Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Mayıs 2006       Mesaj #77
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Tevrat ve İncil Peygamberimizin Nübüvvetine Delildir

Geçmiş peygamberlerle birlikte, geçmiş mukaddes kitaplardan Tevrat ve İncil, Hâtem-i Enbiyâ’nın peygamberliğine birer delil ve şahittir. Tahrif edilmiş olmalarına rağmen, Hüseyin Cisrî gibi allâmeler, elimizdeki Tevrat ve İncil nüshalarında, bu mevzû ile alâkalı pek çok işaretler bulmuşlardır. Bunlardan sadece dört tanesini vermekle iktifâ edeceğiz:
1) “Onlar için kardeşleri arasından, senin gibi bir peygamber çıkaracağım ve sözlerimi onun ağzına koyacağım” (Kitab-ı Mukaddes, Tesniye Bâbı, Âyet: 18).
“Gerçek, Mûsa demiştir: “Rab size kardeşleriniz arasından benim gibi bir peygamber çıkaracak, her ne söylerse onu dinleyeceksiniz. Ve bütün peygamberler, Semuel (İsmail) ve sıra ile gelenler, hep söylenen bu günleri ilân ettiler” (Rasullerin İşleri, Bâb: 3, Âyet: 22).
“... ve Rabbin... Mûsa gibi bir peygamber daha İsrail’de çıkarmadı.” (Tesniye, Bâb: 34, Âyet: 12).
Kitab-ı Mukaddes’in Ahd-i Atik (Tevrat) ve Ahd-i Cedid (İncil) bölümlerinden alınan yukarıdaki âyetlerde:
a) Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İshak’ın soyundan gelen İsrail Oğulları’na Hz. Mûsa’nın “kardeşleriniz” şeklindeki hitabı, Hz. İshak’ın kardeşi Hz. İsmail’in soyuna, yani İsmail Oğulları’na işarettir. İsmail Oğulları’ndan gelecek olan peygamber ise ancak Hz. Muhammed (sav) olabilir; çünkü İsmail soyundan yalnızca Efendimiz (sav) gelmiştir. Hz. Yûşa ve Hz. İsa, Hz. İsmail’den değil, İsrail Oğulları’ndandır.
b) Hz. Mûsa, “benim gibi” sözüyle Peygamberimizi kasdetmektedir; çünkü, cihad, getirdiği kanun ve hükümler, koyduğu cezalar, cemaati arasında sözünün dinlenir olması.. gibi yirmi kadar hususta Hz. Mûsa’ya benzeyen, Hz. Yûşa ve İsa değil, Peygamberimiz Hz. Muhammed’dir (sav).
c) Hz. Mûsa gibi bir nebînin İsrail Oğulları’ndan bir daha çıkmayacağı açıkça ifade olunmaktadır.
d) “Sözlerimi ağzına koyacağım” ifadesi, Efendimizin ümmî olup, okuma-yazması bulunmadığı halde Allah’ın Kelâmı’nı kolayca hıfzedip insanlara okuyacağına işarettir.
2) “Rab, Sina’dan geldi ve onlara Sâir’den doğdu; Paran dağlarında parladı ve mukaddeslerin onbinleri içinden geldi. Onlar için sağında ateşli ferman vardı” (Tesniye, Bab: 33, Âyet: 2).
a) “Sina’dan gelme”, Hz. Mûsa’ya Tûr-ı Sîna’da ilâhî hükümlerin verilmesini; “Sâir’den doğma”, Hz. İsa’ya İncil’in verilmesini ve “Paran dağlarında parlama” ise, Efendimizin Mekke’de çıkacağını ifade eder. Paran, Arapça okunuşuyla Faran, Mekke’nin eski isimlerinden olduğu gibi, Kitab-ı Mukaddes’in Tekvin Bölümünde de Hz. İsmail’in Paran çölünde oturduğu anlatılmaktadır (Bâb: 21, Âyet: 21).
b) İçinden gelindiği belirtilen mukaddeslerle, Peygamberimizin her türlü ayıptan uzak bulunan Âli’ne, Ehl-i Beyt’ine ve Ashâbı’na işaret olunmaktadır.
c) “Sağda ateşli ferman”, İslâm Dini’nde Cihad’a işarettir.
3) “Taş, köşenin başı oldu... ve o, gözlerimizde şaşılacak iştir... Allah’ın melekûtu sizden alınacak ve O’nun meyvelerini yetiştirecek bir millete verilecek ve bu taşın üzerine düşen parçalanacak; o da kimin üzerine düşerse onu toz gibi dağıtacaktır” (Matta, Bâb: 21, Âyet: 42).
a) Yukarıdaki âyette geçen “köşe taşı” Hz. İsa (as) olamaz; çünkü, Hz. İsa ve getirdikleri altında parçalanma, toz gibi olma meydana gelmemiş, bu Peygamberimizle olmuştur. Zâten, hükmeden Hz. İsa değil, Efendimizdi (sav); hükmetmek için gelmediğini söyleyen de bizzat Hz. İsa’nın (as) kendisidir. (Yuhanna, Bâb: 12, Âyet: 47).
b) Buharî ve Müslîm’in rivâyetlerinde, Peygamberimiz (sav), kendisinin Peygamberlik binasının köşe taşı olduğunu bizzat ifade etmekte ve dolayısıyla köşe taşı konmakla, yani Peygamberimizle (sav) Peygamberlik tamamlanmış olmaktadır.
4) “Rab, size başka bir Faraklit verecektir; ta ki, daima sizinle beraber olsun” (Yuhanna, Bâb: 14, Âyet: 15).
“O, size her şeyi öğretecek ve size söylediğim her şeyi hatırınıza getirecektir.” (Yuhanna, Bâb: 14, Âyet: 26).
“Benim için o şehâdet edecektir...” (Yuhanna, Bâb: 15, Âyet: 26).
“Gitmezsem, Faraklit gelmez... ve O geldiği zaman günah, salâh ve hüküm için dünyayı ilzâm edecektir” (Yuhanna, Bâb: 15, Âyet: 7-8).
Yukarıdaki âyetlerde Faraklit olarak geçen kelimenin aslı Yunanca’da ‘Piriklitos’ olup, Arapça ‘Ahmed’ kelimesinin karşılığıdır. ‘Ahmed’, Efendimizin (sav) ismi olduğu gibi, Kur’ân-ı Kerim’de de O’nun İncil’de ‘Ahmed’ olarak geçtiği açıkça ifade edilir. Ve, burada sayılan bütün vasıflar sadece Efendimizde (sav) vardır. Kaldı ki, Efendimizin (sav) geleceğini ve vasıflarını açıkça anlatan pek çok İncil bugün elimizde mevcut değildir.