Arama

Hastalıklar Bilgisi - Tek Mesaj #1

BARIŞ - avatarı
BARIŞ
Ziyaretçi
9 Mayıs 2008       Mesaj #1
BARIŞ - avatarı
Ziyaretçi
HASTALIKLAR BİLGİSİ

ÖZET

GENEL MİKROBİYOLOJİYE GİRİŞ

  • Mikrobiyoloji; Gözle görülemeyen küçük canlıların yaşam bilimi.
  • Tıbbi Mikrobiyoloji; İnsanda hastalık yapan mikro organizmalar ile insanın karşılıklı ilişkilerini inceleyen bilim.
MİKROBİYOLOJİNİN TARİHÇESİ
  • ANTONİE VAN LEEUWENHOEK (1632 -1723): İlk mikroskobu bulan kişi
  • FRANCESKOREDİ (1626 – 1698): Parazitin tanımını yapmış ve parazitleri keşfetmiştir.
  • AGASTİNO BASSİ (1773 – 1856): Mikroorganizmaların temas ile yayıldığını anlamış kolera,çiçek,tifüs hakkında kitaplar yazmıştır.
  • SEDİLLOT (1878): Mikrop kelimesini tanımlayan kişidir.
  • LOUİS PASTEUR (1822- 1895): Şarbon ve kuduz aşılarını bulmuştur.
  • ROBERT KOCH (1843 – 1910): Şarbon basilini bulmuş, katı besiyerlerinde mikroorganizmaları saf kültür halinde elde etmeyi başarmıştır. Tbc ve kolera mikroorganizmalarını keşfetmiştir.
  • JOSEPH LİSTER (1827 – 1912): Antisepsiyi cerrahiye uygulayan ilk kişi.
  • LÖEFFLER (1852- 1915): Sağlam insanların boğazlarında da difteri organizmalarının olduğunu tespit etmiştir.
  • İVANOWSKİ (1892): Virüsleri keşfetmiştir.
  • EDWARD JENNER (1749 – 1823): İnek çiçeği virüsünü insana bulaştırarak çiçeğe karşı korunmanın mümkün olabileceğini ispatlamıştır.
  • EMİL VON BEHRİNG (1854 – 1917) VE KİTASATO: Difteri ve tetanoz antitoksinlerini bulmuş ve tedavide kullanılabileceğini ispatlamışlardır.
MİKROORGANİZMALARIN SINIFLANDIRILMASI
4’e ayrılırlar.
  • Mantarlar
  • Bakteriler
  • Riketsiyalar
  • Virüsler
A) MANTARLAR; Ökaryotik hücre yapısında klorofilsiz , absorbsiyon la beslenen tek hücreli veya çok hücreli mikroorganizmalar. Üreme organları sporlardır , eşeyli ve eşeysiz olarak üreyebilirler.
a) Küf Mantarları; Çok hücreli ince ipliklerden meydana gelmişlerdir. Birbirleriyle birleşmesinden meydana gelen dokuya da misel denir.
b) Maya Mantarları; Tek hücrelidirler. Yumuşak hamur kıvamındadırlar. Mantarların insanlarda oluşturdukları hastalıklara mikoz denir.
B) BAKTERİLER; İnsanda hastalık yapan bakteriler 3 şekil altında incelenir.
1) KOKLAR ; Tek tek bulundukları gibi gruplar halinde de bulunabilirler.
• Mikrokok ; Tek tek bulunan koklar
• Diplokok ; Dört kokun bir arada bulunması
• Sarsin ; Kokların küp şeklinde birleşmesi.
• Streptokok ; Zincir şeklinde sıralanmış koklar.
• Stafilakok ; Üzüm salkımı şeklindeki koklar.
2) BASİLLER; Boyları enlerinden büyük çomakçık şeklindedirler.
- Basil; Sert veya esnek çeperli , uzun ve çomak şeklindeki bakteriler.
- Diplobasil; Yan yana iki basilin bulunması.
- Streptobasil; Uç uca birleşerek zincir oluşturan basiller
- Koko basil; Yuvarlak ve koklara benzeyen basiller.
3) BURGU (SPİRAL) ŞEKİLDE OLANLAR; Üçe ayrılırlar.
a) Vibriyonlar; Burgunun yalnız bir kıvrımından ibaret olan virgül veya hafif bükülmüş çomakçık şeklinde görülen mikroorganizmalardır.
b) Spriler; Tam burgu şeklindeki gram negatif hareketli mikroorganizmalardır.
c) Spiroketler; Sarmal olarak bükülmüş veya yılan gibi dalgalı olan mikroorganizmalardır.
C) RİKETSİYA ŞEKİLLERİ; Koktan küçüktürler. Suni besiyerlerde üreyemezler. Sadece canlılar üzerinde üreyebilen hücre içi parazitlerdir. Riketsiyaların yaptığı bazı hastalıklar; tifüs,Marsilya humması , coxiella burnetii.

D) VİRÜSLAR; Virüsler en küçük mikroorganizmalardır.
Virüslerin morfolojisi; Bir kısmı sarmal bazıları da kübik şekilde olabilirler. Tek tip nükleik asit (RNA veya DNA) içerirler.
Virüslerin çoğaldığı yerler; Virüsler canlı hücre içinde çoğalırlar. Canlı deney hayvanları, doku kültürü, embriyonlu yumurtada çoğalabilirler.
Virüslerin direnci; Enzim sistemleri olmadığından metabolizma faaliyetleri yoktur. Dış etkenler virüs aktivitesini üç şekilde bozar.
1) Virüsün yapısını bozar, tahrip eder.
2) Virüsün antijen yapısını bozmadan onu inaktive eder.
3) Virüs inhibe olabilir. Bu geçici olarak virüsün etkisini önleme şeklinde olur.
Virüsler doku içerisinde dirençlidirler. 50 ºc – 60 ºc de 30 dakika ısıtılınca harap olurlar.

VİRÜSLERİN İNSANLARDA YAPTIKLARI HASTALIKLARA GÖRE SINIFLANDIRILMASI;
a) Genel enfeksiyonlar; Kızamık,kızamıkçık vb.
b) Deride ve mukozada döküntü yapanlar; Uçuk, Zona
c) Solunum yollarında enfeksiyon yapanlar; Nezle, grip
d) Genital yollarda enfeksiyon yapanlar;
e) Gözde lezyon yapan virüsler
f) Lenf bezlerinin hastalığına sebep olan virüsler
g) Tükürük bezlerinde hastalık yapan virüsler; kabakulak
h) Sinir sisteminde hastalık yapan virüsler; Kuduz, poliomiyelit
VİRÜSLERİN BULAŞMA YOLLARI;
1) Doğrudan temas ve damlacık yoluyla bulaşma; Enflüanza, kızamık, kızamıkçık, suçiçeği, kabakulak
2) Sindirim sistemi yoluyla bulaşma; Enfeksiyoz hepatit, poliomyelit
3) Deri ve mukozadan virüsün alınması ile; Serum hepatiti, kuduz
4) Vektörlerle bulaşma.
E) PARAZİTLER (protozonlar, helmintler, artropodlar);


MİKROORGANİZMALARIN MORFOLOJİK ÖZELLİKLERİ;
Mikroorganizmalar hücre yapıları bakımından Ökaryotik ve prokaryotik olmak üzere ikiye ayrılırlar. Mikroorganizmalar mikroskopta sıvı ortamda , kuru olarak ta boyanarak incelenirler.

