Arama

Antropoloji - Tek Mesaj #3

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Haziran 2008       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Antropoloji - İnsan Bilimi Nedir?

Antropoloji

Antropoloji Latince anthropos (insan-adam) ve logos (bilim) kelimelerinden oluşan, insanın dünü, bugünü ve yarınını sosyo-kültürel, biyolojik, morfolojik ve fiziksel açıdan ele alan multidisipliner bir bilim dalıdır.
Antropoloji, kültürler arasında farklılıklar olmakla birlikte, genel olarak;

Biyolojik antropoloji yada fizik antropoloji, biyolojik evrim, kalıtım, uyum ve varyasyon, primat morfolojisi ve insan evrimine ilişkin fosil kayıtları inceleyen bir bilim dalıdır.On dokuzuncu yüzyılda ortaya çıkan bu bilim dalının kurucusunun Paul Pierre Broca olduğu kabul edilmektedir.

Biyolojik Antropoloji Alt alanları;

Adli Antropoloji doğal felaketler, uçak kazası ve savaşlarda ölenlerin kimlik tanımlamalarında başvurulan çok önemli bir bilim dalıdır.

Primatoloji primatları inceleyen bilim dalıdır. Bu bilim, insanı (Homo sapiens) Homo genusunun bir üyesi olarak ele alan biyolojik antropolojinin yanı sıra biyoloji ile yakın ilişki içerisindedir.

Paleoantropoloji fiziksel ya da biyolojik paleontoloji olarak da tanımlanan bilim dalı.Paleoantropoloji insan ve bağlantılı türlerin zaman içerisindeki değişimini fosil kayıtlarına dayanarak açıklar. Burada türler arası ilişki genetik ya da anatomik yapıya bakılarak açıklanır.Paleoantropologlar, çalışmalarında kemik kalıntıları, ayak izleri ve fosillerden yaralanırlar.

Tıbbî antropoloji, (uygulamalı) antropolojinin alt dallarındandır. Tıbbî açılardan birey ve toplumu inceleyen tıbbî antropoloji nispeten yeni bir bilim dalıdır. Sağlık, hastalık, tedavi gibi fenomenlerin kültürel, toplumsal ve biyolojik izdüşümlerini inceler. Bunun dışında çok farklı konuları da inceleyen tıbbî antropolojinin gelişimi çoğu antropolog tarafından 4 evrede tanımlanmaktadır. 1870’lerde ortaya çıkan kültürel antropoloji, bugün tıbbî antropoloji altında incelenen çoğu konu, kavram ve sorunu ele almıştır. 1960’ların başlarında ise modern anlamda tıbbî antropoloji ortaya çıkmış, özellikle yerli tıbbında yoğunlaşmıştır. 1970’lerle birlikte tıbbî antropoloji odak noktasını yerli tıp anlayışlarından, çoğunlukla kendi toplumları içinde yer etmiş, biyomedikal kurumlara ve bu kurumlara ilişkin kavramlara çevirmiştir. Son dönemlerde ise tıbbî antropologlar tıbbın araştırma ile ilişkin konularını incelemeye başlamışlardır. Tıbbî antropoloji, antropoloji ve tıbbın yanı sıra, sosyoloji, epidemiyoloji, etyoloji, ekoloji, ekonomi gibi farklı bilimlerden de kavram ve metodoloji açısından yararlanır.Bugün birçok üniversitede bölümü bulunan tıbbî antropoloji, sosyal bilimlerle tıbbın incelenmesi hususunda önemli bir bilim dalıdır. Sivil sağlık örgütlerinden, tıp sistemlerinin incelenmesi ve değerlendirilmesine kadar birçok çeşitli meseleyi konu almaktadır.Ayrıca yakın bir gelecekte de hızla ilerlemekte olan moleküler antropoloji kavramı da gerek tıp hizmetlerinin daha çok insana uygun hale getirilmesinde gerekse ilaçların daha insana uygun şekilde üretilmesine olanak sağlayacak bir bilim dalıdır.Ülkemizde bu konuya giderek artan bir hassasiyetin olduğu bunun da gelecek kuşaklar için artı bir değişim olduğunun bilinmesinde büyük yarar vardır. Moleküler Antropoloji insan ve de diğer canlıların evrimsel ilerleme ve değişim süreçlerini moleküler düzeyde inceleyerek olası moleküler bazda değişimin yönünü saptamaya ve de gelişen nesillerin olası moleküler altyapılarını tanımlayarak mevcut hastalıkların ve de tedavilerin incelenmesini amaçlamaktadır.

