Üye Ol
Giriş
Hoş geldiniz
Misafir
Son ziyaretiniz:
05:01, 1 Dakika Önce
MsXLabs Üye Girişi
Beni hatırla
Şifremi unuttum?
Giriş Yap
Ana Sayfa
Forumlar
Soru-Cevap
Tüm Sorular
Cevaplanmışlar
Yeni Soru Sor
Günlükler
Son Mesajlar
Kısayollar
Üye Listesi
Üye Arama
Üye Albümleri
Bugünün Mesajları
Forum BB Kodları
Your browser can not hear *giggles*...
Your browser can not hear *giggles*...
Sayfaya Git...
Cumartesi, 06 Aralık 2025 - 05:02
Arama
MaviKaranlık Forum
Yeşil Çam - Türk Sineması
-
Tek Mesaj #6
Misafir
Ziyaretçi
13 Mayıs 2008
Mesaj
#6
Ziyaretçi
Türk Sineması Tarihi -6-
Rekorlar dönemi ve yükseliş (1960 – 1974)
-1-
1960
78 film çekildi. Yeni film şirketi kuruldu: Be-Ya Film (Nusret İkbal), Saner Film (Hulki Saner), Uğur Film (Memduh Ün), Yerli Film (Atıf Yılmaz- Orhan Günşiray), Erler Film (Türker İnanoğlu), Metro Film (Aram Gülyüz), Site Film (İlhan Filmer), Şan Film (Baki Üsküdarlı), Kurt Film (Mehmet Arancı).
Zeynep Değirmencioğlu'nun oynadığı Ayşecik'le çocuk kahramanlı filmler dönemi başladı. Değirmencioğlu da Memduh Ün'ün bu filmiyle Türk sinemasında ilk çocuk yıldız oldu. Bir çağ filmi olan Akad'ın “Yangın Var”'ında, Ayhan Işık karşısında ezilmeden ve giderek onu aşan mükemmel bir oyunla Turgut Özatay ilgi çekti.Türkan Şoray, Gönül Yazar yeni oyuncular; Türker İnanoğlu, Burhan Bolan, Hüsnü Cantürk, Yavuz Yalınkılıç ve Fikret Uçak yeni yönetmenler olarak sinemaya girdiler.Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 27 Mayıs'ta siyasal yönetime el koymasından sonra Türk sinemasında yeni bir düşünce hareketi ortaya çıktı. Adı toplumsal gerçekçilikti.
Ve bu sinemasal hareket, ilk kez Metin Erksan'ın “Gecelerin Ötesi”'yle doğdu. Toplumsal içerikli bir filmle birlikte “Namus Uğruna” (Osman F. Seden), “Kanlı Firar” (Orhan Elmas), “Dolandırıcılar Şahı” (Atıf Yılma) ve Memduh Ün'ün “Kırık Çanakları”'yla “Ateşten Damla” önemli yapıtlardır.
Atilla Tokatlı'nın Türk sineması için çok özel bir denemesi olan “Denize İnen Sokak” gişe açısından büyük bir başarısızlığa uğradı. Venedik ve Karlovy-Vary film şenliklerinde gösterilen film Locarno Şenliği'nde ise şeref diploması aldı.
1961
Film sayısı giderek tırmanıyor. Bu yıl tam 113'e ulaştı. Türker İnanoğlu'nun “Hancı”'sı ile Ümit Utku'nun “Yaban Gülü” büyük gişe hâsılatları elde ettiler. Nejat Saydam'ın “Küçük Hanımefendi” adlı filmi oyuncu Belgin Doruk'a yeni bir ün sağlarken, bu arada "hanımefendi-beyefendi" türünde dizilerin modasına da yol açtı. Münir Hayri Egeli “Kolsuz Bebek”'le ilk kez sinemamızda birbirinden bağımsız, üç öykülü film denemesini gerçekleştirdi.
Oyunculardan Muzaffer Tema ile Kenan Pars yönetmenliğe başladılar. Ülkü Erakalın, Süreyya Duru, Natuk Baytan ve Halit Refiğ ilk filmlerini çektiler. Oyuncu Orhan Günşiray, polisiye filmlerin "yerli Mayk Hammer"i olarak tipine otururken, bu tür sinemaya da yeni bir aksiyon getirdi.