BAKTERİLERİN MORFOLOJİSİ;
Bakteriler prokaryotik yapıdadırlar. Dıştan içe doğru 1) hücre duvarı , 2) sitoplazma , 3) çekirdekten oluşur. Bazı bakteri hücrelerinde kapsül , kirpik , piluslar olabilir. Spor oluştururlar.
1) Hücre duvarı ve zarı; Hücreyi dış etkenlerden koruyan hücre duvarı dirençli olup hücre zarını çevreler. Hücre zarı ise yarı geçirgen yapıda olduğu için dayanıksızdır. Zar bazı yerlerde sitoplazmaya doğru girintiler yapar bunlara mezozom denir. Mezozom bakterilerin bölünmesinde önemli rol oynar.
2) Sitoplazma; Jel kıvamındadır. Yüksek osmotik basınca sahiptir. Ribozomları vardır. Ribozomlar bakteriler için gerekli olan proteinlerin enzim yeridir.
3) Çekirdek; Hücrenin ortasında yumak halkalar yapan çift iplikli bir DNA molekülünden ibaret bir kromozom vardır

Diğer oluşumlar;
- Kapsül; Bazı bakterilerde bulunur sert ve jelatinli yapıdadır. Bakterileri fagositoz’a karşı korur
- Kirpikler; bazı bakterilerde bulunur. Protein yapısında hareket organıdır.
- Pilus; Bakterilerin yapışmasını ve tutunmasını sağlar. Bu sayede bakteri beslenir.

BAKTERİLERDE SPORLANMA;
Bazı bakteriler kendine uygun olmayan ortamda neslinin devamı için , bakteri hücresi sitoplazmasının yaptığı oluşuma spor denir. Spordan normal bakteri haline dönüşme işlemine germinasyon denir.
Her bakteriden spor oluşmaz. Spor bakterinin dayanıklı halidir. Sporlar kuraklığa , sıcaklığa ve ültraviyole ışınlarına dayanıklıdırlar.

BAKTERİLERİN BESLENMESİ VE ÜREMESİ;
Bakteriler beslenme şekillerine göre ototrof bakteriler ve heterotrof bakteriler olarak gruplandırılırlar.
a) Ototrof Bakteriler; Besinlerini doğadaki inorganik maddelerden alarak yaşarlar (kükürt, nitrat, amonyum tuzları, hidrojen sülfür, karbondioksit).
b) Heterotrof bakteriler; Beslenmelerini sadece organik maddeler ile yapan bakterilerdir (protein, yağ, karbonhidrat).
Bakterilerin üremeleri için gerekli başlıca maddeler karbon, hidrojen, oksijen, azottur. Bakteri hücresinin % 85 i sudur. Bakterilerin üremesinde nemli ortamın olması öncelik sırada gelir.

BAKTERİLERİN ÜREMESİ;
Bakteriler bölünerek ürerler.
Bakterilerin üremesine tesir eden faktörler;
• Uygun ısı
• Uygun nem
• Uygun ışık
• Uygun osmotik basınç
• Uygun ph değeri
• Besin maddelerinin etkisi
• Oksijenin etkisi.
- Aerop Bakteriler; Yaşamaları için oksijene ihtiyaç duyan bakteriler
- Anaerop bakteriler; yaşamaları için oksijene ihtiyaç duymayan bakteriler
- Fakültatif Anaerop bakteriler; her iki ortamda da beslenip üreyebilen bakteriler
- Mikroaerofil bakteriler; sınırlı miktardaki oksijen konsantrasyonunda ürerler.

BAKTERİLERİN BOYANMASI;
Bakterilerin tüm özelliklerinin mikroskop altında incelemek mümkün değildir. Bu nedenle özel yöntemler kullanılarak boyanır ve öyle incelenir.

BAKTERİLERİN ÜRETİLMESİ;
Mikropların üretilmesi için uygun ve gerekli besin maddelerine sahip cansız ortamlara besiyeri denir. Besiyerlerinde bulunması gereken maddeler; karbon kaynağı, azot kaynağı, minareler, amino asitler ve vitaminler bulunması gereklidir. Mikropların besiyerlerine ekip üretmeye kültür denir. Besiyerlerinde üretilen kültürlerin canlı ortamlara aktarılmasına pasaj denir. Besiyerleri ;
- Tabii besiyeri (süt, patates, yumurta)
- Suni besiyeri (buyyon, jeloz)
- Sentetik besiyeri (saf kimyasal maddelerle hazırlanır)
- Semisentetik besiyeri (karışık kimyasal maddelerle hazırlanır)
- Ampirik besiyeri (yapısı pek belli olmayan besiyeri peptonlu tuzlu et suyu)

BAKTERİ ENZİMLERİ VE METABOLİZMALARI;
Virüsler dışındaki tüm mikroorganizmalar , metabolizmalarını enzimleri ile gerçekleştirir. Enzimler canlı hücreler tarafından yapılan biyokimyasal olayları ayrıştıran,çok küçük miktarları değişmeyen organik moleküllerdir.
Metabolizma; Bir canlının içerisinde meydana gelen kimyasal reaksiyonların tümüne “metabolizma” denir.
Anabolizma; Mikroorganizmayı oluşturmak için gerekli sentez işlemlerinin tümü.

MİKROORGANİZMALARIN KONTROLÜ VE YOK EDİLMESİ;
  • Sterilizasyon; Bir cisim veya madde üzerinde bulunan bütün saprofit ve patojen mikroorganizmaların sporlu ve sporsuz şekillerinin öldürülmesi.
  • Dezenfeksiyon; Bir cisim veya madde üzerindeki patojen mikroorganizmaları öldürme işlemi. Cansız maddeler için kullanılır.
  • Septik; Patojen mikroorganizmaların ortamda varlığı
  • Antisepsi; Mikrop bulaşmış bir yerin mikroplardan arındırılması işlemi. Canlı dokuya uygulanır.
  • Antiseptik malzeme; Antisepsi uygulamaları için kullanılan kimyasal maddelere antiseptik malzeme denir.
  • Asepsi; Patojen mikroorganizmaların tamamen yok edilmesi. İkiye ayrılır
    • - Tıbbi asepsi ; Patojen mikroorganizmaların bir kişiden diğerine geçmesini önleyecek tedbirlerin alınması.
    • - Cerrahi asepsi;
  • Bakterisit; Bakteriyi doğrudan öldüren anlamında. Örneğin penisilinli ilaçlar.
  • Bakteriostatik; Herhangi bir üremesinin yayılmasının durdurulmasıdır.
  • Antibakteriyel; Canlı bakteriye karşı etkili madde
  • Pastörizasyon; Sütün , kaynama derecesi altında ısıtılarak dezenfeksiyonu.
STERİLİZASYON
1) Isı ile sterilizasyon (kuru sıcak hava ile, nemli sıcak hava ile)
2) Filtrasyon ile sterilizasyon
3) Işınlar ile sterizilasyon
4) Kimyasal maddelerle sterizilasyon.

İNSAN VÜCUDU İÇİDEKİ MİKROORGANİZMALARLA SAVAŞ;
  • Kemoterapötikler; Kimyasal sentez yöntemiyle kimyasal maddelerden üretilen mikroorganizmaların yaşamalarını olumsuz yönde etkileyen bileşimlere kemoterapötik denir.
  • Antibiyotikler; Biyolojik yöntemlerle canlı olarak elde edilen , yine diğer canlı mikroorganizmaların biyolojisini, yaşamını olumsuz yönde etkileyen maddelere antibiyotik denir. Antibiyotiklerin iki türlü etkisi vardır;
    • a) Bakterisit etki; bakterileri harap edip öldürürler.
    • b) Bakteriostatik etki; Bakterilerin üreyip çoğalmalarını durdurur.
DİRENÇLİLİK;
Enfeksiyon etkenine vücudun çeşitli mekanizmalarla karşı koymasını sağlayan savunma yeteneğine dirençlilik denir.
a) Özgül olmayan (nonspesifik) dirençlilik; Belirli mikroorganizmalara karşı olmayan savunma mekanizmasıdır. Vücut florası nonspesifik dirençlilik mekanizmasıdır.
b) Özgül (spesifik) dirençlilik; Belirli bir enfeksiyon etkeni ile karşılaşma sonucu mikroorganizmaya karşı elde edilen güçtür. Spesifik dirençlilik aynı zamanda bağışıklıktır.
Kalıcı Flora; Belirli bölgede, belirli yaş gruplarında devamlı olarak bulunan mikroorganizma topluluğudur.
Geçici flora: Vücudun çeşitli bölgelerinde patojen olmayan veya patojen olma yeteneği olmayan mikroorganizmaların geçici olarak bulunmasıyla oluşan floradır. Kalıcı flora bozulursa geçici florayı oluşturan mikroorganizmalar çoğalarak hastalık yapar.

