Üye Ol
Giriş
Hoş geldiniz
Misafir
Son ziyaretiniz:
03:29, 1 Dakika Önce
MsXLabs Üye Girişi
Beni hatırla
Şifremi unuttum?
Giriş Yap
Ana Sayfa
Forumlar
Soru-Cevap
Tüm Sorular
Cevaplanmışlar
Yeni Soru Sor
Günlükler
Son Mesajlar
Kısayollar
Üye Listesi
Üye Arama
Üye Albümleri
Bugünün Mesajları
Forum BB Kodları
Your browser can not hear *giggles*...
Your browser can not hear *giggles*...
Sayfaya Git...
Cumartesi, 06 Aralık 2025 - 03:29
Arama
MaviKaranlık Forum
Yeşil Çam - Türk Sineması
-
Tek Mesaj #3
Misafir
Ziyaretçi
13 Mayıs 2008
Mesaj
#3
Ziyaretçi
Türk Sineması Tarihi -3-
Tiyatrocular dönemi (1921 – 1939)
1921
Türk sinemasının özgün senaryoya dayanan ilk filmi Muhsin Ertuğrul (1892-1979)'un yönettiği “İstanbul'da Bir Facia-i Aşk-1921” dır. Senaryosunu, bugün gazetelerin üçüncü sayfalarında sıkça rastlanan türden bir aşk cinayetinden alan film, Türk sinemasına ilk hayat kadını tiplemesini de getirdi.
Dönemin ün yapmış güldürü sanatçısı olan tiyatrocu Şadi Fikret Karagözoğlu, “Bican Efendi Vekilharç” adlı 22 dakikalık kısa filmiyle Türk sinemasında ilk güldürü tipini yaratır. “Bican Efendi Mektep Hocası” ve “Bican Efendinin Rüyası” ise giderek bir diziyi oluşturur. Bu, konulu üç kısa filmin yönetmen ve baş oyuncusu ise Karagözoğlu'dur.
Ali Efendi, yeğenleri Şakir ve Kemal Seden kardeşlerle yeni bir "aile ortaklığı" girişiminde bulunup, "Sinema İşçileri Şirketi"ni kurarlar. Yabancı filmleri yurda ithal etmek amacıyla kurulan şirket, çalışmalarını 1928'li yıllara kadar sürdürür.
1922
1916 yılından beri Almanya'da oyuncu ve yönetmen olarak film çalışmalarını sürdüren tiyatrocu Muhsin Ertuğrul yurda döner. Aynı yıl Kemal Film şirketinin kuruluşuyla Türk sinemasında yeni bir dönem başlar. Muhsin Ertuğrul bu şirket adına iki film çeker
“İstanbul'da Bir Facia-i Aşk (Şişli Güzeli Mediha Hanımın Facia-i Katli)” ve “Boğaziçi Esrarı (Nur Baba)”.
Milli mücadele sırasında Merkez Ordu Sinema Dairesi’nin bir benzeri Ankara’da TBMM Hükümeti bünyesinde kurulmuştu (1922). Savaş sırasında Fuat Uzkınay ve TBMM Ordu Film teşkilatının operatörleri batı cephesinde verilen mücadeleyi, İzmir’in Yunanlılardan kurtarılışını ve Türk ordusunun İstanbul’a girişini belgelemişti. Atatürk henüz savaş halindeyken bile sinemanın taşıdığı önemi görmüş ve Cumhuriyet’in ilanından sonra da bu konudaki duyarlılığını ortaya koymuştu. Genç kuşaklara ve gelecek kuşaklara Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet’in temel değerlerini aktarmak, tarihe bir belge kazandırmak amacıyla, Kurtuluş Savaşı yıllarında Fuat Uzkınay’ın çektiği “Zafer Yollarında” adlı belge film yeniden ele alınmış daha kapsamlı bir hale getirilmeye çalışılmıştı. Ancak bu belgesel 1942 yılında tamamlanacaktı.
