Arama


arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
28 Nisan 2006       Mesaj #2
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Kemalizm, Atatürk'ün ortaya koyduğu eylemler ve belirttiği düşünceleri bir ideoloji olarak kendisi tarafından verilen bir isimdir. Mustafa Kemal Atatürk,1935 te kendi el yazısıyla yazdığı CHP programında Kemalizm sozcugunu kullanmıs ve 1937 de kurulan yeni hukumetin programında Kemalizm sozcugu once M. Kemal Ataturk'un yaptıgı konusmada sözünü ettiği memleket davalarının ideolojisine atıfla defalarca Kemalizm olarak gecmistir.

Mustafa Kemal, toplum ve yönetim ilişkilerini tanımlarken, ulusal egemenlik gibi ortak ögeleri içeren bir toplum, dinle devlet işlerinin ayrılması, pragmatik akılcılık gibi ilkelere sahip bulunan bir devlet yapısını söylevlerinde ve Nutuk'ta iletmektedir. Atatürk kullandığı bu olgular bütünlüğünü çağdaş toplumların temel karakteri olarak adlandırmaktadır. Bu yapıları içeren devlet görüşüne bazılarınca Kemalizm denmektedir. Kemalizm, Türk ulusunun çağdaşlaşma ideolojisidir.
1935 te parti tüzügünde gecen Kemalizm sözcugu 1939 icin M. Kemal Atatürk tarafından 1937'de hazırlanan ikinci taslakta aynen korunmus fakat kullandıgı dil olumunun hemen ardından yapılan kurultayda degistirilmis ve 1943 te Kemalizm parantez icine alınmıs ve 1954 te parti programından cikarilmistir.

Mustafa Kemal, Cumhuriyet anlayışını devletin merkezine koymuş ve ismini Türkiye Cumhuriyeti olarak ilan etmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti değiştirilmez temel anlayışlarında:
  • Laiklik
  • Milliyetçilik
  • Devletçilik
  • Halkçılık
vardır.
Kemalizmm devletinin topluma yaklaşımı asimilasyoncu olmayıp toplumu ortak yanları üzerine kurulmuştur. Kemalizm Anadolu'da yaşayanların (etnik ve dinlerin) hepsinin üstünde bir Türk kimliği görür. Devletin varlığını bu kimliği geliştirmesinde bulur. Atatürk milleti şöyle tanımlamaktadır:
Bir insan topluluğunun millet sayılabilmesi için "zengin bir hatıra mirasına, birlikte yaşamak hususunda ortak istekte samimi olmaya, sahip olunan mirasın korunmasını birlikte sürdürebilmek konusunda iradelerin ortak bulunmasına, gelecekte gerçekleştirilecek programın aynı olmasına, birlikte sevinmiş, birlikte aynı ümitleri beslemiş olmaya" ihtiyaç vardır, işte bu ana şartları taşıyan bir insan topluluğu millet sayılır. Atatürk'ün devletinin laik ve üniter olması devletin toplumla ilişkilerinde din ve etnik ögelerde bakımından tarafsız olması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Atatürk'ün devleti şekillendirmeyi bu başlamda milletle ilişkisini düzenlemeyi savunmuşdur. Atatürkün millet anlayışında özel alanlarda konuşulan dillerin, inançların veya kültürel faliyetlerin yasaklanması söz konusu olmaz.


Türk Devrim sürecinde izlenen yöntemler ve gerçekleştirilen eylemler; uygulamayla doğruluğu kanıtlanan kurallar olarak ortaya çıktı. Devrimin içinden süzülüp gelen bu kurallar Kemalizm’i oluşturdu. Devrim sürecinde ve devrimin önderi tarafından ortaya konulan bu kurallar Kemalizm’in ilkeleridir. İlkelere bir bütün olarak Kemalizm (Atatürkçülük) adı verilmektedir. Bir başka tanımla Kemalizm, Türk Kurtuluş Savaşı’nda ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda temel olan fikir ve ilkelerin tümüdür.
Kemalizm, kuramcıların oturup yazdıkları ve sonra toplum yaşamına uygulanan bir sistem değildir.Yaşamın ve savaşımın içinden doğmuş, sonra sistemleştirilmeye çalışılmıştır.

Kemalizm'in bir ideoloji olup olmadığı tartışılmaktadır. Prof. Dr.İsmet GİRİTLİ ye göre Kemalizm "Analitik Akıl"a dayanılarak müsbet bir devlet anlayışı yaratmak istemektedir. Bu şekliyle Kemalizm'in ulusal modernleşmenin inanç sistemi ve aksiyon programı olmak yönünden bir ideoloji olduğu ortaya atmaktadır.