Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Ağustos 2008       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Osmanlı Devlet Teşkilatı

1. Divan-ı Hümayun ve Bab-ı Ali

a-) İmparatorluk Hükümeti

Hükümete önceleri Divan-ı hümayun, sonraları imparatorluk düşünceye kadar, "Bab-ı Ali" denmiştir. Divan-ı hümayun imparatorluk bakanlar kuruludur. Başkanı vezir-i azamdır. Divan-ı hümayun, Topkapı Sarayında, "Kubbe Altı" denen yerde toplanırdı. Bu küçücük salonda alınan kararlar, dünyanın en büyük kısmında tatbik edilirdi.Divan-u Hümayun'dan çıkan kararlar, Allah'ın buyruğundan hemen sonra gelirdi.
b-) Divan-ı Hümayun nasıl çalışırdı?
Divan-ı Hümayun'un tabii ve tek başkanı sadrazam veya onun vekili idi. Kıdem ve ehemmiyet sırasına göre ondan sonra gelen üyeleri şöyleydi: İkinci, üçüncü, dördüncü, beşinci, altıncı, yedinci ve sekizinci vezir. Bunlar aynen bu numara sayısına göre divanda sadrazamın sağından başlayarak otururlardı.
Sadrazamın solu, Divan'ın diğer üyelerine mahsustu. Bunlar sadrazamın müşavirleri ve yardımcılarıdır. Sadrazamlar en çok ikinci vezirler arasından seçilirdi. 2.vezirlik, sadarete namzetlik demekti. Sadrazamın divana başkanlık etmesi görevlerinin en başında geleniydi. Ancak çok büyük mazeretler onun bu birinci görevden alıkoyardı. Sadrazam seferde ise, görevle başka bir şehre gitmişse, padişah, bir başbakan vekili tayin ederdi ve bu vekil sadrazamın salahiyetlerine sahipti.
Divan-ı Hümayun'un diğer üyeleri şunlardır:
Kaptan-ı Derya: Deniz kuvvetleri kumandanı ve Cezair-i Bahr-i Sefid (Akdeniz Adaları, merkezi: Gelibolu) eyaletinin tabii beylerbeyisidir. Büyük-amiral rütbesindedir.
Kahya Bey: Sadrazamın muavini ve gerçek dahiliye nazırıdır. Vezir derecesindedir.
Yeniçeri Ağası: Merkezdeki Kapıkulu Ocakları'nın en mühimmi olan Yeniçeri Ocağı'nın kumandanı. Rütbesi beylerbeyi (orgeneral) derecesindedir.
Rumeli Kazaskeri: Gerek adalet, gerek eğitim, gerekse din mevzularına bakan, fakat Divan-ı Hümayun üyesi olmayan, imparatorluğun sadrazamdan sonra 2.memuru olduğu için, kendisi ayrıca kendi uğraştığı meselelerde küçücük bir divan toplıyan şeyhülislâmın birinci yardımcısı.
Anadolu Kazaskeri: Durumu, Rumeli Kazaskeri'nin aynı. Aynı şekilde şeyhülislâmın 2. yardımcısı. Rumeli kazaskerliği olsun, Anadolu kazaskerliği olsun, vezir (mareşal) rütbesine eşit dini-ilmi-kazai rütbe idi.
Kısaca bu iki kazasker, bugünkü adalet bakanlığı ile eğitim ve kültür bakanlıklarından başka, diyanet işlerini de aralarında paylaşırlardı.

Nişancı: Devlet Bakanı, Kalemmiye'den gelirdi. İlk devirlerde nişancıları dış işleri bakanı, reisülküttabları dış işleri genel sekreteri sayabiliriz. 1650'den itibaren reisülküttablar, gerçek dış işleri bakanı olmuşlardır.
Başdeftardar veya Şıkk-ı Evvel Deftardarı: Klasik maliye bakanı. Vezirlerle eşit şekilde hizmet ederdi. Maliyecilerden seçilirdi.
Reisülküttab: ilk devirlerde Nişancı'nın muavini veya genel sekreteri olduğu için Divan üyesi değildi. Divan toplantılarına katılırdı. Sonradan Divan üyesi ve gerçek dış işleri bakanı oldu.
Müzakere zabıtları tutulur ve kararlar Mühimme Defterleri'nde tesbit edilirdi.
Bu işi Divan-ı Hümayun katipleri yapardı.


c-) Vezirler

Vezirler ikiye ayrılırdı:
  1. Divan üyesi Kubbealtı Vezirleri
  2. Eyalet vezirleri
Vezir, askeri-mülki bir rütbe idi. Hem askerden, hem sivilden gelen, ilmiyye'ye mensub olmamak şartıyle vezir payesine yükselebilirdi.
Binaenaleyh Divan, önceleri bir vezir, vezir derecesinde bir beylerbeyi ve sair üyelerden meydana geliyordu. Beylerbeyiler ve vezirler çoğalınca, beylerbeyi dışındaki vezir'e "vezir-i azam- en büyük vezir" dendi.
I. Murad tahta çıkar çıkmaz (Mart 1362), Edirne'nin fethi ile de devlet, bir imparatorluk haline geldi. İki eyalete ayrıldı. Vezirlerin sayısı da arttı. Gerçek "vezir-i azamlık" devresi başladı.

d-) Cihan Devleti Devrinde Vezir olmanın ve Rütbe atlamanın zorluğu

XVI. asır sonlarına kadar devletten rütbe almak, bir rütbe yükselmek, çok zor işti. Çok büyük başarılara bağlıydı. Vezir olmanın çok zor olduğunu şu örnek açıkca ortaya koyar:
Barbaros Hayreddin Paşa, tarihin belki en büyük amiralidir. Preveze gibi tarihin belki en büyük açık deniz muharebesini kazanmıştı. Daha pek çok açık deniz muharebesinin yenilmez kumandanı idi. Akdeniz'i Türk gölü haline getirmişti. Cezayir hükümdarı iken, kendi arzusuyla, hiç bir zorlama ve en küçük tehdit olmaksızın, ağabeyiyle beraber fethettikleri bu çok mühim ülkeyi, devlete hediye etmişti. Avrupa'da şanı "Cezayir kralı= Roy d'Alger" idi. Avrupa'da itibarı, büyük bir hükümdar idi. Kanuni'nin en yakın müşaviri derecesine yükselmiş, padişah katında nüfuzu, İbrahim Paşa'nın ölümünden sonra gelen bütün vezir-i azamların nüfuzunun üzerine çıkmıştı. Böyle bir adama vezirlik (büyük-amirallik) verilmedi. Barbaros Hayreddin Paşa, beylerbeyi (oramiral) olarak öldü.
e-) Kahya Bey
Klasik devirde, sadrazamın en yakın yardımcısı ve bugünki anlayışımıza göre dahiliye nazırıdır.
Resmi adı "Sadaret ked hudası'dır. Sadaret kedhudasının özel kalem müdürüne "kahya katibi" denilirdi.