Antropoloji ve İklimbilimin Coğrafi Yönleri
James DeMeo, yaptığı araştırmalarda patrist kültürlere en çok kurak bölgelerde rastladı. Çölleşme faktörünün davranış üzerindeki rolünü belirlemek ve arkeolojik verileri sınamak üzere, kültürlerarası çalışmalarda yaygın olarak kullanlan Murdock'un Etnoğrafik Atlası'nı aldı ve buradaki toplumların her birine oluşturmuş olduğu matrist/patrist şemaya göre belli bir puan verdi. Daha sonra bu toplumların yerlerini harita üzerinde işaretledi. Çıkan sonuca Dünya Davranış Haritası adını verdi. Tahmin ettiği gibi çöl kuşakları patrizmin en yoğun olduğu bölgelerdi. Dünya Davranış Haritası, değerlendirmede kullanılan 15 farklı değişken ve bunlara bağlı jenital kesmeler, kundaklama gibi değişkenler tarafından da ayrıca desteklendi. Harita, açık bir şekilde patrizmin evrensel ve dağılımının rastgele olmadığını gösterdi. Dahası, en yoğun patrizmin sürekli bir kuşak dahilinde eski dünyanın kurak çöllerinde olduğunu görüldü. James DeMeo bu kuşağa "Sahara" ve "Asya" adlarını birleştirerek Saharasya adını verdi.
Arkeolojik verilere göre Saharasya MÖ 4000 yıllarına kadar yağışlı bir savana görünümündeydi. Yapılan arkeolojik çalışmalarda, çölleşmenin başladığı bu tarihe kadar, ne Saharasya'da, ne de dünyanın başka herhangi bir yerinde savaş, şiddet, sadizm ve gaddarlık belirtilerine rastlanmamıştır. Bu tarihten sonrasına ait buluntular ise savaş silahları, yerleşimlerde yokoluş tabakaları, büyük surlar, tapınaklar, erkek yöneticilere adanan devasa mezarlar, bebek kafatası deformasyonları, genellikle daha yaşlı erkeklerin mezarlarında bulunan törenle öldürülmüş kadın cesetleri, kesilmiş vücutların rastgele atıldığı toplu mezarlar ve çocukların kurban edilmesi, kast sistemi, kölelik, aşırı toplumsal hiyerarşi, çokeşlilik, cariyecilik. vs. ile ilgili bulgular gibi patrist kültürü yansıtan bluntulardır.
Patrist dönemin matrist dönemden sanat konusunda da belirgin farklılıkları vardır. Kadın, çocuk ve günlük hayat manzaraları ortadan kalkmıştır. Gerçekçi kadın heykelleri ve sanat eserleri soyut, gerçekdışı ve kaba bir hale gelmiş, daha önceki nazik özelliklerini kaybetmiş, ya da erkek tanrılar ve tanrı-krallarla yer değiştirerek tamamen ortadan kaybolmuştur. Genel olarak sanat eserlerinin kalitesi düşmüş, mimari stiller bozulmuş ve yerlerini daha sonraki anıtsal, savaşçı fallik motiflere bırakmışlardır.