Savaş oyunları
“Ortaya iki kale getirilmiş ve karşılıklı oyun alanına konulmuştur. Bu kalelerden büyüğünü padişahın seyir köşkü tarafına küçüğünü de Hıristiyan devletlerin elçilerinin bulunduğu locaların önüne koymuşlardır. Büyüğünde Türk bayrakları ve flamaları, küçüğünde de iki flama vardı. Bunlardan biri beyaz üstüne kırmızı haçlı, öbürü de mavi üzerine beyaz Burgund [Fransız Düklüğü] haçlıydı. Büyük kalede Türk giysileri içinde askerler vardı. Başlarına yeşil Türk serpuşları giymişler, ellerinde uzun yeniçeri tüfekleri tutuyorlardı. Ayrıca bu kalede altı tane de top kurulmuştu. Küçük Hıristiyan kalesinde ise eski Macar hotozları giymiş ve ellerinde kısa namlulu tüfekler olan askerler görülüyordu. Küçük kalede de dört top vardı. Bu iki kaledeki askerler önce karışık bir biçimde birbirlerine saldırıp çarpışmışlardır. Sonra top atışları başlamış ve küçük kalenin etrafını sipahiler kuşatmıştır. Bu atlılar her iki yanları atlas kumaşlarla örtülü atlara binmişlerdi. Atlar arkadan ve önden İran işi altın örme ve saten kumaşlarla kaplıydı. Bunların bir bölümü Hıristiyanlardı. Atlılar da birbirlerine saldırıp dövüşmüşler sonra Türk piyadeleri uzun namlulu tüfekleriyle küçük kaleyi ateş yağmuruna tutmuşlardır, bir süre sonra da küçük kaleyi ele geçirmişlerdir. Türk askerleri kalenin duvarlarını yıkmışlar. Kalenin duvarları yıkılınca içinden dört yaban domuzu koşarak çıkmıştır. İşgal edilen kaleye Türk bayrakları çekilmiş, Hristiyan bayrakları da yere atılıp yırtılmıştır. İzleyenler için olağanüstü bir gösteri olan bu oyun sonunda izleyenler büyük alkış ve tezahürat yapmışlardır.”
“Tıpkı denizde yüzer gibi hareket ediyordu ve karşısına çıkan toplarla donatılmış Türk kadırgasıyla savaşa başladı ve Türk kadırgası düşman kalyonunu yenerek ele geçirdi”