ASHÂB-I MUHAMMED Ne zaman saadet asrını düşünsek, Arkadaşlarından, O güzîde ashabından biri ağlar gönlümüzde. Önce sen ağlarsın. Abdullah bin Mesud’a “Bana Ku’ran oku” demiştin. “Ya Rasulallah! Kur’an sana indirilmişken Sana mı Kur’an okuyayım” demişti. “O’nu başkasından dinlemeyi de severim” buyurmuştun İbn-i Mesud nisa suresini okumuş, Bir ayete gelmişti: “Her ümmetten birer şahit, Onların üzerine de Habibim Seni bir şahit olarak getirdiğimiz zaman Onların hali nice olur” “Şimdi yeter” demiştin. İbn-i Mesud gözlerini kaldırıp bakmıştı sana, Gözyaşların mübarek sakalına inmişti DOĞMAZDI KALBE İMAN
ALİ ULVİ KURUCU
Doğmazdı kalbe iman, inmezdi arza Kur'an,
Meçhul olurdu esmâ, Levlâke yâ Muhammed!
( Sensiz cânım Muhammed)
Mâtem tutardı gökler, gülmezdi hiç melekler,
Mahzûndur Arş-i alâ, levlâke yâ Muhammed!
Feyzinle güldü âlem, gufrâna erdi âdem,
Ağlardı belki hâla, Levlâke yâ Muhammed!...
Sayende erdi insan Tevhîde, yoksa putlar,
Mâbûd olurdu -hâşâ- Levlâke yâ Muhammed!..
Şefkatli annesinden öksüz kalan yetîme,
Benzerdi sanki eşyâ, Levlâke yâ Muhammed!..
Gün görmeden baharlar, sislerle örtülürdü,
Zindan olurdu dünyâ, Levlâke yâ Muhammed!..
İnler dururdu sesler, her nağme hıçkırıkdı;
Tutmuştu Arşı şevkâ, Levlâke yâ Muhammed!..
Dünyâda tek hakîkat uğrunda can verenler,
Bulmazdı derde kimyâ, Levlâke yâ Muhammed!..
Al kan, figan içinde te'yîd ederdi zulmû;
Binlerle kanlı sehpâ, Levlâke yâ Muhammed!..
Medineye Varamadım
Medine'ye varamadım
Gül kokusun alamadım
Muhammede doyamadım
Yaralıyam yaralıyam
Kâbe'nin örtüsü kara
Açtı yüreğimde yara
Bulunmadı derdime çare
Yaralıyam yaralıyam
Hacerül esvedin taşı
Akıttı gözümden yaşı
Bulunmaz resülün eşi
Yaralıyam yaralıyam
Elimden tut kaldır beni
Ya vuslata erdir beni
Çok ağlattın güldür beni
Yaralıyım yaralıyım yaralı