Arama


sahillerindostu - avatarı
sahillerindostu
Ziyaretçi
26 Haziran 2008       Mesaj #6
sahillerindostu - avatarı
Ziyaretçi

Yaşama Kültürü


Kazdağı savaşı…
Güre’deyim…
Akçay’la Altınoluk arasında, Kazdağı’nın (İda Dağı) böğründe…
Gerçekten varsa, sanırım cennet böyle bir yerdir.
Arabistan çöllerinde bunun düşü bile kurulamaz. Oralarda yaşayanların böyle bir düşü kurmaya imgelemleri yetmez.
Zeus gerdeğe girmek için bütün Ege’de burayı seçmişmiş…
Troya kralı Priamos, bilicilerin tüm ülkesinin çöküşüne neden olacağını söyledikleri oğlu Paris’i buraya bırakmışmış. Öldürmeye kıyamamış öz oğlunu… Belki kaz çobanlığıyla yaşamını sürdürebilir umuduyla… Ancak bilicilerin dedikleri olmuş da Akalar saldırmışlar Anadolumuza… Emperyalistler bu türlü öyküleri hep uydururlar. İster inanın ister inanmayın… Irak’a demokrasi götürülmesi gibi…
Şimdi öykü sırası değil…
Troya’yı yeniden savunmanın sırası…
Bugünlerde gerçek Kazdağlılar kan ağlıyorlar. Ama durup oturarak değil... Bütün Türkiye’ye bunun Anadolu savaşı olduğunu anlatmaya çalışarak… Politikacılara değil, Çanakkale savaşlarında şehit düşen dedelerine inanarak…
Üç bin yıl önce, bütün Anadolulular, Helen el koyuculara (istilacılara) karşı savundulardı Troya’yı… Uzun savaşlardan sonra ne yapalım ki onların eline düştüydü Troya… Mustafa Kemal, Çanakkale Savaşı’nda bunun bilincindeydi… Bugün de kafaları değişmemiş olan (insanlaşamamış) Batılıları durdurduğunda Hektor’a sesleniyordu: Öcünü aldım!
Şimdi de en çirkin Batılılar saldırıyor Anadolu’ya…
Kimileri ağı dolu fıçıları Karadeniz’e atıyor… Kimileri, Isparta’nın Keçiborlu’sunda mı ne, bizim sömürgenlerle anlaşıp toprağa gömüyor. Kimileri Balıkesir’in Balya’sında toprağı öldürüp, içindeki madeni alıp deniz yoluyla ülkelerine götürdüler, Güre’deki iskeleden…
Bergama’nın Ovacık köylülerine sorun ne yaptıklarını, bugün bile ne yapmakta olduklarını… En iyisi gidin gözünüzle görün.
Bizim işbirlikçilerden, birkaç kalıp altın karşılığında kendi köylüsünü, toprağını satın aldılar… Bu yüzsüz kişiler, insanlık suçluları, ölü yerler bıraktılar (bırakıyorlar) artlarında… El bebek gül bebek, köyden kentten alıp yetiştirilmiş çocuklar bile işbirlikçi olup ülkelerini satar oldular.
Hepsi böyle mi?
Değil elbette!
Ama böyle olanları kullanarak, onları kolayca işbirlikçi kılarak yürütüyorlar işlerini… Osmanlı’nın son dönemlerinde de böyle değil miydi? İşbirlikçiler, düşmanlar uyumamışlar demek ki…
Yetmişin üzerinde altın arama izni almışlar yalnız Kazdağı’nda… Yalnızca yönetenleri değil, köylüsünü, muhtarını da satın alarak işe girişmişler bile kimi yerlerde…
Gözleri ne tarih, ne sanat, ne doğa, ne de insan değerleri gören bu çirkin Batılıları durduracak güzel Batılılar nerede?
Bunların işlemeyecekleri insanlık suçu yok; hele işbirlikçilerini böyle kolayca bulunca…
Kendi ülkelerinde, doğayı kirlettiği için çimento üretimini yasakladılar Fransızlar… Buna karşılık gelip bizim çimento üretim yerlerimizi satın aldılar. Şimdi biz kendi ülkemizde, bizim işçimizin ürettiği çimentoyu Fransızlardan alıyoruz.
Ülkelerimizi ele geçirdiklerinde başka türlü mü olacaktı?
Yeni yeni üretim yerleri de açıyorlar. Kimilerini de SİT alanlarında bile… İnanmıyorsanız Halet Çambelimize de sorun… 94 yaşında bile bunlara karşı savaş verdiğini yazdım ya geçenlerde…
Bu savaş çetin savaş… Tıpkı Troya, Çanakkale savaşlarımız gibi… Topumuzun savaşa katılmaya koşması gerekiyor gene!..

Denizin Katili Tur Tekneleri


“Denizi kirletme, turizme darbe vurma” sloganlı sualtı temizliği ortaya çıkardı ki, denizi en çok günübirlik tur tekneleri ile balıkçılar, yani geçimini denizden kazananlar kirletiyor!

Muğla’nın dünyaca ünlü koylarının temizlenmesi için Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı (ÖÇKK) ve ilçe kaymakamlıkların ortaklaşa düzenlediği “Denizi kirletme, turizme darbe vurma” sloganlı temizlik kampanyası tamamlandı. Başkent Dalış ve İlkyardım Merkezi dalgıçlarının 3 aydır sürdürdüğü sualtı temizliği sırasında çıkanlar, cennet koyların nasıl kirletildiğini ortaya çıkardı. Köyceğiz, Ula, Marmaris gibi Muğla’nın turistik yörelerindeki sualtı kirliliğine dikkat çekmek için bir araya gelen sualtı gönüllüleri çalışmalarını tamamladı. Özel Çevre Koruma Kurulu’nun Muğla koylarında temizlik kampanyası başlatmasıyla harekete geçen gönüllülerin çalışmaları 3 gazeteci tarafından da belgesel film haline getirildi.
Kocayalı, Malderesi, Karaca, Boncuk, Çamlı, İngiliz Limanı, Okluk Koyu, İncekum gibi koylar temizlenirken, Sedir Adası ve Kleopatra Adası’nda da dalışlar yapıldı. Dalgıçlar Köyceğiz Gölü’nü de katı atıklardan arındırmaya çalıştı.

Denizin içinde yok, yok
Çalışmaları denetleyen Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı yetkilileri, sualtından çıkarılanlarla bir evin rahatlıkla donatılacağını söyledi.
Biyolog, diyetisyen, cerrah, doçent, peyzaj mimarı, mimar, maden, makine ve inşaat mühendisi, finans müdürü, işletmeci, bankacı ve gazeteci gibi çeşitli mesleklerden 25 dalgıcın çıkardığı çöpler arasında ampul, av tüfeği fişeği, ayakkabı, bardak, bıçak, meşrubat kutusu, boru, buzdolabı motoru, cep telefonu, çatal, halı, paspas, kasa, klozet, mangal, televizyon gibi eşyalar çıktı.
Biyolog Nesem Demiray, “Denizlerden çıkan materyalleri sayarak türlerine göre ayırdık. Gördük ki en fazla kirlilik baskısını günübirlik gezinti ve tur tekneleri oluşturuyor. Bunların yanı sıra balıkçılar da oldukça önemli bir kirlilik kaynağı. Geçimlerini denizden kazanan bu insanların denizleri bu şekilde hor kullanmaması gerekiyor” dedi.

Kızılırmak Suyu İçin Ödül Aldı !


Melih Gökçek'e Kızılırmak suyunu Ankara'ya taşıdığı için şilt ve plaket hediye edildi

MOGAN Gölü'e Kızılırmak suyunun bir bölümünü bırakan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'e Gölbaşı Belediye Başkanı Abdulnasır Haşlak, ve çeşitli kuruluş temsilcileri plaket ve şilt verdi.

Başkan Haşlak'ın yanı sıra Anadolu Denizcilik Kulubü Başkanı Prof.Dr. Esen Özsan, Gölbaşı İlçesi Koruma, Geliştirme ve Turizm Derneği adına Kaymakam Hakkı Uzun, Gölbaşı Andezit Taşı Derneği Başkanı Bayram Dursun ve Ankara Yelken Spor Kulübü Başkanı Adnan Özaslan, Gökçek'e plaket ve şilt verildi. Gökçek, plaket alma törenine eşi Nevin Gökçek ile birlikte katıldı. Gölbaşı Belediye Başkanı Abdulnasır Haşlak, şu anda görünen güzelliklerin 4 yıl önce olmadığını belirtirken, "Bu Moganpark yoktu. Burası bataklık haldeydi. Karşı taraflar da öyle. Mogan her yıl su çekilmesiyle, Ağustos ayında balık ölümleri ile karşı karşıyaydı. Mogan'ın temizleme projesi ile de Avrupa Birliği fonlarından yararlanacağız. 25 milyon Euro'luk hibe kredi temin etmeye çalışıyoruz" dedi.

Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek konuşmasında, gölde kamışların kesilmesi gerektiğini belirterek, "Bu konuda heyet oluşturulsun, nereden nasıl kesileceğine karar versin" dedi. Kesikköprü'den getirilen suyun halen tartışma konusu olduğunu belirten Gökçek, "Bizim su değerleri üniversitelerden, DSİ'den, Hıfzısıhha'dan, ASKİ'den de yayınlandı. Hangi değeri sağlığı tehdit ediyor? Bir tanesini söyleyin" derken sadece AKP'li olduğu için kendisine karşı linç kampanyası başlatıldığını öne sürdü. Başkan Gökçek konuşmasının devamında, şöyle dedi:

"Allah bana bir dönem daha Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nı nasip ederse, Gerede sistemini de devreye sokacağım. Ayrıca küçük olarak düşünmüş olduğumuz 3- 4 baraj var, onları da ilave edeceğim. Yani Ankara'nın hiç olmazsa ben gittiğim zaman 25 senesini kurtarıyım diyorum. Şimdi 20 senesini kurtardık. Bir 5 sene daha buna ilave edelim. Bizden sonra gelenler yeni tedbirleri alır."

Başkan Gökçek konuşmasının devamında, "Bakın İzmir'de arsenik miktarı 59 çıktı, itiraf ettiler. Ankara'da bizim musluktan akan arsenik 4, genellikle 1'in altında. Dünya Sağlık Örgütü 10 miligram litreyi kabul ediyor. Onun altında. İzmir 59 çıktı. İzmir aleyhinde tek televizyonda haber gördünüz mü? Bana linç kampanyası uyguladılar. Ya arkadaş öbür tarafta 59 mikrogram litre suyu İzmirli'ye içiriyor, İzmirli'yi zehirliyor. Biz doğrusunu veriyoruz, bize linç kampanyası yapıyorsunuz" dedi.

Türkiye'nin en ucuz olan 90 milyon metreküplük Kavşakkaya Barajı'nı 16 ayda 45 milyon dolara yaptıklarını hatırlatan Başkan Gökçek, "Mukayese etmeniz içinde söylüyorum. Kocaeli'nde Sefa Sirmen Belediye Başkanı iken 50 milyon metreküplük Yuvacık Barajı'nı 4.5 milyar dolara mal etti. Biz 90 milyon metreküplük barajı 45 milyon dolara, yani onun fiyatının yüzde birine mal ettik. Aradaki farkı düşünebiliyormusunuz?" diye konuştu.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 18 Şubat 2019 02:39 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi