Arama


serkaut - avatarı
serkaut
Ziyaretçi
24 Temmuz 2008       Mesaj #313
serkaut - avatarı
Ziyaretçi
Güvenlik devi Kaspersky'nin web sitesi bir Türk hacker tarafından saldırıya uğradı.
Güvenlik yazılımlarının önde gelen isimlerinden Kaspersky'nin Malezya'daki web sayfaları Türk hacker'lar tarafından saldırıya uğradı. "m0sted" isimli bir Türk hacker tarafından saldırıya uğrayan Kaspersky'nin web sitesinde saldırının ardından şunlar yazıyordu: "hacked by m0sted andA men Kaspersky Shop Hax0red No War Turkish Hacker Thanx to Terrorist Crew all team members."
Saldırıya uğrayan web sitesi, genel olarak Malezyalı internet kullanıcılarnın Kaspersky Antivirus yazılımlarından faydalanabilmesi için hazırlanmıştı ve Kaspersky ürünlerinin deneme sürümleri bulunuyordu. Saldırının ardından ise bu uygulamaların güvenlik riski taşıdığı iddiası tartışılmaya başlandı. Uzmanlara göre saldırıyla beraber Kaspersky'nin deneme sürümlerini sunduğu uygulamaları virüs ve trojan tehdidi ile yüzleşmiş olabilir.

Kaspersky'nin Malezya sayfaları saldırıya uğradıktan birkaç saat sonra ise tekrar açıldı.


Kaynak: CHIP

ABD'de yayımlanan makale kafaları karıştırdı... Google hayatı kolaylaştırıyor mu yoksa...?
Günümüzün büyük bir bölümü bilgisayar başında, intternette sörf yaparken geçiyor. İnternete araştırma yapmak, yeni bilgiler öğrenmek için de giren var başka amaçlarla da...
Google başta olmak üzere pek çok arama motoru istediğiniz bilgiyi tabii ki doğru ya da yanlış bir tıkla ayağınıza getiriyor. Zahmetsizce anında önümüze gelen bilgi hayatımızı kolaştırıyor; ancak uzmanlara göre bazı sağlık sorunlarına da yol açabiliyor. Amerikalı gazeteci Clive Thompson’un dediği gibi bu durum ‘düşünceye büyük bir iyilik’ ama her iyiliğin de bir bedeli var.
ARTIK UZUN YAZILARI OKUMUYORUZ
Zaman gazetesinin gündeme getirdiği ve geçtiğimiz hafta Amerika’da yayımlanan Atlantic haber dergisi işte bu iyiliğin bedelini ‘Google bizi aptal mı yapıyor.’ başlığı ile kapağına taşıdı. Nicholas Carr’ın kaleme aldığı yazıya göre Google, insanları düşünce tembelliğine itiyor. Bunu kendi hayatından örnekler vererek anlatan Carr, “Uzun yazıları okurken zihnimi toparlayamıyorum. 2-3 sayfadan sonra konsantrasyonumu yitiriyorum. Beynim laf dinlemez bir şekilde ağırdan almaya başlıyor.” diyerek açıklıyor.
İnternet yazarı Bruce Friedman ise “Uzunca bir makaleyi okuma yeteneğimi tamamen kaybettim, webde birçok kaynaktan aynı anda birçok kısa pasajı tarıyorum. Artık Savaş ve Barış gibi kalın kitapları okuyamıyorum.” diyerek adeta Carr’ı destekliyor.
İŞİMİZ GÜCÜMÜZ SÖRF YAPMAK
University College London’daki akademisyenlerin yaptığı bir araştırma ise internetin ‘bilme’ye olan etkisi üzerine somut bir resim sunuyor. Araştırmaya göre popüler araştırma sitelerini ziyaret edenlerin çoğu bu siteleri bir tarama aktivitesi olarak kullanıyor. Bir kaynaktan diğerine zıplıyor ve hiçbir makalenin 2-3 sayfasından fazlasını okumuyor. Bu şekilde de okumanın yeni bir şekli ortaya çıkıyor: Online okuma. Bunda kişiler sadece başlıkları, içerikleri gösteren sayfaları ve özetleri hızlı bir şekilde tarıyorlar.
'TÜRKİYE'DE OKUMA ALIŞKANLIĞI ZATEN YOK'
Dünyanın yeni yeni tartışmaya açtığı google ve arama motorları, bu dergide anlatıldığı gibi insanı gerçekten düşünce tembeli yapar mı? Ya da okuma, araştırma ve geliştirme alışkanlıklarını değiştirir mi? Konuyu bizim uzmanlarımızla görüştüğümüzde ortaya biraz farklı bir yaklaşım çıkıyor. Çünkü uzmanlara göre bizim ülkemizde hâlâ bilgi erişimi kısıtlı ve okuma alışkanlığı zayıf denilebilecek bir noktada. Hal böyle iken arama motorları düşünce tembelliğinden çok çalışkanlığa götürebilecek bir tablo çıkarıyor karşımıza.
Google, google scholar (akademik çalışmalara erişilebiliyor) ve Wikipedia (online ansiklopedi) gibi arama motorlarıyla kütüphanelerde bile bulunamayan bilgiler bir tıkla anında karşınıza çıkıyor. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Psikiyatri Klinik Şefi Doç. Dr. Kemal Sayar’a göre burada mesele google değil, onu kullanma biçimimiz. Şayet google’ı kullanmayı bilirsek aradığımız bilgiyle ilgili asıl kaynaklara ve referanslara kolaylıkla ulaşabiliriz...


