Arama

Psikoloji - Tek Mesaj #21

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
3 Mayıs 2006       Mesaj #21
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi

Zeka testleri


Zeka testlerinin Amerika'daki ilk örnekleri ile Amerikan ırkçılığının hedefleri arasında güçlü bağlar olduğu bilinmektedir. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, bu dönemde yapılan çalışmaların ana hedefi ırklar arasında zeka düzeyleri açısından fark olup olmadığıdır ve bulunan sonuçlar eğilip bükülerek ırkçılığa ideolojik malzeme olarak sunulmuştur. Yine şaşırtıcı değil, Amerika'da bu testler, aynı soruları soran ırkçı araştırmacılarca uygulanmaya devam etmektedir. Şunu kesinlikle söyleyebilecek durumdayız: Amerikan üniversitelerinin parlattığı zeka testlerinin ortaya çıkışının temelinde ırkçılık vardır. Bu ortaya çıkış ve yaygın kullanımın tarihsel kesiti XIX. Yüzyılın sonu ve XX. Yüzyılın başıdır. Zeka testleri, bir de 1980'lerle birlikte ikinci altın çağını yaşamaya başlamıştır ve bununla, sözüm ona "akıllı", Beat kuşağı şairlerinden Ginsberg'in deyimiyle kuşbeyinli Amerikalı'nın dünyayı kendi aklıyla donatma, Ginsberg'in deyişine güvenirsek kuşbeyinli bir hale getirme sevdası arasında da yakın bir ilişki olsa gerektir.

Ülkemizde en yaygın uygulanan zeka testlerine baktığımızda iki test öne çıkmaktadır. Bunlardan ilki Stanford-Binet Zeka Ölçeği'dir. Alfred Binet bir Fransız araştırmacıdır ve bu testin ilk örneğini 1905 yılında geliştirmiştir. Stanford-Binet Zeka Ölçeği, Binet'nin ilk test örneğinin 1916 yılında revizyona tabi kılınmış halidir. Ölçek çeşitli defalar düzeltilmiş ve en son Amerika'da, ırkın, evlilikten çocuk sahibi olmaya, meslek seçiminden dost seçimine her alanda dikkate alınması gereken bir etken olduğu savını ileri süren Thorndike ve arkadaşlarınca Stanford-Binet IV adıyla dünyanın her yerinde, ne kadar Amerikalı, yani yararcı, hiçbir ortaklaşmacı eyleme merhabası olmayan, aynı sırayı paylaştığı kişiyi başarı için harcamayı erdem düzeyine taşımış zihinler üretildiğini ölçmek için güncellenmiştir. Thorndike ve arkadaşları, bu testin amaçlarını şöyle belirlemişlerdir:
  • zihinsel engelli öğrencilerle belirli bir öğrenme güçlüğü olan öğrencileri ayırmak
  • eğitimci ve psikologların, bazı çocukların okulda niçin öğrenme güçlükleri çektiklerini anlamasına yardımcı olmak
  • üstün öğrencileri ayırt etmeyi sağlamak
  • bireylerin bilişsel becerilerini izlemek
İkinci yaygın kullanılan test, WISC-R (Weshler Intelligence Scale for Children/ Weschler'in Çocuklar için Zeka Ölçeği- Düzeltilmiş)'dir.
Bu testlere ve diğerlerine yaygın olarak yapılan meslek-içi eleştiriler, testin uygulandığı kişilerin sosyokültürel koşullarının ihmal edildiği üzerinedir. Bu eleştiri, testlerin arkasındaki ideolojik yük görülmediğinden ya da eleştiriyi yapanlar da aynı ideolojik dertten mustarip olduklarından, uygulayıcının deneyimi ile çözülebilecek bir sorun olarak tartışılmaktadır.

Gerçekte, Batı dünyasının hayata kakmaya çalıştığı zeka ölçütleri ile, dünyanın dörtte üçünde yaşayanların olumladığı bilişsel yetiler arasında fark değil uçurum vardır. Nasıl ki Antik Yunan kölelerin emeğinin üzerinde yükselmiş ve Aristoteles bile köle-efendi ayrımını, dolayısıyla köleliği meşru gören bir zihni terk edememiş, köleliği handiyse bazı insanların doğasına içkin bir özellik olarak tartışmışsa, zeka testlerinin meşrulaştırmaya çalıştığı eşitsizlik; mesela "üstün öğrencileri ayırt etmek", Burjuva kültürüne ve onun rafine ideolojisi olan liberalizme de içkin olan benzer bir meşrulaştırma hamlesidir. Buna göre, modern köleler olan emekçilerin durumu onların biyogenetik-bilişsel yetersizliklerinden doğan yazgılarıdır. Geçmişin liberalleri, neoliberaller kadar cesur değillerdi, çünkü sosyalizm, yoksulların önünde güçlü bir yaşam modeli, dahası devlet modeli olarak varlığını güçlü bir şekilde sürdürüyordu. Mesela, yoksulların zeka özürlü olduklarını, bu yüzden yoksulluğa mahkum olduklarını ve onların çocuklarının da aptallıkla damgalı genetik özellikleri sebebiyle bu yazgıyı paylaşacaklarını, ya da, dünya nimetine el koyan mutlu azınlığın çocuklarının daha zeki oldukları, bu yüzden bu mirası hakettikleri, ya da, önünde sonunda, antik çağların mirası olan barbar-uygar ayrımına denk gelen bir şekilde, uygarların, yani Batı kültürünün taşıyıcısı olanların zeki, bu kültür çevreninin dışında kalanların daha düşük zekalı oldukları savlarını bu cesaretle, görünür bir faşizm hüküm sürmedikçe söyleyemiyorlardı. İçlerinden söyleyenler olsa da, enstitüleriyle, üniversiteleriyle, gazeteleriyle, televizyonlarıyla bu denli hızlı ve arsızca dolaşıma sokamıyorlardı. Bugün meydan boş gibi davranmaktalar. Tam bir arsızlık içindeler.