MİKROPLARA KARŞI VÜCUDUN SAVUNMA SİSTEMLERİ;
1) Sağlam deri; Çok katlı epitel tabakadan mikroorganizmalar geçemez.
2) Sağlam mukoza salgıları; Müküs mikroorganizmaları tutar ve vücuda girmesini önler.
3) Göz yaşı ve idrar; Gözyaşının yıkayıcı etkisi ile içerdiği lizozim enzimi ile koruyucu özelliği vardır. İdrar ise mekanik olarak dışarı atar.
4) Lökosit ve fagositler; vücutta bulunan bazı hücreler hastalık etkenlerini yakalayarak tahrip ederler.
5) Nonspesifik antikorlar; kanda ve vücut sıvılarında antikor niteliğinde bir takım maddeler vardır.

BAĞIŞIKLIK (İMMUNİTE);
Bağışıklık; Vücudun kendi kalıtsal yapısına karşı olan yabancı etkeni (antijenleri) tanıyıp ve bunları yok etmesi için oluşturduğu bir karşı yanıt olayı. İkiye ayrılır.
A) Doğal (doğuştan – tabii) Bağışıklık; Doğuştan itibaren kendiliğinden oluşan bağışıklık.
B) Edinsel (sonradan kazanılmış) Bağışıklık; Vücuda giren antijenlere karşı oluşan hümoral ve hücresel bağışıklık.
  • Hümoral Bağışıklık; Kanda dolaşan antikorların oluşturduğu bağışıklıktır.
  • Hücresel (Lenfositik) bağışıklık; Yabancı etkeni tanımak için ve onu istila etmek amacıyla üretilmiş lenfositlerdir.
  • Aktif bağışıklık; Bir kişinin enfeksiyon geçirdikten sonra kendi vücudunda mikro organizmalara karşı antikor oluşturmasıyla kazanmış olduğu bağışıklık.
  • Pasif bağışıklık; Daha önceden bağışıklığı bulunan bir kişi veya hayvandan alınmış antikor içeren kan serumunun vücuda verilmesiyle meydana gelen bağışıklıktır.
ANTİJEN ANTİKOR KAVRAMLARI;
Antijen; Antijenler insan ve hayvan organizmasına verildikleri zaman bir süre sonra organizmanın kan serumunda ve diğer sıvılarında reaksiyon cisimleri meydana getirir. Reaksiyon cisimleri, gerek organizmada gerekse deney tüpünde reaksiyon veren maddelerdir. Böyle maddelere antijenik maddeler denir.
Antikor; Antijenik maddelere karşı organizmada oluşan reaksiyon cisimlerine de antikor denir.
Bir maddenin antijenik olabilmesi için;
• Kendisinde oldukça büyük moleküler ağırlığın olması gerekir.
• Verilen organizma için yabancı olması
• Antijenik madde girdiği organizmada kolay çözülmeli ve metobolize edilmelidir.
• İyi bir etki isteniyorsa organizmaya uygun yol ile, uygun dozda , uygun zamanda verilmeli.
• En iyi antijenler kompleks kimyasal yapıya sahip olanlardır.
• Antijenik madde elektrik yükü taşımalıdır.

Antijenlerin spesifiklerine göre sınıflandırılması;
1) Hetero Antijen; Kalıtsal yapı yönünden birbiriyle ilişkili olmayan canlıların karşılıklı antijen özelliği gösteren maddelerdir.
2) İzo Antijenler; Aynı türdeki farklı bireylerde oluşmuş , ayrı yapıdaki antijen maddeler.
3) Oto Antijenler; Canlı organizmada normal şartlarda kendi maddelerine karşı antikor oluşturmaz.
4) Hetorofil antijenler; kalıtsal yapı olarak tamamen ayrı canlılarda ortak olarak bulunan aynı nitelik ve yapıdaki antijenler.

AŞI;
Vücutta antikor yapımını uyarabilen, fakat hastalık yapma niteliği özel yöntemlerle giderilmiş mikroorganizmalar yada mikroorganizma ürünleridir.
  • Primovaksinasyon; Belirli bir aşı ile daha önce hiç aşılanmamış bir kişiye aşının ilk kez uygulanmasına Primovaksinasyon denir.
  • Rapel aşılama; Birinci bağışıklaşmadan sonra bağışıklığın devamı için yapılan diğer aşılamalara Rapel aşılama denir.
  • Monovalan aşı; İçinde tek bir çeşit mikrop veya tekbir çeşit antijenin bulunduğu aşılardır.
  • Polivalan (karma) aşı; Ölü bakteri aşılardan veya toksoid aşılardan birkaç tanesinin karıştırılmasıyla elde edilen aşılardır.
  • Simültane uygulama; Aynı gün ve aynı saatte birden fazla aşının bir arada uygulanmasıdır.
AŞI ÇEŞİTLERİ;
1) Canlı yavaşlatılmış (atenue) aşılar;
Canlı fakat hastalık yapma niteliği özel yöntemlerle giderilmiş mikroorganizma aşıları olup koruyuculuk özelliği en uzun olan aşılardır. (BCG aşısı)
2) Cansız (ölü inaktive) aşılar; Çeşitli yöntemlerle öldürülmüş mikrop bütünlüğü ve antijenik yapı muhafaza edilerek inaktive edilmiş virüs ve ölü bakteri aşılarıdır. (tifo , boğmaca, kolera paratifo
3) Anatoksin (toksoid) aşılar; Bakteri ekzotoksinlerinin etkisi giderilerek,anacak antijen yapısı bozulmadan elde edilen aşılardır. ( difteri , tetanos)

AŞILAMADA DİKKAT EDİLECEK NOKTALAR;
• Kullanılan aşı iyi niteliklere sahip olmalıdır.
• Aşının prospektüsü okunduktan sonra aşılama yapılmalıdır
• Cilt temizliğinde % 70 alkol kullanılmalıdır
• Aşı iyi korunmalı (+ 4 c)
• Aşılar uygun dozda , uygun sayıda , uygun aralıklarla uygulanmalıdır.
• Hasta kişiye aşı yapılmaz
• Çocuk felci geçiren hastalar önceden aşılı olsun veya olmasın tekrar aşılanmalıdır.
• İlaç alerji olan hastalara aşı hastane ortamında yapılmalıdır.
• BCG aşısından sonra 2 ay , poliomyelit aşısından sonra 4 haftaya kadar başka aşı yapılmamalı.
• Tüm aşılar sulandırıldıktan 8 saat sonra tüketilmelidir. Bu süre kızamık aşısı için 4 saattir.

