Arama

Medya Haber - Tek Mesaj #89

GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
1 Mayıs 2006       Mesaj #89
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Yüzlerce varil tarlalara aktı

Batman’da Kozluk-Şelmo sahasından petrol naklinde kullanılan boruların delinmesi nedeniyle yüzlerce varil ham petrol, buğday ve mercimek tarlalarına aktı.
BOTAŞ’ın Batman Bıçakçı Köyü yakınlarından geçen hattındaki boruların delinmesi sonucu çıkan petrol, tarlalalara akmaya başladı. Ham petrol ekili alanları geçerek derelere kadar ulaştı.
Yaklaşık 2 milyon YTL’lik petrolü motopomlarla tankerlere dolduran BOTAŞ ekipleri, gün boyu petrolün akışını engelleyemedi. Çalışmalar sırasında Batman-Diyarbakır yolu bir süre trafiğe kapatıldı.
Tarlalardaki petrol tahliyesinin iki gün sürmesi bekleniyor. Yetkililer, hattaki delinmenin çürümeden kaynaklandığını açıkladı.
Tarla sahipleri ise, zararlarının karşılanması için BOTAŞ’tan davacı olacak.




18 PKK’lı dağdan nasıl indirildi?

Batman Valisi ve Jandarma Komutanı'nın özel çalışmalarıyla 18 terör örgütü üyesi, Kuzey Irak'taki terör kamplarından gizlice evlerine getirildi.

ANKARA’da "af tartışmaları" yaşanırken Batman’dan "çok özel bir bilgi" geliyor. Bu defa dağlardan gelen kan ve gözyaşı haberi değil.

Haber şu:

Terör örgütü üyesi 18 PKK’lı, Vali ve Jandarma Komutanı’nın özel çalışmalarıyla Kuzey Irak’taki terör kamplarından gizlice evlerine getiriliyor.

Nasıl mı?

İşte dağlardaki en insani operasyon:

İstihbarat birimleri Kuzey Irak’ta bazı terörist kamplarından bilgi alıyor. Dağa çıkıp kamplara katılanların isimleri Batman Jandarma’ya iletiliyor. Aynı şekilde Batman Jandarma Komutanlığı da evinden kaçıp dağlara giden, kaybolan PKK’lıların isimlerini bu listeyle karşılaştırıyor. Olay Vali’ye aktarılıyor. Vali ve Jandarma Komutanı bir karar alıyorlar.

Karar şu:

"Aileleri ikna etmek".

BİZE GÜVENİN

Jandarma Komutanı bizzat evlere gidiyor. Tek tek anne babalarla konuşuyor. Bu konuşmalar, ikna çalışmaları, günlerce, kimisinde aylarca sürüyor. Komutan "asker sözü" diyor ve ekliyor:

"Bir şey olmayacak. Burunları kanamayacak. Afişe olmayacaklar. Bize güvenin."

Vali "İş bulabiliriz" diyor...

Sonunda yavaş yavaş aileler ikna olmaya başlıyor. Önce iki genç kızın Kuzey Irak’taki kamplarda olduğu bildiriliyor. İkna olan aile evladına haber gönderiyor.

"Söz aldık gelin" diyor. Aracılar birkaç kez dağlarda buluşuyor. Sonunda iki genç kız silahı bırakıp, gizlice evine dönüyor. Tam bir gizlilik var. Afişe edilmiyorlar. Sözler tutuluyor.

İŞ VERİLİYOR

Komutan sonra diğer evlere gidiyor. Yine sözler veriliyor. Ve ikna operasyonu sürüyor. Annesinden babasından haber alan çocuklar verilen söze güvenip silah bırakıyorlar. Dağlardan, kamplardan dönüyorlar. Bugüne kadar tam 18 PKK’lı ölümün, dehşetin tuzağından çekilip çıkartılmış. İş veriliyor. Ve en önemlisi kimse bir şey bilmiyor.

Dün Batman Valisi Haluk İmga’yla konuşuyorum.

AF YETMİYOR

Aynen şöyle diyor:

Yalnızca af çıkartmakla bu iş olmaz. İnsani ikna metodu gerekir. Yüz yüze, göz göze konuşmak gerekir. Aylarca süren bir ikna operasyonu bu. Komutanımız bizzat ev ev dolaştı. Bugüne kadar bu yöntemle 18 genci kazandık. Hálá devam ediyoruz. Afişe etmeden onları sessizce hayata döndürüyoruz. İş sahibi oluyorlar.

Sürekli olarak kan ve gözyaşı haberleri aldığımız dağlardan gelen bu haber beni çok etkiledi. Valiyi de, komutanı da kutlamak gerek.

Grup konuşmasına ’Çankaya’ okuması

RESEPSİYONDA TBMM Başkanı Arınç’a sordum:

23 Nisan konuşmanız sanki bir cumhurbaşkanlığına adaylık konuşmasına benzedi.

Arınç kısa bir süre baktı. Ve "Sessizlik" dedi.

Eğer Tayyip Erdoğan Köşk’e aday olmazsa, ben buna "Arınç’ın Çankaya sessizliği" diyorum.

Erdoğan’a gelince;

Yaptığım bütün temaslar Başbakan’ın Köşk’e çıkacağını söylüyor. Rotası Çankaya olarak gözüküyor. Erdoğan cumhurbaşkanı, Gül başbakan formülünün AKP kulislerindeki gerekçesi ise şöyle özetleniyor:

Türkiye yıllardır cumhurbaşkanı-başbakan çekişmesi yaşadı. Artık "dostların yönetimi" başlasın. Zirvede kavga olmadan Türkiye’nin önü açılsın. Erdoğan’ın son grup konuşması böyle bir gözlükten okunduğunda Çankaya rotasının izleri ortaya çıkıyor.

06.45’e gelmedi

DIŞİŞLERİ Bakanı Abdullah Gül ABD Dışişleri Bakan’ı Rice’a şöyle diyor:

- Filistin sorununda lütfen daha hassas olunuz. HAMAS’ı iterek, onun üzerinden ambargo uygulayarak hem Filistin halkını hem de HAMAS’ı teröre itiyorsunuz.

Rice: Ne öneriyorsunuz Sayın Gül?

Gül: Bakın Gazze’de ekmek karneye bağlandı. İnsanlar açlık çekiyor. Bu konuda bir şeyler yapmalıyız.

Rice: Somut olarak ne olabilir?

Gül:
Biliyorsunuz bizim TOBB, Erez projesi kapsamında oraya büyük bir yatırım başlatıyor. 3 milyar dolara yakın bir kaynak bulundu. Bu kaynağı açın. TOBB Başkanımız size bu durumu anlatsın. İsrail ve Filistin bu konuda ortak çalışıyor.

Rice: İsrail evet diyorsa tamamdır.

Ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül aynı gece saat 21.30’da TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu’nu arıyor:

Sayın Bakan Rice sizi yarın 06.45’te Hilton’da kabul edecek. Ben ilettim. Gerekenleri de söyledim.

Ertesi sabah TOBB Başkanı 06.30’da Hilton’a gidiyor. Ancak görüşme gerçekleşemiyor.

Belki de Rice bir "sözle kendisini bağlamak" istemiyor.

Evet bu gelişme önemlidir. Çünkü hükümet Filistin’e yapılan muamelenin bütün Müslüman coğrafyasında ciddi bir sancı yaratacağını söylüyor. Ve bu olaydan anlıyorum ki, Gül’ün ABD Dışişleri Bakanı Rice’a verdiği PKK mesajının ötesinde asıl mesaj şu:

Eğer Filistin’e ambargo uygularsanız. Artık Müslüman coğrafyasında bir "haçlı saldırısı var" psikolojisi başlatırsınız. Bunu yapmayın. Bu yarın İran konusunda da karşınıza çıkar. Filistin halkına HAMAS yüzünden ceza vermeyin, şefkatli davranın.

Umarım ABD Ankara’dan gelen bu önemli uyarıyı ciddiye alır. Yoksa Irak konusunda da, İran krizinde de özellikle Müslüman coğrafyasında çok ciddi bir inandırıcılık sorunu yaşar...

Bu iş iki ayrı devlete gidiyor

KKTC Dışişleri Bakanı Serdar Denktaş çok özel bir konferans için Ankara’daydı.

Sordum:

Siz açılım yaptınız ama bir şey çıkmadı. Hálá KKTC’ye izolasyon sürüyor. Bir hayal kırıklığı mı var?

Cevap:

Tam bir hayal kırıklığı içindeyiz. Vatandaşa bir cevap veremiyoruz. Cumhurbaşkanı Sayın Mehmet Ali Talat bana ’Bu iş iki ayrı devlete gidiyor’ dedi.

Yani başa mı döndük?

Toprak tavizi de olsa artık iki ayrı devlete doğru gidiyor.

Cumhurbaşkanı Sayın Talat umudunu yitirdi mi?

Dedim ya, bana böyle dedi. O da çok kırgın.

Evet, bunca mücadele, bunca açılım. Türkiye ve KKTC dünyaya verdiği sözleri tuttu. Ama dünya sözünü tutmuyor. Çok istekli olan Cumhurbaşkanı Talat AB kapısında hayal kırıklığı yaşıyor.

’Örgüt yöneten’ denirse, affa girecekler

TERÖRLE Mücadele Yasası’ndaki "af tartışması" çok önemli bir gerçeği ortaya çıkardı. Aslında söz konusu af indirimi zaten Türk Ceza Yasası’nda varmış. Hem de bütün detaylarıyla 221’inci maddede yer almış. Yani Terörle Mücadele Yasası çıkmasa da örgüt kurucuları, yöneticileri bu aftan yararlanabiliyor. Bu durumda çete liderleri ya da "mafya liderleri" de bu fırsatı yakalıyor. Merak ettim sordum.

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Metin Feyzioğlu açıkça söyledi:

TMY’nin 6’ncı maddesi malumun ilamıdır. Çünkü aynı madde zaten Ceza Yasası’nda var.

Peki bu maddeye göre örneğin çete kurmaktan yargılananlar, yani mafya babaları aftan faydalanabilir mi?

Evet. Yararlanma ihtimalleri var. Dosyalarına bakıp söyleyebiliriz. Ama yasa bu yolu açıyor. Örgütü yönetenlerin bu kapsama alınması çok yanlış. Düzeltilmeli.

Evet, işte gerçek. İşte yeni bir tartışma. Acaba "babalar" bu aftan yararlanabilecek mi? Çakıcı ya da Peker, hangisi olursa.