"Hitit İmparatorluk devrine tarihlenen, içinde kral ve kraliçenin öldüğü zaman yapılan dini bir töreni anlatan çivi yazılı metinler ölü yakma geleneğini detaylı bir şekilde tarif etmektedir. Ondört gün sürdüğü anlaşılan törenin ilk gününde hayvanlar kurban edilmekte, ölüye içki ve yemek sunulmakta, tanrılar ve ölenin ataları için rahipler dualar okumakta, aralarında kıymetli madenlerden yapılma nesneler de bulunan ölü hediyeleri verilmekte, ölen ve tanrılar için ağıtlar yakılmakta ve cenaze yemeği yenerek ölünün heykeli etrafında dolaşılmaktaydı. Söz konusu hediyeler ve kurbanlar yakılarak ölüye sunulmaktaydı. Törenin ikinci gününde ölü bir araba üzerinde yakılacağı odun yığınının bulunduğu meydana götürülmekte ve o akşam yakılmaktadır. Ertesi sabah köz yığını bira ve şarapla söndürüldükten sonra kadınlar geride kalan kemik artıklarını külün içinden ayıklayarak kokulu yağ dolu gümüş bir kaba yerleştirip, ardından bir keten bezine bohçalıyordu. Metnin devamında kemik parçalarının bir masa üzerine yerleştirildikten sonra karşısına konan bir başka masada ölüyle yemek yendiğini anlatmaktadır. Kemikler daha sonra Taş Ev denilen bir yere götürülerek yatak üzerine yerleştirilmekte ve önüne bir lamba konmaktadır."
"Ölümlere parlayan şafak sökünce onuncu günü, gözyaşı içinde götürdüler Hektor'un ölüsünü, Koydular yığınların tepesine, verdiler ateşe, Gül parmaklı şafak sabah erken parlayınca, Ünlü Hektor'un ölüsü çevresinde toplandı bütün halk. Hepsi geldi bir araya, topluluk kuruldu, parıldayan şarapla söndürdüler odun yığınını, Söndürdüler ateş gücünün sardığı her şeyi, sonra topladı kardeşleri, dostları, ak kemikleri, hepsinin yanaklarından iri yaşlar dökülüyordu. Kemikleri alıp koydular bir altın kutuya, erguvan rengi yumuşak örtülerle sardılar kutuyu. Sarar sarmaz indirdiler derin bir çukura, ekli kocaman taşlarla ördüler üstünü. Sonra bir mezar tümseği yapmaya başladılar, gözcüler diktiler çepeçevre, dört bir yana, mezar bitmeden Akhalar saldırmasın diye. Bir mezar tümseği olunca toprak, kabara kabara, gerisin geri döndü hepsi kente, toplanıp bir güzel kutladılar çok ünlü şöleni Zeus oğlu Kral Priamos'un sarayında İşte böyle yapıldı atları iyi süren Hektor'un cenaze töreni"
"Hitit ölü ritüellerinde, bir Patili rahibi tanrılara ölü ruhunun nereye gittiğini sorar. Tekrar tekrar yöneltilen sorulara verilen cevaplar ise oldukça ilginçtir: O, sedir ormanları evine gitti. O, oraya gitti. O, şuraya gitti veya buraya gitti. Yedinci kez sorulduğunda tanrılar: Anne onun elinden tuttu ve ona refakat etti şeklinde cevap vermektedir. Bu ifade bir taraftan ölü ruhunun ata kültü gereği ataların ruhlarıyla birleştiğini gösterirken, diğer taraftan da annenin ölü ruhuna refakat etmesiyle bu yolculuğun kolay bir yolculuk olmadığını vurgulamaktadır. Daha önce ölmüş olduğu için anne yeraltı dünyasını belki de daha iyi tanımakta ve bu nedenle ölü ruhunu ölüler diyarına götürmek üzere elinden tutmaktadır."