Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Haziran 2008       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Öğrenme ve Öğretme Kuramları

Öğrenme ve öğretme kuramlarının açıklamasını yapmadan önce günlük yaşantımızda bir hayli kullandığımız çeşitli kavramların açıklamasını yapalım.

Eğitim
; bireyin içinde yaşadığı toplumda yeteneğini, tutumlarını ve olumlu değerdeki diğer davranış biçimlerini geliştirdiği süreçler toplamıdır. Bireyin davranışında, kendi yaşantısı yoluyla ve amaçlı olarak istendik değişme meydana getirme sürecidir. Bir diğer tanıma göre eğitim; insanın doğuştan kazandığı gizil güçlerin ve yeteneklerin açığa çıkarılmasına, onun daha güçlü, daha olgun, yaratıcı ve yapıcı bir varlık olarak gelişme ve büyümesine hizmet eden bir süreç olarak tanımlanmıştır. Yine bir diğer tanıma göre eğitim; bireyin içinde yaşadığı çevre ile etkileşimi sonucu elde ettiği kalıcı izlenimlerin (öğrenme) sahip olduğu gizil güçlere işlerlik kazandırma (yetenek ve davranış geliştirme, kişilik oluşturma) sürecidir. Eğitim kavramı üzerinde buraya kadar yapılan tanımların hemen hemen tamamında, eğitimin bir süreç olduğu ve bireye sürekli yeni bir şeyler kazandırmayı hedeflediği vurgulanmaktadır. Ayrıca eğitimin, bireyin sahip olduğu gizil güçlere işlerlik kazandırarak, onların gelişmesini sağladığı belirtilmektedir.
Öğretim
; bireyin yaşam boyu süren eğitiminin; okulda, planlı ve programlı olarak yürütülen kısmı bireyin öğrenimini oluşturur. Öğretim, öğrenmenin gerçekleşmesi ve bireyde istenen davranışların gelişmesi için uygulanan süreçlerin tümüdür.
Öğrenme
; birey ile çevresi arasındaki karşılıklı etkileşimle oluşan kalıcı izlenimli yaşantı ürünlerinin bireyde oluşturduğu davranış değişimini ifade etmektedir.
Öğretme
; öğrenmenin kılavuzlanması ve sağlanması veya belirlenmiş özel hedeflere ulaşmak için gerekli bir seri öğrenme görevinin planlanması, organizasyonu ve uygulanmasıdır. İletişim; iki öğe arası etkileme olgusunun ifade eden karmaşık ve çok boyutlu bir kavramdır.
Sistem
; belirli bir amacı gerçekleştirmek üzere eğitim öğelerinin birbirleriyle etkileşim durumunda bir bütün oluşturacak şekilde organize edilmesi haline denir.
Süreç
; zaman içinde sürekli değişim gösteren herhangi bir olay, oluşum veya hareketi ifade etmektedir.

Eğitim-Öğretim Kavramlarının Karşılaştırılması
Bu iki sözcük çoğu zaman yanlış olarak birbirleri yerine kullanılmakta ve anlamları birbirine karıştırılmaktadır. Oysa bireyin yaşam boyu süren eğitiminin; okulda, planlı ve programlı olarak yürütülen kısmı bireyin öğrenimini oluşturur. Bu, birey açısından dile getirildiğinde öğrenim olur. Bu açıdan yaklaşıldığında öğrenim, genişliği olan eğitim kavramının alt kesimlerinden biridir. Başka bir deyimle eğitimin içeriğinin bu dilimi, önemli bir dilimdir. Önemlidir, zira öğretim sağlamak için devlet büyük parasal yatırım yapmakta, birey yaşamının önemli çağlarını öğretimde geçirmekte ve sonuç olarak topluma katkıda bulunacak psikolojik, sosyal ve ekonomik güvencesi olan kişilerin yetişmesi beklenmektedir. Eğitim ise, zaman ve mekân yönünden kapsamlı, sürekli ve çok boyutludur. Öğretimde zaman ve mekân kadar öğretmenin, velinin, öğrencinin beklentileri de önem taşır. Eğitimde, bilgi dahil her türlü yaşantı üzerinde durulur; bu yaşantılar rastlantısal olabilir. Rastlantısal yaşantılar ise eğitsel olabilir fakat olmayabilir de. Öğretim ise güdümlüdür, planlıdır, programlıdır, desteklidir. Öğretimde öğrencinin öğretmen ile ve onun sağladığı ortamla etkileşimi önem taşır ve bütün öğrenme yaşantılarının eğitsel olması esastır. Eğitim de öğretim de süregeldiği toplumun sosyal, kültürel ve ekonomik olgularından etkilenir. Her ikisi de yerel, ulusal ve uluslararası özellik taşır; yerel özellik taşır; zira, birey etkileşim halinde bulunduğu çevrede eğitim görmektedir. Ulusaldır; zira ulusal bütünlüğü, kalkınmayı ve hedefler. Uluslararası yönleri vardır; zira eğitimde yapılan araştırmalar, geliştirmeler, izlenen yöntemler, evrim karşılıklı olarak incelenir. Bu incelemeler sonucunda, her ulus eğitimde nerede bulunduğunu anlar. Öğretim süreçleri üzerinde araştırma yapan eğitimciler, genellikle, eğitime yapılan yatırımları hak etmeyi ön plana alırlar. Zira öğretim yoluyla ne kadar olumlu davranış değiştirilirse, birey o kadar güvenceye kavuşacaktır. Bu yönden, eğitimde öğretmen niteliği büyük önem taşır ve eğitim araştırmalarının büyük bir kesimi, öğretimin geliştirilmesi üzerine yapılır. Öğretim, öğrenmenin gerçekleşmesi ve bireyde istenen davranışların gelişmesi için uygulanan süreçlerin tümüdür. Öğretmenin, öğreteceği alanda ya da alanlarda, bilgi sahibi olması ve eğitim alanında da kuramsal ve uygulamalı olarak yetişmesi gerekir. Öğretimin etkinlikle sürdürülmesi için öğretmenin nitelikleri geliştirilir; dengeli bir program, yöntem zenginliği, sağlıklı birey-toplum etkileşimi ve okul-toplum etkileşimi üzerinde durulur. Uygulanan çeşitli yöntemlerle öğrenci, etkinliğe yöneltilir. Öğretimde öğrenci etkinliğinin, bireyin ve toplumun ihtiyaçlarını karşılayacak, eğitimin amaç ve felsefesini, kapsamca süreçlerini, araç ve sonuçlarını kapsayacak bir şekilde, özet olarak bir eğitim kurumunun bütününü ilgilendiren bir yaklaşımla ele alınması gerekir. Tutarlı ve anlamlı yaşantılara aktif anlamda yer veren bir öğretim anlayışında öğrenmenin gerçekleştirilmesi önem taşır. Çeşitli öğrenme teorilerini irdeleyen kitabında, Hilgard (1956) öğrenmenin gerçekleştirilmesi için öğretimde dikkat edilmesi gereken noktaları şöyle belirlemektedir:
1. Öğretirken öğrencinin kavrama gücünü göz önünde bulundurmak gerekir.
2. Uyarılan bir insan (motivasyon) uyarılmayana göre daha kolay öğrenir.

3. Uyarımın (motivasyon) ölçülü olmasına çok dikkat etmek gerekir.

4. Ödüllendirme ile kontrol edilen öğrenme genellikle, ceza ile kontrol edilen öğrenmeye oranla daha etkin olur.

5. Bireyin içinden gelen uyarım, dışından empoze edilen uyarıma oranla daha etkili öğretim sağlar.

6. Öğretimde esas olan başarıdır.

7. Bireylerin, kendileri için gerçekçi olan amaçları saptamaları hususunda yetişmeleri gerekir.

8. Öğrenmede geçmiş yaşantıların önemli bir yeri vardır.

9. Bireyin öğretime aktif olarak katılması, pasif alıcılığa tercih edilir.

10. Öğrenciye göre anlamlı olan konular, anlamsız ve anlaşılması güç olan konulara oranla daha kolay öğrenilir.

11. Becerilerin iyi öğrenilmesinde tekrarlanan alıştırmaların yerini hiçbir şey tutamaz.

12. Bireyin çalışma alışkanlıkları öğrenmeye yardım eder.
13. Öğrenci öğrenme yaşantıları arasındaki ilişkileri bizzat bulur ve ilişkileri gerekli durumlara uygulama deneyimi kazanırsa, öğrendiği şeyleri başka konulara transfer etmesi kolaylaşır.
14. Uzun süre hatırlanması istenen konuları sabitleştirmek için, ayrı zamanlarda ara sıra yapılan hatırlamalar yararlı olmaktadır.
Yukarıdaki öneriler, öğrenimin etkinliği için gerekli koşulları dile getirmektedir. Bu öneriler incelendiğinde, öğretim mesleğinin ve öğretim süreçlerinin geliştirilmesinin amaçlandığı görülür. Bu ise, ilk planda öğretim süreçleri konusunda objektif bulguları izleyen ve uygulayan öğretmen ile öğrenmek üzere sürece katılan öğrenci boyutunun etkileşim halinde bulunduğu okul yaşantılarının geliştirilmesi anlamına gelir.

Teknoloji Nedir?
Teknoloji eğitim yoluyla kazanılmış yeteneklerin işe koşulmasıyla, doğaya (çevreye) egemen olmak için gerekli işlevsel yapılar oluşturma sürecidir. Bir başka değişle, teknoloji yapmaktır. Etkili ve verimle yapma yolları uğraşısıdır. Teknoloji bir denetim sürecidir. Teknoloji insan yaşamının daha etken duruma gelmesinde önemli rol oynamaktadır. İnsanın doğal ve sosyal çevresine egemen olma yönünde gösterdiği çabalarda başvurduğu temel araçtır. Teknoloji en genel anlamda kazanılmış yeteneklerin işe koşulmasıyla doğaya egemen olmak için gerekli işlevsel yapılar olarak ifade edilebilir. Teknoloji insanoğlunun eğitim yoluyla kazandığı bilgi ve becerilerden daha etkin, daha verimli biçimde yararlanabilmesinde, onları daha sistemli ve bilinçli olarak uygulayabilmesinde yardımcı olmuştur. Teknoloji insanoğlunun mükemmelleştirilmesi, kültürlenmesi ve geliştirilmesi, doğaya ve çevresine karşı etken ve nüfuzlu, egemen bir unsur haline gelmesinde etken olmuştur.
Teknoloji;
  • Nesne (ürün)
  • Süreç (üretim)
  • Bilgi
  • Amaç (plan, niyet, hedef)
  • Anlam
unsurlarından oluşmaktadır.

