Arama

Medya Haber - Tek Mesaj #76

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Nisan 2006       Mesaj #76
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Afrika kıtası son yıllarda Çin'in dış politika önceliklerinde neredeyse birinci sıraya yerleşmiş bulunuyor.

Asya'nın yükselen devi, kıtadaki siyasi nüfuzunu, ekonomik varlığını ve şüphesiz enerji bağlantılarını güçlendirmeye çalışıyor, bunlara yeni alanlar açmak için bu kıtada hamle üstüne hamle yapıyor.
Çin lideri Hu Şintao'nun bu haftaki Afrika turu işte bu hamlelerin en sonuncusu. Geçen hafta Amerika'ya çıkarma yapan Şintao, bu hafta da Afrika'ya önemli bir çıkarma gerçekleştirmiş bulunuyor.
Afrika'ya adım atmadan önce enerji devi Suudi Arabistan'da üç gün geçiren Şintao, bu ülkeyle de çok önemli enerji anlaşmalarına varmış durumda. Bu anlaşmaların ilki Suudi-Aramco şirketinin Çin'e 2010 yılına kadar günde 1 milyon varil ham petrol sağlamayı taahhüt etmesi; ikincisi ise yine aynı Suudi şirketinin Çin'in Fujian ve Kuangdao bölgelerinde kurulacak iki rafineri projesine katılacağını açıklaması.
Bunlar şüphesiz Çin'in enerji hamleleri bakımından önemli hamleler; ama esas önemli hamleler ise Şintao'nun Afrika'nın enerji devi Nijerya ile imzaladığı petrol anlaşmaları. Bu anlaşmalar arasında en göze çarpanı ise Çin'in dört önemli petrol sahasında elde ettiği petrol arama imtiyaz ve hakları. Bunlara göre, Çin'in milli petrol şirketi (CNPC) ikisi Nijer Deltası, diğer ikisi de iç kısımlardaki Çad Havzası'nda bulunan alanlarda sondaj yapacak. Bu anlaşmaya ilaveten Çin, günde 110 bin varil ham petrol işleyen Kaduna rafinerisinde kendisine kontrol hakkı veren başka bir anlaşma da yapmış bulunuyor. Çin, bu anlaşmalara karşılık Nijerya'daki altyapı yatırımları için yaklaşık 4 milyar dolar yatırım yapmayı taahhüt ediyor.
Afrika turunun ilk durağı Fas'ta yaptığı çeşitli anlaşmalar ve bu yazıyı yazdığımız gün Kenya'da da yapacağı anlaşmalarla Afrika'daki nüfuz ve varlığını iyice güçlendiren Çin, esasen çoktandır dış enerji yatırım ve şirket ele geçirmelerde Afrika'ya özel bir önem veriyor; zira bugün Afrikalı petrol ülkeleri Çin'in petrol ihtiyacının yaklaşık yüzde 25'ini karşılıyorlar. 2004 yılında yüzde 20 olan Çin'in Afrika kaynaklı petrolü geçen yıl yüzde 25'e çıkmış bulunurken bu oranın önümüzdeki yıllarda daha da artması, 2010 yılında mesela yüzde 45'ler seviyesine çıkması bekleniyor. İşte bu yüzden Çin son yıllarda Afrika'daki ekonomik ve siyasi faaliyetlerini iyice hızlandırmış bulunuyor. Bunun sonucunda bugün Çin, Sudan'dan Çad'a, Libya'dan Nijerya'ya, Cezayir'den Gabon'a, Angola'dan Nijerya'ya kadar birçok Afrika ülkesinde hem petrol sahaları ve hem de çeşitli enerji şirketlerine sahip durumda. Çin, şirketleriyle, Angola'nın çıkardığı petrolün yüzde 25'ini, Sudan'ın çıkardığı petrolün yüzde 60'ını satın alıyor ve özellikle Sudan'daki ekonomik varlığıyla dikkatleri çekiyor. Bugün Sudan, Çin'in Afrika'daki yatırım şampiyonu; ülkede 10 bin civarında Çinli çalışıyor, iş yapıyor.
Çin, Afrika kıtasında enerji yatırımları ile öne çıkarken bu kıtayla olan ticaretini de 2000 yılından bu yana üç kat artırarak bugünkü 30 milyar dolar seviyesine başarıyla yükseltmiş bulunuyor. Çin ayrıca enerji kaynaklarının yanı sıra Afrika'nın muazzam maden potansiyelinden faydalanmayı da hiç ihmal etmiyor. Yaptığı anlaşmalarla bu kıtadan bakır, kobalt gibi değerli madenlerle pamuk ve kereste de ithal ediyor.
Diğer yandan, Çin, enerji ve maden yatırımlarına ilaveten ve bunlara paralel olarak Afrika'nın gelecek kuşaklarını da Çin'deki üniversitelerde eğiterek yatırımların insani boyutunu da ihmal etmiyor. Bugün Çin'de binlerce Afrikalı hem sivil ve hem de askeri eğitim alıyor. Kısacası, Çin, Afrika kıtasında her yönden hamle üstüne hamle yapıyor ve bunları yaparken Amerika başta olmak üzere bazı ülkeleri de çok rahatsız ediyor, çok yönlü bir politikayla bu yüzyılın enerji ve maden rekabetinde öne çıkmaya başlayan Afrika kıtasının birinci stratejik oyuncusu olarak kararlı bir şekilde sahnedeki yerini alıyor.