Arama

İnme

Güncelleme: 3 Eylül 2013 Gösterim: 15.050 Cevap: 8
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
19 Eylül 2006       Mesaj #1
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
İnme

Sponsorlu Bağlantılar
Bu maddedeki yazılar yalnızca bilgi verme amaçlıdır. Yazılanlar, doktor uyarısı ya da uzman önerisi değildir.


Beyin içindeki bir kan damarı yırtıldığında ya da tıkandığında, 24 saatten uzun süren semptonlara yol açan bir inme meydana gelir. Yırtılan bir kan damarından kaynaklanan inme “serebral hemoraji” (beyin kanaması) olarak ve tıkanmış bir damardan kaynaklanan inme “iskemik inme” (geçici kansızlık inmesi) olarak adlandırılır. İnmelerin çoğu iskemiktir. 24 saatten kısa süren semptomlara neden olan ve ölüm veya sakatlıkla sonuçlanmayan mini inme, GİA (geçici iskemik atak) olarak adlandırılır. Bazı hastalar sonuçta inmeden kurtulsa da, birçoğu ölür ya da kalıcı sakatlıklarla (örneğin felç, güçsüzlük veya konuşma problemleri) yaşamaya devam ederler. Bir serebral hemorajinin ölüme veya sakatlığa yol açma olasılığı iskemik inmeden daha yüksektir.
İnmenin nedenleri nelerdir ve nasıl önlenebilir?
Kan basıncı düzeyi tüm inme tipleri için son derece önemli bir belirleyicidir. Kan basıncı ne kadar yüksekse risk o kadar yüksek ve kan basıncı ne kadar düşükse risk de o kadar düşüktür. İnme riskinin azalmaya devam etmediği herhangi bir düşük kan basıncı düzeyi saptanmamıştır, yani kan basıncı düştükçe inme riski de azalmaktadır.

Hipertansiyonu (yüksek kan basıncı) olan kişilerde, kan basıncını düşüren ilaçların inme riskini üçte biri aşan bir oranda azalttığı kanıtlanmıştır. Atrial fibrilasyonu olan kişilerde, pıhtılaşmayı önleyici ilaçlar da inmeyi önlemektedir. Sigarayı bırakmak da inme riskinin azaltılmasına yardımcı olabilir.



Son düzenleyen Daisy-BT; 11 Ekim 2009 03:58
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
19 Eylül 2006       Mesaj #2
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Aşırı Sıcak Beyin Kanaması Nedeni
Türkiye’de her yıl 6 bin kişi beyin kanaması geçiriyor.
Sponsorlu Bağlantılar
Acıbadem Hastanesi nöroşirurji uzmanı Prof. Dr. Necmettin Pamir, tansiyonun yükselmesine bağlı beyin kanamalarının yazın daha sık gözlendiğini belirtiyor ve 55 yaş üstündeki kişiler için riskin yüksek olduğunu hatırlatıyor.

Nemle birleşen sıcak havanın özellikle orta yaştaki kişiler için beyin kanaması riskini tırmandırdığı belirtiliyor. Son haftalarda nem oranının yüzde 70’lerde seyretmesi bu yaş grubu için ciddi bir tehlike oluşturuyor.

Acıbadem Hastanesi beyin ve sinir cerrahisi uzmanı Prof. Dr. Necmettin Pamir, sıcak havanın tansiyonu yükselttiğini belirterek ve buna bağlı beyin kanamalarının meydana gelebileceğine dikkat çekiyor. Tansiyonun yükselmesine bağlı kanamaların daha çok 55 yaş üzerindeki insanlarda gözlendiğine işaret eden Prof. Dr. Necmettin Pamir, “Biz bunları derin beyin kanamaları olarak tanımlıyoruz. Daha genç yaş grubunda ise beyin damarlarında baloncuk (anevrizma), damar anomalisi varsa beyin kanaması olabiliyor” diye konuşuyor. Beyin kanamalarının toplumda görülme sıklığının 100 binde 10 olduğuna işaret eden Prof. Dr. Necmettin Pamir, damar anomalilerine bağlı kanamaların daha az görüldüğünü vurguluyor.

Belirtileri neler?
Yazın aşırı sıcaklarda beyin kanamasına yol açabilen tansiyon yükselmesi genellikle ağrıyla belirti veriyor. Enseyle, başın birleştiği yerde şiddetli ağrı ortaya çıkıyor ve başın arkasına yayılıyor. Tansiyonun yükselmesine bağlı beyin kanaması oluştuğunda insanların yaşamlarında hissettikleri en şiddetli baş ağrısını yaşadıklarını belirten Prof. Dr. Pamir, “Ağrıyla beraber hasta bilinç kaybına uğrayabilir. Hemen hastaneye götürülmesi gerekir” diyor. Tansiyona bağlı kanamalarda damarın yırtıldığını ve o bölgede kan birikmesi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Pamir, anevrizma kanamasında ise durumun çok daha tehlikeli olduğunu belirtiyor ve ekliyor:
“Anevrizma kanamasında kan, beynin tüm yüzeyine yayılır. Beyin kanaması geçiren hastalarda yüzde 30 oranında felç, konuşamama, bitkisel yaşam gibi ciddi problemler gelişebilir.”

