Arama

Ramazan ve Oruç - Tek Mesaj #28

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Nisan 2006       Mesaj #28
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Kur'an-ı Kerimde Ramazan ayı ve Oruç


Ramazan orucunun farz olduğunu ve oruçla ilgili temel hükümleri bildiren ayet-i kerimeler Bakara süresinin 183-187 ayetleridir. Bu ayetlerde Cenabu Hak şöyle buyuruyor:

183- Ey Iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi sizin üzerinize de oruç farz kılındı.Gerek ki oruç sayesinde fenalıklardan koruna-sınız.

184- O, size farz kılınan oruç, sayılı günlerdir. O günlerde sizden kim hasta, yahut seferde olur da iftar ederse, tutamadığı günler sayısınca sıhhat bulduğu ve rahat ettiği başka günlerde oruc tutar. Fazla ihtiyarlık ve devamlı hastalık gibi sebeplerle oruç tutmaya güç yetiremeyenler üzerine bir yoksul doyuracak kadar fidye vermek lazımdır. Bununla beraber kim fidyeyi çok verir, yahut hem oruç tutar, hem de fidye verirse onun için daha hayırlı olur. Size seferde orucu bozmak ve yaşlı halinizde fidye vermek izni verilmişken yine oruç tutsanız hakkınızda hayırlıdır, eğer orucun faziletini bilirseniz.

185- O sayılı günler ramazan ayıdır ki, Kur'an o ay içinde indirilmiştir. O Kur'an, insanları hakka ulaştırır, helal ile haramda ve din hükümlerinde hakkı batıldan ayırır. Sizden her kim Ramazan ayında hazır bulunursa o ayı oruç tutsun, kim hasta olur yahut seferde bulu-nursa, oruç tutamadığı günler sayısınca sihhat ve ikamet halinde orucunu kaza etsin, Allah size kolaylık diler, size güçlük dilemez; hem buyuruyorki, kaza borcunuzu tamamlayasanız da size hidayet ettiği şekilde Allah'ı tekbir ile yücelteseniz, gerekki şükredersiniz.

186- (Ey Resûlüm) kullarım sana benden sorarlarsa, muhakkakki ben çok yakınımdır, bana düa edince, düa edenin düasını kabul ederim. O halde onlarda benim davetime koşsunlar ve bana hakkıyla iman etsinler ki, doğru yola ulaşmış olsunlar.

187- Oruç gecesi, kadınlarınıza yaklaşmanız size helal kılındı. Onlar, sizin için fenalığa karşı koruyucu bir elbise ve siz de onlar için koruyucu bir elbise gibisiniz. Allah, nefislerinize emniyet edemeyeceğinizi bildiği için, üzerinize rahmeti ile ihsan edip günahınızı affetti. Şimdi hanımlarınıza gecelerde mübaşerette (yaklaşmada) bulunun ve Allah'ın sizler için mübah takdir ettiği üremeyi isteyin; ve gece ile gündüzü ayıran fecrin (sabahın) beyaz ipliği, gecenin siyah ipliğinden sizce seçilinceye kadar yigin, için. Sonra ertesi geceye kadar orucu tam tutun. Siz ibadet için mescidlere kapanıp itikaf halinde iken geceleri de hanımlarınıza yaklaşmayın. Bu hükümler Allah'ın (yasak) sınırlarıdır, sakın onlara yaklaşmayın. Işte Allah ayetlerini böylece insanlara açıklarki, sakınıp korunsunlar.

Resulullah (s.a.v)'in Sünnetinde Ramazan ve Oruç



Ibn-i Hibbanın Selman (r.a) dan rivayetine göre Resulullah (s.a.v) Şaban ayının son gününde hütbe irad etti ve şöyle dedi: "Ey insanlar! Büyük ve mübarek bir ay sizi gölgeledi. Öyle bir ayki bin aydan daha hayırlı olan kadir gecesi o aydadır. Yine öyle bir ayki, Allah (c.c) gündüz-lerinde oruç tutmayı farz kıldı, gecelerinde teravih namazı kılmayı nafile kıldı. Kim bu ayda hayırlı bir işle Allah'a yaklaşırsa başka aylarda bir farz edâ etmiş gibi olur. Kim bu ayda farz olan bir ibadeti yerine getirirse başka zamanda yetmiş farz yerine getirmiş gibi sayılır. Bu ay sabır ayıdır. Sabrın karşılığı cennetir..."(7)

Ebu Hureyre (r.a)den: Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Mübarek bir ay olan ramazan ayı size geldi. Aziz ve Celil olan Allah, bu ayın orucunu tutmayı sizin üzerinize farz kıldı. Bu ayda (ibadetlerin yükselmesi için) göğün kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır. Şer yapmaya meyilli, güçlü şeytanlar zincire vurulur. Allah'ın (c.c) bu ayda öyle bir gecesi vardır ki o bin aydan daha hayırlıdır. Kim bu gecenin hayrından mahrum olursa o gerçekten (Bir çok hayırdan) mahrumdur.

