi severim. Çeşitleri
Gazeteyi her gün okuyorum.
Bir çocuk bana bunu anlattı. Vurgulanan: bu Her hafta bir kitabı okurum. Belirli kitaplardan birini Bir kitabı her hafta okurum. Belirli bir tek kitabı
Bu günlerde herkes böyle şeyler anlatıyordu. Gezi sırasında sincap bile gördük. “Küçük bir çırak tutmalıyız.” derdi. Gaz lâmbası ışığında Ömer Seyfettin okurduk. Sayısı Bir cümlede birden fazla nesne bulunabilir. Ancak bu nesneler belirtili veya belirtisiz olma bakımından aynı özelliği taşımalıdır. “Gurbette duyduğum sonu gelmez hüzünleri, Yaprakların döküldüğü hicranlı günleri, Andım birer birer, acıdım kendi hâlime.” (YKB) Dağılmış eşyaları, titreyen çocukları, oraya buraya şaşkın koşuşan kadınları buğulu buğulu gördü. Uçurtmalar biraz gök, açık hava, rüzgâr ister. Surların önünde, kemerlerinden hâlâ o ilk girişten bir akis saklayan kapılara bakarak, Türk tarihinin en güzel ve en büyük iklimlerinden biri olan o “Mayıs günü”nü, bize bu şehri ve onun emsalsiz güzelliklerini hediye eden günü beraberce yaşardık. (AHT) 4. Dolaylı Tümleç Tanımı
Nice tarihî eserler sular altında bırakılıyor. Buğdayı çiftçiden hep ucuza alırlar. Baş ucumdaki lâmbayı yakıp saate baktım. Büyük bir boşlukta bozuldu büyü. Sağ taraftan çıngırak sesleri geliyordu. Başımız üstünden yorgun bulutlar geçer. -Her tarafta, yükselen otların kenarlarında, kırların en tenha ve göze görünmez noktalarında başlı başına tam bir güzellikle açılmış, belki renkleri biraz soluk kır çiçekleri vardı. - Hâlbuki bu sergilerin getireceği sanat ve güzellik terbiyesine bilhassa biz muhtacız.
Aradığınız kitapları sahafta bulursunuz. Nerede? Tebeşir kireçten yapılır. Neden? Türü
Konak, çamurlu ve bozuk bir yolun sağında kurulmuştu. Ayağını toprağa basmaktan ürküyordu.
Benim kalemim kimde kalmış? Sayısı Bir cümlede birden fazla aynı veya farklı cinsten yer tamlayıcısı bulunabilir. Ormanlardan, derelerden, köprülerden, tepelerden, uçurumlardan şimşek gibi geçti. Gökalp ve arkadaşları, hem edebî eserlerinde, hem de Türkçeyi sadeleştirmek için ortaya koydukları prensiplerde halka yöneldiler. Bazı yer tamlayıcıları kendinden önceki yer tamlayıcısının açıklayıcısıdır. Her tarafta, yükselen otların kenarlarında, kırların en tenha ve göze görünmez noktalarında başlı başına tam bir güzellikle açılmış, belki renkleri biraz soluk kır çiçekleri vardı. 5. Zarf Tümleci Tanımı Yüklemin anlamını zaman, durum, yön, miktar, tarz, vasıta, şart, sebep, birliktelik yönlerinden tamamlayan kelimeler ve kelime gruplarıdır. Akşama kadar çalıştık. Toprak derin derin ürperdi. Bu şiir yağmur yağarken yazdım. Ben resim çekmeyi de çok seviyorum. Akşama doğru eve varırız. Aşağı inmişti. İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar. Bu hastahanede aylarca kalırsa, üç beş ameliyata dayanırsa, kurtarmaya çalışırız. On beş yaşına dek evinden uzun süreli ayrılmadı. Anlatılanları korkuyla dinledik. Hastayı ambulânsla getirmediler; taksiyle getirdiler. vasıta Yağmur yağdığı için sular kesilmiş. sebep Düşüncelerinizi bir kompozisyonla açılayın. araç Bazı öğrenciler anneleriyle gelmişlerdi. birliktelik
İki arkadaş gece boyunca uzun uzun konuştular. Ne zaman? Nasıl? Biz , akşamki trenle gideriz. Neyle? Raşit’i son gördüğümde Hüseyin’le geziyordu. Kiminle? Çocuk korkudan konuşmuyordu. Neden? Onu görmek için beklemiştik. Niçin? Türü İsimler eksiz veya yön, vasıta, eşitlik ve bazı hâl ekleriyle, fiiller de zarf-fiil ekleriyle zarf görevi yapar. Kurduğun devlet asırlarca muzaffer yürüdü. Ankara, uzun tarihinin şaşırtıcı birleşimleriyle doludur. Ayağa kalktı ve kardeşiyle beraber dışarı çıktı. Hana sağ indi, ölü çıktı geçende. Kulak verdin mi yürekten kavala saza. Zaten yarı aç yarı tok ve bitkin bir hâlde olduğundan ayakta fazla duramadı. O zaman yükselerek arşa değer belki başım. Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir. Ankara’ya yaklaştıkça heyecanım artardı. Yavru kedi, hiç de iyileşecek gibi görünmüyordu. Tenha sokakta kaldım oruçsuz ve neşesiz. Cephaneleri bitince süngülerini taktılar ve düşmana doğru yürüdüler. Dört saatlik yolu, iki saatte, köpeklerden korktuğum için tarlaların arasından geçerek yürüyüverdim. Sırtınızdan para kazanmaya çalışırlar, bir kez uğradınız mı depreme. Yarın benimle gelir misin? zarf Yarını bekleyemem. İsim İçeri›içeriye, dışarı›dışarıya, aşağı›aşağıya “ile” Ankara’ya uçakla giderler. (vasıta) Bizi boş vaatlerle kandırdılar. (araç) Hasan yaşlı annesiyle oturuyordu. (beraberlik) Arabanın gürültüsüyle irkildi. (neden) Öfkeyle kalkan zararla oturur. (nasıl, öfkeli ve zararlı) Sevinçle boynuma sarıldı. (nasıl, sevinçli bir hâlde) “-E kadar” Dershaneye kadar gidelim. Akşama kadar çalıştık. “için” Çalışmak için başvurdu. (amacıyla, başvurunun amacı, sebebi) Sınavı kazanmak için çalışmak gerekir. (sınavı kazanmanın şartı) Sıkıldığı için dışarı çıktı. (neden, dışarıya çıkmanın sebebi) Bu ayakkabıyı babam için aldım (özgülük) Bu iş için kaç lira ödedin? (karşılık) Senin için sorun yok tabi. (görelik) Bizim için ne diyorlar? (hakkımızda) Sizin için üç kişilik yer ayrıldı. (aitlik) “üzere, üzre” Sorunu halletmek üzere gidiyorum. (amaç, için) On dakika konuşmak üzere kürsüye çıktı. (için, amaç) “-e göre” Başbakana göre enflâsyon düşük. (açısından) Ayağını yorganına göre uzat. (bakarak, ölçüsünde, uygunluk, kadar) Allah dağına göre kış verir. (uygunluk) Anlatılanlara göre ikisi de suçluymuş. (bakılırsa, yönünden) Siz bana göre daha gençsiniz. (karşılaştırma) Kemal, Hasan’a göre daha uzundu. (karşılaştırma) Bana göre ayakkabınız var mı? (uygunluk) “karşı” Edebiyata karşı ilgim vardı. (hakkında, yönelik) Denize karşı bir balkonu var. (yönelik) “diye” Terfi edeyim diye yağcılık yapıyor. (amaç) Yağmur yağıyor diye dışarı çıkmadı. (neden) “doğru” Ormana doğru yürüdük. Bana doğru bakıyor. “dolayı, ötürü” Zayıflıktan dolayı sık sık hastalanıyor. Çalışmadığından ötürü canı sıkılıyor. “-den” ekiyle de aynı anlam sağlanır. Sıkıldığımdan dışarı çıktım. “karşın, rağmen “ Çok uğraşmama karşın başaramadım. Tanımamasına rağmen onu takdir ediyordu. “beri” Dün akşamdan beri görülmedi. Okuldan beri hiç susmadı. Yıllardan beri bu köyde yaşamaktalar. Kar, sabahtan beri yağıyor. “yalnız” Cebinde yalnız yol parası vardı. (sadece, edat) Beni yalnız sen anlarsın. (sadece, bir tek) “ancak” Seni ancak ebediyyetler eder istiab (sadece) Onu ancak para ilgilendirir. (sadece, bir tek); Bu işten ancak Hasan Usta anlar. (sadece) Bu kömür ancak üç ay yeter. (en fazla, olsa olsa) Sabah çıktılarsa akşama ancak gelirler. (belki, ihtimal) Sayısı Bir cümlede aynı veya farkı türden birkaç tane zarf tümleci bulunabilir. Zaman zarfı genellikle diğer zarf çeşitlerinin önünde, miktar zarfı da yüklemden önce kullanılır. Kızılay’a indiğim zaman, kalabalığa takılmamak için insanlar arasından hızla ilerlerim. “Gece bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış Eski Şîrâz’ı hayal ettiren ahengiyle.” (YKB) Çocukları ilk gördüğünde çok sevinmişti. 6. Cümle Dışı Unsurlar ve Ara Söz, Ara Cümle
Lâkin vatandan ayrılışın ıztırabı zor. Şair, sen üzüldükçe ve öldükçe yaşarsın. Ulu mabet, seni ancak bu sabah anlıyorum. Neden böyle düşman görünürsünüz Yıllar yılı dost bildiğim aynalar. Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul. Varsın sonunda bizzat yarattığımız bu eser bizi inkâr etsin. Bahçeye indim, fakat çiçeklerin eski kokusunu alamadım. Bu konuda kararlı olduktan sonra –geç karar vermiş olsan da- başarıya ulaşırsın. Dün Ali amcalara, eski komşumuza, gittik.
Arka sıradakilerden biri, gözlüklü olanı, bir soru sordu. Kalıcı konutları bu yıl sonuna kadar –geçen seneki lâf- yetiştireceklermiş. Çıkmamız gereken uygar milletler seviyesini –ki bu seviyeye hâlâ çok uzağız- Mustafa Kemal hedef olarak göstermişti bize.
Dün Ali amcalara, eski komşumuza, gittik. Dolaylı tümleci Doğup, büyüdüğü yerleri, memleketini, çok özlemişti. Nesneyi Onu dün akşama doğru, saat beş gibi, Kızılay’da gördüm. Zarf tümlecini
Bu adam, seni temin ederim, sahtekârın biridir. Cihan yıkılsa, emin ol, bu cephe sarsılmaz.
Şu kopan fırtına Türk ordusudur ya Rabbi Evet, her şey bende gizli bir düğüm. |
Cümlenin ÖğeleriCümle Bir duygu, düşünce veya isteği kısaca bir yargıyı bildiren sözcük dizisine cümle denir.
Cümle yargı bildiren anlatım bütünlüğüdür. Buna göre yargı bildirmeyen biz söz öbeği, cümle değildir. Sözgelimi, Akıllı adam, bir sıfat tamlaması olup, cümle değeri taşımaz. Oysa Adam akıllıydı. Dendiğinde bu bir yargı, bildirir ve cümle adını alır. Cümlenin Öğeleri Temel Öğeler YüklemCümlede iş, oluş, hareket, kısaca yargı bildiren sözcük veya söz grubudur. Bu tanıma dayalı olarak yüklemin iki şekilde karşımıza çıkabileceğine dikkat edelim.
Yüklemin ÖzellikleriYüklem, tek sözcükten oluşabileceği gibi söz öbeklerinden de (Ad ve sıfat tamlamaları, deyimler, ikilemeler, bileşik eylemler) oluşabilir. Örnek:
Örnek:
Örnek:
Örnek:
Örnek :
Kimi durumlarda yüklemin anlatımdan düştüğü görülür. Böyle durumlarda okuyucu veya dinleyici yüklemi zihninden tamamlar. Örnek:
Örnek:
|
ÖzneCümlede, yüklemin bildirdiği eylemi ya da yargıyı gerçekleştiren ve üstlenen öğe özne adını alır. Özne bir kişi ya da birkaç kişiden oluşuyorsa yükleme “Kim? Kimler?” soruları; kişi dışında bir varlık, nesne ya da kavram ise yükleme “Ne? Neler?” soruları yöneltilir. Örnek :
Seni de ansızın yakalar bir gün ölüm. (Yakalayan ne? Ölüm) Yüklem Özneİki Çeşit Özne Vardır: ¨ Gerçek Özne Yüklemde bildirilen eylemi ve yargıyı yapan, yerine getiren veya üstlenen varlık ve nesnedir. Örnek:
Yüklemde bildirilen eylemi yapan değil, yapılan eylemden etkilenen kişi, varlık ya da kavramlardır. Başka bir deyişle gerçek öznenin olmadığı cümlelerde asıl görevi, nesne olan sözcük sözde özne görevi üstlenir. Örnek:
Örnek:
Öznenin ÖzellikleriBütün ad ve ad soylu sözcükler, cümle içinde özne görevinde bulunabilir. Örnek:
Örnek:
Örnek:
Örnek:
Eylemsiler ve eylemsilerin de yer aldığı çeşitli söz grupları cümlede özne görevi yapar. Örnek:
|
Özne – Yüklem UygunluğuBir cümlede anlamın açık ve anlaşılır olması için özneyle yüklem arasında, tekillik- çoğulluk ve kişi yönünden uygunluk olmalıdır. Özne ile Yüklem arasında iki yönden uygunluk vardır : Tekillik-Çoğulluk Yönünden Uygunluk:a) Cansız varlıklar, soyut kavramlar insan dışındaki canlı varlıklar, organ ve zaman adlarının çoğul şekilleri özne olduğunda bunların yüklemleri tekil olur. Örnek :
Örnek : Bu iki kafadar yine yola koyuldu(lar). c) Sayı sıfatıyla kurulan tamlamalar özne olduklarında yüklem tekil olur. Örnek:
Örnek:
Örnek:
Örnek:
Örnek:
Örnek:
Örnek:
Kişi Yönünden Uygunluk:a) İkinci ve üçüncü kişiler özne olursa bunların yüklemleri ikinci çoğul kişi olur. Örnek:
Örnek:
Örnek:
|
Yardımcı ÖğelerNesne (Düz Tümleç)Öznenin yaptığı eylemden etkilenen varlık ya da nesnedir. Nesne, cümledeki kullanımına göre ikiye ayrılır : Belirtili Nesne Öznenin yaptığı işten etkilenen öğe adın “i” (gösterme, belirtme) durumuyla çekimlenirse belirtili nesne görevi yapar. Belirtili nesneyi bulabilmek için yükleme “Kimi? Neyi? Kimleri? Neleri?” sorularından uygun olan biri yöneltilir. Örnek:
Belirtisiz nesneyi bulmak için yükleme “Ne?, Neler?” sorusu yöneltilir. Örnek:
Nesnenin Özellikleria) Nesne, yalnızca yükleminde eylem olan cümlelerde bulunur. Yükleminde ad ve ad soylu sözcüklerin bulunduğu cümlelerde nesne olmaz. Örnek:
Örnek:
Örnek:
Örnek:
Örnek:
Dolaylı Tümleç: -e, -de, -denKime? > Bunu bir de babama soralım. -e durum eki Yönelme Neye? > Çocuk bir süre kitaba baktı. Nereye? > Okula dilekçe verdim? Kimde? > Ahmet’te aynısından var. -de durum eki Bulunma Neyde? > Yazıyı kitapta görmüş. Nerede? > Onu geçen gün sokakta gördüm. Kimden? > Dedemden bütün aile çekinirdi. -den durum eki Çıkma Neyden? > Şekerden böcek çıktı. Nereden? > Uzaktan bir ses duyuldu. Dolaylı Tümlecin Özellikleria) “e, de, den” durumuyla çekimlenen sözcükler, eylemi zaman değil, durum yönünden etkilerse dolaylı tümleç olmaz. Zarf tümleci veya edat tümleci görevinde bulunur. Örnek:
Örnek:
Örnek:
Örnek:
Örnek:
|
Zarf (Belirteç) TümleciYüklemi zaman, durum, miktar, ölçü, yer yön ve soru yönünden gösteren sözcük ya da sözcük öbekleri cümle içinde zarf tümleci görevi yapar. Yükleme yöneltilen “Nasıl?” sorusu durum zarfı tümleciyle ilgilidir. Örnek:
Örnek:
Örnek:
Örnek:
Örnek:
Örnek:
Zarf Tümlecinin Özellikleria) Ara söz, kimi cümlelerde zarf tümlecini açıklamak amacıyla kullanılır ve açıklamalı zarf tümleci meydan gelir. Örnek:
Örnek:
Örnek:
Örnek:
Örnek:
Edat TümleciCümleye amaç – sonuç, özgürlük, benzerlik, eşitlik, birliktelik, araç anlamı katan ya da sözcük öbekleri cümle içinde edat tümleci görevi yapar. Örnek:
Öğelerle ilgili UyarılarÖğe Vurgulaması Cümlede, yüklemden hemen önce gelen öğe, kullanıldığı yere göre en çok vurgulanan öğedir. Örnek:
Örnek:
Örnek:
Öğe Çözümlemesinde Dikkat Edilecek Noktalar
Örnek:
Örnek:
|
CÜMLE Cümle : Maksadımızı tam olarak anlatan söz dizilerine CÜMLE diyoruz.. Cümle özellikleri :
Kelimelerin cümledeki görevlerine cümlenin öğeleri denir. Bir cümlede üç çeşit öğe bulunur. 1. Yüklem : Cümlede yapılan işi, oluşu ya da eylemi bildiren kelimeye yüklem denir. Yüklem cümlenin temel öğelerinden biridir. Genellikle cümlenin sonunda bulunur. Annen sofrayı kurmaya hazırlandır (hazırlandı yüklem) Cümlede Yüklemi Bulma Kuralı: Cümlede fiil veya ek fiil olan kelime ya da kelime grubu yüklem olur. Yüklemsi fiilimsi olan söz gruplarına cümlecik, yüklemi fiil olan söz gruplarına da temel cümlecik denir. Şebnem az önce koşarak bize geldi. 2. Özne : Yüklemin bildirdiği işi, hareketi yapan ya da bir oluş içinde bulunan varlığa özne denir. Cümlede Özneyi Bulma Kuralı: Cümledeki yükleme insanlar için kim, diğer varlıklar için ne soruları sorulduğunda cevap veren kelime ya da kelime grubu öznedir. Arkadaşın koştu. (Kim koştu? arkadaşın ) Özne Çeşitleri: a. Gerçek Özne: Cümlede özne açık şekilde belli oluyorsa gerçek öznedir. Dünya dönüyor (Kim dönüyor? dünya) b. Gizli Özne: Bazı cümlelerde özne belirtilmez. Böyle durumlarda özneyi yüklemin sonundaki eke bakarak buluruz Eşyaları alanlar yerine bıraktılar (Bırakanlar kim? Onlar) c. Sözde Özne: Aslında özne olmadığı halde, özne gibi görünen kelimelerdir. İnsanlar vapura doluştu. (Kim doluştu? insanlar - sözde özne) 3. Tümleç : Yüklemi tümleyen ya da kuvvetlendiren kelimelere tümleç denir. Serpil kitabı yırttı. (Neyi yırttı? kitabı - tümleç) Tümleç Çeşitleri: a. Düz Tümleç: (Nesne) Öznenin yaptığı eylemden dorudan doğruya etkilenir Ötede çocuk top oynuyor. (Kim oynuyor? çocuk - özne / Ne oynuyor? top - tümleç) b. Dolaylı Tümleç: (Nesne) Yüklemin anlamını yer, yön, kalma, çıkma, bakımından tamamlayan tümleçlerdir Annem eve gidiyor. (Nereye gidiyor? eve - d. tümleç) c. Zarf Tümleci: Yüklemin anlamını zaman, yer, durum bakımından tamamlayan kelimelerdir. Akşam oradan geçerek eve gittim. (oradan - zarf tümleci / eve - d. tümleç) d. Edat Tümleci: "ile, (-le), için" edatlarıyla birleşerek yüklemi tamamlayan söz öbekleridir. Özne ile yüklem arasındaki edat tümleçleri "ne, niçin, ile, kim, için" soruları getirilerek bulunur. Babamı görmek için iş yerine gittim. (kimi görmek için? babamı görmek için - edat) Yüklemlerine Göre Cümle Çeşitleri a. Fiil Cümlesi : Yüklemi fiil olan cümlelerdir. Sincap ağaca tırmandı. b. İsim Cümlesi : Yüklemi isim soyundan olan cümlelerdir. İstanbul güzel bir şehirdir. Anlamlarına Göre Cümle Çeşitleri 1. Olumlu Cümle : Eylemin yapıldığı ya da işin olduğunu bildiren cümlelerdir. Güneş akşamları erken batıyor. 