Kaynak: internethaber.com



MİT ve Emniyet de Pardus'u kullanıyor



Genelkurmay Başkanlığı, Dışişleri ve Maliye Bakanlığı'nın ardından Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ve Emniyet Genel Müdürlüğü de Türk yazılımcılar tarafından hazırlanan Pardus'u kullanmaya başladı.
Microsoft şirketi tarafından hazırlanan Windows programında güvenlik açıkları olduğunu tespit eden Emniyet, bu programı TÜBİTAK ve ODTÜ tarafından geliştirilen Pardus yazılımıyla değiştirmeye karar verdi. Pilot birim olarak seçilen Ankara Emniyeti'nde elde edilen başarının ardından polis teşkilatının tamamı yüksek güvenlik sağlayan sisteme geçiş yaptı. Anadolu Pars'ı anlamına gelen Pardus uygulamasına, pilot olarak seçilen Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde geçildi. Tüm birimlerdeki bilgisayarlarda kurulu bulunan Microsoft uygulamaları kaldırılarak yerine Pardus yazılım programı yüklendi. Emniyet'in Pardus'u seçmesinde tamamen milli bir program olmasının yanı sıra yüksek güvenlik sağlaması, ücretsiz olması ve online güncelleme imkanının bulunmasının etkili olduğu öğrenildi. Pardus, açık kod uygulaması ile ilgili kurumlara kendilerine has yazılım imkânı sunuyor. TÜBİTAK Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü (UEKAE) tarafından geliştirilen programın araştırma geliştirme ve kurum ihtiyaçlarına göre eklemeler, düzenlemeler yapılmasına imkân sağlamasının da tercih nedenleri arasında olduğu belirtildi. 1999 yılında Milli Güvenlik Kurulu (MGK) tarafından alınan bir kararla kapalı kaynak kodlu işletim sistemlerinin milli güvenlik açısından risk oluşturduğu ve bundan ötürü açık kaynak kodlu milli bir işletim sistemi geliştirilmesine karar verilmişti. Bu kararın ardından 2000'li yılların başlarında TÜBİTAK'a bağlı Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü tarafından özel bir proje başlatılmıştı. Tamamı Türk bilişim uzmanları tarafından üretilen yerli yazılım Pardus, ilk olarak Aralık 2005'te kullanıma sunulmuştu.
Almanya ve Fransa'da Microsoft kamudan uzaklaştırıldı
Microsoft'un dünyadaki en yaygın yazılım sistemi Windows'un program şifrelerini açıklamaya yanaşmaması ve NSA, CIA ve FBI gibi Amerikan istihbarat teşkilatlarının Windows programlarını kullanarak elektronik istihbarat yapması, bazı devletleri tedbir almaya zorluyor. Almanya, Fransa ve Rusya'nın ardından Venezuela da geçtiğimiz ay aldığı bir kararla kamu kuruluşlarından Microsoft ürünlerinin kullanımını yasaklamıştı. Bilişim uzmanları, Avrupa merkezli birçok finansal kuruluş ve şirketin de duyduğu kaygılardan ötürü Microsoft ile yollarını ayırdığına ve daha güvenli olduğunu düşündükleri "Linux'' sistemlerine geçtiğine dikkat çekiyor. Bilişim dünyasında açık kaynak sistemi "Open-Source-System'' olarak adlandırılan Linux işletim sistemi, güvenli olması, program şifreleri ve diğer uygulamalarının herkese açık olması, yazılımların ücretsiz temin edilebilmesi nedeniyle giderek daha yaygın uygulama alanı buluyor.


Kaynak: zaman.com.tr
Son düzenleyen serkaut; 24 Temmuz 2008 23:33 Sebep: Mesajlar Birleştirildi