Başka bir rivayette: Resulullah (s.a.v) Ramazan ayını zikretti ve şöyle buyurdu: O öyle bir aydır ki, Allah (c.c) gündüzünü oruç tutmayı üzerinize farz kıldı, gecelerinde de teravih namazını kılma-nızı ben sizin için sünnet kıldım. Kim inanarak ve sevabını Allah'tan umarak gündüzünü oruç tutar gecesini de teravih namazı ile ihya ederse, anasından doğduğu gün gibi günahlarından çıkar.(9)
Teravih Namazı
Ramazan ayında yapılması teşvik edilen ibadetlerden birisi de teravih namazıdır. Teravih namazı yirmi rek’atlı, on selamlı beş tervihalı (dinlenmeli) bir namazdır. (10) Bu namaz hem erkekler için hemde hanımlar için müekked sünnettir. Ayrıca cemaatla kılınması da sünnettir. Camiye gidemeyenler evlerinde aileleriyle birlikte cemaat halinde teravih namazını kılabilirler. Evlerinde de cemaatle kılma imkanı olmayanlar kendi başlarına yatsı namazının farzı ve sünnetini kıldıktan sonra, vitir namazından önce teravih namazını kılarak bu sünneti yerine getirirler ve teravihin sevabını kazanırlar. Bilhassa küçük çocuklarını bırakacak birini bulamayan kanımlar, evlerinde kendi başlarına teravih kılarlarsa bu sevaba fazlasıyla nail olurlar.

Bu konuda ebu Hureyre (r.a) şöyle nakletti: Resulullah (s.a.v) Ramazan gecelerinde, zorunlu bir şekilde emretmeden teravih namazı kılmaya teşvik eder ve şöyle derdi: “Kim iman ederek ve sevabını da Allah’tan bekleyerek Ramazan gecelerinde kaim olurda teravih namazını kılarsa daha evvel yaptığı günahlar bağışlanır.”(11)

Hz. Aişe (r.anha) den: Resulullah (s.a.v) bir akşam geceleyin mescide çıktı ve namaz kıldı. Orada bulunan kişiler de ona uyarak kıldılar. Sabahleyin bunu başkalarına anlattılar. Ikinci gece daha çok insan toplandı. Onlarla birlikte gine namaz kıldı. Sabahleyin bunlarda başkalarına anlattılar. Üçüncü gece insanlar daha da çoğaldı. Resulullah (s.a.v) çıktı ve namaza durdu. Insanlar da ona uyarak kıldılar. Dördüncü gece olduğunda, cemaati almaktan mescid aciz oldu yani dar geldi. Bu gece Resulullah (s.a.v) sabah namazına çıktı (Yani teravih kıldırmadı.) Sabah namazını bitirdikten sonra insanlra dönerek oturdu ve şöyle dedi: sizin durumunuz bana gizli olmadı (yani mescidde toplanmanızdan haberim vardı) lakin üzerinize farz olurda yapamazsınız diye korktum. Resulullah (s.a.v) vefat ettiğinde durum aynen böyleydi. (12)

Görüldüğü gibi resulullah (s.a.v) birkaç gece teravih namazı kıldırmış daha sonra farz olur korkusu ile devam ettirmemiş ancak kendi başlarına kılmaları için insanları teşvik etmiştir.

Gine Hz. Aişe (r.anha): Resulullah (s.a.v)’ın teravih namazını kılma şeklini anlatırken “nekadar uzun, nekadar güzel kıldığını sorma”(13) diyerek bu namazı hem uzun hem de güzel kıldığını nakletmektedir. Dolayısıyla ister camide ister evde, ister cemaatle isterse kendi başına teravih namazını, diğer namazlarda olduğu gibi tadili erkana uyarak kılmak gerekir. Fatiha ve zammi süre okurken bütün tecvid kaidelerine uyarak okumak farzdır. Dolayısıyla çabuk okuyayım diye harflerin mahreçlerini, sıfatlarını terketmek yoktur.

Bazılarının yaptığı gibi, ne okuduğu ve ne yaptığı anlaşılmayacak biçimde teravih namazı kılmaya hiç bir kitapta müsade edilmemektedir. Öyleyse böyle bir namaz islam dininde yoktur. Bizim ülkemizin insanlarından başka-sında da böyle bir namaz görülmemektedir. Bizim ülkemizde de bunu kimin nezaman başlattığı bilinmemek-tedir. Imamlık yapan kardeşlerimizden ve cemaatımızdan bu konuda daha hassas olmalarını, hadis kitaplarında ve fıkıh kitaplarında anlatılan şekle uymalarını tavsiye ederiz. Zira teravih namazının kılınışı fıkıh kitaplarında şöyle anlatılmaktadır: “en faziletlisi, teravih namazı gecenin çoğunu kapsayacak uzunlukta olmasıdır. Çünkü o, gece namazıdır. Teravihte sünnet olan, Kur’an-ı Kerimi bir kere hatmetmektir. Ebu Hanifenin, Ramazan boyu Kur’an-ı Kerimi hatmetmiş olabilmek için her rek’atta on ayet okur dediği nakledilmiştir. Zamanımızda efdal olan ise, insanları cemaattan nefret ettirmeyecek miktarda okumaktır.” (14)
Ramazanınız mübarek, oruç ve teravihleriniz makbul olsun...
Son düzenleyen Safi; 5 Temmuz 2016 02:19