Senaryocu Vedat Türkali ile işbirliğine girişen Ertem Göreç olumlu bir başarı kazandı. Konut sahibi olmak için çırpınan bir avuç insanın öyküsünü dürüst bir çaba içinde görüntülediği “Otobüs Yolcuları”, yılın en iyi filmlerinden biri oldu. Sinema eleştirmeni Halit Refiğ, geçirdiği asistanlık döneminden sonra “Yasak Aşk”'la bir ilk film ortaya koydu.
13 Nisan 1961’de sinema sansürünün kaldırılması teklifi Kurucu Meclis’te uzun tartışmalardan sonra reddedilmiştir. Türk sineması bu baskı karşısında çaresiz melodram filmlere ve vurdulu kırdılı filmlere yönelmiştir.
1962
131 film çekildi. Bu yılın yeni yapımevleri: Artist Film (Recep Ekicigil), Kazankaya Film (Hasan Kazankaya), Sibel Film (Müfit İlkiz).
Filiz Akın ve Tanju Gürsu, bir dergi (artist) yarışması sonucu sinemaya girdiler. Akın, modern genç kız tipinin Türk sinemasındaki yeni simgesiydi. Ve sinema, ünlü kalemlerin ilgi duyduğu bir sanat dalı oldu. Yazar ve öykücü Tarık Dursun K. Yönetmenlik, romancı Kemal Tahir de senaryoculuk denemelerine başladılar. Bir yeni yönetmende Mehmet Dinler'di. Sami Şekeroğlu'nun girişimleriyle ilk özel sinema kulübü kuruldu; Kulüp Sinema 7.
Metin Erksan; Fakir Baykurt'un aynı ismi taşıyan romanından uyarladığı “Yılanların Öcü”'yle edebiyat-sinema ilişkilerinin başarılı bir örneğini verdi. Gerçekçi bir köy romanından gerçekçi bir sinemaya dönüşen Erksan'ın bu olaylı filmi, yılın en başarılı yapıtıydı. İkinci kez sansürle karşı karşıya gelen Erksan'ın filmini Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel Çankaya Köşkü'nde izledikten sonra tüm sanatçıları kutladı.
Nevzat Pesen de ilk kez şaşırtıcı bir aşama yaptı. John Steinbeck'in “Fareler ve İnsanlar” adlı romanından Orhan Elmas'ın başarıyla Türk toplumuna uyarladığı senaryo, Nevzat Pesen'in elinde değerini buldu. Ve Pesen'in yönetiminde “İkimize Bir Dünya”, sinema tarihimizin en sıcak ve duyarlı filmlerinden biri oldu. Ne var ki Pesen, bu ilginç başarısından sonra kendini yenileyemeyecek; “İkimize Bir Dünya”, bir yönetmenin ilk ve son aşaması olacaktı. Gerçekte bu, bir ekip çalışmasının ortak başarısıydı. Ve Kadir Savun'un incelikli oyunu uzun süre akıldan çıkmadı.
1963
Film sayısı 128. Yeni oyuncular Ajda Pekkan ve Tamer Yiğit. İki oyuncu da Ses dergisinin yarışması aracılığıyla sinemada işbaşı yaptılar.
Güldürü oyuncusu Öztürk Serengil Adanalı Tayfur'la (Zafer Davutoğlu) sıradan bir lahmacuncu tipi yaratarak en parlak dönemine girdi. Uzun süre usta yönetmenlerin yanında asistanlık yapan Zeki Ökten'le gazeteci İlhan Engin ilk kez yönetmenlik yaptılar. Engin'in sinemayla ilişkisi ise senaryo yazarlığıyla başlamıştı.
Yılın en başarılı filmleri gene Metin Erksan imzasını taşıyor; “Acı Hayat” ve “Susuz Yaz”. Aynı zamanda yılın iş yapan filmlerinden biri olup sinemaya sokaktaki adamın dışında aydın bir seyirci kesimini getirebilmeyi başaran “Acı Hayat”, ilginç bir kent filmiydi. Türkan Şoray ve Ekrem Bora bu filmdeki rolleriyle sınıf atladılar.
