Arama

Kıbrıs'ın Tarihi - Tek Mesaj #5

Hi-LaL - avatarı
Hi-LaL
Ziyaretçi
20 Mayıs 2008       Mesaj #5
Hi-LaL - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  Kıbrıs'ın Tarihi4.jpg
Gösterim: 725
Boyut:  69.6 KB
Kıbrıs Tarihi

Kıbrıs Adası 1571 tarihinde Seksen bin şehit verilerek Osmanlı Devleti tarafından fethedildiği dönemde, dini baskı ve zulümlere eğmiş Rum halkının bu durumdan kurtulması sağlanmıştır. 1571’den başlayarak yaklaşık üç yüz sene Osmanlı hakimiyetine Kıbrıs Adası ve üzerinde yaşayan halk en mutlu devirlerinden birini yaşamıştır.


O döneme kadar diğer yönetimlerin baskıları altında ezilen Rum halkı, Osmanlı yönetimi altında en rahat ve baskısız hayatı yaşamışlardır. Rumların fırsatı bulduğunda bu rahat hayatı yüzlerce sene kendilerine yaşatan Türklere karşı, yok etme planı uygulayabilecekleri tahmin bile edilemezdi.

Osmanlı Devleti’nin Kıbrıs hakkında yapmış olduğu yanlış bir politika sorunun doğmasında etkili olmuştur. Güçlü devletler, fethettikleri yerlere kendi milletini yerleştirip orada nüfus olarak üstün olma politikası uygulamışlardır.


Osmanlı devleti ise Kıbrıs Adası üzerindeki Rum nüfusu üzerinde herhangi bir baskı uygulamamış ve onların asimile edilmesi için de herhangi bir uygulamaya gitmemiştir. Buraya yerleşen Türk nüfusu Rumlara oranla çoğunluğu elde edememiştir. Osmanlı Devleti bir gün gelip hesapların nüfus sayısına göre çözüm yoluna gidebileceğini tahmin etmemiştir.

Osmanlı Devleti’nin zayıflamaya başlamasıyla birlikte Kıbrıs Adası için de uzun süren bir çıkmazı da ortaya çıkarmıştır. Osmanlı Devleti, Rusya ile girdiği savaşta mağlup olup Ayastefanos anlaşmasını imzalamasıyla Ada’nın İngilizlere kiralanması aynı döneme denk gelmektedir.

İngiltere, Rusya’nın Osmanlı topraklarının üzerindeki emellerini bahane ederek, Osmanlı Devleti’ni korumak için Kıbrıs’ı istemiş ve Osmanlının bu durumu kabul etmekten başka bir şansı da ne yazık ki kalmamıştı. İngiltere’nin asıl amacı Osmanlı’yı korumak değil, kendi çıkarlarını Rusya’ya karşı korumaktı.

Sözde Osmanlı-Rusya arsında bir barış sağlandığına ve Rusya’nın güneye inme teşebbüsü son bulduğunda Kıbrıs, Osmanlıya geri bırakılacaktı.

Ama İngiltere’nin Kıbrıs Ada’sını bir daha Osmanlıya geri vermemesi kendi çıkarlarını göz önünde tuttuğunun bir göstergesidir. İngiltere, bütün sömürgelerini kaybettiği dönemde bile stratejik önemi olan Kıbrıs’tan ancak üs bırakarak yönetimi devretmiştir.

Kıbrıs Ada’sı Osmanlı Devleti’nin elinden çıkarak emperyalist bir toplum olan İngilizlerin eline geçmesiyle, Kıbrıs Sorunu karmaşık bir durum haline gelmiş ve bu Ada üzerinde oynanan oyunlarla beraber içinden çıkılmaz bir durum haline gelmiştir.

İngiltere ve Osmanlı Devleti 1. Dünya Savaşında farklı kutuplarda yer almasıyla Kıbrıs Ada’sının İngilizlerce ilhakı sonucunu doğurmuştur.