Nasıl müdahale ediliyor?
Beyin kanaması geçiren kişilerin kısa sürede donanımlı bir hastanenin acil servisine ulaştırılması yaşamlarının kurtarılmasında birinci derecede önem taşıyor. Kanaması olan hastalarda ense sertliği en önemli bulgu olarak kabul ediliyor. Hastanın bilinci kapalıysa, solunum yolunun açık olup olmadığı, tansiyonun yüksek olup olmadığına bakılarak hemen müdahale ediliyor. Prof. Dr. Necmettin Pamir, tansiyon yüksekliğine bağlı kanama olduğunda hastaların genellikle bilincinin kapalı olduğunu belirtiyor ve yapılan işlemlerle ilgili şu bilgileri veriyor:

Teşhis ve tedavi
“Bu durumda hastada felç gelişmiş olabilir. Beyin tomografisi çekilir. Beynin içindeki kan toplanması açık bir biçimde görülür. Kan biriken bölge 3 santimetreden büyükse cerrahi girişim yapılır. Değilse muhafazakar tedavi yapılır. Hastanın tansiyonu varsa düzenlenir, şeker hastalığı varsa kontrol altına alınır.”

Anevrizma kanamalarında muhakkak anjiyografi yapılarak beyin damarları görüntüleniyor ve hasta hemen ameliyata alınıyor. Anevrizma kanamalarının yüzde 80 tekrarladığına dikkat çeken Prof. Dr. Necmettin Pamir, “Her beyin kanamasında hastaların yüzde 50’si kaybedilir. Oysa ameliyatın riski yüzde 2-4 oranındadır. Ameliyatla hastayı normal yaşama döndürme şansımız çok yüksek. Bu yüzden hastayı 48 saat içinde ameliyata alırız. Tansiyona bağlı kanamalar ise genellikle tekrarlamaz” diyor.
Korunmak için neler yapmalı?
Prof. Dr. Pamir, risk grubundakilerin nasıl davranmaları gerektiği konusunda şunları söylüyor:
- Eğer yaşınız 50’nin üzerindeyse ve tansiyon sorununuz varsa ilaçlarınızı düzenli kullanın.
- Havanın sıcak nemin yüksek olduğu günlerde açık havada dolaşmayın.
- Vücudunuza aşırı yük bindirecek şekilde spor yapmayın.
- Başınızda o güne kadar yaşamadığınız derecede şiddetli bir ağrı hissederseniz hemen bir hastanenin acil servisine başvurun.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Eylül 2006       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İnme (FELÇ) nedir?

İnme beyne kan akımını sağlayan damarlardan birinin aniden tıkanmasıyla birlikte, beyne giden kan akımının gidişinin yavaşlaması ya da durması sonucunda meydana geliyor.


İnme, dünyada kalp hastalığı ve kanserden sonra gelen en önemli ölüm nedenlerinden bir tanesi. ABD’de dakikada ortalama bir kişi inme geçiriyor; üç dakikada bir kişi de inme nedeniyle yaşamını yitiriyor. Erişkin nüfusta en önemli sakatlık nedeni olan inme, bir beyin damar hastalığı.

İnme beyne kan akımını sağlayan damarlardan birinin aniden tıkanmasıyla birlikte, beyne giden kan akımının gidişinin yavaşlaması ya da durması sonucunda meydana geliyor. Ayrıca beyin damarlarından birinin ani şekilde yırtılarak, kanın beyin dokusu içine akması sonucu da oluşabiliyor ve buna halk arasında beyin kanaması deniyor.

NEDENLERİ NELER?
Hipertansiyon, diyabet, kalp hastalıkları, sigara içimi, yüksek kolesterol ve geçici iskemik ataklar inmeye neden olan risk faktörleri arasında yer alıyor. İnme vakaları içinde daha kısıtlı bir yere sahip olan beyin kanamalarının en önemli nedeni ise kontrol edilemeyen hipertansiyon. Beynin damarlarındaki baloncuklar, damar yumakları gibi kalıtsal hastalıklar da beyin kanamalarının nedenleri arasında yer alıyor. Beynin bir yerinde uzun süre sessiz kalan bu damar yumakları günün birinde aniden kanayabiliyor. Daha yaygın bir inme türü olan tıkayıcı inmeler 5 kategoride değerlendirilebiliyor.

En önemli kategoriyi kalp kaynaklı tıkanmalar oluşturuyor. Kalp içinde oluşabilecek pıhtılar yerinden koparak beyin damarlarını tıkayabiliyor. Örneğin enfarktüs geçirmiş kalpte, belli bir bölümde kalp kası fonksiyonunu kaybedebiliyor. Bunun sonucunda kalp etkin bir şekilde kasılamayacağından orada pıhtı birikebiliyor. Oluşabilecek bir ritim bozukluğunda bu pıhtı kalpten fırlayıp beyne gidebiliyor. İkinci önemli kategori, beyni besleyen büyük damarlarda görülen problemler. Şah damarı denilen karotis ve arka tarafta da vertebral arterler olarak adlandırılan ve beynin arka bölgeleri ile beyin sapı ve beyinciği sulayan damarlarda oluşan sorunlar da inmeye neden oluyor.