2. Olumsuz Cümle : İşin ve eylemin yapılmadığını bildiren cümlelerdir. Olumsuz cümle, fiil cümlelerindeki yüklemin sonuna "-me" olumsuzluk eki şimdiki zaman kipinin sonuna geldiğinde daralır. "-mi, -mı, -mu, -mü" halini alır. Hoca efendi hiç şaşmaz. Aysel kibar değildir. 3. Ünlem Cümlesi : Sevinç, korku, hayret ve üzüntü gibi duyguları anlatan cümlelerdir. Vah vah, çok üzüldüm. Aa, sen ne yapıyorsun? 4. Soru Cümlesi : Bir işin, eylemin olup olmadığını soran, içeriğini araştıran cümlelerdir. Sana kim baktı? Hangi oyuncuyu gördün? 5. Şart Cümlesi : Bir işin yapılmasını, bir başka işin yapılması şartına bağlı kılan cümlelerdir. Parayı alırsam, doğru eve döneceğim. Dizilişlerine Göre Cümleler A. Kurallı Cümle : Yüklemi sonda olan cümlelerdir. Bu çeşit cümleler kurala uygun kuruldukları için kurallı cümle diyoruz. Tarla, bereket yüklü bahara motor sesleriyle uyandı. Seyhan, Sakarya, Tunca gayrı keyfince akmayacak B. Devrik Cümle : Yüklemi başta veya ortada olan cümlelerdir. Bu çeşit cümlelere devrik cümle diyoruz. Silkindi karanlığından pırıl pırıl sabahlara. |
CümleBir duyguyu, bir düşünceyi ya da bir eylemi tam olarak bir yargı hâlinde anlatan sözcük dizisi. Cümle; yüklem, özne ve tümleç gibi ögelerden oluşur. Belirleyeceği yargının genişliğine göre cümlede bu ögelerden biri, birkaçı ya da tümü bulunabilir. Yüklem, cümlede işi, oluşu ya da özneye bağlanan niteliği bildirir. Her cümlede yalnız bir yüklem bulunur. Özne ise; yüklemin gösterdiği işi yapan ya da niteliği taşıyan kavramdır. Tümleç; nesne, dolaylı tümleç ya da zarf hâlindedir ve bildirilen hükmü tamamlamak için cümleye eklenir. Yüklemi geçişli bir eylem olan cümlelerde kuruluşa "nesne"nin de katılması gerekir. Nesne, cümlede, eylemin bildirdiği işin etki yaptığı varlığı gösteren ögedir. Dolaylı tümleçler, yüklemin anlamını yer ya da dolay kavramı bakımından tamamlar. Belirteçler de yüklemin anlamını zaman, durum, nicelik, nitelik, neden bakımlarından tamamlar. Türkçede cümleler, yüklemlerinin eylem ya da ad soyundan bir sözcük oluşuna göre; eylem cümlesi ögeleri; özne + belirteç + dolaylı tümleç + nesne + yüklem; ad cümlesi ögeleri de; özne + belirteç + yüklem olarak sıralanır. Birden fazla yargıyı kapsayan cümleler, bileşik cümle adını alır. Bileşik cümle, bir temel cümle ile onun anlamını tamamlayan bir ya da daha çok yan cümleden (yardımcı cümle) oluşur. Yüklemi cümle ögelerinden önce gelen cümlelere de devrik cümle denir. YüklemBir dilde anlatım birimi esas olarak cümlelerdir . Cümlenin temel elemanları özne ve yüklemdir: Yazar yazdı, gibi. Ancak nesne ve yardımcı elemanlar cümleyi bütünler. Berkan yazdı, (ne, neyi), Yazar makale yazdı, olur. Her dilin orijinalliği konuşmada ve yazıda cümlelerinde belli olur. Tek harf, tek hece, bir söz, bir sözcükle de cümle kurulsa bile, yapı itibariyle cümle esas elemanlarıyla cümledir. Buna sentaks denir. Sözdizimi açısından bir cümlenin sonu yoktur, yüklem tek olsa bile, özne ile arasına binlerce tümleç girebilir. Buna en iyi örnek uzayıp giden Osmanlıca cümleleridir. Cümlenin devrik olması, yani yüklemin başa gelmesi cümledeki yapıyı bozmaz: Makaleyi yazdın mı, cümlesiyle Yazdın mı makaleyi, cümlesi edebiyat açısından bir değer taşır. Cümlede ağırlık, anlam vurgusu Türkçede yüklemdedir. Türkçenin doğru ve iyi cümle kuruluşunda yüklem birinci elemandır, çünkü özne tek başına anlam