Arama

Osetler - Tek Mesaj #4

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Nisan 2008       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
GÜRCÜSTAN'IN OSETLERİ


FAHRETTİN ÇİLOĞLU


Gürcüstan gezisi (11-12 Ağustos 2004) öncesinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yazılmış “Türkiye Osetlerinden Başbakana açık mektup” adlı bir metin okudum. Bu metin, İstanbul Esenler'de bulunan Poyrazlı Kafkas Kültür ve Yardımlaşma Derneği adına, derneğin Yönetim Kurulu Başkanı Mutlu Şahingöz tarafından kaleme alınmış. Şahingöz, “Türkiyeli Osetler ve Kuzey Kafkasyalılar olarak” Gürcüstan yönetiminden duydukları “kaygı”yı dile getiriyor. Sonra, “tarihsel gerçekleri” anlatıyor. Ne var ki, “tarih” tarih değil. Birileri gönlünce yazdığı için tarih olduğundan farklı bir kılığa bürünmüyor.
Bu metin, Başbakan’a yazılmış “açık mektup” olmasaydı, üzerinde durmayacaktım. “Yamalı bir bohça”yı andıran bu metnin neredeyse her cümlesi tartışmaya açık, ben yalnızca birkaç noktaya değineceğim. İskitlerin Osetlerin “uzak ataları” olduğu, sanırım bu yamaların ilki. Osetlerin ataları Alanlar değil de İskitlerse, bugünkü Osetlerin kendilerine Alan, Osetya’ya da Alanya demelerini nasıl açıklayacağız. Gerçi “açık mektup”ta “ortaçağda Oset (Alan) Krallığı” dendiğine göre, Alanlar da yok sayılmıyor. Peki bu durumda kim kimin atasıdır? İskitler Alanların mı, Alanlar İskitlerin mi? İskitlerin Osetlerin “uzak ataları” olarak göstermenin bu mektubu Sayın Başbakan için daha cazip kılacağı mı varsayılmış?! Peki tarih ve arkeoloji bu kadar “bakir” bir alan mıdır; ya tarihi ve arkeolojiyi başkaları da biliyorsa!
Ciddi tarihsel kaynaklarda, 13. yüzyılda Moğol istilası sırasında Alanların (Osetlerin) dağlık bölgeye çekildikleri belirtiliyor. Acaba bu çekilme hangi yönde olmuştur? Moğollar güneyden (Gürcüstan’dan) baskı uygulamış ve Osetler de kuzeydeki dağlık bölgeye mi çekilmişlerdir, yoksa Moğollar bugünkü Güney Rusya’dan Alanya’ya girdikleri için Osetler güney yönünde Kafkasların yüksek kesimlerine mi çekilmişlerdir? Osetlerin Moğol baskısı karşısında sığındıkları yer, Gürcüstan’ın kuzey sınırları olan dağlık bölge olmasın? Bugünkü Güney Osetya toprakları, 13. yüzyıl da Osetlerin yerleşmek üzere Kafkas Dağlarının güneyine ilk adımlarını attıkları yer olabilir mi? Ne Gürcülerin tarihi, ne de Osetlerin tarihi “bir varmış bir yokmuş” tarihidir. Bu iki halk, Kafkasya’da birbirleriyle kurdukları yakın ilişkiyi bir başka halkla kurmamıştır. En yakın akrabalıklar, en amansız çatışmalar da bu iki halk arasında varola gelmiştir. Bu iki halk, bazen iki “kardeş”, bazen de iki “düşman kardeş” gibi yaşamıştır. Sıradan tarih kitapları bile, Gürcü kralının Kafkas Dağlarının kuzeyine geçerek Osetya’yı (Alanya) yağmaladığını, Oset kralının Kafkas Dağlarının güneyine inerek Gürcüstan’ı talan ettiğini yazar. Yani Kafkas Dağları iki halk arasında her zaman sınır olmuştur. Bu gerçek, Osetleri Güney Osetya’da “misafir” haline getirmez ve orası Osetlerin yaşadığı yerlerden biri olmaya devam eder. Ama tarih, doğru tarih olarak kalır. Kurgulanmış “bilgi”lerle efsane, destan yazabilirsiniz, ama bu da tarih olmaz. Tarihsel geçmişleri çok eskilere uzanan ve Alanların uygarlığının mirasçısı olan Osetlerin uydurma tarihe ihtiyacı var mı?