AŞILAR;
1) Difteri – Boğmaca – tetanos (DBT); DBT aşısı öncelikle 0 -1 yaş arası çocuklara uygulanır. Bebeğin ikinci ayından itibaren dörder haftalık aralarla adaleden 0,5 ml lik 3 enjeksiyon yapılır. 5 yaşından yukarı çocuklara boğmaca aşısı uygulanmaz.
2) Difteri – tetanos (DT); Rutin olarak yapılmış olan kişilere ilkokul 1.sınıfta (6 yaş) DT’nin rapeli tek doz 1 ml İ.M veya S.C yapılır.
3) Tetanos [T]; tetanos aşısı karma aşı yapıldığı gibi tek de yapılabilir. Daha önceden DBT–DT aşıları tamamlamış çocuklara 6 yaşında DT Rapel yapılır. Yaralanmalarda yaranın durumuna ve son aşının yapılış tarihine göre aşı tekrarlanır.
4) Polio aşısı; yurdumuzda üç tip çocuk felci görülebildiğinden üçüne de bağışık sağlayan üçlü trivalan oral TOPV polio aşısı kullanılır. Aşının etkili olabilmesi için en az 1 ay ara ile en az üç defa tekrarlanmalı.
5) Kızamık aşısı; 9. ayda tek doz S.C olarak 0,5 ml yapılır. Rapel yapmaya gerek yoktur ömür boyu bağışıklık sağlar
6) Verem ( BCG) aşısı; Bu aşı her yaşta uygulanabilir. Uygulama dozu deri içi 0,1 ml dir. Yeni doğanlarda ilk üç aya kadar PPD yapılmadan uygulanır. 3 aylıktan sonra PPD (-) ise BCG aşısı yapılır. Bağışıklık 5 yıl devam eder
7) Kuduz aşısı; Cansız inaktive virüs aşıdır
8) Grip aşısı; Diğer adı inflüenza aşısıdır. Gribe karşı Polivalan ölü aşıdır. Deri altına veya kas içine yapılır.
9) Tifüs, Kolera, Tifo aşıları; Salgın zamanlarında uygulanır.
10) Hepatit B, Suçiçeği aşısı; günümüzde kullanılmamaktadır.

AŞI REAKSİYONLARI;
Aşılanmalarda bazı lokal ve genel reaksiyonlar görülebilir. Aşının uygulandığı yerde şişlik,ateş,kızartı gibi lokal belirtilerin yanı sıra kırgınlık , baş ağrısı , ateş ,deri döküntüleri gibi genel reaksiyonlar oluşabilir.

KİMLERE AŞI YAPILMAZ?
• Kongenital ve edinsel immun yetersizliği olanlara canlı aşı yapılmaz.
• Gebelikte canlı aşı yapılmaz
• Yüksek ateşli hastalıklarda aşı yapılmaz
• Böbrek, karaciğer, kalp hastalığı olanlara ve şeker hastalığı olanlara aşı yapılmaz.
• Yaşla ilgili durumlarda. Tifo ve difteri 40 yaş üzerindekilere uygulanmaz. 5 yaşından büyük çocuklara da boğmaca aşısı uygulanmaz.

AŞI BÖLGELERİ;
Bacakta uyluk ön yüz ve kolda deltoid bölge aşı yapılmasına uygun bölgelerdir.

BAĞIŞIK SERUM;
Belirli antijene karşı özel antikorları içeren ürünlere bağışık serum denir. Aşıların yerine bağışık serum verilmesindeki amaç; Kişi enfeksiyon etkeni ile karşılaşmıştır. Aşı ile vücutta antikor üretmeye zaman kalmamıştır işte böyle durumlarda bağışık serum verilir. Tek sakıncası hayvansal serumlar alerjik reaksiyon gösterebilir.

AŞI İLE İMMUN SERUM ARASINDAKİ FARKLAR;
AŞI İMMUN SERUM

* İçinde Antijen vardır
* İçinde antikor vardır.
* Bağışıklık çeşidi hümoral ve hücresel
* Bağışıklık çeşidi hümoral
* Amacı bulaşıcı hastalıklardan koruma
* Amaç hem koruma hem tedavi
* Bağışıklık süresi yıllarca sürer
* Bağışıklık süresi kısa sürer
* Yan etkileri hafiftir
* Yan etkileri ağır olabilir.

YILAN SERUMU;
Zehirli yılan ısırması ile zehir organizmaya girer. Zehir organizmaya yabancı ve antijenik özelliktedir. Bu toksinler organizmada paraliz yapar , sinir sistemini etkiler , kan eritrositlerini parçalar , hücre yıkımı yapar.
Yılan ısırmasında en etkin tedavi ; hastaya yılan serumu verilmesidir. Bu serumun içinde yılan zehirinin salgıladığı toksine karşı başka bir organizmadan elde edilmiş antikorlar bulunur.

AKREP SERUMU;
Yılan serumu gibidir. Başka organizmalarda akrep toksinlerine karşı özel olarak elde edilir.

AŞIRI DUYARLILIK REAKSİYONLARI;
Alerji;
Bir çeşit hipersensibilite (aşırı duyarlılık) olayı olan alerji bir çeşit vücut reaksiyonudur. Alerji oluşturabilecek antijenlere “allerjen” denir. Organizmada allerjenler karşı oluşan antikorlara “reagin” denir.
Anafilaksi; Uyarılmış hücreler tarafından salgılanan toksik maddeler Anafilaksi tablosunun oluşumuna sebep olur. Antikor oluşturabilen her canlıya uygun antijenler verilerek Anafilaksi tepkimeleri oluşturmak mümkündür. Anafilaktik şokun önlenmesinde reaksiyon uyandıracak bir enjeksiyon yapmadan önce genellikle ufak test dozları verilerek hassasiyetin varlığı ve derecesi tespit edilir.

SERUM HASTALIĞI;
Hastalıktan korunmak amacıyla serum uygulanan bazı kişilerde aşırı duyarlılığa dayanan bir takım reaksiyonlar görülür. Bu reaksiyonlara serum hastalığı denir. Reaksiyona hayvansal serumlar neden olur.

BELİRTİLER;
Deride kızarma, kaşıntı, eklem ağrıları, yüzde ödem, düz kaslarda kasılma.

KORUNMA;
Önceden serum yapılıp yapılmadığı sorulur. Kendisinde veya yakınlarında astım,döküntü,alerjik reaksiyonların varlıkları sorulur. Önceden serum yapıldıysa deri testiyle duyarlılık araştırılır.

Deri testinin yapılışı;
Duyarlılığı test edilecek olan serum 1/10 oranında serum fizyolojik ile sulandırılarak yapılır. Sulandırılan serumdan ön kola 0,1 cc deri içine verilir. 20 dk sonra kontrol edilir. Eğer deride kızartı , döküntü ,ödem meydana gelirse kişi o seruma karşı duyarlıdır.
Serum damar içine verilecekse 1 / 10 oranında serum fizyolojik ile sulandırılarak verilir. Uygulama sırasında olası reaksiyona karşı Antihistaminikler , adrenalin , kalsiyum , kardiyotonikler hazır bulundurulmalıdır.

TIBBİ PARAZİTOLOJİ;
  • Parazit; Bir canlının diğer bir canlı üzerinde veya içerisinde bulunarak , o canlının zararına yaşayabilen canlı varlıklardır. Parazitleri inceleyen bilim dalına parazitoloji denir.
  • Simbiyoz; Beslenme temeline farklı canlıların birlikte yaşam sürmesi
  • Konak; Paraziti barındıran ve yaşaması için gerekli etkileri tamamlayan canlıya konak denir.
  • Ara konak; Parazitin olgunlaşmamış şekillerinin geçici olarak yaşadığı konağa ara konak denir.
  • Son konak; Parazitin erişkin şeklinin yaşadığı konaktır.
  • Periyodik parazitlik; Parazitin evriminin her hangi bir döneminde konakta parazit olarak yaşamasıdır.
  • Devamlı parazitlik; Parazitin yaşamı boyunca parazit olara yaşamasıdır.
  • Ektoparazitlik; Konağın dışında yaşayan parazitler.
  • Endoparazitlik; Konağın içinde yaşayan parazitler.
  • Fakülatatif parazit; Parazitlerin bir bölümü de zaman zaman organizma dışında saprofit olarak yaşarlar. Bunlara fakültatif parazit denir.
  • Saprofit; Canlı organizmaların cansız maddeler üzerinde yaşayarak gelişmesi olayıdır.
  • Enkübasyon; Mikroorganizmaların vücuda girmesi ile hastalık belirtileri görülmesi arasındaki geçen zamana Enkübasyon denir.
PARAZİT ENFEKSİYONLARIN BULAŞMA YOLLARI;
- Deri Mukoza
- Canlı vasıtalar (eklem bacaklılar)
- Sindirim yoluyla
- Solunum yoluyla
- Ürogenital yoldan
- İntrauterin bulaşma (uterustan plasenta ile)

PROTOZOOLOJİ;
Ökaryotik tipte tek hücreli canlılar. Protozoolar aerop ve anaerop yaşarlar. Üremeleri değişik şekillerde olur.
  • 1) Aseksüel çoğalma;
    • a) İkiye bölünme
    • b) Tomurcuklanma
    • c) Sizogoni
  • 2) Seksüel çoğalma;
    • a) Sporogoni
    • b) Konjugasyon
KAMÇILILAR (MASTİGOPHORA); Besinlerini kamçıları yardımıyla topladıklarından kamçılılar denir.
1) LEİSHMANİALAR; İnsanda hastalık yapan cinsleri ; L.Donovani , L.Tropica. L.Donavani en çok dalak , karaciğer ,kemik iliği , böbrek , barsak mukozasında bulunur ve hastalık yaparlar. L.Donovani kala-azar hastalığı yapar. Konak insan ve köpeklerdir. L. Tropica iç organlarda bulunmaz yaptığı hastalık şark çıbanı.
2) AMİPLER; Sitoplazmalarının uzayarak yalancı ayak şeklini almalarıyla hareket eden mikroorganizmalıdır. Amipli dizanteri ve amip apseleri yaparlar.
3) SPORLULAR
Toxoplasma Gondii: Çiğ etlerin yenmesiyle bulaşır. Yaptığı hastalığa toksoplasmazis denir.

KAN PARAZİTLERİ;
A) Plazmaodium vivax: al yuvarları büyüterek schüffner lekelerine neden olur.
B) Plazmaodium malariae:
C) Plazmaodium falciparum
D) Plazmaodium ovale;

ENFEKSİYON HASTALIKLARINA GİRİŞ;
Enfeksiyon;
Patojen mikroorganizmaların konakçı vücuduna girip,yerleşmesine “intan” veya “enfeksiyon” denir.
Enfeksiyon hastalığı; Bir parazitin (etkenin) bir kaynaktan çıkarak bir konakçıya bulaşıp onda üremesi neticesinde konakçının bir takım histopatolojik ve fizyolojik fonksiyonlarının bozulması sonucunda hastalık meydana gelmesine enfeksiyon hastalığı denir.
Enfektivite; Bir mikroorganizmanın bir dokuya girip yerleşip çoğalmasına enfektivite denir
Toksin; vücuda yerleşen mikroorganizmalar.
Toksemi; Enfeksiyon etkeninin zehirli maddelerini vücutta salgılaması , kan yoluyla yayılması ve hastalık yapıcı özelliğidir.
Bakteriyemi; Bakterilerin kanda bulunması ve kan ile vücuda yayılmasıdır.
Septisemi; Yıkım sonucu ortaya çıkan toksinlerin,kanda serbest olarak bulunmasıdır.
Viremi; Virüslerin kanda bulunması ve kan ile vücuda yayılması.
Konak; Mikroorganizmanın canlı üzerinde yaşadığı dokudur.

ENFEKSİYON HASTALIKLARININ ÖZELLİKLERİ;
1) Bulaşıcıdırlar
2) Kaynak noktası vardır
3) Salgın yaparak toplumun tamamını ilgilendirir.
4) Büyük bir bölümünden aşılanarak korunulabilir
5) Enfeksiyon hastalıkları coğrafi bölge , iklim , kültür , sosyo ekonomik , yaşama , beslenmeyle yakından ilgilidir.

ENFEKSİYON ETKENLERİ;
A) VİRÜSLER
B) BAKTERİLER
C) RİKETSİYALAR
D) MANTARLAR
E) ZOOPARAZİTLER

REZERVUAR;
Enfeksiyon ajanının , girip yerleştiği , çoğaldığı ve yaşamını devam ettirdiği canlı ve cansız varlıklara rezervuar denir.
PORTÖR; Kendisinde hastalık belirtisi görülmeyen fakat hastalık etkenini taşıyan ve etrafa bulaştıran kişiler.
ZOONOZ; Hayvanlardan insanlara bulaşan veya hem insanlarda hem de hayvanlarda ortak görülen hastalıklara zoonoz denir. (Şarbon , kuduz)

ENFEKSİYON HASTALIKLARININ BULAŞMA YOLLARI;
• Temasla Doğrudan Bulaşma; Öpüşme , cinsel temas vb.
• Hava yolu ile bulaşma; Hasta veya portörlerin öksürüp , aksırmasıyla mikropların damlacık halinde hava akımları ile sağlık kişilerin bünyelerine girmesiyle.
• Vektörlerle bulaşma; Hastalık etkenlerinin sinek ve benzeri vektörlerle taşınarak bulaştırılması.
• Yiyecek ve içeceklerle bulaşma; İçme sularına lağım sularının karışması veya kontamine olmuş besinlerin yenmesiyle.
• Hayvanlarla bulaşma; hayvanlarla yakın temas sonucu bulaşma.
• Taşıyıcı araçlarla bulaşma; Kirli yatak takımları , para vb.
• Tıbbi araçlarla bulaşma; İyi sterilize edilmemiş tıbbi malzemelerle bulaşma.

ENFEKSİYON HASTALIKLARININ SALGIN ŞEKİLLERİ;
  • Sporadi; Enfeksiyon hastalığının bir bölgede tek tük görülmesi.
  • Epidemi; Enfeksiyon hastalığının belirli bir bölgede görülme oranının birden bire artması. (salgın)
  • Endemi (andemi); Enfeksiyon hastalığının sadece belirli bir bölgede sürekli olarak görülmesi.
  • Pandemi; Enfeksiyon hastalığının geniş coğrafi bölgelerde yaygın olarak bulunması. (Hastalığın uluslar arası görülmesi.)
  • Eradikasyon; Enfeksiyon hastalığının etkili mücadele ile ortadan kaldırılıp yok edilmesidir.
ENFEKSİYON HASTALIKLARININ VÜCUTTA YAYILMASI;
- Kontakt yolla yayılma (menenjitler)
- Kan yoluyla bulaşma (sepsis ,menenjit)
- Lenf yoluyla yayılma (veba)
- Sinir sistemi ile yayılma (kuduz, ç.felci)
- Komşuluk yoluyla yayılma (iç kulak iltihabı sonrası oluşan menenjit)
- Bronşiyal yolla yayılma.

