MAHMUT ERDAL
1938
yılında Divriği’nin Çamşıhı bölgesindeki Şahin köyünde doğdu. İlkokulu köyünde okudu.
8 yaşında bağlama çalmaya başladı. İlk bağlama derslerini babasının dayısı Battal Karababa ve Aşık Ali Metin’den aldı. Aynı zamanda aşıklık geleneğini de öğrendi. Sonraki yıllarda kendini geliştirdi.
Önce geleneksel türküler söyleyen Erdal, zamanla önceki aşıkların şiirlerini bestelediği gibi kendi türkülerini de yazdı. Bir süre başka aşıklarla birlikte Türkiye’nin çeşitli bölgelerini dolaşarak konserlere katıldı. Ayrıca özellikle 1970’ li yıllar olmak üzere Türkiye dışında da birçok konser verdi.
Yöresinden birçok türküyü arşivlere aktaran Mahmut Erdal’ın türküleri değişik sanatçılar tarafından da okunmaktadır.
Özellikle son yıllarda şiire daha da ağırlık veren Mahmut Erdal, bugüne dek onlarca 45’ lik plak ve kaset hazırladı. Şiirleri değişik gazete, dergi ve araştırmada yeraldı.
Uzun yıllar radyoda mahalli sanatçı olarak görev yapan Erdal’ın şiirlerinin bir bölümünü ve bazı görüşlerini toparladığı »Yine Dertli Dertli İniliyorsun « (1996) ve »Bir Ozanın Kaleminden« (1998) adlı kitapları yayımlandı.
İbaret Faydan yoksa tabiata insana Ömrün gelir geçer boştan ibaret
Gelip geçicidir güvenme cana
Kanat çırpar uçar kuştan ibaret
Alıcı kuş gibi yırtıcı olsan Bakmaya kıyılmaz nevcivan olsan Sırtı yere gelmez pehlivan olsan
Ecel çelme takar tuştan ibaret
Ak düşer saçına buruşur yüzün Sis çöker önüne puslanır gözün İlenmeye başlar oğlun ve kızın
Tesellin gözdeki yaştan ibaret
Cem olur cemaat ısınır suyun Paşa mı bey misin fark etmez soyun Mevtine kesilir koç veya koyun
Can için verilen aştan ibaret
Mahmut Erdal bir gün kabrin kazılır Eşin dostun yarenlerin üzülür Ak üstüne kara künyen yazılır Başına dikilen taştan ibaret 
İsyan Eder Derdimi duyursam dertli sazıma Ah çeker perdeler tel isyan eder
Gözyaşım göl olur kara yazıma
Taşar dalga vurur sel isyan eder
Yazın derdim kağıt kalem yeterse Gösterin bir dertli benden beterse Bülbül suskun kalır karga öterse
Elbet hicap duyar gül isyan eder
Nice yol bekledim yağmurla kardan Hayli zaman haber gelmez o yardan Bir yaprak koparsan koca çınardan
Irgalanır gövde dal isyan eder
Açıldı sinemde onulmaz yara Bülbül gibi düştüm figana zara Sitemli bir name göndersem yare
Zarfın üzerinde pul isyan eder
Başım dumanlıdır doldur ver saki Şu fani dünyada kim kalmış baki Mahmut Erdal dosta varmadan ta ki
Mevtanın konduğu sal isyan eder