Guardian, Bush’un savaştan önce Irak’ta kitle imha silahları bulunmadığı yönündeki CIA istihbaratını göz ardı ettiğini yazıyor.
İngiliz gazetesi, haberini eski bir üst düzey CIA yetkilisi olan Tyler Drumheller’ın açıklamalarına dayandırıyor…
CIA, işgalden önce Irak’ın Dışişleri eski bakanı Naci Sabri ile yapılan gizli bir anlaşma sonucunda ülkede kitle imha silahı bulunmadığını öğrenmiş. Bu yöndeki istihbarat, Başkan Yardımcısı Cheney tarafından Bush’a iletilmiş…
Drumheller, “Başlangıçta bu bilgi ile ilgilenir gibi göründüler ama sonra durum değişti” diyor ve devam ediyor:
“Neticede, Beyaz Saray’da savaş hazırlıkları yürüten ekip konuyla ilgilenmediklerini söyledi. Onlara ‘Peki sağladığımız istihbarat?’ dediğimizde ‘Artık bu istihbarat meselesi değil, rejim değişikliği meselesi’ diye cevap verdiler!”
Beyaz Saray Şahinleri ile CIA arasındaki bu diyaloğu pekala fıkra niyetine anlatabilirsiniz…
Bush ve Adamları, Irak Savaşı’na 11 Eylül’ün üzerinden bir hafta bile geçmeden karar vermişlerdi: CIA’in “aksi yöndeki istihbaratı” umurlarında olamazdı!
Beyaz Saray, İngiliz tabloid basının en çürütücü kuralını benimsemişti, bir kere: “Gerçeğin iyi bir hikayeyi bozmasına sakın izin verme!”
***
Beyaz Saray Sineması’nda vizyona girmeyi bekleyen yeni filmin adı Stanley Kubrick’ten esinlenmiş: “Irak’taki KİS Yalanlarını Dert Etmeyi Bırakıp, İran’ı Öpmeye Nasıl Karar Verdim?”
ABD, Tahran’daki elçilik baskınında (1979) rehin alınan vatandaşlarını kurtarmak için giriştiği operasyonu eline yüzüne bulaştırmış, madara olmuştu…
Ardından, ABD’nin “bölgedeki en muteber adamı” Saddam İran’la savaştırılmış; yine sonuç alınamamıştı…
ABD yıllarca İran’la oturup konuşmadı, bile: Eski gözdesi Saddam’ı paketledikten sonra birdenbire İran’la eski hesabını hatırlayıverdi…
İran’ın dünya için nükleer tehdit oluşturduğu palavrası, uluslararası kamuoyuna yedirilmek üzere ‘psikolojik harekat’ fırınlarında pişirilmeye devam ediliyor…
ABD bir yandan “Nükleer İran’a çakmak boynumun borcu!” derken eş zamanlı olarak Hindistan’la nükleer mercimeği fırına veriyor: Dr. Strangelove’ın tik halinde Hitler selamı veren o mekanik eli günümüzde “Dr. Strangedeal” sıfatıyla imzalıyor, bu nükleer anlaşmayı…
Kuzey Kore, kaç defadır “Elimde nükleer silah var” diye bas bas bağırıyor; hiç kimse çıkıp da Kuzey Kore’yi Birleşmiş Milletler’in PFDK’sına sevk edelim!” falan demiyor...
‘Dr. Strangebush’ ise İran’ın nükleer silaha sahip olabilme ihtimalini seviyor!
BM silah denetçilerinin eski lideri Hans Blix “Hiç kimse çıkıp da İran’ın tehdit oluşturduğunu söyleyemez. Eğer gerçekten isterse, İran’ın nükleer silah geliştirmesi için en az birkaç yıl var” diyor…
ABD, gerekirse İran için de BM’de çizgi film oynatabilir. Gerçi, bu defa ellerinde ateşe atacak Colin Powell’ları da yok ama ne fark eder ki! İran’ı vurmak için BM’den olur alamazlarsa bunun da bir kıymeti yok. “BM bize yardımcı olmuyor, onu unutup Irak örneğinde olduğu gibi kendi işimize bakalım” diyeceklerdir… Ya, sonra? Cevabını, Irak’ta KİS bulamayan Hans Blix Amca veriyor: “ABD İran’daki hedeflere füze yağdırmaya başlarsa, eminim İran halkı milliyetçi çatı altında ABD’ye karşı hemen birleşir. Ortadoğu’da hala ABD yanlısı olanlar kaldıysa onlar bile ayaklanır. Irak’takinden çok daha güçlü bir tepki olur!”