CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın ‘Yeni Terörle Mücadele Kanun Tasarısı, Apo’ya tahliye yolu açıyor.’ iddiası ortalığı karıştırdı. Baykal, marjinal tabela partilerinin çiçeği burnunda lideri değil.
Türk siyasetinin son 30 yılına damgasını vurmuş, başbakan yardımcılığı dâhil birçok önemli görevler üstlenmiş, bugün de anamuhalefet partisinin genel başkanı olan bir kişi. Sözleri de ayaküstü ağızdan kaçırılmış laf kırıntıları değil. Hal böyle olunca CHP liderinin çıkışı Ankara’da bomba etkisi yaptı.
Dersini çalıştığı izlenimi oluşturmak isteyen Baykal, konuşmasında, “Bu düzenleme Öcalan açısından 27 yıllık bir ceza indirimi anlamına gelecektir. 7 yıllık tutukluluk süresi dikkate alındığında, 2 yıl içinde tahliyesi mümkün olacaktır.” tarzında teknik ayrıntılara bile yer veriyor. Adalet Bakanı Cemil Çiçek ve tasarıyı hazırlayan komisyonla birlikte bağımsız akademisyenler, iddiaların gerçeği yansıtmadığını savunuyor.
Örgüt yöneticilerine bir defaya mahsus verilen pişmanlık hakkından Abdullah Öcalan’ın yararlanmasının teknik olarak imkânsızlığı ortada. Bakan Çiçek’in, “Pişmanlık Yasası’ndaki ifadeye dikkat edecek olursak, suçlu kişi hakkında hükmün verilmemesi, kişinin teslim olması ve örgüt hakkında bilgi vermesi şartları aranmaktadır. Kişi yargılanırken pişman olmamış ve hüküm giymişse aftan söz edilemez.” sözleri bunu gösteriyor. Ayrıca Öcalan’ın mahkûm olduğu TCK’nın eski 125, şimdiki 302. maddesi pişmanlık kapsamı dışında. Örgüt kurma ve üye olma suçunu düzenleyen TCK’nın 221. maddesi zaten bir buçuk yıldır yürürlükte. TMK’ya konulmak istenen madde mevcudu bir yılla sınırlamayı amaçlıyor. Yani genişletme değil, tam tersine daraltma söz konusu.
Teröristbaşının bu maddeden yararlanamayacağı kesin; Baykal, örgüt yöneticilerinin kapsam dışında tutulmasını talep edebilirdi. Bunun artı ve eksileri tartışılabilir. Terörle mücadelenin bir aracı olarak pişmanlık hakkı tanınıyor ve örgütün çözülmesi amaçlanıyorsa yöneticileri kapsam dışında bırakmak hata olabilir. Amaçlanan çözülmeyi sağlamayabilir; ama acı ve duygusallıkla yapılmış bu talep anlaşılabilir. Baykal’ın teknik açıdan mümkün olmayan bir gerekçeyle gerilimi yükseltmesini anlamak zor.
Baykal bunu neden yapıyor? ‘Baykal gerçek kimliğine yani hırçın ve agresif çizgiye döndü’ kolaycı bir açıklama olur. 3 Kasım öncesi ve sonrasında uyumlu muhalefet işaretleri veren CHP, zaman içinde sertleşti. Yaklaşan seçim ve anketlerde partisinin düşüşte görünmesi Baykal’ı kaygılandırıyor olabilir. Bu kaygıların sebep olduğu ifadeler, abartılı ve siyasi amaçlar güden çıkışlar olarak damgalandıkça Baykal’ın sözlerinin etkisi kırılıyor. Hırçın ve siyasi kaygılarını ön planda tutan görüntü Baykal’ın yaptığı/yapacağı haklı eleştiri ve uyarılar arada kaynayacak. Benzetmek gibi olmasın ‘yalancı çoban’ durumuna düşecek, gerçekten yangın çıktığında kimse inanmayacak.
TMK Tasarısı gündeme geldiğinde Baykal’ın ilk tepkisi ‘Yeterli değil; ama yine de destekleyeceğiz.’ şeklindeydi. CHP lideri daha sert düzenlemeler beklediğini saklamıyor. Toplumu, en hassas noktasından, bölücü başının affından yakalayarak kabul edilmesi zor bir TMK için zemin mi hazırlanmak istiyor? Parti için muhalefetin lideri olarak defalarca yenilgiye uğrayan Baykal, hep yanlış stratejilerin kurbanı olmuştu. Erdal İnönü gibi acemi ve karizmatik olmayan rakibini alaşağı edememişti, şimdi her çıkışıyla AK Parti’nin elini güçlendiriyor. Aslında Baykal’a Türk siyasetinin ihtiyacı var; ama bu Baykal’a değil. Birileri Baykal’ı tufaya mı getiriyor?