Köy gerçeklerinin yanı sıra cinsel bir tutkunun da altını çizen Erksan'ın “Susuz Yaz”ında Hülya Koçyiğit ve Erol Taş başarılı bir oyun sergilediler. Böylece de Metin Erksan, bir biri ardına elde ettiği başarılarla giderek kendini yenileyen bir sinemacı olduğunu her fırsatta gösteriyordu. Genç sinemacılar kuşağından Atıf Yılmaz'ın ise kararsız ve tekrarlar içinde yoluna devam ettiği görülüyordu. Örneğin “Yarın Bizimdir” yılın düzeyli filmlerinden biri olmasına karşılık, “Bir Gelinin Muradı”'nı aşmış sayılmazdı.
Bu yıl sinemayla ilgili iki kurum faaliyet gösterdi. Türk Film Prodüktörleri Cemiyeti ile Sine-İş (Sinema İşçileri Sendikası).
Oyuncu Nilüfer Aydan, Şehirdeki Yabancı ile (Halit Refiğ) Moskova Film Şenliği'nde şeref diploması aldı.
1964
Film sayısı 180'e ulaştı. Yaşları genç, yeni bir sinemacılar kuşağı da giderek etkinliğini gösteriyordu. Genç sinemacılar taze ve yeni projelerle toplumsal içerikli filmlere ağırlık veriyorlar. Feyzi Tuna, bu genç sinemacılardan. “Aşka Susayanlar”'la adından söz ettiriyor. Tunç Başaran, Kemal İnci ve Remzi Jöntürk, ilk filmlerini yönetiyorlar. Daha önce senaryo çalışmaları yapan öykücü Tarık Dursun K. da Kelebekler Çift Uçar'la anlatım olarak yeni bir soluk getirmeye çalışıyorlar.
Yeni yönetmenlerden Cevat Okçugil, Ertem Eğilmez, Orhan Aksoy, Yılmaz Atadeniz çalışmalarını sürdürüyorlar. Daha önceki kuşağın sinemacılarından Nevzat Pesen “Ahtapotun Kolları”, Orhan Elmas “Duvarların Ötesi” ve Memduh Ün “Ağaçlar Ayakta Ölür”'le, çok sayıdaki kötü film arasından öne çıkmayı başarabiliyorlar. Daha eskilerden ise Atıf Yılmaz, gerçek kişiliğini bulabilme çabası içinde hem hızlı çalışıyor, hem de sürekli tür değiştiriyor. “Erkek Ali” ve “Keşanlı Ali Destanı” bu yıl çektiği düzeyli filmlerden ikisi.
Ama yılın en önemli üç filmi Ertem Göreç, Halit Refiğ ve Metin Erksan'dan geliyor. Ertem Göreç'in “Karanlıkta Uyananlar”'ı bir boya fabrikasındaki işçileri konu alan ilk grev filmi Türk sinemasında. Halit Refiğ “Gurbet Kuşları”'yla ilginç bir iç göç filmi ortaya koyuyor. Metin Erksan, “Suçlular Aramızda”'yla, çarpıcı görüntüler içeren bir burjuva melodramı sergiliyor. Erksan, estetik ustası bir sinemacı kuşkusuz. Yer yer yabancı etkiler taşıyan anlatımı çoğu kez polemikler yaratıyor. Hırçın bir yönetmen Erksan, ama sinemacı.
Cüneyt Arkın, yeni bir oyuncu. Leyla Sayar, Şehrazat (Halit Refiğ) ve “Suçlular Aramızda” adlı filmiyle Türk sinemasında vamp kadın tipine yeni bir derinlik kazandırıyor. Fetiş tutkuların, gizemli erotizmin giderek yıldız vampı oluyor sayar.
Ve Berlin Film Şenliği'nde Türk sinemasının ilk büyük zaferi: Metin Erksan, bu uluslararası şenlikte en iyi film seçilen “Susuz Yaz”'la büyük ödül altın ayıyı kazandı. Daha sonra bu başarı nedeniyle Turizm ve Tanıtma Bakanı A.İ. Göğüş, yaptığı bir basın toplantısında filme emeği geçen tüm sanatçılara armağanlar veriyor. Ve bu ilk filmindeki başarılı rolü için Türk Kadınlar Birliği tarafından Hülya Koçyiğit yılın kadın sanatçısı seçildi.
