Arama


sahillerindostu - avatarı
sahillerindostu
Ziyaretçi
26 Haziran 2008       Mesaj #9
sahillerindostu - avatarı
Ziyaretçi

Tersane Atıklarını Araziye Gömmüşler


Olumsuz çalışma koşulları ve sık sık meydana gelen işçi ölümleriyle gündemden düşmeyen Tuzla’daki tersanelerin, imha edilmesi gereken tehlikeli atıklarını Adapazarı’ndaki boş arazilere gömdüğü anlaşıldı.

Çevre skandal, gömülen atıkların alev almasıyla tesadüfen ortaya çıktı.
Adapazarı’nın Yazlık beldesinde fabrika kurulması planlanan araziye gömülen atıklar önceki gün kendiliğinden yanmaya başladı. Yangına müdahale eden Sakarya Büyükşehir Belediyesi itfaiye ekipleri, boya, zımpara taşı, tel ve çeşitli kimyasal atıkların gömüldükten sonra üzerinin toprakla kapatıldığını belirledi.

İçinden belgeler de çıktı
Atıkların bir bölümünün ise torbalara konularak gömüldüğü saptandı. Sakarya Büyükşehir Belediyesi ekipleri, bölgede yaptıkları incelemede elde ettikleri bazı kâğıt ve belgelerden, bu atıkların Tuzla’daki bazı tersanelerden getirildiğini belirledi.
Sakarya Çevre ve Orman Müdürü Nurettin Taş, Sakarya Büyükşehir Belediyesi ile birlikte konuyla ilgili olarak ortak çalışma yaptıklarını belirtti. Taş, “Atıklar arasında Tuzla’da bazı gemicilik şirketlerine ait belgeler bulduk. Bu firma yetkililerini görüşmeye çağırdık. Araştırıyoruz. Ancak şu aşamada atıklar şu firmaya, bu firmaya aittir, diye açıklama yapmak doğru olmaz” dedi.
Atıkların, İzmit’te bulunan katı atık yakma tesisi İzeydaş’a gönderilmesi gereken nitelikte tehlikeli atıklar olduğu bildirildi. Gömülen atık miktarı ve ne zamandan beri gömüldüğü yapılacak incelemelerle saptanacak.

Kaymakamı Bırak Kaçak Dolguya Bak


Çevreciler, Pina Yarımdası'ndaki kaçak dolgu yüzünden görevden alınan kaymakam için konuştu: Esas dolguyu denizden alsalardı

BODRUM - Muğla'nın Güllük Körfezi'ndeki Pina Yarımadası'nda, MNG Holding A.Ş.'nin orman alanından tahsis edilen 85 dönümlük araziye turistik tesis yaparken denizi inşaat hafriyatı ile doldurmasında, yasal süreci geciktirdiği gerekçesiyle Milas Kaymakamı Bahattin Atçı'nın görevden uzaklaştırılması çevrecileri memnun etmedi. Kaymakam Atçı'nın bir evrağı 4 gün geciktirdiği için açığa alınmasına karşın denizi dolduran MNG Holding A.Ş.'ye hiçbir yaptırım uygulanmadığını savunan çevreciler, “Kaymakamı değil, denize dökülen dolguyu al” diye tepkisini dile getirdi.

Doğa Savaşçıları Çevre Konseyi Genel Sekreteri Zafer Murat Çetinbaş, Kaymakam Atçı’nın açığa alınarak suçun yasallaştırılması yönünde adımlar atıldığını ileri sürdü, “Kaymakamı görevden alan zihniyet bir yandan da ön izin vererek deniz dolgusunu yasallaştırmaya çalışıyor. Kaymakamı devlet değil, MNG görevden aldırdı. Devletin gücü yetiyorsa Pina Yarımadası'ndaki çevre katliamına tepki gösteren sivil toplum örgütlerini de görevden alsın. Kaymakam, vali, bakan görevden alınabilir ancak bu MNG’nin dolgusunun yasal hale geleceği anlamına gelmez. Burada başlatılan dolgunun hiçbir hukuka, yasaya uymadığı ortadadır. Buna gözyuman herkesin de ağır ceza mahkemelerinde yargılanacağına inanıyoruz. Deniz dolgusunun ve MNG’nin peşini bırakmayacağız” dedi.

'Kamu vicdanı böyle rahatlatılmaz'
Dolgu yapımı sırasında şantiyeye giderek kamyonların ve iş makinalarının çalışmasını engelleyen Türkiye Yeşilleri Kurucu Eşbaşkanı Bilge Contepe ise tepkisini şöyle dile getirdi: “Kaymakamı görevden alacaklarına dolguyu denizden alsalardı. Kaymakam’ın görevden alınması iyi bir karar olabilir, ancak çevreye ve doğaya verilen zarar görevden alma ile önlenemez. Kamu vicdanı bu tür görevden almalarla rahatlatılamaz. Kaymakam, vali, bakan görevden alınabilir. Ancak bu bizim eylemlerimizin sona ereceği anlamına gelmez. Pina Yarımadası'ndaki dolgu geri alınana dek mücadelemiz sürecek. Gerekirse konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götüreceğiz. Kaymakam Atçı’yı görevden alacak güce sahip olan devlet, mutlaka denizdeki dolguyu ve ekosistemi bozan hafriyatı da geri alacak güce sahiptir. Devletin, kendi memurlarından ziyade, denize kaçak ve izinsiz dolgu yapan MNG adlı şirkete ağır cezalar vermesini istiyoruz.” (dha)

Çölleşme Dünya Ekosistemini Tehdit Ediyor


Çölleşme, yağış almayan ülkelerde silahlı çatışmaların başlamasının sebepleri arasında gösteriliyor. Yanlış sulama nedeniyle dünyada her yıl 500 bin hektar alan çölleşiyor

BM tarafından yapılan çeşitli araştırmalara göre, dünyada çölleşme tehlikesi ile karşı karşıya olan 110 ülke bulunuyor. Araştırmalarda, çölleşme nedeniyle uzun dönemde 100 milyonu aşkın kişinin ülkelerini terk etmek durumunda kalabileceği bildirildi

ANKARA - BM tarafından çevreyle ilgili yapılan çeşitli araştırmalar, dünyada çölleşme tehlikesi ile karşı karşıya olan 110 ülke bulunduğunu ortaya koydu. BM, BM Çevre Programı (UNEP) aracılığıyla çevreye ilişkin çeşitli araştırmalar yaptı. Araştırmaların sonuçlarına göre, dünyanın önemli bir bölümünün çölleşme tehdidi altında olması nedeniyle bir an önce ciddi tedbirler alınması gerekiyor. Çölleşme, yılda 42 milyar doları bulan yıllık maliyetinin yanı sıra açlık, yoksulluk ve göç ile de insanoğlunu tehdit ediyor.

Merkezi ABD’de bulunan Worldwatch Institue, her yıl toprağın üst tabakasının 24 milyar tonunun kaybedildiğini ileri sürdü. Araştırmalar, son 20 yıl içinde ABD’deki bütün ekili alanı kaplayacak kadar toprağın kaybolup gittiğini ortaya koydu. Bu kriz, dünya üzerindeki karaların üçte birinden daha fazlasını kaplayan kurak alanlarda ortaya çıkarken, çölleşme, toprak tabakasının hassas, bitki tabakasının ince ve iklimin son derece sert olduğu bölgelerde kendini hissettiriyor.

Çölleşme, toplam kara alanının yüzde 30’una zarar verirken, Afrika’da kurak alanların yüzde 73’ünü kaplayan 1 milyon hektarın üzerinde arazinin orta veya ciddi bir çölleşme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu belirlendi. Asya’da ise bu miktarın 1,4 milyon hektarı bulduğu belirtilen araştırmalarda, şu bilgilere yer verildi:

"Fakat bu problem, sadece kalkınmakta olan ülkelere mahsus değildir. Ciddi bir şekilde veya orta derecede çölleşmiş alanların en fazla bulunduğu kıta yüzde 74 ile Kuzey Amerika’dır. AB’deki ülkelerin 5 tanesinde çölleşme sorunları mevcuttur. Asya’da en fazla etkilenen bölgeler eski Sovyetler Birliğinde yer almaktadır.

Genel olarak bakılırsa çölleşme tehlikesi ile karşı karşıya olan kurak alana sahip 110 ülke olduğu görülür. UNEP çölleşmenin genel maliyetinin yılda 42 milyar dolar olduğunu hesaplamıştır. Sadece Afrika’nın yıllık kaybı 9 milyar dolardır."

Silahlı çatışmaların nedeni

Araştırmaların sonuçları, çölleşme nedeniyle yaşanan manevi kayıpların bedelinin daha ağır ve 1 milyardan fazla insanın yaşamının tehlikede olduğunu gösterdi. Araştırmalarda şunlar kaydedildi:

"Uzun vadede 100 milyon kişi, doğup büyüdükleri yerleri terk etmek mecburiyetinde kalabilirler. Toz haline dönüşmekte olan yerleri bugüne kadar kaç kişinin terk edip gittiği bilinmemekle beraber mutlaka milyonları bulmaktadır. Mali ve Burkina Faso’da yaşamakta olanların altıda biri kendi yörelerini terk etmek zorunda kalmışlar ve bunun bir sonucu olarak da şehirlerin çevrelerindeki gecekondular fazlalaşmıştır.

Yağış almayan bölgelerde halen sürmekte olan 10 silahlı çatışmanın başlamasının sebepleri arasında çölleşme de bulunmaktadır. Çölleşme, Somali gibi yerlerde siyasi dengesizlik, açlık ve toplumun parçalanmasına sebep olduğu gibi insani yardım ve felaketleri önleme çabası şeklinde büyük miktarda harcamalara yol açmaktadır. Aynı zamanda, küresel ısınma ve biyolojik çeşitliliğin kaybolması gibi çevre koruma sorunlarını da ağırlaştırmaktadır."

Kuraklığın çölleşmeyi başlattığı ve daha da kötüleşmesine neden olduğunu vurgulayan araştırmalarda, yanlış tarım uygulamalarının toprağı tükettiği belirtildi.

Araştırmaların sonuçlarında, "Yanlış sulama, tarım yapılan araziyi tuzlu bir halde bırakmakta ve her yıl 500 bin hektarı çölleştirmektedir. Bu miktar her yeni sulamaya açılan alana eşittir" denildi.

Türkiye’nin yüzde 86’sı erozyon tehdidi altında
Çevre ve Orman Bakanlığı Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğünde görevli Şube Müdürü Erdoğan Özevren, Türkiye’nin içinde bulunduğu Orta Doğu coğrafyasının yarı-nemli ya da kurak-kurak iklim rejimi içerisinde yer aldığını anımsatarak, ülke topraklarının yüzde 86’sının erozyon tehdidi altında olmasının, erozyonu çölleşmenin en önemli sebebi yaptığını vurguladı.

Özevren, "İklimsel verilere göre, ülkemizde Iğdır ve Konya ovaları ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi kuraklık ve çölleşmeye en hassas bölgeler olarak ortaya çıkmaktadır. Unutulmamalıdır ki ülkemizde erozyon olması sebebiyle ülke topraklarının tamamına yakını tehdit altındadır" dedi. (aa)
Son düzenleyen Safi; 18 Şubat 2019 02:44