ifade etmez, tümleç ise yardımcıdır. Yüklem en az bir söz olabildiği gibi birçok söz de olur, sıralı da olur, illa fiil olması gerekmez, her tür sözcük yüklem olabilir. Olumlu, olumsuz, sıralı,eklemeli,-dir-dur-miştir-muştur'lu ifadeler, tamlamalı yüklemler yaygın kullanımlardır. Özne, yükleme göre, yüklemin türüne ve çatısına göre değişir. Etken fiilin öznesi gerçektir, edilgenin öznesi değildir. Tanımlı ifadelerde bu yaygındır: Viki, özgür bir ansiklopedidir, gibi. Bu ansiklopedide sansür yoktur, gibi. Örtülü özneler, edilgen çatıda ortaya çıkar, -dan-den-yle-ınca-ince-ca ekleriyle biten yardımcı sözlerle belirtilirler. Yanlış anlama nedeniyle site kapandı, gibi. Microsoft Bill Gates tarafından kuruldu, gibi. Yeni sürüm çıkınca haber verilecek, gibi. Yüklem için nesne de önemlidir, yüklemin hareketinden etkilenip, belirtili yahut belirtisiz olur. Dolaylı (yön,yer) tümleç, yüklemin anlamını tamamlayıcıdır, cümlede yer alıp almaması cümleyi kurana bağlıdır. Yüklem fiilse cümle fiil cümlesi, isimse isim cümlesi olur. Fiil yüklemleri kişi ve zaman ekleri alır. İsim yüklemleri ekfiil alır ki, Türkçede ekfiil -imek'tir. Yazıda olmak suretiyle en geleneksel tip -dir-dır'larla biten yüklemdir. Tanımlı cümlelerde var'lı, yok'lu yüklemler de böyledir. Yüklemin sonda yer alması kuralına mukabil devrik, gizli yüklem cümleleri Türkçede anlatıma değişik bir tat verir: Vikide bir vikipedist. Gittiği kadar. Kimse tam değil. Bilgi sonsuz., gibi. Bu tür kesik cümlelerde yüklem gizlidir. Yakın zamana kadar Türkçede resmi bir yüklem yazı tarzı vardı. Cümlelerin sonları hep -mıştır'la biterdi. Basın son otuz yıldır -dir'le biten yüklem kullanmaktadır. TümleçEylemin (yüklemin) anlamını çeşitli yönlerden tümleyen ve herhangi bir ad durumunda bulunan ya da ilgeç alan ad ya da tamlama. Tümleç, cümlede yüklemin anlamını türlü yönlerden tamamlayan sözcüktür. Tümleç yer tamamlayıcısı ve eylemin yerini, yönünü gösteren cümle ögesidir. Ad cinsinden bir sözcük ya da söz grubu olan bu öge, eyleme, yer ve yön ekleri olan adın -e, -de, -den halleriyle bağlanır. Tümleçler; dolaylı tümleç ve belirteç tümleci olmak üzere ikiye ayrılır. Dolaylı tümleçler, cümlelerde adın -e, -de, -den hallerinde görülür. -e tümleci hareketin kendisine yöneldiğini, kendisine doğru yaklaştığını; -den tümleci hareketin kendisinden uzaklaştığını bildirir. Belirteç tümleçleri, yüklemin anlamında zaman, neden, araç, üstünlük, birlik ve beraberlik bakımından değişiklikler yapar. Bulunduğu cümlelerde (ile, için, -den önce, -e kadar) gibi ilgeçlerle kullanılır. Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi & MsXLabs |
Cümlenin Öğeleri Bir duygu, düşünce veya durumu tam olarak anlatan sözcük ya da söz öbeklerine cümle denir. Şimdi birbirini tamamlayan öğeleri inceleyeceğiz. Bir cümlenin oluşması için en önemli şart, kip ve şahıs bildiren bir unsurun bulunmasıdır. Yani eğer cümle içinde herhangi bir söz, haber veya dilek kiplerinden herhangi biriyle çekimli halde bulunuyorsa o, bir yargı bildiriyor demektir. Yargı bildirmek ise cümle olmanın en önemli koşuludur. Şahıs bildirmek, cümle olmak için her zaman gerekli değildir. Cümlede bulunabilecek öğeler, yüklem, özne, nesne ve tümleçlerdir. Bunların özelliklerinin neler olduğunu şimdi ayrı ayrı görelim. Yüklem Cümlede kip ve zaman bildirerek yargıyı ortaya koyan temel unsurdur. Tek başına cümle özelliği gösterir. Diğer öğeler yüklemin tamamlayıcı öğeleridir. Cümlede yüklemi bulmak için herhangi bir öğeye soru soramayız. Onu çekimli durumda bulunan sözcüklerden anlarız. Örneğin; “Biliyorum” sözü “bilmek” eyleminin şimdiki zamanla çekimlendiğini gösteriyor. Öyleyse yargı bildiriyor demektir. Dolayısıyla