Türk Film Prodüktörleri Cemiyeti ve Antalya Belediyesi'nin ortak girişimleriyle, sinema tarihimizin hâlâ sürmekte olan en önemli Film Şenliği düzenlendi.
Bu arada Metin Erksan, “Susuz Yaz”'la Venedik Film Festivali "Merito Biennale"de bir ödül daha kazandı.
1. Altın Portakal Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması
En İyi Film: "Gurbet Kuşları" (Halit Refiğ)
En İyi Yönetmen: Halit Refiğ ("Gurbet Kuşları")
En İyi Görüntü Yönetmeni: Ali Uğur ("Acı Hayat")
En İyi Kadın Oyuncu: Türkan Şoray ("Acı Hayat")
En İyi Erkek Oyuncu: İzzet Günay ("Ağaçlar Ayakta Ölür")
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Yıldız Kenter ("Ağaçlar Ayakta Ölür")
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Ulvi Uraz ("Yarın Bizimdir")
Jüri Üyeleri:
Dr. Avni Tolunay, Bn. Tolunay, Dr. Burhanettin Onat, Prof. İsmail Hakkı Onay, Hadi Yaman, Selahattin Burçkin, Mustafa Yücel, Faruk Kenç.
1965
Bir yıllık süre içinde çekilen 213 filmle Türk sineması, önlenmesi mümkün olmayan bir film enflasyonu başlattı. Altyapısız ve büyük bir karmaşa içinde film sayısı artarken bu sağlıksız hızlı tempo yeni sömürü kaynaklarını da beraberinde getiriyordu. Örneğin yıldız egemenliğinin doruk noktalara ulaşması, bölge işletmecilerinin Türk sinemasını yönlendirme çabaları ve tefeci-yapımcı ilişkisinin ortaya çıkardığı bono sistemine dayalı çarpık ekonomi, bu sömürü düzeninin başlıca kaynaklarıydı.
Semih Evin'le başlayan "iç içe çekilen film furyası", yapımcı Hasan Kazankaya ile daha ileri uçlara tırmandı. Ve bu dört ya da altı günlük gibi çok kısa sürelerde, aynı mekânlarda, aynı oyuncularla "şipşak" çekilen bu ucuz "ikiz filmler" bir "gecekondu sineması", başka bir deyişle "konfeksiyon sineması" dönemini başlattı.
Nuri Akıncı'nın Hazreti “Yusuf'un Hayatı” adlı filmiyle bir "din filmleri furyasını başlattı.
Bu dönemde sinemaya girenlerden Erdoğan Tokatlı “Son Kuşlar”'la başarılı bir ilk film denemesi ortaya koydu. Memduh Ün'ün asistanı Bilge Olgaç, bir arayış içindeydi. Tiyatro sanatçısı Haldun Dormen Bozuk Düzen ve Güzel Bir Gün İçin'le dikkati çekti.
Filmlerde dekoratör olarak çalışan Duygu Sağıroğlu'nun “Bitmeyen Yol” adlı ilk filmi iç-göç'ü içeren gerçekçilik çabaları, olumlu bir çalışma olarak karşılandı. Feyzi Tuna'nın elle tutulur bir ilk gençlik filmi olan “Yasak Sokaklar”'ı eski kuşaktan Abdurrahman Palay'ın “İsyancılar”'ı, Atıf Yılmaz'ın “Muradın Türküsü”, Halit Refiğ'in “Kırık Hayatlar”'ı yılın kayda değer yapıtlarıydı.
Senaryo çalışmalarıyla Türk sinemasına önemli katkıları olan Vedat Türkali ve gazeteci romancı Cengiz Tuncer'de birer film yönettiler. Tuncer'in “Sevmek Seni” adlı filmi, çok aşırı ve bireysel bir sinema denemesi olarak kendi içinde boğuldu. Ve halk önüne de çıkamadı.