Üçüncü kategori beynin derin bölgelerini sulayan küçük damarlarda yaşanan sorunlar. Örneğin diyabet, yüksek kolesterol ve hipertansiyon gibi damar yatağını bozan kronik hastalıklar buna yol açabiliyor. Büyük bir damar yavaş yavaş tıkanırsa, sağlam kalan damarlar tıkanan damarın alanını da beslemeye başlıyor ama küçük damarlarda bu gerçekleşmiyor. Dolayısıyla küçük damarların ani tıkanmasıyla besledikleri bölge tamamen kansız kalabiliyor. Bunun nedeni, hipertansiyonun yıllar boyunca uç damarlarda yaptığı olumsuz ve tahrip edici etkiler.

Dördüncü kategori ise ender görülen nedenlerden oluşuyor. Bu gruptaki hastalar iyice incelendiğinde kalıtımsal hastalıklar, romatizmal hastalıkların bir parçası şeklinde oluşan damar problemleri veya kanın pıhtılaşması ile ilgili hematolojik problemler bulunabiliyor. Bunun yanında büyük damarların aniden yırtıldığı diseksiyonlar da bu gurupta değerlendirilebiliyor. Diseksiyonlar genç yaş grubunda önemli bir inme nedenini oluşturuyor. İnme, yaşlılık hastalığı olarak algılanmamalı. Bu hastalık çocukluk çağında da görülebiliyor. Diseksiyonlar, çocukluk çağı inmelerinin önemli nedenlerinden. Doğumda bile ortaya çıkabiliyor.

Son grubu ise nedeni bilinmeyen inmeler oluşturuyor. Bu grup, tıkayıcı inmeler içinde yüzde 10-30 kadar bir yer tutuyor.

TANI NASIL KONUYOR?
Tanı klinik bulguların değerlendirilmesi ve BT, MR gibi görüntüleme yöntemleri ile beyindeki kanamanın veya kansız kaldığı için doku zedelenmesi oluşmuş olan bölgenin görülmesi ile konuyor. Buna ilaveten DUS (Doppler ultrasonografi), BTA (BT anjiyografi), MRA (MR anjiyografi) DSA (dijital subtraksiyon anjiyografi) gibi yöntemlerle de boyun ve beyin damarlarının ayrıntılı görüntülenmesi mümkün oluyor. Ekokardiyografi ve Holter incelemeleri de kalp kaynaklı pıhtıların araştırılmasında önemli ölçüde yardımcı inceleme yöntemleri. Klinik tablonun gerektirdiği sınırlar içinde ayrıntılandırılarak yapılması gereken laboratuvar incelemeleri de tanıyı desteklemek amacıyla kullanılıyor.

NASIL TEDAVİ EDİLİYOR?
İnme tedavisi ile ilgili en heyecan verici gelişme ilk 3 saat içinde hastaneye başvuran hastalara, hastanın klinik tablosu ve tıbbi durumu uygunsa damar açıcı tedavinin yapılabilir olması. Bu tedavinin mutlaka uygun koşulları sağlayabilen merkezlerde ve eğitimli bir inme ekibinin kontrolünde yapılması gerekiyor. Hastaların ve yakınlarının inme belirtilerini tanıyabilme ve böyle bir durumda hiç vakit kaybetmeden uygun bir tedavi kurumuna ulaşabilmeleri, damar açıcı tedavi şansını kullanabilmeleri açısından belirleyici öneme sahip.

Bu uygulama dışında, klasik olarak, inme tedavisi ‘medikal tedavi’ ve ‘rehabilitasyon’ başlıkları altında toplanıyor. Medikal tedavi, hiç inme geçirmemiş, ancak risk faktörlerini taşıyan kişilere yönelik, inmenin oluşmasını önlemek üzere risk faktörlerini azaltmayı hedefleyen birincil korunma tedavisi ve inme geçirmiş kimselerde de sebebin tesbit edilerek ortadan kaldırılması ya da riskin düşürülmesini hedefleyen ikincil korunma tedavisi olarak değerlendirilebilir. İkincil koruma tedavisinde , daha çok inmenin tekrarı önlenmeye çalışılıyor. Kan sulandırıcı denilen ilaçlar kullanılıyor. İnmenin nedeni kalpteki bir pıhtı ise, pıhtı oluşumunu engelleyici ilaçlar veriliyor, diyabet ya da hipertansiyon varsa tedavi ediliyor, kan yağları düşürülmeye çalışılıyor. Kan yağlarının kontrol edilmesiyle birlikte inme riskinde yüzde 47 ile yüzde 23 arasında azalma gözleniyor.

