Arama


uzeyirerdem - avatarı
uzeyirerdem
Ziyaretçi
22 Nisan 2008       Mesaj #2
uzeyirerdem - avatarı
Ziyaretçi
Günümüzde her alanda yaşanan köklü değişim, endüstri ilişkileri sistemini de derinden etkilemektedir. Gerçekten müthiş bir ivme kazanan teknolojik gelişme ve artan uluslararası rekabet koşullarında, barışçıl bir endüstri ilişkileri sistemine olan gereksinim gün geçtikçe artmaktadır. Bu bakımdan da sosyal diyalog mekanizması günümüz koşullarında giderek daha fazla önem kazanmaktadır.
Nitekim, günümüzde sosyal diyalog mekanizmasının önemini kavrayan pek çok gelişmiş batılı ülke ile bazı gelişmekte olan ülkede, sosyal diyalog uzun yıllardan beri başarı ile uygulanmaktadır. Kuşkusuz bu başarılı uygulamaların temelinde taraflararası karşılıklı güven, görüş alışverişi, uyum ve uzlaşmanın yanısıra; sosyal diyalog mekanizmasının temel niteliklerini oluşturan amacı, koşulları ve araçlarının etkin bir işlevselliğe kavuşmasının büyük bir rolü bulunmaktadır. Bir başka deyişle, sosyal diyalog mekanizmasının başarısında, taraflararası ilişkilerdeki uyum ve uzlaşma kadar, mekanizmanın amaç ve koşullarına uygunluk ile araçları olan temel anlaşma ve resmi danışma konseylerinin etkinliği de anahtar faktörler olmaktadır.
Bu gerçekler ışığında, sosyal diyalog mekanizması ülkemiz açısından incelendiğinde; bu konuda son derece gecikmiş bir başlangıca sahip olduğumuzu söylemek yanlış olmayacaktır. Bu durum özellikle gelişmiş batılı ülkelerdeki uygulamalarla karşılaştırıldığında daha da belirginlik kazanmaktadır. Nitekim, ülkemizde sosyal diyaloğa işlevsellik kazandıran araçların kısa bir tarihsel geç-mişe sahip olduğu görülmektedir. Gerçekten, ülkemizde ilk ve tek temel anlaşma olan “Toplumsal Anlaşma” 1978 yılında imzalanmış, Ekonomik ve Sosyal konsey ise ilk kez 1995 yılında 1995/5 sayılı Başbakanlık Genelgesi ile kurulmuştur.
Ekonomik ve Sosyal Konsey, bir başbakanlık genelgesi ile kurulduğu için de henüz tam işlevsel hale gelmeden, kabul edilen yeni genelgelerle, kurumsal yapısı ve işlevleri sürekli değiştirilmiştir. Bu sorunun aşılabilmesi ise, ESK’in kurumsal yapı ve işlevlerini düzenleyen bir kanunun yürürlüğe girmesine bağlıdır. Böylece, ülkemizde de sosyal diyalog, arzulanan işlevselliğe kavuşmuş olacaktır.