bir cümledir. “Biraz önce gelen çocuk, kapıcının kızıydı.” cümlesindeki altı çizili söz isim tamlaması olduğundan; “O, eskiden, yaramaz bir çocuktu.” cümlesindeki altı çizili söz sıfat tamlaması olduğundan birbirinden ayrılmaz ve birlikte yüklem olur. Özne Cümlede yüklemin bildirdiği işi, hareketi yapan ya da oluş içinde bulunan öğedir. Cümlenin temel öğesidir. Ancak her cümlede bulunmak zorunda değildir. Cümlede özneyi bulmak için yükleme “kim” ve “ne” sorularını sorarız. Ancak özellikle “ne” sorusu, nesneyi bulmak için de sorulduğundan, biz özne sorusunu yükleme değişik biçimde sorarız. Örneğin; “Öğretmen soruyu bana sordu.” cümlesinde “sordu” yüklemdir. Özneyi bulmak için yükleme “Soran kim?” diye soruyoruz. Cevap olarak “Öğretmen” geliyor. Öyleyse cümlenin öznesi bu sözcüktür. Cümlede özne yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi, açık olarak verilebileceği gibi, yüklemin çekiminden de çıkarılabilir. Cümlede olmayan, yüklemdeki şahıs eklerinden anlaşılan bu tür öznelere “gizli özne” adı verilir. “Sana bu kitabı iki günlüğüne verebilirim.” cümlesinin yüklemi “verebilirim” sözüdür. Özneyi bulmak için “Veren kim?” diye soruyoruz, “Ben” cevabı geliyor; ancak bu söz cümlede yok, biz bunu yüklemin bildirdiği şahıstan çıkarıyoruz. Öyleyse bu cümlenin öznesi gizli öznedir. Bu özne cümlede var olan öğelerden biri sayılmaz. Yani “Geldim.” cümlesinde öznenin “ben” olduğu görülse bile bu cümle sadece yüklemden oluşmuş sayılır. Her cümlede özne bulunmaz. Yani eylemi yapan bazen belli değildir. “Kasabaya bu yoldan gidilmez.” cümlesinde “Gidilmeyen ne, gidilmeyen kim?” gibi sorulara cevap alınmaz. Öyleyse cümlenin öznesi yoktur. Nesne Cümlede yüklemin bildirdiği işten etkilenen öğedir. Yükleme sorulan “kimi, neyi, ne” sorularına cevap verir. Nesneler hal ekini alıp almamalarına göre iki grupta incelenir. 1. Belirtili Nesne Nesne görevinde bulunan söz, “-i” hal ekini almışsa, nesneye belirtili nesne denir. “Çiçekleri annesine verdi.” cümlesinde “Çiçekleri” nesnesi “-i” hal eki aldığından belirtili nesnedir. 2. Belirtisiz Nesne Nesne görevinde bulunan söz “-i” hal ekini almamışsa nesne, belirtisiz nesnedir. “Annesi için çiçek topladı.” cümlesinde “çiçek” nesnesi bu eki almamış ve belirtisiz nesne olmuştur. Dolaylı Tümleç Yüklemin yöneldiği, bulunduğu, çıktığı yeri gösteren öğedir. Yükleme sorulan “-e”, “-de” ve “-den” hal eklerini alan sorulara aynı ekleri alarak cevap veren sözcük ya da söz öbekleri dolaylı tümleç görevinde bulunur. Soruların ve cevapların aynı ekleri alması zorunluluğu bunun diğer öğelerle karışmasına engel olur. Bunu örneklerle açıklayalım. “Elindeki kitap ve defterleri bana verdi.” cümlesinde altı çizili öğeyi bulabilmek için yükleme “kime” sorusunu soruyoruz. Soru da cevap da aynı eki almış. Öyleyse “bana” sözü dolaylı tümleçtir. “Sizinle ancak yaza görüşürüz.” cümlesinde altı çizili sözcük de “-e” hal ekini almıştır. Ancak bu öğeyi bulmak için yükleme “ne zaman” sorusunu soruyoruz. Görüldüğü gibi soru hal eki almadan soruluyor. Öyleyse bu, “-e” hal eki almış olmasına rağmen dolaylı tümleç değildir. “Kimseye sormadan dışarı çıktı.” cümlesinde ise altı çizili öğeyi bulmak için yükleme “nereye” sorusunu soruyoruz. Bu durumda soru, “-e” hal eki almış, ancak “dışarı” sözü aynı eki almamış. Öyleyse buna da dolaylı tümleç diyemeyiz. Görüldüğü gibi sorular ve cevapların aynı ekleri alması koşulu, birbiriyle karışan öğeleri ayırt etmemizi sağlıyor. Aynı durumu “-de” ve “-den” eklerinde de görebiliriz. "Beni sınıfta iki saattir bekliyormuş.” cümlesindeki altı çizili öğeyi cevap olarak almak için, yükleme “nerede” sorusunu soruyoruz. Öyleyse bu öğe dolaylı tümleçtir. “Hepimiz