Arama

Mahya ve Mahyacılık - Tek Mesaj #2

CrasHofCinneT - avatarı
CrasHofCinneT
VIP Pragmatist Çılgın Zat...
2 Haziran 2008       Mesaj #2
CrasHofCinneT - avatarı
VIP Pragmatist Çılgın Zat...
Mahya Sanatı
Özellikle ramazan ayında, bayram­larda, kandillerde geceleri cami minareleri arasına gerilen ipler üzerindeki ışıklı yazılar mahya olarak anılır. Eskiden yağ kandilleri ya da mum fenerleri asılarak, günümüzde ise elektrik ampulleriyle oluşturulan mahyanın ilk kez II. Selim döneminde (1566-74) ortaya çıktığı söylenmektedir. Başka bir söylenti de ilk mahyanın 1617'de Sultan Ahmed Cami-si'nde gerçekleştirildiği yolundadır.
Mahya 18. yüzyılda yaygınlık kazanmış, 1721'de yayımlanan bir fermanla iki minareli bütün camilerde mahya kurulması zorunlulu­ğu getirilmiştir. Sonraları büyük camilerin içlerinde ve açık alanlarda da mahyalar kurul­muştur. Mahyalarda ramazanı karşılayan.
uğurlayan tümceler, özlü sözler, öğütler, kısa hadisler ve Tann'nın daha çok koruyucu niteliklerini belirten adları yer alır. Ramazan ayının ikinci yarısında çeşitli motiflerin, çiçek, kayık, ay ve yıldızın resmedildiği mahyalar da kurulurdu. Savaş ya da ulusal yıkım durumla­rında halkı yardıma çağıran, moral yükselten sözlerin yazıldığı da görülmüştür.
Önceleri cami görevlilerince kurulan mah­yalar, bu iş bir sanat durumuna gelmeye başlayınca yetişmiş ustalarca yapılmaya baş­landı. Adı bilinen en büyük usta Süleymaniye Camisi mahyacısı Abdullatif Efendi'dir (ölü­mü 1876). Son dönemin en ünlü mahya ustası ise Sultan Ahmed Camisi müezzini Ali Ceyhan' dı. İstanbul'da en güzel mahyalar Süleymaniye, Sultan Ahmed, Ayasofya, Şehzadebaşı ve Eyüpsultan camileri ile Yeni Cami'de kuru­lurdu.
Cami minareleri arasına gerilen iplere takılan ampuller vasıtasıyla dini önem taşıyan söz ya da sembollerin ışıklandırılarak yazılması sanatıdır mahya.
Elektrik ve ampulün henüz icad edilmediği devirlerde, bir caminin iki minaresi arasına gerilen bir halattan küçük kandiller sarkıtarak gece karanlığına özlü ve güzel sözler yazılır ya da tasvirler yapılırdı. Mahya sanatı olarak adlandırılan bu gelenek ile Ramazan ayının gelmesi ile birlikte, görsel olarak da insanlara doğru, eğitici ve öğretici güzel sözlerle hitab etmek ve bilgilendirmek için geliştirilmiş bir sanat.
Ampullerle yapılmadan önce kandiller vasıtasıyla yapılan ve çok emek gerektiren bir işmiş ve her nekadar şuan ampulle yapılıyor olsada zor olan mesleklerden biridir.
Dünyada şuan bu işi yapan 3 mahya ustası vardır. Bunlarda zaten beraber çalışmaktadırlar.Bu 3 kişiden biri olan Kahraman Yıldız sözleri:
“Mahyacılık biraz zor iş. Yaz, kış, soğuk, tipi demeden minare tepelerine çıkacaksınız. Yerden 100 metre yukarıda hava şartları çok daha sert oluyor. Buna dayanmak kolay değil. Sabır ve sevda isteyen bir iş. Bizim yanımıza yardımcı eleman veriliyor; ama fazla dayanamıyorlar. Bir yolunu bulup ya başka bölümlere geçiyorlar ya da bu işi yapamayacaklarını söylüyorlar.”
mahya4dx3bi5

Mahyacılık sanatı;
diğer Müslüman ülkelerde olmayan, Türklere mahsus örf, âdet ve kültürüdür. Türkler, memleket mimarisinde zamanlarına göre büyük ilerlemeler yapmış, dinî binaları çok güzel bir şekilde süsleyerek ölümsüz eserler bırakmışlardır. Bu eserlerden biri olan Mahya; Ramazanda büyük camilerin karşılıklı iki minaresi arasında, ip gerilerek asılan ve geceleri yakılarak meydana getirilen ışıklı şekil veya yazılardır. Bu iş sadece Ramazan ayına mahsus olduğu için, bu deyim Farsça aylık manasına gelen "mahiye" kelimesinden türemiştir.
Gerçekten de mahyalar, dini ve milli gün ve gecelerimizde akşamdan sabaha kadar o heyecan ve kutsiyeti gökyüzünde sergileyerek ilan eden üstün zekanın eseridir. Başta Ramazan ayı olmak üzere, diğer önemli gün ve gecelerin akşamında minareler arasında ışıklı yazı yazma ve şekil yapma sanatı olan mahya, bir Türk buluşudur.
Mahyalar, her ne kadar diğer ulvi gecelerde etrafa ışık saçarak mesaj verirse de, o daha çok ramazan gecelerinde, minare ve camilerimizin elmas gerdanlıklarıdır.
Mahyacı, yazı veya şekli önce kareli kağıt üzerinde planlar. Her bir kareye isabet eden çizgiye göre yapılacak düğümleri hesaplar. Sonra ayrı ayrı iplere kandiller (lambalar) dizilir. Böylece harf ve çizgiler sırasıyla minareler arasındaki yerini alır. İşte o zaman mahya ustaları bir ömür boyu kazandığı hünerle, aylardan beri büyük bir titizlik ve gizlilik içerisinde hazırladığı tasarılarını uygulama alanına koyarak, sema ekranında sergiler. Bütün bu işler eskiden bir sır, bir rekabet ve bir yarışma havasını da taşırdı. Her gece yeni bir mahya kuranlar olduğu gibi, teravih namazından önceki mahyasını, teravihten sonra yeni bir mahya ile değiştirme ustalığına sahip, mesleğinin aşığı, sanat rekabetine gönül vermiş ünlü mahyacılar da vardı. Usta mahyacılar, namazdan önce gerdikleri mahyayı, herkes teravihte iken, birkaç saat içerisinde yenisiyle değiştirirdi. Diğer camilerin mahyacılarına bir bakıma tatlı bir meydan okuyuş anlamına gelen bu gösteriyle, unutulmaz ramazan gecelerine renk ve heyecan katarlardı
.


Kaynak: MsXLabs.org & Temel Britannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Ölmediğine sevindim, hala acı çekebiliyorsun...