Sayın Şahingöz’ün mektubunun bir başka bölümüne bakalım: “Güney Osetya'nin Gürcülerle olan ‘zoraki’ birliği 19. yüzyıl ortalarında yörenin Çarlık Rusyası tarafından istila edilmesinden sonra başladı. Çarlık Rusyası silah zoruyla işgal ettiği Güney Osetya halkının ulusal topraklarını Gürcü feodallerinin mülkü olarak ilan etti.” Bugün Kuzey Osetya dediğimiz cumhuriyetin başkenti olan Vladikavkaz, 1784 tarihinde Ruslar tarafından bir kale olarak kurulmuş. Bu durumda Vladikavkaz kenti, 18. yüzyılda Osetya’da Rus varlığının bir göstergesi değil midir? İkinci bir Osetya mı söz konusudur Kafkasya’da ve Ruslar orayı da 19. yüzyılın ortalarında mı işgal etmiştir? Sahiden bölgenin tarihi böyle midir? “Güney Osetya” adının Sovyet döneminde ortaya çıktığını Şahingöz hiç kimsenin bilmediğini mi sanıyor? Bütün bunları bilmek için tarih okumak da gerekmiyor, tarih atlaslarından da pek çok şey öğrenebilirsiniz. Tarih atlasları, Osetlerin atalarının yurdu olan Alanya’nın neresi olduğunu da göstermektedir. “Yalan tarih” yazma merakı bütün dünyada var ve tarih boyunca da varolmuştur. Ama Kafkasya konusunda, Türkiye’deki kadar yalan tarihin Kafkasya’da bile yazılmadığını söyleyebilirim.
Şahingöz’ün Gürcülere yakıştırdığı onca olumsuz sıfat, kime ne yarar sağlıyor anlamış değilim. Gürcüstan’da, Güney Osetya’nın dışında da Osetler var ve Gürcülerle bugün de iç içe yaşıyorlar. Şahingöz’ün Oset nüfusunun Gürcüstan’daki dağılımından haberdar olduğunu da sanmıyorum. Şahingöz mektubunda, “Çatışmaların sonucu olarak günümüzde yüz bine yakın Oset, mülteci halde; yurdunu terk etmeyen Güney Osetyalılar ise Gürcü ambargosu altında olumsuz koşullarında yaşamını sürdürüyor” diyor. Gelin biraz nüfus üzerinde de duralım. 1989 Sovyet nüfus sayımına göre bütün Gürcüstan’da 164.000 Oset vardı. Bu nüfusun 100.000’i, Gürcüstan’ın Güney Osetya dışındaki bölgelerinde yaşıyordu. Eğer günümüzde yüz bine yakın Oset mülteci durumundaysa, bu demektir ki bu kadar Oset Gürcüstan dışına gitmiştir. Gürcüstan’ın Güney Osetya dışındaki kentlerinde ve köylerinde bugün de Osetlerin yaşadığını biliyoruz. (Örneğin 1989 nüfus sayımına göre Tiflis kentinde 33.000 Oset yaşıyordu ve yalnızca bu sayı bile Güney Osetya’daki Oset nüfusunun yarısına eşitti.) Bu durumda Güney Osetya’daki Osetlerin bir kısmı da topraklarını terk etmiş olmalı. Diyelim ki çatışmalar sırasında bu olmuştur ve gerçekten de oldu. Peki, bugünkü Güney Osetya yönetimi nasıl bir yönetimdir ki kendi halkını bile Güney Osetya’ya çekemiyor. Yoksa bunun sorumlusu da Gürcüler midir? Güney Osetya’nın Gürcüstan’dan fiilen kopmuş olduğunu, bölge halkının Rusya pasaportu taşıdığını, Güney Osetya cumhurbaşkanı olan kişinin Rusya vatandaşı Moskovalı bir işadamı olduğunu, bölgede Rus Rublesi kullanıldığını günlük basından da biliyoruz.
Bu mektupta ciddiye alınmayan kimlerdir? Başbakanın danışmanları mı, Türkiyeli Osetler mi, Kafkasya konusunda ne yazılsa doğru sanacağı var sayılan Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları mı? Yoksa bu mektup, Güney Osetya’nın tarihsel ve arkeolojik geçmişinin yeniden yazılmasının bir parçası mı? Eğer böyleyse, Şahingöz’ün işi hiç kolay değil. Güney Osetya’nın nüfusuna ilişkin Rus kayıtlarını, başta Rus ve Gürcü kaynakları olmak üzere çok sayıda tarihsel kaynağı ortadan kaldırması gerekiyor. Masa başında yazılan tarihe, tarihin böyle yazılmasından siyasal sonuç bekleyenler inanabilir, ama masa başında yazdığınız tarihten önceki tarihleri bilenleri buna inandırmanız mümkün değil! Güney Osetya sorununun çözümüne katkı yapmanın yolu da, -tek amacınız Güney Osetya’yı Kuzey Osetya’ya katmak bile olsa- yalan tarih yazmak olamaz.
------
Türkiye Osetlerinden Başbakana açık mektup

