Arama


ahmetseydi - avatarı
ahmetseydi
VIP Je Taime
2 Mayıs 2006       Mesaj #19
ahmetseydi - avatarı
VIP Je Taime
İnsan vücudunda çok ağır hastalıklara yok açabilen bir grup molekülün, yakın zamanlarda, kanser dahil birçok ciddi hastalık için bir ümit ışığı sunduğunu biliyor muydunuz?


İşte, derdin içinden çıkıp gelen bu dermanın ilginç öyküsü...


PORFİRİLER, porfirin adlı pigmentlerin deride, dişlerde, ve kemikte birikmesiyle kendini gösteren bir hastalık grubudur. Birçok porfirin, karanlıkta zararsız iken, ışıkla aktive olup eritici, âdeta et yiyen canavarlara dönüşür. Tedavi edilmediğinde, bu durum çok ağır hastalıklara yol açar. Bunlardan birisi olan konjenital eritropoetik porfiride, hastanın kulaklarında ve burnunda, ayrıca dudaklarda ve diş etinde erime olur. Deride pigmentasyonlar oluşur ve deri renginde beyazlaşma görülür. Bu hastalar, gündüz dışarıda dolaşamazlar.

Bilim adamları, bu ağır hastalığın çaresini bulmaya çalışırken, porfirinlerin tıpta faydalı birer araç olarak da kullanılabileceğini keşfettiler. Porfiride sözkonusu olan ve bugün fotodinamik tedavide kullanılan moleküllerin, fotosentez, oksijen taşınması gibi oldukça önemli fonksiyonları mevcuttur. Porfirinlerin karbon ve azottan bir halka yapısı vardır ve bunun ortasındaki boşluğa da demir veya magnezyum gibi metal iyonları yerleşir. Bu metal iyonları, porfirin halkalarına düzgün yerleştiklerinde, biyolojideki en önemli enerji üreten işlevlerin başlamasına vesile olurlar. Nitekim, fotosentezde güneş ışığını alan bitki pigmenti olan klorofil, bir porfirindir. Kanda oksijen taşıyan hemoglobin adlı proteinin de merkezindeki kısmı bir porfirindir. Ayrıca birçok önemli görevi üstlenen enzimler de porfirinlerdir.

Işığa hassas reaksiyonların çok faydalı bazı yönleri, Eski Mısır’dan beri bilinmekteydi. Örneğin, bazı çekirdek ve meyvelerde bulunan psoralen adlı maddeler binlerce yıldır bazı cilt hastalıklarının tedavisi için kullanılmaktadır. Sedef hastalığının ve vitiligo’nun tedavisinde kullanılan psoralenler, ışıkla aktive olunca, hastalıklı bölgedeki çoğalan hücrelerin DNA’ları ile reaksiyona girip bu hücrelerin ölümüne yol açarlar. Psoralenlerin bu özelliğinden çok etkilenen bazı bilim adamları, bu maddelerin ultraviyole ışığı ile aktive olduğunu gösterdikten sonra, bunu değişik cilt hastalıklarının tedavisinde kullanmaya başlamışlardır.
Porfirinler, cilt hastalıkları dışında, bazı tümörlerin tedavisi için de bir süre kullanılmış ve ışıkla aktive olan porfirinlerin tümör hücrelerini öldürmesiyle tümörlerde gerileme tesbit edilmiştir. Ki, şu anda bilinen porfirinler tamamen tümörleri yok etmeyi başaramasa da, daha etkili ve vücuttan kolay atılan porfirinleri bulabilmek için çalışmalar devam etmektedir. Nisan 2000’de ABD’de verteporfin adlı böyle bir ilaç onay almıştır. Ancak bu ilaç kanser için değil, yaşlılığa bağlı körlüğün engellenmesi için kullanım onayı almıştır. Bazı yaşlılarda görülen ve körlüğe yol açan maküler dejenerasyonda gözün arkasındaki retina tabakasında oluşan anormal damarlaşmalar zamanla körlüğe yol açabilmektedir. Damardan verilen verteporfin, dakikalar içinde hızlı gelişen bu anormal damarlarda toplandıktan sonra göze verilen kırmızı ışıkla aktive olup, normal retina dokusuna zarar vermeden, anormal damarların gelişmesine ve dolayısıyla körlüğün oluşmasına engel olabilmektedir.

Kalpteki daralan koroner damarların açılmasında da porfirinler kullanılmaya başlanmıştır. Işık verebilen bir balon kateteri ile hastalıklı damara ulaşılınca, o sırada damara verilen porfirinler ışık etkisiyle aktive olup hastalıklı bölgedeki daralmaya yol açan plakların erimesine yol açmaktadır. Bu konudaki ilk insan çalışmasının sonuçları Amerikan Kalp Akademisi’nin 2002 Eylül’ündeki yıllık toplantısında Harvard Üniversitesi’ndeki araştırmacılar tarafından sunulmuştur.

Porfirinlerin özellikle aktif ve çoğalan hücrelerde birikmesi, bu maddelerin başka hastalıklarda da kullanılması ihtimalini akla getirmektedir. Enfeksiyon hastalıklarına yol açan bakterilerin öldürülmesi için de porfirinlerin kullanılması ihtimali ortaya çıkmıştır. Gram negatif bakteriler, antibiyotik tedavisine dirençli, yok edilmeleri kolay olmayan bakterilerdir. Porfirinlerin ise karmaşık bir hücre duvarı yapısı olan bu bakterilerin içine girmesi mümkün değildir.

Ancak son yıllarda Harvard Üniversitesi’ndeki araştırmacılar lizin aminoasit zincirini bir porfirine ekleyerek bu zincirin bakteri duvarını aşabilme özelliğinden faydalanıp porfirinleri de bakteri içine sokmayı başarabilmişlerdi. Tabiî ki ışıkla harekete geçen porfirinler bakterilerin yok edilmesini de sağlamışlardır.

Bağışıklık sistemi hastalıkları, AIDS, kan kanserleri, organ nakli reddi gibi hücrelerin hızlı çoğaldığı hastalıklarda porfirinlerin faydalı roller üstlenebileceği düşünülmektedir. Kısacası, ışıkla harekete geçen bu ilginç moleküllerin ileride çok daha fazla işimize yarayacağı anlaşılıyor.




Kaynak:“New Light on Medicine,” Nick Lane, Scientific American, Ocak 2003.
ѕнσω мυѕт gσ ση ツ