Ada yönetiminin tamamen İngiltere’ye geçmesiyle burada yaşamakta olan ve yüzlerce yıl Türklerle aynı kaderi paylaşan Rumlar, Adanın kendilerine ait olduğunu öne sürerek burayı Yunanistan’a ilhak için megalo-idea hayallerini gerçekleştirmek için İngilizlere ve Türklere karşı faaliyete başlamışlardır. Tarihin hiçbir döneminde Yunanistan veya Rumların idaresi altında bulunmayan Kıbrıs Adası bu tarihten itibaren Yunanistan’a bağlanmak istemesi düşündürücü bir olaydır.

Rumların Birinci Dünya Savaşında İngiltere’yle beraber aynı safta yer alarak Osmanlı devletine karşı savaşmalarında böyle bir düşüncenin ortaya çıkmasında etkili olmuştur Rumlar adayı Yunanistan’a bağlamak için İngiltere’ye verdikleri desteğin bir karşılığı olarak görmekteydiler.

Hiçbir tarihi dayanağı ve haklı bir yönü olmayan düşüncenin ortaya çıkmasıyla adada yaşayan Türkler için var olma mücadelesinin de başlamasına yol açmıştır.

Ada üzerinde yüzlerce yıl iki ayrı millet yaşamış olmasını göz önünde bulundurmayan büyük devletler Kıbrıs Sorununun çözümündeki en büyük yanlış politikalarıdır.

Kıbrıs Rumları İngiliz idaresindeki Kıbrıs'ı Yunanistan'a bağlamak için birinci dünya savaşından sonra silahlı mücadeleye başlamıştır. Bu mücadelede en büyük payı kilise ve piskoposlar almıştır. Dini görevleri olan bu insanların zamanı geldiğinde en büyük katliamlara girmekten çekinmedikleri görülmüştür.

1931 isyanı kilisenin düzenlemiş olduğu en büyük isyandır. Bu isyan İngilizlerce bertaraf edilmesi Rumların hayallerinden vazgeçmesinde yeterli olmamıştır. Rumların Türklere ve İngilizlere karşı faaliyetlerinde en büyük destekçileri Yunanistan olmuş ve Yunanistan Kıbrıs konusunda sürekli girişimde bulunarak Ada’nın ilhakı için çalışmıştır.

Siyasi yollardan Kıbrıs’ın Yunanistan'a ilhakının mümkün olmayacağını anlayan Yunanistan ve Rumlar 1950’li yıllardan itibaren silahlı tedhiş uygulamalarına gitmiş ve Enosis hayallerini gerçekleştirmeye çalışmaya başlamaları ile birlikte Kıbrıs konusu Türkiye Cumhuriyeti’nin gündemine ancak girebilmiştir.

Kıbrıs Adasında ki karışıklıkları bitirmek ve sorunun çözümü için Türkiye Yunanistan ve İngiltere’nin devreye girmesiyle 1960 yılında Rumların pek içlerine sinmese de ortak bir cumhuriyetin kurulması sağlanmıştır. Kıbrıs Cumhuriyeti ancak üç sene dayanabilmiş ve Rumların yönetimi ele geçirmeye başlamasıyla Türkleri yönetimden uzaklaştırarak onları esaret altına alarak Ada’da bir azınlık durumuna getirmeye çalışmıştır.

Ortaklıkla kurulmuş olan Kıbrıs Cumhuriyeti, Kıbrıs Rumları tarafından ele geçirilmiş Kıbrıs Türkleri baskı altına alınarak her türlü baskı ve zulümden nasiplerini almaları ve dünya kamuoyunun bu durum karşısında gözünü kapayarak seyirci kalmaları Rumları daha da cesaretlendirmiştir.

Bu durum karşısında Türkiye’nin müdahale etme isteğine de dönemin süper gücü ABD set çekerek baskıların devamını sağlamıştır. Rumlar da Türkleri yönetimden uzaklaştırarak Kıbrıs’ı tek başına temsil etmekle kalmamış, Türkleri azınlık olarak görmüş, Adanın Yunanistan’a ilhakı için mücadeleye devam ederek yapılan müzakerelerde de Kıbrıs’ta iki toplum gerçeğine yanaşmamışlardır.
Son düzenleyen Safi; 13 Ocak 2017 21:53