Arama

İslam'da Sevgi - Tek Mesaj #2

CrasHofCinneT - avatarı
CrasHofCinneT
VIP Pragmatist Çılgın Zat...
12 Temmuz 2008       Mesaj #2
CrasHofCinneT - avatarı
VIP Pragmatist Çılgın Zat...
Sevgi ve muhabbet, insan mahiyetinin önemli bir derinliğidir. Hatta ona, kâinatın mayesi nazarıyla da bakılabilir; bakılabilir zira Cenaba-ı Hake, kâinatı, mevcudâta olan muhabbetinden dolayı yaratmış ve onların düzenli bir hayat sürdürebilmeleri için de çeşitli kanunlar vaaz’ etmiştir. İnsanlığa olan hususî sevgisinden dolayı da cennetler-cehennemler kurup; biriyle mükâfatlar vaade derken, diğeriyle insanları korkutup onların nazarlarının Zatına çevrilmesini hedeflemiştir. Bu gayeyi gerçekleştirmek için peygamberler göndermiş ve bu önemli icraatını devam ettirecek -değişen şartlar muvacehesinde- âdet-i sübhanisini yenilemiş, gönüllerdeki Kendisi’ne ait duygu ve düşüncelerin her an taze kalmasını sağlamıştır. Efendimiz (s.a.s)’le peygamberler halkası tamamlanınca da, evliya ve asfiya ile bu süreci devam ettirmiştir. İste bu yönüyle muhabbet, bir mânâda her şeydir.

Evet, Allah (c.c) insanin fıtratına, sevmesi gereken şeyleri sevip alâka duyması için, bu umumî muhabbetin bir cüzcünü dercetmistir. İnsan fıtratındaki bu sevgiyle, Allah ve Peygamberci sevmenin yanında, mecazî olarak başka şeyleri de sevecektir. Yalnız o, bu sevgisinde, "mâsiva"ya olan muhabbetin, Yunus Emre’nin, "Yaratığı severiz Yaratan’dan ötürü" anlayışı içinde olması gerektiğini de bilecektir. Bağını-bahçesini, hayat arkadaşını, evini-barkını.. severken, bütün bunların, Cenaba-i Hakkin isimlerinin birer cilvesinden ibaret, izafî varlıklar olduğu hakikatini de katiyen unutmayacaktır. Aksi halde onları, Üstadın ifadesiyle mânâ-yi ismiyle nazar-i itibara alıp meftun olduğunda, bu sevgiyi su-i istimal etmiş olacaktir. Evet, insan fıtrî olarak mahiyetine derc edilmis ve kullanımı kendi iradesine verilmiş olan sevgiyi yanlış kullandığı takdirde, şahsî hayati adına çok şey kaybedeceği gibi, Allah ve Resulünden de uzak kalacaktır. Bunlar üzerine bir de dünya adına meftun olunan şeylerin birer kaybolup gittiği, dolayısıyla muhabbetin mukabelesiz ve faydasız olduğu eklenecek olursa, o şahsin izdırapla iki büklüm olacagi izahtan vârestedir.

İbrahim Ethem Hazretleri’ne ait bir menkibe anlatilir. O, Belh’de bir hükümdar iken tacini-tahtini terk eden, makam ve mansipta zirveyi yakalamisken her seyi ayaklarinin altina alan ve velilik mak*** yükselen bir sahistir. Kendisinin Ebu Hanife ile muasir oldugu söylenir. Hadis imamlari, Ibrahim Ethem Hazretleri geldiginde, Ebu Hanife’nin ayaga kalktigini naklederler. Bir gün: "Ya imam, ne diye bu zata ayaga kalkiyorsunuz? Haddizatinda o, sizin talebeniz bile olamaz!" dediklerinde, "biz isin zahiriyle mesgul olurken, onlar özüyle mesgul oluyorlar; bundan dolayi da ona sonsuz saygi duyuyorum" demistir.
Iste böyle bir insan bir gün her seyini arkada birakip Mekke’ye gider. Aradan yillar geçtikten sonra da, bir hac esnasinda oglu ile metafta karsilasir.. karsilasir ve bir baba sefkatiyle onu bagrina basiverir. Zatinda bu hal fitrîdir ve bir baba için de önüne geçilmez bir duygudur. Bu itibarla da insan, bundan dolayi kat’iyen muaheze edilmez. Ancak kalbini tamamen Cenâb-i Hakk’in tecellilerine tahtgâh yapmis bir mukarrebîn için bu hâl, hem de Kâbe’nin yaninda uygun düsmemektedir. Iste bu esnada Ibrahim Ethem Hazretleri, "Yâ Ibrâhîm! Bir kalpte iki sevgi olmaz" diye hâtiften bir sesle ikaz edilir. Bunun üzerine Hazret: "Birini al yâ Rab!" der.. der ve çocuk dizlerinin dibine yigiliverir. Bu bir menkibedir ve o makami ihraz etmis insanlara mahsus bir televvündür. Bu yönüyle o makamda bulunmayan insanlari baglayici bir yönü de olamaz.

Ancak böyle bir noktada su denilebilir, insanin, Allah (c.c)’i düsünmeden bir seye karsi duydugu sevgi, sonunda kendi basina gaile olabilir. Bu, evlad ü iyâl, mal-menal, arkadas, hatta mürsid sevgisinde de böyledir. Mü’min bir denge insanidir. Her seyde oldugu gibi sevgide de dengeyi gözetmesi gereklidir. Ne güzel der Allah Resulü (s.a.s): "Sevdigin kisiyi ölçülü sev. Gün gelir düsmanin olabilir. Bugzettigin kisiye de ölçülü bugzet. Gün gelir o dostun olabilir."
Hasili, Allah’in fitratimiza dercetmis oldugu sevgi melekesini önce bir noktada toplamalı ve Ona tevcih etmeliyiz. Sonra da Ondan ötürü Onun bütün mahlûkâtınaSevgi Tûba açan bir Allah gülüdür; mihnetken ruhların ikliminde ..mahrumiyeti koklarlar sabırsızlar ise. Sevgi, hiç bitmeyen ve kesinlikle batmayan gecesiz bir güneştir;apak gönüllerin kristalinde.. ama ışığa dirilebilenler için.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Ölmediğine sevindim, hala acı çekebiliyorsun...