Arama


arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
18 Nisan 2006       Mesaj #14
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Geniş anlamı ile barış, buhran ve savaş döneminde merkezi ve mahalli seviyede olmak üzere, sivil ve askeri kesim arasında sağlanan işbirliği ve koordinasyon olarak tanımlanabilen Sivil-Asker İşbirliği, Türkiye’de en klasik anlamı ile sivil ve askeri kesimin karşılıklı olarak birbirlerini desteklemeleri olarak da anlaşılmaktadır. Tanımlanmasının geçirdiği evreler dikkate alındığında, “Sivil-Asker İşbirliği faaliyetleri ne zaman ortaya çıkmıştır?” şeklindeki bir soru akla gelebilmektedir. En basit şekliyle cevap “Sivil-Asker İşbirliği faaliyetleri insan ve savaşların olduğu her dönemde var olmuştur” şeklinde olacaktır. Bununla birlikte, insani değerlerin gelişimi ve değişimi ile toplumların demokrasi anlayışlarındaki gelişmeye paralel olarak, insan ve onun yarattığı kurumlar ve organizasyonlar toplum içinde ve uluslararası alanda önem kazandıkça, Sivil-Asker İşbirliği faaliyetleri de askeri harekatın değişmeyen, fakat gün geçtikçe önemi artan faktörlerinden biri olmuştur. Bu gelişim sürecini kısaca şöyle açıklayabiliriz.
NATO’nun Merkezi Avrupa Komutanlarından birisi, Sivil-Asker İşbirliği’nin önemini; ”Eski zamanlarda Komutanlar, Sivil-Asker İşbirliği konusunda asla düşünmezlerdi. Sivil-Asker İşbirliği, harekata katılması istenmeyen çok kıdemli albayların görevi olarak kabul edilirdi. Bugün için, bu düşünce tamamen değişmiş ve Sivil-Asker İşbirliği, bir Komutanlık Sorumluluğu olmuştur. ” ifadeleriyle dile getirmiştir.
İkinci Dünya Savaşında, Avrupa Müttefik Komutanı General Eisenhower, dönemin ve harekatın Sivil-Asker İşbirliği ihtiyaçlarına ilişkin olarak; ”Baş ağrıtan ve bir hafta içinde 10 yıl yaşlandıran sorunlar” ifadesini kullanmaktadır.
Soğuk Savaş Döneminde ise en klasik tanımı ile pek değişmeyen bir Sivil-Asker İşbirliği yaklaşımı devam etmiştir. Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi Sivil-Asker İşbirliği ve ilişkileri konusu, geniş kapsamlı bir incelemeyi gerektirmekle birlikte, tarih boyunca sivil-asker ilişkileri ve kurumlar arasındaki işbirliği, ordu-millet yaklaşımı içinde ele alınmış, ülke içinde söz konusu kurumlar arasında önemli bir sorun ortaya çıkmamış ve/veya devlet anlayışı bakımından olmadığı kabul edilmiştir. Özellikle, top yekûn savaşın en güzel örneklerinden biri olarak Kurtuluş Savaşı, Sivil-Asker İşbirliği’nin oldukça farklı bir yorumu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Dünyadaki bloklaşmanın yıkılması ile daha belirgin hale gelen milliyetçilik ve buna bağlı olarak etnik grupların kendilerini tanımlama ihtiyacı, istikrarsızlığı artırıcı diğer tehditler ve uluslar arası ortamda insani değerlerin yükselişi, ülkelerin Sivil-Asker İşbirliği anlayışında da değişimler meydana getirmiştir.
Dünya konjonktüründeki bu gelişmeler çerçevesinde; özellikle, farklı bölgelerdeki tehdit algılaması değişime uğramış, dünyanın herhangi bir bölgesindeki kriz, çatışma ve doğal/teknolojik afetler de ülkelerin ilgi ve etki alanlarına dahil olmuştur. Bütün bu gelişmelerin sonucunda; çok sayıdaki bölgesel çatışma ve kriz ortamında, istikrarın yeniden sağlanması amacıyla oluşturulan Barış Gücü faaliyetlerinin önemi ve yoğunluğu giderek artmıştır.
Yabancı ülkelerde çeşitli ve çok sayıdaki etnik ve karmaşık grup ve/veya topluluklarla karşı karşıya kalan Barış Gücü unsurları açısından en önemli sorun ise, “yerel halk ile iletişim kurulması” olarak karşımıza çıkmıştır. Bu sorunun çözümü için de; görev bölgesindeki toplumu, siyasi, ekonomik, psikolojik ve sosyal yönleri ile daha yakından tanıyan ve onlarla daha kolay iletişim kurabilen, sivil ve askeri birimlerden oluşan bir unsurun gerekliliği ortaya çıkmış, günümüzün Sivil-Asker İşbirliği anlayışının gereğini yerine getirmek maksadıyla da, başta ABD olmak üzere pek çok ülkenin ve NATO’nun askeri kuvvetleri içerisinde, Sivil-Asker İşbirliği (Civil-Military Cooperation/CIMIC) Birlik ve Unsurları diye nitelediğimiz, yeni bir oluşum yer almaya başlamıştır.
Söz konusu CIMIC Birlik ve Unsurları kısaca; kriz, çatışma ve afetler nedeniyle normal yaşam düzeni bozulan bölgenin siyasi, ekonomik, sosyal, psikolojik coğrafi v.b. resmini çıkararak, ihtiyaçları sıralayabilen, ihtiyaçların giderilmesi için projeler oluşturan, bu projeler için gerekli mali ve idari desteği yerel, ulusal ve uluslar arası organizasyonlardan temin ederek, bölgenin alt yapısının geliştirilmesinde önemli rol oynayan, sivil ve askerleri uzmanlardan oluşan bir teşkilatlanma olarak özetlenebilir.
Bunun bir adım ötesinde ise CIMIC Birlik ve Unsurları; Uluslararası Kuruluşlar (International Organization/IO) , Milli Kuruluşlar (National Organization/NO) ve Hükümet Dışı Organizasyonlar (Non-Govermental Organizations/NGO’s) ’ın dolaylı ve/veya doğrudan desteği ile söz konusu kriz bölgesi veya ülkede, ülkesinin menfaatleri doğrultusunda kendisine müzahir bir topluluk yaratabilmekte, ileride elde edilebilecek siyasi ve ekonomik çıkarlar için bir alt yapı oluşturulabilmektedir.
Özellikle Bosna-Hersek ve Kosova Krizleri de göstermiştir ki, kriz ve çatışmaların çözümüne yönelik Barışı Destekleme Operasyonları’nın başarısı ve operasyon sonrası bölgenin süratle normal yaşam düzenine geçirilmesi, büyük ölçüde CIMIC faaliyetleriyle mümkündür.
Sonuç olarakSivil-Asker İşbirliği;görevin desteklenmesi maksadıyla, Harekat Alanı Komutanı ile milli ve yerel otoriteleri ihtiva eden sivil halk arasında; irtibat, işbirliği ve koordinasyonu sağlayan, “KAYNAKLAR, DÜZENLEMELER ve FAALİYETLER”dir. Buradaki irtibat, koordinasyon ve işbirliği; Uluslararası, Milli ve Hükümet Dışı Organizasyonlar ve Ajanslıkları da ihtiva etmektedir.