1923
Muhsin Ertuğrul, tek adam olma döneminin başlarındadır. Bu yıl peş peşe 3 film çeker. İlki Halide Edip Adıvar'dan uyarlanan ve kurtuluş savaşını konu alan ilk film olan “Ateşten Gömlek”'tir. Filmin diğer bir özelliği ise ilk kez Türk kadınlarının oynamış olmasıdır. Cumhuriyet'in ilanının (1923) Müslüman Türk kadınlarına çalışma özgürlüğü tanıması sonucu, Bedia Muvahhit ve Neyyire Neyir'le yeni bir dönem açılır. “Leblebici Horhor” ve “Kız Kulesinde Bir Facia”, Ertuğrul'un 1923 yılında çevirdiği diğer iki filmdir.
1924
Muhsin Ertuğrul, bu kez bir filmle yetinir. Peyami Safa'nın aynı ismi taşıyan romanından uyarladığı “Sözde Kızlar”'ı çektikten bir yıl sonra (1925) Rusya'ya gidip film çalışmalarına orada devam eder.
Uzkınay
, Ordu film çekme merkezi’nin Film labarotuavı Grup amiri olur.
1925-1926
-1927
Kemal Film’in yapımcılıktan çekilmesinin ardından dört yıl boyunca hiç film yapılmamış
1928
1924 yılında sinema işletmeciliğine başlayan İpekçe Kardeşler, film yapımı için bir şirket kurarlar. Adı İpek Film olan kurum, Türk sinemasının ikinci özel yapımevidir. Yurtdışından dönen Muhsin Ertuğrul, bu yeni şirketin ilk filmi olan “Ankara Postası”'nın çekimine başlarsa da, filmi bazı nedenlerle ancak bir yıl sonra (1929) bitirir. Aynı yıl çekime başladığı “Kaçakçılar”'a geçirdikleri bir kaza sonucu oyunculardan birinin hayatını yitirmesiyle ara verilir. Ve film de gene ertesi yıl (1929) tamamlanır.
1931
Muhsin Ertuğrul'un “İstanbul Sokaklarında” adlı filmi, Türk sinemasının ilk ortak yapımıdır (Türk-Mısır-Yunan). Semiha Berksoy, Talat Artemel, Galip Arcan gibi Türk oyuncuların yanı sıra Mısırlı Azize Emir, Yunanlı Gavrilides'in başrollerini paylaştığı filmin seslendirme (dublaj) işlemi Paris'teki Espinay stüdyolarında yapılır. Bu nedenle “İstanbul Sokaklarında” sessiz çekilip sonradan dublaj sistemiyle seslendirilen ilk filmdir.
1932
Dâr-ül-bedayi (tiyatrocular) oyuncularından (Atıf Kaptan, Ferdi Tayfur, Mahmut Moralı, Hadi Ün, Hazım Körmükçü, Sait Köknar, Ercüment Behzat Lav) egemen olduğu dönemde ve bu oyuncularla çekilen “Bir Millet Uyanıyor” Muhsin Ertuğrul'un en önemli filmi kabul edildiği gibi, Türk sinema tarihimizin de ilk yüz akı filmlerimizden biridir. Ve ilk kez bir oyuncu halk içinde ünlenip öne çıkar. Bu oyuncu Yahya Kaptan rolüyle Atıf Kaptan'dır. İpek Film Şirketi de Nişantaşı'nda ilk sesli stüdyoyu kurup işletmeye başlar. Bu yıl, ilk şekliyle hazırlanan “Sinema Filmlerinin Kontrolü Hakkında Talimatname”'de yürürlüktedir.
1933
4 uzun, 3 kısa öykülü film çekildi. Güldürüler, vodviller ve operet türü filmlerin yılıdır. Muhsin Ertuğrul, “Karım Beni Aldatırsa” ve “Fena Yol” adlı filmlerini gerçekleştirir. “Fena Yol”, Türk sinemasının ikinci ortak yapımıdır (Türk-Yunan). Bu ara Ertuğrul; Mümtaz Osman takma (müstear) adıyla senaryo çalışmaları yapan Nâzım Hikmet'le (Ran) birlikte “Cici Berber”'i yönetir. Nâzım Hikmet'in kısa öykülü film çalışması “Düğün Gecesi”,”Kanlı Nigâr”’dan sonra Dâr-ül-bedayi oyuncularından Hazım Körmükçü'de Yeni Karagöz'le yönetmenliği dener.
Ertuğrul, Tiyatroya yeni giren Cahide Serap(Sonku)'la yakından ilgilenir ve ona “Söz Bir Allah Bir” filminde rol verir. “Söz Bir Allah Bir” Mahmut Yesari'nin Maurice Henneguin ile Pierre Veber'in “Et mois je I'dis gue'elle t'a fait d'l'oeil” adlı oyunlarından “Kudret Helvası” adıyla yerleştirdiği, “sözde müzikal” bir filmdir. Filmin ilkelliği bir yana “Söz Bir Allah Bir” Cahide Sonku’nun beyaz perdede ilk olarak görünmesi bakımından önem taşıyordu.
1934
Muhsin Ertuğrul “Aysel Bataklı Damın Kızı”'yla Türk sinemasına ilk köy filmini kazandırır. Film Sovyet sinemasının etkilerini taşır. Senaryosunun Hasan Cemil (Çambel) eliyle yazıldığı sunma yazılarında belirtiliyordu ama gerçekte hikaye İsveçli yazar Selma Lagerlöf'ün “Bataklık Kızı” romanından aktarılmış, yalnızca adlar ve çevre yerlileştirilmişti.
“Aysel Bataklı Damın Kızı” nda Cahide Sonku başrolü oynuyordu. Cahide Sonku'ın Aysel rolünde oynaması için rejisör Ertuğrul Muhsin diretmiş ve sonunda dediğini de kabul ettirmişti. Dâr-ül-bedayi oyuncusu olarak sinemada işbaşı yapan Cahide Sonku, Aysel rolüyle kendinden sonra gelen kuşağa yıldızlık yolunu açar. Çünkü Cahide Sonku Türk sinemasının ilk kadın yıldızıdır.
Ha-Ka Film şirketi (Halil Kamil) kurulur. Ertuğrul, “Milyon Avcıları” ve “Leblebici Horhor Ağa”; Nâzım Hikmet ise “İstanbul Senfonisi” ile (kısa film) çalışmalarını sürdürür. Ertuğrul'un ikinci kez perdeye uyarladığı “Leblebici Horhor Ağa”'nın önemi Venedik 2. Uluslararası Film Şenliği'ne katılıp onur diploması almasıdır. Ve bu Türk sineması tarihinde yurt dışından gelen ilk ödül sayılır.
1937
Tek film çekilir: “Güneşe Doğru”
1938
İki film çekilir. “Aynaroz Kadısı” ve “Doğan Çavuş”. Atatürk, 1938 yılında o güne kadar devlet ve belediyeler tarafından sinemalardan alınan %33 verginin indirilmesini emretmiş ve 29.6.1938’de vergi oranı %10’a indirilmişti (Ancak M.K.Atatürk’ün ölümünden sonra hem yabancı hem de Türk filmi oynatan sinemalardan alınan vergiler yükseltilmiş, bu durum 1948 yılında kısmen düzeltilmesine rağmen yerli filmlerden alınan vergi oranı ancak %25 düzeyine inmiştir).
Türk Sineması
BEĞEN
Paylaş
Paylaş
Kapat
Saat: 03:29
Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Ücretsiz
üye olarak sohbete ve
forumlarımıza katılabilirsiniz.
Üye olmak için lütfen
tıklayınız
.
Son Mesajlar
Yenile
Yükleniyor...