iki saattir ayakta bekliyoruz.” cümlesinde ise altı çizili öğeyi bulabilmek için yükleme “nasıl” sorusunu sormamız gerekiyor. Görüldüğü gibi soru “-de” ekiyle sorulmamış. Demek ki öğe dolaylı tümleç değil. “O, iki gün önce buradan ayrıldı.” cümlesinde altı çizili öğe “nereden” sorusuna cevap vererek dolaylı tümleç olmuş. “Senin de gelmeni yürekten isterdim.” cümlesinde altı çizili öğe “nasıl” sorusuna cevap verdiğinden dolaylı tümleç değildir. “Şu elmadan üç kilo verir misin?” cümlesinde altı çizili öğeyi bulmak için “neyden” sorusunu yükleme soruyoruz. Cevap geldiğinden öğe dolaylı tümleçtir. “Hastalandığından gelmedi.” cümlesinde altı çizili öğeyi ise “niçin” sorusuyla buluyoruz. Öyleyse bu, dolaylı tümleç değildir. Örnekleri daha da çoğaltabiliriz. Burada unutmamamız gereken, soruyla cevabın aynı ekleri (-e, -de, -den) almasıdır. Dolaylı tümleci bulduran soruları ezberlemek yerine, bunu kavramak daha avantajlı bir yoldur. Zarf Tümleci Yüklemin zamanını, durumunu, miktarını, yönünü, koşulunu vb. bildiren öğelerdir. Bunların her biri değişik bir soruyla bulunur. “Hava kararmadan köye inmeliyiz.” cümlesindeki altı çizili zarf “ne zaman”; “Dosta düşmana muhtaç olmadan yaşamalıyız.” cümlesinde altı çizili zarf “nasıl”; "Aldığı notlar şaşılacak kadar yüksekti.” cümlesindeki altı çizili zarf “ne kadar”; “Tek bir söz bile söylemeden içeri girdi.” cümlesindeki altı çizili zarf “nereye”; “Zamanımız kalırsa bir örnek daha çözeriz.” cümlesindeki altı çizili zarf “hangi takdirde” sorularına cevap vermişlerdir. Yükleme sorulan bu sorulara cevap veren öğeler daima zarftır. Ancak burada “nereye” sorusuna dikkat etmeliyiz. Dolaylı tümleç konusunda da söylemiştik, bu soru dolaylı tümleci de buldurur. Ancak cevabın da aynı eki alması gerekir. Örnekteki “içeri” sözü ise bu eki almamıştır. Bu özelliği, yani hal eki almadan yön bildirme özelliğini yer-yön zarfları gösterir. Cümleyi öğelerine ayırırken dikkat edilmesi gereken bir husus, azlık - çokluk zarflarının kullanımıdır. “O, çok çalışkan bir öğrencidir.” cümlesinde yüklem, altı çizili sözün tamamıdır. Çünkü “öğrenci” isimdir, “çalışkan” öğrencinin sıfatıdır. “çok” da çalışkan sıfatının zarfıdır. Dolayısıyla, “çok çalışkan bir öğrenci” sıfat tamlaması olduğundan bunlar birbirinden ayrılmaz. Oysa biz aynı cümleyi; “O, çok çalışkandır.” şeklinde kullansak, “çalışkandır” yüklem “çok” zarf tümleci olacaktır. Kısaca adlaşmış sıfatlar yüklem olduğunda, onun derecesini bildiren zarflar zarf tümleci olur. Çıkmış soruların birinde, “Kafesteki kuşların tüyleri, şaşılacak kadar parlaktı.” cümlesi verilmiş ve “şaşılacak kadar” öğesine zarf tümleci denmiştir. Edat Tümleci Çıkmış sorularda, seçeneklerde bile olsa, edat tümleci adının geçtiği görülmemiştir. Ancak bazı soruların çözümünde yardımcı olduğu söylenebilir. Eğer seçeneklerde “edat tümleci” adı geçmiyorsa, siz “edat tümleci” olarak gördüğünüz söz öbeklerine zarf tümleci de diyebilirsiniz. Yüklemin ne ile, kimin ile, hangi amaçla, yapıldığını gösteren söz öbeklerine edat tümleci denir. “O, bütün yazılarını, dolma kalemle yazar.” “Bu araştırmayı arkadaşlarıyla yapmış.” “Bu yemekleri sizin için hazırladım.” cümlelerindeki altı çizili söz öbekleri edat tümleci sayılır. Cümle içinde her söz, cümlenin bir öğesi durumunda değildir. Yükleme sorulan sorulara cevap vermeyen söz veya söz öbekleri cümle dışı unsur sayılır. Örneğin aşağıdaki cümleyi öğelerine ayıralım. “Ahmet, sana defalarca geç kalmamanı söylemedim mi?” Dolaylı Zarf Nesne Yüklem Görüldüğü gibi “Ahmet” sözü cümlede yükleme sorulan herhangi bir soruya cevap vermiyor yani cümle dışı unsurdur |
Saat: 19:15 |
©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık