Zengin bir iş adamının bahçesinde yan yana dikilmiş iki limon ağacı vardı.mayıs ayı sonlarında açan limon çiçekleri bütün bahçenin havasını bir anda değiştirir ve apartmanlara hapsolmuş insanlara baharın geldiğini müjdelerdi.ancak limon ağaçlarından biri diğerinden cılız ve şekilsizdi.bu yüzden büyük ağaç her fırsatta onu küçümser ve tepeden bakardı.ev sahibi de küçük boylu limon ağacından ümit kesmiş görünüyordu.ona göre ağaç bu gidişle kuruyup ölecekti.bu yüzdende onu fazla sulamaz be bakımını yapmayı pek istemezdi.
Günün birinde esen sert bir poyraz karlı dağların yamaçlarındaki bir gurup çiçek tohumunu iş adamının bahçesine uçurdu.fakat bahçenin her tarafı parsellenmiş sadece limon ağaçlarının altında yer kalmıştı.bir an önce filizlenmek zorunda olan tohumlar limon ağaçlarının yanına gelerek onların altında yeşermek için izin istedi.büyük ağaç iyice kasılarak:
-Böyle bir şey asla mümkün olamaz diye atılı.eğer dibimde çoğalırsanız suyu emip beni kurutursunuz.
Aslında büyük ağacın çekindiği başka bir şey vardı.çiçekler rengarenk açtıklarında limon ağacının sarıya çalan beyaz çiçekleri sönük kalacak ve bahçe sahibinin gözünde değeri azalabilecekti .oysa ki ağacın kendinden güzel olanlara hiç tahammülü yoktu.
Küçük ağaç uzun boylu arkadaşının tohumlara verdiği cevabı beğenmemişti.çünkü o kendisine hayat verenin o hayat için gerekli olan suyu da vereceğini çok iyi biliyordu.bu yüzden aklına bile gelmiyordu susuzluk.tohumların teklifini kabul ederken:
-Sizlerle birlikte olmak,bana mutluluk verir dedi.böylelikle yalnızlık çekmeyiz.
Büyük ağaç bu işten hoşlanmamıştı.küçük limon ağacı altında filizlenen tohumlar birkaç hafta içinde cennet çiçekleri gibi açıp bütün bahçenin göz bebeği haline geldi.Bu arada ağaç elinden geldiği kadar kendilerine yardımcı olmaya çalışıyor ve çiçeklerin sevdiği yarı güneşli ortamı sağlamak için eski yaprakları döküyordu.
Çiçekler kısa süre sonra mis gibi kokular yaymaya başladı.bahçe sahibi o ana kadar hiç duymadığı bu kokunun nereden geldiğini araştırdığında davetsiz misafirleri bularak hayrete düştü.adam ancak rüyalarında görebildiği bu çiçeklerin güzelliğini devam ettirebilmek için sabahları artık erken kalkıyor ve onları en kaliteli gübrelerle besleyip bol bol suluyordu.küçük limon ağacı köklerinin en ince ayrıntılarına kadar ulaşan bu suları çiçeklerle birlikte içiyor ve büyük bir hızla serpilip büyüyordu.çiçekleri sevgiyle kucaklayan ağaç ertesi bahara kalmadan o civarın en büyük ağacı haline geldi ve birbirinden güzel kelebeklerin ziyaret yeri oldu.daha sonra da kendi çiçeklerini açarak bahçenin güzelliğine güzellik kattı.
Şimdi küçük ve yalnız kalmış olan limon ağacı ise komşusuna duyduğu kıskançlıkla için için kuruyordu.