Arama


gökkuşağı - avatarı
gökkuşağı
Ziyaretçi
21 Temmuz 2008       Mesaj #2
gökkuşağı - avatarı
Ziyaretçi
PEYGAMBERLER TARİHİ

HZ. ADEM

İlk insan olan Hz. Adem ile birlikte, Allah, tüm toplumlara Allah'ın ve ahiretin varlığını anlatan, dinini tebliğ eden elçiler göndermiştir. Kuran'da Allah, her topluma bir uyarıcı gönderdiğini şöyle bildirmiştir:
''Şüphesiz Biz seni, hak ile bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki, içinde bir uyarıcı gelip-geçmiş olmasın.'' (Fatır Suresi, 24)
Kuran'da ismen zikredilen ve kendilerine kitap indirilmiş olan peygamberlerin yanısıra, Allahın daha önceden bildirmiş olduğu dini tebliğ eden elçiler de vardır. Diğer bir deyişle, peygamber ile elçi arasındaki fark, peygamberlerin kendilerine vahy ile haber verilen dini tebliğ etmeleri, elçilerin ise vahyedilmiş olan dini insanlara anlatmalarıdır. Allah Kuranda, Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)in son peygamber olduğunu bildirmiştir. Peygamber Efendimiz (sav)e indirilen Kuran-ı Kerim, son kutsal kitaptır ve Allah onun kıyamete kadar hiçbir değişikliğe uğratılmadan korunacağını haber vermiştir. Peygamberimiz (sav), bir hadisinde, kendisinden sonra her yüzyıl başında bir müceddid (dini canlandıran, yenileyen) gönderileceğini şöyle müjdelemiştir:
Gerçekten Aziz ve Celil olan Allah her yüz sene başında şu ümmetin dinini bidatten ayıracak, yenileyecek (ilim sahibi) bir zatı gönderir. (Sünen-i Ebu Davud, 5/100)
Allahın tarih boyunca gönderdiği elçilerin tümü, gönderildikleri topluluklar içinde güzel ahlaklarıyla dikkat çekmişlerdir. Onların tamamen Allahın rızasına dayalı yaşamlarını örnek alarak onlara destek olan müminlerle birlikte, Allahın mesajını insanlara iletmişlerdir. Bu ay itibariyle yayınlamaya başladığımız yazı dizimizde, peygamberlerimizin örnek yaşantısını kronolojik sıraya göre inceleyeceğiz. Onların göstermiş oldukları güzel ahlak özelliklerini nasıl örnek alıp hayatımıza geçirebileceğimizi ve Kuran'da bildirilen peygamber kıssalarından çıkan dersleri ele alacağız.

Hz. Adem'in yaratılışı
Hz. Adem, ilk insan ve ilk peygamberdir. Hz. Adem herhangi bir atası olmaksızın, Allah'ın "Ol" demesiyle topraktan yaratılmıştır. Yüce Allah bir ayette Hz. Ademin yaratılışını şöyle bildirir:
''Şüphesiz, Allah Katında İsa'nın durumu, Adem'in durumu gibidir. Onu topraktan yarattı, sonra ona "Ol" demesiyle o da hemen oluverdi.'' (Al-i İmran Suresi, 59)

Hz. Adem'e isimlerin öğretilmesi
Kuranda Yüce Allahın meleklere, yeryüzünde bir halife var edeceğini söylediği ve ona isimlerin hepsini öğrettiği bildirilir:
''Hani Rabbin Meleklere: "Muhakkak Ben yeryüzünde bir halife var edeceğim" demişti. Onlar da: "Biz seni şükrünle yüceltir ve (sürekli) takdis ederken orada bozgunculuk çıkaracak ve kanlar akıtacak birini mi var edeceksin?" dediler. (Allah) "Şüphesiz sizin bilmediğinizi Ben bilirim" dedi.'' (Bakara Suresi, 30)
''Ve Adem'e isimlerin hepsini öğretti. Sonra onları meleklere yöneltip: "Eğer doğru sözlüyseniz bunları Bana isimleriyle haber verin" dedi.'' (Bakara Suresi, 31)