Medikal tedavi ile birlikte düşünülmesi gereken bir diğer tedavi de cerrahi/girişimsel tedavi yöntemleri. DUS veya BTA/MR A/DSA ile yapılan incelemeler sonucu damarda yüzde 70’in üzerinde darlık tespit edilirse, enderektomi, yani tıkanmış olan damarın açılıp, bozuk doku alındıktan sonra tekrar kapatılması işlemi yapılabiliyor. Yine büyük damar tıkanmalarında uygulanan bir başka yeni yöntem de, kalpte olduğu gibi kasıktan kateter yardımıyla damar içine girilerek stent konulması ile damarın açılması işlemi. Enderektomi veya stent uygulması henüz pıhtı atmamış ama tıkanma riski olan damarlarda da uygulanabiliyor, bu arada kan sulandırıcı ilaçlara devam edilmesi gerekiyor.

İnme geçiren hastaların kaybettikleri fonksiyonlarına yeniden kavuşmaları ve kalan fonksiyonlarını en iyi şekilde kullanabilmeleri için mutlaka rehabilitasyona gereksinimleri oluyor. İnme geçiren her üç hastadan biri buna ihtiyaç duyuyor ve akut dönem geçirildikten sonra rehabilitasyon ekibi devreye giriyor. Fizik Tedavi ve Rehabiliytasyon uzmanı, fizyoterapist ve rehabilitasyon hemşiresinden oluşan rehabilitasyon ekibine zaman zaman nörolog, psikiyatrist veya psikolog, gerekirse beyin cerrahı katılıyor. İdeal bir rehabilitasyon ekibinde konuşma terapisti ve iş uğraşı terapistinin de yer alması gerekiyor. İnmede rehabilitasyona ne kadar erken başlanırsa hastanın fonksiyonel kayıpları o oranda azalıyor ve kaybolan fonksiyonların geri dönüşümü ise daha fazla oluyor.

Korunmak için: İnmeden korunmak için uygulanacak reçete kalp sağlığını koruyucu önlemlerle eşdeğer. Tansiyonunuzu ve kan yağlarınızı düşük tutmalısınız. Diyabet hastasıysanız şekerinizi kontrol altında tutmalısınız. Egzersiz yapmaya dikkat etmelisiniz. Bilinen başka risk faktörleri varsa, mesela kalbinizde bir ritim bozukluğu söz konusuysa tedavi ettirmelisiniz. Sigara ve alkolden de uzak durmalısınız.

BELİRTİLERİ NELER?
Beyinde meydana gelen hasarın yerine ve büyüklüğüne göre inmenin belirtileri de değişebiliyor. İnme beynin hangi alanını tuttuysa, problemler vücudun o bölüm tarafından yönetilen kısımlarında görülüyor.

Vücudun yarısında uyuşukluk, kuvvetsizlik, konuşma, görme bozuklukları, dengesizlik, bilinç değişiklikleri bu belirtilerden bazılarını oluşturuyor.
Sağ beyin yarıküresi etkilendiğinde hastalar mekanı algılamada, giyinip soyunma gibi eskiden kolaylıkla yapabildikleri günlük yaşam aktivitelerinde güçlük çekmeye başlıyorlar.
Bazen hastalar, hastalıklarını inkar edebiliyor. Bellek problemleri görülebiliyor.
Sol beyin yarıküresi etkilendiğinde konuşulan lisanı anlayamama ve/veya konuşamama tarzında dil problemleri ve bellek bozuklukları ortaya çıkıyor. Bu durum hastalar için baş edilmesi güç bir sorun.
Beyincik etkilendiğinde denge ve koordinasyon güçlükleri ortaya çıkar.
Baş dönmesi, bulantı, kusma görülüyor.
Beyinsapını etkileyen bir inme atağında, vücudun hem sağ hem sol tarafını etkileyen felçler, solunum yutma gibi işlevlerin kaybı ile hayatı tehdit eden durumlar oluşuyor.
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
19 Eylül 2006       Mesaj #4
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
İnmelerde etkilenen insanların sayısı kaçtır?
Ölüm

İnme, 1998 yılında dünya çapında başta gelen ikinci ölüm nedeni olup, 5.1 milyon ölümden sorumlu bulunmuştur. Erkeklerde ve kadınlarda ölüm sayıları benzer olmakla birlikte, düşük ve orta gelir düzeyindeki ülkelerdeki ölümlerin sayısı (4.2 milyon) yüksek gelir düzeyindeki ülkelerdeki ölümlerin sayısının (0.9 milyon) hemen hemen beş kat aşmıştır. 2020 yılına kadar, yılda yaklaşık 7.6 milyon insanın inmeden öleceği tahmin edilmektedir.

Sakatlık
İnmeden ölenlere ek olarak, 20 milyondan fazla insan da ölümle sonuçlanmayan bir inme geçirmiştir. 1998 yılında, inme, 42 milyon sağlıklı yaşam yılı kaybından sorumlu olup, dünya çapında en önde gelen yedinci sağlık bozukluğu nedeni olarak kaydedilmiş.

