Arama


GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
8 Mayıs 2006       Mesaj #45
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Görüşü Anayasa ile bağdaşmıyor


Yargıtay, emekli Tümgeneral Osman Özbek’in Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer’e 4 bin YTL tazminat ödemesi kararını bozdu. Oybirliğiyle alınan Yargıtay kararında, Özbek’in de eleştirdiği Dinçer’in görüşlerinin Anayasa’daki ’değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez’ nitelikteki hükümleriyle bağdaşmadığı vurgulandı.
Yargıtay, emekli Tümgeneral Osman Özbek’in, Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer’e, ’kişilik haklarına saldırıda bulunduğu’ gerekçesiyle tazminat ödemesine ilişkin mahkeme kararını bozarken çarpıcı gerekçelere yer verdi. Yargıtay kararında, "Davacı, Anayasa ile bağdaşmayan görüşler savunduğuna göre eleştirilere de katlanmak durumundadır" denildi. Yargıtay’ın, Müsteşar Dinçer’e, "Devletin bir numaralı memuru Şeyhülislam gibi konuşuyor. Fetva veriyor" sözlerini suç olarak görmeyen kararını değerlendiren Emekli Tümgeneral Özbek, Hürriyet’e şunları söyledi: "Adalet yerini buldu. Bu sözleri söyleyen cumhuriyetimiz ve ülkemiz için bunları düşünen kim olursa olsun, böyle bir makamda oturamaz" diye konuştu.
4 BİN YTL TAZMİNAT
Dinçer, 1995’te bir sempozyumda cumhuriyet rejimine ilişkin yaptığı konuşmaya atfen, bir televizyon kanalında konuşan Özbek’e, 20 bin YTL’lik manevi tazminat davası açtı. Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi Dinçer’in davasını kısmen kabul etti ve Özbek’i yasal faizi ile birlikte 4 bin YTL manevi tazminat ödemeye mahkum etti.
OYBİRLİĞİYLE BOZULDU
Özbek’in temyiz başvurusunu görüşen Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, mahkeme kararını oybirliği ile bozdu. 2 sayfalık kararda, davalı Özbek’in delilleri arasında bulunan ’Bilgi ve Hikmet Dergisi’nin 1995’te basılan 12. sayısında Dinçer’in bir sempozyumda yaptığı konuşmanın yayımlandığı ve şu görüşleri savunduğu kaydedildi:
"Cumhuriyet ilkesinin zayıfladığı ve işlevini kaybettiğini görüyoruz. Halk için ve halk adına yönetim diye tarif edilen cumhuriyet kavramının artık bizim için çok fazla bir mana ifade etmediğini söylememiz de mümkündür. Türkiye’de cumhuriyet ilkesinin yerini katılımcı bir yönetime devretmesi gerektiği ve nihayet laiklik ilkesinin yerinin İslam ile bütünleşmesinin gerekli olduğu kanaatini taşıyorum. Böylece TC’nin başlangıçta ortaya koyduğu bütün temel ilkelerin laiklik, cumhuriyet ve milliyetçilik gibi birçok temel ilkenin yerine daha çok katılımcı daha adem-i merkezi, daha Müslüman bir yapıya devretmesi sorumluluğu ve artık bunun zamanının geldiği düşüncesini taşıyorum."
SÖZLER ELEŞTİRİ
Dinçer’in yaptığı bu konuşmada ileri sürdüğü bu görüşlerinin, TC Anayasası’nda yer alan ’değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez’ nitelikteki hükümleri ile bağdaşmadığı vurgulandı. Kararda, "Davalının söylediği sözler eleştiri kapsamında, düşünce açıklaması niteliğindedir" denildi.
Dinçer, ’karar düzeltme’ isteminde bulunabilecek. Bu 4. Hukuk Dairesi’nce görülecek.
’Şeyhülislam gibi fetva veriyor’ demişti
ANKARA 13. Mahkemesi’nin kararına göre, Dinçer’in, Özbek’e, manevi tazminat davası açmasına neden olan ve 22 Ocak 2004’te bir televizyon kanalının ana haber bülteninde canlı yayında söylediği sözler şöyle: "...Bakınız Başbakanlık Müsteşarı devletin bir numaralı memuru, Şeyhülislam gibi konuşuyor. Benim bakışımla sizin bakışınızla T.C. vatandaşları onu Şeyhülislam gibi görüyor. Fetva veriyor. İlk verdiği fetva şudur; ’TC yavaş yavaş İslamlaşacaktır. Cumhuriyet devrini tamamlamıştır ve AKP iktidarı yeni başlayan bu mücadelenin ilk mücadelesini vermektedir’ diyor. Bu müsteşar veya bu Şeyhülislam orada oturabilir mi? Başbakan’ın kendisine danışman olarak seçtiği insan iki gündür gazetelerde diyor ki; ’Devlet önemli değildir. Ümmet önemlidir. Ne demek yani. Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkacak mısınız.?"