Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Ağustos 2008       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Savaş Gösterileri
Ad:  savasoyunlari.jpg
Gösterim: 666
Boyut:  81.2 KB

Osmanlı döneminde, halkı eğlendirmek, ama daha önemlisi İmparatorluğun muazzam gücünü halka ve yabancı devletlerden gelen misafirlere göstermek için büyük şenlikler tertip edilirdi. Bu şenliklerde pek çok farklı gösterinin yanında özellikle bir tür gösteri öne çıkmaktaydı:
Savaş oyunları
Temel olarak savaş oyunu, heyecanlı dövüş sahneleri içeren, iyi hazırlanmış, güzel kurgulanmış ve bir devletin geçmişte kazandığı büyük zaferleri işleyen mizansenlere verilen isimdi. Roma İmparatorluğu döneminden beri yapılan bu tür gösterilerde, oyunu düzenleyen devletin orduları kısa bir savaşı takiben galip gelir ve izleyen hükümdar ve halkın bu gururu tekrar yaşaması sağlanırdı.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde, Osmanlı’nın her işinde olduğu gibi, bu iş de özenle ve büyük zaman ve para harcanarak gösterişli hazırlıklar sonucu ortaya çıkıyordu.
Uyduruk kıyafetlerle, bir grup adamın basit bir itiş-kakışından ziyade, gerçek silah top ve mekânlar yaratılarak gerçekçi ve izlemeye değer heyecanlı gösteriler ortaya konmaktaydı.
Osmanlı savaş oyunlarında ağırlıklı olarak kara savaşları işlenmekte fakat deniz savaşlarına da zaman zaman yer verilmekteydi. Genelde işlenen konu, geçmişte yaşanmış başarılı kale kuşatmaları ve sonunda kalenin düşerek içindekilerin esir edilmeleriydi.
Gerçekçiliği artırmak için oldukça özenle hazırlanmış büyük maketler kullanılıyordu. Kale, sur ve gemi maketleri ustaca hazırlanmaktaydı. Bunlar açılan ateşe dayanması gerektiği kadar dayanıyor ve yıkılması istendiği zaman da yıkılıyorlardı.1
Özdemir Nutku kitabında, 1582 Şenliği’nde sergilenen bir savaş oyununu yabancı bir elçiden naklederek, şu şekilde anlatmıştır:
“Ortaya iki kale getirilmiş ve karşılıklı oyun alanına konulmuştur. Bu kalelerden büyüğünü padişahın seyir köşkü tarafına küçüğünü de Hıristiyan devletlerin elçilerinin bulunduğu locaların önüne koymuşlardır. Büyüğünde Türk bayrakları ve flamaları, küçüğünde de iki flama vardı. Bunlardan biri beyaz üstüne kırmızı haçlı, öbürü de mavi üzerine beyaz Burgund [Fransız Düklüğü] haçlıydı. Büyük kalede Türk giysileri içinde askerler vardı. Başlarına yeşil Türk serpuşları giymişler, ellerinde uzun yeniçeri tüfekleri tutuyorlardı. Ayrıca bu kalede altı tane de top kurulmuştu. Küçük Hıristiyan kalesinde ise eski Macar hotozları giymiş ve ellerinde kısa namlulu tüfekler olan askerler görülüyordu. Küçük kalede de dört top vardı. Bu iki kaledeki askerler önce karışık bir biçimde birbirlerine saldırıp çarpışmışlardır. Sonra top atışları başlamış ve küçük kalenin etrafını sipahiler kuşatmıştır. Bu atlılar her iki yanları atlas kumaşlarla örtülü atlara binmişlerdi. Atlar arkadan ve önden İran işi altın örme ve saten kumaşlarla kaplıydı. Bunların bir bölümü Hıristiyanlardı. Atlılar da birbirlerine saldırıp dövüşmüşler sonra Türk piyadeleri uzun namlulu tüfekleriyle küçük kaleyi ateş yağmuruna tutmuşlardır, bir süre sonra da küçük kaleyi ele geçirmişlerdir. Türk askerleri kalenin duvarlarını yıkmışlar. Kalenin duvarları yıkılınca içinden dört yaban domuzu koşarak çıkmıştır. İşgal edilen kaleye Türk bayrakları çekilmiş, Hristiyan bayrakları da yere atılıp yırtılmıştır.
İzleyenler için olağanüstü bir gösteri olan bu oyun sonunda izleyenler büyük alkış ve tezahürat yapmışlardır.”
Deniz savaşları da işlenmekteydi. Yine 1582 şenliğinde kullanılan gemi maketi gerçeğinin tıpatıp kopyasıydı ve hatta topları bile vardı:
“Tıpkı denizde yüzer gibi hareket ediyordu ve karşısına çıkan toplarla donatılmış Türk kadırgasıyla savaşa başladı ve Türk kadırgası düşman kalyonunu yenerek ele geçirdi”
Bazı hallerde, sadece yabancı elçilere gözdağı vermek için de savaş oyunları düzenlenmekteydi. Osmanlı, yabancı elçilere gözdağı vermek ve onları sindirmek için genelde askeri gücünün bir kısmını bir alana yığar ve bu muazzam gücün elçiyi kör etmesini ve ülkesine döndüğünde hükümdarına karşılarındaki askeri teşkilatın büyüklüğünü ve bir açıdan yenilmesinin zor olacağını söylemesini planlarlardı. Yabancı bir elçinin naklettiğine göre, Padişah III. Murad, İstanbul’u ziyaret eden İran elçisine böyle bir gözdağı vermek için İstanbul’a yakın bir alanda on bir bine yakın askerin katıldığı büyük bir savaş oyunu tertip etmiştir.
Savaş oyunları izleyenlere Osmanlı devletinin üstünlüğünü göstermeyi hedeflemekte ve bunun için ustaca hazırlanan büyük maketler için masraftan kaçınılmamaktaydı.

- Alıntıdır -