İnme oranında bölgesel farklılıklar
İnme oranları ülkeler arasında büyük farklılık göstermektedir. Bu oranlar Çin’de özellikle yüksektir olup, inme ölüm nedeni olarak birinci sırada ve sağlık bozukluğu nedeni olarak üçüncü sırada yer almaktadır. Çin’deki inme oranları ABD veya Batı Avrupa’dakinden yaklaşık dört kat daha yüksektir.

İnme toplum üzerine çok ağır bir mali yük getirmektedir. Avustralya’da, inmenin toplam maliyetinin, yaklaşık 900 milyon dolar tıbbi ve bakım harcamaları ve yaklaşık 200 milyon dolar üretkenlik kayı olmak üzere, yılda bir milyar doların üzerinde olduğu hesaplanmaktadır.
İnme ayrıca, sağlıklı yaşam yılı kaybının ikinci en büyük nedeni ve en önde gelen sakatlık nedenidir.
Geleceğe bakış
Önümüzdeki yirmi yıl içinde, inmeden ölen insanların sayısının 5 milyondan 7 milyona çıkması beklenmektedir. Ölümle sonuçlanmayan bir inme geçirenlerin sayısında da benzer bir orantısal artış olacaktır. En büyük artış düşük ve orta gelirli ülkelerde, özellikle de Asya Pasifik bölgesindeki ülkelerde görülecektir.

Bir inme geçirmiş kişilerde inmelerin tekrarlanma riski nedir ve var olan tedaviler nelerdir?
Bir tam inme ya da mini inme geçirmiş kişilerde, başka bir inme riski son derece yüksektir – yaklaşık 5 kişiden biri 5 yıl içerisinde bir başka inme yaşayacaktır. Çok az sayıda tedavinin bu ileriki inme riskini azalttığı kanıtlanmıştır.

Aspirin, bir iskemik inme ya da GİA geçirmiş kişilerde ilerdeki inmeler riskini yaklaşık dörtte bir ila üçte bir oranında azaltmaktadır. Bu tip inmeler geçirmiş olan kişilerin çoğu aspirin almaktadır, ancak bu, bir serebral hemoroji geçirmiş hastalar için uygun değildir, zira aspirin bu tip inme riskini arttırabilmektedir.
Beyne kan taşıyan karotis arterlerdeki (şahdamarları) tıkanıklığı gidermeye yönelik cerrahi girişim (karotis endarterektomi) de bir istemik inme veya GİA geçirmiş bazı kişilerde inme riskini azaltabilir. Ancak, hastaların yalnızca çok küçük bir oranı bu tip cerrahi girişim için uygundur ve çok az sayıda hastaya uygulanmaktadır.
Kan basıncını düşürücü tedaviler, gerek serebral hemoraji gerekse iskemik inme geçirmiş hastalarda ilerdeki inmeler riskini azaltabilir, ancak yapılan PROGRESS araştırması sonucunda perindopril bazlı bir rejimle yoğun kan basıncını düşürme tedavisinin serebral hemoraji, istemik inme ya da GİA geçirmiş çoğu hasta tipleri için yararlı olup olmayacağını saptamak amacıyla gerçekleştirilmiştir.
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
24 Eylül 2006       Mesaj #5
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
İnme, Felç

felç
Sinir sisteminde meydana gelen bir bozukluktan dolayı, kas gücünün kaybolmasına felç, nüzül veya inme denir. Tıp dilinde ise paralizi veya serebral tromboz denir. Hafif ve ağır olmak üzere iki şekli vardır. Tedavinin ilk ve önemli şartı hastanın neşesini kaybetmemesi ve en kısa zamanda iyileşeceğine inanmasıdır.


çocuk felci
Omuriliğin ön kordonlarının iltihaplanması sonucu felçle neticelenen bir hastalıktır. Tıp dilinde poliomelitis denir. Bilhassa yaz ve sonbahar aylarında görülür. Nedeni bir çeşit virüstür. Lağım sularının yiyeceklere bulaşması, sineklerin taşıdığı mikroplar, hastalığa yakalanmış kişinin ağız ve burnundan çıkan damlacıklarla bulaşır. Çocuk felcine küçükler yakalanabileceği gibi büyükler de yakalanabilir. Hastalık mikrop kapıldıktan 7-21 gün içinde ortaya çıkar. Hastada ateş, baş ağrısı, boğaz ağrısı, kusma, yorgunluk, boyunda kasılma, ve sırt ağrıları vardır. Hastalığın ilk günlerinde gerekli tedaviye başlanmazsa, özellikle kol ve bacaklarda felç görülür. Hastalığın başlangıcında hastayı diğer kimselerden ayırmak ve yatırmak gerekir. Çocuk felcinden korunmak için Salk aşısı veya Sabin aşısı yaptırmak gerekir. Bu aşının ilki çocuk 6 aylık olmadan önce, ikincisi ilk aşıdan 2 ay sonra, üçüncüsü, ikinci aşıdan 6 ay sonra yapılır. 5 ve 15 yaşlarında da tekrarlanır. Tedavi için mutlaka doktora başvurmak gerekir.


asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
25 Eylül 2006       Mesaj #6
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
İnme, Felç için Şifalı Bitkiler

havuç
Haftada beş kere yendiği takdirde Harvard'ın araştırmalarına göre kadınlarda kalp enfarktüsünü, felç tehlikesini yüzde 68 oranında azaltıyor. Günde iki havucun erkeklerde kandaki kolesterolü yüzde 10 oranında azalttığı görülmüştür. Her gün yenen bir havuç da akciğer kanseri tehlikesini yarıya indiriyor. Havuçtaki Beta-Karotin de gözleri yaşlılığın getirdiği görme zayıflığından koruyor ve bağışıklık sistemini kuvvetlendiriyor. Mide ve bağırsak kanamalarını önler, kansızlığı giderir, anne sütünü arttırır, yüz ve boyun kırışıklıklarını giderir, idrar ve bağırsak gazlarını söktürür, ülserdeki şikayetleri giderir. Kansere karşı etkili olduğu gibi cildin kurumasını da engelliyor ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Beta karotin (kansere neden olan serbest radikallari durduruyor ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor) içeren havucun en büyük özelliklerinden biri içerdiği bu maddenin cildin kurumasını engelleyen A vitaminine dönüşebilmesi.
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
HipHopRocK - avatarı
HipHopRocK
Ziyaretçi
3 Nisan 2009       Mesaj #7
HipHopRocK - avatarı
Ziyaretçi
İnme
Bu maddedeki yazılar yalnızca bilgi verme amaçlıdır.
İnme, veya iskemik beyin-damar hastalığı, merkezi sinir sistemine giden damarların hastalıkları sonucu gelişen tıkanıklıklar ya da damar dışına kanamaların yol açtığı ani ya da iktal, fokal veya global nörolojik belirti gelişimi olarak tanımlanabilir. Belirtiler 24 saati geçmeden tamamen düzelirse geçici iskemik atak, 24 saati geçip 3 hafta içinde düzelme gösterirse geri dönücü iskemik nörolojik defisit şeklinde adlandırılır. Hafif belirtilerin gözden kaçabildiği ya da beynin nispeten sessiz kalan bir bölgesinin tutulduğu durumlarda tesadüfen görüntülemelerde tespit edilen inmelere sessiz enfarkt ya da sessiz inme denmektedir. İnmenin bu çeşidinde, bir çok küçük lezyonun zamanla birikimiyle çeşitli sendrom ve spesifik klinik tablolar da gelişebilmektedir.

Patofizyoloji

Ortalama bir yetişkin beynine kan akımı olağan koşullarda dinlenme halinde dakikada 100 gram beyin dokusu başına 50-55 ml, aynı koşullarda oksijen tüketim miktarı da dakikada 100 gram beyin dokusu başına 165 mmol ölçülmüştür. Kan akımı dakikada 100 gram beyin dokusu başına 18 ml’nin altına düşerse beynin elektriksel etkinliği kaybolur. Kan akımı 100 gram beyin dokusu başına dakikada 8 ml’ye düşerse hücre zarı yetmezliği eşiği geçilmiş olur, geri dönüşümsüz hücre hasarı gelişmeye başlar. Beyin kan akımının bu derece bozulması, ilk 12-15 saniye içinde elektriksel aktivitenin baskılanmasına, 2-4 dakika içinde kortikal hücrelerin sinaptik uyarılabilirliklerinin engellenmesine, 4-6 dakika içinde de elektriksel uyarılabilirliğin bütünüyle yitmesine yol açmaktadır. Aerobik glikoliz yapılamayınca hücre içinde sodyum ve kalsiyum iyonları birikir, doku içine eksitotoksik nörotransmiterler salınır, laktat düzeylerinde artmayla giden lokal asidoz, serbest radikal üretimi, hücre şişmesi, lipazların ve proteazların aşırı aktivasyonu ve sonuçta hücre ölümü gerçekleşir. Kan akımı yeniden sağlanır ve sinir hücrelerinin oksijen gereksinimi karşılanırsa, zarar geri çevrilebilir. Enfarkt gelişimi sırasında lokal vazodilasyon, kan sütununun stazıyla beraber eritrositlerin segmentasyonu, ödem ve son olarak da beyin dokusunun nekrozu gözlenir. Enfarkt bir kez gelişince beyin dokusu önce yumuşar, ardından sıvılaşır ve ardından mikroglia hücreleri tarafından artıkların temizlenmesi sonucunda bir boşluk oluşur. Oluşan boşluğu doldurma amaçlı, çevreleyen beyin dokusundaki astrogliya hücreleri çoğalırlar, boşalan alanı doldururlar ve yeni kılcal damar ağı oluşur.