Yılın en önemli ve tartışmalı iki filmi gene Metin Erksan'la Halit Refiğ'den geliyordu. Ersan'ın “Sevmek Zamanı”, yerli motiflerle bezenmiş bir tutkunun, bir kara sevdanın filmi olmasına karşılık, bizden olan kahramanlarının davranış biçimlerinde bir yabancılaşma da ağırlıktaydı. Ama filmin estetik ve görsel zenginliği, yalnızca Erksan'a özgü boyutlardaydı.
Senaryosunu Kemal Tahir'in yazdığı, Halit Refiğ'in “Haremde Dört Kadın”'ı bir çağ filmi olarak belli bir kesimin ilgisini çekerken, Erksan'ın “Sevmek Zamanı”'nda olduğu gibi büyük bir ticari başarısızlığa uğradı. Bireysel açıdan ilginç sinema denemeleri olan bu halktan kopuk filmlere karşılık, Ertem Eğilmez'in "yerli Pigmalyon"u “S*rtük” yılın en büyük iş yapan filmlerinden biri oldu. “Ayrıca Fıstık Gibi Maşallah” (Hulki Saner), “Fabrikanın Gülü” (Ümit Utku), 1964-65 sezonunun en çok iş yapan filmleri listesinde yer aldı.
Görüldüğü gibi yıllar yılı şartlandırılmış yerli film seyirci beğenisinin hangi sınırlarda olduğu ortaya çıkıyor. Ve İstanbul Belediyesi'nin tuttuğu rapora göre ise, bir yıl içinde yalnızca kentteki sinemalara 34 milyon 393 bin 634 seyirci girmiş. Demek ki bu açıdan Türk sineması bir altın çağ yaşıyordu.
Bir resimli roman kahramanı olan Karaoğlan dizisiyle Kartal Tibet ün yaptı. Tunç Okan, Selma Güneri de bu yıl sinemaya girdiler. Gene yılın en çok iş yapan filmlerinden bir olan “On Korkusuz Adam”'da (Tunç Başaran) minicik rolüyle dikkati çeken Yılmaz Güney; Duygu Sağıroğlu'nun Ben Öldükçe Yaşarım filmindeki duyarlı oyunuyla ön plana geçti.
Türk Sinematek Derneği kuruldu. Ve büyük çoğunluğu öğrencilerden oluşan üyelerine yerli ve yabancı film gösterileri düzenlemeye başladı.
İlk kez bu yıl düzenlenen Gaziantep Film Şenliği'nde ise Kırık Hayatlar (Halit Refiğ) en iyi film seçildi. Milano'da (İtalya) Mifed'deki yarışmada Metin Erksan, Suçlular Aramızda'yla "en iyi sosyal içerikli film armağanı"nı aldı.
2.
Altın Portakal Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması
En İyi 3. Film: "Karanlıkta Uyananlar" (Ertem Göreç)
En İyi Yönetmen: Atıf Yılmaz ("Keşanlı Ali Destanı")
En İyi Senaryo: Vedat Türkali ("Karanlıkta Uyananlar")
En İyi Görüntü Yönetmeni: Gani Turanlı ("Aşk Ve Kin")
En İyi Özgün Müzik: Nedim Otyam ("Karanlıkta Uyananlar")
En İyi Kadın Oyuncu: Fatma Girik ("Keşanlı Ali Destanı")
En İyi Erkek Oyuncu: Fikret Hakan ("Keşanlı Ali Destanı")
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Aliye Rona ("Hepimiz Kardeşiz")
En İyi Stüdyo: Acar Film Stüdyosu
En İyi Kısa Metrajlı Film: "Bir Damla Suyun Hikâyesi" (Behlül Dal)
Jüri Üyeleri:
Nejat Duru, Nurhan Nur, Sabah attin Ataker, Davut Ergün, Mehmet Dinler, Dr. Ak, Bn. Tolunay, Bn. Turgay, Dr. Burhanettin Onat.
Türk Sineması
BEĞEN
Paylaş
Paylaş
Kapat
Saat: 05:02
Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Ücretsiz
üye olarak sohbete ve
forumlarımıza katılabilirsiniz.
Üye olmak için lütfen
tıklayınız
.
Son Mesajlar
Yenile
Yükleniyor...