Arama

Ebeveynler ve Çocuklar - Tek Mesaj #93

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Nisan 2006       Mesaj #93
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sen bir aşk çocuğusun
trans
Çocuklar anne babalarının nasıl tanıştıklarını, nasıl evlendiklerini, nasıl dünyaya geldiklerini merak ederler. Bu merak, küçük yaşta anne-babası ayrılmış çocuklarda çok daha yoğundur. Bize düşen, o merakı güzel sözcüklerle gidermektir.

Uluslararası bir şirketin CEO’su ile sohbetimizde konu çocuklara geldiğinde eşinden ayrılmış olduğunu öğrendim. Yüzlerce kişinin yöneticisi konumundaki bu kadın, eski eşinden bahsederken saklayamadığı bir kızgınlık içindeydi. Ancak bu kızgınlığını, öfkesini kızına yansıtmadığının özellikle altını çiziyordu. Çünkü kızını çok seviyor, onun üzülmesini istemiyordu.
Aynı hassasiyeti bir başka yönetici kadında daha fark etmiştim. İki oğluyla yalnız bir yaşamı seçen kadın yönetici, iş yaşamının getirdiği profesyonelliği eski eşiyle olan ilişkilerine yansıtmanın gayreti içindeydi. Baba, oğullarıyla kurduğu iletişim başarısını kendine mal ediyordu. Oysa oğullarının üzülmesini istemeyen anne, eski eşine duyduğu öfkeyi bastırıp, yaşadığı kızgınlığı çocuklarına yansıtmıyordu.
Bu biraz da kadının geçmişine duyduğu saygıyla paralel giden bir durumdu. Ayrılmış olmamıza rağmen ben de Nehir’e babasıyla ilgili olumsuz duygu yansıtmamaya özen gösterdim. Yüreğine düşüreceğim nefretin, kendisi büyüdükçe büyüyeceğini, bir gün belki bana, belki başkalarına döneceğine inandım. Benim de çok öfkelendiğim, sinirden ağladığım zamanlar oldu. Ama kızım beş yıl boyunca benim ağzımdan babasıyla ilgili kötü bir sözcük duymadı.
Kötü hatıralar canlanıyor
Normal zamanlarda babasıyla ilgili bir durumdan bahsediyorsam ‘Baban aradı, bunu babanla paylaş, baban şunu söyledi’ diyorum. Ama kızdığım anlarda durumun biraz değiştiğini itiraf etmeliyim. Öfkeli anımın en belirgin sözcüğü ‘sevgili’dir. Kızgınlık anlarımda ‘sevgili baban aradı’ derim. Ama Nehir artık büyüdü. Annesini de iyi tanıyor. Sanıyorum ‘sevgili’ sözcüğünün kızgınlık anlamına geldiğinin artık farkında.
Geçenlerde ‘sevgili baban’ diye başladığım cümlenin sonunda ‘Anne sen babama mı kızdın?’ diye sordu. ‘Hayır, nereden çıkarıyorsun’ demem tabii ki işe yaramadı. Çünkü Nehir, yemedi! Demek ki bundan böyle Nehir’in yanında babasına öfke duyulmayacak.
Klasik Yeşilçam senaryolarında çocuğuna kötü muamele eden anne-baba figürü sık işlenir. Kadın ya istemediği biriyle zorla evlendirilir, ya da tecavüze uğrar. Doğan çocuk, o kötü günün anısı olarak kadını sürekli rahatsız eder. Kadın, kundaktaki çocuğu ya bir cami duvarına ya da yavrusuna iyi bakacağına inandığı bir ailenin kapısına bırakır. Doğduğu anda hemen evlatlık verenler de yok değildir.
Hep senin yanındayız