Zeka Geriliği

Ortalamanın önemli derecede altında yani IQ testinde yaklaşık 70 puan veya daha altında bir IQ olması durumudur. Başlangıcı 18 yaşından öncedir. Kişinin, yaşı için beklenen ölçüleri karşılamadaki yetersizlikleri ve bozuklukları vardır. Kişi, iletişim, kendine bakım, ev yaşamı, toplumsal beceriler, toplumun sağladığı olanakları kullanma, kendi kendini yönetme, okuldaki beceriler, sağlık ve güvenlik alanlarında problem yaşar. Hafif, orta, ağır, ileri derece olarak sınıflandırması vardır.

Öğrenme Bozuklukları


Okuma Bozukluğu
Kişinin kronolojik yaşı, ölçülen zeka düzeyi ve yaşına uygun olarak aldığı eğitim göz önünde bulundurulduğunda, okuma başarısı beklenenin önemli derecede altındadır. Bu durum, okul başarısını ya da okuma becerileri gerektiren günlük yaşam etkinliklerini bozmaktadır.Kişinin kronolojik yaşı, ölçülen zeka düzeyi ve yaşına uygun olarak aldığı eğitim göz önünde bulundurulduğunda, okuma başarısı beklenenin önemli derecede altındadır. Bu durum, okul başarısını ya da okuma becerileri gerektiren günlük yaşam etkinliklerini bozmaktadır.

Matematik Bozukluğu
Kişinin kronolojik yaşı, ölçülen zeka düzeyi ve yaşına uygun olarak aldığı eğitim göz önünde bulundurulduğunda, matematiksel becerileri beklenenin önemli ölçüde altındadır. Bu bozukluk, okul başarısını veya matematik becerileri gerektiren günlük yaşam etkinliklerini bozmaktadır.

Yazılı Anlatım Bozukluğu
Kişinin kronolojik yaşı, zeka düzeyi ve yaşına uygun olarak aldığı eğitim göz önünde bulundurulduğunda, yazma becerileri beklenenin önemli derecede altındadır. Bu bozukluk, okul başarısını veya yazılı metin derlemeyi gerektiren günlük yaşam etkinliklerini (dilbilgisi kuralları yönünden doğru cümleler ve iyi düzenlenmiş paragraflar yazma gibi) önemli ölçülerde bozmaktadır.
Kişilerde okuma bozukluğu, matematik bozukluğu, yazılı anlatım bozukluğu bir arada görülebilir.

Konuşma Bozuklukları

Sözel Anlatım Bozukluğu
Kullanılan sözcük sayısının çok sınırlı olması, dilbilgisi yönünden zaman seçiminde hatalar yapma, sözcükleri anımsamakta veya gelişimine göre uygun uzunlukta ve karmaşıklıkta cümle kurmada zorluk çekme belirtileri vardır.
Bu bozukluk, kişinin okul başarısını, mesleki başarısını, toplumsal iletişimini bozmaktadır.

Karışık Dili Anlama - Sözel Anlatım Bozukluğu
Sözel anlatım bozukluğu belirtilerinin yanı sıra, sözcükleri, cümleleri veya uzamsal terimler gibi özgül birtakım sözcükleri anlamada güçlük çekme durumudur. Bu bozukluk okul başarısını, mesleki başarıyı veya toplumsal iletişimi bozmaktadır.

Fonolojik Bozukluk
Yaşına göre, gelişimsel olarak çıkartması beklenen konuşma seslerini çıkartamama, yanlış sesler çıkartma, kullanma, söyleme, bir sesin yerine başka bir ses söyleme ("k" sesi kullanacaksa "t" sesinin kullanması gibi), veya sonraki sessiz harfin söylenmesi gibi atlamalar yapma durumudur. Bu bozukluk okul başarısını, mesleki beceri ve toplumsal iletişimi bozmaktadır.

Kekeleme
Konuşmanın olağan akıcılığında zamanlama örüntüsünde bozukluk olması durumudur. Ses ve hece yinelemeleri, sesleri uzatma, ünlemlemeler, sözcüklerin parçalanması (bir sözcük içinde ara vermeler), duyulabilir ya da sessiz bloklar (konuşma sırasında doldurulan ya da doldurulamayan ara vermeler), dolambaçlı yoldan konuşma (söylenmesi zor sözcüklerden kaçınmak için bu sözcüklerin yerine başka sözcükleri kullanma), sözcükleri aşırı bir fiziksel gerginlikle söyleme, tek heceli sözcük yinelemeleri şeklinde görülür. Bu bozukluk okul başarısını, mesleki başarıyı ve toplumsal iletişimi bozmaktadır.

Son düzenleyen Safi; 18 Haziran 2016 04:32