Ajans Kafkas | 05.08.2004 | 16:15:02 | Views: 127 | Türkiye

Türkiye’de yaşayan Osetler tarafından kurulan İstanbul Esenler'de bulunan “Poyrazlı Kafkas Kültür ve Yardım Derneği” Gürcüstan ziyaretine hazırlanan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a hitaben bir açık mektup yayınladı.
Mektupta Gürcüstan ve Güney Osetya arasında tırmanan gerginlik, Gürcüstan'ın Güney Osetya'ya karşı uyguladığı baskılar dile getiriliyor.
Kısa adı Poyder olan derneğin açıklamasını yayınlıyoruz.

T.C. BAŞBAKANLIK


04.08.2004

Sayın Başbakanım,
11-12 Ağustos 2004 tarihleri arasında düzenlemeyi planladığınız Gürcüstan gezisi dolayısı ile bazı duyarlılıklarımızı size iletmek istedik.
Biliyoruz ki tarih boyunca hiçbir barış, savaşarak sağlanmadı. Barış ancak sağduyu içerisinde gerçekçi diyaloglarla mümkün oldu.
Biz Türkiyeli Osetler ve Kuzey Kafkasyalılar olarak, son günlerde Gürcüstan, ve onun ihtilaflı komşusu Güney Osetya'da yaşanan gelişmelerden dolayı son derece büyük kaygı duyuyoruz.
Gürcüstan'ın SSCB döneminde, eski özerk bölgesi olan Güney Osetya ve özerk cumhuriyeti olan Abhazya'yı tekrar üniter Gürcüstan yapısı altında birleştirmek maksadıyla güttüğü saldırgan tutum; kan, şiddet ve istikrarsızlık kaynağı olacak yeni bir savaşı kapımıza getiriyor.
Yıllardır, tarihi vatanlarındaki güneyli Osetler'i Gürcüstan'ı terk etmesi gereken misafirler olarak tanımlayan Gürcü yönetimi bu tutumuyla dünya devlerinin güçler dengesi oyununda bilerek ya da bilmeyerek bir piyona dönüşüyor, 1991'de Gürcüstan'ın saldırıları sonucu bine yakın insanın ölümü, binlercesinin yaralanması ve on binlercesinin de mülteci durumuna düşmesiyle sonuçlanan kanlı oyunu bugün de sahnelemeye çalışıyor.
Resmi Gürcü tezlerinin aksine, güneyli Osetler Gürcüstan'ın misafirleri değil, o coğrafyanın bilinen en eski halklarındandır. Yapılan arkeolojik araştırmalar Osetler'in uzak ataları İskitler'in M.Ö. 7. yüzyıldan beri Güney Osetya'da yasamaya başladıklarını gösteriyor. Ortaçağ'dan beri Oset (Alan) Krallığı komşusu Gürcülerle iyi ilişkilerini sürdüre geldi.
Güney Osetya'nin Gürcülerle olan "zoraki" birliği 19.yüzyıl ortalarında yörenin Çarlık Rusyası tarafından istila edilmesinden sonra başladı. Çarlık Rusyası silah zoruyla işgal ettiği Güney Osetya halkının ulusal topraklarını Gürcü feodallerinin mülkü olarak ilan etti.
1917 Rus devriminden sonra Gürcüstan'da iktidarı elinde tutan Menşevik Gürcü yönetimi zamanında da Güney Osetya tıpkı Abhazya gibi zorla Gürcüstan'a ilhak edilmeye çalışıldı ve ağır baskılara uğratıldı, Osetya yöresi tamamen yakıp yıkıldı, yağmalandı, köy ve kasabalar yerle bir edildi.