ENFEKSİYON HASTALIKLARIINA KARŞI VÜCUDUN GÖSTERDİĞİ DUYARLILIK VE DİRENÇLİLİK;
Vücuda giren enfeksiyon etkenine konakçının çeşitli mekanizmalarla karşı koymasını sağlayan savunma sistemine dirençlilik denir.
- Deri ve mukozanın sağlam olması
- Vücuttan salgılanan salgılar (idrar, ter, göz yaşı)
- Kanda bulunan kimyasal bileşikler (opsonin, lilozim, interferon)
- Vücudun fagosite yeteneği

ENFEKSİYON HASTALIKLARININ DÖNEMLERİ;
• Prodromal dönem;
Hastalığın tam olarak belirmesinden önceki belirtilerin görüldüğü dönemdir. Hafif ateş, nezle,keyifsizlik ,baş ağrısı
• Fastigium dönem; Hastalığın tamamen bütün belirtileri ile tamamen oluştuktan sonraki dönemidir. Hastada yüksek ateş vardır.
• Deferrans dönem; Hastalığın şiddeti gerilemektedir. Bütün belirtilerde yavaşlama görülür.
• Konvelesans dönemi; bulaşıcılık dönemidir.

ENFEKSİYON HASTALIKLARINDA GÖRÜLEN GENEL BELİRTİLER;
1) SUBJEKTİF BELİRTİLER;
Hastanın kendisinin hissettiği belirtilerdir.
2) OBJEKTİF BELİRTİLER; Hastanın anamnezi ile belirlenir.
a) Ateş; Genelde yüksek ateş görülür. Ateşin aniden düşmesine kriz , yavaş düşmesine lizis , eğri düşerek düşmesine amfi boy denir
b) Nabız; Enfeksiyon hastalıklarında nabzın seyri sayısı farklılaşır
c) Deri ve mukoza döküntüleri; Derine ekzantemler mukozada ise enantemler görülür.
BAZI DERİ DÖKÜNTÜLERİ;
  • Makul (leke); Deri ile aynı yüzeyde olan lekelerdir. Parmakla basıldığında yok olurlar. Büyüklerine eritem denir.
  • Purpura; kendi kendine veya travma ile damarlardan kan çıkmasıyla oluşur. Küçüklerine peteşi büyüklerine ekimoz denir.
  • Papül; deri yüzeyinden biraz kabarık ve sert hücre infiltrasyonu ve ödemden oluşan lezyonlar
  • Vezikül; Epidermisin içinde seröz sıvı ile dolu kabarcıklardır. Toplu iğne başı ile nohut büyüklüğünde olabilirler. Daha büyüklerine bül denir.
  • Püstül; vezikülün içindeki sıvının irinle dolu olanı.
  • Ürtiker; deriye kan plazması sızmasıyla oluşan kabartı.
  • Nodül; Bezelye veya fındık büyüklüğünde deriye gömülmüş lezyonlardır.
  • Deskuamasyon; soyulma , pullanmadır.
  • Kratoz; derinin en üst tabakasının kalınlaşmasıdır.
  • Ülser; deride nekroz ve iltihap ile oluşan madde kaybı.
  • Sıkatris; deride harabiyet yapan lezyonların ve ameliyatların bıraktığı izler.
  • Gon; derinin açılması ve iz oluşması.
KIZAMIK;
Spesifik bir virüs ile oluşan, döküntülerle seyreden ve ömür boyu bağışılık bırakan bir enfeksiyon hastalığıdır.
Etken; Kızamık virüsüdür. Bu virüs ultraviolede ve 60 c ısıda yok olur. Soğukta uzun süre canlı kalabilir.
Epidemioloji; Kızamık bir çocukluk hastalığıdır. Enfeksiyon kaynağı, hasta insanlar ve bunların çıkarmış olduğu burun boğaz salgılarıdır. Kızamık geçirmiş bir annenin bebeği plasenta yoluyla pasif bağışıklık kazanır. (6 ay sürer)
Bulaşıcılık süresi; bulaşıcılık döküntülerden 6-7 gün önce başlar. Döküntünün 4. gününe kadar sürer.
Kuluçka süresi; 10 – 11 gün
Belirtileri; iki dönemde incelenir. Prodramal dönem ve ekzantem dönem.
1) Prodramal Dönem; 4 -5 gün devam eder. Hastada: nezle, foto fobi, konjiktivit, öksürük, ateş (basamaklı), iştahsızlık, koplik lekeler (yanak içi mukozasında, ön azı dişleri arasında mavimtırak beyaz lekelerdir)
2) Ekzantem (Döküntülü) Dönem; 4 – 5 gün süren nezlenin bitimiyle döküntülü dönme başlar. Ateş 38,5 -39 C çıkar. Saçlı deriden başlamak üzere yüzde makülopapuler özellikte döküntüler ortaya çıkar. 3 gün sonra çıkış bölgesinden başlayarak kaybolurlar.
Koplikasyonlar; Vücut direnci azalır , pnömoni ,otitis media ,Ansefalit , bronkopnömoni,TBC ye zemin , enterit ,ÜSYE.
Tedavi; Septomatik tedavi uygulanır. Hasta izole edilir , filyasyon aranır , bakımı bağışıklığı olan kişiler yapmalıdır. foto fobi nedeni ile nemli loş bir odada tedavi edilir. En önemli korunma ; aşıdır.

KIZAMIKÇIK;
Özel bir virüs tarafından oluşturulan döküntülü bulaşıcı bir hastalıktır. Gebelikte geçirilirse fetüste ağır konjenital anomalilere neden olur.
Etken: Togo virüs. Solunum yolundan ve ender olarak ta konjonktivadan girer. Trakea ve bronş epitellerine yerleşir.
Epidemioloji; 2-10 yaş arası çocuklarda görülür. Irk cins yaş gözetmeksizin tüm dünyada endemik olarak görülür. Damlacık enfeksiyonudur hava yolu ile bulaşır. Hastanın burun boğaz salgıları ve kontamine olmuş şahsi eşyaları ile bulaşma oluşabilir. Kış ve ilkbahar aylarında daha sık görülür. Ömür boyu aktif bağışıklık sağlar.
Kuluçka dönemi; 17 -18 gün
Bulaşıcılık Süresi; Döküntünün ortaya çıkmasından bir hafta önce başlar , döküntüden sonra 5 -8 gün devam eder.
Belirtiler; Belirtiler iki dönemde incelenir.
1) Prodramal Dönem; Hafif ateş , kırgınlık , baş ağrısı , nezle , hafif konjiktivit , lenfadonopati. Bu dönem 3 gün sürer. Bu belirtile döküntünün görülmesinden 1 gün sonra hızla geriler.
2) Döküntü Dönemi; Döküntüler baş ve yüzden başlayarak tüm vücuda yayılır. Çocuklarda kızamıkçık vakalarının %25 döküntüsüz seyreder. Döküntüler popüler özelliktedir. Döküntülerin yayılması ile boyun lenf bezlerinde şişme görülür.
Tanı; En önemli tanı belirtisi lenfadonopati ve döküntünün karakteri.
Komplikasyonları; Gebeliğin ilk 3 ayında fetüste yaptığı malformasyonlar, kanda lökopeni, lenfosit ve monositlerde artma vardır. Gebelik dışı vakalarda da menengoensefalit , menenjit, çocuklarda komplikasyon ender görülür.
Tedavi; özel bir tedavi gerektirmez kendiliğinden iyileşen bir hastalıktır. Hasta izole edilir , diyetinde protein ve vitamince zengin gıdalar verilir. Kızamıkçık geçirmemiş bayanlar gebelikten önce mutlaka aşılanmalıdır. Kızamıkçık virüsü ile temas etmiş gebelere gamaglobülin yapılır.