Osteoloji Kemikbilim veya Osteoloji kemikler hakkında olan bilimsel çalışmadır. Anatomi'nin alt dalı olan kemikbilim kemikler, iskelet ögeleri, diş, morfoloji, işlev, hastalık, patoloji, kemikleşme süreci (kıkırdaklı yapılardan itibaren), kemiklerin direnci ve sertliği (biyofizik), gibi konularda detaylı çalışır. Genellikle bilimadamları tarafından insan cesetleri üzerinde biyokültürel bağlamda yaş, ölüm, cinsiyet, gelişme ve olgunlaşma konularında araştırma yaparak cesedin kimliğinin belirlenmesinde kullanılır.Adli tıp, biyoantropoloji ve arkeoloji alanında sıklıkla kullanılır.

Sosyal/Kültürel antropoloji olmak üzere iki alt alana ayrılabilir.

Kültürel antropoloji, etnolojik, etnografik, dilbilimsel, sosyal ve psikolojik analiz yöntemlerine dayanarak kültürlerin gelişimini inceleyen bilim dalı.[1] Fiziksel antropoloji, arkeoloji ve dilbilimsel antropoloji ile birlikte antropolojinin geleneksel dört ana bölümünden biri olarak tanımlanır.

Sosyal Antropoloji: Antropolojinin önemli bir dalı da yirminci yüzyılda gelişen Sosyal Antropoloji’dir. Avrupa’da özellikle İngiltere’de 1908 - 1910 yılları arasında gelişen Sosyal Antropoloji; insan davranışlarının karşılaştırmalı incelenmesi olarak tanımlanabilir. Araştırmalarında toplumsal yapıya ağırlık veren; toplumsal kurumların ve formların sistematik ve karşılaştırmalı araştırmalarını yapan sosyal antropoloji Radcliffe Bronw ve Bronislaw Malinowski tarafından kurulmuş ve geliştirilmiş olup difüzyonizme ve evrimci kurama bir tepki olarak doğmuş; kısmen Durkheim sosyolojisini izlemiş kısmende sosyolojideki yapısal fonsiyonalist görüşün öncüsü olmuştur. (Örnek 1971:212) Bu terim Birleşik Amerika’da bazen etnoloji sözcüğünün yerine kullanılırsa da genellikle insan davranışlarına yaklaşımın bir boyutunu oluşturur. Ayrıca belirli problemlerin kültür, toplum ve kişilikle ilgili yönünü de inceler.(Saran, 1993:22, 23) “Kültür Antropolojisinin toplumsal olguyu inceyen bölümü ise Sosyal Antropoloji olarak adlandırılır. Toplumsal olgu denildiğinde genellikle şunlar kastedilir: Sosyal örgütlenme, evlilik adetleri ve örfleri, adetler ve ahlaksal amaçlar, folklor, inanç sistemi, din, dil ve dille düşüncenin ilişkileri vb.” (Saran, 1996:143) Bu dal önceleri ilkel toplumları ele alırdı. Bugün yaşayan kültürleri de inceler. (Tezcan, 1996:3) Sosyal antropolojinin inceleme sahası sosyal davranışlar ve sosyal gruplarda organizasyon ve kültür üniversalleridir ve sosyal antropoloji kültürün teşekkülüne ve değişimine hakim olan kanunları arayacaktır. (Saran, 1971:16) “Sosyal antropologlar diğer konulardan çok, insan toplumlarının sosyal organizasyonunu tayin eden evlilik ve akrabalık ile ilgilenmişlerdir.” (Kırımlı, 1998:2)