Sovyetler Birliği'nin kurulmasından sonra Stalin tarafından böl/yönet politikasının uygulanması ile Oset halkı 1922'de güney ve kuzey olarak ikiye bölündü ve Güney Osetya 20 Nisan 1922'de "özerk bölge" statüsüyle Gürcüstan S.S.C.'ne bağlandı. Kuzey Osetya ise 7 Temmuz 1925'te "özerk bölge" olarak Rusya'ya bağlandı, sonra da 5 Aralık 1936'da statüsü "özerk cumhuriyet" statüsüne yükseltildi. Halen de Osetler, Gürcü ve Rus devletleri arasında paylaşılmış durumda. Ancak dış etkenlerin oluşturduğu bu yapay idari ayrılık dışında Güney Osetya, halen Rusya Federasyonu icinde yer alan Kuzey Osetya Cumhuriyeti ile tam bir etnik, tarihi ve kültürel bütün oluşturmaktadır.
Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla Gürcüstan'la hukuki anlamda hiçbir bağı kalmayan Güney Osetya, halkın %99 katılımıyla gerçekleştirilen referandumla Kuzey Osetya'yla birleşme yönünde iradesini ortaya koydu. Şüphesiz ki bu kararda 80'lerin sonlarında hayatin her alanında maruz kaldıkları "üstün Gürcü ulusu", "tanrı tarafından seçilmiş Gürcü ulusu", "Gürcü topraklarında misafir Osetler", "işgalci Osetler" gibi söylemler de etkili olmuştu.
Ancak Güney Osetya'nin Kuzey Osetya ile birleşme kararı devlet destekli silahlı Gürcü gruplarının, ardından da Gürcü ordusunun Oset yerleşimlerine saldırısı ile karşılık buldu. Çatışmaların sonucu olarak günümüzde yüzbine yakın Oset, mülteci halde; yurdunu terk etmeyen Güney Osetyalilar ise Gürcü ambargosu altında olumsuz koşullarında yaşamını sürdürüyor.
Ekonomik yaptırımlarla başarılı olamayan Gürcüstan devleti son günlerde yaşanan; Osetya seçimlerinin engellenmeye çalışılması, milletvekillerine yapılan saldırılar, asılsız nedenler öne sürerek sınıra asker yığma ve muhtelif provokasyonlar ile, 1992'den beri bağımsız olan Güney Osetya'yi silahlı güce dayalı bir yol izleyerek topraklarına katma sinyalleri veriyor.
Biz Türkiyeli Osetler ve Kuzey Kafkasyalılar olarak Kafkasya'da ve dünyada savaş istemiyoruz.
Bugüne kadar izlemiş olduğunuz barış yanlısı ve objektif politikalar doğrultusunda biliyoruz ki siz de aynı duyarlılığa sahipsiniz. Ulu Önderin "Yurtta sulh cihanda sulh" sözünü şiar edinmiş Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşları olarak kapımızda bir savaş çıkarmak için fırsat kollayan, Acarya'dan sonra gözunu Abhazya ve Güney Osetya'ya diken Gürcüstan Devlet Baskanı Mikhail Saakaşvili'yle yapacağınız görüşmede konuyu gündeme getirmenizi bekliyoruz.
Saygılarımızla,
POYRAZLI KAFKAS KULTUR VE YARDIMLASMA DERNEĞİ adına
Yönetim Kurulu Başkanı
Mutlu Şahingöz
Son düzenleyen asla_asla_deme; 26 Aralık 2008 15:17 Sebep: Kırık Link