Etiyoloji

Enfarkt gelişiminde birçok etmen rol oynar. Olağan perfüzyonun şiddetli arteriyel stenoz, ateroskleroz, bunlarla birlikte tromboz gelişimi gibi nedenlerle oluşan tıkanmalar sonucunda azalmasıyla hemodinamik enfarktlar gelişir. Kalp, alt ekstremite venleri gibi kaynaklardan gelen bir trombüs parçasının ilerde bir kafaiçi dalı tıkadığı duruma embolizm adı verilir. Lokal ateroskleroz ya da lipohiyalinoz sonucunda tıkanma oluyorsa küçük damar hastalığı denebilir. Arter diseksiyonu, birincil ya da ikincil vaskülitler, hiperkoagülabilite durumları, vazospazm, sistemik hipotansiyon, hiperviskozite, moyamoya hastalığı, fibromusküler displazi, venöz sinüs tıkanıklığı ya da bir kitlenin damara basısı gibi durumlar ise iskemik inmenin daha nadir görünen nedenleridir.

Epidemiyoloji

Yalnız Amerika Birleşik Devletleri’nde yıllık 500.000 kişinin yeni ya da tekrarlayıcı inme nedeniyle hastaneye başvuruda bulunduğu bilinmektedir. Her ne kadar bilhassa gelişmiş ülkelerde yıllar içinde yeni tedavi edici ve önleyici yaklaşımlar geliştirilmesiyle inmeye bağlı ölüm oranlarında düşme izlenmişse de toplumların yaş ortalamalarının artmasından dolayı halen ölüm sebepleri arasında ikinci sırada yer almaktadır. İnme geliştikten sonraki 5 yıl içinde %45-61 oranında ölüm, %25-37 oranında yeni bir inme gelişmektedir. Mortalite ile sonuçlanmayan vakalarda da inme yüksek bir morbiditeye neden olmaktadır; hastaların yaklaşık %31’i günlük hayatını sürdürmekte yardıma muhtaçken, %20’si yardımsız yürüyememekte, %16’sı bir hastane ya da bakımevine yatırılmaktadır.

Risk faktörleri

Yapılan çalışmalarda bilhassa ileri yaşın, erkek olmanın, Afrika kökenli olmanın, sosyoekonomik seviyenin düşük olmasının, ailede inme öyküsü olmasının, yüksek seyreden kan basıncının, diyabetin, dislipidemilerin ve kalp hastalıklarının, sigara ve yüksek miktarda alkol kullanımının, şişmanlığın inme için önde gelen risk faktörleri olduğunu göstermiştir. Bu risk faktörlerinin sadece aterosklerozu hızlandırarak değil, aynı zamanda hemostatik ve mikrodolaşım bozuklukları, uyku uyanıklık düzenindeki bozulmalar ve çevresel bazı etmenlerin de araya girmesine bağlı değişikliklerle de inme görülme sıklığını arttırdıkları gözlenmiştir. Bu risk faktörlerinin bir kısmı sabittir, yani tedavisi mümkün değildir, kalan kısmı ise değişkendir, yani tedavi edilebilir.

Şeb-i Yelda - avatarı
Şeb-i Yelda
Ziyaretçi
2 Eylül 2013       Mesaj #8
Şeb-i Yelda - avatarı
Ziyaretçi
Felç, İnme nedir?

MsXLabs.org




Tıptaki adı: Cerebral haemorrhage; Cerebral thrombosis. Felç iki; türlü olur. Bunlardan bir tanesinde beyin damarlarından birindeki bir bölümde zayıflama olur. Bu durum herkeste görülebilir, fakat daha çok yüksek tansiyonu ve damar sertliği olan kişilerde yaygındır. Damarlarda bir zayıflama ya da rahatsızlık olduğu daha önceden bilinemez. Bu yüzden önceden kaygılanmanın bir faydası yoktur.
Diğeri beyindeki bir Kan damarının tıkanması ya da cidarındaki bir pıhtılaşma sonucu olur. 40-50 yaşlarında görüldüğü gibi daha yaşlılarda ve tansiyonu normal olanlarda da rastlanır. Hafif felç olayları görüldüğü gibi ağırları da olabilir.

Belirtileri:
1. Hafif felç: Sersemlemiş bir ifade; geçicidir. Düzgün konuşamamak. Organlardan birinin, örneğin elin, görevini yerine getirememesi. Görme gücünün iki hafta için zayıflaması.