Günümüzde istemediği bir hamilelik nedeniyle ailesinden gizlice genç yaşta anne olanlar da çocuklarından bir şekilde kurtulmanın yolunu buluyor. Tabii bu arada olan çocuğa oluyor. Kötü senaryoların masum kahramanları Çocuk Esirgeme Kurumları’nda büyüyor. Sevgisizliği küçük yaşta tadan bu çocuklar, iki yetişkinin hatasını bir ömür boyu yaşamlarının sonuna kadar yaşıyorlar. İki insan arasında yaşanan aşk bitse de, bu birlikteliklerden olan çocuklar daha şanslılar. Bazen Nehir, babasıyla nasıl evlendiğimi, birbirimize nasıl aşık olduğumuzu sorar. Ona küçük küçük ayrıntılar anlatırım. Biraz daha büyüdüğünde ona şunları anlatacağım:
Yıllar önce babanla bir gemi seyahatinde tanıştım. Aylar sonra işe geldiğim bir gün, danışmadan bir zarf uzattılar. İçinden kağıttan bir gemi çıktı. Bu bir ‘seni seviyorum’ itirafıydı. O günden sonra her gün kağıttan gemiler bekledim. Her gemi benim aşkımı biraz daha güçlendirdi. Kağıttan gemilerimin sayısı arttığında babanla evlendik.
Evliliğimiz boyunca kağıttan gemiler yine geldi. Bir kutu dolusu gemim oldu. Ancak o gemilere bugün neler oldu bilmiyorum. Fotoğrafları ise gözüm gibi saklıyorum. Gemilerin çoğaldığı o günlerde sen dünyaya geldin. Hani doğduğun gün babanın hastanede olup olmadığını soruyorsun ya, tabii ki yanımızdaydı. Ancak bunu sana fotoğraflarla gösteremiyorum.
Çünkü ‘sevgili baban’ daha önce çektiği filmin üzerine fotoğraflarımızı çektiği için, ilk hastane hatıramız maalesef olmadı!
Sağlık olsun. Şimdi binlerce fotoğrafın var.Zeytin gözlerin hep sevgiyle parlıyor ya, işte bunun nedeni seni çok sevmemiz.
Sana söylemek istediğim önemli bir şey daha var; ‘Sen bir aşk çocuğusun yavrum...’
Çocuk sevgiyle büyür
Doğdukları günden itibaren her çocuk sevgiyle büyütülmek ister. Çocuklarımızı sevgi arsızı yapmanın yan etkisi yoktur. Aksine sevgiyle büyüyen çocuk, sevmeyi öğrenir.
UNUTMAYIN
Çocuk büyüme sütü
Uzmanlar, çocuklarda kansızlığa yol açan demir eksikliğinin giderilmesinde çocuk büyüme sütlerinin önemli bir kaynak olduğunu belirtiyorlar. Demir eksikliği 1-6 yaş arasında ve ergenlik çağında zihinsel gelişim bozuklukları ile büyüme geriliğine yol açıyor. Günde iki bardak çocuk büyüme sütü kullanıldığında içinde bulunan 6 mg demir sayesinde, 1-3 yas arası çocukların günlük demir ihtiyacının yüzde 85’i, 3-6 yaş arası çocukların yüzde 60’ı karşıladığı biliniyor.
Annelerin büyük çoğunluğu bebeklerinin çamaşırlarını ayrı yıkıyor. Anneler, bu dönemde hangi deterjanı kullanacakları konusunda tereddüt yaşıyor. OMO, lekeleri çıkartmakta etkin formülü ve hassas citlere uygunluğu ile bebeklere özel, ilk olma özelliğini taşıyan OMO Baby’i üretti. Hassas bebek cildine zarar vermeyen yeni deterjanı, anneler, bebeklerinin ilk gününden itibaren gönül rahatlığıyla kullanabilecekler.
EĞER BİR ÇOCUK...
Eğer bir çocuk eleştiri ortamında yaşarsa; Suçlamayı öğrenir.
Düşmanlık ortamında yaşarsa; Dövüşmeyi öğrenir.
Alaya alınırsa; Utangaç olmayı öğrenir.
Utandırılırsa; Suçluluk duygusunu öğrenir
Hoşgörü ortamında yaşarsa; Sabırlı olmayı öğrenir.
Teşvik edilirse; Kendine güvenmeyi öğrenir.
Övgü ortamında yaşarsa; Takdir edilmeyi öğrenir.
Adil bir ortamda yaşarsa; Adaleti öğrenir.
Emniyetli bir ortamda yaşarsa; İnsanlara güvenmeyi öğrenir.
Tasvip görürse; Kendisini sevmeyi öğrenir.
Dostluk ve benimsenme ortamında yaşarsa; Dünyada sevgi bulmayı öğrenir.