KIZIL;
Genelde çocuklarda anjin ve döküntülerle karakterize , ağır komplikasyonlar yapabilen akut enfeksiyon hastalığıdır.
Etken; A grubu beta hemolitik streptokoklardır.
Epidemiolojisi ; 5 – 10 yaşlarındaki çocuklarda daha sık görülür. 2 yaşından öncesi görülmesi enderdir. Bağışıklılığın bulunup bulunmadığını anlamak için dick testi yapılır. Kızıl geçiren kişilerde kuvvetli bağışıklık oluşur. Doğrudan temas , damlacık , hava yolu ve hastanın kullandığı kişisel eşyalardan bulaşır.
Kuluçka dönemi; 2 – 4 gün
Bulaşıcılık süresi; tedaviye başlandıktan sonra 24 saattir.
Belirtiler; Üç dönemdir.
1) Prodramal dönem; Yüksek ateş , kırgınlık , baş ,boğaz ,karın ağrısı, bulantı , kusma ile ani bir şekilde başlar. Kızılda mutlaka boğaz ağrısı ve anjin vardır.
2) Döküntü Dönemi;
a) Enantemler; Tonsilla , farenks , dil ve damakta görülür. Tonsillalar büyümüş ve ödemlidir. Dil “çilek dili” görünümündedir.
b) Ekzantemler; Döküntüler boyundan başlayıp yüz ve diğer bölgelere yayılır. Döküntüler toplu iğne başı büyüklüğünde çok sıkıl makul ve papuller halindedir. Cilde kırmızı mürekkep dökülmüş gibi bir görünüm vardır. Kıvrım yerlerindeki döküntüler çizgi şeklindedir. “pastia işareti”. Döküntülü dönem bir hafta sürer.
3) Deskuamasyon (soyulma) dönemi; Kızılın en karakteristik özelliğidir. İkinci haftada döküntülerin solmasıyla Deskuamasyon başlar 4-5 hafta kadar devam eder.
Tanı; Tipik ekzantemtem , enamtemler , dilin görünümü , döküntüler , idrar koyu renkte , lokositoz.
Koplikasyonlar;
  • Septik komplikasyonlar; Otitis media, sinüzit, mastoidit, menenjit, peritonsiller, apse, pnömoni, bronşit.
  • Toksik komplikasyonlar; Artrit, glomerülonefrit, miyokardit, adenix.
Tedavi; Spesifik tedavide penicilin , istirahat , kalorisi yüksek sulu gıdalar , analjezik ve antipretikler , ağza ılık tuzlu su ile gargara , hastalar izole edilir.

SU ÇİÇEĞİ;
Her yaşta görülebilen çok bulaşıcı , makul , papul , veziküllü döküntülerle karakterize ömür boyu bağışıklık bırakan hafif bir hastalıktır.
Etken; Suçiçeği virüsüdür ( herpes virüs vericella zoster). Virüs vücut dışında 1-2 saatte ölür. Vücuda giriş kapısı nazofarenks ve konjonktival mukozadır.
Epidemioloji; Her yaşta görülebilir fakat çocukluk çağı enfeksiyon hastalığıdır. Salgınlar yapabilir.
Bulaşıcılık süresi; Döküntülerin çıkmasından bir gün önce başlar ve veziküllerin hepsinin kabuklaşmasına kadar devam eder.
Kuluçka süresi; 14 – 15 gün ile 3 hafta arasıdır.
Belirtiler; Kırgınlık , kırgınlıktan bir gün sonra döküntüler gövdeden ve saçlı bölgeden başlayarak yayılır. Döküntüler 6 – 8 saatlik bir sürede makul , papul , vezikül şeklinde seyreder. Döküntülerin hepsi aynı tipte değildir bazıları makul iken bazıları vezikül şeklindedir buna yıldız manzarası denir. Vücudun her yerinde döküntü olabilir. ( saçlı deri , mukoza vb.) Ateş , kaşıntı.
Yeni doğanda suçiçeği; Gebeliğin sonunda suçiçeği geçiren annenin çocuğunda suçiçeği oluşabilir. Komplikasyon yaratmaz.
Kongenital suçiçeği; gebeliğin erken dönemlerinde suçiçeği geçiren annenin bebeğinde oluşabilir. Ekstremite atrofileri , göz defeki gibi anomaliler bebekte oluşabilir.
Tanı; Döküntülerin vücudun her yerinde rasgele çıkması , saçlı deride olması ,el ayası ayak tabanı gibi yüzeylerde bulunmaması. Döküntülerin ; makul , papul , vezikül ve krut şeklinde bir arada görülmesi.
Komplikasyonlar; Kaşınma sonucu deride sekonder enfeksiyonlar, mukozalarda konjiktivit, stomatit, vulvit, larenjit görülür. Hepatit, pnömoni, Ansefalit gelişebilir.
Tedavi; Spesifik bir tedavisi yoktur. Yatak istirahatı , antibiyotikler ,kaşıntı için pomadlar ve losyonlar , hasta izole edilmeli.

GRİP;
Akut, bulaşıcı ve ateşli bir hastalıktır.
Etken; Virüstür. Virüsün A,B,C tipi vardır. Grip virüsleri damlacık enfeksiyonu ile üst ve alt solunum yollarına girer ve yerleşir.
Epidemioloji; Tüm dünyada sporadik olarak görülür. Zaman zaman epidemi ve pandemiler yapar. Soğuk mevsimlerde daha çok görülür. Bağışıklık bırakmaz.
Kuluçka dönemi; 1 – 3 gün.
Belirtiler; Ani titreme , ateş , baş ağrısı , kas ağrısı , yorgunluk , öksürük , nezle.
Sindirim Sistemi Belirtileri; Bulantı , kusma , karın ağrısı , kabızlık , ishal.
Solunum sistemi belirtiler; Nezle , öksürük , boğaz ağrısı ,balgam,
Sinir sistemi belirtileri; Sırt , baş ağrısı , huzursuzluk , uykusuzluk.
Komplikasyonları; Tbc ye zemin, bronkopnömoni, akciğer apsesi, perikardit, miyokardit, menenjit, otitis media.
Tedavi; Ağrı ve ateş için ağrı kesici ve ateş düşürücüler , istirahat , bol c vitamini ,nemli ve hava alan bir oda.

KABAKULAK;
Paratis bezinin, bazen diğer dış salgı bezlerinin, bazen de MSS iltihabı ile oluşan akut ateşli bulaşıcı virütik bir hastalıktır.
Etken; Myxovirus paratidis. Virüs 55 -56 C de kaybolur. Soğuğa karşı dayanıklıdır.
Epidemioloji; Toplu yaşanan yerlerde ilk bahar ve kış aylarında görülür. Hastalığı geçirenler kalıcı bağışıklık kazanır.
Bulaşıcılık süresi; Parotis bezinin şişmeye başlamasından 7 gün öncesinden başlar şişlikten 9 gün sonraya kadar devam eder.
Kuluçka süresi; 14 -21 gün.
Belirtiler; Ateş , kırgınlık , baş ağrısı , ağız kuruluğu , dil paslı , iştahsızlık , halsizlik , tek taraflı veya çift taraflı Parotis bezinde şişme , orşit (testis iltihabı) , menengoensefalit , tükürük bezlerinin tıkanması sonucu ödem.
Komplikasyonlar; Buluğ çağından sonra kabakulak geçirenlerde orşit sebebi ile sterilite (kısırlık) oluşabilir. Kızlarda ise bulantı , kusma ,karın ağrısı ve hassasiyet meydana gelir buna da oorfit (ovaryumit) denir. Ender olarak kabakulak kalıcı sağırlık yapa bilir. Miyokardit, pankreatit, Artrit ve hepatit de ender görülen komplikasyonlar dandır.
Tanı; Parotis bezlerinin şişmesi, virüsün BOS ,tükürük ,idrar ve kanda bulunması.
Tedavi; Spesifik tedavisi yoktur. Analjezik ve antipretikler verilebilir , istirahat , ağrılı bölgeye sıcak uygulama , kalorisi yüksek tatlı sulu gıdalar , kabakulak aşısı yapılabilir. Koruyuculuk oranı % 95 dir. Orşitte buz tedavisi yapılabilir.