Tedavisi: Doktor çağırın. Doktor gelinceye kadar da istirahat edin.
2.Ağır felç: Başağrısı, kusma, sersemleşme; şaşkınlık, tutarsız konuşmalar, bilincin bir süre yitirilmesi. Daha sonra: bedenin bir yanının, örneğin, bacağın, kolun kullanılamaması, konuşmada güçlük, söylenenlerin güçlükle anlaşılabilmesi. Hiç yoktan ağlama, ya da gülme.
Tedavisi : Hemen doktor çağırın. Bu arada kendini kaybetmiş hastayı olduğu yerde, yatmış durumda bırakın, yerinden kıpırdatmayın. Başının altına bir yastık koyun. Hastada takma diş varsa çıkarın ki soluk alıp vermeye engel olmasın.
Sonuç: Birçok olaylarda durum birkaç hafta içinde normale döner. Belki bu durumlardaki bütün hastalarda iyileşme aynı derecede olmaz. 6-12 aylık bir süre içinde hasta eskiden yaptığı şeyleri yeniden yapmaya başlar. Konuşma güçlükleri bir konuşma hastalıkları uzmanı tarafından düzeltilir. Kullanılmada güçlük çekilen organlar da fizikoterapi yoluyla iyileştirilir. Felç geçiren bir hastayı asıl iyileştiren şey, insanın azmi, iradesi, inadı ve kendine güvenmesidir. Yürümek için baston kullanmalı, çatal bıçağı kullanmaya yeniden alışmalı.
Bir umut ışığı: Ünlü Fransız bilgini Pasteur, bazıları ağır olmak üzere, 58 felç geçirmişti. Ve en önemli, başarılı işlerini de felç geçirdikten sonra yapmıştır. Felç geçirdiği için yapımı duran bir yeni laboratuar yüzünden Pasteur’ün sağlık durumu kötüye gitmiş, fakat sonra laboratuarın çabuk inşa. edilmesi üzerine sevinçle sağlığını kazanmıştır. NEŞE VE CESARET FELÇ GEÇİREN BİR HASTANIN SÜRATLE İYİLEŞMESİNE YARDIM EDER.
Belin öne doğru eğilmesi (Boy küçülmesi).
orta ve daha ileri yaşlarda belkemiğinin küçük kemikleri arasındaki kıkırdaklı kısımlar, omurlar büzülür ve kemikler özellikle öndekiler daralırlar. Bu da hafif bir bel bükülmesine sebep olur. Boy kısalır. Bu yüzden yaşlılıkta insanlar küçülürler. Bu hal normaldir.



Bachata - avatarı
Bachata
Ziyaretçi
3 Eylül 2013       Mesaj #9
Bachata - avatarı
Ziyaretçi
İleri yaşlarda oldukça sık görülen inme, sıklıkla hipertansiyon ve damar sertliği yada şeker hastalığı (Diabet) sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Gençlerde görülen inme ise en sık doğumsal yada sonradan ortaya çıkan kalp hastalıklarında görülür. Hastada beyin atardamarlarında tıkanmayla ortaya çıkan, vücudun bir yarısında hafif yada şiddetli felçler görülür.Tıkanan damar ana damarlar değilse genellikle baş ağrısı olmaz. Tıkanmanın oluştuğu ilk saatlerde hastada tansiyon yüksektir. Beyin damarlarından herhangi birisinde oluşan tıkanma dakikalar içersinde kansız kalan beyin bölgesinde hasar oluşturmaya başlar.

En sık ateroskleroz denen damar sertliğine bağlıdır. Damar sertliğinde, bir tansiyon yükselmesi ile damar cidarında oluşan tortulardan kopan parçacıklar ileyerek beyin damarlarından birisini tıkaması ile ortaya çıkar

Halk arasında felç olarak bilinen kol ve bacak kuvvetsizliğinin en sık nedeni yaşlılk döneminde ateroskleroza (damar sertliği) bağlı damar tıkanıklığıdır. Tıkanma sonrası 3 türlü seyir ortaya çıkar.


1-Saatler yada günler içersinde felç gerileyerek düzelir. (Geçici iskemik atak): Tıkanma saatler içersinde tedavi ile yada kendiliğinden açıldığı taktirde bu tablo görülür

2-Oluşan felç hiç değişmeden kalıcı olarak devem eder. Damar tıkanmıştır. Tedaviye rağmen tıkanmada hiçbir değişme yoktur.

3- Hafif olarak oluşan felç saatler veya günler içersinde şiddetlenir. Başlangıçta tıkalı olan küçük bir damar iken damar içindeki pıhtının büyümesi ile daha büyük damarlara doğru tıkanıklığın ilerlemesi ile ortaya çıkar.

Bu üç ayrı seyir nedeni ile ilk saatlerde derhal damar içindeki pıhtılaşmayı engelleyici tedavi başlanmalıdır. Tıkanan damar eğer beynin ana damarları ise ilk 4 saat içersinde damar içi müdahalelerle pıhtını ortadan kaldırılması ile damar açılarak felç tablosunun saatler yada günler içersinde geriye dönmesi sağlanmış olur.


Kimler inme adayıdır.

-Ailesinde damar sertliği hikayesi olanlar

-Tansiyon hastaları

-Kalp hastaları

-Şeker hastaları

-Sıgara içenler

-Aşırı stresli meslekler


İnme İçin Alınacak Tedbirler

-Orta yaş sonrası özellikle risk altında olanlar aspirin kullanmak

-Kan kolesterol ve lipidlerinin normal düzeyde seyretmesini sağlamak (diyetle-ilaçla)

-Stres faktörünü ortadan kaldırmak gerekirse anti depresan kullanmak

-Tansiyonun normal sınırlarda seyretmesini sağlamak (Tuzu kısıtlamak)

-Kan şekerinin normal olması

-Vücut ağırlığı fazla ise kilo verme

-Sıgara içmemek

-Riskli hastalarda damar tetkikleri yapılarak %50 üzerinde darlık tespit edildiğinde açılması