Gidişim
cebimde bir nefeslik sigaram
tütün serpilmiş yüreğime
her hatırlanışında tutuşan, büyüyen alevim
ve avuçlarında bıraktığım gençliğimdi kederim
gözlerimden yaşları koparamadım vedalaşmaya çalışırken
ne hayallerim, ne de nazlı tenindi geride bıraktığım
ve yıllarıma vurulmuş mühre değildi isyanım
sadece bir kere sevişiydi gönlümün
yasa bürünüşü ömrümce
yaslı analar gördüm ayrılıktan sonra
vurulmuş babalar evlat acısında
ne küllendi feryadım
ne de acıya alıştı yüreğim
kanlı gömleğimi göndermişler sana
öldü demişler yiğidin
bir kuru toprağa gömüldü
ağıdın vurmuş dağlara
yıllar yılı sen dağlara
dağlarsa bana akıtmış hüznünü
arada ziyarete gitmişsin anamı
resimlerimi siyah mendile sarıp içinde yüreğini unutmuşsun
kömür karası saçlarını da karlı dağlara benzetmişsin
gülüm!
bir saniyesini verseydi bu ***** zaman
haykırmaz mıydım sanırsın
akıtmaz mıydım kanımı yollarına
ve durulmaz mıydım gözlerinde
son kez uzattım saçı sakalı
rüzgar çağırır her akşamüstü
bir uçurumun kıyısında gözlerim
ölüyorum can
ve sanırım son kez çağırıyor rüzgarın...