Bilim Nedir?
Tanım olarak bilimin tek bir tanımı yoktur. Daha doğrusu bilim tek bir tanımla sınırlandırılamaz. Böylece, bilimin de çeşitli tanımları yapıla gelmiştir. Bunlar arasında; “… nesnel sağlamlığı olan bilgiler bütünü”, “neden-sonuç ilişkilerinin ifade edildiği sistematik bilgiler birikimi”, “insanoğlunun biriktirdiği, kaydedilmiş sistematik bilgi” biçiminde değişik tanımlara rastlanmaktadır. Bilim bilmektir, bilme uğraşısıdır. Bilimin, ürün olarak; kanıtlanmış düzenli bilgi, yöntem olarak da; bu tür bilgi elde etmek için izlenen yol şeklinde algılanması olağan sayılmıştır. Bilim, ürün olarak ele alındığında, sistematik bilgilerin birikimi, nesnel sağlamlığı olan bilgiler bütünü, insanoğlunun biriktirdiği kaydedilmiş olan sistematik bilgi, kanıtlanmış ve sistemli hale getirilmiş bilgiler biçiminde tanımlanmaktadır. Bilimin üç temel işlemi (fonksiyonu) vardır. Bunlar; anlama, açıklama ve kontroldür. Bu işlevler, bütünü ile insanoğlunun kendisi ve çevresini tanıyarak etkileyebilme isteğinin karşılanabilmesine yöneliktir. Bilimin değişmez bir tanımı üzerinde anlaşma sağlanmaya çalışmak yerine, onu “geçerliliği kabul edilmiş sistemli bilgiler bütünü” olarak tanımlamakla yetinilebilir. Şu kadar ki, bilim bir üründür. Bilime dayalı problem çözmenin en belirgin özelliği çözümün genel, güvenilir ve insanlarca bilinen en geçerli verilere dayalı olmasıdır. Bu yaklaşımda temel bilgi, tüm insanlığın ortak ürünü olan bilimdir. Bu bilgi ise, ortaklaşa benimsenen ölçütlere göre gözlenebilir verilerden elde edilir. Böylece belli bir eğitim önerisinin kimden geldiği değil, bilimsel olarak temellendirildiği önem kazanır. Çağdaş toplum düzenlerinde, bilimin her zaman saygın bir yeri olmuştur. Bilimsel yöntem, olgusal nitelikli problem çözmenin, bilim üretmenin bilinen ve belli süreçleri olan, en güvenilir yolu olarak kabul edilir. Bilim gibi bilimsel yöntem de çeşitli biçimlerde tanımlanabilir. Bilim kavramı birlikte düşünüldüğünde, bilimsel yöntem “bilim üretmenin yolu”, “bilimin süreç yönü”, “kanıtlanmış bilgi elde etmek için izlenen yol”, “uygulandığında bilime katkı getirmiş ve getireceğine güvenilen süreçler ya da daha genel bir anlatımla “problem çözmek için izlenen düzenli yol” şeklinde algılanabilir. Bilimsel yöntemin, tüm bilim alanlarında ve problem durumlarında geçerli bir yöntem olup olmadığı, uzun süre tartışma konusu olmuş ve yer yer de bu tartışmalar sürmektedir. Bilimsel yöntemin evrenselliğini savunan düşünürler, onun genel esprisini dikkate almakta ve insan zihninin bulabildiği en uygun bir yaklaşım olduğunda birleşmektedir. Bilimsel yöntemin, öteki problem çözme yaklaşımlarına olan en belirgin üstünlüğü, yanlışlamaya çalışarak destek arama aşamasının varlığıdır. Öteki yaklaşımlarda, çözüm kestirisi yapıldıktan sonra, doğrulanmış gibi daha doğrusu, ayrıca bir doğrulama gereği duymadan, uygulamaya geçilmektir. Yapılan her kestirimin doğru olması nasıl beklenemezse, bu tür bir yaklaşımla doğru çözümlere ulaşılması da normal bir beklenti olamaz. Bilimsel yolun izlenmediği durumlarda, problem çözme çabalarının, bir tür “yaz-boz”culuktan öte gitmediğine dikkatli her gözlemci tanık olmuştur. Karar vericilerin değişmesi ile birlikte değişen pek çok politikanın özünde bu tür geleneksel yaklaşımlar vardır. Çağdaş toplumun en belirgin özelliği bilim ve teknolojidir. Bu nedenle bilim ve teknoloji çağdaş toplum kültürünün de organik bir parçası durumundadır.