Arama


asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
23 Haziran 2008       Mesaj #3
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Nefse neler söylemeliyiz?

Nefse şunlar söylenebilir:
- Ey nefsim, yaptığın bütün işler kendi zararınadır. Niçin nasihat dinlemiyorsun?
- Benim kâr ve zararım nedir?
- Sen bir tüccarsın, kârın ebedî saadet, zararın ise ebedî felaket... Sermayen ise ömründür. Ebedî saadet ömür sermayesi ile kazanılır. Ömür tükenince ticaret kesilir. Şu anda ölmüş olsaydın, sâlih amel işleyebilmek için dünyaya geri gelmek iste mez miydin?
- Elbette isterdim.
- Farzet ki öldün, bir günlüğüne dünyaya geldin. Uzun vadeli işe girmen akıl kârı mıdır?'Bir günde ne yapabilirsen yap!
- Her günü nasıl karşılamalıyım?
- Allah bana bugün de mühlet verdi, diye hareket etmelisin!
- Allah rahimdir, afvedebilir. Fazla çalışmak hoşuma gitmiyor.
- Ey nefsim, afvolurum ümid ve temennisiyle kendini avutma! Afva uğramazsan hâlin nice olur? Sonra afva uğramakherkese nasîb olur mu? Afva müstehak olmanın da şartı vardır.
- O halde ne yapmalıyım?
- Ölümle seni terkeden her şeyi terk et! Dünyada ne kadar sıkıntı çekilirse, âhırette o kadar rahatlık var demektir.
- Ben sıkıntıya gelemem.
- Ey nefsim farzet ki hasta oldun, meselâ şeker hastası.. Kendisine itimat ettiğimiz Gazetemizin mütehassıs doktoru, senin çok sevdiğin tatlıları, balı, baklavayı, sana yasak etse, faydalı olur diye acı ilâçlar verse, hastalığın iyi oluncaya kadar, uzun müddet sevdiğin tatlıları bırakıp acı ilâçları içmeğe devam eder misin?
- Kim etmez?
- Farzet ki, dostlarının yanına gitmek, sevdiklerine kavuşmak için uzun bir yolculuğa çıktın. Varacağın yerde, istirahat edeceğini, gayet rahat olacağını umduğun için yol meşakkatlerine, güç sıkıntılara ister istemez katlanmaz mısın?
- Elbette katlanırım.
- İşte sen bir yolcusun. Varacağın yer âhırettir. Yolcu, yol meşakkatlerine katlanmak mecburiyetindedir. Şayet yoldaki sıkıntılara katlanmayıp, rahat edeyim diye yola devam etmezse ne olur?
- Yolda kalır, sevdiklerine kavuşamaz, helak olur.
- O halde ba'zı sıkıntılara katlanmak lâzımdır. Bu sıkıntılar görünüşte çok acı ise de, bunların birer nimet olduğunu unutmamalıdır. Nasıl şeker, şeker hastası için bir zehir ise, dünya tamahı da şekerle kaplanmış bir zehirdir.
- Ya'ni mal toplamayalım mı? Şirketin Müdürü olacaktım vaz mı geçeyim?
- Hayır, malın kendisi değil, mala muhabbet kötülenmiştir. Mal, Allahü teâlânın verdiği bir ni'mettir. Ahıreti kazanmak mal ile olur. Bir çok dini vazife mal ile olur. Sıhhat ve namus mal ile korunur. Mal, helâl yolda kullanılırsa, dünyalık değil, âhıretlik olur. Dine hizmet niyyetiyle dünyaya çalışanlar, âhıreti kazanmış olurlar.
- Sapıklarla mücadele etsem çok sevâb alır mıyım?
- Hayır, onların hatası sana zarar vermez. Bunca kendi kusurun varken, elin hatâlarını, araştırma!
- Ben çok merhametliyim, bu sapıkların Cehenneme gitme­ sini istemiyorum. Ne pahasına olursa olusn onlarla mücadele etmek istiyorum.
- Üstünde akrep olan bir kimse, o akrebi üstünden atmağa, onu öldürmeğe çalışmayıp da, başkasının yüzüne konan sinekleri kovalamağa çalışması ahmaklık değil mi?
- Evet
- O halde her biri zehirli akrepten daha fena olan bir çok kötü huyun mevcutken başkaları ile mücadele etmen uygun olur mu?
- Olmaz, ama sapıkların sapıklığını kim bildirecek?
- Bu işi ancak âlimler yapar. Bu âlimlerin sayısız kitapları mevcut, bunların yayılmasına hizmet etmekle emr-i ma'ruf vazifesi yapılmış olur. Yoksa herkes önüne geleni tenkid etmekle hizmet etmiş olamaz.
Kaynak: Bir Bilene Soralım, Cilt 3, İhlas Yayınları

Nefsimizi nasıl temizleriz?
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Nefs-i emmare, dine inanmaz. Bunun için nefsi tezkiye etmek, kötülüklerden temizlemek ve faziletlerle doldurmak gerekir. Şems suresinde, (Nefsini tezkiye eden kurtuldu. Nefsini, günahta, cehalette, dalalette bırakan zarar etti) buyuruldu. Bekara suresinin (Kalblerinde hastalık vardır)
âyet-i kerimesi ile bildirilen hastalık, tedavi edilmedikçe, hakiki iman ele geçmez. Kalbi hasta olanın imanı, imanın suretidir. Nefsini temizleyen hakiki imana kavuşur. Yunus suresinin, (Allahü teâlânın evliyası için azap korkusu, nimetlere kavuşmamak üzüntüsü yoktur) mealindeki âyet-i kerimesindeki müjde, hakiki imana kavuşanlar içindir.
Herkesin nefsi, baş olmak sevdasındadır. Başkasının emri altına girmeyi asla istemez. Nefsin bu arzusu ilah olmak, herkesin kendine tapınmasını istemek demektir. Allah’a ortak olmak ister. Daha da ileri giderek bizzat ilah olmak ister. Hadis-i kudside, Allahü teâlâ, (Nefsine düşmanlık et, çünkü nefsin, benim düşmanımdır) buyuruyor. Demek ki nefsin isteklerine boyun eğmek, Allahü teâlânın bu düşmanına yardım etmek olur. Bu ise ne korkunç bir afettir. Dinin bütün emir ve yasakları nefsi ezmek, taşkınca isteklerini önlemek içindir. Dine uyuldukça nefsin istekleri azalır. Nefs, temizlenmedikçe, üstünlük sevdasından vazgeçmez.
Nefsi temizlemek için en tesirli ilaç, kelime-i tevhidi söylemektir. Dışarıdan gelen kötü istekler, şeytandan gelmiş olmakla beraber, geçici hastalıktır. Küçük bir ilaç ile kolayca giderilebilir. Bir âyet-i kerime meali:
(Şeytanın aldatması elbette zayıftır.) [Nisa 76]

Nefsi kötülüklerden temizlemelidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(En üstün cihad, nefs ile yapılan cihaddır.) [İ.Neccar]

Muhammed Masum hazretleri buyuruyor ki:
Gençlik, ömrün en kıymetli zamanıdır. İnsanın sıhhatli, kuvvetli olduğu zamandır. Bu zaman, her gün geçiyor, azalıyor, ihtiyarlık yaklaşıyor. Yazıklar olsun ki, en şerefli, en lüzumlu iş olan, marifetullahı kazanmayı, hayal olan ömrün sonuna bırakıyoruz. En şerefli olan zamanlarını, en zararlı, en kötü şey olan nefsin arzularına kavuşmak için sarf ediyoruz. Peygamber efendimiz, (Yarın yaparım diyen, aldandı) buyurdu. Allahü teâlâ, insanları ve cinleri marifetullaha ve Allahü teâlânın rızasına, sevgisine kavuşmak için yarattı. Nefslerimizin arzuları peşinde koşan bizler, ne zaman aklımızı başımıza toplayacağız? İnsanın, Allahü teâlânın marifetine kavuşmasına mani olan en kuvvetli düşman nefsin arzularıdır. Bu arzular bitip tükenmez. Hepsi de çok zararlıdır. Maksudun, mabudundur buyuruluyor. Maksadın, arzun ne ise, ilahın odur. (Nefslerinin arzularını ilah edinenler) âyet-i kerimesi, bunun vesikasıdır.
[Marifetullah, Allahü teâlânın zatını ve sıfatlarını tanımaktır. Zatını tanımak, anlaşılmayacağını anlamaktır.]
Nefse uymaktan kurtulmak, dünya nimetlerinin en büyüğüdür. Çünkü nefs, Allahü teâlâ ile kul arasında en büyük perdedir. (Ebu Bekr Tamsitani)

İbadetlerin en kıymetlisi, nefse uymamaktır. (Sehl bin Abdullah Tüsteri)

Her işte, nefsin arzularına uymak, nefse tapınmak olur. Nefsine uyan, küfre girebilir veya haram işlemeye başlar. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Hasislik, nefse uymak ve kendini beğenmek felakete sürükler.) [Taberani]

(Akıllılık alameti, nefse hakim olmak ve öldükten sonra gerekenleri hazırlamaktır. Ahmaklık alameti, nefse uyup, Allah’tan af ve merhamet beklemektir.)
[Tirmizi]

Tefsir-i
Azizi’de buyuruluyor ki:
Allahü teâlânın merhameti sonsuz olduğundan, nefsin felakete sürüklenmesine mani olmak istedi. Hem nefsin arzularına uymayı sınırlayan, hem de nefsi temizleyip emmarelikten yani aşırı, taşkın olmaktan kurtaran emirler ve yasaklar gönderdi. Bir insan, işlerini yaparken, İslam dinine uyarsa, nefsi emmarelikten kurtulup mutmainne olur. Bu zaman şehveti ve gadabı faydalı olarak çalıştırır. Bu bakımdan nefse uymak, tatlı gelir. Dine uymak ise, bu arzuları frenlediği için acı, zor gelir. Akl-ı selim sahibi olan, nefsine uymaz. İslam dinine uyar. Aklı dinlemeyen kimse ise, nefsine uyar.

Şerefüddin Ahmed bin Yahya Müniri
hazretleri buyuruyor ki:
İslamiyet, nefsin arzusu olan şehvet ve gadabın yok edilmesini değil, her ikisine hakim olup, dine uygun kullanılmasını emreder. Süvarinin atını ve avcının köpeğini yok etmesi değil, bunları terbiye ederek, kendilerinden faydalanması gerektiği gibidir. Yani, şehvet ve gadab, avcının köpeği ve süvarinin atı gibidir. Bu ikisi olmadıkça, ahiret nimetleri avlanamaz. Fakat, bunlardan faydalanmak için, terbiye ederek, dine uygun kullanılmaları gerekir. Riyazet, bu iki sıfatı yok etmek için değil, terbiye edip dine uymalarını sağlamak içindir.
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....