DİFTERİ;
En çok 2 – 5 yaşlarında görülen akut bulaşıcı bir hastalıktır. Kendine özgü bir anjindir.
Difteri çeşitleri;
A) Difteri Anjini; a) Selim Difteri, b) Toksik Difteri.
B) Larinks difterisi
C) Burun difterisi
D) Nadir difteri lokalizasyonları; Deri, göz, göbek, kulak, vulva, vaginal difterileri.
Etken; Corynebacterium diphteria basili.
Epidemiolojisi; Tüm dünyada görülebilen bir hastalıktır. Zenci ırkta ender görülür. Aşı uygulanan ülkelerde hemen hemen kalkmış durumdadır. Hasta kişilerin ağız ve boğaz salgıları, deri , kulak ,göz lezyonlarının doğrudan teması ile veya portörler yoluyla doğrudan damlacık yoluyla bulaşır.
Bulaşıcılık Süresi; Tedavi edilmeyen vakalarda 2 – 4 hafta devam eder. Portör olarak 6 aya kadar bulaştırıcı olurlar. Tedaviye başlanınca 24 -48 saatte kaybolur.
Kuluçka Dönemi; Ortalama 3 gün, 1- 7 gün de olabilir.

DİFTERİ ANJİNİ VE BELİRTİLERİ;
Boğazda koyu gri, sarımtırak, abeslang ile kaldırılması ile kanayan psödommembranz lezyon, boyun ve lenf bezlerinde şişme, ateş, taşikardi tansiyon, iştahsızlık,
a) Selim Difteri: Tonsillaların şişliği , Tonsilla üzerinde tek veya çift taraflı tonsili aşmayan yalancı zarın görülmesi ve çene altı bezlerinin şişmesiyle seyreder.
b) Toksik Difteri; Tehlikelidir. Tonsilların çevresi ödemli boyun bezleri şişkin kalp ve böbrek bozuklukları.

LARİNKS DİFTERİSİ;
Krup difterisi de denir. 6 – 7 yaş arası çocuklarda daha çok görülür. Larinks difterisi trakeaya doğru ilerleyebilir. Solunumu engeller ve hasta hava açlığından ölebilir. Klinik belirtileri bakımından 3 dönem gösterir.
1) Disfoni Dönemi ; Hafif ateş , ses kısıklığı , öksürük.
2) Dispne Dönemi ; Solunum zorlaşır , soluk alırken ıslık şeklinde ses , köprücük kemiği altında iniş çıkışlar (tiraj). Tiraj ne kadar çok olursa siyanoz o oranda artar.
3) Koma dönemi ; hasta solunum güçlüğünden dolayı kaybedilebilir.

BURUN DİFTERİSİ;
İki yaşından küçük çocuklarda görülür. Burun deliği önünde gri - beyaz membran görülür. Burun salgısı gittikçe kanlı – cerahatli hale gelir.
Difteri Komplikasyonları; Kalp ve böbrek yetmezlikleri , hava açlığı sebebi ile ölümler.
Tedavi; bildirimi zorunlu hastalıklardandır. Hasta izole edilmeli( boğaz kültürü negatif oluncaya kadar), yatak istirahatı , aşılanma ile korunma olur ,10 yaşından büyüklere erişkin tip aşı uygulanır , spesifik tedavide antitoksik difteri serumu ve penisilin, sulu ve c vitaminli gıdalar , larenks tedavisinde buhar tedavisi , solunum yolu tıkanıklıklarında trakeotomi yapılır.

BOĞMACA;
Küçük çocuklarda görülen , inatçı öksürük nöbetleri ile seyreden bulaşıcı akut bir solunum yolu enfeksiyonudur.
Etken; Bordetella pertussis. Gram (-) sporsuz aerop basildir. Antiseptiklerle kolayca ölür.
Epidemioloji; Kış ve sonbahar aylarında daha çok görülür. Her yaşta görülebilirse de 7 yaşından küçük çocuklarda daha sık görülür.
Bulaşıcılık süresi; Nezle devrinin başlaması itibariyle 4 -6 hafta.
Kuluçka Dönemi; 7 – 10 gün.
Belirtiler; Üç dönem gösterir.
1) Prodrom Dönemi (nezle Dönemi); Kuru bir öksürük , hafif ateş , nezle ve ses kısıklığı
2) Spazmodik Öksürük dönemi; Hasta kesik kesik boğulur gibi öksürür , öksürükte balgam çıkarır. Öksürük nöbetler şeklinde gelir. Nöbetler ırasında hasta kızarırı , morarır, gözler fırlar ,dil sarkar boğulma hissi yüz ifadesinden okunur.
3) Nekahet dönemi; Kusma ve öksürük nöbetleri azalır. Hasta kısmen normale döner.
Tanı; Hastanın nazofarenks salgılarından yapılan kültürlerde pertussis basili üretilir. Kanda lokositoz ve lenfositoz vardır. Tipik öksürük tanıda önemli rol oynar.
Komplikasyonlar; Pnömoni , bronkopnömoni,bronşit , atelektazi , pnömotoraks , beyin içi kanamalar.
Tedavi; Aşılanma , (5 yaşından büyüklere kesinlikle yapılmaz) , bildirimi zorunludur , istirahat ,oda havadar nemli aydınlık , sulu gıdalar, spesifik tedavide eritomiycin ile kemoprofilaksi yapılır. Çocuk sinirlendirilmemeli ve korkutulmamalıdır aksi taktirde nöbet başlar. Ayrıca öksürük için sedatifler ve öksürük şurupları verilebilir.

EPİDEMİK MENENJİT;
Menikslerin iltihabıdır.
Etken; Menengokoklardır. Gram (-) sporsuz, hareketsiz, kapsüllü diplokoklardır. Dış ortamda hemen ölürler.
Epidemiolojisi; Hastalığa tüm dünyada rastlanır. Epidemiler yapabilir ve her yaşta görülür. Damlacık enfeksiyonu ile veya doğrudan temas ile bulaşır
Kuluçka dönemi; 2 -7 gün
Belirtiler; Belirtiler ani başlar. Hastalık ateş , baş ağrısı , bulantı , kusma ve eklem ağrılar ile başlar. Vücutta aşırı duyarlılık , baş ağrısının şiddetlenmesi ile ense sertliği , kerning ve brudzinski işaretleri , fışkırır tarzda kusma , havale ,duyu bozuklukları, şuur kaybı.
Kerning belirtisi: Hasta yatarken bacaklarını bükmüş durumda yatar. Hasta doğrulacak olursa ve bacağını açmaya çalışırsa çok şiddetli ağrı çeker bacaklar bırakılınca gene aynı şekli alır.
Brudrinzki belirtisi (Tüfek tetiği görünümü); Hasta yatarken ense sertliği sebebi ile başını göğsüne doğru yaklaştırırken dizlerini büker ve bacaklarını karnına doğru çeker. Bu belirtiler tanıda önemli yer taşır.
Laboratuar bulguları; BOS basınçlı ve bulanıktır. Alınan BOS sıvısında globülinlerin artıp artmadığı araştırılır.
Koplikasyonlar; tedavisi yapılmayan tüm menenjitler komplikasyon bırakır. Hidro sefalit , sağırlık, körlük , perikardit , endokardit , miyokardit , kronik akciğer iltihabı ve böbrek rahatsızlıkları.
Tedavi; Bildirimi zorunludur. Hasta izole edilmeli. Hasta istirahat ettirilmeli , spesifik tedavide BOS’a geçebilecek antibiyotikler kullanılır. Diyetinde bol sulu ve enerji verici gıdalar verilir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen asla_asla_deme; 16 Haziran 2010 13:41