Arama


sedat sencan - avatarı
sedat sencan
VIP VIP Üye
1 Eylül 2008       Mesaj #2
sedat sencan - avatarı
VIP VIP Üye
Asur’lular gaddar oldukları gibi garip geleneklere sahiptiler.
Suriye’yi alıp Akdeniz’e ulaştıklarında,söylentiye göre kral,üstünde işlemeli elbisesi olduğu halde kollarını suya soktu ve bir köpekbalığını öldürdü.
MÖ.877 tarihinde bir Asur kralı silahlarını Akdeniz’in sularına daldırıp ıslattı.
Savaş,devletin en önemli gelir kaynağı idi.
Yenilgiye uğrattıkları devletleri haraç vermeye zorladıkları gibi onların bağlılığını çeşitli şekillerde göstermelerini istiyorlardı.
Örneğin Med’ler Asur kralına giydirilmiş güzel köpekler gönderdiler.
Asur’lular,yüzlerce yıl Sümer ve Babil ile ilişkide oldukları halde onların bilim ve sanatlarından hiç etkilenmediler.
Değer verdikleri büyüklük ve özgürlük sadece zor ve şiddet hareketleridir.
Mükemmel hayvan kabartmaları ve mükemmel hayvan heykelleri yapmışlardı,ama bu çabaları sanatsal inceliklerinden değil,yırtıcılığı ululamış olmalarından ileri geliyordu.
Ninova’daki saray ve tapınakları duvar resimleri ile süslüydü.
Fildişi,sandal ağacı,mermer ve bazaltlarla bezenmiş saray salonları zenginliğin ihtişamını yansıtırdı.
Ama bu zenginliğin kaynağı sadece savaştı,ve bu sanat eserlerinin konusunu oluşturuyordu.
Üstelik bu sanatı yendikleri ülkelerden alıyorlardı.
Bütün ihtişam Asur’luların kendi emekleri değildi.
Herşey cinayet ve yağma ile sağlanmıştı.
Asur’luların en iyi bildikleri şey,savaşmaktır.
Her türlü savaş aracını geliştirmede ustaydılar.
Kıyıcılıkları masallara geçecek nitelikteydi.
Savaş teknikleri tam bir yakıp yıkma üzerine kuruluydu.
Yırtıcılıkları da kan dökücülükleri de her zaman uyguladıkları bir siyasetti.
Vahşetin en yüksek noktası düşünüş tarzlarının temeliydi ve yenik düşenlerin tamamen yok edilmesine yönelikti.
Sitelerin yağma edilmesi,site halkının kılıçtan geçirilmesi ve ezici vergiler sadece bir başlangıçtı.
İnsanların boynu belli bir yöntemle vurulurdu.
Kesilmiş insan başları ve insan derileri kral sarayının duvarlarını süslerdi.
Her savaştan sonra binlerce savaş esiri ateşe atılır veya diri diri duvarlara gömülür ya da kazığa oturtulurdu.
İnsanların öldürülmeden önce derilerinin yüzülmesi de olağan uygulamalarıydı.
Köylülerin bilekleri,dudakları ve dilleri kesilirdi.
Bir keresinde düşman kralı Ninova’ya getirilmiş,çenesi bir köpek zincirine bağlanarak sokaklarda sürüklenerek öldürülmüştü.
Asur’luların amacı düşman toplumların büyük ölçüde kökünü kazımak ve sağ kalanların intikam alma olanağını yok etmekti.
Bunun için ölümden kurtulmuş olanlar yığınlar halinde yurtlarının dışına sürülürdü.
Asur kralı Asurbanipal kendinden önceki bütün krallardan daha kültürlü,daha hoşgörülü ve bağışlayıcı olmakla birlikte MÖ.666 yılında Mısır’ı yağma edip halkı kılıçtan geçirdi.
Köyler yakılıp yıkılır,yerle bir edilir,ağaçlar kesilip devrilirdi.
Bir başkaldırma olursa kral,o bölgenin bu kez olduğu gibi yok edilmesini emrederdi.

Asur’lulara karşı özgürlüklerine kavuşma hareketi Med’lerde başladı.
Dejones haraç ve vergilerini öderken halkı gizlice örgütlüyordu.
Daha sonra General Keyaksar bu çabaya devam etti.
Halkı örgütlediği gibi ordusunu sabırla oluşturuyordu.
Kendisi Asur okullarında askeri eğitim aldığı için orduyu Asur usullerine göre hazırlıyordu.
General Keyaksar komutasındaki birlikler isyan ettikten sonra Asur ordularını üst üste yenmeye başladı.
Ancak Asur kralı İskit’lerden yardım istedi.
Bunun üzerine Keyaksar geri çekildi.
Ama kısa süre sonra Asurbanipal ölünce Asur’da iç karışıklık başladı.
General Keyaksar komşularından aldığı yardımla tekrar Asur’un üzerine yürüdü ve Ninova’yı kuşattı.
Yeni kral,ailesi ile birlikte kendini alevler içinde kalan sarayına attı.
MÖ.612 yılında Ninova yıkılıp ortadan kaldırıldı.
Yıkıntıları hiçkimse tarafından onarılmadı.
Bütün Asur devleti diğer halkların sevinç duyguları içinde yıkıldı.
Yenilen Asur halkı,birlikte varolmalarını sağlayacak özkültüre sahip olmadığı için dağıldı.
Son düzenleyen Baturalp; 5 Aralık 2016 14:16