Şeytanın Hz. Adem'e secde etmede kibirlenmesi
Allah, ilk insan olan Hz. Adem'i yarattıktan sonra meleklere ona secde etmelerini emretmiştir. Melekler Allah'ın emrine gönülden itaat ederek Hz. Adem'e secde etmişlerdir. Ancak cinlerden olan İblis, Allah'ın bu emrine başkaldırarak O'na isyankar olmuştur. Bunun nedeni, kendisinin Hz. Adem'den daha üstün olduğuna inanmasıdır. Bu kibirinden ötürü, Allahın kendisine, "Ey İblis, iki elimle yarattığıma seni secde etmekten alıkoyan neydi? Büyüklendin mi, yoksa yüksekte olanlardan mı oldun?" (Sad Suresi, 75) diye sormasının üzerine şöyle cevap verdiği bildirilir:
''..."Ben ondan daha hayırlıyım; Sen beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın."'' (Sad Suresi, 76)
Allah'ın emrine karşı itaasizlik eden İblis'i Allah lanetlemiş ve kendisi için ebedi cehennem azabı takdir etmiştir.

Hz. Adem'in ve eşinin cennete yerleştirilmesi
Allah, Hz. Ademi ve eşini yarattıktan sonra cennete yerleştirmiştir. Onlara orada her istediklerini vermiş, yanlızca bir ağaca yaklaşmamalarını emretmiştir:
''Ve dedik ki: "Ey Adem sen ve eşin cennette yerleş. İkiniz de ondan neresinden dilerseniz bol bol yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz." (Bakara Suresi, 35)

Şeytanın Hz. Adem'e kurduğu hileli tuzak
Şeytan, Hz. Adem'e ve eşine dost gibi yaklaşmış ve onları kendilerine öğüt verdiğine dair yemin ederek kandırmıştır. Kuran'da şeytanın Hz. Adem ve eşine yanaşarak şöyle dediği bildirilir: "...Rabbinizin size bu ağacı yasaklaması, yalnızca, sizin iki melek olmamanız veya ebedi yaşayanlardan kılınmamanız içindir." (Araf Suresi, 20)
''Böylece ikisi ondan yediler hemen ardından ayıp yerleri kendilerine açılıverdi, üzerlerini cennet yapraklarından yamayıp-örtmeye başladılar. Adem, Rabbine karşı gelmiş oldu da şaşırıp-kaldı.'' (Taha Suresi, 121)

Hz. Adem'in cennetten çıkarılması
Şeytan, Hz. Adem'i ve eşini aldatarak cennetten kovulmalarına neden olmuştur:
''Fakat şeytan, oradan ikisinin ayağını kaydırdı ve böylece onları içinde bulundukları (durum)dan çıkardı. Biz de: "Kiminiz kiminize düşman olarak inin, sizin için yeryüzünde belli bir vakte kadar bir yerleşim ve meta vardır" dedik. Derken Adem, Rabbinden (birtakım) kelimeler aldı. Bunun üzerine (Allah da) tevbesini kabul etti. Şüphesiz O, tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir.'' (Bakara Suresi, 36-37)

Hz. Adem'in Oğulları
Kuranda haber verildiği üzere Hz. Ademin oğulları (İslami kaynaklara göre isimleri Kabil ve Habildir), Allaha kurban sunmuşlar, ancak birininki kabul edilmiş diğerininki kabul edilmemiştir. Bunun üzerine kurbanı Allah tarafından kabul edilmeyen Kabil, kardeşi Habilin ölümüne sebep olmuştur. Daha sonra toprağı eşeleyen bir karga görmüş ve bu olaydan kardeşinin cesedini toprağa gömmesi gerektiği sonucunu çıkarmıştır. Bu kıssa Maide Suresinde şöyle bildirilmektedir:
Onlara Adem'in iki oğlunun gerçek olan haberini oku: Onlar (Allah'a) yaklaştıracak birer kurban sunmuşlardı. Onlardan birininki kabul edilmiş, diğerininki kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen) Demişti ki: "Seni mutlaka öldüreceğim." (Öbürü de) "Allah, ancak korkup-sakınanlardan kabul eder. Eğer beni öldürmek için elini bana uzatacak olursan, ben seni öldürmek için elimi sana uzatacak değilim. Çünkü ben, alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım... (Maide Suresi, 27-28)
''Sonunda nefsi ona kardeşini öldürmeyi (tahrik edip zevkli göstererek) kolaylaştırdı; böylece onu öldürdü, bu yüzden hüsrana uğrayanlardan oldu. Derken, Allah, ona, yeri eşeleyerek kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini gösteren bir karga gönderdi. "Bana yazıklar olsun" dedi. "Şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini gömmekten aciz miyim?" Artık o, pişman olmuştu. Maide Suresi, 30-31)

Bu kıssadan çıkarılacak sonuçlar:
Allah Hz. Ademi ilk insan olarak topraktan yaratmıştır. Buradan şunu öğreniyoruz ki, Allah dilediğini dilediği şekilde yaratmaya kadirdir. Hz. Ademden önce hiçbir insan nesli yaşamamıştır; Allah onu örneksiz olarak ilk defa yaratmıştır.
Şeytanın insanoğluna olan düşmanlığı, Hz. Ademin yaratılmasıyla başlamıştır. Kendisinin ateşten yaratıldığı ve dolayısıyla topraktan yaratılmış olan bir varlıktan daha üstün olduğu yanılgısına kapılarak kibirlenmiştir. Bu kibiri onu, kıyamete kadar sürecek olan bir çabaya, yani Allahın yolundan saptırabildiği kadar çok insanı kendisi gibi sonsuz cehennem ateşine sürüklemeye gotürmüştür.
Bunun üzerine ilk faaliyetini, cennete yerleştirilmiş olan Hz. Adem ve eşini kandırıp, onları Allahın koyduğu sınırları aşmaya sürükleyerek göstermiştir.
Hz. Ademin iki oğlu arasında yaşanan olayda, kıskançlık ve hasedin insanları ne kadar şeytani yönlere sürükleyebileceği görülmektedir. Bu iki kişiden birinin kurbanının kabul edilmesinde, diğerininkinin kabul edilmemesinde o an için çok büyük hayırlar olabilir; veya Allah bu iki kişiyi bu şekilde bir imtihana tabi tutmuş olabilir. Burada, kurbanı kabul edilmeyen kişi, bu şekliyle düşünmeyerek şeytanın nefsini kışkırtmasıyla kıskançlığa kapılmış ve kardeşini, onun Allahtan korkması için yaptığı bütün uyarılara rağmen öldürmüştür.
Allahın ona, kardeşini nasıl gömmesi gerektiğini gösteren bir karga göndermesinin ardından ne kadar aciz olduğunu anlayan bu kişi pişman olmuştur. Burada, pişman olmanın ne kadar acı ve geri dönülmez bir his olduğunu görüyoruz. İnsanın yaptığı bir şeyden ötürü dünyadayken pişman olması, belki onun gerçekleri görüp bundan ibret olmasına vesile olabilir, davranışlarını düzeltebilir. Bu ona, Allahtan gelmiş olan bir uyarı olmakla birlikte, sonsuz ahiret hayatında cehennem azabından kurtulmasına vesile olabilecek bir rahmet olabilir. Ne var ki, insanın ahirette pişman olmasının kendisine hiçbir faydası olmayacaktır. Çünkü Allah, insanlara dünyada gerçekleri görüp anlayabilecekleri kadar süre tanıyacağını Kuranda bildirmektedir
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen ThinkerBeLL; 17 Ocak 2013 14:32