Arama


KafKasKarTaLi - avatarı
KafKasKarTaLi
Ziyaretçi
7 Mayıs 2006       Mesaj #41
KafKasKarTaLi - avatarı
Ziyaretçi
Meluncular Ve Bil


Son bir kaç yıldır “Meluncan’ların” ismini duymayan kalmamıştır. Hani şu Amerika’da ki soydaşlarımız. Zaman zaman onlarla ilgili gazetelerde yayınlanan yazılar okumakta veya haber bültenlerinde seyretmekteyiz. Türkiye’ye ziyaretlere gelirler, Amerika’da her sene düzenlenen “Türk Gününde” aktiv olarak yer alırlar, hatta Meluncan’ların liderliğini yapan Dr. Brent Kenndy ismini atalarının ismi doğrultusunda “Nabi Bülen Egeli” olarak değiştirmeyi düşündüğünü belirtir. Yada Meluncanların Türk olduklarını ispat edebilmek için, dünyanın en büyük film şirketlerinden olan Van Der Kloot, 1995 senesinde “Unutulan Insanlar” isimli bir filmin çekimlerine başlar.
Geçtiğimiz günlerde Türkiye’de yayınlanmakta olan günlük-siyasi gazete olan “Ortadoğu” da yer alan bir habere göre Meluncanların ve Amerikan Kızılderili Federasyonu’nun “Türk Asamblesine” üye olabilmek için müracaat ettikleri ve bu müracaatın kabul edildiği, buna görede Meluncanlar ve Amerikan Kızılderilileri Federasyonu’na mensup Kızılderili kabilelerinin bundan böyle Türk Halklarının birer mensubu olarak muamele görecekleri belirtilmişti.
Isterseniz bu güne kadar Meluncanlar hakkında bilgi edinememiş olanlar için kısaca onların tarihlerine bir göz atalım: Virginia Üniversitesi Rektör yardımcısı ve Kitle iletişim uzmanı Dr. Brent Kennedy’in önderlik ettiği, kendini Meluncanlar olarak tanıtan Amerikalıların köklerini araştırma öykülerinin tarihi 10 yıl öncesine dayanıyor. Dr. Kennedy’in 10 yıl önce hastalanması sonucu yapılan kan testlerinde Akdeniz Humması başta olmak üzere, Akdeniz bölgesine has bir çok hastalık taşıdığını öğrenir. Amerika dışına hiç çıkmamış olan Kennedy bu hususta ilmi araştırmalar yapmaya başlar ve yaptığı bu araştırmaların sonuçlarını “ Meluncanlar, Gururlu bir Milletin dirilişi ve Amerika’da Etnik bir temizliğin söylenmemiş hikayesi” kitabında toplar.
Sayıları yaklaşık 1 milyonu bulan Meluncan’ların “Osmanlı Levendlerinin torunları oldukları” tezlerinin tarihi dayanakları Ingiliz Tarihçi David Hukluyt’un araştırmalarına dayanıyor. Buna göre 1500-1600 yıllarında Portekizliler, Akdeniz’de bulunan Osmanlı donanmasında ki levendleri esir alırlar, Brezilya’daki kolonilerine gönderirler. Bir Ingiliz Amrali olan Sir Francis Drake onları kolonilerden kurtarır ve gemisine alır. Gemi Virginia açıklarındaki Roanake adasına uğrar. Buradaki Ingilizler gemiyle ülkelerine geri dönmek isteyince Amiral Drake, Ingilizlere yer açmak amacıyla onların sayısı kadar Osmanlı Levendini gemiden indirerek bu adada bırakır. Adada kalan Osnalı Levendleri Kuzey Carolina sahillerine çıkarlar. Oranın yerlisi olan “çeroki” ve Powhatan” adlı Kızılderili kabilelerinin kızlarıyla evlenirler. Böylece Meluncanların ilk kuşak nesilleri dünyay gelirler. Meluncanlar Amerika’nın güney doğu taraflarında Tenessee, Georgia, Güney ve Kuzey Caroline, Virginia, Kentucky, ve Appalachians dağlarının eteklerinde yaşarlar.
Meluncanlar’ın isminin kökü Melun-Can’dır. Kendilerini atalarının yurtlarından ayrı kaldıkları için lanetlenmiş kabul ederler. Melun Osmanlıca’da”Tanrının lanetlediği kişi” anlamına gelir. Buna göre Meluncanların isimlerinin kökeninin Osmanlıca olduğunu söylemek hiçde yanlış olmaz. 200’den fazla Meluncan üzerinde yapılan DNA testlerine göre, bunların Türk, ırak veya Kıbrıs kökenli olmaları çok yüksek bir ihtimaldir. Meluncan’lar erkek çocuklarını sünnet ediyorlar. Meluncan’ların folkloru’da Türke has özellikler içermektedir. Halk danslarında Türklerin’kine benzer figürler göze çarpmaktadır. Bunun yanısıra dokudukları battaniye, kilim ve halılarını süsleyen desenlerde bizimkilerle benzerlik arzetmektedir. Meluncanlar hiç bir kiliseye mensup değiller. Ancak geçmişlerinde günde beş vakit kıbleye dönerek ibadet ettikleri bilinmektedir.
Meluncanlar arasında en ünlülerinin başında köleliğe karşı mücadelesi ile tanınan; ABD’nin 16. Başkanı Abraham Lincoln gelir. Bunun yanısıra 1960’lı yılların en büyük müzik devlerinden Elvis Presley’in de bir Meluncan olduğu biliniyor... Amerika Birleşik Devletlerinin Senatosunda, her fırsatta Türk ve Türkiye aleyhtarı faaliyetlerde bulunan Rum ve Ermeni lobileri karşısında “Meluncanlar” da Türkiye lehine faaliyet gösteren bir doğal lobi olarak çalışabilecek kapasite, nüfüs ve etkinliğe sahiptirler. Ancak biraz yakın ilgi ve alaka gerekmektedir. Özellikle Amerika Birleşik Devletlerinde yaşamakta olan Türk vatandaşlarımızla daha yakın irtibat halinde olmaları sağlanmalıdır.
Ya bizler, Avrupa Türkleri, bugün sayıları 5 milyona varan ve Avrupa’nın değişik ülkelerinde, değişik statülerde ikamet eden insanlar; bizler, Meluncanların ataları olan Osmanlı levend’lerinden kat kat şanslıyız. Içinde bulunduğumuz çağ’ın bilgisayar çağı olması, telekomunikasyon hizmetlerinin baş döndürücü bir süratle, sürekli yenilenmesi, bütün Avrupa ülkelerinden, Türkiye yani anavatanımızla, gerek Türk televizyonları, gerekse Türk gazeteleri vasıtasıyla diyaloğumuzun canlı olması, teknolojinin imkanları sayesinde Avrupa’nın en uç köşesinden Türkiye’nin hemen hemen her yerine hava yolu bağlantıları ile üç veya dört saat içerisinde ulaşabilme imkanı bizler için şüphesiz iyi bir avantajdır. Oysa bir düşünün bundan 500 yüzyıl önce bu tür imkanların hayal bile edilemediği çağlarda, vatan’ından uzak diyarlarda, gurbet ellerinde kalan veya kalmak zorunda olan insanlarımızın çektiği sıkıntılar ne derece büyüktü, mevcudiyetlerini devam ettirebilme mücadeleleri hemen hemen imkansızdı.
Bizler bugün onlarla kıyaslanamayacak ölçüde şanslı olmamıza rağmen ve Anavatandan ayrılalı daha 35 yılın geçmiş olmasına rağmen değişik bir takım sıkıntılar başgöstermiş durumdadır. Gereken önlemler alınmadığı takdirdede bu sıkıntılar katlanarak çoğalacaktır. Hepimizin çevremizden tanıdığı almanlaşmış, fransızlaşmış, ingilizleşmiş, bulgarlaşmış, yunanlaşmış gibi birçok “leşmiş”, laşmış” eki takabileceğimiz tanıdıklarımız vardır. Yada bir düşünün; Anadolu’nun bağrından Avrupa’nın üç değişik ülkesine çalışmak amacıyla baba ocağından ayrılan üç kardeşin çocukları; bu çocuklara aile gereken Türklük şuurunu ve Islam kültürünü vermemiş ise, en mühimi çocuklar Türkce’yi bilmiyorlarsa ve yıllar sonra köyde, büyükleri ile bir araya geldiklerinde ortaya çıkabilecek manzara ne kadar yürekler acısı olurdu... Üç tane birbirine yabancı amca çocuğu... Tarih, kendi öz benliğine sahip olamamış milletlerin hezimet öyküleri ile doludur. Bizler Avrupa Türklüğünü oluşturan, değişik ülkelerde, değişik zamanlardan beri ve değişik statülerde yaşayan Türkler olarak bu tarih vesikalarını - tıpkı “Meluncan” ların öyküsü gibi - ibretle okumalıyız. Okumalıyız ki, kendimize ve kendimizden sonra gelecek olan nesillere sahip çıkabilelim. Tarihin tozlu sayfalarında birer “Melun Can” olarak değilde “Mesud Can” olarak hayırla anılalım. Tanrı Türkü Korusun.